

Keyifli okumalar dilerim. 💜💜
İkinci Mahkeme günü
Mahkeme salonuna ilerlerken Ezgi'nin de orada olduğunu gördüm.
Hatta biraz daha ilerlediğimde Karam'ın oturduğu sandalyenin önünde dikildiğini gördüm.
Yüzünde gülümseme vardı ama Karam oralı değildi, onu umursamıyordu.
"Merhaba Ben Ezgi, geçen gün tanışamadık"
Yanlarına ilerlerken ikisininde gözleri bana döndü. Ezgi Karam'ın yanına oturacakken ondan önce davrandım.
Karam'ın yanına oturup kolumu beline doladım ve dudağının kenarına bir öpücük bıraktım.
Herkes yerini, haddini bilmeliydi.
"Çok beklettim mi sevgilim? "
Karam bana güzel gülümsemelerinden birini gönderdi. "Bekletmedin güzelim"
Gözlerim önümüzde bozularak bize bakan Ezgi'ye dönerken havada kalan elini tuttum. "Merhaba Ezgi, görüşmeyeli nasılsın?
Kaşları havalandı. "İyiyim, sen benim halimi hatrımı sorarmıydın? "
Bunlar son iyi saatlerin olacak...
Ona gülümsedim. "Aşk olsun yıllardır tanışıyoruz. Ne zaman sormamışım?"
"Öyle olsun madem. Davada görüşürüz"
"Görüşürüz"
Ezgi yerine dönerken Karam başını hafifçe yana eğip bana baktı.
“Bu neydi şimdi?” dedi dudaklarında belli belirsiz bir tebessümle.
Omuz silktim.
Gözlerim kısıldı. “Stratejik hamle. Psikolojik üstünlük önemli.”
Gamzeleri belirirken hafifçe başını salladı. “Gayet etkiliydi. Özellikle o ‘sevgilim’ kısmı-”
“O kısmı çok sevdim,” dedim lafını tamamlamasına izin vermeden.
Birlikte hafifçe gülümsedik ama o an, salonun ağır kapıları açıldı.
İçeriye hâkim, avukatlar ve sanıklar girmeye başladı.
Ezgi, savunma tarafında yerini alırken bir an başını çevirip bana baktı.
Bakışları boş ama tehlikeliydi. Gözlerinin içinde buz gibi bir huzursuzluk vardı.
Benden korkmuyordu, ama beni hafife de almıyordu artık.
Mahkeme salonunun kapısı kapanırken içerideki hava ağırlaştı. Herkes yerini aldı. Hâkim kürsüye yerleştiğinde tok sesiyle konuşmaya başladı:
“Taraflar yerini aldıysa, dosya numarası 2025/82... Savcı Dolunay Yıldırım ve ekibinin açtığı dava kapsamında ikinci duruşmayı başlatıyorum.”
Kalem sesleri, sandalye gıcırtıları ve göz temasları havada birbirine karışıyordu. Ben dosyamı önüme alırken, Ezgi'nin bakışlarını üzerimde hissettim.
Hâkim gözlüğünü taktı.
“Savcı Dolunay Yıldırım, bir tanık ifadesi sunduğunuz belirtilmiş. Tanığın adı Ekim Günay. Elimizde ses kaydı ve ifade dökümleri olduğu dosyada yazıyor. Delil olarak sunuluyor mu?”
Ayağa kalktım.
“Evet sayın hâkim. Tanığın rızasıyla alınmış sesli ifade kaydı tarafımızca sunulmuştur. Tanık, Cafer Ünal’ın organize ettiği yasa dışı suç ağına dair önemli bilgiler vermiştir. Ayrıca tanığın ifadesinde Ezgi Kaya’nın da bu örgüt bağlantısında aktif rol oynadığı yönünde tespitler mevcuttur.”
Salonda bir uğultu yükseldi. Ezgi başını bana çevirdi, ama bu kez gülümsemiyordu. Yüzünde sert bir maske, gözlerinde ise ilk kez gerçek bir korku vardı.
Sakin ama sert bir sesle devam ettim.
“Tanık ifadesi, yer, kişi ve olay bağlantılarıyla desteklenmiş ve çapraz doğrulamalar yapılmıştır. Kaldı ki Ezgi Kaya’nın mağdurlardan birini söz konusu eve yönlendirdiği, tanığın açık beyanıyla kayda geçmiştir.”
Hâkim avukata döndü. “Delillerin mahiyeti ve tutarlılığı değerlendirilecek. Savunmanızı yapabilirsiniz ama bu beyan dikkate alınacak.”
Ezgi’nin çenesi kilitlendi. Ellerini dizlerinin üzerinde sıkıca birleştirmişti. İlk kez kontrolleri elinden kaçırıyor gibiydi. "Sayın hâkim benim bu olaylarla hiçbir ilgim yoktur"
Araya girdim. "Sayın hakim, tanık ifadesinde Cafer ve içinde bulunduğu ağın üyelerinin sağ kulaklarının arkasında bir yılan dövmesi olduğunu belirtmiştir. Eğer Ezgi Kaya'nın bununla bir ilgisi yoksa sağ kulağında herhangi birşey olmadığını kanıtlaması gerekir "
Hâkimin gözleri ikimiz arasında dolanırken ne yapmak istediğimi anladı. "Buyrun savcı hanım "
Ezgi kulağını açıp ortaya çıkardı. "Gördüğünüz üzere kulağımda herhangi birşey yok "
Kürsüden inip yanına gittim.
Yanına yaklaştığımda gerilmeye başladığını fark ettim. Gözlerimi üzerine diktim"İzin verir misiniz avukat hanım?"
Ezgi elini çekerken cebinden bir ıslak mendil aldım ve kulağının arkasını silmeye başladım.
Tam tahmin ettiğim gibi onlarla birlikteydi ve üzerini kapatıyordu.
Kimi kandırmaya çalıştığının farkında değildi.
Salondan uğultular yükselirken kapatıcıya bulanan mendili havaya kaldırdım. Dövmesi Cafer ile aynıydı.
"Sayın hâkim gördüğünüz üzere Ezgi Kaya onlarla işbirliği yapmaktadır ve bunu dövmesinin altındaki 19 tarihinden anlayacağımız üzere 2019'dan beri yapmaktadır. Ayrıca üstünü kapatarak mahkemeyi kandırmaya çalışmış ve yalan söylemiştir. "
Hâkim konuşmaya devam etti. "Dosyaya not alınmıştır ve gereği yapılacaktır "
“Ayrıca koruma altında olan tanığın, tanıklığıyla birlikte olay yerinde keşif talebi, adı geçen Tavşancık bölgesindeki metruk bina için resmi arama izni verilmesi talebiniz de dosyada mevcut.”
Elimdeki mendili kapının yanındaki çöpe atıp kürsüye ilerlerken başımı salladım. “Evet sayın hakim, O adrese dair işaret edilen lokasyonun incelenmesini delillerin ve varsa kayıt cihazlarının toplanmasını talep ediyoruz.”
Tokmak sesi salonu doldurdu. "Karar!"
Herkes ayağa kalkarken hâkim önündeki dosyaya not aldı. “Arama izni onaylanmıştır. Emniyet birimleriyle koordinasyon sağlanacaktır. Son duruşmaya bir hafta sonra, yeni gelişmeler ışığında devam edilmek üzere ara veriyorum. Ayrıca Ezgi Kaya'nın deliller dahilinde olaya dahil olması sonucunda onun için ayrı bir dava açılması ve o zaman kadar mesleğinin elinden alınması uygun bulunmuştur ”
Aslında kendisiyle özel olarak ilgilenmek istiyordum. Ofisini ziyaret edip onu bizzat alacaktım.
Ama kendisi sanki olabilecekmiş gibi benim olana el uzatmaya cüret etmişti.
Şimdi kendi yalanlarının ve yaptıklarının içinde boğuluyordu.
Salondan herkes ayrılırken Ezgi kin, şok ve nefretle bana bakıyordu. Yanıma yaklaşıp korkutucu olduğunu düşündüğü gözlerle bana baktı.
Parmakları kolumu kavrarken göz göze geldik. "Kendini ne zannediyorsun sen? Bunların doğru olduğunu mu? "
Karam bize yaklaşırken gözleri koluma kaydı. "Elini Dolunaydan çek "
Ezgi onu dinlemeden devam etti. "Hıh, sen her zaman başkalarına ihtiyaç duyan güçsüzün tekiydin Dolunay "
"Aksine ben hiçbir zaman kendimden başkasına ihtiyaç duymadım Ezgi." Ona bir adım yaklaştım "ama sen her zaman başkasının senin arkanda olmasını istedin."
Sinirden dişlerini sıkmaya başlamıştı.
"Yazık ben seninle arkadaş olabileceğimizi düşünürken sen hep kazanmak istediğin için başkalarıyla hareket ettin "
"Hatta o yüzden Cafer'e gittin ve onunla işbirliği yaptın değil mi? Sözde gereksiz kazanaman, intikam almak ve beni bitirmek için" Gözleri dolarken sessiz kaldı.
"Bende öyle düşünmüştüm. İşte bizim aramızdaki fark bu. Ben hep kendi yolumda bildiğimle ilerledim ama sen başkalarının lafıyla hareket edip onların kuklası haline geldin. "
"Yok öyle birşey yalan söyleme " diyerek sinirle çıkıştı.
"İkimizde bunun böyle olduğunu biliyoruz. Buradan çıkınca sen benim saçımın teline bile dokunamazsın ama sen buradan çıkınca Cafer'in adamlarının yanına gideceğine adım gibi eminim "
Gözleri dolu doluydu ve öfkesi patlayacak bir bomba gibiydi. Bir an gözleri büyüdü sonra kendini toparladı. "Ben düşerim ama yerime bir başkası gelir. Bu hiç bitmeyecek Dolunay ve siz başaramayacaksınız biz çok güçlüyüz"
"Biz" alayla nefesimi verdim. "Aynen öyle senin yolun hep orasıydı ve kaybetmeye mahkumdun çünkü yanlış taraftaydın. Bunu kendin istedin ve bedelini ödeyeceksiniz. Teker teker hepiniz ödeyeceksiniz. "
"Onun yerini hiçbir zaman bulamayacaksınız"
Kararlı bir şekilde ona baktım. "Bulacağız çünkü ben birşeyi istersem alırım sen hiç merak etme "
Kolumu ondan kurtarıp çıkışa ilerledim.
Karam ile birlikte adliyenin merdivenlerinden inerken cüppemi çıkartıp koluma aldım. Telefonumun çalmasıyla gözüm ekrana çevrildi. Ekranda Savcı Emir Bozok yazıyordu.
“Savcı Yıldırım, dava için tebrik ederim çok başarılıydı. Ancak acil gelişme var. Tavşancık’taki metruk ( terk edilmiş, bırakılmış) binanın altında termal kamerayla tespit edilen bir sığınak var. Giriş gece sadece belirli saatlerde aktif oluyor gibi gözüküyor. Sanırım geçit belli aralıklarla açılıyor.”
“Güvenlik düzeyi?”
“Yüksek. Ama bu gece oraya ulaşmazsak içeridekiler taşınabilir. Zamanımız kısıtlı.”
“Operasyon saat kaçta başlayacak?”
“22:00. Ekipler hazırlanıyor. Sizide bekliyoruz.”
Gözlerim Karam'a döndü. Telefonun yakınlığından dolayı herşeyi duymuştu.
Gözlerindeki kararlılıkla beni onayladı.
"Anlaşıldı, orada olacağız "
"Tamamdır ekiplere haber verip sizler için ekipman hazırlatıyorum"
O akşam saatlerinde, operasyon için hazırlanırken aynanın karşısında bir an durdum.
Gözlerimin içine baktım.
Yorgundum. Ama içimdeki ateş, Ezgi’nin soğukluğuna inat, hâlâ yanıyordu.
Bu gece ya birini özgür bırakacaktım…
Ya da karanlıkta bir ip daha çekecektim.
Tulumum'un fermuarını çekerken içimden tek bir cümle geçti:
"Adalet gecikse bile kaybolmaz, er yada geç yerini bulurdu"
Hellooo
Bölümü nasıl buldunuz?
Yeni bölümde görüşmek üzere. Oy verip yorum yapmayı unutmayın. Desteklerinizi bekliyorum. Seviliyorsunuz. 💖💖
Senin gibi parlak bir yıldız bu kitabın yıldızına basıp onu da parlatırsa çok sevinirim. ✨✨
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.06k Okunma |
323 Oy |
0 Takip |
27 Bölümlü Kitap |