

Keyifli okumalar dilerim. 💜💜
Gözlerim üzerine çevrildiğinde, beynimde parçalar yerli yerine oturdu.
Nazlı’nın bahsettiği “E” oydu.
İçimde bir şeyler gerildi. Sanki bütün o yaşananların düğümü tek bir isimde, tek bir yüzde toplanmıştı. Ama hayır bunun arkasında başkalarıda vardı.
O ise bana meydan okur gibi bakıyordu.
“Ne yapmayı planlıyorsun Dolunay?” dedi dudaklarının kenarı alaycı bir şekilde kıvrılırken.
Sakinliğimi bozmadım. “Sana birkaç şey hatırlatacağım. Ama önce… sorularım olacak.”
Gözleri kısıldı.
“Beni korkutabileceğini mi sanıyorsun?”
Alayla gülümsedim. "Hıh korkutmak mı?" yanına ilerleyip karşısındaki sandalyeye oturdum ve hafifçe üzerine eğildim. "eğer öyle olsaydı şuanda karşımda rahatça oturuyor olamazdın Ezgi Kaya "
Gözlerindeki rahat ifade geri çekilmişti ama alaycı, küçümseyen tavrı halen yerindeydi.
"Nazlı'yı benden intikam almak için sen bu işe bulaştırıp o hale getirdin değil mi? "
Ezgi sorumla şuh bir kahkaha attı. "Demek konu buydu, Nazlı. Bu arada çok akıllı olduğunu söylemişmiydim?"
Ellerimle boynunu kavrayıp tırnağımın birini batırdım. "Onun adını o pis ağzına alma "
Ezgi, boğazındaki parmaklarımı hissedince bir an nefesi kesildi ama gülümsemeyi bırakmadı.
“Sinirlenince daha da güzelleşiyorsun,” diye fısıldadı, sesi boğuk ama hâlâ alaycıydı.
Tırnağımı biraz daha bastırdım. “Beni sinir etme Ezgi. Yoksa buradan kendi ayaklarınla çıkamazsın. Gerçi öyle olmasa bile kendi ayaklarınla çıkabileceğini düşünmüyorum”
Bir anlık sessizlik oldu. Onun gözlerindeki o küçük ama keskin kıvılcımın yanındaki endişe, bu kadının hem korkudan hem kaostan beslendiğini gösteriyordu.
“Sen hâlâ anlamadın,” dedi. “Bu, bizim küçük oyunumuz değil Dolunay. Sen sadece buzdağının ucunu görüyorsun.”
Gözlerimi kısmadan ona bakmaya devam ettim. “merak etme Ezgi, o kadar iyi anlıyorum ki bu buzdağını yerle bir edeceğim. Önce seni, sonra arkanı.”
Ezgi hafifçe öne eğildi, dudakları kulağıma yaklaşırken fısıldadı.
“Arkam… senin sandığından çok daha yakınında.”
O an fısıldayışıyla tüylerim diken diken oldu ama yüzüme hiçbir şey yansıtmadım. Ellerimi yavaşça boğazından çekip geri yaslandım.
“Göreceğiz.”
"Görelim" dedi ardından bir anda aklına birşey gelmiş gibi sırıttı.
"Bu arada senin şu sevgilin, bu kimliğini biliyor mu?" Kısa bir öksürükten sonra kıkırdadı. "Mafya kimliğini "
Dudaklarını büzüp başını yana eğdi. "Çünkü o öğrendiğinde senin de oyun tahtan devrilecek. Ve ben bunun olmasını izlemekten çok keyif alırım.”
Gözlerimi ondan ayırmadan sandalyeden kalktım ve ona hafifçe eğilip fısıldadım. “Senin tek keyif alacağın şey, bu konuşmanın sonu olacak. Çünkü bir sonraki adımında oyun tahtası değil, sen devrileceksin.
Arkama yaslanıp bende onun gibi sırıttım. "Ayrıca bunu kendisine sorman daha mantıklı olur."
Yüzündeki gülümseme yerini anlamsız bakışlara bıraktı. "Ne? "
Sesi ilk kez hafifçe çatladı.
O an arkamda heybetli bir gölge belirirken, depoyu ağır ve sert adım sesleri doldurdu.
Ezgi’nin gözleri omzumun üzerinden bize doğru gelen kişiye kaydığında yüzündeki renk soldu.
“Tam da bahsettiğimiz kişi geldi,” dedim soğukkanlı bir gülümsemeyle dudaklarımı kıvırarak.
Karam kapının eşiğinde durdu, bakışları buz gibiydi hatta birazda nefret dolu. “Devam et Ezgi." diyerek dudaklarını araladı "Ne diyordun? Mafya kimliği mi?”
Ezgi dudaklarını araladı ama kelimeler çıkmadı. O an odadaki hava, bıçak gibi keskinleşti.
Karam, yavaşça yanımıza ilerledi. “Demek sevgilimin kim olduğunu sorguluyorsun… Sana kötü bir haberim var. Onun kim olduğunu benden iyi kimse bilmez ve emin ol benden iyi kimse saklayamaz.”
Ezgi’nin bakışları bir bana, bir ona kaydı. Gözlerindeki o küçümseyen ifade yerini hesap yapan, kaçış yolu arayan bir ifadeye bırakmıştı.
Korkmaya başlamıştı.
Ben ise sadece geriye yaslanıp onu izledim. “Buzdağı erimeye başladı Ezgi. Ve sen suyun içinde boğulacaksın
Karam, duvara yaslandı. Bakışlarını Ezgi’nin yüzünden ayırmadan, dudaklarının kenarında onu korkutacak bir tebessüm belirdi.
“Biliyor musun Ezgi,” dedi, sesi neredeyse fısıltı gibiydi ama her hecesi zehir taşıyordu. “Dolunay’ın etrafında olduğun sürece bırak altını, buzdağının üstü bile sana mezar olur.”
Ezgi’nin parmakları huzursuzca kıpırdanıyordu. Gözleri bir anlık boşluğa daldı, sonra yeniden bana çevrildi.
“Sen… hiçbir şey bilmiyorsun,” dedi, ama sesindeki titreşim ve hafiften titreyen parmakları onu ele veriyordu.
Öne eğilip gözlerimi üzerine diktim.
“Belki öyle,” dedim. “Ama öğrenmem uzun sürmez. Ve öğrendiğim gün, senin için çok geç olacak.”
Ezgi’nin göz bebekleri küçüldü. Parmaklarının titremesi hızlandı. O an, tüm planlarının çözülmeye başladığını hissetmişti.
Dudaklarının kenarına sinir bozucu bir gülümseme yerleştirdi.
Sesini alçaltıp neredeyse fısıldar gibi devam etti. “Tatlı arkadaşın Nazlı… hâlâ hatırladığım kadar çok narin ve saf biliyor musun? Onu kaçırmak hiç zor olmadı”
Sanki tüm hava bir anda üzerime çöktü. İçimdeki tüm sinir gerildi.
“Nazlı’nın adını ağzına alma.” Sesim alçak ama buz gibiydi.
Ama Ezgi, geri adım atmak yerine gülümsedi.
“Ne var? Onun o masum bakışları, kırılgan halleri, saf gülümsemesi ” kahkaha attı. "Ama içinde bir yerlerde çok güçlü bir yanı var ve o sensin. Hatta biliyormusun? bayıldığı zamanlarda hep senin ismini sayıkladı. "
"Özellikle çığlıkları paha biçilme-..."
Daha devam edemeden, elim boğazına kenetlendi. Sandalyesi devrilirken onu duvara yapıştırdım.
Artık sözlerin zamanı bitmişti.
Duvara kafasını çarpamamla yere düşer gibi oldu. "Sen kendi yaptıklarını başkası yapmış gibi hisseden ve bunu onlardan çıkaran aşşağılık, takıntılı, paranoyağın tekisin ben ise sadece sana acıyorum."
Ezgi, nefes almak için boğazıma asılı parmaklarını güçsüzce kaldırdı ama kolları titriyordu. Yüzünde hâlâ o inatçı, kışkırtıcı bakış vardı.
Bu bakış beni daha da kamçıladı. Saçından kaldırıp yüzünü masaya ittirdim.
"Sana karşında tanıdığın Dolunay olmadığını söylemiştim. Bu son noktaydı Ezgi. Şizofren intikam isteğin yüzünden sevdiğim birine zarar vermen bardağı taşırdı ve sen o taşan suda boğulacaksın "
Masadaki bıçağı alıp yüzünün dibine sapladım. Bıçak yüzünü çizip tahtaya girerken Ezgi çığlık attı.
"Benim arkadaşımı ve diğer kurbanları nasıl yalvarttıysan her gün sende yaşamak için öyle yalvaracaksın bu da Dolunay sözü"
Bıçağı alıp sağ eline sapladım. Ezgi yüksek bir çığlık atarken bıçağı çektim. "Bu ellerinle o işlere kalkıştın demek. Bu ellerinle onlara ve Nazlı'ya zarar verdin "
Ezgi’nin çığlığı odada yankılanırken, yüzündeki acı ve korku birbirine karışmıştı. Kan parmaklarından damlalar halinde süzülüyordu. Gözleri dolmuş, artık meydan okuyacak gücü kalmamış gibiydi.
“Elini tutamaman, yaptıklarının kefaretini ödeyeceğin anlamına geliyor,” dedim soğuk ve sert bir sesle. “Senin sonun çoktan yazıldı.”
Ezgi titreyerek geri çekilmek istedi ama ben adımımı sıkılaştırdım. Kaçmasına izin vermeyecektim.
Gözlerimi onun korku ve çaresizlikle dolu ifadesinde gezdirirken, soğuk bir kararlılıkla devam ettim.
“Burası benim dünyam, Ezgi. Burada artık senin için kaçış yok.”
Bir an için odanın sessizliği boğucu oldu. Ezgi’nin soluk alışı zorlaşmış, elleri titremeye devam ediyordu.
Hissettiğim öfkeyi ve acıyı bir an bile kaybetmeden ona bir adım daha yaklaştım.
“Nazlı’nın yaşadıklarının bedelini senden çıkaracağım ve seni kendi oyununda boğacağım." Üzerine eğilip saçını kavradım ve tüm gücümle geriye çektim. Ardından dudaklarımı kulağına yaklaştırıp fısıldadım. "Öyle ki, hayatının her saniyesinde pişmanlıkla cayır cayır yanacaksın.”
Son sözü söylerken, yüzümdeki ifade buz gibi keskinleşmişti.
Ezgi bıraktığım anda yere yığıldı, çaresizliğin pençesinde titreyerek bana bakıyordu.
Ve ben onun sonu olacaktım. Yaptıklarının bedelini misliyle ödeyecekti.
✨✨
Arabaya ilerlerken Karam beni durdurdu. "İyimisin? "
Karam bu soğuk gecede içimi ısıtan tek şeydi. Ona dönüp hafifiçe tebessüm ettim.
"Sen yanımdayken daha iyiyim "
Gözleri kısıldı, bana inanmamıştı.
"Gerçekten iyiyim Karam sadece Nazlı'yı görmek istiyorum "
"İyi öyle olsun madem "
Karam bana sıkıca sarılırken kollarımı beline dolayıp başımı omzuna yasladım. Gece sessizdi ama ikimizin arasında kurulan bağ, en gürültülü fırtınaları bile susturabilecek kadar güçlüydü.
"Bayağı yakınsınız anlaşılan "
Karam'ın sesiyle duraksadım. Bu hengamede Karam'a Nazlı'dan bahsetmeyi unutmuştum.
"Nazlı benim çocukluk arkadaşım hatta bebekliğimizden beri yan yanayız, tabi bazı zamanları saymazsak. Benim için çok değerli biri, kardeşim gibi "
Karam hafifçe gülümsedi, gözlerinde anlayış ve koruma arzusu vardı.
"Anlıyorum, o senin için çok değerli. Kardeşten öte, hayatının en kıymetli parçalarından biri."
Bir an durdu, derin bir nefes aldı.
"Onun için ne gerekiyorsa yapacağız. Sadece yalnız olmadığını bil."
Başımı omzuna yaslamışken, içimde bir nebze huzur hissettim.
"Teşekkür ederim, sevgilim."
"Teşekkür etme güzel bebeğim benim, ömrümün ışığı, kalbimin en güzel yeri. Senin için gerekirse tüm dünyayı yıkarım "
"Hı hı Yıkarsın "
Kafasını geriye çekip hafifçe çattığı kaşlarıyla bana baktı. "Ne? Bunu yapabileceğime inanmıyor musun? "
Kışkırtıcı bir şekilde sırıttım. "Sanırım kanıtlaman gerekecek"
Karam, yüzünde meydan okuyan bir gülümsemeyle baktı bana.
“Öyleyse izleyip gör ” dedi, sesi kararlı ve güven doluydu.
Gecenin soğuğu etrafımızı sarsa da, içimizdeki ateş sönmüyordu.
Birlikte, önümüzdeki tüm engelleri yıkmaya hazırdık.
Ve o anda, tüm korkularımın yerini umut ve güç aldı.
"Şimdi evimize gidip dinlenelim yarın da Nazlı'yı görmeye gideriz "
Karam'ın kollarının arasındayken kafamı salladım. "Ama erkenden gidelim olurmu? onu çok özledim "
Karam saçlarımın arasına öpücük bırakırken sesi kulaklarıma doldu. "Öyle yapalım güzelliğim"
Üzerine yorgunluk ve uyku çökerken kaşlarım çatıldı. "Hani ay ışığındım senin"
Karam bana erkeksi bir şekilde kıkırdarken arabaya ilerledik. "Öylesin ay ışığımsın "
"Başka? "
Karam gözlerini bana dikti, hafifçe yana çekilen dudakları güzel bir gülüşle kıvrıldı.
“Başka mı? Hmm... Sen benim güzel bebeğimsin," Uzanıp burnumun ucuna, "dünyamsın," anlıma, "sevgilimsin," şakağıma, "nefesimsin," yanağıma, "ömrümsün" çeneme, "kalbimsin" en son içimi titretecek şekilde dudaklarıma öpücük bıraktı "Sen benim sevdiğim, aşık olduğum kadınsın” dedi yumuşak ama güçlü bir sesle.
Gözlerimi ona dikerek içtenlikle gülümsedim. Bazen sözleri kalbimi hızlandırıyordu.
Gece arabamızın içinde huzurla sessizleşirken, biliyordum ki birlikte her zorluğun üstesinden gelecektik.
Ve en karanlık anlarda bile, birbirimizin ışığı olmaya devam edecektik.
Hellooo
Nasılsınız canlarım? Umarım iyisinizdir.
Bölümü nasıl buldunuz? Ezgi?
Yeni bölümde görüşmek üzere. Oy verip yorum yapmayı unutmayın. Desteklerinizi bekliyorum. Seviliyorsunuz. 💖💞
Senin gibi parlak bir yıldız bu kitabın yıldızına basıp onu da parlatırsa çok sevinirim. ✨✨
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.06k Okunma |
323 Oy |
0 Takip |
27 Bölümlü Kitap |