15. Bölüm

15. Bölüm 💫

E
hayalkusu_01


Selaaammm aşklarım


Bölüme geçmeden önce bir sohbet edelim
Nasılsınız?
Ben iyi gibiyim

Dün Sertab Erener Olsun şarkısının hikayesini öğrendim. Size de anlatayım dedim

İki genç varmış sevgililermiş bu gençler, erkek bir gün kızı parka çağırmış ve kendine ve kıza bir gül vermiş sonra da demişki "İlk kimin gülü kurursa o gün buraya gelelim gülümüzün kuruduğunu söyleyip ayrılalım." Aradan bir süre geçmiş erkek, kızı parka çağırmış ve demişki "İlk benim gülüm kurudu." kız ağlamış üzülmüş ayrıldıkları için, yıllar geçmiş kız eski sevgilisini karısını ve çocuklarını görmüş gitmiş çocuğun yanına selamlaşmışlar sonra kız demişki "İlk benim gülüm kurudu ama ben ayrılmamak için söylemedim.

Çok değişik bir hikayesi var, şarkıda geçen bir söz "Bir kedi alırım sende anneni çağır." Yani diyorki, senin gösterdiğin sevgiyi ben kedide de bulurum ama sen benim gösterdiğim hissettirdiğim sevgiyi ancak annende bulabilirsin

Hiç böyle düşünmemiştim. Bu şarkının bende yeri ayrıdır. Asla böyle bir hikayesi olduğunu düşünmemiştim. Demekki bir şeyi ne kadar seversek sevelim bazen olmaz eksik kalırız o şey hakkında 10 10'luk olamayız.

Neyse daha fazla felsefe yapmayalım

İyii okumalarr 🧚‍♀️

15. Bölüm

"Seni bu Haluk şerefsizi karıştırmış."

Babamın sinirle dudaklarından dökülen kelimelerle ne yapacağımı şaşırmış put gibi dikiliyordum.

Ben karşımdaki adam yüzünden mi bu kadar acı çektim. Neden yaptı böyle bir şeyi neden kıydı benim çocukluğuma

Ben 17 yılımı abilerimle annemle babamla yaşayabilirdim belki aramızda bu kadar soğuk olmazdı Orkun veya Bora ile

Belki ilk aşkım babam olabilirdi abilerimden biri olabilirdi.

Ben 17. yaşıma kadar ne yaşayamadıysam her şey olabilirdi.

1 adamın saçma bir nedeni yüzünden olamadı.

Peki Yiğit Aras biliyor muydu? Bakışları her şeyi açıklıyordu o da biliyordu. Neden karşı çıkmadı neden söylemedi.

Gözlerimi kapatıp düşüncelerimi bir kenera bıraktım. Derin bir nefes alıp Haluk amcanın yanına ilerledim ve karşına dikildim.

"Nasıl yaptın anlatsana bizde bilelim. HADİ ANLATSANA BENİM ÇOCUKLUĞUMU NASIL ÇALDIĞINI SÖYLE HİÇ ÇEKİNME YABANCI YOK AKSİNE EN TANIDIKLARIN VE EN YAKINLARIN VAR BURDA!"

Duygudan yoksun gözlerle pişkin pişkin bakıyordu bana, suratına bir tane yapıştırsam bir şey kaybeder miydim ?

Kaybedecek her şeyimi çalan adamın yüzüne bir tane yapıştırsam hiç bir şey olmazdı.

Yumruk yaptığım elimi suratına geçirdim

Pişkin pişkin

Elini burnuna götürüp sinirden gözleri ateş saçıyordu. Elini kaldırıp bana vuracakken biri o eli tutmuştu. Kimin tuttuğuna baktığımda Berk olduğunu gördüm. Sinir saçan gözleriyle Haluk'a bakıyordu.

"Sakın! Sakın bir daha o eli Lina'ya kaldırma kırarım o elini de kafanı da."

Oysa o değil miydi sinirle kolumu sıkıp morartan beni asansöre kapatan bana alerjim olan yiyeceği veren, ne oldu yaşadıklarımı öğrenince mi masum kız oldum.

Asla minnet duymuyordum Berk'e, o eli tutmasaydı ben tutardım tutamazsam o eli kırmasını da bilirdim.

"Sen kimsin lan bana el kaldırırsın hayvan herif! Bana bak seni pança pinçik yaparım oksijen israfı senin belanı sikerim tamam mı utanman da yok nasıl baktın bu ailenin yüzüne ha Hazal da mı biliyordu."

Baktı bana ve acımadan konuşmaya başladı. "Hiç utanmadım umursamadım ve evet Hazal biliyordu. Gerçi haberi yoktu ama sevgilisi Yiğit Aras söylemiş."

Bu cümle kısa ama çok şeyi ifade ediyordu. Yiğit her şeyi biliyordu, aileme değil onların kızı ve aynı zamanda sevgilisi olan Hazal'a söylemişti. Kırgın gözlerle baktım baba oğula

"Çok eğlendiniz mi bari."

Meriç abim arkadan bir hışım gelip Haluk'un üstüne atlayıp dövmeye başlamıştı.

Ufak çaplı bir şok yaşasamda hemen kendime gelmiştim. Yiğit Aras'ın yukarıya kaçtığını gördüğümde bende peşinden koştum.

Üst kattaki çalışma odasına girecekken arkasından bağırmıştım.

"Yiğit dur bi daha karpuz kesmedik."

Yiğit hemen arkasına dönüp korku dolu gözleriyle bana bakıyordu, gözlerimi kısmış onun gözlerine kinitlemiştim. Gözlerini ilk çeken o olmuştu, hemen merdivenlere yöneldi, ben daha hızlı davranıp merdivenlerin önünde durdum onun geçmemesi için

Gözlerine baktım gözleri boştu çokta umurumda değildi. "Madem biliyordun neden söylemedin Yiğit ha neden söylemedin Hazal'a söylerken aileme gelip neden gerçekleri söylemedin neden kıydınız benim çocukluğuma neden Yiğit neden bana bize bir açıklama yapmak zorundasın hem sen hem o baban olacak herif ama şunu o küçük beynine sok bana yaşattıklarınızı size tek tek ödetmeden ölmem."

"Hadi ya yapsana bir şey, nedeni de yok eğlendim söylemedim Hazal'a da yanlışlıkla söylemişim."

Başımı sorgularcasına sağ tarafa eğdim. "Kaç yaşında öğrendin ne zaman öğrendin?"

"15. yaşımın sonlarında."

Benim bebeğimi kaybettiğim zamanda

Gözlerim yanıyordu ama ağlamamak için savaş veriyordum. Karşısında ağlayamazdım. Alayla güldüm küçük bir kahkaha attım "Ne kadar güzel eğlenmişsin de hatta eğlenmişsiniz anlaşılan."

"Aynen öyle oldu Aden en fazla ne yaşamış olabilirsin ki nolmuş olabilir baban istediğin elbiseyi mi almadı, annen seninle maske mi yapmadı."

En fazla ne yaşamış olabilirsin ki

Elimi kaldırıp yüzüne vuracakken ellerimi tutup beni merdivenlerden itmişti ayvayı yedim galiba

17 yılını çaldım kalanını da mı çalayım dedi

Gözlerimi kapatmış sert zemine düşmeyi beklerken biri arkamdan tutmuştu. Gözlerimi yavaş yavaş aralayıp kim olduğuna baktım. Bora'ydı yanlış alarm Yiğit'in helvasını yiyiyormuşum.

Bora sinirden kıpkırmızı kesilmiş yüzüyle Yiğit'e bakıyordu.

"NE YAPIYORSUN SEN LAN!" diyerek Yiğit'in üstüne yürüdü. Yiğit kendini korumaya çalışsa da ile yaramamış yüzüne yumruğu yemişti bir tane daha yumruk yiyecekken "Bora tamam yeter değmez."dedim gözlerini bana çevirip baktı sonra bir şey demeyip Yiğit'i bırakıp aşağıya indi bende peşinden gittim.

Babam, Meriç ve Bora ortalıkta görünmüyordu Haluk'da yoktu. Büyük ihtimal babamlar götürmüştü, annem Rüya Teyze ile konuşuyordu.

Bilip bilmediğini soruyordu ama Rüya Teyze'nin tepkilerinden belliydi bilmediği

Tuna abim aşağıya inen Yiğit'in yanına yürüdü ve yumruğunu suratına geçirdi.

"Olum biz sana kardeşim dedik, kardeşimiz bildik seni Ege'den ayırmadık biz sen nasıl yaptın bunu bize."

Ege sinirli gözleriyle bakıyordu Tuna'ya Berk'de aynı şekilde

Daha fazla bu ortamda kalmak istemiyordum. Odama çıktım ve yatağıma girip yorganımı başıma kadar çektim.

Asla böyle bir şey beklemiyordum. Yiğit'in hayatımda o kadar önemli bir yeri yoktu ama kırılmıştım ister istemez bilmiyorum duygusal his değil de çok iyi arkadaş olabilceğimiz bir gerçekti.

Zaten hayatımda abilerimden ve babamdan başka bir erkeğe yer yok.

(Sen öyle san slmslsls)

Babamlar nerdeydi acaba, zar zor Meriç abimin ağzından geçen günkü geceye dair bilgi alabilmiştim. Bana sadece Dünya'dan iki pislik daha silindi sen içini rahat tut demişti.

Salak değildim, Faruk şerefsizini ve Çınar itine bir şey yapmışlardı.

Daha fazla düşünmemek için kendimi uykunun kollarına bıraktım.

(....)

Aradan bir gün geçmişti evde o konu hakkında konuşulmuyordu. Babam bana "Sen içini rahat tut güzel kızım." Demişti, bana her 'güzel kızım' dediğinde gözlerim parlıyordu bundan emindim.

Neysem bugün ne yapıyoruz, bende bilmiyorum abi tayfası Berk bile sana süpriz hazırladık üstüne bir şeyler giy bugün kardeş günü olacak demişlerdi.

Berk'in her ne kadar gelmesini istemesemde sırf ben ona kırgınım diye diğer kardeşleri ile arasını bozduramazdım. Bana bulaşmasın yeterdi.

Dolabımın karşısına geçmiş ne giyeceğimi düşünüyordum. Elimi sweatshırtlere uzattım. Kahverengi bir sweat seçip altına bir şeyler aramaya çalıştım. Buna uygun olan pantalonumu bulamıyordum. "Ayy yeter! Yeter diye bağıracağım şim-"

Kapının tıklatılma sesiyle isyanımı bitirip "giiirr." Diye bağırdım. Kimin geldiğine baktığımda Meriç abimin geldiğini gördüm gözlerimi çekip dolaba boş boş bakmaya devam ettim.

"Prensesim noldu neden bağırıyorsun?"

"Ne giyeceğimi bilmiyorum söyleyin işte nereye gideceğimizi ona göre seçeyim bir şeyler."

"Abisinin prensesi üzülme ben seçerim sana." Diyerek dolaba adımladı bir kaç parça şey seçip gözleriyle seçtiklerini işaret etti.

Seçtiklerine göz attığımda pembe hırka, beyaz crop, buz mavisi boru pantolon, pembeli nike ve prada çanta. Çanta bit pazarı ama çaktırmayın ayrıca bu nasıl böyle güzel kombin yapabiliyor ?

 

Ellerindekini alıp kendilerini odadan kovdum. Üstümü giydikten sonra hafif bir makyaj yaptım ve odadan çıktım.

Merdivenlerden inip abimlerin yanına ilerledim. "Abovvv bu ne güzellik ikiz." Dedi Ege, Kuzey'de ıslık çalıyordu. Onlara tebessüm ederek Tuna abimin yanına gidip koluna sarıldım.

"Hadi geç kalacağız." Dedi Bora, Berk görünmüyordu ortalıkta

"Abi Berk gelmedi daha."

Bora Orkun'un söylediği şeyle sessizce sabır çekip ayaklarını yere vurdu. Galiba Bora en sabırsızlarıydı.

Aradan geçen 15. dakikada daha Berk'in sesi bile yoktu bu kendini asmış olmasın, ya kendini balkondan attıysa yapar bu salak

"Biriniz gidip baksın şu çocuğa." Dedi Meriç abim hafif öfkeli çıkan sesiyle

Canım sıkılmaya başlayınca salona annemlerin yanına gittim, beraber oturmuş hem sarma sarıyorlar hemde gülerek sohbet ediyorlardı. Annem çiğ sarmalardan bazılarını babamın ağzına götürüyordu acayip tatlılardı. Yıllar geçsede hâlâ birbirlerine âşıktılar bu her hallerindeb belli oluyordu.

Benim girmemle babamın gözleri bana döndü. "Güzel kızım be oldu bir şey mi dedi o dingiller."

Başımı olumsuz anlamda salladım "Yok hayır Berk bür türlü hazırlanamadı da onu bekliyoruz bende sıkıldım buraya geldim."

"Hmm iyi bakalım gel sana sarma vereyim annen çok güzel yapar."

"Karabiber yok değil mi?" Dedim tereddütle annem gülümseyerek "Yok kızım eve karabiber girmiyor bile artık." Dedi başımla onaylayarak babamın uzattığı sarmayı yedim elimi 'leziz' dermiş gibi sallayarak lokmamı yuttum. "Çok güzel olmuş annem ellerine sağlık."

"Afiyet bal şeker olsun birtanem."

Kolidordan yükselen kahkaha sesiyle dikkatim oraya kesilmişti merakıma yenik düşerek kolidora abimlerin yanına yürüdüm.

Berk üstüne pembe gömlek altına da beyaz dizin 1 parmak üzerinde şort giymişti. Kombin güzeldi de buna yakışmamıştı ayrıca gülünecek bir şey yoktu.

"A-abi ahahah sen değil miydin pembeyi beni sikseler giymem diyen." Dedi Ege gülerek

Hee şimdi anlaşıldı, ne oldu da giydi bu pembeyi acaba si-

Kendine gel Lina

"Lina giymiş uyumlu olalım diye giydim kötü mü olmuş?"

Evet.

Ayrıca ne bu böyle Lina için, Lina seviyor diye, Lina yapmış ben kendimi balkondan atsam bu da peşimden Lina atladı der gelir var o salaklık onda

"Yoo güzel olmuş abi açmış seni." Dedi Tuna

"Kötü olduysada onu bekleyecek vaktim yok böyle çıkıyorsun." Dedim net bir dille, kapıya yönelerek dışarı çıktım ve Tuna abimim arabasına yöneldim.

Abimde arkamdan gelerek arabaya bindi. Yol sessiz sakin bitmişti havaalanına gelmiştik.

"Neden buraya geldik?" Dedim merak dolu sesimle

Tuna abim bana dönerek dudaklarını 'bilmem' dercesine büzdü. Arabanın kapısını açtım ve arabadan indim. Meriç abimler de arkamdan gelmişlerdi. Meriç abimin yanına giderek "Neden geldik buraya yoksa Berk'i Suriye'ye mi gönderiyoruz?"

Abim küçük bir kahkaha atmıştı sonra bana dönerek "Hayır güzelim birazdan görürsün." Demişti. Oflaya puflaya bir süre yürüdük

Havaalanının içine tamamen girdik, girmemizle Tolga abimi gördüm abim bugün mi gidiyordu. Aklım o kadar karışmıştı ki bunu unutmuştum. Abimler getirmese bitmiştim ben

Tolga abime koşup üzerine atladım bacaklarımı beline dolayarak bir süre sarıldım sonra yere inerek nefeslendim.

"Aden'im kendine çok iyi bak kimsenin seni üzmesine izin verme ve mümkünse abinler dışında yanına erkek sinek bile yaklaşmasın tamam mı abicim."

"Son söylediğine söz veremem malum hayranlarım sevenlerim çok." Diyerek saçlarımı savurdum.

"İyi bende ordan bir kız bulurum."

Gözlerimi gözlerine kilitledim ve "Asla bu dediğin olmayacak abicim hem ben kim erkek kim değil mi?" Dedim.

Abim gülerek eliyle saçlarımı karıştırdı. "Aferin abisinin prensesi."

"Abi seni çok seviyorum bunu unutma tamam mı ha birde oranın çikolataları güzelmiş getiriver sana zahmet."

"Tamam güzelim emriniz olur benim gitme vaktim geldi dediğim gibi kendine dikkat et."

"Emredersiniz." Dedim ve alnıma elimi götürüp asker selamı verdim.

"Aden Lina'ya çok çok dikkat edin ben burada değilim diye Aden'in canını yakanın canını yakarım." Dedi abimlere dönerek

Meriç abim atlayarak "Ona, bizden hiç bir zarar gelmez kardeşim."

"İyi öyle olsun." Dedi abim sonra yanaklarımdan bir kez daha öpüp sarıldı. "Görüşürüz yavrum."

"Görüşüz abi."

Abim bana son kez bakarak arkasına dönüp ilerledi. Bir süre arkasından baktım gözden kaybolunca arkama dönerek abimlere baktım.
"Eee eve mi gidiyoruz yoksa gideceğimiz başka bir yer var mı?"

"Olmaz olur mu güzel hanımefendi." Dedi Orkun ve elini uzattı.

"Peki o halde gidelim bakalım beyefendi." Uzattığı eli tutarak arabaları park ettiğimiz yere yürüdük arabanın kapısını açarak eliyle geçmem için işaret yaptı nazik nazik bindim.

(...)

Karşımdaki dönme dolaba bakıyordum. Lunaparka gelmiştik 16. yaşımdan sonra gelmemiştim abim ne kadar götürmek istesede istememiştim.

Bana çocukları anımsatıyordu. Çocuklar konusunda da yaralıyım.

Bilmiyorum iyi şeyler anımsatmaz bana

"Ee miniğim böyle bakışacakmısın sabaha kadar dönme dolapla." Dedi Meriç abim.

"Ha? Şey yok hayır ımm hadi gideceksek gidelim." Dedim gülümsemeye çalışarak

Tuna abim kaşlarını sorgularcasına kaldırarak konuştu, "Lina küçüğüm gitmek istemezsen gitmeyiz."

Kendi hoşnutsuzluğum için abimlerin moralini düşürmek istemiyordum. "Yok hayır abi dalmışım öyle hadi gidelim."

"Tamam o zaman eğlence başlasınn." Dedi Ege koluma dolanırken

Garip garip ona bakarken o sektire sektire lunaparkın içine girmişti bile

"İlk neye binelim abla?"

Kuzey'in sorusuyla ona dönerek dudaklarımı bilmem dermiş gibi büzdüm.

"Bence atlı karıncaya binelim." Dedi Orkun

Başımla onu onayladım ve atlı karıncanın bulunduğu alana doğru yürüdüm. Arkamdan abimlerin geldiğinin farkındaydım.

Atlı karıncaya bindim benimle beraber Kuzey, Ege, Tuna abim ve Orkun binmişti.

Gülüyordum çünkü bir kaç insan Orkun abime 'bu salak ne yapıyor der' gibi bakıyordu. O şekilde bakma sebebleri de Orkun abim sanki gerçek bir ata binmiş gibi atı yönlendirmeye çalışıyor ve "Deh dehh." Diyordu.

Benimle birlikte Tuna abim, Kuzey ve Ege'de kahkaha atıyordu. Abimler ise sırıtatak Orkun'a bakıyordu.

Sonunda atlı karınca durduğunda inip abimlerin vereceği kararı bekledim hız trenine binme kararı almışlardı ama Berk hiç oralı değildi büyük ihtimal korkuyordu.

"Beni si- yani sevseler binmem ben o şeye." Berk'e göz devirerek onu ikna etmeye çalıştık.

Daha doğrusu onlar çalıştı.

Zorla da olsa Berk'i hız trenine bindirmiştik.

"Ağağağğğ indirinin benii."

"Adam uçuruyorlarr."

"İmdaağğğttt."

"Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü ennMuhammeden abdühü ve resulühü."

2 dakikada çocuğu imana getirdik. Napolinin genç yıldızı

"Lina kulun köpeğin olayım bir şey de abilerine hadi."

Onu duymamazlıktan gelerek gözlerimi kapatım anın keyfini çıkarttım.

"Öğhh midem bulandı."

"Ayy kusacağım şimdi."

"Birde bayıl istiyorsan abi."

Tuna abimin dediği şey ile büyük bür kahkaha attım.

Berk'in isyanlarıyla zor da olsa hızlı tren serüvenimiz son bulmuştu.

"Aşk olsun Lina insan abisine (pabucumun abisi ) böyle davranır mı?" Dedi Berk derin bir nefes çektikten sonra

Kaşlarımı kaldırarak ona baktım. "Ben karşımda bir abiyi bırak bir insan göremiyorum üstelik bana yaşattıklarını hesaba alırsak senin insan olmayı geç hayvan olman bile imkansız Berk bu konu hakkında konuşma bence."

"Sakin sakin hadi dondurma yiyelim." Dedi Tuna abim, çocuksu bir heyecanla başımı aşağı yukarı salladım. Abimler bu halime tebessüm ederek dondurmacının yanına ilerlediler.

Bir top böğürtlenli 2 top çikolatalı 1 top da orman meyveli aldım. Şu hayatta çikolatadan sonda ne seversin deseler orman meyveleri derim. Çooğk severim çoğk

Tuna abim karamelli, çikolatalı
Bora ve Meriç abim klasik sütlü maraş dondurması
Orkun oreolu ve çikolata damlacıklı
Berk fıstıklı ve muzlu
Kuzey italyan karamelli
Ege'de çikolatalı ve orman meyveli dondurma istemişti.

(Canım çekti ama gribim :(( )

Dondurmalarımız bittiğinde hava kararmaya başlamıştı "Artık eve gidelim mii?"

Abimler beni onaylayınca da evin yolunu tuttuk. Eve geldiğimizde kapıyı annem açtı. "Hoş geldiniz yavrularım."

"Hoş buldum anne." Dedik hepimiz

Ben direk odama çıkıp üstümü değiştirdim geri aşağıya indiğimde herkesin salonda oturduğunu gördüm. Mutfağa gidip meyve aburcubur tatlı falan hazırlayıp salona ilerledim.

"Ailecek film izleyelim mi?" Dedim heyecanla

"Emriniz başımız üstüne güzel prensesim." Dedi babam, gülümseyerek ilerledim elimdekileri orta sehpaya bırakıp yanına oturdum ve kolunun altına girip göğsüne kafamı yasladım.

Barbie izleyecektik, nasıl ikna ettiğimi ben bile bilmiyordum. Herkes şunu izleyelim bunu izleyelim diye tartışırken babie izlesek diye söyledim ve kabul ettiler.

"Bende kendime Ken gibi birini bulacağım, sarışın böyle." Dedim cipsimi yerken (Pamir esmerimsi kumral ama sen bilirsin Aden.)

Abi tayfası ve babamın bana bakışları hayra alamet değildi.

"Türkiye'de sarışın bulman zor eh gavur damat da istemiyoruz yani Lina şansına küs." Dedi Bora

Gözlerimi kısarak gözlerine baktım, ikimizde küçük çocuklar gibi gözlerimizi çekmiyorduk sanki bir rekabet içindeydik.

Bora sırıtmaya başlayınca mecbur gözlerimi çektim çünkü biraz daha baksam bende sırıtırdım böyle ağzımdan salyam akardı çünkü çok güzel gülüyordu şerefsiz

"Ne erkeği be." Diye çemkirdim Ege'nin bakışları değişmişti dehşet bir ifadeyle "Sen lez misin?"

Dediğiyle büyük bir kahkaha attım. "Hayır ben erkek sevmiyorum." Dedim.

"Anne ben cinsiyet değiştirebilir miyim?" Dedi Berk anneme bakarak

"Seni kız da olsan sevmem Berk uğraşma." Dedim ve gözlerimi inandırmak ister gibi kapatıp açtım.

Berk'in bakışlarında bir afallama olsada umursamadım. "Kapatın konuyu kızım illaki birini sevecek hep sizinle kalacak değil ya." Dedi annem

Sonra da kimse konuşmamıştı. Filmi izlerken göz kapaklarıma ağırlık düşüyordu sanki zaten bir süre sonra farketmeden uyku beni esiri altına almıştı bile

♡°♡°♡°♡°♡°♡°♡

BÖLÜM SONU

2525 KELİME

Kısa oldu farkındayım ama sınavlarım başladı o yüzden wattpade çok giremiyorum.

Normalde 3500 kelime olacaktı fakat bugün işlerim çıktı o yüzden pek yazamadım.

Neysemm aşklarımm

12 şehit verdik 12 yaralı aile , 12 yaralı eş, 12 yaralı kardeş

Ve bu 12 şehit sadece 45 saniye anıldı sonra bizi zerre ilgilendirmeyen Filistin haberleri gösterildi.

Tamam duyarlı olalım ama kendi ülkemizde 12 şehit verdik biz. Bizim şehitlerimiz doğru düzgün anılmazken neden Filistin'de ölen insanları konuşuyoruz.

12 şehit vermemize rağmen milli yas ilan edilmedi ne bekleniyor 120 şehit vermemizi mi

Gerçekten acınası bir haldeyiz.

Daha fazla konuşmak istemiyorum konuşursam ağır konuşurum.

Sizleri çok seviyorum gelecek bölüm görüşmek üzere hoşçakalın :))

 

Bölüm : 27.02.2025 20:10 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...