17. Bölüm

16. Bölüm 💫

E
hayalkusu_01


Selammm aşklarımm

Nasılsınız?

Sınavlar nasıl geçti? Umarım güzel geçmiştir

Sizden ricam instagram hesabımı takip edebilir misiniz?

İg; hayal_kusu01

Bölümü tekrardan atıyorum, bazı kişilerde görünmüyormuş :))

İyii okumalarr 🧚‍♀️

16. Bölüm

Aşağıdan gelen seslerle gözlerimi araladım, pencereden doğan güneşin ışıkları odamı dolduruyordu, telefonuma uzanarak saate baktım 10.32'ydi. Bugün karne günüydü eski okuluma son kez gidecektim. Yatakta biraz oyalandıktan sonra yataktan kalkarak banyoma ilerledim elimi yüzümü yıkayıp yatağımı topladım. Karne saat 12'de dağıtılacaktı üstüme kahverengi crop altıma da krem rengi kargo pantolon giydim.

(Yuhh sayfayı kapladı msndkdn)


Babam ve annemle gidecektik, Berk zaten gelmiyordu diğerleri de gelmek için ısrar etselerde gelmelerine gerek olmadığını söyledim.

Saçlarımı düzleştirdikten sonra telefonumu alarak aşağıya indim, ilk mutfağa giderek bir bardak su içtim sonrasında yemek odasına gittim, herkes masadaydı

"Günaydın canım ailem." Neşeli çıkan sesimle herkese günaydın diyerek Orkun'un ve Meriç abimin arasında ki sandalyeyi çekerek oturdum.

"Günaydın güzel kızım." Dedi babam bana kaşılık olarak herkes sırayla 'günaydın' dediğinde babam 'afiyet olsun' diyerek kahvaltıyı başlattı.

Tabağıma bir kaç zeytin, börek, patates salatası falan alarak çayımdan yudum aldım, Orkun'un uzattığı ballı kaymaklı ekmeğe şaşkınca baktım

Kendini affettirmek için, gerçek bir abi-kardeş olabilirmemiz için çabaladığının farkındaydım bilmiyorum ama Orkun'a karşı düşüncelerim Berk ve Bora hakkında düşündüklerim ile çok çok farklıydı.

Berk'i ve Bora'yı kırmadan affetmezdim, affedemezdim ama Orkun öyle değildi galiba içten içe onu affettim ve bunu kabul etmiyorum.

Düşüncelerimden ayrılarak Orkun'un uzattığı ekmeği alarak ona baktım, gülümseyerek bana bakıyordu ufak bir tebessüm ederek önüme döndüm ve ekmeği yemeğe başladım.

Kahvaltımız bittiğinde Meriç abim ve Bora şirkete gideceklerini söylediler, Orkun hastaneye, Tuna abim spora, Ege ve Kuzey arkadaşlarıyla buluşacaklarını, Berk'de evde takılacağını söylemişti.

Sonunda annem ile babam beni aralarına alarak elimden tuttular, şaka gibi şu an annesi ve babasıyla pazara kıyafet almaya giden 6 yaşındaki çocuklar gibiydim. Ama onlara da hak veriyordum Hazal ile hiç samimi olamamışlardı.

Arabaya bindiğimizde camdan dışarıya bakarak beynimden bir şarkı okudum, annemin sorusuyla gözlerimi camdan çekerek ona döndüm. "Bebeğim çıkışta bir planın var mı?"

Gözlerimi kırpıştırarak "Yok da ne oldu ki?" Dedim anlamadığımı ifade ettiğim bir dille

"Biraz baba anne kız vakit geçirelim dedik."

Yüzümde beliren gülümsemeyle "Anladım tamam olur." Dedim, gözlerinden belli oluyordu heyecanı

Babam da dikiz aynasından bana göz kırparak geri yoluna dönmüştü.

Sonunda geldiğimizde babam ilk annemin kapısını ardından benim kapımı açarak gülümsedi, sınıfımı bularak eski sınıfıma bir göz attım sınıfın en meraklısı annem ile babamı görünce eh 1 aydır okula gelmeyince de merak etmiş olacakki hemen yanıma gelerek sorularını sıralamaya başladı.

"Yanındakiler kim? Neden okula gelmiyorsun? Mahallede de görünmüyorsun nerelerdeydin? Abin ile mi gittin? Ay yoksa seni evlatlık mı aldılar? Evlendin mi yoksa? Hamile mi-"

"Irmak tamam canım bir sakin mi olsan."

O da çok konuştuğunu farketmiş olacaktı ki derin bir nefes alarak soluklandı. "Onlar annem ile babam olaylar çok karışık artık bu okulda da değilim bu kadarını bilsen yeter hem bak hoca geldi."

Irmak, hocanın gelmesiyle sırasına geçerek son kez bana göz attı zaten sonra hoca bir şeyler anlattıktan sonra karneleri dağıtmıştı.

Takdir almıştım, ortalamam 94.7821 idi, son kez arkadaşlarım ile konuştuktan sonra çıkışta beni bekleyen annem ve babamın yanına gittim.

Karneme ufak bir göz attıktan sonra babam başımdan öperek "Benim başarılı kızım aynı bana çekmiş." Dedi gururla

Annem babama ters bir bakış atarak bana döndü "Aferim güzelim babana hiç benzemediğinin ispatı bu belge." Dedi.

Bu sefer de babam anneme inanmazcasına baktı, "Ee ne yapacağız şimdi." Diyerek konuyu değiştirdim.

Annem heyecanla konuşmaya başladı. "Şimdi ilk önce sinemaya gidelim sonrasına bakarız."

"Bana uyar." Diyerek arabaya yöneldim babam şöför koltuğuna geçerek arabayı çalıştırdı.

(...)

Gişeden seçtiğimiz filmin biletlerini alarak salonun önünde diğer izleyicilerle beklemeye başladık, babam mısır alacağını söyleyerek yanımızdan ayrılmıştı bir süre sonra babam gelmişti.

Koltuklarımıza oturararak filmin başlamasını bekledik sonunda film başladığında sessizlik oluşmuş herkes filme dalmıştı.

Film bittiğinde salondan çıkarak derin bir nefes aldım filn gayet güzeldi ama duygusal kısımlarında çok üzülmüştüm hatta annem ağladığı için babam onı sakinleştirmeye çalışmış bende onları izlerken filmin yarısını kaçırmıştım.

"Acıktınız mı yemek yiyelim mi?" Dedi babam bize bakarak, valla ben acıkmıştım ama annemi bilemiyordum.

"Valla ben açım sizi bilmem." Dedim

"E o zaman bir tantuniciye gidelim." Dedi babam, gözlerimin parladığına yemin edebilir ama kanıtlayamazdım.

Siparişlerimizi verdikten sonra yemeklerimizin gelmesini bekledik, annem ile babam birbirlerine kaçamak bakışlar atıyordu sanki bana bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyorlardı.

"Bir şey söylemek istiyorsanız söyleyin." Dedim daha fazla kendimi tutamayarak

Annem afallamış bakışlarıyla bana bakınca daha da çok merak etmiştim

Lan yoksa hamile miydi ?

Yok canım ne alaka

Aslında Ege'den bir tane daha olsa çok güzel olurdu

Sus Nazmiye Ege sırası değil

"Nasıl söyleyeceğimizi bilmiyoruz, ama sende bu ailedensin bilmen gerek."

Tövbe tövbe tövbe

"Ay anne yoksa hamile misin?" Diyerek kendimi tutamadığım için pat diye sordum.

Annemin yanakları kızarınca utandığını anladım ama babam gayet rahat bir şekilde "Yok güzel kızım olabilirdi ama annen işte-" koluna yediği cimcik yüzünden susmak zorunda kalan babamla gülmek istesemde sustum.

"Nasıl söylesek, kızım senin bir kardeşin daha vardı." Dedi annem

O da mı karıştı aq

Çok saçma bir aileydik. Bu ne canım her yerden bir çocuk çıkıyor

"Ne." Dedim sadece

Annem ile babamın gözlerinde beliren duyguları tarif edemezdim ama anlamıştım.

"N-nasıl ya nerde."

"Asır, öldürüldü." Dedi titreyen bir sesle

Gayet iyi bir kamera şakasıydı.

"Şaka yapıyorsunuz heralde."

"Hayır güzel kızım Kuzey'de ikizdi ama benim ortağım hatta çocukluk arkadaşım kaçırmış kıskançlıktan gözü kör olmuş Kuzey'i kurtarabildik ama Asır o kadar şanslı değildi."

Babamın sözleri üzerine dolan gözlerimi tutamayarak ağlamaya başladım.

Babam hemen yanıma gelerek sıkıca sarıldı, "Ağlama güzel kızım bak üzüyorsun beni."

"Neden daha önce söylemediniz." Dedim çatallaşan sesimle

"Daha yeni yeni alışıyorsun bize bir anda söyleyemezdik." Dedi annem

Neden şimdi söyledilerki

(...)

Aradan geçen 2 haftanın sonunda hayatım normal akışında devam ediyordu ama ara sıra aklıma Asır yaşasaydı nasıl olurduk düşüncesi gelmiyor değildi neysem Orkun ve Ege ile daha çok yakınlaşmıştık,

Bugün babamın doğum günüydü. Belki 55. kez bu mumları üfleyecekti ama benimle geçen ilk doğum günüydü.

2 gündür babam ağzımı yokluyordu hatta bugün bütün gün beni aramıştı tabi ki doğum gününü bilmiyormuş gibi davrandım.

Rol yapmakta bir Flash TV'deki sütçü birde ben

Pastasını ben hazırlayacaktım, internetten gördüğüm tarifi deneyecektim. Hazır 3 katlı pasta tabanlarını sırayla süt ile ıslattım aralarına krem şanti ve pastacı kreması sürdüm biraz meyve de tabi ki,

Son olarak pastanın dışını krem şantiyle kapladım, arta kalan krem şantiye siyah gıda boyası dökerek dikkatlice pastanın üstüne yazacağım yazıyı yazdım. 'Eksik olma babacığım, çünkü varlığın çok güzel.'


Pasta bittiğinde bende bitmiştim yalan yok, dikkatlice buzdolabına pastayı yerleştirdim.

Babam, Meriç abim ve Bora 2 saate gelirlerdi o zamana kadar salonu süsleyecektim.

"Güzelliğim ne yapıyorsun?" Dedi Orkun mutfağa girdiğinde

Arkama dönerek cevap verdim "Babama pasta hazırladım çıkıyordum şimdi."

Başını aşağı yukarı 'anladım' dercesine salladı "Yardım edebileceğim bir şey varsa söyleyebilirsin."

Biraz düşündüm babama hediyemi sabah almıştım, süslemeleri de öyle belkğ biraz atıştırmalık alabilirdik.

"Markete gidebilir miyiz?"

"Gideriz tabii ben seni dışarıda bekliyorum." Diyerek mutfaktan çıktı, bende üstümdeki önlüğü çıkararak kenara koydun odama çıkarak üstüme bir hırka attım ve aşağıya indim.

Orkun'un arabasına doğru ilerledim ön kapıyı açarak ön koltuğa oturdum. Benim arabaya binmem ile Orkun arabayı çalıştırarak markete sürdü.

Oha tek eliyle sürüyor, eli damarlı

Aşık oldum (!)

Düştüm galiba

Ağzımın salyası akacak birazdan, gözlerimi çekerek cama döndüm ve dışarıyı izledim.

Markete geldiğimizde kurabiye, içecek, cips falan aldıktan sonra Orkun ücreti ödeyerek poşetleri eline aldı.

(...)

Eve gelir gelmez hemen salonu süsledim tabii Orkun, Ege ve Kuzey'de yardımcı olmuştu.

Üstümde normal ev kombini vardı değiştirmeye acayip üşendiğim için bu konbinimle duracaktım.

"Kızım ben kısır ve yaprak sarmasını hallettim başka yapılacak bir şey var mı?"

Anneme başka bir şeyin olmadığını söyledikten sonra telefonumu alarak biraz sosyal medyada gezindim, yaklaşık 15 dakika sonra zil sesi kulaklarımı doldurmuştu hemen kapıya koştum kim olduğuna baktığımda Tuna abim ve Berk'in olduğunu gördüm.

Kapıyı açarak Tuna abime sıkıca sarıldım Berk de yanımızdan sessizce geçip yukarıya çıkmıştı.

"Güzelim ne yaptın ayarladın mı süprizi?"

Yapacağım süprizi Tuna abim de biliyordu fakat dersleri olduğu için yardım edememişti.

"Yaptım yaptım." Dedim heyecanlı heyecanlı, burnuma fiske attı.

"Ee hadi kapıda kaldın geç içeri." Dedim abim de ayakkabılarını çıkartarak içeriye geçti.

Bende hazır aklıma gelmişken Furkan'ı arayayım dedim. Kendileri en son konuştuğumuz da sevgili yaptığını söyledi.

Telefon bir süre çalmış ama sonunda açılmıştı "Aloo siz kimsiniz ben tanımıyorum çünkü sizin gibi birini."

"Furki biliyorsun olayları işte ne yapabilirim boş oldukça arıyorum."

"İyi öyle olsun bari, nasıl gidiyor?"

"İyi, bugün babamın doğum günü onunla uğraştım biraz."

"He iyi abinler nasıl karışıyorlar mı yine?"

"Yok aynı değiller, Berk hiç konuşmuyor yüzüme bakmıyor bile Bora da soğuk bazen yakın bazen çok uzak"

"Anladım güzelim, var mı sende birileri." Dedi muzip bir sesle

"Yok be kim olacak, hem bu sene sınav senem hiç uğraşamam aşk işleri ile."

"İnanayım mı?"

"İnan inan, Selin ile aranız nasıl üzmüyorsun dimi kızı?"

"Hayır hayır, asla üzmem Selin'i."

"İyi öyle olsun, bir ara müsait olduğumda buluşalım."

"Tamam ararsın beni ben ona göre bir plan yaparım."

"Tamamdır hadi görüşürüz Furkimm."

"Görüşürüz Aden'im."

Telefonu kapatarak mutfağa ilerledim, Kuzey tek tek sarma yiyiyordu,

"Ooo Afiyet olsun yakışıklı."

İrkilerek bana döndü "Abla sus anneme söyleme bak sadece tadına bakacaktım."

Kızacakmış gibi yaparak onu kandırdım "Bana da versene."

Yüzünde belli olan rahatlamayla derin bir nefes aldı sonra başıyla beni onaylayarak eliyle 'gel' işareti yaptı.

Tek tek sarmalardan yerken kapının zil sesi kulaklarımı doldurdu ağzımdaki lokmayı yutarak buzdolabından pastayı aldım ve kapıya ilerledim.

Bütün aile kapıya toplaşmıştık, kapının zili tekrar çalınca annem kapıyı açtı.

Kapının açılmasıyla Ege, konfetiyi patlatmış diğerleri de alkışlamışlardı.

Babamın gözlerinde okunan ve bariz bir şekilde kendini belli eden şaşkınlık ve duygusallık, bana o kadar duygulu bakıyordu ki kendimi dünyanın tek kızıymışım gibi hissetmiştim.

"İyi ki doğdun baba." Dedim neşeyle, babamlar içeriye geçince kapıyı kapatarak pastayı kenara bıraktım.

Babam önce anneme sıkıca sarılmış ardından bana sarılmıştı "Çok teşekkür ederim güzel kızım." Demişti sevgi dolu sesiyle

"Baba beni dışlıyorsun farkındayım, kesin evlatlığım ben."

Babam Orkun'a dönerek "Sence evlatlık alacak olsak seni mi alırız oğlum."

Orkun dudaklarını büzerek bana yanaşmıştı, Kuzey ve Ege anırıyordu resmen

"Ay hadi pastayı keselim artık." Dedi gülmesi bitince Ege

Evimin direği aç kalmış uyuşukluğu bırak da pasta kes

Sussana sen

Yooo git pastayı kes

Tamam Allah'ın cezası tamam

"Tamam o zaman hadi keselim." Diyerek pastaya uzandım ve salona ilerledim, arkamdan diğerleri de geliyordu. Pastayı eşit dilimlere böldüm sonra da tabaklara yerleştirdim, tabakları herkese dağıttıktan sonra kendi tabağımı alarak bende oturdum.

Salonda sessizlik hakimken Meriç abim sessizliği bozarak konuşmaya başladı, "Pastayı sen mi yaptın meleğim."

"Evet ben yaptım kötü mü olmuş?"

"Aksine çok güzel olmuş güzelim ellerine sağlık."

"Aynen Lina çok güzel olmuş ellerine sağlık." Demişti Orkun

"Teşekkür ederim." Dedim sadece

(...)

Evett bugün baba tarafı ile tanışmaya Mardin'e gidiyoruz, çok merak ediyorum nasıl kişiler

Babamın doğum gününün üstünden 2 hafta geçmiş bulunmaktaydı, bu 2 hafta boyunca Orkun ile baya yakınlaşmıştık. Uzun süredir gerçek ailemle yaşamama rağmen, ailemin karakteristik özelliklerini yeni yeni keşfediyordum, Meriç kesinlikle ciddi biriydi, soğuk gibi davranıyordu fakat ailesi her şeyden önce geliyordu.

Bora ay o işkolik içinde ne yaşıyorsa işine döküyordu, Orkun sempatik eğlenceli ama gerektiği yerde ciddi olurdu. Berk, Berk'i geçelim yorum yok, Tuna'mm kesinlikle aşk adamım nazik beyefendi asla kimseyi bile isteye kırmaz, Ege ders çalışmayı çok seviyor aynı şekilde ailesini de akademik başarı onun için çok çok önemli ve Kuzey aşkom, klasik ergenlik dönemindeki çocuklar gibi odasına kapanır, arkadaşlarıyla buluşur aklına gelirsek selam falan der o kadar

Sanki fal bakıyorsun triplere bak

(Göz deviren emoji)

Neysem şimdi hemencicik hazırlanacak aşağı inecektim. Uzun bir yolculuk olduğu için üstüme rahat bir şeyler giymeyi edecektim. Altıma normal siyah bir eşofman üstüme de koyu yeşil bir crop giydim. Valizimi de alarak asansörü ilerledim 1 katın tuşuna basarak aşağıya indim.

Herkes buradaydı sadece ben mi geç hazırlanmıştım. " Oha ne ara hazırlandınız ya doğru söyle Harry Potter'ın sihirli değneğini mi kullandınız net bu Berk cadısı size büyü yaptı."

Berk bana bir bakış atıp geri telefonuna döndü, sadece Orkun gülmüştü

Şey gibi oldu hocanın yaptığı asla komik olmayan şakaya sırf sözlü yüksek gelsin diye gülen öğrenci tiplerine

"Ee hadi ne bu moralsizlik yaşlandınız da benim mi haberim yok ama ben dedim kaşlarınızı çatmayın diye."

Meriç abim ve Bora bana inanmazcasına baktılar "Ne yalan mı yaşınız oldu 40-

"Yuh!" Dedi Bora sonra da devam etti "Öldür mezara koy istersen."

"Bilmem hiç düşünmedim." Dedim umursamaz bir sesle, gözlerini açarak bana baktı "Ha düşünsen öldüreceksin" bir şey demeyip dudaklarımı 'bilmem' der gibi büzdüm.

"Hadi yeter bu kadar gevezelik, Kuzey ve Ege bizimle Lina sende abilerinle gidiyorsun."

Annemin söylediği düzeni uyarak arabalar ilerledik.

E, o zaman başlasın artık yolculuk

4 saattir arabadaydık ve acıkmıştım göbeğimden 'ah sana vah sana' çalacaktı biraz daha yemek yemezsem

"Abi Lina acıkmıştır bir duralım." Dedi Tuna abim içimi okumuş gibi

"Tamam duralım abicim."

Yemek yiyebileceğimiz bir yerde durmuş ve yemeğimizi yiyip yolculuğumuza devam ettik, zaten bir süre sonra bastıran uyku ile gözlerim kapanarak karanlığa gömüldü.

Birinin beni kucağına aldığını hissetsem de uyumaya devam ettim sonrasında zaten vücudum yumuşak zeminle kavuştu.

(...)

Sabah kalktığımda bilmediğim bir odadaydım büyük ihtimal babaannemlere gelmiştik içimdeki heyecanlı hemen üstüme bile bakmadan odadan çıktım. Nereye gideceğimi bilmediğim için düz bir şekilde ilerledim. Konak gibi bir yerde en iyisi dışarı çıkmaktı avluda karşıma çıkan birine ki büyük ihtimal kuzenim olan kişiye annemlerin nerede olduğunu sordum.

"Merhaba ben Lina annemler nerede biliyor musun?"

Yaklaşık 18-19 yaşındaki çocuk bana hayretle bakarak "Aa sen Aden Lina mısın? Bende kuzenin Poyraz."

Samimi bir gülümsemeyle "Memnun oldum." Dedim "Yengemler kahvaltı masasındadırlar gel bizde gidelim." Demesiyle yemek masasının olduğu yere gittik.

Masa da tanımadığım o kadar çok kişi vardı ki tek kelime etmeden yavaş yavaş Tuna abimin yanına geçtim "Günaydın güzel kızım." Babama 'günaydın' dedikten sonra sadece çatalımla uğraştım.

"Anlaşıldı siz beni en sevdiğim yeğenim ile tanıştırmayacaksınız." Dedi yaşca babamdan daha gençti kumral ela gözlü biriydi.

Masada bir kaç kişi demin konuşan kişiye dönsede o umursamayıp bana dönerek konuşmaya başladı "Bak güzel yeğenim ben Mirza amcan 32 yaşındayım, avukatım ve evet bekarım taliplerimi bekliyorum."

Dudaklarımdan ufak bir kıkırtı dökülsede bende kendimi tanıttım "Memnun oldum bende Lina 17 yaşındayım."

"Ay sen çok güzel bir şeysin." Dedi bir kadın büyük ihtimal yengelerimden birisiydi.

"Teşekkür ederim o sizin güzelliğiniz." Diyerek karşılık verdim.

"Kıza öküzün trene baktığı gibi bakmayı kesecek misin Deniz." Dedi Poyraz 15 yaşlarındaki çocuğa

"En iyisi ben sana tanıtayım kızım, ordaki Mirza amcanın yanındaki en büyük amcan Hamza onun yanındaki karısı Betül ve çocukları Karan 26 yaşında, Poyraz 19 yaşında ondan bir küçük Eren 15 yaşında."

O tarafa döndüm ve gülümseyerek 'memnun oldum' dedim onlarda aynı şekilde karşılık vermişlerdi.

"Bizim yanımızda ki de Melih amcan yanındaki de karısı Özlem çocukları Mert 24, Ali 22, Deniz 16 yaşında. Babaannen Gülsüm 73, Deden Hasan 75 yaşında."

"Nasılsın kızım, ailene alışabildin mi?" Dedi babannem
"Eh yani alıştım."

"Üzmüyorlar seni değil mi? Üzüyorlarsa söyle çekeyim kulaklarını." Dedi dedem

Berk'e kısa bir bakış atıp "Yok üzmüyorlar." Dedim.

"Ben acıktım ama hadi yemeğe başlayalım." Dedi Poyraz abi

Karan abi Poyraz abiye bakıp 'sabır' çekmişti dedemin 'afiyet olsun' demesiyle kahvaltıya başlamıştık.

Yeminle masada ne var ne yok hepsini süpürmüştüm şu aralar iştahım çok açılmıştı büyük ihtimal regl olacaktım, tatile geldiğim yerde regl olacak olmam ölmek için bir nedendi,

Kahvaltı faslı bittiğinde yukarı kattaki terasa çıktık kuzenlerle

"Ee Lina kendini anlatsana." Dedi Ali abi

Ben Cafer boyum 1,10 gözlerimin rengini bilmiyorum diye kendimi tanıtsam ne diyebilirler ki

Büyük ihtimal senin deli olduğunu düşünüp bakırköye yatırırlar

Allah korusun

Amin

"Ne diyebilirim ki sıradan biriyim işte?"

Aynen herkes doğar doğmaz karışıyor çünkü

İç ses haklı dağılın

"Mesela eski ailen ile aran nasıldı? Üzüldün mü ayrıldığın için?" Dedi Poyraz

Sorma evden ayrılmamak için kendimi zincirledim

Abilere bakıp sonra soruyu cevapladım "Yani üzülmedim sadece abimden ayrılacağım için üzüldüm aramız çok iyi değildi eski ailemle."

"Neden ki bir şey mi yaptılar sana?" Dedi Karan

Genelde 'bir şey mi yaptın' der baba suçu yüklerlerdi şimdi böyle sorulunca şaşırdım

"Uzun hikaye sevmezlerdi beni pek."

"Anladım var mı sevgilin falan." Dedi Ali abi

Yok aman aman Allah korusun sınav senesindeyim zaten Allah korusun tövbe tövbe ne erkeği ya

Birazdan Müge Anlı Nazmiye olacaksın Lina

İç sesime gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım yeminle bütün gözler bana dönmüştü

"Sevgilim yok daha önce olmadı da ha bir Furkan var ama kardeşim gibidir."

"Peki gelecek planların var mı?" Dedi Mert abi "Tıp kazanabilirsem genel cerrah olmayu planlıyorum."

"Abisinin kardeşi işte ben diyorum bu benim kız halim diye " Orkun göğsünü kabarta kabarta konuşunca Meriç abim Orkun'un ensesine yapıştırdı bir tane

"Doğum günün ne zaman?" Dedi Deniz, en saçma soru buydu galiba

Ege ne zaman doğduysa bende o zaman doğdum ya hani "7 Mart, Deniz çok güzel bir soruydu bak seni sevdim favori kuzenimsin."

Bunu Ilgaz ve ikizler duysa koltuğu kafama fırlatırlar mıydı?

Evet.

"Kudurun Lina en çok beni sevdi zaten sevilecek bir tipiniz yok."

Diğerleri Deniz'i dövecekmiş gibi bakıyordu, "Böyle boş boş oturmayacağız heralde." Gergin ortamı bozmak adına sorduğum soruyu kimse cevaplamayınca bir kez daha sordum "Ne yapacağız benim canım sıkılıyor hadi Mardin turu yapalım."

"Bilmem yapsak mı?" Dedi Ege ama yakışıklı güvenliğin dediği gibi dedi

"Olabilir aslında hadi hazırlanın da çıkalım." Dedi Meriç abim, heyecanlı heyecanlı dün gece uyudum odaya geçtim heyecanlı olmamın sebebi Mardin'e ilk defa gelmemdi valizimde olan kıyafetlerime bakarak ne giyeceğimi seçiyordum,çalan telefonumla dikkatimi telefonuma verdim Ayaz arıyordu kesin bu beni duydu.

Telefonu açarak kulağıma götürdüm, "Nasılsın en sevdiğim kuzenim." Dedi neşeli sesiyle

"İyiyim yakışıklı sen nasılsın?"

"Bende iyiyim dedim bir seni arayayım."

"İyi bak ne diyeceğim."

"Söyle bakam ne diyeceksin dedikodu mu var yoksa?"

"Ay yok dedikodu ama sen söyleyeceğim şey yüzünden beni öldürmezsin dimi?"

Iİnşallah öldürmezdi

"Yok kız söyle hadi."

"Ay-az Güneş çok."

Bu soğuk espiri için çok çok özür diliyorum canım kuzenim ama yapmazsam içimde kalırdı.

Telefondan gelen 'dııt' sesiyle telefonu yüzüme kapattığını anladım büyük ihtimal çok komik geldi gülmekten öldüğü için kapattı anlamadık sanki

Neysem ben en iyisi üstümü değiştireyim, valizimden siyah uzun yırtmaçlı etek beyaz crop ve croo kot ceket seçtim ayakkabı olarak da beyaz Nike'larımı giyerdim.

Yüzüne güneş kremi, rimel ve lipbalm sürdüm sadece saçlarımı salgın bırakacaktım o yüzden önce tarayıp sonra düzleştirdim.

Sonunda işim bittiğinde odadan çıktım abimler avludalardı bende avluya doğru ilerledim o yüzden
Deniz benim avluya girmem bile ıslık çaldı Deniz'in ıslık çalması ile beraber bütün gözler bana döndü kuzenin ağzına 'Waow' sesi çıktı sonra devam edip "İşte benim ablam." Dedi

(...)

Dara Antik Kent'inin turunu bitirmiştik etraf o kadar çok tarih kokuyordu kendimi 500 yıl öncesinde hissettim, şimdiyse acıktığımız için yemek yemeye gidiyorduk.

Mardin'in en meşhur yemeklerinden biri olan kaburga dolması denilen sevmeyeceğime adım kadar emin olduğum şey yemeğe gidiyorum et yemeği çok tercih etmediğim için beğeneceğimi düşünmüyorum. Tabii ki her an her şey olabilir sonunda restoranta geldiğimizde arabadan inerek İçeriye girdik boş bir masaya oturduk

Bir süre sonra masa çeşit çeşit yemeklerle doldu aralarından bir tek gözüme tanıdık gelen içli köfteydi Meriç abimin zoruyla çoğu şeyler yedim genel olarak hepsini sevdim gerçekten et yemeyen insana bile et yedirtebilecek kadar güzeldi Mardin yemekleri

Burada işimiz bittikten sonra Karan abi ve Meriç abinin arasında hesap tartışması olsa da sonuç olarak ikisi ortaklaşa ödemişlerdi restorandan çıkarak arabalar geri yerleştik sıradaki durağımız Mardin Kalesi

[Mardin'e daha önce gitmediğim için çok bahsedemiyorum :((]

Günün sonunda pertim çıksa da gece yapacağımız film gecesi için markete uğramamız gerekiyordu genel olarak cips çikolata aldıktan sonra hesabı Mert abiye kitleyerek marketten çıktık.

Eve geldiğimizde saat 9'u gösteriyordu annemler avluda çay içiyorlardı. Karan abi, Meriç abim, Bora, Mert abi bize katılmayacakları söyleyip annemlerin yanlarına gitmişlerdi.

Izleyeceğimiz filmi Orkun seçiyordu, abur cuburları tek tek tabakları yerleştirerek film izleyeceğimiz yere ilerledim.

Herkes arkalarına yastıkları kayıp üstlerine battaniye çekerek film odaklandılar.

Gece yatağımdan kalkarak mutfağa ilerledim

Acıktım beya

Mutfağın önüne geldiğimde birinin mutfakta bir şeylee yaptığını gördüm, içeriye girerek kim olduğuna baktım.

Karan abi, ekmeğin içine domates yerleştiriyordu, benim gelmemle bana döndü "Aa Lina hayırdır bir şey mi oldu?"

Evet, acıktım

"Acıktım da bir şeyler atıştırmaya geldim."

"Tamam bende acıktım ekmek arası yaptım da bir lahmacun falan mı yesek?"

Ayy vallahi çok güzel olurdu, canım çekti böyle diyince "Olur olur bekle ben bir hırka alayım geliyorum." Diyerek mutfaktan çıktım.

Üstüme bir hırka alarak odadan çıktım ve aşağıya indim, Karan abi çoktan arabasına binmiş beni bekliyordu, daha fazla bekletmeden arabaya bindim.

Sonunda açık lahmacuncu bulduğumuzda şükrederek arabadan indik, ben 4 Karan abi 7 lahmacun söylemişti.

Lahmacunların gelmesini beklerken Karan abi ile sohbet ediyorduk. "Abilerin ile aran nasıl? Birileri Berk ile anlaşamadığını söyledi bana."

Berk mi? Ay o nerden çıktı yine ya

"Yani anlaşamıyoruz çünkü o bunu istedi benlik bir olay yok eğer ilk geldiğimde düşmanıymışım gibi davranmasaydı en iyi anlaştığım abim olurdu."

"Ne yaptı ki sana?" Dedi sorgulayıcı bir sesle

"Karabibere alerjim var ve o bunu bile bile yemeğine karabiber dökmüş, astımın ve klostrofobi var o bunu bile bile elektrikleri kesti, odamı karıştırıp bilip bilmeden beni 'orospu' ilan etti. Daha sayayım mı ister misin?"

Söylediklerim ile baya şaşırmışa dönmüştü, büyük ihtimal Berk'den böyle bir şey beklemiyordu.

"Bunların hepsini bizim Berk mi yapmış inanamıyorum."
Dedi bir süre sonra

"Bende beklemezdim ama öyle işte neyse canımız sıkılmasın hem lahmacunlarda geldi."

Lahmacunların gelmesiyle yemeğe başladım o yılan moralimi bozamazdı.

(...)

Mardin'e gelmemizin üzerinden bir hafta geçmişti ve bilin bakalım ne oldu?

Regl oldum

Üstelik bugün annemler İstanbul'a bizde abilerimle Bodrum'a gidiyorduk,

Şansıma sıçayım ya

Şu an avluda babannemlerle vedalaşıyorduk, Hamza amcamlar da Ankara'ya gidiyorlardı.

"Akıllı torunum bir ihtiyacın olursa ara beni hiç çekinme tamam mı?" Dedi dedem şefkat dolu sesiyle

"Tamam dede ararım."

Ufak bir sarılma faslından sonra babanneme döndüm "Kuzum kendine çok dikkat et canını sıkan bir şey olursa söyle bana."

"Tamam babannem."

Babannnemle de sarıldıktan sonra sıra sıra amcamlarla yengemlerle ve kuzenlerimle sarıldık.

Anneme ve babama da sarıldım sonuçta onlar burdan direk İstanbul'a gidiyorlardı.

"Güzel kızım abinler canını sıkarsa ara beni hemen alırım seni." Dedi babam

"Tamam babam görüşürüz dikkatli gidin."

Babamlar arabalarına binerek yola çıktılar arkalarından da biz çıktık

Cebimden çıkardığım mandalinanın kabuklarını soyarak tek tek dilimledim ve abilerimin ağızlarına uzattım Berk'e vereceğimi kendim yedim işim gücüm yok ona mandalina verecektim.

"Teşekkür ederim güzelim." Dedi Meriç abim

"Sen nerenden çıkarttın o mandalinayı." Dedi Berk

Gö-

Sus kız

Sorusunu duymazlıktan gelerek cama döndüm, ve yolu izledim.

Bodrum'a gelmiştik ama Bilin bakalım kim odasından çıkamıyordu

Ben ben ben

Sahile gidecektik ne güzel cropumu şortumu giydim ama mağaradan çıkan abilerim beni odadan çıkartmıyordu.

"Ya abi herkes böyle zaten o zaman sizde çıkmayın!"

"Biz şort crop mu giyiyoruz!" Dedi Orkun

"Yüzünüz yetiyor." Dedim bende

Birazcık yalakalıktan zarar gelmezdi

"Valla ben şu an izin verdim." Dedi Tuna abim

Zor da olsa üstümdekilerle şu lanet otel odasından çıkabilmiştim.

Hayır zaten denize giremeyeceğim sıcaktan amele sümüğü gibi yere yapışacağım bunlar beni lahana gibi giydirecekler

Sahile geldiğimizde şezlonga uzanarak güneşlendim, bir süre sonra tepemde biri azrail gibi dikilince gözlerimi aralayarak kim olduğuna baktım, Berk'miş. Tahminim doğru çıktı azrail tepemde dikiliyor

"Noldu neden geldin?"

"Denize girmeyecek misin?" Dedi

Lan bu bizi denizde boğacak olmasın

"Seni ilgilendirmez Berk."

"Peki." Diyerek arkasına döndü ve ilerledi, "Güzelim denize girmeyecek misin?" Dedi Orkun yanıma gelerek

Ne bu herkesin deniz merakı

"Yok abi sağ ol."

Hass 

Ağzımdan kaçırdım ya

Orkun'un gözleri parladı sonra heyecanla "ABİ DEDİ BANA ABİ DEDİ."

"Öyle oldu." Dedim kısık çıkan sesimle

"Neden denize girmiyorsun abicim."

"Imm şey ben biraz galiba aman ebenin köyü, regliyim." Diye patladım

"Hee anladım peki bir şey istiyor musun?"

"Yok sağ ol sen git eğlen."

(...)

Bugün Bodrum'daki son günümüzdü bizde Bodrum sualtı arkeoloji müzesine gidecektik, üstüme kırmızı, beyaz puantiyeli mini bir elbise, beyaz hırka ve beyaz converselerimi giydim saçımı yaptıktan sonra odadan çıktım.


"Çok güzel olmuşsun küçüğüm." Dedi Tuna abim, kısaca teşekkür edip diğerlerini bekledik sonunda herkes toplandığında arabalara dağılıp gideceğimiz yere gittik.

Bildiğim kadarıyla Bodrum sualtı arkeoloji müzesi Bodrum Kalesi içerisinde 1964 yılından beri hizmet veren ve dünyanın en önemli su altı arkeoloji müzelerinden biriymiş

Zengin koleksiyonlarında Yassıada, Şeytan Deresi ve Serçe Limanı batıklarından çıkarılan yüzlerce tarihi eser sergilendiği için çok ilgi görüyormuş,

Sonunda geldiğimizde arabadan inerek müze kartlarımızla içeriye girdik.

(...)

Sonunda İstanbul'a dönmüştük, hatta gelmenizin üstündw 2 gün geçmişti, Orkun abim ve Ege ile dondurma almaya dışarıya çıkmıştık.

Dondurmacıda masaların birine oturarak Orkun abimi bekledik sonunda abim elinde dondurmalarla yanımıza gelmişti.

Dondurmalarımızı yiyip geri evin yolunu tuttuk yolda gördüğüm kediye yaklaşarak sevmeye başladım.

"Abi çok tatlı değil mi?" Dedim

Beyaz hafif kahverengi çizgileri olan normal tekir kedilerdendi ama çok tatlı gelmişti gözüme

Acaba eve götürmeme bir şey derler miydi?

"Abi eve götürsek olmaz mı?"

"Bilmiyorum Lina annemlere sormam lazım."

"Aynen abi Lina'nın da dediği gibi evimize alalım." Dedi Ege

"Peki götürelim bakalım belki annem kabul eder." Dedi sonunda abim

"Ayy inşallah kabul eder inşallah." Diyerek bütün yolu bitirdim

Eve geldiğimizde kucağımdaki kediyle annemin yanına gittik zaten evde bir annem birde Kuzey vardı fakat Kuzey odasındaydı.

"Anne bak şimdi sana ne diyeceğim." Dedim heyecanlı heyecanlı

"Aa söyle kızım ne oldu?" Dedi aynı zamanda kucağımdaki kediye bakıyordu.

"Şimdimcim bu kedi bizim kedimiz olabilir mi? Nolur anne bak beni 9 ay karnında taşıdın kıyma be anne bana."

"Bilmiyorum ki çok mu istiyorsun?" Dedi düşünceli bir sesle

"Evet evet hatta Ege'de istiyor, dimi Ege?"

Ege başını sallayarak beni onayladı annem de sonunda "Eh iyi madem sizin kediniz olsun." dedi.

Sevinçle önce anneme ardından Ege'ye sarıldım, kesin olmuştu

Galiba en mutlu günümdü bugün

♡°♡°♡°♡°♡°♡°♡°♡°♡

BÖLÜM SONU

DİĞER BÖLÜM İLK KARŞILAŞMAAA OLACAKK

KURBANEE KURBANEE

Ayy normalde 20. Bölümde gelecekti ama dayanamadım o yüzden ilk karşılaşma diğer bölüm olacak

🥳🥳🥳

Bu arada kısaydı farkındayım ama biraz uzarsa Pamir bu bölüm gelirdi

Sizleri seviyorummm diğer bölüm görüşmek üzere hoşçakalın

💖💖

 

Bölüm : 27.02.2025 20:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...