
Selamm aşklarımmm
Nasılsınızz??
Yorumlarda ve oylarda bir azalma mevcut kırıldım :(
Kalbim çıt göz yaşım pıt şu an
Neysem bölüme geçelim
Yazı tipimiz buydu artık bu
İyii okumalarr 🧚♀️
18. Bölüm
"Lina, Lina uyan artık ama öğlen oldu öğlen kök saldın yatakta."
Başında bir saattir öten Ege'ye aldırış etmeden diğer tarafa dönerek uyumaya devam ettim.
O yunan heykelini görmemin üzerinden 1 ay geçmişti bile haftaya okul açılıyordu bizde hafiften okul için hazırlanıyorduk.
"Lina bak kedini Bora abimin eline veririm."
Bunu demeyecektin işte
"Kedin elden gitti gidiyor demedi deme."
Sinirle başımın altında ki yastığı Ege'nin kafasına fırlattım, yataktan kalkarak kolunu cimcikledim
"Hele bi kedime dokun seni pança pinçik ederim."
Kedimin yanına giderek kucağıma aldım ve başından öptüm, miş gibi kokuyordu şerefsiz
Adını düşünmüştüm, aslında kura çekmiştik ve anlamı gülümsemek olan ayrıca Yunan Mitolojisi'nde bir peri olan, Pelasgus'un kızı Larissa'dan, veya kale, hisar anlamına gelen Yunanistan'ın Larissa kentinin isminden türetilmiş bir ad olan Larisa ismi çıkmıştı ama abimler ona tüy yumağı demek de baya ısrarcılardı.
Aslında tam kedime lâyık bir isimdi çünkü onu her gördüğümde gülümsüyordum.
"9 ay aynı rahmi paylaştığın ikizini değilde 2 aylık kediye sarılıp öptüğüne inanamıyorum gençlik bitmiş bitmiş."
Ona ters bir bakış atıp lavaboya ilerledim elimi yüzümü yıkarak işlerimi hallettim ve kedimi de alarak aşağıya indim, Ege'nin arkamdan oflayarak geldiğini duysam da ses etmeden kedimin mamasını kabına katıp yemek odasına ilerledim.
"Günaydın sevgili ailem." Dedim ve Orkun abim ile Tuna'nın yanına oturdum.
"Aa Lina sen gelir miydin hiç yanıma hayret ettim doğrusu."
Orkun abime dönerek "Aşk olsun abi daha geçen gün beraber uyuduk."
"Geçen gündü o."
"Tamam abi öyle olsun ne diyeyim."
Tabağıma bir şeyler doldurup yemeye başladım yeminle acıkmışım ha
"Güzel kızım bugün abinlerle okul alışverişini yapmaya gidin ne ihtiyacın varsa söyle alsın bu eşşek sıpaları."
Gülerek "Tamamdır baba."
"Bora şu önünde ki kaymağı sana zahmet bir uzatır mısın ?"
"Bora mı? Hani ben senden büyüğüm ya Lina o yüzden ismimin yanına bir sıfat eklemen gerekiyor."
Anlamazlıktan gelerek "Ne yani amca mı diyeyim?"
Masadan gülme sesi gelse de Bora bana bakarak "Ne amcası Lina, direk toprağı kaz göm istersen."
"Sen nasıl istersen Bora amca."
Kuzey yarıla yarıla gülerken Bora abim ona bir bakış atmış o da anında susup ciddi olmaya çalıştığı ifadesiyle kahvaltısına devam etmişti fakat diğerleri için aynı şey geçerli değildi onlar anıra anıra gülüyorlardı.
"Aynen Lina amca de sen bu hıyara." Dedi Meriç abim gülerek
"Peki Meriç dede de sen beni duyuyor musun ya?" Dedim sonlara doğru hafif sesimi yükselterek
Kuzey kendini her ne kadar tutmaya çalışsa da buna dayanamamış olacak ki tekrar gülmeye başlamıştı.
Meriç abimin gözü seğiriyordu aynı zamanda katıla katıla alayla gülen Bora'ya bakıyordu.
"Ay yeter karnım ağrıdı gülmekten." Dedi Tuna abim
"Hadi çocuklar kahvaltınız bittiyse kalkın bizim babanızla işimiz var akşama ancak geliriz siz gelmezsek yemeğinizi yiyin, kızım bu yakışıklı hıyarlara dikkat et başlarına bela almasınlar."
"Abi ben anlamadım annem bizi övdü mü sövdü mü?" Dedi Tuna Berk'e
"Abi sana övdü Berk'e sövdü." Dedim hemencicik, laf sokmazsam ölürmüşüm
"Hadi hazırlanın bizde çıkalım." Dedi Meriç abim
Herkes başını sallayarak masadan kalkmış ve odalarına adımlamıştı bende son lojmanı yiyip Meriç abime gülerek "Ben hazırlanmaya gidiyorum dede öptüm ellerinden."
Arkama bakmadan odama çıktım ve toplamadığım yatağını toparladım, dolabımdan, siyah crop ve koyu yeşil paraşüt pantolon aldım, klasik converselerimi de alarak hemen üstüme geçirdim.
Saçlarımı salgın bırakıp, düzleştirdim güneş kremimi de sürerek aşağıya indim.
Aşağıda kimsecikler yoktu, bende salona geçerek bir koltuğa oturdum ve instagrama girdim Selin takip etmişti, bende ona istek attım
Uzun zamandır post atmıyordum, galerimden bir fotoğraf seçerek onu paylaştım.
Linakarahan_0

●○○

○●○

○○●
Je suis belle comme la lune, brillante comme le soleil
230 Beğeni 140 yorum
@ tekyön_kuzeyy Ablamm güzelliğin halis mi
Linakarahan_0 Haliss aslanım
@ furkii_nizz Arkadaşım diye demiyorum ama ayrı bir auran var be kızım
Linakarahan_0 Teşekkürler şekerim 💅
Seliin_atlas Güzelliğiniz gözlerimi kamaştırdı
Linakarahan_0 😻😻
@ Tolga.Kaya56 Abisinin prensesi bol bol öptüm
Linakarahan_0 💛
Meriç_karahan Güzelliğim
Linakarahan_0 Yakışuklum
@ Karahan_berk ve diğer 229 kişi beğendi
Bütün abi tayfası toplandığında telefonu kapatıp yanlarına ilerledim.
"Hazırsanız çıkalım artık."
Herkes 'hazırız' dedikten sonra kapıya yöneldi, bu kadar kişi tek arabaya sığamazdık o yüzden 2 araba gidecektik, ilk arabada Meriç abim, ben, , Ege ve Berk hıyarı,
2. arabada da Bora, Orkun abim, Tuna abim, Kuzey.
Herkes gidecekleri arabaya ilerlediler, o sırada ön koltuğa doğru ilerleyen Ege'yi gördüm, Benim de adım Aden Lina'ysa o ön koltuğu sana yâr etmem koçum
O da benim yapacağımı anlamış olacak ki arabaya doğru koşmaya başladı, ben senin kadar hızlı koşamazdım ama keşke demektense koşayım daha iyi
Bunları düşünürken evimin direği ön koltuğu kaptı sayılır.
Sana son derece katılıyorum ya Allah ya Bismillah
Onun bir iki adım arasındayken Ege çoktan ön koltuğa yerleşmişti bile ayaklarımı yere vura vura sinirle yanına ilerledim.
"Ya kalksana ordan, ön koltuk her zaman prenseslerindir, duymadın mı hiç?"
"Yok duydum, ama bende prenses sayılırım değil mi Meriç aşkım."
"Ege bana bir kez daha aşkım derse bir daha konuşacak dilin kalmaz ona göre."
"Ne dedim ki ben şimdi." Dedi Ege
"Gerçekten gıcıksın Ege, huysuz, bunak, hıyar, öküz, kütük, dengesiz, domaniç suratlı-
"Desturr benim peşimden kaç kız koşuyor biliyor musun? Sadece bir fotoğraf için bile."
"Benle de çok oluyor-
"Sana yazanlar mi var?" Dedi Berk atlayarak
"Var ya da yok seni ilgilendirmez." Dememle bir şey dememiş koltuğuna oturmuştu, "Hadi binin artık da gidelim." Dedi Meriç abim
Oflaya oflaya Berk'in oturduğu koltuğa oturdum, ondan uzak durayım derken camla bütünleştim ama olsun yıkılmadık ayaktayız, bacağımız sakat kalsa bile
"Bir şarkı açarsanız her şey daha iyi olabilir gibi." Dedim dayanamayarak
"Sarışınlar çat çat açar mısın abi?" Dedi Ege
Sanki kendi esmer aq
"Sen beni dinle Yaşlı Amca'nın her hangi bir şarkısını aç."
Abim bir şeyler ayarlayıp sonunda şarkıyı açmıştı.
Simidini fırlatırdı
Kaparlardı martılar
Dalgalar korkuturdu
Deniz tutardı yengenizi
Midyeciler bağırırdı
Şafak sökerdi dillerinden
Ah benim o mühürlü dilime
Hiç bi iltifat gitmezdi ama
Ne giyerse giderdi hoşuma
Öyle tatlı bela ki başıma
Darlamasa bide her durumda
Öyle bir sevicem ki sonra
Ne giyerse giderdi hoşuma
Öyle tatlı bela ki başıma
Darlamasa bide her durumda
Öyle bir sevicem ki sonra
Dalgalarla demlenirdik
Tuz kokardı şarkılar
Utanırdı atardı içine
Aşk tutardı yengenizi
İçli içli mırıldanırdı
Of çekerdim gizlice
Bende bunları hayal ederken
Hiç de belli etmezdim ama
Ne giyerse giderdi hoşuma
Öyle tatlı bela ki başıma
Darlamasa bide her durumda
Öyle bir sevicem ki sonra
Ne giyerse giderdi hoşuma
Öyle tatlı bela ki başıma
Darlamasa bide her durumda
Öyle bir sevicem ki sonra
Ne giyerse giderdi hoşuma
Öyle tatlı bela ki başıma
Darlamasa bide her durumda
Öyle bir sevicem ki sonra
Ne giyerse giderdi hoşuma
Bela ki başıma
Darlamasa bide her durumda
Öyle bir sevicem ki sonra
Ne giyerse giderdi hoşuma
Öyle tatlı bela ki başıma
Darlamasa bide her durumda
Öyle bir sevicem ki sonra
Ben kendimi kaptırmış şarkıyı söylerken, şarkı bitmişti, Berk bana hayran hayran bakarken ona nah çekmemek için kendimi o kadar zor tutuyordum ki
"Sesin çok çok çok güzel miniğim." Dedi Meriç abim o hayran olası gülümsemesiyle ona kısaca teşekkür edip önüme döndüm.
"Sesin çok güzel Li-
"Adımı sakin ağzına alma, bir orospunun adını ağzına almak sana yakışmaz."
Tabi ki bunları Berk'e söylemiştim, tekrar pişman ve kırgın bakışlarıyla bana bakıp "Ben gerçekten çok özür dilerim Li-"
Delici bakışlarımı tekrar üstüne tutup susmasını sağlamıştım.
Haklıydım bunu o istemişti, ben Berk'in o şerefsize benzemesine rağmen ona karşı hiç terbiyesizlik yapmamışken o daha hayatında ilk kez gördüğü biri için çok ağır şeyler söylemişti, haketmeme rağmen
Pişmanlık dolu gözlerini benden çekip geri başını cama yasladı, Ege ortamdaki gerginliği anlamış olacak ki konuyu başka bir yere çekmişti.
"Ee abi, bana bir sweat alabilir miyiz? Çoğu küçük geliyor da."
Aklıma yine Yunan heykeli geldi, kızım saçmala bir daha göremeyeceğin biri o, ayrıca aşk maşk yok diyen ebem değildi sendin kendine gel sınav senen bu sene
"Alırız abicim." Dedi Meriç abim de, sonunda alışveriş merkezine geldiğimizde arabadan inerek derin bir nefes çektim, midem kalkmıştı aq
Hemen arkamızdan Boralar da gelmişti, "İlk önce formalarınızı alalım, sonra da kırtasiye alışverişinizi yapar ihtiyaçlarınızı alır eve döneriz." Dedi abim,
Herkes onaylandığında da okul forması satan bir mağazaya girdik, Kuzey ve Ege kendilerine göre olanı seçmiş kızlara göre olan okul formasını da bana uzatarak beni kabine yollamışlardı.
Okul forması ciddilli çok şıktı, gerçi özel okulların genel olarak güzeldi ama bunun ayrı bir şıklığı vardı,

Formamı giyip kabinden çıktım, bütün abi tayfası gözlerini eteğime dikmiş ardından birbirleriyle bakışmışlardı,
"Bence normal kıyafetleriyle de gidebilir be abi sence?" Dedi Orkun abim
"Bence de hatta pijamalarını giysin gitsin." Dedi Bora,
"Bence alın ben ablamı korurum." Dedi Kuzey demesiyle yanında ki Berk ensesine vurmuş "Sus lan sen daha kendini koruyamıyorsun." Demişti,
Onlar kendi aralarında alıp almamak arasında tartışırken aralarına girerek "Ay susun başımı şişirdiniz, alıyoruz çünkü ben istiyorum siz giymeyeceksiniz bunu çok isterseniz size de alırız."
"Lina istiyorsa alalım hadi git çıkar da kasaya gidelim güzelim sizde verin şunları hırtolar başımın etini yediniz vır vır vır."
MMeriç abimin demesiyle üstümdeki formaları çıkarıp normal kıyafetlerimi giydim ve kabinden çıktım, boğuldum lan şu kabinleri bu kadar küçük yapmayın,
"Heh Lina da geldiğine göre ben kasaya gidiyorum sizde Bora ile gidin kırtasiyeye."
Meriç abim kasaya ilerlemiş bizde Bora ile D&R'a ilerledik.
Defterimi, kalemlerimi test kitaplarımı falan kısaca bütün ihtiyaçlarımı aldım,
"Bütün eksiklerini aldın mı Lina." Dedi Bora yanıma gelerek
"Aldım Bora amca aldım." Dedim gülerek
"Tamam Lina Teyzem." Dedi o da gülerek
Önümde duran suluğu alarak kafasına geçirdim, tezeymiş peh o kendine baksın bir ayağı çukurda bır bır ediyor.
"Ah kızım kafamı yerlere vurup ezip ekmeğe sürseydin bu öldürmez çünkü beni."
"Ölme zaten başıma kalırsın önce kasanın şifresini söyle sonra ölürsün da."
(!! KAMU SPOTU: Sağlınız için su için, sg su iç 🍶 öptümm 😇)
"Kullanıldığımı hissediyorum senin yüzünden."
"Hissetme ben seni kullanıldığına emin olmanı sağlayacağım uşağum."
"Lina hadi işin bittiyse gel." Diye bağırdı Ege, "Hadi bak bizi çağıriyler."
"Kızım içine karadenizli mi kaçtı kendine gel."
"Yok, biraz fazla karadeniz dizisi izledum da." Dedim gülerek aynı zamanda sepetimi Bora'ya uzattım, ve Meriç abimin yanına yani kasaya ilerledim.
(Yazarınız ciddili şu aralar fazla Sen Anlat Karadeniz izliyor ksjdkdk.)
Bütün aldıklarımızı ödeyip Ege'nin alacağı şeyleri almak için bir mağazaya girdik.
Ege aldıklarını denerken bende kadın kısmından kendime pantolon bakıyordum, arkamdan birinin geldiğini hissetmemle arkama döndüm ve Ege'nin elinde su yeşili bir tayt ile geldiğini gördüm.
"Bak bu tam senlik Lina, açar seni bir dene."
Güzel olabilirdi, yani belki
"Peki ver bi deneyeyim." Dedim ve elinden taytı alıp kabine ilerledim, boş bir kabin bulup taytı üstüme giydim.
Kabinin perdesini açıp kabinin dışında beni bekleyen Ege, Kuzey ve Tuna abim ile karşılaştım.
Beni görmeleriyle hepsi kahkahaya boğuşmuşlardı, kabul biraz komik duruyor olabilir ama bu kadar da değil
Ege ve Tuna abim kabinin perdesine tutunarak karınlarını tutuyor aynı zamanda gülüyorlardı.
"A-abla ç-çok gü-güzel." Gülmekten konuşamıyorsun birde Oblo çok gozol olmoş diyor
Ayrıca zevkler ve renkler tartışılmaz.
Tam Kuzey'e cevap verecekken bir gürültü kopmuştu, yan tarafıma baktığımda Tuna abim ve Ege'nin kornişi söktüğünü düşen kornişin de Ege'nin kafasını boyladığını gördüm.
Şimdi gülme sırası bendeydi galiba, Kuzey manzarayı görünce daha da çok gülmeye başlamış aynı zamanda bende onunla beraber gülmeye başlamıştım.
Bir süre sonra abimler kopan gürültüyü duymuş olacaklardı ki yanımıza gelmişlerdi, Orkun abim beni görünce gülecek gibi olmuş ama sonra kendini tutmuştu.
"Ne oluyor burada." Dedi Meriç dedem
"Şimdi şöyle oldu Meriç dedecim, bunlar bana güldüler, gülerken de kornişi söktüler galiba Ege'nin kafası yarıldı ama hepsi yaşıyor."
Yanımıza gelen mağaza görevlisiyle sıçtığımızı anladım, "Pardon rahatsız ediyorum ama bir gürültü geldi de o yüzden geldim."
"Beyaz atlı prensimi buldun galiba bune." Dedim kısık sesle Ege'ye doğru, abimlerde o sırada yakışıklı mağaza görevlisi ile konuşuyorlardı.
Ege bana dönerek kıskanç bakışlarıyla "Ben olurum bryaz atlı prensi başkasına gerek yok."
"Senden olsa olsa beyaz at olur o da zorlarsak." Dedim "Yuh insan ikizine de hayvan demez, hem ben hayvansam sende hayvansın."
"Farkımız bu zaten, ben kediyim sen domuz ben kelebeğim sen öküz ben kuşum sen deve."
Ege tam bir şey diyecekken Bora bizi çağırmıştı, ben üstümdeki taytı başka boş bir kabinde değiştirip yanlarına gittim, onlar da Ege'nin aldığı şeyleri ödüyorlardı.
Sonunda mağazada işimiz bittiğinde arabalara geçerek bir 'oh' çektim yoruldum aq
Eve geldiğimizde ben odama geçmiştim, Bora amcam ve Meriç dedem akşam yemeğini kendilerinin hazırlayacağını söylemiş mutfağa kapanmışlardı.
İnşallah evi ateşe vermezlerdi 777
Boş boş ne yapacağımı düşünürken aldıklarımı yerleştirmem gerektiği aklıma geldi, aldıklarımızı tek tek yerlerine yerleştirirken kapım çalınnış ardından 'gir' dememle Berk odaya girmişti.
Ne işi vardı bunun burda
"Lina konuşabilir miyiz?"
"Hayır Berk çıkar mısın?"
"Lütfen Lina bir kez dinle zaten sonra gideceğim."
Gidiyor muydu? Nereye?
"Peki konuşalım Berk yine ne masallar anlatacaksın dinleyelim."
Odamın balkonuna ilerleyip sandalyelere oturduk, bakalım ne anlatacaktı.
"Ne diyeceğim bilemiyorum, Lina sana yaşattıklarım için söylediklerim için her şey için çok özür dilerim, evet biliyorum yaptıklarım bir özürle affedilecek veya unu-
Sözünü keserek "Senin bana yaşattığın veya söylediğin hiç bir şeyi affetmek bir yana dursun unutamam bile Berk bana bunlardan söz etme."
Pişmanlık dolu gözlerini gözlerimden çekip önüne döndü.
"Peki sen nasıl istersen, Lina biliyorum çok zor şeyler yaşadın, bende yaşadım inan ki bütün aile yaşadık, evet ben ne yaşarsam yaşayayım sana bunları yapamazdım ama Lina beni de anla psikolojim darmadağındı ne yaşamış olabilirsin diyebilirsin bende anlatacağım zaten sonra da gideceğim burdan yurtdışına, ne kadar kalırım bilmem ama kafamı toparlamam ve eski Berk'e dönüp gelirim, uzun zamandır bunu planlıyordum, planlıyorduk annemlerle zaten, sana her şeyi anlatıp öyle gitmek istedim."
Gitmesine üzüldüm mü bilmiyorum galiba kardeşlik damarları yüzünden tuhaf hissediyorum ama bana yaşattıkları aklıma geldikçe bir gram üzülemiyorum.
"Ne zaman gidiyorsun?"
"Yarın öğlen iki de." Dedi sadece
"Hazal, galiba en sevdiğim değer verdiğim kardeşimdi, doğacağında çok heyecanlıydım heyecanlıydık, bütün aile ilk kız torununun sağlıkla doğmasını bekliyordu, doğduğun ilk gün Meriç abim kucağına aldı seni kokladı hatta dedi ki portakal gibi kokuyor, her şey çok güzeldi ben seninle ilgileniyor hatta bazen seninle beraber doğan Ege'yi unutuyordum. Hazal büyüdükçe değişmemişti bir anda değişmişti sanki bir anda içine şeytan kaçmıştı, büyük ihtimal bizim onun gerçek ailesi olmadığımızı öğrendi, neyse bir gün ben odamdayın eski sevgilim İlay aradı beni bağırdı çağırdı meğersem Hazal bir kızla benim fotoğrafımı shoplayıp İlay'a atmış seni aldatıyor diye İlay da inanmış beni aradı ayrıldık o gün lisenin ilk yıllarından beridir sevgilin olan kız beni dinlemeden ayrıldı benden, sonra yine bir gün arabamın frenlerini bozmuş kaza yaptım yanımda Hazal'da vardı bütün aileye benim kendi kendime kaza yaptığımı ona zarar vermek istediğimi söyledi annem ve babam da biricik kızlarına inandılar bende o günden beri ayrı evimde yaşıyordum bir gün Hazal'ın aslında gerçek kardeşimiz olmadığını söyledi annemler sinirlendim ben o kadar şeyi boşuna mı yaşamıştım diyerekten sana patladım."
Bu kadar beklemiyordum, evet Berk'e üzülmüştüm ama bu onu affedeceğim anlamına gelmiyor.
"Lina ben her şey için çok çok özür dilerim." Dedi ve odadan çıktı gitti, arkasında ne düşüneceğini ne yapacağını bilemeyen bir Lina bırakarak,
(...)
"Lina yemek hazır hadi gel." Tuna abimin bağırmasıyla elimdeki toz bezini bırakıp ellerimi üstüme sildim, elim ıslak kalınca kendimi bulaşık suyunun içinde gibi hissediyordum.
Odamdan çıkıp asansöre baktım daha sonra binemeyeceğime karar verip merdivenlere yöneldim, bir kat indiğimde biri beni belimden tutup omzuna attı kim diye baktığımda Orkun abim olduğunu farkettim.
"Ya deccal gibi arkamdan gelmesene yeminle bir daha olursa kollarını başına dolayıp denize fırlatırım seni."
"Şahsen ben korktum abi." Dedi Kuzey yanımızdan geçerken aşağı kata indiğimizde abim beni indirmiş "Bir dahakine önden geleyim istersen davetiye yollayıp kırmızı halı da sereyim ne dersin." Dedi.
"Bilmem düşünmem lazım." Dedim ve sandalyeyi çekerek oturdum, abim benim için akıl fikir duasını okuyordu.
"Meriç dedem ne yaptın?" Dedim, oldukça sakin ve sinirsiz(!) bir şekilde bana dönüp "Dede diyip durma bana daha 18'lik çıtırım ben."
Elimle yaklaşmasını söyleyip "Bir bakayım." Diyerek gözlerinin içine baktım sonra dilimi damağına vurup cıkladım "Yok en az 50 varsın."
"LİNA."
"Ay tamam be sizinle de hiç uğraşılmıyor yemeğimi koy bari tabi elin tutarsa."
"Allah'ım sabır." Dedi sessizce ama ben mükemmel bir varlık olduğum için duydum "Cümlemize dedecim cümlemize."
"Lina tabağını verde salata katayım." Dedi Bora, başımı olumsuz anlamda sallayarak "Ben yemeyeceğim amca sen ye biraz fit kal sağlık önemli hele bu yaştan sonrası valla yatalak kalırsın kimse bakmaz sana."
"Allah'ım bu veledi başımıza kim saldı?" Dedi isyan edercesine
Ama bunu parçalarım ne veledi be, 18 olacağım 7 ay sonra
"Yavaş gel, ne veledi valla parçalarım bana velet diyeni."
"Şahsen ben buna da inandım." Dedi Kuzey tabağındaki tavukları ağzına tıkarken
"Yeter yiyin şu yemekleri, ben daha arkadaşıma gideceğim." Dedi Kuzey, bu velet neden gidiyor arkadaşının yanına
"Neden gidiyorsun?" Dedim merakla
"Oyun oynayacağız beraber."
"Neden?"
"Canımız sıkılıyor."
"O neden gelmiyor."
"Hep o geliyordu bu sefer ben gideceğim?" Dedi sabır dilenircesine
"Neden."
"Ay abla ne neden bokunu yesin deden." Dedi bıkkınca
Ellerimi yukarı kaldırarak Meriç abime döndüm "Dede duydun sana bokunu yesin dedi."
Meriç abim beni takmayarak çatalındaki tavuğu üfleyerek ağzına götürdü.
"Abla kafan mı güzel yesene şu yemeğini." Dedi Kuzey,
"Haşa elhamdülillah müslümanım ağzıma haram lokma sokmadım sokmam ama siz çok sıkıcısınız."
"Ne yapalım abicim horon mu tepelim." Dedi Tuna abim, tam cevap verecekken Orkun abim ayaklanıp "Ben kaçar nöbetim başlıyor." Dedi,
Hastane = yakışıklı doktorlar
Tamam sınav senem sevgili mevgili yok dedim ama bende çapkın insanımdır.
"Abi bende geleyim mi şimdi orda ne ya- şey ne olaylar vardır ne olaylar!" Dedim,
"Yok Lina kal sen burda uyu." Dedi ve çıktı gitti, arkasından bağırarak "BARİ GELİRKEN ÇİKOLATA AL DEPRESYONA GİREN BİR LİNA VARDA SENİN YÜZÜNDEN." Dedim abimlerin ağzıma zorla bir şeyler sokuşturmasıyla somurtarak yemeğimi yedim, ardından odama geçip son kitaplığımın tozunu alıp ellerimi yıkadım, uyku vaktiii
(...)
Berk gidiyordu ve şimdi herkes havalimanına gelmiş Berk'i yolluyorduk, sırasıyla herkesle sarıldı Berk, annem sıkıca Berk'e sarılıp "Annesinin kuzusu kendine çok çok dikkat et tamam mı? Yemeğini ye aç kalma yavrum benim."
"Anne ilk defa gitmiyorum evden alışığım bir şey olmaz bana."
"Ama aynı şey değil ki şimdi yurtdışına çıkıyorsun gelip seni göremeyeceğim."
"Üzülme annem, hadi bak uçağı kaçıracağım." Dedi ve çekinerek bana yaklaştı.
"Sarılabilir miyim? Kısacık."
Gözlerimi kısarak gözlerine baktım, bir yerlerinden bıçak çıkartıp sırtıma sokamayacağına karar verip başımla onayladım.
Kollarını belime dolayarak derin bir nefes aldı, sonra ben ona sarılmadan geri çekildi, "Meriç abim doğru söylüyormuş portakal gibi kokuyorsun."
"Görüşürüz Lina." Elini sallayarak arkasına döndü ve gitti.
(...)
Evett bugün okul açılıyordu, çok çok heyecanlıydım, Furkan ve Selin ile beraber gidecektik bugün yani arabayla değil yürüyerek okul Allah'tan çok uzakta değildi.
Bugün ilk gün olduğu için serbest gidebilirdik, üstüme geçen gün Yunan heykelinden zorla aldığım sweatshirti giydim, altıma da siyah bol paça bir kot pantalon giyip saçlarımı düzleştirdim, yüzüme rimel ve lip balm sürüp parfümümü sıktım ve aşağıya indim.
"Günaydın sevgili ailem ve cancağzım kedim." Dedim, Larisa mama kabına odaklanmış mamasını yiyiyor ve beni umursamadığını oldukça belli ediyordu.
"Doldurun kızımın tabağını sabahın köründe yürüyerek gidecek." Dedi babam abimler bunun üzerine masada ne varsa hepsini tabağıma tıktılar.
Zar zor bir kaç lokma yedikten sonra ayaklandım benim erkenden çıkmam lazımdı, "Öptüm hepinizi Behlül kaçarr." Dedim ve elimle öpücük yolladım, yemek odasından çıkıp kapıya yöneldim ve evden çıktım.
Ben birazcık yürüyecektim durağa kadar gidecektim duraktan sonrasını Furkanlarla gidecektim, seri adımlarla durağa ilerlerken bir motorsiklet yanımdan geçmiş ve yoldaki suyu üstüne sıçratmıştı Allah'ın belası
Off ama ya hayvan gibi motor mu kullanılır, el insaf ama ya
Seri adımlarım kendini sınırlı adımlara teslim ederek ilerledi, durağa geldiğimde Furkan ve Selin'in çoktan geldiğini gördüm.
"Bekletmedim inşallah," Dedim ve sırayla ikisine de sarıldım, "Yok bizde yeni gelmiştik zaten, de hayde geç kalacağız."
■•■•■•■
Okula geldiğimde bizimkilerin daha gelmediğini farkettim,bahçeye bir göz attığımda herkesin kendi halinde konuşarak bahçede dolaştığını gördüm, fakat benim dikkatimi çeken şey benim yanımdan hızla geçen puştun motoru bahçenin kenarında duruyordu, çıkışta motoruna binerken yakalardım puştu, önemsemeyerek Furkan ve Selin ile beraber müdürün odasını sınıflarımızı öğrenmek için aradık,
Müdürün odasını bulduğumuzda kapıyı çalarak içeriye girdik, "Noldu gençler?" Dedi müdür
Sabahın köründe be olmuş olabilir müdür beyciğim,
"Biz yeni öğrencileriz de sınıflarımızı öğrenmek için gelmiştik." Dedi Furkan, aklıma küçükken kim söyleyecek adlı tartışmalarımız geldi.
Şimdi direk söylüyordu kereta, "İsim soyisim alabilir miyim?"
Hayır desem ne diyebilir ki
"Furkan Yılmaz."
"Selin Sarı."
"Aden Lina Karahan."
Üçümüzde isimlerimizi söyleyip müdürün ağzından çıkacak şubelerimizi bekliyorduk, "Hepiniz aynı sınıftasınız çocuklar, 12-B sınıfındasınız." Dedi müdür hepimiz başımızla onaylayıp teşekkür ettikten sonra sınıfı aradık sınıfı bulduğumuz da arka sıraya oturduk, Furkan Selin en arkaya, ben bir önlerine oturmuştum.
Çok geçmeden kapıdan içeriye Ege girdi evet herkes aynı sınıfta toplanmış altın günü falan da yaparız artık, "Ayy canım ikizim sen de mi burdaydın." Dedi sahte bir şaşkınlıkla
Tabi ki biliyordu.
"Ya ya aynen canım ikizim bak sen şu işe değil mi?" Dedim ona ayak uydurarak yanıma oturarak hocanın gelmesini bekledik, ilk dersin ne olduğu hakkında her hangi bir fikrimiz yoktu,
Aradan geçen 10 dakikanın sonunda bir kadın hoca sınıfa girdi, esmer, kahverengi gözlü, orta boylu genç bir öğretmendi üstelik çok güzeldi. Ege'nin söylediğine göre Tarih hocasıymış,
"Evet gençler, bugün sınıfa 3 yeni öğenci geldi, sırayla kendinizi tanıtabilir misiniz?"
Furkan öne atılarak tahtaya çıktı, "Ben Furkan arkadaşlarım bana Furki derler ama siz demeyin, okula arkadaşım için geldim bu kadar 18 yaşındayım." Dedi ve hocadan izin alıp sırasına geçip oturdu.
Onun arkasından ben tahtaya çıktım, "Ben Aden Lina Karahan." Sınıfta bir kaç fısıltılaşma sesi duysam da önemsemeyerek devam ettim "Aden ismimi kullanmıyorum Lina dersiniz, 17 yaşındayım."
Ben yerime geçtikten sonra kapı açılmış ve içeriye o 3. kişi gelmişti, Kumral, yeşil gözlü baya uzun boylu ortalama 1,85 vardı, lan ben bunu bir yerden tanıyorum
Yo yo olamaz
Yunan heykeli
"3. arkadaşınız da geldi." Dedi hoca ama ben şaşkınlıktan pek bir şey kavrayamıyordum yanımda oturan Ege'nin bedenin kasıldığını hatta sinirlendiğini hissettim,
Arkamdan Furkan omzuma dokunarak ona dönmemi sağladı başımı 'ne var' dercesine salladım, "Ağzını kapat sinek girecek." Dedi gülerek
"Elimin tersindesin Furkan, kes sesini." Dedim ve geri önüme döndüm,
"Adım Pamir Kunt Oflas 19 yaşındayım." Dedi ve Ege'ye bir de bana bakıp önümüzde ki boş sıraya oturdu,
"Memnun oldum gençler, bende tarih öğretmeniniz Pelin Atlas bu dönem beraber olacağız, lütfen önünüzde ki sınavı dikkate alın, dersimde uyuyana karışmam o sınava ben değil siz gireceksiniz sonuçta ama eğerki konuşursa arkadaşlarının dikkatini dağıtırsa müdürün odasında duvarla bakışırsınız, bugün ders işlemeyeceğim serbestsiniz çok ses çıkartmamak şartıyla."
Hoca iyi birine benziyordu anlaşacağımız kesindi, sohbet etmek için Ege'ye döndüğümde sinirli bakışlarıyla Yunan heykeline bakıyordu,
Hiç hayra alâmet değildi bu bakışlar, "Ege neden çocuğa öldürecekmiş gibi bakıyorsun?"
"Sen karışma Lina ve mümkünse bu itten uzak dur." Dedi sadece
Benim bilmediğim ne olmuştu?
Ege ile Pamir nerden tanışıyordu, üstelik Ege Pamir'den nefret ediyor,
Bende Aden Lina'ysam bu olayın aslını öğrenmeden bırakmazdım
♡♡♡♡♡♡♡
BÖLÜM SONU
3650 KELİME
Ayy bölüm nasıldı ?
Ege ile Pamir'in arasında ne gibi bir sorun olabilir?
Tahminleri alalım
Ve lütfen oy vermeyi unutmayın sizleri çok çok seviyorum
Diğer bölüm görüşmek üzere hoşçakalın :))
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |