
Medya: Pamir Kunt Oflas
Selammm aşklarımm
Nasılsınız
Yarın dört bir yanı duvarlarla çevrilen kolidorlarında, boyunlarında -nöbetçi öğretmen- yazan değişik insanların gezdiği 8 saat içinde hapis tutulduğumuz 2. evimiz denilen ama evde yaptığımız şeyler yapılınca disipline gönderilen, okul adı altında eğitim verilen tımarhaneler açılıyor.
Mutluluktan(!) gözlerim doldu :')
Kitap kapağını değiştirdim nasıl olmuş sizce ??
Birdee 21 Bin okunmaya ulaşmışız çok teşekkür ederim, 1150 oy ve 600'e yakın yorum için de teşekkür ederimm sizleri çok çok seviyorum.
Sizlere şundan da bahsedeyim, konuşmak isterseniz, söylemek istediğiniz bir şey olursa panoma yazabilirsiniz isterseniz de instagram hesabımı bırakıyorum bana ulaşabilirsiniz sizinle konuşmak çok isterimm
Eğer instagramdan yazarsanız kitaptan geldiğinizi söyleyin sizleri takip edeyim
İg: Hayalkuşu_01
Neysem moralinizi umarım yükseltecek bir bölüm olmuştur.
İyii okumalarr 🧚♀️
19. Bölüm
Sonunda teneffüs zili çalmış ve öğrencilerin derin bir 'oh' çekip sınıftan çıkmışlardı, Ege hâlâ Pamir'e dik dik bakıyordu, garip olansa Pamir'in ona o şekilde bakmamasıydı.
Ege Pamir'e nefret duyuyorken Pamir neden hiç bir şey söylemiyor ya da belli etmiyordu.
Zilin çalmasıyla Furkan Selin ile beraber çıkmıştı, şerefsiz, bizde Kuzey'i bekliyorduk beyfendi lavaboya gideceğim demiş 1 saatir gelememişti,
Sonunda lavabodan çıkıp yanımıza doğru gelen Kuzey ile şükürler ettim,
Yanımıza gelir gelmez sinirli ama sakin tutmaya çalıştığı sesiyle "Abi bu Pamir'in burda ne işi var? Nasıl aldılar bunu okula."
Ege'nin gözlerindeki sınır ve nefret kendini yine belli etmişti,
"Bilmiyorum Kuzey."
"Aloo biri bana neden Pamir Kunt'tan nefret ettiğinizi söyleyebilir mi?"
Ege ve Kuzey bir birleriyle bakışmış ardından bana dönerek "Sen boş ver bu konuları ama Pamir'den uzak dur." Dedi Ege.
"Her neyse ona karşı duyduğumuz nefretin sebebi öğreneceğim bunu da buraya yazdım." Dedim ve onları arkamda bırakarak bilmediğim kolidorlarda yürümeye başladım.
Kaybolmadan aşağıya inip bahçede boş bir banka oturdum, dizlerimi kendime çekip kollarımı bacağıma doladım, başımı da dizimin üstüne yerleştirdim ve düşünmeye başladım.
Ne olmuştu da bana anlatmıyorlardı? Hayır yani bende sizin kardeşinizim ne diye benden saklıyorsunuz?
Off ama ya ben meraktan çatlarım ki, ufak tefek bir şey de değil gibi öyle olsaydı bu kadar nefret etmezlerdi.
Öğrenci zilinin çalmasıyla bütün öğrenciler içeriye girmiştiler fakat ben inadımdan girmiyordum, zaten ilk gün bir şey demezlerdi en kötü 'lavabodaydım hocam' der derse girerdim.
Yaklaşık 10 dakikanın ardından başımı dizimden kaldırıp ayaklanacağım sırada biri başımda belirdi, ya Azrail geldi ya da hocalardan biri her iki ihtimalde de tahtalı köyü boyluyordum.
Başımı çekinerek kaldırıp kim olduğuna baktım, Pamir Kunt'tu.
Hay sikeyim
Bunun burda ne işi vardı? Derse girsene
"Oğluna aldığın sweatshirt sana çok yakışmış." Dedi alay eder bir tonda
Kaşlarımı kaldırarak aynı onun gibi alayla baktım, "Emin ol oğluma da yakışırdı."
"He var yani oğlun." Dedi yanıma otururken
Höst be
"Onu bunu boş ver soruma cevap ver Pamir Kunt."
"Adım ağzına çok yakıştı lavinya." Dedi eğlenircesine
Fazlasıyla dayaklık
"Hoşt be düzgün konuş, Ege ile aranda ne var." Dedim merakla
Ellerini iki yana kaldırarak "Valla gay değilim kızlardan hoşlanıyorum." Dedi gülerek,
"Şamatayı kes Kunt, aranızda ne var dedim."
"Aramızda bir şey yok onlar bana kin dolular haklılarda ben olsam bende kin tutardım, neyse derse gir artık benden söylemesi en saf hoca eniştem doğurdu desen 'tamam geç evladım' der."
Okula yeni gelmemiş miydi nerden tanıyordu hocaları ?
"Nerden tanıyorsun ki yeni gelmedin mi?"
"Karıştırma oraları da dersine gir sonra teşekkür edersin." Dedi ve ayaklandı gitti, sınıfa gidiyorsun madem ne artistlik yapıyorsun
Bende ardından ayaklanıp sınıfa çıktım, kapıyı çalıp içeriye girdiğimde Pamir çoktan sırasına geçip oturmuştu büyük ihtimal beraber oturduğumuzdan şüphelenmesinler diye erken gelmişti "Özür dilerim hocam, lavabodaydım."
"Tamam evlâdım geçebilirsin."
Kapıyı kapatarak sırama geçtim, büyük ihtimal matematik dersiydi hoca tahta da geçen senenin konu tekrarını yapıyordu.
Kafamdaki düşünceleri silip derse odaklandım.
(...)
Yorgun argın eve gelmiştim, ilk gün olsa da okula gidip gelince otomatik bir yorgunluk çöküyordu insanın üstüne,
Üstümdeki kıyafetleri çıkarıp kirli sepetine attım, üstüme hemen siyah kareli pijama altı, ve beyaz kazak giydim.
Karnım toktu, o yüzden kimseyi önemsemeden kendimi yatağa attım.
⏱
Tövbe tövbe, lan hava karanlık uyuyakalmış olamam evde okula giden kaç kişi var, yavaş yavaş olanları algılamaya başladığımda aslında akşam saat 20.29 olduğunu farkettim, perdeleri ve ışığı da kapatınca ekstradan karanlık gözükmüştü odam,
Yataktan kalkıp bir süre kendime gelmek için bekledim, ardından ayaklanıp elimi yüzümü yıkadım.
Odamdan çıkıp aşağı kata indim, salonda Orkun abim, Tuna abim ve Ege oturuyordu sadece diğerleri büyük ihtimal odalarındaydılar, Tuna abim ve Ege telefonlarına bakıyorlar, Orkun abim de tabletiyle bir şeyler yapıyordu.
Orkun abim tabletten başını kaldırıp bana doğru döndü,
"Ooo günaydın uyuyan güzelim, aç mısın bir şeyler hazırlayayım mı?"
Gülümsedim, gerçekten sevildiğimi, bana değer verdiklerini hissediyordum. Buraya ilk geldiğimde hepsinin gözünde benden nefret ettiklerini belli eden bakışlarını gördüğümde ne yapacağım diye çok düşünmüştüm, şimdi onlardan ayrılmamak için kendimi çatıya zincirleyebilirdim.
"Lina abim, ne oldu daldın gittin birden."
Orkun abime geri dönüp "Sizi çok seviyorum ve aç değişik teşekkür ederim."
"Bizde seni çok seviyoruz ayrıca teşekkür etmene gerek yok abinim ben senin."
"Peki." Dedim aynı zamanda yanına ilerleyip oturdum, oda beni kollarının arasına alıp başıma bir öpücük kondurdu.
"Abi sana bir şey soracağım."
Bu Pamir meselesini soracaktım, neden bu kadar çok takıldım bilmiyorum ama merak ediyordum, bugün yanıma geldiğinde Ege'leri haklı bulduğunu ben de olsan kendimden nefret ederdim falan demişti.
Bence seni kandırıp ailenizin içine sızacak
Yuh Nazmiye, kafanda ne yaşıyorsun kızım sen
Bunları ben değil sen düşünüyorsun aptal
Hiçte bile
Sen onu bunu boşver Ege'me bak kimle konuşuyor o telefonda öyle ciddi ciddi
Pamir ile olabilir mi?
Bilemem
Tamam defol git
Defoluyorum
"Sor meleğim."
"Okulda biri vardı bugün Ege ile Kuzey sevmiyor çocuğu ama bence öyle nefret edilecek biri değil, adı Pamir Kunt Oflas, bir sıkıntınız mı var onunla"
Çocuğun ismi karizma
Yavşak Nazmik siktir git
"Sen o çocukla mi konuştun Lina! Sana kaç kez söyledim uzak dur o çocuktan diye ya, bir kez dinle beni başının dikine gitme!"
Ege'nin bana bağırmasıyla kulağının aslında bizde olduğunu duydum, Tuna abim de bize odaklanmıştı gözlerinden belli oluyordu siniri, ama siniri bana değil Pamir'e gibiydi.
"Oflas bizim okula nasıl alındı." Dedi Tuna abim,
Orkun abime baktığımda, bana bakıyordu. Bakışlarımı ondan çekip Ege'ye odakladım.
"Evet konuştum, zaten daha önce mağazanın birinde karşılaştık, birazcık tartıştık, onun hakkında konuştuk birde neden Ege'ler senden nefret ediyor diye sordum, o da 'haklılar nefret etmekte bende olsam kendimden nefret ederdim' dedi."
Bende sinirlenmeye başlamıştım, hem bana neden nefret ettiklerini söylemiyorlar hem de ondan uzak durmamı istiyorlardı.
"Piçe bak birde bizi haklı buluyor." Dedi Tuna abim öfkeyle
"Lina Pamir'in babasıyla babam arkadaştı çok eskiden e haliyle bizde Pamir'le arkadaştık, babası bize ihanet etti annemler anlatır sana, o zamandan beri Oflas'larla Karahan'lar düşman."
Orkun abim detaya inmeden üstün körü anlatmıştı, üstelik babası bir şey yaptı diye Pamir'in suçu olamazdı.
"Babasının yaptığı hatanın bedelini neden Pamir' e yüklüyorsunuz."
Artık bende sinirlenmiştim ve sesim istemeden yüksek çıkmıştı.
"Lina abim, Pamir'i daha bugün tanıdın hatta tanımıyorsun bile." Dedi Tuna abim,
"Lina, kendine gel sen bir Karahansın annemler olayın aslını anlattığında bize hak vereceksin."
"Vermem Ege, sizinki haksızlık babasının yaptığı şeye yardım ve yataklık mı yapmış Kunt."
"Kunt değil Pamir Lina." Dedi Orkun abim,
"Tamam Lina anladım, çık odana sakinleş seni kırmak istemiyoruz." Tuna abimin dediğiyle bir şey demeden odama çıktım.
Haksız mıydım? Haklı mıydım?
Haklıydım.
Evet Pamir'i yeni tanıdım ama belliydi, Ege'leri özlediği, gözlerinde ne gördüm bilmiyorum ama Pamir'in bir suçu olmadığına inanmıştım.
Belki de hata yapıyordum.
Bir süre oturup kafamın içinde bunun tartışmasını yaptım,
Çalan telefonumla düşüncelerimden sıyrıldım, ve telefonuma baktım.
Ayaz arıyordu.
Geçen gün ki yaptığım iğrenç ötesi soğuk espiriden sonra telefonu açmaktan korkmadım değil.
Ama açmazsam evimi basabilirdi, telefonu açıp kulağıma götürdüm.
"Babaannesinin cennet bahçesi nasılsın?"
Hayır ama ya bu olmamalı
Aden ismi cennet bahçesi anlamına geliyordu, alay konusu oldum galiba
"Aleyküm selam fırfır, hayırdır neden aradın."
"Çok öküzsün kuzen bu gidişle evde kalırsın."
"Kalmak istemeyen kim? Neyse iyiyim ben sen nasılsın? Okula neden gelmedin?"
"İlk gün okula mı gidilir ya? Diyerekten gitmedim canım kuzenim, bak ne diyeceğim bize gelsene canım sıkılıyor kal bir kaç gün zaten okul yakın buraya."
"Bilmem ki annemlere sorar sana söylerim ben." Dedim,
"İyi git sor ben bekliyorum."
O görmesede başımı salladım ve aşağıya indim, babam ortalıklarda gözükmüyordu, salondan herkes gitmiş Bora gelmiş bilgisayardan toplantı gibi bir şey yapıyordu.
Mutfağa ilerledim, bir umut annem burdadır diye ama yoktu, mutfak kapısından bahçeye çıktım, annem çiçek dikiyordu, yanına ilerleyerek omzuna dokundum ufak irkilmişti.
"Efendim anneciğim."
"Anne Ayaz aradı dedi ki bize gel bir kaç gün kal dedi sende şimdi beni 9 ay karnında taşıdın yanımda Ege'de olsa, annemsin."
Damardan girince her şey hallolur.
"Tamam kızım, okulu asmak yok, geç de yatmayın, başınızı belaya da sokmayın yine karakollardan toplamayalım sizi."
"Sen yeterki işte annem çok çok öptüm, hadi kolay gelsin."
Mutlu mutlu odama çıkıp Ayaz'ı geri aradım. "Alo yakışıklı annem izin verdi yarın okul çıkışında önce bize geliriz kıyafet çantamı alırım, ordan size geçeriz."
"Yess be tamamdır hadi görüşük."
"Görüşürüz." Dedim ve telefonu kapattım,
O kadar uyumama rağmen bana yetmediği için çantamı hazırlayıp telefonumu da alıp yatağa geçtim.
Birazcık telefonda dolaşıp, telefonu kapattım ve kendimi tekrardan uykunun kollarına bıraktım.
🌅
Sabah erkenden kalktım, alarm yüzünden tabi ki, bugün okul formamı giyecektim, saçımı sıkı at kuyruğu yapıp önden perçem bıraktım, lip balm ve rimel sürüp çantamı da alarak aşağıya indim.
Yemek odasına girdiğimde herkes masadaydı olum ben erken kalkmama rağmen nasıl geç kalıyorum anlamıyorum ki
"Günaydın kızım." Dedi annem gülümseyerek,
"Günaydın herkese." Dedim ve Orkun abim ve Bora'nın ortasına oturdum.
"Baba bugün çıkışta teyzemlere gideceğim hatta bir kaç gün orada kalacağım, haberiniz olsun." Dedim kahvaltının ortasında
"Tamam kızım dikkat et kendine."
Babamı başımla onayladım, "Hadi gençlik okula gitme vakti geldi." Dedi Tuna abim, bizi o bırakacaktı bugün
Ege, Kuzey'le ayaklanıp çantalarımızı aldık ve arabaya ilerledik, Tuna abimin de gelmesiyle okula doğru yol aldık.
Okula geldiğimizde Tuna abim ben inmeden kolumdan tutup "Lina Pamir'den uzak dur, babasıyla babam tartışır kavga falan eder abim, kendine de dikkat et." Dedi ve yanaklarımdan öptü,
Hâlâ anlamıyorlardı galiba, tartışmamak için başımla onaylayıp arabadan indim, Ege ile Kuzey sınıflarına dağılmıştı, bende Ayaz ile Alaz'ı bekliyordum birde Furkan ile Selin'i tabi ki
Ayakta dikilmekten kök salsamda vazgeçmemiş hâlâ onları bekliyordum, geldiklerinde elimden çekecekleri vardı.
Hadi Furkan ile Selin sevgililer flörtleşiyorlardır falan, ama Alaz ile Ayaz ne yapıyor Allah aşkına ya
Birde evleri okula çok yakın, bizim ev ile okul arası arabayla 45 dakika onların ki yaklaşık 20 dakika falan
Telefonumda gezinirken okulun kapısından biri motoruyla girdi, bu dün üstüme şu sıçratan puştun motoruydu.
Kafasında kask olduğu için kim bilmiyordum, elime düştün kask kafa, götünü kolla
Uzaktan kaskını çıkarmasını bekliyordum, motordan inmiş kaskını çıkarmıştı.
Sakinim sakinim de her yerde karşıma çıkamazsın Pamir Kunt Oflas
Tam yanına gidecekken Ayaz ve Alaz gelmişti, geleceğiniz vakti seveyim.
"Aayy canım kuzenlerim gelmiş hoş gelmiş ama boş gelmiş insan bir tantuni falan alır."
"Sabahın köründe tantuni yiyebilecek bünyeye sahip olduğunu bilseydim alırdım." Dedi Alaz,
"Hıhı alırdın alırdın." Dedim Furkan'ları da bekleyemecektim dersin başlamasına 5 dakika falan kalmıştı,
Hızlıca sınıflarımıza çıktık, ben B şubesindeydim, onlar A şubesindeydiler. Maalesef ayrı sınıflara düşmüştük
Sınıflık önüne geldiğimde kapıyı tıklatarak içeriye girdim, hoca daha gelmemişti, göz ucuyla Pamir'e baktım sonra hemen yerime geçip oturdum,
Zaten ardından erkek bir hoca ve Furkan'lar gelmişti.
(...)
4. ders sonunda, sınıftakilerle ufak bir tanışma faslı yaptık, hepsi iyi insanlar gibiydi, üçlü kız grubu hariç gözüm hiç tutmamıştı bu kızları ama neyse,
O üçlü dışında sınıf çok cana yakındı belliydi yani 4 yıl boyunca birbirlerine aile olmuşlardı. Bu sınıfı görünce eski sınıfım gözlerimin önünde canlandı.
Pamir Kunt'u da tanıyorlardı, sınıftaki Cemre diye bir kızdan duyduğuma göre Pamir 9. sınıfta buradaymış, sonra da bilmedikleri bir nedenden dolayı başka bir okula gitmiş.
Bu işin içinde de bizimkiler vardı, emin olmasam da şüphelenmedim diyemezdim.
Kolumdan tutulmam ile başımı sıradan kaldırdım, Selin gelmişti, yanıma baktığımda boş olduğunu gördüm Pamir'de yoktu ortalıkta inşallah kavga çıkmamıştır.
"Efendim Selin bir şey mi oldu?" Dedim,
"Lina, Furkan ile Ege beraber çıktılar benim de canın sıkıldı bahçeye inelim mi?"
Burda oturmaktansa bahçeye inip hava almak daha iyi bir seçenekti, Selin'i başımla onaylayıp ayağa kalktım,
"Bu Ege'nin Pamir ile bir derdi falan mı var?" Dedi merakla
"Belli oluyor değil mi? Sadece Ege'nin değil bütün aile öyle Oflas'lara karşı." Dedim.
"Anladım, ben bir kahve alayım beraber sohbet ederiz." Diyerekten yanımdan ayrıldı.
Bende bahçedeki bir banka oturup Selin'i bekledim çok geçmeden elinde iki kahveyle yanıma doğru geldi.
"Al bakalım sıcak sıcak." Dedi Selin gülümseyerek, elinden karton bardağa koyulmuş kahvemi aldım.
"Teşekkür ederim, bir dahakine ben ısmarlarım."
"Ismarlarsın ısmarlarsın." Dedi ve kahvesinden bir yudum aldı.
"Sen liseye burda mı başladın?" Dedim sessizliği bozarak,
"Evet, burda başladım ama burslu olarak." Dedi tebessüm ederek,
"Peki Furkan ile nasıl tanıştınız? O farklı okulda sen farklı okulda."
"Aslında değişik bir tanışma oldu bizimki, o bir arkadaşının numarasını kaydedecekken benim numaramı kaydetmiş tabi ben ona sataştım birazcık laf falan soktum, sonra da bir şekilde sohbet devam etti bir ara laf arasında aynı okula gideceğimizi öğrendik, buluştuk falan sonra ben açıldım, o da söyledi sevdiğini falan öyle sevgili olduk."
Ay hatırlamıştım, geçen yaz ben vermiştim Furkan'a numarayı büyük ihtimal yanlış tuşlamıştı.
"Çok yakışıyorsunuz, umarım aşkınızda güveninizde hiç eksilmez." Dedim en içten duygularımla
"Teşekkür ederim."
"Sınıftaki şu Berrak, Ece, Betül üçlüsü çok yılandır ha demedi deme hele sen Karahanların kızısın onlarda para düşkünüdür biraz Hazal ile arkadaştılar hatta."
"Bende hoşlanmadım onlardan bir itici geldiler." Dedim,
Çalan ders ziliyle sınıfa geri çıkmıştık, ders Edebiyat'tı kolay gelsin bize o zaman
(...)
Çıkış saatiydi, ve ben yapmamam gereken bir şey yapacaktım, ama yapmazsam içimde kalırdı.
Pamir'le konuşacaktım, belki hata yapıyorum, daha dün tanıdığım çocuğu koruyorum ama Pamir'in bir suçu olduğuna inanmıyordum.
Belki de inanmak istemiyordum.
"Ege ben bir lavaboya gidiyorum, siz beni beklemeyin çıkın ben Alaz'larla geleceğim zaten." Dedim ve yanaklarından öpüp askılıktan montumu aldım.
"Tamam o zaman hadi görüşürüz." Dedi ve sınıftan çıktı, Furkan ve Selin'de sınıftan çıkacakken Selin sanki ne yapacağımı anlamış gibi gözlerime bakmış ardından sınıftan çıkmıştı.
Şimdi Ayaz'ları oyalamam lazımdı, bileğini burkmuş gibi yapıp süre kazanabilirdim.
Bu arada Pamir'de kantindeydi, yani arkadaşlarıyla konuşurken öyle duymuştum.
Alazlar kapının önüne geldiğinde, merdivenlerde ayağımı burkmuş gibi yaptım,
"Lina iyi misin?" Dedi Ayaz bileğime bakarak,
"İ-iyiyim bir lavaboya gideyim, siz beklemeyin beni inin aşağıya gelirim ben." Diyerekten lavaboya ilerledim.
Duvarın kenarından, gidip gitmediklerine baktım, ortalıkta olmadıklarına kanaat getirip dikkatlice aşağıya indim.
Bahçeye indiğimde sağıma soluma göz atıp, kantine ilerledim, umarım kimse kantinde değildir.
Kantine bir göz attığımda, Pamir'in yanında 3 kişi daha vardı bunlar arkadaşları olmalıydı, 2'si bizim sınıftandı fakat diğer birini tanımıyordum.
Bir yerden tanımadığım akrabam falan çıkmazsa iyiydi, ee şimdi nasıl çağıracaktım Pamir'i buraya
Kolundan tutup kenara çekelim.
Başına silah da dayayalım mı Nazmiye
Aman sana fikir verende kabahat
Ne yapacaktım, ayy insan gibi 'Pamir bir gelebilir misin?' de geç
Yanlarına gelmem ile dördünün de bakışları bana döndüğünü hissetsem de ben Pamir'e odaklanmıştım.
"Pamir 5 dakika bir gelebilir misin?"
Şaşkın şaşkın bana birde arkadaşlarına bakıyordu, "Şaşkın ördek gibi etrafa bakacağına gel artık vaktim az."
Başını aşağı yukarı sallayarak kenara ilerledik,
"Hayırdır Aden Lina, bir sorun mu var?"
"Bütün ailem senden nefret ediyor babanın yaptığı şey yüzünden baban ne yaptı açıklar mısın?"
Bakışlarında bariz bir değişiklik olmuştu, "Babam hiç bir şey yapmadı Aden Lina bunda bir anlaşalım."
"Sen bir şey anlatmadan anlaşamayız Pamir Kunt."
"Ayak üstü anlatabileceğim bir şey değil bir yerde buluşmamız lazım."
"Abimler de seni kara toprakla buluştursun istersen, ne biliyorsan anlat artık."
"Peki bende anlatmam o zaman." Demiş ve yanımdan sıyrılıp gitmişti.
Şaşkın şaşkın ona bakarken dudaklarını oynatarak sessizce "Şaşkın ördek gibi etrafa bakacağına Ayazların yanına git." Demişti.
Sinirlenme Lina sakin kal
Yok kalamıyorum,
Elbet öğrenecektim, elbet
Gergin olduğumu belli eden yüz ifademi silip Ayazların yanına ilerledim,
"Çok şükür Lina, bileğin nasıl?" Dedi Alaz,
İlk başta ne diyor bu salak diye baksamda sonrasında onlara söylediğim yalan aklıma geldi,
"İyi iyi sorun yok, hadi eve gidelim artık." Dedim ve arabaya bindim,
Eniştem bizi almaya gelmişti ona bir selam verip cam kenarına geçtim,
Başımı cama yaslayıp düşünmeye başladım.
Ne vardı da söylenmiyordu.
'Oyok osto onlotocoğom bor şoy doğol.'
Gerizekalı
Ne zaman geldiğimizi farketmesemde, Alaz'ın koluma dürtmesiyle anlamıştım. Arabadan indim ve kapıya ilerledim.
Salondakilere bir selam verip odama çıktım, eniştem de aşağıda Meriç abimlerle sohbet ediyordu,
Bende bir çanta çıkartıp içine dolabımdan bir kaç parça kıyafet koydum ve aşağıya indim.
Üstümdeki formamı çıkardım ve üstüme açık kahverengi kargo pantolon, krem rengi crop ve krem rengi crop mont giydim.

Çantamı da alarak aşağıya indim, Alazlar da aşağıdaydılar,
"Ben hazırım çıkabiliriz." Dedim, eniştemler bana döndüler ardından abimlere bakıp görüşürüz falan dediler çok odaklanamamıştım.
Bende abimlere sarıldım ve evden çıktık,
(...)
Ayazlara gelmiştik, şimdi onların evini bir dolaşıyordum, odaları ayrıydı ama yan yanaydı, mutfak salonun sağ tarafındaydı.
Evleri müstakildi, bahçeleri olan çok tatlı huzur dolu bir evdi kısaca
Teyzem mutfakta yemekleri hazırlarken eniştem ona yardım ediyordu bizde salonda Ayazlarla oturuyorduk.
"Alaz, annecim ekmek kalmamış gidip alıp gelsene." Diye bağırdı teyzem mutfaktan
"Off anne ya." Diye kalktı Alaz koltuktan,
"Anneye oflanmaz." Dedi teyzem de
"Bir şey istiyor musunuz?" Dedi Alaz bize dönerek, olmaz olur mu canım kuzenim
"Var var tabi canım ikizim, kuzenim ile bana 2 karam, 2 laviva 2 canga 2 ice tea alabilir misin?"
"Yuh midende kara delik mi var hayvan herif."
"Kardeşe hayvan herif denilmez Alaz." Dedi eniştem bu sefer
"Tamam baba tamam gidiyorum ben yordunuz beni." Dedi ve evden çıkıp gitti.
Pencereden ona doğru bağırarak "Bana bir tane de çikolatalı süt al."
Bana bakıp 'sabır' dileyerek çıkıp gitti bende gülerek önüme döndüm.
Yaklaşık 1,5 saat sonra yemekler hazır olmuş Alaz da gelmişti,
Ne kadar afra tafra yapsa da ne dediysek hepsinden 3'er 4'er tane almıştı yiğitim,
"Güzelim ne istersen ye çekinme." Dedi teyzem,
Başımla onaylayıp yemeğime döndüm.
(...)
Gece 3-4 sularıydı ve bilin bakalım kim aç,
Yine ben yine ben yine ben
Bana verilen odadan çıkıp Ayaz'ın odasının önüne geldim, kapıyı çalarak içeriye girdim.
Uyuyordu it
Uyuması normal değil mi Aden?
Değil.
"Ayaz, Ayaz uyan sabah oldu geç kalacağız." Bir kaç bir şey mırıldandığını duydum ama hâlâ uyuyordu.
"Uyansana hayvan." Dedim ve kafasına yapıştırdım, uyanmıştı çok şükür
"Heh günaydın sevgili kuzenim, güne mükemmel bir başlangıç yapabilmen için seni erkenden uyandırdım iyi yapmış mıyım?"
Anlamadığını belli edecek şekilde bakıyordu.
"Hadi ama kendine gel yemek yiyelim acıktım ben." Dedim ve odadan çıkıp Alaz'ın odasının kapısını çaldım ses gelmeyince girdim.
Bu uyumuyordu, neden ses verdin o zaman puşt diye dalmakta haklıydım.
"Uyanıksın madem neden ses vermiyorsun." Dedim sahte kızgınlıkla
"Ne oldu Lina gecenin bu saatinde."
"Aşerdim." Dedim ciddi tutmaya çalıştığım bir ifadeyle
Gözleri fal taşı gibi açılmış bir karnıma bir de yüzüme bakıyordu.
"NE!"
"Şaka yapıyorum aptal kalk da yemek yiyelim acıktım." Dedim ve odasından çıktım.
Alaz'ın kapısını son kez çalarak mutfağa indim.
Gece gece pankek yapacaktım ama canın çok çekmişti, hep reelslarda karşıma çıkıp durdu ben ne yapabilirim.
Malzemeleri çıkartırken Alaz ve Ayaz'da mutfağa gelmişti,
" Ben pankek yaparken siz sofrayı kurun aynı anda da sizinle sohbet edelim." Dedim.
İkiside onayladıklarını belli eder gibi mırıldanmış ve masanın üstüne bir şeyler yerleştirmeye başlamışlardı.
"Şimdi gelecekte evlendiniz, arkadaşlarınız dedi ki halısahaya gel maç yapalım, karınız da dedi ki evde kal film gecesi yapalım kimi seçerdiniz?"
"Ne kadar saçma bir soru nerden buluyorsun böyle soruları." Dedi Ayaz
"Sen soruma cevap ver."
"Ben karımı da alıp halısahaya giderdim." Dedi Alaz,
"Ben karımı seçerdim, yaşlanırken yanımda o olacak arkadaşlarım değil." Dedi Ayaz'da
Gelecekte ki gelinim şanslı gibi
"Lina harcın birazını kakaolu yapar mısın?" Dedi Alaz, dediğini es geçip sorumu sordum.
"Peki karınız mı ben mi?"
Ortaya bomba gibi bir soru bıraktım.
"Karımı."
"Seni."
Bilin bakalım kim 'karımı' dedi kim 'seni' dedi?
Alaz karısını Ayaz kuzenini seçti.
"Karın yapsın o zaman kakaolu pankekini." Dedim ve harcı hızla çırptım.
"İlk defa bir kızdan trip yedim şu an." Dedi Alaz inanmayarak
"İnşallah son olmaz amin." Dedim en içten sesimle
Bir süre sonra kapının eşiğinde biri belirdi, eniştem
Sıçtık :)))
"Çocuklar ne yapıyorsunuz bu saatte." Dedi uykudan uyandığı için değişik çıkan sesiyle
"Hiiç baba öylesine bir şeyler işte yer misin yersen sende otur." Dedi Ayaz,
"Yerim valla ama sessiz olun anneniz uyanmasın zaten 2 gündür nöbette."
Hepimiz anlayışla başımızı salladık, pankekler hazır olduğunda tabaklara alarak masaya koydum.
Başlasın ziyafet
Pankeklerin üstüne fındık kreması falan sürerek karnımı doyurdum.
Ardından herkes odasına kaçmış bir tek eniştem ile ben kalmıştık, bana dönerek
"Kızım sen istersen uyu zaten kalkacaksın 3 saate ben toparlarım buraları."
Tebessüm ederek "Yok enişte bende yardım edeyim." Dedim ve beraber mutfağa toparlayıp odalara dağıldık.
Herkesin uyuduğuna emin olduktan odamdan çıkarak Ayaz'ın odasına daldım, Pamir meselesini ondan öğrenebilirdim.
Bu sefer uyanıktı hayvanım,
Sessizce yanına geçerek yatağının ucuna oturdum. "Ayaz seninle bir şey konuşmamız lazım bir tek sen anlatırsın bana gerçeği."
"Ne anlatacağım ne oluyor Lina." Dedi endişeyle
"Endişe edilecek bir şey yok ama bana Oflas'lar ile Karahan'lar neden düşman onu anlat."
Yüzündeki bazı mimikler değişmiş ve oldukça gerginleşmişti.
"Teyzemler neden anlatmadı sana."
"Abimlere sordum anlatmıyorlar babası bir şey yapmış sadece onu biliyorum." Dedim ve devam ettim. "Anlatacaksın değil mi ne olur anlat."
"Tamam anlatacağım." Dedi ve oturduğu yerde dikleşti sevinçle ona sarılıp teşekkür ettim.
"Şimdi sen Kuzey'in ölen ikizi Asır'ı biliyorsun değil mi."
Dedi,
Biliyordum da onun bu konu ile ne alakası vardı. Başımı aşağı yukarı salladım.
"Tamam o zaman anlatıyorum, bir gün Kuzey ve Asır daha 11-12 yaşlarındayken kaçırıldılar, 1 aya yakın eniştemler her yerde didik didik aradı onları bir gün gizli numaradan bir mesaj geldi bir konum, Kuzey ile Asır burda saklanıyor dediler, eniştemlerde gittiler işte ev ateşler içinde, çocuklarda evin içinde sıkıntı şu ki evin hemen önünde de Pamir'in babası eniştemin çocukluk arkadaşı Yıldırım Oflas, eniştem sinirlendi gitti dövdü Yıldırım'ı, sonra bir yerden Kuzey çıktı geldi dedi ki 'Anne kardeşim yanıyor." Teyzem tabiki haykırarak 'Asır' diyor ağlıyor ve Kuzey'e sarılıyor." Dedi ve devam etti
"Yani kardeşin Asır Karahan'ı Pamir'in babası Yıldırım Oflas öldürdü."
Dedikleriyle yutkunamadım, nefesim daraldı, bir anda gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı,
Ne diyebilirdim ki?
Olayı birde Pamir'den mi dinleyecektim yoksa intikam ateşiyle yanıp kavrulacak mıydım?
BÖLÜM SONU
3535 KELİME
Sizce Pamir'in babası Yıldırım Oflas böyle bir şey yaptı mı yoksa o da mı tuzağa düştü?
Kim bilir belki de Hazal'ın da içinde bulunduğu bir oyun vardır işin içinde

Gerçekleri duyduktan sonra Aden 🔝

Olay yarattıktan sonra ben 🔝

Olayı Pamir'den dinlediği kısmı diğer bölüme yazdığımı anlayan siz 🔝

Siz gerçek mi yoksa yanlış anlaşılma mi var diye düşünürken benim olanları takma seviyem 🔝
Neysem diğer bölüm görüşmek üzere
Allah'a emanet olun sizleri seviyorum 💙
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |