
Selaamm aşklarımm
Nasılsınız??
İyii okumalarr 🧚♀️

(Pamir ve Aden)
23. Bölüm
Babamın ve Pamir'in ağzından çıkanlarla ne yapacağımı bilememiştim,
Kanıt adamın yazdığı mektup bulunmuştu, Haluk öldürülmüştü,
Aklıma gelen şey ile babama döndüm. "Baba sen neden Yıldırım amcayı suçladın bunun bir cinayet olduğunu nerden biliyorsun."
Babam bana dönerek kaşlarını çatmış "Benden mi şüpheleniyorsun Lina."
Başımı olumsuz anlamda sallayarak "Hayır hayır da merak ettim neden diye."
Yıldırım Bey'e bakarak "Biri frenleri bozmuş." Dedi kısaca
Kaşlarımı çatarak düşünmeye başladım, o kadar zamandır kendini belli etmeyen kanıt adam kendini belli etmiş, Berk bir cinayete kurban gitmiş, Berk öldükten bir kaç gün sonra da Haluk öldürülmüş.
Bu işte bir hayli gariplik vardı ya da ben kafamda kuruyordum.
"Lina bir saattir ne düşünüyorsun." Pamir'in sesiyle kendime gelerek ona döndüm, ağzımdan 'ha' nidası döküldü.
"Bu işte bir terslik var." Dedim sessizce,
"Ne duruyorsunuz gitsenize." Dedi Meriç, zaten çatılan kaşlarım daha da çatılarak Meriç'e baktım.
"Sırası mı sence abuk subuk tiplerini sonra çekeriz bu işte bir şeylik var." Dedim sinirle
"Lina, şımarma kalbini kırmak istemiyorum."
Daha da sinirlenerek " Hadi ya gel kır kalbimi, sanki yeterince parçalamamış gibi birde bunu söylüyorsun seni tanıyamıyorum."
"Lina abicim sakin ol." Dedi Tolga abim,
"Ne sakini ya ben zaten sakinim." Diye çemkirdim,
"Ben mi değiştim Allah aşkına Lina yalan bari söyleme."
Cevap vermedim, onunla uğraşamayacaktım,
"Bak baba Yıldırım Bey'ler bir şey yapmadı, ben Pamir'in böyle bir şey yapacağına inanmıyorum hem lütfen bana inanın özellik sen inanMeriç çünkü sana göre bir yabancıyım, bir şey oldu." Dedim ardından nefes aldım ve devam ettim.
"Sizce de saçma değil mi önce Kanıt adam kendini göstermedi sonra Berk öldü ardından hemen Haluk öldü ve kanıt adam kendini gösterdi sizce de şüpheli değil mi."
"Değil." Dedi Meriç ters ters,
"Nerden bilebiliriz Pamir'lerin bir şey yapmadığını." Dedi Orkun abim,
"Çünkü Pamir'e güveniyorum." Dedim net bir şekilde,
"Güzel kızım bir şey diyorsa vardır bir bildiği o yüzden bu olayı araştıracağım amma ve lakin bu işin içinden sen çıkarsan haritadan adın silinir." Dedi babam Yıldırım Bey'e
"Peki madem bir şey var bu işin içinde ne gibi bir planın var? 17 yaşındasın ne gibi bir plan yapabilirsin Lina." Dedi Meriç,
"Benim zeki kardeşim." Diyen insandan beni aptal biri gibi gören insana nasıl dönüşmüş olabilirdi anlamıyordum, kırılmamış gibi davransam da her kelimesi kalbime bir ok gibi düşüyordu ve o bunu fark etmiyordu.
Her neyse kırgınlığımı belli etmemem gerekiyordu.
"Senden daha zeki olduğum kesin de neyse, ben ve zeki kişiliğim bir plan yaptı zaten ama bu işin içinde sen olmayacaksın malum yaş 30 yaşlısın bunaklarla uğraşacak vaktim yok."
"Lina fazla oluyorsun."
Elimle kendimi göstererek "Ben mi fazla oluyorum, sen bana laf ediyorsun bende kendimi savunuyorum yani ne bekliyordun sen bana saydıracaksın bende susup köşeme mi çekileceğim güldürme beni Meriç."
Bir şey dememiş susmuştu.
Çok şükür
"Şimdi, baba sen ve Bora evdeki bütün kameralara güvenliklere sorun birini görmüşler mi diye bunu da ben söylemeyeyim, arabanın frenlerini bozan kişi patronunu da söyler herhalde söylemezse de söylettirin, ordan Berk'i öldüreni bulduk, Yıldırım Bey' in suçsuzluğu kanıtlandı, siz bunları hallederken ben ve Pamir bu kanıt adamın yazdığı mektubu alıp okuyacağız, sonrasını da zaman gösterecek müneccim değilim geleceği göremiyorum." Dedim,
"Sen bu işin içinde olmayacaksın." Dedi Meriç net bir sesle,
"Ailenden görmediğin biri için fazla endişeleniyorsun."
"Lina Meriç haklı senin bu işe karışmamaman lazım." Dedi Bora,
"Bana bak Bora ben Aden Lina Karahan'ım, sizin söylediğiniz sözler bana işlemez bu planı ben kurdum ve ipleri asla sizin elinize bırakmaya niyetim yok." Dedim salonda sessizlik hakim olunca da "De hayde herkes işine dönsün." Dedim.
Pamir'e dönüp adamın adresini soracağım sırada Pamir'in zaten beni izlediğini gördüm, yüzümde oluşan tebessümü anında sildim ve konuşmaya başladım.
"Bizde adamın mektubunu almaya gidelim, Dedim Pamir'i kastederek
"Peki, gidelim bakalım." Dedi, babamlar da o sırada evden çıkmışlardı, tamda istediğim gibi Meriç hâlâ salonda oturuyordu.
Pamir ile beraber evden çıkmış ve motora binmiştik, Pamir'e atılan konuma göre gidecektik, atılan konuma göre yol aldık.
Sonunda yolumuz bittiğinde, bir ormanlık alana gelmiştik, ortalıkta hiç ev gibi bir şey gözükmüyordu.
Bunlar bizi kandırmış olmasın vallahi atarım kendimi bir yerden,
Ya ayı varsa burada
Ya kuduz köpek varsa beni yetmiş parçaya bölüp yerse benim mezarım bile olmazsa, köpek Pamir'i de ıssırırsa Pamir kuduz olur o da arkamdan gelirse Yıldırım Bey ile babam yine kavga eder sonra da şu zamana kadar onları barıştırmak için yaptığım her şey çöp olur.
Hayatta inmem bu motordan
Ölmek için çok gencim,
"Hadi Lina insene." Dedi Pamir, korkulu gözlerle ona dönmüş ve yüzüne bakmıştı ardından sessizce "Köpek var mıdır ya da ayı falan." Dedim,
"Sen köpekten mi korkuyorsun?" Dedi şaka ve alay barındıran sesiyle
"Ya ayı varsa, yılan falan çıkar mı acaba ayy Pamir sen git ben beklerim, ya sen gittikten sonra ayı gelirse olmaz olmaz burda da kalamam geri dönelim."
Pamir'in gülme sesiyle kaşlarım çatılmıştı, omzuna vurarak konuştum. "Ne gülüyorsun be!"
"Allah aşkına Lina, ben yanındayken sana bir şey olabilir mi?"
"Olmaz mı?" Dedim uysal bir sesle
Dilini damağına vurarak cıkladı ve "Olmaz." Dedi,
"İniyorum o zaman aşağıya." Dedim emin olmak istercesine
"İn bakalım aşağıya." Dedi o da emin bir sesle,
Motordan indim ve derin bir nefes aldım, "Şu taraftan gideceğiz." Dedi Pamir, ardından oraya doğru yürümeye başladı,
Ağaçların arkasından gelen 'auu' gibi bir sesle ürkerek Pamir'in koluna yapıştım.
"Kurtta mı var burada?" Dedim ve boyumun kısalığından dolayı aşağıdan ona baktım.
"Bu kadar tatlı olmaz mısın?" Dedi bir anda,
"Hı?" Dedim istemsizce, bir anda ağzımdan kaçmıştı,
Pamir ise bir şey dememiş elimi tutarak yürümeye başlamıştı.
Elimi tutmasıyla vücuduma bir elektrik dalgası hakim olmuştu,
Bir süre böyle yürümüştük, sonunda karşıda tahtadan yapılan bir ev görünmüştü,
"Ev orada galiba bulduk." Dedi heyecanla,
Evin önüne geldiğimizde kapıyı çalarak birinin açmasını bekledik,
Yaklaşık 5 dakikanın sonunda kapıyı 15-16 yaşlarında bir erkek açtı,
Pamir'e yaklaşarak "Kanıt adam bu muymuş?" Diye fısıldadım,
"Bilmem olabilir." Dedi o da,
"Ee neden geldiniz?" Dedi karşımızdaki çocuk,
"Şey şimdi bir mektup varmış biz onu almaya geldik." Dedim,
Çocuğun bakışlarında bir değişiklik olmuş eliyle içeriye geçmemiz için işaret etmişti.
Çekinerek ikimizde içeriye geçmiştik, çocuk da peşimizden gelmiş kapıyı kapatmıştı.
"Siz, Aden Lina Karahan ile Tuna Karahan mısınız?" Dedi çocuk,
"Hayır, yani evet ben Lina'yım da yanımdaki abim değil." Dedim,
"Kim o zaman?" Dedi şüpheyle,
"Arkadaşım Pamir Kunt Oflas, şimdi sen elindeki kanıtı bize ver sonrası sizi ilgilendirmez." Dedim,
"İyi, bende Alp." Dedi soğukça
Çok meraklıydım zaten adına donuk herif
Ayağa kalkıp masanın üstünden bir zarf aldı ve bize uzattı, "Alın mektup."
"Ya affedersin ama yani istersen zarfı kafamıza at ne bu gerginlik ya biz gergin değiliz sizin kadar.'" Diye çemkirdim.
Bir şey dememiş öküz gibi bana bakmış ardından oturmuştu.
Mektubun zarfını açarak içindeki katlanmış kağıdı elime aldım, Pamir'de kağıda bakıyordu.
Kâğıdı elime alarak okumaya başladım.
**REKLAMLAR**
Getir bir mutluluk getir bi mutluluk getiir
Alaska kombi gerçek kombi gerçek konfor
Büyüdüm büyüdüm pınarla büyüdüm.
My All Pamir ve Aden'e şöyle bir şiir yazdı,

Yanii güzel gibi idâre eder :))

**REKLAMLAR BİTTİİ**
° 12.07.**** tarihinde yaşanan olayda, Kuzey Karahan ve ikizi Asır Karahan' ı Yıldırım Oflas değil Haluk Kırgın kaçırmıştır, Haluk Karahan evi ateşe vermiş ardından Yıldırım Karahan' ı aramıştır, Kuzey Karahan o evden kaçmayı başarabilmiş ama Asır Karahan orada can vermiştir, bu olaya şahit olduğumun kanıtı da bu mektuptur.
Bu mektubu okuyan yeğenim Aden Lina Karahan, Asır Karahan ölmedi karşınızda.°
Mektubu okuduktan sonra karşımdaki çocuğa baktım, Kuzey'e benziyordu ama karşımdaki çocuk sarışındı benim gibi
Sanki o gerçekleri biliyormuş gibi bana baktı, gözlerindeki duyguyu anlamdıramadım.
Benim kardeşim yaşıyordu ölmemişti.
Ama ya bizi istemezse, ayrıca o ablası diye Hazal' ı bilirken ya beni istemezse
"Asır." Dedim sessizliğimi bozarak
"Asır değil Alp." Dedi o da
"Hayır hayır sen Asır'sın." Dedim inanmak istemedim, onun bizi istememesine
"Hayır Alp'im ben, siz benim orada öldüğüme inanıp beni aramadığınız günden Kuzey'i alıp gittiğiniz günden beri ben Alp'im, siz benim hiçbir şeyim değilsiniz mektubu da al git." Dedi gözündeki duygusallığı gördüm özlemi gördüm ama sesinin tınısı nefretle doluydu.
"Asır yapma böyle, ailemiz nereden bilebilirdi."
"Neyi nereden bilebilirdi ya, bakabilirlerdi amcam benim öldüğüme inanmayarak beni arıyorsa babam da arayabilirdi ama aramadı."
"Asır illaki vardır bir açıklaması yapma böyle ablacığım."
"Yok bir açıklaması Lina, onlar beni istemedi bende onların hayatına girmedim şimdi unut beni gördüğünü kimseye söyleme."
"Yapamam annemlerin bilmesi lâzım." Dedim gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı bile
"Söyleme dedim sana zaten söylesen de çok umursamazlar."
Karşımda çocukluğu elinden alınmış birini gördüm, benim gibi
Sinirliydi hayata, ailesine
"Asır, Berk öldü zaten herkes üzgün lütfen çık karşılarına."
"Ne?"
"Evet doğru Berk öldü, lütfen gel yanımıza." Dedim,
"Abim öldü mü?"
Başımla onayladım onu,
"Bak Asır seni anlıyorum, benim de çocukluğum elimden alındı, gel bari geleceğini güzel yaşa."
"Olmaz gelemem amcama ihanet edemem o gelirse gelirim."
Amca, benim bilmediğim bir amcam daha vardı ve kimse bana bunu söylememişti.
Bir anda kapı açılmıştı, Pamir beni aceleyle kolumdan tutup arkasına almıştı.
İçeriye 24-25 yaşlarında biri girdi, şaşkınlıkla bize baktı, ardından da bana baktı, tanımak ister gibi çünkü Asır ile benziyorduk,
"Siz?" Dedi
"Ben Aden Lina Karahan, Asır'ın ablasıyım siz kimsiniz?" Dedim öne çıkarak
"Sen Aden Lina mısın?" Dedi şaşkınlıkla, evet söyledim ya demin
"Yanındaki kim?"
"Yanımdaki arkadaşım da sen kimsin?"
"Kaya ben, Kaya Karahan."
Abim falan çıkmasın lütfen,
"Kuzenim, Fuat Karahan'ın oğlu."
Fuat diye amcam yoktu ki benim, o zaman bilmediğim amcamın adı Fuat'tı.
"Bir dakika bir dakika biri bana her şeyi anlatabilir mi?" Dedim,
Kafam o kadar çok karışmıştı ki,
"Bir oturun önce sonra konuşuruz." Dedi adının Kaya olduğunu öğrendiğim kuzenim
Pamir ile koltuklara oturarak Kaya'nın konuşmasını bekledik,
"Şimdi öncelikle, babam yani amcan pek sizinle görüşmüyor. Lina babanlar çalkantılı bir hayat yaşıyor düşmanlarınız var mesela en başta Haluk, babam ise daha sakin bir hayat istedi bunu da ancak sizden uzak durarak başarabilirdi, sonra da Asır öldü sanıldı ama babam inanmayarak Asır'ı aradı buldu da sonra beraber yaşamaya başladık, Asır istemedi sizin onun yaşadığınızı öğrenmenizi babam da saygı duydu galiba amcamlar anlatmamış sana bir amcan ve 2 kuzenin olduğunu."
Galiba aileme karşı biraz kırılmıştım, Asır'ın ölmesine inanmış ve aramamışlardı, amcamı benden saklamışlardı.
Ama şu an bunları düşünemezdim daha önemli işlerim vardı.
"Anladım, Asır istemiyor bizi ama ben bunu annemlere söylemezsem olmaz söylemem lazım ayrıca ben kardeşimi bırakmam." Dedim ve göz ucuyla Asır'a baktım.
"Söyleme Lina, sen gel gör ama söyleme istemiyor Asır görüşmek." Dedi Kaya,
"Lütfen Lina, sen gel seninle görüşürüm senin bir suçun yok ama aileme karşı kırgınım." Dedi Asır,
Kabul etmeli miydim?
Ama annemlerin de oğullarını yaşadığını öğrenmelerine hakları vardı.
"Bilemiyorum." Dedim yorulmuş bir sesle,
"Tamam kabul ediyorum ama bu olaylar bittikten sonra annemlerin karşısına çıkacaksın."
"Tamam olur ben hazır hissettiğimde çıkacağım." Dedi Asır ve bana sarıldı, bende çekinerek ona sarıldım.
"Bu olaylar derken başka ne olayı var?" Dedi merakla Kaya,
Kuzeninin öldüğünü bilmesine hakkı vardı,
"Berk öldürüldü." Dedim ve biraz bekledim, "Öldürüldü ama kim öldürdü bilmiyoruz."
Asır bildiği için şaşırmamıştı ama gözlerindeki hüznü görebildim, Kaya da aynı şekilde üzülmüştü.
"Başın sağ olsun zor olmalı." Dedi üzgünce Kaya
"Sağ ol." Dedim sadece ardından bu konuyu konuşmak istemediğim için konuyu değiştirdim.
"Biz artık gidelim bu arada memnun oldum tanıştığıma." Dedim Kaya'ya doğru.
"Bende memnun oldum da daha gitmeyin annem ve kardeşim gelir birazdan yemek yersiniz öyle gidersiniz." Dedi.
Pamir'e baktım ne yapalım dercesine başını bilmem dercesine salladı.
"Bilmiyorum, gitmemiz lâzım babamlar merak eder."
Kaya tam cevap verecekken kapı çalmıştı, Asır kapıyı açmaya gitmiş ardından 50 yaşlarında esmer bir kadın ve 19-20 yaşlarında bir çocuk girmişti.
İkiside Pamir'i ve beni görünce şaşırmışlardı, kimse konuşmayınca
"Ben Aden Lina Karahan, arkadaşım Pamir Kunt Oflas ve sizde yengem ile kuzenim olmalısınız."
İkisi de ufak çaplı bir şok daha yaşamışlardı,
"Oha benim kuzenim sen misin? Ay çok güzelsin aynı bana çekmiş tü tü nazar değmesin." Dedi ve ardından sıkıca sarıldı adını bilmediğim kuzenim, bende çekinerek ona sarıldım,
"Bu arada ben Kara Karahan." Dedi.
"Bende Gülsüm kızım memnun oldum." Dedi yengem,
"Bende memnun oldum kalk Pamir çıkalım artık." Dedim, Pamir'in kolunu dürterek
"Olur mu öyle şey kızım önce bir yemek yiyelim." Dedi Gülsüm yengem,
"Bir dahaki sefere babamlar merak eder gidelim biz kalksana Pamir."
Hayvan gibi yayılmıştı koltuğa,
"Peki ama gelin olur mu?" Dedi yengem, onaylayarak Pamir'e döndüm.
"Kalksana Pamir, ayı gibi yayılmışsın." Dedim, sonlara doğru sessizce konuşmuştum.
"Tamam şampiyon kalktım." Dedi gülerek,
"Aslında yüzüne bir tokat atardım da işte ortam müait değil." Dedim sinirle
"Senin şiddete eğilimin var biliyorsun değil mi?"
"Yok ben normal bir insanım ama seni görünce otomatik oluyor." Dedim aynı şekilde sessizce
"Haklisin aslında, bazı kızlar beni görünce bayılıyor bazıları yüzüme bakarken dalıp kalıyor ama sende ters etki olmuş."
"Ne tersi be sensin ters." Diye çemkirdim,
"Sakin ol biliyorum çok yakışıklıyım." Dedi egoyla,
"Ayneen o kadar yakışıklısın ki seni görünce bayılacak gibi hissediyorum, bazen salyalarım falan akıyor."
"Bu kadar sevme beni." Dedi,
"Dimi sana fazla yüz verdim, şımardın sen sanki uzaklaş benden."
"Yeterince uzağım zaten."
"Dibimdesin Pamir ağzına mı gireyim." Dedim sinirle, tam ağzını açmış bir şey diyecekken, Kara öksürmüştü.
"Bölmek istemem ama annem çoktan masayı hazırladı sizi şöyle alalım." Dedi ve masayı işaret etti.
Mecburen masaya geçmiştim, kuduz da yanıma oturmuştu,
Masanın diğer ucundaki salatadan almak istesemde alamamıştım, Pamir bunu fark edip tabağıma bir kaşık salata koymuş ardından "Afiyet olsun güzelim." Demişti,
Gözlerimi tabaktan çekip gözlerine diktim, "Hayırdır güzelim falan yavaş gel koçum."
"Koçum falan askerlik arkadaşınım da haberim mi yok."
"Aynen beraber devriye gezmiştik." Dedim alayla,
"Ya aşıksın biliyorum." Dedi şakayla karışık bir sesle,
"Sorma aşkımdan geberiyorum." Dedim alayla
"Biliyorum zaten sormama gerek yok."
Bacağını cimcikleyerek önüme döneceğim sırada, gözüm masadakilere takılmıştı, herkes bize bakıyordu.
"Siz ona aldırış etmeyin arkadaş biraz sorunlu da." Dedim ve yemeğime döndüm.
Pamir kulağıma fısıldayarak "Senin gerçekten şiddete eğilimin var." Dedi.
(....)
Yengemlerde yemeğimizi yemiş şimdi eve geri dönmüştük, bakalım ne öğrenmişlerdi.
Ben öldü bildiğim kardeşimin yaşadığını ve bir amcam olduğunu öğrendim de
"İnsene Lina hem burada ayı kurt falan da yok." Dedi Pamir alayla,
Düşüncelere daldığım için geldiğimizi fark edememiştim,
"Alay etmesene ya." Dedim ve motordan indim,
"Tamam demiyorum bir şey." Dedi ve eve doğru ilerledi,
Salonda herkes vardı, Yıldırım amcalar bile buradaydı,
"Hoş geldiniz kızım." Dedi annem,
"Hoş bulduk anne." Dedim ve koltuğa oturdum,
"Fazla geç kaldınız sanki." Dedi Meriç,
Sanane?
"Seni ilgilendiren bir kısım göremedim Meriç lütfen daha sonra tekrar deneme"
"Abim haklı Lina geç kaldınız" Dedi Bora,
"Bir olduğu yok işimiz uzun sürdü." Dedim, mektubu cebimden çıkarttım ve Meriç'in kafasına fırlattım,
Kanıt mektubunda bana yazılan kısmı koparıp atmıştım,
Zaten mektupta da öyle
"Al oku yüzünün aldığı hâli görmek baya eğlenceli olacak" Dedim,
Meriç mektubu okumuş ardından kıpkırmızı kesilmişti,
"Hayırdır bir rengin attı sanki Meriç Karahan." Dedim,
"Şimdi Yıldırım amcanın suçsuzluğu kanıtlandı siz söyleyin Berk'i öldüreni bulabildiniz mi?" Dedim,
Babam başıyla beni onaylanmış ardından konuşmaya başlamıştı.
"Haluk Berk'i de öldürmüş." Dedi sadece,
Ne?
Yine mi o adam
Ne derdi vardı bizimle de bunları yapıyordu,
"Anladım." Dedim sadcee
"Ne yapacağız, Haluk'da ölmüş." Dedi Pamir,
"Bilmiyorum." Dedi babam da,
*Yazarın anlatımıyla, Berk'in öldüğü gün ve bir hafta sonrası*
Haluk Kırgın, Polat Karahan'a olan nefret ateşini söndürememiş ve daha da ileri giderek Berk'i öldürme planı yapmıştı,
Polat Karahan onun sevdiği kadını ve kariyerini elinden almasaydı bu olanların hiçbiri olmayacaktı, Haluk Kırgın böyle düşünüyordu.
Herkes Berk'in öldüğünü düşünürken Berk yaşıyordu, fakat Haluk'un elinde,
Haluk, Berk'i kaçırarak bir dağ evine getirmiş kaç gündür aç susuz bırakmıştı.
Berk'ten tek istediği kendisiyle anlaşma yapması ve Karahan ailesini yıkmasıydı.
Ama bilmediği, tanımadığı biri onların peşindeydi,
Fuat Karahan, yeğeninin öldüğü gün hastaneye gitmiş ve doktor ile hemşirenin konuşmasını duymuş hemen ardından yeğenini bulmak için her yeri didik didik aramış.
Berk ise Haluk'a asla yardım etmeyeceğini söylüyordu,
"Bak bakalım kız kardeşin nasıl bir tehlikenin içinde." Dedi Haluk elindeki telefonu Berk'e gösterirken,
Telefondaki Lina, dışarıda oturuyor fakat biraz uzağında bulunan keskin nişancı silahını Lina'ya doğrultmuş emir bekliyordu .
"Karar ver artık yoksa biricik kız kardeşin de sende tahtalı köyü boylayacaksınız!" Dedi hiddetle Haluk Karahan,
Berk zar zor konuşarak "Sakın Lina'ya dokunma şerefsiz!" Dedi,
Haluk, kahkaha atarak "Kardeşine orospu diyen birine göre fazla düşüncelisin Berk Karahan." Dedi Haluk,
"Bana bak orospu çocuğu, bu yaptığın yanına kalmaz anladın mı beni, ben burdan kurtulursam o zaman kork benden ecdadını sikeceğim senin sok bunu kafana."
"Güldürme beni Berk Karahan senin burdan olsa olsa cesedin çıkar."
"Fazla ümitlenme Haluk Kırgın çıkan senin cesedin de olabilir." Dedi Berk'te,
"Senin çenen açıldı heralde, sıkma canımı" Dedi Haluk sinirle,
"Bana bak bana afra tafra yapma sökmez bana, ölümden korkmam ama sen benden kork bence beni fazla hafife almaya başladın."
Haluk sinirle belinden silahını çıkarıp Berk'e tuttu,
"Hayatın şu kurşuna bağlı Berk Karahan neyin havasındasın."
Berk bir şey demedi, Haluk'un arkasından gelen amcasına baktı göz ucuyla bulmuştu onu,
"Sıksana bir merak ettim ne olacak." Dedi Berk,
İşte tam o anda bir silah sesi duyuldu, ya Haluk vurulmuştu ya da Berk,
Berk gözlerini yummuş vurulmayı beklerken, hiçbir şey hissetmemişti, gözlerini araladığında Haluk'un vücudu gözlerinin önünde yere yığılmış,
Hemen ardından Fuat amcası gelmiş ve Berk'in ellerindeki ayaklarındaki ipleri çözmüş,
"Kurtuldun yeğenim, sakin ol ben seni şimdi eve götüreceğim sonra ailene haber veririz." Dedi Fuat Karahan,
Berk amcasını başıyla onaylamıştı, beraber Fuat'ın arabasına binerek Fuat'ın ormandaki evine gittiler,
*1 ay sonra, Lina Karahan'dan*
Yavaş yavaş eski düzenimize dönmeye başlamıştık, bugün Asır'ı görmeye yengemlere gidecektim işin garip kısmı ise amcamı bu 1 aylık süreçte hiç görmemiştim,
İlk önce Pamir ile buluşacaktım ordanda beraber yengemlere gidecektik,
Şansıma bugün evde kimsecikler yoktu, bir saat nereye gidiyorsun diye soran aile sıkıntısı çekmeden gidip gelecektim.
Hemencicik bir duş aldım, ardından üstüme sweat takımı, siyah montum ve kahverengi beremi takarak, çantama telefonumu cüzdanını falan koydum, evden çıkarak bir taksi çağırdım.

Taksi geldiğinde Pamir ile buluşacağımız kafenin adresini verip başımı cama yasladım
Kafeye geldiğimizi fark ettiğimde taksicinin parasını vererek taksiden indim,
Kafeye girerek, Pamir'i aradım, anlaşılan kafenin dış kısmında değil iç tarafında oturuyordu.
İlla uğraştıracak beni, uğraştırmasa incileri dökülür.
Kafeden içeriye girdiğimde her yer karanlıktı, bir ikü adım attıktan sonra başımda konfeti patlamıştı, ışıklar açılmış ve bütün ailem ile elinde pasta olan Pamir görünmüştü.
"İyi ki doğdun Lina." Dedi herkes,
Bugün benim doğum günümdü ve o kadar yoğundum ki doğum günümü bile unutmuştum,
Tek benim değil ikizim Ege'nin de doğum günüydü, yavaş adımlarla yanlarına ilerledim,
Yüzündeki gülümsemeyle "Hepinizi çok seviyorum." Dedim,
Pamir elindeki pastayı işaret ederek dilek tutmamı söylemişti.
Herşey son bulsun ve huzur bulayım
Pastanın mumlarını üfledikten sonra, Pamir pastayı masaya koymuş ve bana sarılmıştı bende aynı şekilde ona sarılmıştım. Pamir kulağıma yaklaşarak "İyi ki doğdun Aden, İyi ki varsın." Dedi,
İlk defa tanımadığım birinin bana 'Aden' demesinden rahatsız olmamıştım aksine içimde bir şeyler eriyip gitmişti sanki,
Sarılmamız bittiğinde tek tek bütün ailem ile sarıldım,
"İyi ki doğdun Linoş." Dedi Selin, gülümseyerek ona da sarıldım.
"Ee hadi ama ya pasta yemek istiyorum." Dedi Ayaz, teyzemler onu azarlarken ben Ege'ye döndüm,
"İyi ki doğdun ikiz, seni seviyorum." Dedim,
"Sen de iyi doğmuşsun güzelim, bende seni seviyorum." Dedi ve alnımdan öperek tekrar sıkıca sarıldı.
"Sizin tatlış anınızı bölmek istemem ama pasta yiyeceğiz." Dedi Ayaz,
Ege'den çekilerek masaya ilerledim, herkesin tabağına birer dilim pasta konulmuştu.
Pastamı yerken aklım Asır'da kalmıştı, onu görmeye gitmem lazımdı,
Hemencicik yiyip bir saate gitmem lazımdı zaten yolum bir buçuk saatti,
Pasta faslı bittiğinde herkes hediyelerini vermeye başlamıştı, hepsi paketli olduğu için ne olduğunu bilmiyordum eve gittiğimde bakacaktım.
Sıra Pamir'e geldiğinde bir papatya buketi ve beyaz bir kuruyla yanıma gelmişti,
"Al bakalım, hediyelerin umarım beğenirsin."
Gülümseyerek elindeki papatya buketini alarak kokusunu içime çektim,
Beyaz kutuyu ve çiçeği masaya koyarak kısacık sarıldım,
"Teşekkür ederim Pamir ayrıca düşünmem yeter tabii ki beğendim." Dedim.
Pamir'in hemen ardından Meriç elinde bie kutuyla gelmişti, yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş solmuştu.
"Hayırdır, kalbimi kırdın yetmedi biraz daha mı parçalamak istiyorsun Meriç." Dedim duygusuz bir sesle,
"Lina, özür dilerim biliyorum haksızım ama bilmiyorum kardeşimin katilinden emindim sen inkâr edince sinirlendim."
"Asır kardeşinde ben kimim Meriç, bende senin kardeşindim, ama doğru sen beni kardeşin olarak görmemiştin." Sesimi biraz yükselterek konuşmuştum.
"Haklısın." Dedi sadece,
"Ben haklı olmak istemiyorum, kalbim kırılmasın yeter, tam herşeyi düzelttim diyorum içine yapıyorsunuz."
Bir şey dememiş elindeki kutuyu masaya koyarak geri çekilmişti, fazla mı üstüne gittim,
Ama o da hakketmişti, beni ailesinden görmeyip şimdi hiçbir şey olamamış gibi hediye veremezdi, özür dileyip herşeyi unutamazdı.
"Anneciğim, babacığım, abilerim, bütün sevdiklerim sizi çok seviyorum teşekkür ederim bu günü unutmadığınız için ama bizim Pamir ile bir işimiz var gitmemiz lazım görüşürüz o yüzden." Dedim ve kimsenin birşey sormasına fırsat vermeden kafeden çıktım.
Pamir'de arkamdan gelmişti, kasklarımızı takarak motora bindik ve yengemlerin evine doğru gitmeye başladık.
(...)
Sonunda yengemlerin evine geldiğimizde kapıyı çalarak birinin açmasını bekledik.
Kara'nın kapıyı açmasıyla gülümsedim ve 'selam' dedim, o ise şaşırmış ve beklemediği için "Lina" demişti.
"Merhaba Kara, daha fazla kapıda bekleyecek miyiz? Yoksa kardeşimi görebilir miyim?" Dedim,
Eliyle ensesini kaşıyarak "Tabii tabii geçin içeriye." Dedi zoraki bir gülümsemeyle,
Birşeyler vardı ama hadi hayırlısı,
Ayakkabılarımı çıkararak uzattığı terlikleri aldım ve giydim,
İçeriye geçtim, yengem, Kaya ve tanımadığım bir adam vardı, beni beklemedikleri için ufak bir telaş gördüm gözlerinde
Bir bokluk vardı.
"Hoş geldin kızım." Dedi yengem, "Hoş bulduk yenge." Dedim,
Pamir'de peşimden gelmişti, beraber koltuklara oturmuştuk, benim gözlerim tanımadığım adamdaydı.
"Siz?" Dedim daha fazla dayanamayarak,
"Ben? Fuat Karahan, amcan Fuat Karahan." Dedi,
Babama oldukça benziyordu,
"Merhaba, bende Aden Lina, yanımdaki de arkadaşım Pamir Kunt Oflas." Dedim,
Kaşları hafif çatılarak "Yıldırım Oflas'ın oğlu?" Dedi sorarcasına
"Evet." Dedim sadece,
Asır odaya girmesiyle ayaklandım, o da beni görmesiyle şaşırmıştı.
"Lina?" Dedi, ben ise beklemeden sarıldım, o da aynı şekilde bana sıkıca sarılmıştı,
"Hoş geldin." Dedi sarılmamız bittiğinde,
"Hoş buldum."
Asır yanıma gelerek oturmuştu, şu an salonda oturan Pamir ve ben hariç neden herkes diken üstündeymiş gibi davranıyordu.
"Bilmediğim bir şey mi var sanki biraz endişeli gibisiniz." Dedim,
Hiç kimse bir şey dememişti, "Ben bir su alabilir miyim?" Dedim ve ayaklandım,
Yengem de benimle beraber ayaklanmış "Dur kızım ben getireyim." Dedi ve mutfağa ilerledi.
Ben ise ayakta kalmıştım, bir süre sonra salona giren kişiyle kaşlarım çatıldı,
Çünkü salona giren kişi yengem değildi,
Elindeki havluyla saçlarını kurutarak salona giren kişi Berk'ti.
Şizofren mi olmuştum, delirdim galiba
Elimdeki çanta yeri boylarken benim dudaklarımdan fısıltı şeklinde "Berk." ismi döküldü.
BÖLÜM SONU
3560 KELİME
Bölüm nasıldı?

Pamir'in aldığı çiçek buketi,

Lina'nın pastası,
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |