25. Bölüm

24. Bölüm 💫

E
hayalkusu_01

 

(Pamir ile Aden *bu bölüm*)

 

24. Bölüm

 

Berk karşımdaydı.

 

Yaşıyordu.

 

Ama nasıl olurdu?

 

Madem yaşıyordu neden karşımıza çıkmadı.

 

Aklımda ki onlarca soruyu es geçip Berk'e bakmaya devam ettim.

 

O da aynı şekilde ne yapacağını bilmez gibi bana bakıyordu.

 

"Berk sen yaşıyorsun." Dedim, sessizliği bozarak,

 

"Lina." Dedi sadece,

 

Yanına gittim, yüzüne baktım ardından tokat attım,

 

Evet evet tokat attım, yaşadığı hâlde karşımıza çıkmamıştı, boynuna atlamamı beklemiyordu heralde,

 

"Sen gerçekten aptalsın, aptal, nasıl yaşadığın hâlde karşımıza çıkmazsın, nasıl üzüldük biliyor musun sen ha? Tabii nerden bileceksin ki, seni şu an bir kaşık suda boğmak istiyorum Berk, o kadar sinirliyim sana, ya hadi beni sevmiyorsun bari kardeşlerini abilerini anneni babanı düşün, biz Berk öldü diye ağlayalım Berk efendi keyif yapsın ama sen dur seni sürüm sürüm süründüreceğim aptal herif!" Bunları derken Berk'e vurmaya devam ediyordum.

 

Berk beni durdurmazken, biri belimden tutarak beni kendisine çekmişti,

 

Pamir

 

"Bırak beni bunun saçını başını yolacağım." Dedim ve olduğum yerde tepinmeye devam ettim,

 

"Güzelim, sakin ol. Oturur konuşuruz neden saklanmış bizden." Dedi Pamir sakince,

 

Güzelim, dedi dimi o, Allah'ım bayılacağım şimdi, düşeceğim bir yerlere

 

"Lina, Pamir haklı bir sakin ol konuşalım."

 

"Ne konuşacağım be seninle, su yılanı ne kadar ağladım biliyor musun sen öldün diye." Dedim,

 

"Senin benim arkamdan ağlayacağını söyleseler inanmazdım, ama oluyormuş." Dedi ve sırıttı,

 

"Bana bak karşımda sırıtma, sinirlerimi bozuyorsun ayrıca ben ölen her insanın arkasından ağlarım sana özel bir şey değil yani şansına küs."

 

"Olsun ağlamışsın ya yeter o bana."

 

"Ağladığım, üzüldüğüm için seviniyor Allah'ım çıldıracağım."

 

"Yok ağladığına değil, beni önemseyip ben gittiğim için ağladığın için sevindim."

 

"Hiçte bile sen kimsin ki göz yaşlarımı dökeceğim." Dedim ve saçlarımı savurarak koltuğa oturdum.

 

"Ne yaşadık az önce." Dedi Kara, Kaya'ya.

 

"Değişikti ama sardı ya komik tartışmaydı." Dedi Kaya'da,

 

Sinirle onlara döndüğümde elleriyle dudaklarına hayali bir fermuar çekerek sustular,

 

Yengemin elindeki suyu alarak içtim, dibinde kalan azıcık suyu da Berk'in üstüne fırlattım.

 

"Kızım sıyırdın kafayı heralde suyu neden döküyorsun üstüme." Dedi Berk,

 

Alayla ona bakıp "Öldü bildiğim birini karşımda gördüm ne bekliyorsun akıllı olmamı falan mı?" Dedim,

 

"Haklı valla." Dedi Kara,

 

"Anlat artık neden ölüyken hortladın."

 

Berk gülerek karşıma oturmuştu, "Ben kaçırıldım, amcam da beni buldu kurtardı sonra da biraz iyileşiğim dedim sizin karşınıza bir anda çıkamazdım." Dedi.

 

Gözlerim dolmuştu, işin şakasını bıraktım, Berk yaşıyordu.

 

"Kalk ayağa." Dedim,

 

Anlamazca bana bakmış ardından ayağa kalkmıştı, bende ayağa kalkarak Berk'e yaklaştım ve sarıldım, bedeni titremişti ama hemen ardından kollarını belimi sararak sıkıca sarıldı.

 

Bir süre sarılı kaldıktan sonra geri çekilerek "Sarıldım diye seni affettim sanma uzaklaş şimdi benden." Diyerek oturdum.

 

Aklıma gelen şeyle Asır'a döndüm "Ablacım, sende gel artık ha olmaz mı? Berk ile birlikte gelin işte."

 

"Bilmiyorum Lina." Dedi düşünceli bir sesle,

 

"Lütfen, lütfen bak bugün benim doğum günüm hediye gibi bir şey olur n'olursun gel." Dedim yalvararak,

 

"Abi? Gidelim mi?" Dedi Asır Berk'e dönerek,

 

"Gidelim." Dedi Berk'te bana bakarak,

 

"Ayy şu an çok mutluyum ağlayacağım galiba." Dedim, duygusal bir sesle,

 

"Ben bir şey daha eklemek istiyorum bu gevşek neden senin yanında kene gibi yapışmış her yere geliyor." Dedi Berk abi edasıyla,

 

Kara ve Kaya'da 'aynen' Der gibi başlarını salladılar,

 

Önce Pamir'e baktım ardından abime, "Pamir arkadaşım ve bana çok destek oldu bir daha da ona gevşek deme lütfen." Dedim,

 

Pamir'de beni başıyla onaylayarak "Aynen sadece arkadaşız." Demişti ama çok değişik bir tonda, ciddiyetsiz gibi

 

"Öyle olsun bakalım." Dedi Berk,

 

"Ay sen bugün doğum günün demiştin değil mi? Fuat git bir pasta al." Dedi yengem amcama dönerek,

 

"Emredersiniz hatunum." Dedi ve sırıtarak, yanağımdan makas alarak salondan çıktı, tam itiraz etmek için yengeme döndüğümde yengem diyeceğim şeyi anlamış olacakki konuyu değiştirdi.

 

"Ee nasılsın kızım?" Dedi yengem,

 

"İyiyim yenge sen?"

 

"Bende iyiyim." Dedi gülümseyerek, Pamir'e dönerek ona da 'nasılsın?' Diye sormuştu.

 

"İyiyim efendim." Dedi Pamir'de, it nasıl da çekiniyor ben eşşek başıyım çünkü nerde bana o naziklik ancak ayı olsun öküz,

 

"Maşallah hakkımda da baya pozitif düşünüyormuşsun Lina." Dedi Pamir alayla,

 

Sıçtım galiba, sesli mi konuştum ben

 

Kara kahkaha atarken Kaya gülüyor, yengem ve Asır'da sırıtıyordu.

 

Gerçekçi olmayan bir şekilde gülümseyerek "Olur mu öyle şey canım arkadaşım, iki gözümün çiçeği, gözünün nuru, Allah seni başımdan eksik etmesin nur yüzlüm, ben sana neden öküz diyeyim arkadaşım ayrıca aşk olsun ben öyle biri miyim?"

 

"Evet." Demesiyle bozularak önüme döndüm, demek isterdim ama yapmadım tabii ki çantamı kafasına geçirerek "Öküz! Sensin evet." Dedim,

 

"Ah Lina beynim ezildi içeride, ne ağır elin varmış." Diyerek kafasına vurdu.

 

"Olmaz sana bir şey koçum benim." Diyerek omzuna vurdum,

 

"Sağ ol aslanım." Dedi o da benim gibi,

 

"Sen ciddili öküzsün, aslanım ne askerlik arkadaşın mıyım ben senin?"

 

"Kadınlar alınsaydı beraber giderdik." Dedi o da ama şakayla karışık bir tonda,

 

"Neyse tamam sus canımı sıkmaya başladın." Dedim ve önüme döndüm.

 

"Kızım annenler nasıl?" Dedi yengem,

 

"İyiler yenge."

 

Başını anlayışla sallamış ve mutfağa gitmişti, bir süre sonra amcam elinde pastayla yengemle beraber salona girdiler,

 

"İyi ki doğdun Lina." Dedi salondaki herkes, şu şarkı söylenirken ne yapacağımı asla bilmiyordum,

 

"Dilek tut Lina." Dedi Kara,

 

Umarım sevdiklerim asla yanımdan ayrılmazlar, Pamir'de dahil hiç kimse gitmesin benden,

 

Pastanın mumlarını üfledim, sırayla salondaki herkesle sarıldım, yengem tabaklara pasta koymak için mutfağa gitmişti, bende arkasından yardım etmek için gittim,

 

Pastaları dilimleyerek tabaklara koydum o sırada yengemde benim hazırladığım tabakları ve bardaklara doldurduğu içecekleri tepsiye yerleştiriyordu.

 

Mutfaktaki işimiz bittiğinde salona geçerek herkese pastasını uzattık,

 

Pamir'e bilerek kola doldurmuştum, bilen bilir pasta ile kolayı aynı anda yer içerseniz kola zehir gibi bir şey olur.

 

Pamir'e etki etmez domuzum benim hiç bişicik olmaz ona,

 

"Gerçekten pastamın yanına getire getire kola mı getirdin?" Dedi kaşlarını çatarak,

 

"Buna şükret, kimler kimler benden kola istiyor da getirmiyorum."

 

Bana dönerek "Kimmiş onlar söyle bakayım bana bi?" Dedi hafif sinirli bir sesle,

 

"Hiiiç hiç kimse neyse ya sen içsene kolandan." Diye cırladım birazcık, ardından pastamdan bir çatal alarak yedim.

 

Kola bardağını eline alarak bana baktı, gözlerime bakarken kolayı içmiş ardından bardağı yerine koymuştu.

 

Biscolata reklamlarındaki erkekler olur ya anlamlı bakıyormuş gibi bir bakış atarlar, aklıma o geldi.

 

"Güzelim, bugün değil de yarın gelelim olur mu?" Dedi Berk,

 

"Önce bana güzelim demeyi kes, sonra da olmaz hem nedenmiş gel işte."

 

"Lina farkındaysan ben öldüm, onlar öyle biliyor daha kendimi hazırlamadan karşılarına çıkamam."

 

"İyi öyle olsun ama hele bi gelmeyin kellenizi keserim." Dedim,

 

*2 saat sonra*

 

Pamir beni eve bırakmış ve gitmişti, bende odamda üstümdeki kıyafetleri çıkarmış ve pijamalarımı giymiştim.

 

Abimin evine götürdüğüm kıyafetleri bir ara buraya getirmem lazımdı,

 

Abimlerle de şu aralar doğru düzgün görüşemiyorduk, bu eve geldiğimden beri ilk defa bu kadar uzaktık birbirimize

 

Daha akşam yemeği yemilmemişti büyük ihtimal birazdan yenirdi, aşağıya inerek salona baktım, Meriç, Bora ve Orkun abim buradaydı.

 

Orkun abimin yanına geçerek oturdum, "Güzelim, nasılsın?"

 

İyi değilim abi,

 

2 aydır yaşıyor muyum bilmiyorum

 

10 sezonluk dizi olacak senaryo sanki benim hayatımın 2 ayına sığışmıştı.

 

Amcam var bunu bana söylemediniz, Berk ile Asır yaşıyor size söyleyemiyorum.

 

"İyiyim abi sen nasılsın?" Dedim,

 

"Bende iyiyim bebeğim, özlemişim seni." Dede ve sıkıca sarıldı, yanaklarından öptüm ve "Bende sizi çok özlemişim." Dedim.

 

Bir süre sonra salona Ege, Kuzey ve Tuna abim gelmişti, gözledim istemsizce Kuzey'e takılıyordu, Asır ile büyük ihtimal çift yumurta ikizleriydiler çünkü biri kumral diğeri sarışındı ama yine de baya benziyorlardı.

 

"Fıstığım da salondaymış." Dedi Tuna abim ve burnumu sıkarak tekli koltukların birine oturdu.

 

"Siz nereye gittiniz bugün o gevşek ile." Dedi Bora aklına gelmiş olacakki,

 

'Ölen kardeşimizin yanına gittim Bora' diyecek halim yoktu,

 

"Iıı biz mi?" Diye saçmaladım,

 

Düşün Lina düşün bir yalan düşün

 

"Biz şeye gittik ya Pamir ile arkadaşlarıyla buluşacaktık oraya gittik." Dedim,

 

Yerseler tabii

 

"Peki." Dedi Bora ardından geri tabletine döndü,

 

"Bora sen yemek yapabilir misin?" Dedim aklıma gelen fikirle,

 

"Yaparım Lina'da ne yapacaksın." Dedi Bora'da

 

Nikahıma alacağım, tövbe estağfirullah

 

"Şimdi annemler yok Meryem teyze de, eh bende doğum günü kızıyım, Meriç hazırlarsa yemem, Orkun abim ve Tuna abimi yoramam, Ege ile Kuzey'de onlara güvenmiyorum yemek konusunda o yüzden sen hazırlayacaksın."

 

"Olmaz." Dedi net bir dille,

 

Ben oldururum ama (pişkincesırıtanyüzemojisi)

 

"Beni beni Lina'nı kıracak mısın? Kardeşinim ben senin ya aç mi kalayım." Diye isyan etmeye başladım,

 

Bora ban göz ucuyla bakmış başını iki yana sallamıştı, Meriç atlayarak

 

"Ben yaparsam neden yemezmişsin."

 

"Sana güvenmiyorum." Dedim ne kadar kırıcı da olsa, o da beni kırmıştı.

 

"Yapayım bari." Dedi somurtarak Bora, kaşlarımı çatarak ona döndüm ve "Sen hiç yüzündeki 15 kası kullanmayı akıl edip gülümseyemiyorsun heralde." Dedim,

 

"Yok ben yüzümdeki 15 kası kullanmayı biliyorum da şu an kullanmak için bir neden yok."

 

"Ben gayet yeterli bir sebebim." Dedim ve saçlarımı savurdum.

 

"Haklısın." Dedi,

 

Gülümseyerek

 

Arkasını dönerek mutfağa ilerlemişti, bizde Bora'nın yemek yapmasını bekledik, telefonuyla oynayan Kuzey'e dönerek

 

"Kuzeeyy nasılsın ablacım." Dedim neşeyle,

 

"İyiyim abla, oyun oynuyorum bir dakika." Dedi ve oyununa döndü,

 

Yanımdaki Orkun'un omzunu dürterek "Yeni nesil de hep böyle." Dedim yaşlı teyzeler gibi,

 

Sadece gülmüş ve başımdan öpmüştü,

 

Çalan telefonum ile cebimden telefonumu çıkardım ve kimin aradığına baktım,

 

Furki arıyordu.

 

"Efendim Furki." Dedim ve telefonu kulağıma götürdüm.

 

"Lina ne yapıyorsun güzelim."

 

"Hiiç öyle otuyorum sen ne yapıyorsun bakalım Selin ile aranız nasıl?"

 

"Bende iyiyim işte yarınki ödevi yapıyordum, Selin ile de aramız gayet iyi."

 

"Yarına ödev mi vardı?" Dedim şaşkınlıkla,

 

"Evet, Coğrafya ve Geometriden hemde, Coğrafya test kitabından 5 test, Geometri test kitabında da 9 test ödevi var."

 

"Ciddi misin sen?" Dedim,

 

"Yok kanka ben enayiyim durduk yere Coğrafya ve Geometri çözüyorum."

 

"Sen de var enayilik zaten de neyse kapa hadi ödevlerimi yapayım."

 

"Doğum gününde ödev yapmak yük olurmuş insana."

 

"Aynen Furki aynen." Dedim ve telefonu kapattım,

 

"Ben kaçar şekerlerim, hepinizi öptüm sen hariç." Cümlemin sonunda Meriç'e dönerek konuşmuştum.

 

Odama çıkarak hemen test kitaplarını çıkarttım ve testleri çözmeye başladım,

 

Üçgenin iç açılarının toplamı 180

Benim sende gönlüm var bir bilsen

Dönüp baksan arkana

Beni görsen elinde test kitabıyla

 

Tamam biliyorum iğrençti devam edebilirsiniz,

 

Yaklaşık bir buçuk saatin sonunda son testimi de çözerek masadan kalktım,

 

Aşağıya inerek Bora'ya bakmak için mutfağa girdim, puşt kaşar rendeliyordu.

 

Ama acayip yakışıklı duruyordu burdan,

 

Ayy elleri de çok güzel,

 

Damarlı el,

 

El damarlı,

 

Ama Bora'da

 

Umutsuz vaka yani,

 

"Daha ne kadar oradan beni izleyeceksin yavrum."

 

Bunun arkada gözü mü var

 

Ayrıca ne münasebet ben neden Bora'yı izleyeyim ki

 

"Kim ben mi yok canım yanlış görmüşsündür neden izleyeyim ben seni." Dedim ve sahte bir şekilde güldüm,

 

"Tabii tabii öyledir kesinlikle." Dedi ve çorba kaselerini masaya yerleştirdi.

 

"TURŞİHANLAR GEL BİRTANELERİM RIZZIK ZAMANI." Diyerek bağırdım,

 

"Geldiğm kör müsin?" Dedi Kuzey,

 

Menümüzde, tomtis çorbası, pirinç pilavı ve köfte vardı,

 

"Waow tomtis çorbası bu nasıl bir çorba böyle." Dedim,

 

Kimse gülmeyince yanımdaki Tuna abime gülmesini söyledim, o gülünce herkes gülüyordu.

 

Ve tahmin ettiğim gibi herkes Tuna abimin gülüşüne gülüyordu ama sanki benim yaptığım espriye gülüyorlarmış gibi gözüküyordu.

 

Delirdim heralde

 

Yemek faslı bittiğinde aklıma bugün açmadığım hediyeler geldi,

 

Salon da abimler oturuken odamdan bütün hediyeleri alarak salona geri geldim.

 

"Hediye açımı." Diye bağırdım ve hediyelerimi yere koyarak bende yere oturdum.

 

Hangi hediyeyi kim aldı bilmiyordum rastgele açacaktım, büyük beyaz bir kutu dikkatimi çekince o kutuyu elime alarak açtım.

 

İçinden çeşit çeşit çikolata ve peluş penguen vardı, abimlere göstererek kimin aldığını sordum.

 

Bora elini kaldırdı, o almıştı anlaşılan

 

Ayağa kalkarak sarıldım beklemiyor olacakki tepki vermemişti bir süre sonra kollarını belime dolamıştı.

 

Geri çekilerek diğer hediyelere döndüm, orta boylarda bir kutuydu.

 

Kutunun kapağını açtığımda bir kar küresi, sweat ve bir not çıktı,

 

"Umarım her doğum gününde yanında olurum ve umarım ki her zaman yanımda olursun bu arada bu sweat oğluna olmaz ama dene bi sen."

 

Pamir'in aldığı hediyeydi, yüzümde istemsiz bir gülümseme oluşmuştu.

 

"Ne o sırıtıyorsun 32 diş." Dedi Meriç,

 

Gülümsememi silerek ona döndüm "Bana hesap sorma hakkına sahip değilsin ama madem merak ediyorsun söyleyeyim hediyeme gülüyorum. "

 

"Ne hediyesi o siz mi aldınız?" Dedi diğerlerine dönerek,

 

"Sanane ya dönsene önüne." Diye tersledim ve diğer hediyelerime döndüm.

 

Bir büyük kutu daha vardı, kutuyu açtığımda kapağında 'Happy Birthday' yazıyordu.

 

İçinden de abur cubur ve bakım ürünleri çıkmıştı, Bora'nın kutusuna benziyordu birazcık,

 

"Güle güle kullan abla." Diyerek kendini belli etti Kuzey,

 

"Çok teşekkür ederim ablasının gülü." Diyerek yanaklarına öpücük kondurdum.

 

Küçük kutuyu elime alarak açtım, bir kolye vardı ama içinden Meriç ile beraber çekindiğimiz fotoğrafta vardı,

 

Anlaşılan Meriç aldı, bir şey yapmadım yüzüne bile bakmadan "Teşekkür ederim." Dedim ve diğer kutuya geçtim.

 

Pandora charm bileklikten çıkmıştı hello kittyli, kutunun içindeki notu alarak okudum.

 

"Umarım beğenirsin güzelim,

 

Orkun abin"

 

Orkun abime de sarılıp yanaklarından öptüm, "Teşekk0r ederim abi."

 

Diğer kutuya geçtim, bu kutular hayatta bitmezdi, sülaledeki çevremdeki bütün insanlar hediye almıştı,

 

Victoria's Secret parfümlerinden 5 tane çıkmıştı, "Beğendin mi güzelim." Dedi Tuna abim,

 

"Çok beğendim çok teşekkür ederim."

 

"Teşekkür etmene gerek yok fıstığım abinim ben senin."

 

Gülümseyerek hediyeleri açmaya devam ettim.

 

(....)

 

Okuldan gelmiş duşumu almıştım, Berk'lerin gelmesini bekliyordum.

 

Yarım saat önce aramış ve yola çıktıklarını söylemişti Berk,

 

Asır'ı onlara söylemediğim için annemler büyük ihtimal kızacaklardı ama onlarda bana amcam ve kuzenlerim olduğunu söylememişlerdi.

 

Salona inip koltukların birine oturdum, herkes evdeydi kendi aralarında sohbet ediyorlardı.

 

Babam benim gelmem ile gülümsemiş ve beni yanına çağırmıştı.

 

"Güzel kızım dün hediyeni veremedim ama bugün verebilirim, al bakalım 2 kişilik konser bileti, arkadaşınla veya abilerinle gidersin."

 

Gözlerimden kalpler çıktığına yemin edebilirdim, yaşlı amcanın konser biletiydi.

 

Mutlulukla babama sıkıca sarıldım, çalan kapıyla, birisini beklemedikleri için şaşırmışlardı, bir şey demeden babamdan ayrılıp kapıyı açmaya gittim.

 

Kapıyı açtığımda, Berk ve Asır ile karşılaştım, "Hoş geldiniz efenim sizleri içeriye alalım."

 

"Kızım kim gelmiş." Diye içeriden bağıran anneme cevap vermeden içeriye geçtim.

 

Arkamdan gelen önce Berk ardından Asır ile hepsi donmuş kalmıştı.

 

"Oğlum." Dedi annem, Meriç bana anlamsız bakışlar atarken gözlerimi ondan çekerek Kuzey'e doğrulttum.

 

Gözlerini kırpmadan Asır'a bakıyordu,

 

Annem ilk şokunu atlatarak Asır'a sarılmaya çalıştı ama Asır geri çekildi,

 

Annem ağlayarak Asır'ın yüzüne bakıyordu, "Polat, Polat bak oğullarımız yaşıyor." Dedi annem,

 

"Evet hayatım, yaşıyorlar."

 

"Asır, ikizim ne kadar da büyümüşsün." Dedi Kuzey, Asır'a yaklaşarak

 

"Adim Asır değil Alp." Dedi dümdüz ses ve duygusuz bir ifadeyle,

 

"Hayır, senin adın Asır ben koydum senin adını." Dedi Meriç duygulu bir sesle,

 

"Benim adım Asır değil Alp ve amcam koydu ismimi sen değil." Dedi Asır,

 

Berk'de gelmişti karşılarındaydı ama herkes Asır'a odaklanmıştı.

 

Kalbim acıdı, çünkü sessizce bir köşede ailesini izliyordu,

 

"Oğlum, sen Asır Karahan'sın." Dedi babam, o sırada Bora Berk'in yanına giderek sıkıca sarıldı,

 

"Ben Alp Karahan ve ben amcamın oğluyum bu aileden sadece bir tane ablam var o kadar!" Dedi hiddetle Asır.

 

Meriç sinirli gözlerle bana döndü, kolumu tuttu ardından sert bir ses tonuyla "Sen her şeyi biliyordun, Asır'ın yaşadığını biliyordun ve bize söylemedin!"

 

Kolumu elinden kurtarıp sinirle yüzüne baktım, "Sen kin oluyorsun da bana dokunuyorsun ha? Bilip bilmemem seni hiç alâkadar etmez haddini bil Meriç Karahan."

 

"Bana bak Lina, kardeşimin yaşayıp yaşamadığı senin çocuksu tavırlarından daha önemli bana sadece evet ya da hayır diyeceksin Asır'ın yaşadığını biliyor muydun?"

 

Kardeşimin yaşayıp yaşamadığı senin çocuksu tavırlarından daha önemli

 

Kardeşimin yaşayıp yaşamadığı senin çocuksu tavırlarından daha önemli

 

Kardeşimin yaşayıp yaşamadığı senin çocuksu tavırlarından daha önemli

 

Ben mi çocukça davranıyorum, ben çocukluk ne demek bilmiyorum ki çocukça davranayım.

 

Çocukluk neydi?

 

Dediklerini yapmadığım için dayak yediğinde çocuk muydum?

 

Tecavüze uğradığımda çocuk mıydum?

 

Abime zarar gelmesin diye kendini siper eden Lina çocuk muydu?

 

Bunlar hepsi çocukluksa ben dünyanın en mutlu çocukluğunu yaşamıştım.

 

"Abim haklı Lina biliyor muydun Berk ile Asır'ın yaşadığını." Dedi Orkun abim,

 

Salonda bir göz attığımda Bora, Berk ve Asır dışında herkes Meriç'e hak verdiğini belli edercesine bakıyordu.

 

"Lina biliyor muydun kardeşimin yaşadığını." Dedi Bora,

 

"Biliyordum." Dedim başımı dik tutarak,

 

"Nasıl? Sen bizim acı çekmemize rağmen bize bir şey söylemedin mi?" Dedi Orkun abim,

 

"Abi üstüne gitmeyin Lina'nın bir açıklaması var." Dedi Berk,

 

"Sen kes sesini, SEN NASIL BİZE HİÇBİR ŞEY SÖYLEMEZSİN YA KARDEŞİMİZİN YAŞAMADIĞINI NASIL BİZE SÖYLEMEZSİN SEN KİMSİN?" Diye bağırdı Meriç,

 

SEN KİMSİN?

 

SEN KİMSİN?

 

SEN KİMSİN?

 

"DOĞRU BEN KİMİM Kİ? YA ALLAH AŞKINA SİZ BANA AMCAM OLDUĞUNU KUZENLERİM OLDUĞUNU SÖYLEDİNİZ Mİ? BANA AHKÂM KESMEYİN ŞİMDİ, BANA BAK MERİÇ KARAHAN BEN ADEN LİNA KARAHAN'IM VE EMİN OL BEYNİNE KİM OLDUĞUMU İYİCE KAZIYACAĞIM!"

 

Haykırdım resmen, Meriç üstüme doğru gelirken Berk onu tutmuştu.

 

"Ne yapacaksın, tokat mı atacaksın saçlarımı mı çekeceksin gel çek lan, kolaysa gel tokat at."

 

"Abi kendine gel karşında kardeşimiz var." Dedi Berk Meriç'e doğru,

 

"Sus lan sen, sen sanki farklıydın Lina geldiğinde." Dedi Meriç,

 

"Farklıydı çünkü ilk başından beri kötüydü bana karşı yüzüme söyledi beni sevmediğini ama sen beni bir daha üzmeyeceğini daha dün söylemişken bugün herşeyi bok ettin ve emin ol Berk senden daha değerli."

 

"Hayırdır Meriç Karahan, ben görmeyeli baya şımarmışsın benim tanıdığım Meriç kardeşlerini korur kollar ama sen benim ablama saydırıyorsun, ona ne diyeceksen bana söyle çünkü ben söyledim onlara söyleme diye."

 

Söylemezdi ki ona,

 

Çünkü ben onun için bir yabancıyken Asır onun kardeşiydi.

 

"Asır sen çekil kardeşim."

 

"Çekilmiyorum, söyle ne söyleyeceksen çekinme, çünkü ablam senin kardeşin ve sana değer veriyordu onun kalbini kırıyorsun ama ben onun aksine sana değer vermiyorum önemsiz birisin sözlerin canımı yakmaz yani say söv umurumda olmaz ama ablama tek kelime daha edersen alır giderim bir daha ne ablamın ne de benim yüzümü görürsünüz."

 

Asır'ın tepkisiyle gülümsedim,

 

"Bir sakin olun çocuklar, Meriç sende kendine gel karşında kardeşin var." Dedi babam,

 

"Sakinleşin bir konuşalım, vardır bir açıklaması" Dedi Bora, sonlara doğru bana bakarak konuşmuştu.

 

Derin nefesler alarak koltuğa oturdum, herkes koltuklara oturmuş birinin konuşmasını bekliyorduk, konuşmayı başlatmak adına ilk sorumu sordum.

 

"Amcamı neden sakladınız benden?" Dedim,

 

"O bizi istemedi senin de onu bilmene gerek yoktu." Dedi Meriç,

 

"Buna siz mi karar veriyorsunuz? Allah bilir daha bana anlatmadığınız neler vardır." Dedim hiddetle,

 

"Başka bir şey yok." Dedi annem,

 

Umarım öyledir anne, umarım öyledir.

 

"Berk madem yaşıyordun neden gelmedin yanımıza oğlum neden?" Dedi babam,

 

Berk bana kısa bir bakış atarak konuşmaya başladı.

 

"Haluk kaçırdı beni, yaklaşık 2 hafta orada kaldım sonra da amcam buldu bende kendimi iyi hissedesine kadar onlarda kaldım, Asır'ın da orada yaşadığını öğrenmiştim gitmek istemedim."

 

"Peki." Dedim babam sadece,

 

"Peki sen Lina, sen neden sakladın bilmene rağmen Asır'ın yaşadığını."

 

"Öyle olması gerekiyordu öyle oldu baba, lütfen sorgulamayın." Dedim.

 

Asır karşı çıkarak "Hayır ben söyledim kimseye söyleme diye yoksa söyleyecekti Lina." Dedi.

 

Kimse bir şey demedi herkes sustu ve birbirine baktı, "Ben odama çıkıyorum siz vakit geçirin ailecek." Dedim ve odama çıktım.

 

Boğazımdaki acıyı kesmek adını gözyaşlarımı tutmayarak akıtmaya başladım,

 

Tam herşey düzelmişken neden böyle oluyordu? Neden Meriç bana kötü davranıyordu? Asır kardeşi buna sözüm yoktu ama bende onun kardeşiyim, soğudu mu benden?

 

Ama bana o sözleri söylemeye hakkı yoktu ki, ben hiçbir şey yapmamıştım, ben onun yapamadığı şeyi yapmış kardeşimin arkasında durmuştum.

 

Çalan telefonumla ellerimle göz yaşlarımı sildim ve kimin aradığına baktım, Pamir arıyordu, sesimi düzenleyerek telefonu açtım,

 

"Efendim Pamir?"

 

"Lina, nasılsın?"

 

Kötüyüm.

 

"İyiyim Pamir, sen nasılsın?"

 

Bir süre ses gelmemiş ardından Pamir'in düşünceli sesi duyulmuştu.

 

"Sen ağladın mı?"

 

"Yok, ne ağlaması iyiyim ben gayet mutluyum." Dedim enerjik çıkarmaya çalıştığım sesimle,

 

"Yok sana bir şey olmuş, buluşalım mı?"

 

Aslında şu an biriyle oturup dertleşmeye çok ihtiyacım vardı.

 

"Olur."

 

"Tamam o zaman sen aşağıya in ben seni almaya gelirim."

 

"Gerek yok ben gelirim, nereye gideyim."

 

"Sizin oradaki parkta buluşalım olur mu?" Tam cevap verecekken kapı açılmış ve içeriye Berk girmişti.

 

"Olur, ben çıkıyorum." Dedim ve telefonu kapattım, Berk'e 'ne oldu' dercesine baktım.

 

"Aşağıda kötü görünüyordun iyi misin diye bakmaya geldim."

 

Başımı anlayışla sallayıp "İyiyim ben şimdi dışarı çıkıyordum zaten." Dedim.

 

"Kiminle gidiyorsun?"

 

"Hesap mi soruyorsun?" Dedim tek kaşımı kaldırarak,

 

"Hayır hayır sadece merak ettim." Dedi aceleyle,

 

"İyi, Pamir ile aşağıda ki parka gidiyorum."

 

"Anladım ben çıkayım o zaman."

 

"Bence de." Dedim, Berk'in odadan çıkmasıyla dolabımın önüne geçip üstümdeki pijamaları çıkartıp siyah bir kazak, bebe mavisi boru kot pantolon ve montumu giydim.

 

 

 

Telefonumu da alarak odadan çıktım, "Kızım nereye?" Dedi annem beni görmesiyle,

 

"Aşağıda ki parka gidiyorum." Dedim ve salona bakmadan evden çıktım.

 

Hafif yağmur yağıyordu ama sorun değildi, yavaş adımlarla parka giderken yanımda bir motor durdu.

 

Kim bu diye baktığımda kaskın içinden mavi gözleriyle bana bakan Pamir'i beklemiyordum.

 

"Pişt güzellik baksana."

 

"Aa sapığa bak, uzaklaş benden arkadaşınla buluşmam lazım."

 

"Hmm kimmiş bakalım o arkadaş."

 

"Sana ne be."

 

"Bence, yakışıklı, zeki, komik, zengin, dürüst, cömert biri o arkadaşın."

 

"Hiçte bile, cahil, fakir, mal, pis, yalancı ve cimri biri." Çarpılmasam bari

 

"He yakışıklı yani."

 

"Tek ona mı takıldın?"

 

"Yok aslında, hem yakışıklı hem de komikmiş, komik değil demedin."

 

"Ay ne münasebet be git işine."

 

"Seni bırakmam burda atla hadi." Dedi ciddileşerek,

 

"Allah'ın öküzü neyse kask ver kask."

 

"Allah'ın öküzü de olduk." Diye mırıldandığını duysam da umursamadım, birazcık götüm dondu da, verdiği kaskı alarak kafama geçirdim ve motorun arkasına atladım.

 

Parka yakın bir yerde olduğumuz için 5 dakika da geldik, motordan inerek kaskı Pamir'e verdim, bankların birine oturdum bir süre sonra da Pamir yanıma gelerek oturdu.

 

"Ee ne oldu da ağladın sen?" Dedi sessizliği bozarak,

 

"Ağlamadım dedim ya."

 

"Bana yalan söyleme Aden."

 

"Söylemiyorum zaten." Dedim dolu gözlerimle,

 

"Neden ağladın biri bir şey mi dedi sana?"

 

Olanlar aklıma gelince kendimi tutamayarak ağlamaya başladım, Pamir beni kendine çekerek sıkıca sarıldı,

 

"Ben kötü biri miyim?" Dedim ağlamaktan çatallaşan sesimle

 

"Hayır Lina, sen benim tanıdığım en iyi insanlardan birisin böyle düşünme lütfen."

 

Ondan ayrılarak gözlerine baktım, inanmak ister gibi,

 

"Bence daha iyi insanlar da tanımışsındır."

 

"Tanımadım Lina ayrıca ağlamaz mısın fok balığına benziyorsun."

 

Dediği şeye gülerek omzuna vurdum "Sus be! Sen kendine bak şarlatan suratlı."

 

Çarpılmasam bari,

 

"Çarpılacaksın Lina tövbe de." Dedi gülerek,

 

"Asıl sen çarpılacaksın, benim gibi güzele fok balığı dediğin için, ben elimi sallasam ellisi gelir."

 

"Öyle mi Lina Hanım."

 

"Öyle tabii." Dedim ve saçlarımı savurdum.

 

Aklıma bir anda seneye belki de aynı şehirlerde olamayacağınız geldi, belki farklı şehirlerde okuyacaktık ve şuan bu benim canımı acayip sıktı.

 

Furkan ile zaten eskisi kadar çok görüşemiyoruz, sevgilisiyle geziyor ve dolaşıyor ki bu konuda haklı o yüzden şuaralar en yakın arkadaşım Pamir'di onunla da ayrılacaktık.

 

Acaba ne okuyacak?

 

"Lina, ne düşüyorsun bir saattir yüzünde asıldı, tamam güzelsin üzülme bu kadar ben şaka yaptım."

 

"Ona üzülmedim, ayrıca güzel olduğumu biliyorum. Sen ne okumak istiyorsun?"

 

Konuyu değiştirme hızım Marvel geçişleriyle yarışırdı valla

 

"Hukuk, savcı olmak istiyorum." Dedi ama gözlerinde gördüm o isteği

 

"Desene savcı bir arkadaşım olacak."

 

"Hangi üniversite istiyorsun?"

 

Ben Ege Üniversite'si Tıp Fakültesi hedefliyordum,

 

"9 Eylül Üniversite'si Hukuk Fakültesi." Demesiyle mutluluktan ağlayacaktım.

 

"Desene aynı şehirde okuyacağız üniversiteyi."

 

"Ciddi misin?" Dedi inanmayarak,

 

"Ciddiyim." Dedim gülümseyerek,

 

Telefonumun çalmasıyla cebimden telefonu çıkartıp kim olduğuna baktım,

 

Orkun abim 👨🏼‍⚕️ arıyor...

 

Telefonu sessize alarak geri cebime koydum, kimseyle konuşmak istemiyordum.

 

"Yüzün düştü yine evdekiler yüzünden büyük ihtimal, bugün Berk gelecekti sana fazla mı yüklendiler?"

 

Başımı onaylarcasına salladım.

 

"Meriç beni sevmiyor, kardeşi olarak da görmüyor bugün bana az kalsın tokat atacaktı biliyor musun? Benim gece kabus gördüğümde sığındığım adam bana tokat atacaktı, saçımın teline zarar gelir diye beni koruyup kollayan adam benim kolumu sıktı bugün, sırf kardeşimin dediğini yaptığım için, Asır beni daha 2 haftadır tanımasına rağmen korudu, ablama bir şey yaparsanız onu da alır giderim dedi."

 

"Siktiğimin puştu." Diye mırıldandığını duydum,

 

"Sakin kalmaya çalışıyorum ama yok olamıyorum ben bu puştu döverim." Diye ayaklanacakken kolundan tutarak durdurdum.

 

"Değmez Pamir, kendini yormana değmez."

 

"Lina bana tokat atacaktı diyorsun ne demek benim se-

arkadaşıma el kaldırmak ama dur ben o eli bri taraflarına sokacağım onun."

 

"Pamir lütfen, o umrumda değil ama sana zarar gelir n'olur kal yanımda."

 

Ağlamam şiddetlenince Pamir yanıma gelerek sarılmış ve saçlarımı okşamıştı.

 

"Tamam güzelim, gitmiyorum bir yere, yanındayım ben senin, her zaman yanındayım."

 

Güzelim dedi bana, daha demin ağlayınca fok balığına benzediğimi söyleyen çocuk şimdi ben ağlarken güzelim diyordu.

 

Matematik probleminden daha zor

 

"Tamam ağlama artık hem sümüklerin kazağımı batırdı, sümüklü böcek."

 

"Sensin be sümüklü böcek daha demin güzelindim." Diye çemkirdim.

 

"Şimdi de güzelimsin ama bu sümüklü böcek olduğunu değiştirmez, güzel fok balığı Aden."

 

"İyi sende yakışıklı şarlatan suratlı Pamir'sin."

 

"He yakışıklıyım yani." Dedi övgüyle,

 

"Eh kime göre neye göre ayrıca ben Ken'e aşığım o da sarışın sen esmersin."

 

"Yok siyahiyim ben ne esmeri kızım kumralım ben."

 

"Git bir aynaya bak o zaman ya körsün ya da aynan bozuk."

 

Bir şey dememişti, sessizlik ortama hakim olurken biz yağmurun altında oturmuş ayı seyrediyorduk.

 

"Dans edelim mi?" Dedi bir anda Pamir, şaşkınca ona dönerek baktım.

 

"Yani istersen tabii, istemezsen anlarım sorun değil."

 

Düşünmedim, yanlış mı doğru mu demedim, ki dans etmenin yanlışı yoktu

 

"Olur edelim." Dedim, elini uzatarak gülümsemiş ve "Benimle dans eder misiniz doktor hanım."

 

Gülümseyerek elimi elinin üstüne koymuş ve "Eh madem çok ısrar ettiniz edelim bari savcı bey."

 

Ayağa kalkarak birazcık ortaya ilerledik, ben ellerimi boynuna o da ellerini belime dolamıştı.

 

Şarkı yoktu, insanların sesi yoktu sadece yağmurun huzuru ve biz vardık.

 

Elini belimden çekerek elimi aldı ve beni etrafımda döndürdü,

 

Gülerek geri ellerimi boynuna doladım o da elleriyle belimi sıkıca kavramış ardından beni havaya kaldırarak döndürmüştü.

 

Gecenin sessizliği, yağmur ve benim kahkaha seslerimiz artı olarak da sokak lambasının ışığı, mutluydum.

 

Buraya gelirken o kadar yorgun, üzgün ve moralsizken yarım saatte kahkahalara boğulmuştum.

 

Yaklaşık yarım saat sadece dans ettik, güldük eğlendik, artık gecenin geç saatlerine yaklaşmıştık ve ayrılmamız gerekiyordu.

 

"Ben bırakacağım seni itiraz yok." Dedi Pamir kesin bir dille,

 

"Tamam." Dedim ve kaskımı evet artık benim kaskımdı şunu taktığım kadar kafama şapka takmadım ben,

 

Kaskımı takarak motora bindim, sessiz sakin geçen yolculuğun sonunda eve varmıştık.

 

Motordan indim ve kaskı çıkararak Pamir'e verdim, el sallayarak "Görüşürüz Pamir Kunt." Dedim.

 

"Görüşelim Aden Lina." Dedi, arkamı dönüp anahtarla eve girdim, kapıyı kapatacağım sırada Pamir'in hâlâ beni izlediğini gördüm.

 

"Gitsene artık üşüyeceksin."

 

Evet 2 saattir dışarıda olan çocuğa üşüyeceğini söyledim.

 

"İyi geceler Aden." Dedi duymam için birazcık bağırarak,

 

"Sana da iyi geceler Pamir."

 

"İşte şimdi iyi geceler." Diyerek gülümsemiş ardından gitmişti.

 

Bende kapıyı kapatarak önüme dönmüştüm ki salonda beni izleyen Berk ile donup kaldım.

 

"Sen uyumadın mı?"

 

"Hayır, herkes uyudu da ben seni merak ettim."

 

Berk

Beni

Merak

Etmiş

 

Ha ??

 

"Hee iyi merak edeceğin bir şey yoktu git uyu istersen?"

 

"Beni affetmeyeceksin değil mi Lina?" Dedi bir anda üzgün bir sesle,

 

"Ne alaka Berk, uykusuzluk başına vurmuş git uyu sen."

 

"Peki Lina, iyi geceler sana."

 

"Sanada." Diyerek odama çıktım,

 

Üstümdekileri çıkartıp pijamalarımı giydim ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

 

BÖLÜM SONU

 

4184 KELİME

 

Bölüm hakkında düşünceleriniz >>>>

 

Bölüm : 27.02.2025 20:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...