
Ne diyorsun amca sen, bizi takip ediyor olabilirler mi?”
“Bilmiyorum, her şey olabilir.” Ahmet bu duydukları karşısında resmen şoka uğramıştı, neler
dönüyordu? Babası da çok kötü şekilde ölüme gitmişti, kalleşçe öldürmüşlerdi babasını ama Ahmet
içinden intikamını mertçe alacağına dair bir söz daha verdi kendi kendine, derken tık tık tık diye kapı
çaldı. Ahmet, amcasının yüzüne baktı, amcası el kol hareketiyle sakin olmasını istedi ve kapıyı açtı.
Kapıyı açarken iki el silah sesi duyuldu, vurulan kişi Ahmet'in amcasının kucağına düştü. Amcası
şaşkınlık içinde kapıyı kapattı. Kapı deliğinden baktı, siyah bir Transporter içinden silahlı dört kişi indi.
Ahmet şaşkınlık içinde amcasının yanına koştu. Amcası:
“Murat kardeşim…” diye sızlanıyordu. Murat bir şeyler söylemeye çalışıyordu ama söyleyemeden
son nefesini verdi.
Ahmet'in amcası, “Murat kardeşim.” diye bağrına bastı Murat'ı. Dışarıdaki dört tane silahlı adam
yaklaşıyordu. Ahmet, amcasına:
“Ne yapacağız amca, herifler geliyor!” diye bağırdı ama amcası şoktaydı, bir tepki vermiyordu.
Ahmet, “Amca, amca!” diye sesleniyordu, amcasında hiçbir tepki yoktu. Ahmet, amcasının yanına
gelip amcasını salladı. “Amca herifler geliyor!” Amcasında hâlâ bir tepki yoktu. Dışarıdakiler kapıyı
taramaya başlayınca Ahmet'in amcası kendine geldi.
“Evlat! Yukarı, yukarı!” diye bağırdı. Ahmet'le amcası koşarak yukarıya kaçtılar. Adamlar çoktan
kapıyı kırıp içeriye girmişlerdi, hiç şüphe yok ki adamlar Ahmet'le amcasına görseler ikisini de kurşuna
dizeceklerdi, onun için bir şey yapmalıydılar. Ahmet yukarı çıkınca boya kutularını gördü.
“Aklıma bir fikir geldi amca, bu boya kutusunu kapıyı biraz aralı bırakıp kapının üstüne koyacağız
adamlar odaya girince suratları boya olur, bizi göremezler.” Ahmet’in dediği şekilde yapıp amcası bir
tarafa Ahmet bir tarafa geçti. Adamlar kapıyı açınca boyanın hepsi yüzlerine döküldü. Ahmet ve
amcası ellerinde sopayla adamlara vurmaya başladı, adamlar bayılmıştı. Adamların ikisi başka odalara
bakıyordu. Ahmet’le amcası silahları alıp aşağıya doğru kaçmaya başladılar. Diğer iki adam, Ahmet'le
amcasının kaçtığını görünce arkalarından sıkmaya başladılar. Ahmet ile amcası bir duvarın arkasına
geçip mermilerden korunmaya çalışıyorlardı, ortalık mermi yağmuruna dönmüştü. Ahmet çevik bir
hareketle hızlı bir şekilde karşıdaki masaya kayarak ateş etti. Ahmet'in açtığı ateş, karşıdaki
adamlardan birinin bacağına isabet etti. Adam yere düştü, Ahmet masanın arkasından adama
namluyu doğrultarak, “Bu babam için!” deyip tetiğe bastı. Mermi adamın kafasına isabet etti, adam
öldü. Sadece bir adamı kalmıştı. Ahmet'le amcası adamı köşede sıkıştırıp, “Sizi kim gönderdi? Söyle
yoksa ölürsün!” diye adamı korkuttular. Adam ise başka çıkar yol olmadığı için konuşmamak için
kafasına sıktı.
Ahmet ile amcası zar zor kurtulmuşlardı. Neyse ki adamları etkisiz hâle getirmişlerdi, etkisiz hâle
getiremeseler adamlar Ahmet’le amcasını öldürecekti hem de hiç acımadan. Ahmet olanlar karşısında
şaşırmasına rağmen soğukkanlılığını koruyordu, ne olmuştu böyle? Neyse ki Ahmet adamlardan daha
uyanık çıktı, böylece adamlardan kurtuldular. Ahmet, “Bana bir şey olsa annem ne yapar? Daha
babamı yeni kaybettim, başka kardeşim de yok, bir şey olsaydı kim bakardı anneme?” diye
düşünmeden edemedi. Ahmet hâlâ hayatta olduğuna şükür ediyordu.
“Amca iyi misin?”
“İyiyim evet.”
“Kim bu adamlar amca, nasıl buldular burayı?”
Bu adamlar belli ki arkadaşımı takip etmişler öğrendiği bilgiyi söylemesin diye. Gönderilen caniler
onun için buradalardı, araba kundaklayanlarla insanlara saldıranlar aynı kişiler ama başlarında kim var
kim bilir! Tam da babanın katilini öğrenecektik, herifler geldi arkadaşımı öldürdü. Kalleşler!” diye
haykırdı amcası.
“Çok yaklaşmıştık babamın katilinin bulunmasına. Bunu yapan her kimse demek ki babamın
katilinin bulunmasını istemiyor.”
“Gel Ahmet, arkadaşımın yatan cansız bedenini alıp mezarlığa defnedelim; arkadaşımın kimsesi
yoktu zaten, cansız bedenini alıp kimsesiz şehitler mezarlığına defnedelim, hiç şüphe yok ki evlat
yerde yatan arkadaşım baban gibi düşünüyordu çünkü onu vatanı bölmek isteyen hainler öldürdü.”
“Mekânı cennet olsun amca, sen de biliyorsun şehitler ölmez vatan bölünmez. Arkadaşın için çok
üzüldüm amca.”
“Bunu yapanlar elbet hesap verir evlat…” Amcası arkadaşının yüzüne baktı, gülerek gitmişti ölüme.
“Yüzü nur gibi parlıyordu Murat kardeşim.” diye cesedine sarıldı ağlayarak.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 125 Okunma |
46 Oy |
0 Takip |
14 Bölümlü Kitap |