14. Bölüm

Kötülüğün gücü

Enes saraç
hayalleribuyukbiry

“Ne dinleyicisi Abdullah? Ne saçmalıyorsun sen?”

“Bugün Ahmet geldi babası ölen var ya. O beni annesi konusunda uyarmaya gelmiş. Kendini akıllı zannediyor. Masanın altına dinleme cihazı koymuş ama ona bir ders vermenin zamanı geldi. Bir şey demiyoruz diye kendini bir şey sandı. Babasının katilini arıyor ama bulamayacak. Babasının katilini

bilen herkes mezarda.

“Bak şu bacaksıza sen. Babası gibi gözü pekmiş, iyi cesaret edip o vericiyi iyi yerleştirmiş. Umarım

senin sonunu bu çocuk getirmez Abdullah.”

“Bu bacaksız bana hiçbir şey yapamaz. Sadece kimse bir şey demediği için kendini bir şey zannediyor.”

“Evet bu konuda haklısın.”

“Adamlarım onu korkutsun, o korkuyla bir daha böyle şeylere cesaret edemeyeceğine eminim.”

“Neyse senin saldırılar bayağı ortalığı inletiyor. Haberlerde görüyoruz hep böyle devam et, aferin.”

“Bunlar daha başlangıç. Türkiye'nin sonunu getireceğim. İçeride çok casus oldu mu kimse bize karşı

koyamaz, işlerimiz hep yolunda gider.”

“Hadi bakalım göreceğiz, ben kalkayım yapacak işlerim var. Artık senin saldırılarını haberlerden izlerim.

“Görüşürüz.”

Ahmet, Abdullah abinin oradan çıkmış taksiye binip evinin oraya gelmişti. Eve girmeden iki tane dilenci kılığındaki kişi Ahmet'e yanaştı. Ahmet'i çekip tenha bir yere sürüklediler. Ahmet'i duvara

yaslayıp “Bana bak lan bacaksız, her ne işin peşindeysen o işin peşini bırak yoksa sevdiklerinin de

senin de canın yanar. Sonun baban gibi olsun istemeyiz.”

“Ulan kanı bozuklar, adamsanız maskeyi çıkarın kapışalım. Bu işin peşini bırakmayacağım. Gerekirse ölürüm.”

Dilenci kılığındaki kişiler silahın namlusunu Ahmet'in kafasına vurup "Uzatma lan velet, bu işler çocuk

oyuncağı değil.” deyip Ahmet'e çelme takıp yere fırlattıktan sonra koşarak uzaklaştılar. Ahmet ise ağrı

içinde evinin yolunu tuttu. Annesine bir şey belli etmemesi lazımdı çünkü çok korkar ve endişelenirdi.

Muhtemelen aynı çetenin adamları diye düşünüyordu.

Ama nasıl bilmişlerdi ki onların peşinde olduğunu ve babasının katilini aradığını. Ahmet bu düşünceler

içinde eve geldi. Annesi, Ahmet'i böyle düşünceler içinde gördü.

“Hayırdır oğlum nerelere daldın gittin öyle.”

“Hiç anne, bir şey yok.”

“Sıcak sıcak çorba yaptım, soğutmadan iç hadi.”

“Eline sağlık anne.”

“Afiyet olsun oğlum.”

Ahmet yemeğini bitirip odasına çekildi. Koyduğu dinleme cihazını dinlemeye başladı. Saatlerce dinledi

ama hiç anormal bir şey duymadı. Hep işle ilgili şeyler konuşuluyordu, hiç gayrimeşru suç olan bir şey

konuşulmuyordu. Ahmet dinlerken aklına bugün kendisini tehdit eden haydutlar aklına geldi. Kendi yüzünden annesine ya da sevdiklerine bir şey yaparsalar kendini asla affetmezdi. Acaba bu işin peşini bırakmalı mıyım diye düşündü. Ama sonra vazgeçti. Bu işten ne olursa olsun vazgeçmeyecekti.

Babasının katili ve bu hainliği yapanlar yakalanana kadar asla ne olursa olsun bu işin peşini bırakmayı

düşünmüyordu. Bunları düşünürken gözü kapanıyordu.

Tam uykuya dalacakken eve sıkılan silah sesleriyle uyandı. Eve yağmur gibi kurşun yağdırıyorlardı.

Elindeki silahlarla ne cam koydular ne tavan. Evin içerisi kurşun yağmuru idi. Pencereden eğilerek

baktı, bugün kendisini tehdit edenlerdi. Yüzlere maskeliydi ama fizikleri ve üstündeki elbiseler

aynıydı. Ahmet “Anne.” diye bağırıp odasından çıktı. Hemen annesinin yanına gidip üstüne kapandı.

Sağından solundan kurşunlar vınlayarak geçiyordu. Annesi oğlum diye bağırıyordu. Ahmet ise

“Buradayım, buradayım.” deyip annesinin üstüne kapanmıştı. Kurşunlar sağlarından ve sollarından

içeride ne varsa dağıtarak geçiyordu. Kurşunlar susmuştu. Ahmet hemen ayağa kalktı. “Şerefsizler.”

diye bağırdı. Adamlar arabaya binmiş kaçıyorlardı bile. Ahmet arkalarından bakmakla yetindi sadece.

“Bu yaptıklarınızın ve yaşattıklarınızın hesabını korku içinde vereceksiniz. Allah şahit olsun ki

vereceksiniz.” diyordu sinirle dişini ve yumruğunu sıkarak. Annesinin yanına koştu hemen. Şükür ki bir

şey yoktu sadece maddi hasar vardı ama annesi çok korkmuş ve titriyordu.

“Anne iyi misin, bir şeyin yok değil mi?”

Ağlayarak korku içinde “Kim oğlum bu adamlar, ne istiyorlar?”

“Bilmiyorum anne ama babamın katilleri. Onu biliyorum.”

“Bizden ne istiyorlar? Evi silahla kurşunlamak nedir ya? Hangi devirdeyiz?”

Ahmet, annesini kaldırdı. Elini yüzünü yıkadı. “Sakin ol anne, geçti bir şey yok.”

“Nasıl sakin olayım, bunu yapan daha neler yapmaz. Hem adresimizi de biliyorlar belli ki.”

“Bu olanlardan sonra burada kalmayacağız anne. Amcamın evinde kalırız, orayı bulamazlar, adresini

bilmiyorlar. Zaten ben polisi aradım, birazdan gelirler.”

Ahmet annesini sakinleştirmeye çalışırken taşa sarılı bir kağıt buldu. Bir not yazıyordu: “Bir daha böyle

kibar şekilde uyarmayız. Bu işin peşini bırakmazsan çok canın yanar.”

“Kanı bozuk şerefsizler.”

Biraz sonra polisler geldi. Ahmet ve annesini karakola götürdüler. Polisler Ahmet ve annesinin

ifadelerini alıp eve bıraktılar Ahmet çok korkuyordu, korkusu kendisi için değildi annesi içindi.

Annesinden başka kimsesi kalmamıştı. Amcası ve akrabaları vardı ama hiçbirinden bir fayda

görmemişti. Evde ne kapı ne cam ne çerçeve kalmıştı. Her yerde mermi vardı.

“Burada kalamayız anne. Hem her taraf çok kötü hâlde hem de adresimiz belli. Bu caniliği yapanlar yine kötülük yapmak için gelebilirler.”

“İyi olur. Ben zaten burada kalsam uyuyamam korkudan.

“Amcamı aradım. Gelmek üzeredir, onun evinde kalırız.”

“Kim bu adamlar, ne istiyorlar bizden? Evimizi yerle bir etttiler. Az kalsın bizi de öldürüyorlardı.”

“Bunlar karanlık adamlar. Bize göz dağı vermeye çalışıyorlar. Babamı da bunlar öldürdü eminim.

Şimdi peşimize düşmeyin araştırmayın diye böyle yapıyorlar ama hiçbir kötülük cezasız kalmaz er ya da geç cezasını bulur.

Bölüm : 24.12.2024 22:33 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...