2010
Birgül beşikte yatan bebeğe kendince kötü kötü bakıyordu , bebek ise beşikte mışıl mışıl uyuyordu . Yengesi bebek doğduktan sonra onunla oyun oynamaz olmuştu . Sürekli bebek ile ilgileniyor fırsat buldukça beraber boyama yaptırıyordu . Annesi sabah gidip akşam geliyordu işten ondan da annesi yorgun olduğu için en fazla bir saat vakit geçiriyordu .
Birgül daha fazla dayanamadı , oturduğun yerden kalkıp beşikte yatan bebeğin ağızından emziği aldı. Bebek ağızından emziğin gitmesi ile ağlamaya başlarken yengesi hemen odaya geldi . Birgül'ü beşiğin başında görünce hemen bebeğini kucağına alıp Birgül'e " annem niye ağladı bebek , niye aldın kardeşinin emziğini ?" diye sordu .
Cennet hanım Birgül'ü kendi kızıymış gibi bakardı. Hoş Birgül'de bu yüzden en çok burada kalmak isterdi Cennet yengesi ona kızmazdı hiç .Şimdi ise kızıyordu yani Birgül'e göre kızıyordu . Birgül birden ağlamaya başlayınca Cennet bebeğini beşiğe koyup bu sefer Birgül'ünlü yanına eğildi . " aşkım ne oldu , neden ağlıyon kuzum ?" diye sordu , bir yandan sarı saçlarını severken.
Birgül'ünlü sesine bebekte ağlamaya başlarken Cennet de daha fazla dayanamanış ağlamaya başlamıştı. Üçü birden ağlarken Fatma hanım Cennet'in evine gelmişti. İçerden gelen ağlama sesleri ile kaşları çatılırken açık kapıdan içeriye girdi . İki oda bir salon evde oturma odasına geldiğinde Cennet bir yandan Birgül bir yandan minik bebek ise bir yandan ağlıyordu . Birgül annesinin geldiğini görmesi ile susmuştu. Çünkü ağlayıp annesini üzmek istemiyordu . Cennet içeri giren eltisi ile ağlmasını gizlemeye çalışırken. Fatma Birgül'e sarılıp beşikteki bebeği kucağına alıp sustururken Cennet ile dalga geçmeye başladı . " Sen daha iki çocuğun ağlayışına dayanamayıp ağlıyorsun . Benim yerimde olsan ne yaparsın ?" diye sordu . Sahi Cennet Fatma'nın yerinde olsa ne yapardı ?
Ailesiyle konuşmamaya nasıl dayanırdı ?
Mesleğime başlıyordum . Hayalim olan mesleğe ulaşıyordum . Ben başarmıştım ." Yapamazsın , sen kızsın , senden olmaz " diyenlerin ağızlarına geri o lafları tıkacaktım . Ablam omuzumdan dürterken " lan birşey söyle neymiş , alooo , lan Birgül" deyişleri ile kendime geldim . Ablama dönüp " tayin sonucum abla . " dedim . Ablama sarılırken ablam " milletin dilene laf vermedin kardeşim ." dedi .
Bu ne demekti biliyordum. Kara harp okuluna gideceğim zaman bana az söylenmemişlerdi ." kadın asker mi olur ? , kır dizini otur evinde ? , sen yapamazsın !, sen hemen ağlarsın ..." gibi bir sürü cümle işitmiştim . Bunu söyleyen ise genellikle baba tarafımdı. Annem ise tüm bu söylenenlere tek bir cevap vermişti " Kızımın hayatı size ne ! Ben sonuna kadar arkasındayım ." diye. Herkes susturmuştu ...
Zarfı almamın üzerinden iki gün geçmişti . Şuan ise evde bir karmaşa vardı . Tayin sonucu belli olunca annemler mevlüt okutmak istemişlerdi . Şuan ise yarın olacak mevlütün hazırlığı vardı evde . Annemler mutfakta yemekleri ayarlarken bizde evi temizliyor mevlüt yerini hazırlıyorduk.
Ben camı silerken içeri elinde ses topu ve son ses müzik ile Zeynep girdi . Bir yandan kıvırırken bir yandan söylüyordu .
"Milletin ağzına olduk reklam , yerin dibine girsin çekemyen düşman sağ-" şarkısı bölen şey ise Elif yengemin oklava ile ona vurması olmuştu .
Elif yengem bir yandan vururken bir yandan da " millet temizlik yapar benim kız göbek atar . Yardıma geldin adı , anca ayak bağı oluyor millete. Kudurdun sen iyice . Yetişim aa dostlar kudurdu benim kız !" sesi sona doğru yüksek ve isyankar çıkarken biz gülmeye başlamıştık .
Zeynep ilk annesine baktı giden Elif yengemin ardından bana bakıp " bire susak birde asker olacak . Lan gülmesenize . Birgül abla ne bu ciddiyetsizlik askersin sen sert ol . Bak Oktay abime sert . sen niye öyle değilsin ?" dedi .
Ben yanımda duran küççük Hatice'ye bakıp " buna dalmak serbest mi? " dedim . Hatice gülüp " Eti senin kemiği benim kanka " diyince üzerine çıktığım sandalyeden atladım. Zeynep Hatice'nin bu dediği ile elindeki ses topunu koltuğa koyararak kaçarken ben de peşinden koşmaya başladım. Annem beni kapıda tutup " evin içinde koşmayın gidin alazda koşturun !" diyince Hürü Melek abla " hala bak hepimiz bırakır gideriz emin misin ?" diye sordu .
Annem "yörü gidin dinlenin hem . " dedi . Ardından bana dönüp " şu camları dağıtı ver dışardakilere " dedi . Elinden çay tepsisini alıp dışarıda sarma saran bizimkilerin oraya gittim . Hasan amcam " bizim kıza ne yaptı yine ?" diye sorduğunda " benim ciddiyetimle dalga geçiyor amca ." dediğimde güldü . Eli ile saçlarımı karıştırıp çayını aldı . Ben amcama " amca ne yaptın ya diye yakınırken " içerde bir kepirti oldu . Hürü ablam elinde ses topu ile koşarak kapıdan çıkarken Hatice pencereden atlayıp bahçeye çıkmıştı . Hürü ablam telefonu ses topuna bağlayıp Kırıkhan açıp oynarken Adem abim yanıma gelip " hadi git sende oyna " dediğinde cay tepsisini abime verip bende onlara karıştım .
Ablam ile ortada oynarken başımda ilk bir sertlik sonrasında ise yumurtanım o kukusunu duymuştum. Hayır kırdıkları yumurta birde çırktı . Abdullah abim köşede elinde yumurta ile beklerken bu sefer başımdan aşağı buzlu su dökülmüştü . Bunu yapan ise Hamdi abiydi . Ben kaçıp Halit dayımın arkasına saklanırken Halit dayım elinde olan yoğurt kapının kafamdan aşağı dökmüştü . Çareyi eve kaçmakta bulmuştum . Tam merdivenden çıkmışken annem elinde hortumu bana doğrultmuştu. Bir yandan beni ıslarken " bu şekilde eve giremezsin " demişti dört yandan sıkışmıştım. Yanmıştım .
Bir şekilde eve girdiğigimde derin bir nefes koyup üzerimdekilerden kurtulmak için arka odaya gittim . Arkamdan kapıyı kilitleyip önüme döndüğümde bütün kız kuzenlerim toplanmıştı . Ablam aklıma geleni anlamış olacak ki gülüp " merak etme ablacım hiç acımıyacak ." dedi . Hazal " ay vallah abimgilden hep görüyordum özeniyordum . çok eğlenceli " dediğinde . Yalvaran gözler ile ablama bakıp " abla yapmayın bakın en sevdiğim gömlegim bu . Ne kadar para saydım ben buna hadi ablam yaparsın sen . Hadi çıkın o-" cümlemi bitirmeden ablam yakamdan tutmuş ve çekip yırtmıştı . Onun bu hareketi ile herkes birbirinin Üzerini yırtarken annemler köşede bizi izleyerek videomuzu çekiyordu ...
Annemgil ile aşağı indiğimde konuştuğum. Açelya ile gitmek istiyordum ama nasıl bakacaktım bilmiyorum . Annem " oğlum anlıyorum , ama kim bakacak orada tek başına ne yapacak ? " ileride Semih ile oynayan Açelya'ya bakıp " bilmiyorum anne bir şekilde halledeceğiz . İlk haftalar burada duracak ama ben orada düzeni oturtana kadar " dedim .
Annem " sen nasıl istersen oğlum " dedi . Semih Açelya ile oynamayı bırakıp yanımıza oturdu . " Sen merak etme sultanım . Bende kalacaklar zaten , üst kattaki komşum öğretmen onun kreşine göndeririz . " dedi. " haa seni şu öğretmen , ne zaman yengemiz oluyor ? Üstelik kızımı pis işlerine alet etme !" dedim .
Gülüp " abi ettim bile ." dedi. Ensesine vurup " rahat bırak kızımı . Döverim seni ." dediğimde şeytani bir gülüş koydu dudaklarına ...
Elime aldığım kahverengi cropu katlayıp valizime koyarken , Derya ve Deniz ise pantolonlarımı katlıyorlardı. Erkenden gidip ev bulup , yerleşmem gerekiyordu.
Derya" niye bu kadar erken gidiyorsun anlamıyorum ki?" dedi yakınırcasına . Omuz silkip " Ev bulmam gerekiyor . Yerleşmem gerekiyor . Anca bitiririm işimi . " dedim . Deniz " ilk defa ayrılacağız . " dediğinde ise gülümseyerek " ne o dağınığım diye gideceğim zamanı gözlüyordun . Ne oldu ?" dediğimde .
Deniz elindeki kremimi eline sıkıp yedirirken " galiba bir tek onu özlemeyeceğim . Gideyi geçim kaynağım , kıyafetlerim!" dediğinde Derya ile gülmeye başladık.
Üzülmesinde haklıydı aslında . Resmen benden geçiniyordu .
Derya " üzülme kardeşim , senin de postalarık onun yanına ayrı kalmazsın ." dediğinde . Deniz hiç düşünmeden " OLURRR!" dediğinde Derya ile dahada gülmeye başladık...
Elimde tayin kağıdını ile balkona çıktığımda herkes masanın başındaydı. Abimler yengemler ile otururken babam baş köşede oturuyordu bir yanında annem diğer yanında ise kız kardeşim otururken annem " ula Aygah gelsene ula buraya ortaklık mal eleden gideyi bak! " dediğinde anneme " geleyecegum ana önce birşey diyeceğum" dediğimde kardeşim " aha abim de evleneyi ev bana kalayı . " dedi ve kalkıp horon oynamaya başladığında gülüp " bakayrumda benden kurtulmaya pek bir meraklısun . Ama merak etme gene kurtulamaysınuz benden ." dedim ve devam ettim " tayin yazum gelmiştur . Yeni görev yerim belli olmuş" dediğimde annemin gözlerine dolmuştu .
Babam " ha bu sefer yolculuk nereydur ?" dediğinde ise nefes alıp " Ankara" dedim . Annem oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi . Bana sarılıp " sen gidince hep yureğum ağızıma geleyim , acaba bu sefer sağ salim gelecek mi diye hep yolunu gözlüyorum." Dediğinde anneme sarılıp " Anam yapmayasun böyle bilmeyi misin beni ben bunun için asker olmadım mı ?" dediğimde gülüp " hadi ula eşşek masaya geçek " dedi .
Ortamda gülümşmeler olurken kardeşim " vallah tam kafiyeli oldu ha. " dediğinde ensesine vurup
" yemeğini ye hadi ." dedim .
Ensesini tutarken " ya abi yeter artık " derken ben ise keyifle ağızıma bir tane sarma atmıştım.
Elife'yi evine bıraktıktan sonra kendi evime gelmiştim . Annem mutfakta yemek yaparken babam salonda haber izliyordu . Babamın yanına oturdum. Yine bir kadına şiddete haberi vardı televizyonda.
Sırf adam olacak vasıfsızın sevgisine karşılıklı vermediği için adam kadını öldürmeye çalışmıştı . Sonuçta ise kadının yüzüne kırk tane dikiş atılmış vasıfsız ise 8 yıl 3 ay hapis cezası almıştı.
Ama hikaye burada bitseydi keşke . Her ne kadar şimdilik. u kadar olsada olacaklar aynen şu şekilde olacak. Bu vasıfsız varlık hapiste olduğu her gün her saniye kadına lanet edip bedua okuyacak , onu öldürmek için günler sayacaktı . Hapisten çıktığında ilk işi kadını sıkıştırıp istediğini almaya çalışacaktı . Kadın vermediğinde ise onu dövecek , hatta belki onu öldürecekti. Sonra mı?!
Jilet gibi bir takım elbise giyip güzel bir kravat takarak , hâkimin karşınına çıkacaktı. " pişmanım hakim bey , bir daha yapmam ..." gibisinden bir sürü asılsız cümle kulanacaktı . Sonra hak etmediği kadar az olan bir ceza ile hayatına devam edecek , hatta kadın ölmediyse onu tekrar tekrar rahatsız edecekti taki kadın ölene kadar .
Bu böyleydi . Sonra bu varlık tekrar hakim karşısına çıkıp af dileyecekti . Sonra ise hiç birşey olmamış gibi hayatına devam edecekti.
Kadın olmak bu ülkede en zor şeylerden biriydi belkide . Namus denildiğinde ilk akla gelen kadın olunurdu. Ama kimse erkeğe namus gözü ile bakmazdı.
Bir yerde bir kadın şiddeti gördüğünde eşine , beyine , kocasına karşı gelmeseydi denilirdi. bir Allah'ın kulu da bu karaktersiz eşin karşısın çıkıp cevabını karşılığını vermezdi .
Sokakta gezerken biri laf attığında kadın suçlu olurdu direk , açık giyindiği için . Oysa erkeginde gözüne namus perdesi çekmesi gerekmez miyidi ?
Kadın gece sokakağa çıktığında ve başına bir şey geldiğinde direk " gece vakti kız başına sokağa çıkmasaydı " denilirdi. Ama kimse çıkıp " şerefsiz herif " diyerek bu vasıfsız kişiyi dövmezdi mesela .
Asıl dayak yemesi gereken yemezdi de en masumlar dayak yerdi bu ülkede .
Evde ev hanımları , hastanede doktorlar ve hemşireler , okulda öğretmenler , sokakta taksicilerin veya diğer kadınlar ...
Hep en masuma kesilirdi adalet . Sırf kendisine şiddet uygulamaya çalıştı diye kocasını öldüren kadın gibi ...
" Oğlum ? Ne düşünüyorsun ?" babamın sesi ile düşüncelerimden çıktım . " efendim . " babam " ne düşünüyordun dertli dertli ?" diye sorunca " kadınları ve asla onlardan yana olamayan adaleti " dedim . Ve devam ettim " kısa giyindikleri için aranıyor oluyorlar , gece sokağa çıktıkları için binbir türlü laf işitiyorlar , yetmiyor eşlerinden dayak yiyorlar ... Ama hepsinin sonunda yine suçlu onlar oluyorlar . Adam aldatıyor mesela ilk dediklerimi şey " kadın olsaydın elinde tutsaydım " oluyor . Şiddete görüyor " sesini çıkrama otur oturduğun yerde " deniliyor . " Tacize uğruyor açık giyinmeseydi " deniliyor " heşeyin suçlusu bir şekilde kadın çıkarılıyor. Bunu kadına yapanlar ise ya ceza almıyor ya da alması gerekenden az bir ceza ile paçayı kuratarıyor olan yine kadına oluyor ." dedim .
Babam derin bir nefes alıp "öyle oğlum öyle . Her kesimi olmasada yinede hâlâ namus denilince ilk kadın akla geliyor ne yazık ki . " dedi .
Annem salona girince saçımı karıştırıp " ne yaptınız aldınız mı istediklerinizi ?" diye sordu . Onun yanağını öpüp " evet sultanım aldık . " dedim . " Açsan birşeyler ye ha mutfak orada " diyince gülüp " Elife ile beraber yedik ." dedim .
Sonra devam ettirdim " bu arada ben size birşey diyecem ." dediğimde annem " hayır oldun oğlum " dedi . Gülüp " hayır sultanım hayır " dedim . Babam kafama vurup " lan eşşek herif uzatmada söyle " dediğinde kafamı tutarak " bak eğer ileride bu süper zekam giderse bil ki senin yüzünden , sebebi sensin " dediğimde bir kere daha vurmuştu . Annem beni kendisine çekip sarılırken " rahat bırak çocuğumu" dedi . Dev ettirdi " sen ne diyecektin söylesene ?" dediğinde yerimde dikleşerek " yeni tayin yerim belli oldu . Ankara " dedim . Annen " iyi bari en azından doğudan daha güvenlik bir yer " diyince güldüm. Babam bu gülüşümü anlayıp " Turan timi için ilk temel timler kuruluyor onlardan biri mi?" dediğinde onu onaylamıstım. Annem " hakkınızda hayırlısı olsun oğlum " diyince " amin sultanım amin " dedim .
Ben Turan Timi için kurulan bir time seçilmiştim ,tıpkı diğerleri gibi . Ben Rüzgar Timi'ne seçilmiştim...
Bölüm hakında ve karakter hakkında düşünceleriniz ve sorularınzı alalım ?
Adalet ve kadın için ne düşünüyorsunuz .
Okur Yorumları | Yorum Ekle |