2. Bölüm
Hazel Mono / The Same Masks / 🎭 Bölüm 2 🎭

🎭 Bölüm 2 🎭

Hazel Mono
hazelmono

Saat gece yarısı ikiyi gösteriyor. Uykum yok ve tek başıma olmaktan keyifsizim. Tüm odalar karanlık, kalkıp ışığı açmaya üşeniyorum fakat karanlıktan korkmuyor da değilim.

 

Telefonumu elime alıp babamı aramayı düşünüyorum,onlar bizden 13 saat geride. Muhtemelen onlarda yeni yeni öğlen oluyor.

 

Babam ve üvey annemin işte olduğunu bildiğim için onları aramaktan vazgeçip yataktan kalktım. Oturdukça bunaldığım ve duvarların üstüme geldiği bu saçma ev şuandan itibaren bensiz bir gece geçirecek.

 

Pijamalarımı çıkarmadan üstüme bir hırka giydim, anahtarımla telefonumu aldım ve terliklerimi giyip kapıyı kitledikten sonra komşularımı uyandırmamak adına sessizce merdivenlerden indim.

 

Ellerimi ceplerime koydum ve sokağın sonuna doğru yürümeye başladım. Aklım hâlâ Jeon Jungkook'un bana verdiği kağıttaydı, üstünde bir harf dahi yoktu,bomboş ama özenle kesilmiş bir kağıt parçasıydı sadece.

 

Birinin saçma bir şaka yaptığı düşüncesi mantıklı gelmeye başlamıştı. Belki de Jungkook kağıdı kemerime kendisi koymuştu,ve benimle dalga geçmek istemişti.

 

Sokağın sonundaki parkı görünce adımlarımı hızlandırdım gece olduğu için kimsecikler yoktu.

 

Grili,beyazlı, turunculu neredeyse rengarenk ufak bir kedi salıncaklardan birinde uyuyordu, fakat adım seslerimi duymuş olmalıydı ki endişeyle başını kaldırdığında yanına çömelip boynunu sevdim. Mırıldanmaya başladığında ve gözlerini kapattığında çok rahatlamış hissettim.

 

Hayvanlar cidden bana bedava terapi sağlıyordu,ve dünyadaki tüm insanların bunu anlamasını istiyordum.

 

Eğer üzgünsek, yanlızsak,bir akvrayum balığı bile,kesinlikle,biz insanların hayatını degiştirebilecek bir güce sahip.

 

Çömelmekten dizlerim ağrıdığında doğruldum ve tekrar uyanan kediyle göz göze geldim. Karşıdaki banka doğru yürümeye başladığımda salıncaktan inip bana doğru koştu. Sanırım kader onu bana göndermişti.

 

Banka oturduğumda kedi hiç çağırmamı beklemeden kucağıma çıktı ve sanki hiç uyanmamış gibi uykusuna devam etti. Tüylerini biraz daha sevdim ve tekrar ne kadar güzel olduğunu farkettim. Turuncu kısımları çok olmasa bile içimden ona Karamel demek geçmişti.

 

Bir yandan kediyi severken kafamı geriye doğru attım. Bugün aklımdan çıkmıyordu.Çok önemsenecek bir şey olmamıştı fakat,neredeyse hiç tanışmamamıza rağmen Hoseok ve arkadaşlarının beni dışlamayıp aksine yanına çağırması beni inanılmaz mutlu etmişti.

 

Telefonumun ekranını açıp yavaş yavaş üç buçuğa gelen saatle yüzleştim. Pek umrumda değildi ama babam böyle bir şey yaptığımı bilse muhtemelen kafayı yerdi. Bende vicdan azabı çekmek yerine hiçbir şey olmamış gibi davranmayı seçtim ve kedinin tüylerini okşamaya devam ettim.

 

Gecenin sessizliği ve yıldızlar kendilerini sergilerken geceye ait olmayan birkaç ses duymuştum. Farklı kişilere ait olduğunu anladığım seslerin hepsi kızlara ya da hepsi erkeklere ait değildi. İki sokak ötede bir bar olduğunu hayal meyal anımsarken umursamamaya karar verdim ve sesin sahiplerinin görünmesini bekledim.

 

Beş dakika kadar sonra beklediğim olmuştu. Bardan çıktıklarına emin olduğum 2 kız ve 1 erkek vardı. Erkeği tanıdığımı farkedince rahatsız olmuştum. Gürültülü bir şekilde parka girdiklerinde yavaşça kediyi kucakladım ve banktan kalktım.

 

Geri eve doğru yürümeye başladığımda gençlerin sesleri sokakta yankılanıyordu.

 

***

 

Sabah yatağımdaki tuhaf çıtırtılarla uyandım. Karamel adını verdiğim kedi kesinlikle dışarıda kalmayı kabul etmemiş zorla içeriye girmişti. Şuan ise yatağımda yatıyor ve tırnaklarını törpülemek için mavi yorganımı kullanıyordu.

 

Saate bakınca sessiz bir küfür savurdum. Bugün cumartesiydi ve daha çok erkendi. Zaten sabaha karşı uyumuştum ve toplam üç saat bile olmamıştı. Kediyi tutup yere bıraktım ve uyumaya çalıştım.On dakika hareketsiz yatınca uyuyamayacağımı anladım ve homurdanarak yataktan kalktım.

 

Mutfağa doğru gittim ve yemek masamda zıplayan kediyi gördüm. Gidip evin kapısını açtım ve gitmek istiyor mu anlamaya çalıştım. Hiç oralı olmadı ve meyve olan tabakları koklamaya devam etti.

 

Buzdolabını açtım ve hem benim hem kedinin ortak yiyebileceği bir şey bulmaya çalıştım.

 

Aklıma buzluktaki nuggetlar geldiğinde arayışım bitti. Bir paketi çıkardım ve hızlı çözülmesi için sıcak suyun içine koydum. Yaptığım ne kadar doğru bilmiyorum ama saatlerce onun çözülmesini bekleyemezdim.

 

Birkaç tane de patates çıkartıp onları da doğradım ve altını açtığım tavaya koydum.

 

Aklınıza gelebilecek en sağlıklı kahvaltıyı edeceğim için mutlu olabilirdim.

 

Patatesleri ve Nuggetları pişirmeyi başardıktan sonra Karamel'le karşılıklı oturup yemeğimi yedim. Okada oyuncu bir kediydi ki sofra boyunca patates dilimlerimle dövüşmüştü.

 

İkimizde doyduktan sonra bulaşıkları yıkamaya başlamıştım ve o sırada telefonumun çaldığını duydum.

 

Saat hâlâ erken sayılırdı bu yüzden kimin aradığını merak ederek telefonu elime aldım. Yabancı numara olduğu için tedirgin bir şekilde açtım ve o neşeli sesi duydum.

 

"Günaydın Venuce,ben Hoseok!"

 

"Günaydın Hoseok."

 

"Nasıl gidiyor?"

 

"Yaşıyorum,sen nasılsın?"

 

"Her zamanki gibi!"

 

Gülümsememe engel olamamıştım, enerjisiyle etrafa pozitiflik saçıyordu resmen.

 

"Bugün bizimkilerle dışarı çıkıp akşam bara gideceğiz gelmek ister misin?"

 

"Ben mi?"

 

"Hayır annen."

 

"Ne?"

 

"Venuce senden bahsediyorum tabii ki."

 

"Bilmiyorum neden geleyim ki?"

 

"Tanrım delireceğim,insanlar diğer insanlarla dışarı çıkar, eğlenmek sosyalleşmek gibi aktiviteler için. Okul başlayalı 3 hafta oluyor ve o süre boyunca evde oturduğuna eminim-"

 

"Ay tamam geliyorum." diyerek Hoseok'un lafını kestim, sabah sabah azar yemeyi kaldıramayacaktım.

 

"Güzel! Jungkook 12 de seni evden alır."

 

"Hey-"

 

Telefon kapandığında çıkan aptal sesi duyduktan sonra elimi alnıma vurdum. Niye bukadar samimilerdi ki? Ben bir tür deliydim aslında.

 

Bana acıklı gözlerle bakan kediyle göz göze geldiğimde tekrardan ne kadar tatlı olduğunu düşündüm. Kaderin bana hediyesini böyle vermesini,ve ona bakabilecek bir yerim olduğu için mutluydum.

 

***

 

"Efendim kız cidden yaşıyor. " dedi iri ve kirli sakallı adam.

 

"Az önce Kore'deki adamımızdan bir arama aldım. Hem yüz olarak size çok benziyor hem de gece yarısı evde olmadığı bir saatte kağıttaki parmak izlerini kontrol ettik."

 

Karanlık binanın içinde sandalyenin gıcırtısı yankılandı ve iki adam yüz yüze geldi.

 

"Yanında biri var mıydı?" dedi yakışıklı adam, ve kumral saçlarını düzeltti.

 

"Gün içinde birkaç kişiyle görüştü,ergen tipler,bir tanesi kıza kağıdı verdi,onun da parmak izini bulduk.Adı Jeon Jungkook, ve kız eve dönerken aptal bir kediyle döndü."

 

"Küçük bir hayvanın zararı dokunmaz. Tek olduğu bir zamanı bekle, buraya getirip kendi ellerimle öldüreceğim onu. Vurgundan hayatta kalması imkansız. Hayata yapışmış resmen."

 

Diğer ufak olan adam lafa karıştı.

"Efendim işinize karışmak istemem fakat kızı buraya getirmek çok dikkat çeker. Burası ufak bir yer,insanlar yeni kişiler görmez gördüklerini unutmaz, ayrıca sabıkanızdan dolayı uçak kiralamanız çok zor neredeyse imkansız. Yolcu uçağıyla da buraya getirmemiz hapise bilet almak gibi bir şey olur."

 

Yakışıklı adam ufak olanın dediklerini mantıklı bulmuş olacak ki sessiz kaldı ve odaya kısa süreliğine sessizlik hakim oldu.

 

5 dakika kadar sonra içeriye bir adam daha daldı.

 

"Efendim öldürdüğünüz adam, kızın gerçek babası sandığı kişi değil. Zaten üvey olduğunu biliyormuş. Sizi hapse attıran kadının ikinci evliliğiymiş bu."

 

Sandalyedeki adam bir hışımla yerinden kalktı ve bu sefer de sandalyenin yere düşme sesi odada yankılandı.

 

"NE!"

 

"Evet efendim öldürdüğünüz adamın kızla ve eski olaylarla hiçbir alakası yok."

 

Yakışıklı olan adamın gözlerinde alevler parlamaya başlamıştı. Öfkeden eli ayağı titriyor gözü seyiriyordu.

 

"Efendim sakin olun." dedi iri adam.

 

"Adamı bulabiliriz, hatta kızının yanına göndeririz ve bir taşla iki kuş vurmuş oluruz."

 

"Hazırlanın!" diye haykırdı efendi. "Bir plan

yapacağız,ve bu iş bir aydan kısa sürecek!"

 

---

Desteklerinizi bekliyorum✨💕

 

Bölüm : 30.08.2024 01:15 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...