15 dakikadır dolabın karşısında dikiliyordum. Sene başından beri -biliyorum daha bir ay bile olmadı- ilk kez gezmeye gidecektim sonuçta. Boş boş yatmayı ne kadar sevsemde benim için yanlızlık dünyadaki en zor şeylerden biriydi.
Sonunda ne giyeceğimi seçtiğimde 10 dakikam da ona gitmişti. Telefonuma uzanıp saate baktığımda 12'ye 5 kaldığını gördüm. Şansıma zamanlamayı güzel tutturmuştum. Gözlüğümü takıp anahtarımı aldım ve uyuyan kediye baktım. Bir şey olmazdı sanırım,ama dönerken ona kesinlikle yemek bulmalıydım.
Şimdilik mama kabına biraz süt koydum ve üstüne ekmek doğradıktan sonra yavaş adımlarla dışarı çıktım.
Bugün güneş tüm gücüyle etrafı ısıtıyordu, günlerdir süren kuru soğuktan sonra bu hava güzel hissettirmişti.
Ağustosun sonlarında olduğumuz için daha fazla soğuk olmadan bir kez daha güneşi görmek de güzeldi.
Duvara yaslandım ve Jungkook'u beklemeye başladım.
Nereye gideceğimize dair hiçbir fikrim yoktu, keşke Hoseok aradığında sorsaydım diye düşündüm.
O sırada telefonum çaldı ve arayanın üvey annem olduğunu gördüm, yüzümdeki tebessümle beraber telefonu açtım.
"İyiyim Lena,siz nasılsınız, gecenin bu saatinde ne yapıyorsunuz?"
"Babanla yemeğe çıkmıştık,yeni geldik,inanabiliyor musun şuana kadar ilk kez pintilik yapmadı."
"Benim babam olduğuna emin miyiz,bir kontrol et istersen."
Telefondan babamın kahkahası gelince gülümsedim.
"İyi kazanıyorum bu aralar." dedi babam.
"Hatta banka hesabındaki parada da bir artış görebilirsin bakacak olursan."
"Gerek yoktu baba yeterince gönderiyorsun zaten, biriktirecek param bile kalıyor, çok teşekkür ederi-"
"Sus bakalım Venny,hediyeye itiraz edilmez." dedi Lena.
O sırada karşıdan gelen Jungkook'u gördüm, üstünde siyahtan başka bir renk yoktu,bol kısakollu tişörtün altına siyah bir penye giymişti. Altında çok cepli spor ama şık bir pantolon vardı. Ayakkabıları da kıyafetleriyle uyumlu siyah bir spor ayakkabıydı.
"Şuan kapatmam gerek bir arkadaşımla dışarı çıkacağım." dedim ve cevabı bekleyemeden telefonu kapattım.
Jungkook aramızdaki mesafeyi kapatıp karşıma geldiğinde istemsizce gülümsedim,siyahı pek sevmesem de onun üstünde çok asil görünüyordu.
"Günaydın." dedi ve gözlerine giren saçlarını geriye atıp gülümsedi.
"Yanımda parlıyorsun, havanın bu kadar güneşli olduğunu bilseydim bende senin gibi giyinirdim."
"Siyah sana yakışmış, umarım sıcaklamazsın."
Jungkook tekrar gülümsedi ve yanyana sokağın bitişine doğru yürümeye başladık.
"Namjoon ve Tsuki'nin evine yakın büyük bir eğlence yeri var. Hem lunapark hem AVM gibi düşünebilirsin. Bizimkilerle nadir gideriz,okulun dışında grubu toparlamak çok zor oluyor."
"Otobüs? Üzgünüm seni alabileceğim bir arabam yok."
"Bu kadar yeni tanıştığım birinin arabasına binmem zaten,bize yakın mı diye anlamaya çalışıyorum." dedim.
"Otobüsle yakın." dedi Jungkook.
Kendimi tutamayıp ofladım ve sokağın bitimindeki otobüs durağına gelene kadar tek kelime etmedim.
Hangi otobüsle gideceğimizi bilmediğim için göz ucuyla Jungkook'a baktım. Telefonuyla bir şeyler yaptığına göre otobüsün gelmesi yakın değildi.
Kollarımı kavuşturdum ve beklemeye başladım.
Jungkook telefonunu cebine attı ve yolun önüne doğru yürüdü.
***
Kafamı cama dayamış kusmamaya çalışıyordum,Jungkook yanımdaki koltuğa oturmuştu ve benim gibi görünüyordu.
"Otobüs seni de mi tutuyor?" diye sordu ve bana baktı.
"Kesinlikle." dedim midemin bulanmış olmasının verdiği sinirle.
Güldü,ne kadar yol kaldığına bakmak için arkadaki durak tabelasına baktı,birden yüz ifadesi değişti ve bana döndü.
"Dün sana söylediğim adamı hatırlıyor musun? Şuan en arkada sol köşedeki koltukta oturuyor."
Dediği şeyle irkildim. Birkaç dakika geçtikten sonra tabelaya bakıyormuş gibi yaparak bahsettiği yerdeki adama baktım. Çok yaşlı görünmüyordu. Jungkook'unkine benzer bir fiziği vardı. Koreli olmadığı kesindi, muhtemelen Amerika'lıydı.
"Evet" diye mırıldandım. "Kim olduğuna dair hiçbir fikrim yok."
"İstersen bu konuda sana yardım edebilirim fakat şuan inmemiz gerek."
Jungkook ayaklanıp beni de kaldırmak için bileğimden tutunca beynime bir uyarı gitti, boşuna onun telaşıyla ben de telaşlanmıştım.
Paldır küldür otobüsten indikten sonra, dik dik Jungkook'a baktım ve bileğimi elinden kurtardım.
"Rahatsız ettiysem üzgünüm." tarzı bir şeyler gevelediğini duyar gibi oldum ama pek sallamadım.
Kafama göre yolda yürürken onun peşimden gelmediğini fark edince durakladım ve ona baktım. Eliyle yolun öbür tarafını işaret ettiğimde elimi alnıma vurdum.
"Ah Tanrım, kesinlikle rezil olmadım, unut bunu."
Ayaklarımı vura vura Jungkook'un yanına gittim ve peşinden yürüdüm. 10 dakikalık sessiz bir yürüyüşten sonra,sonunda şu eğlence yerine geldiğimiz için şükrettim.
Jungkook AVM gibi olan yerin kapısına doğru yürüdüğünde geri kalan arkadaşlarını gördüm. Hepsi toplaşmışlar gülüşüp sohbet ediyorlardı.
Jimin uzaktan Jungkook'u görünce dramatik bir şekilde ona doğru koşmaya başladı. Ben de biraz kenarı çekildim, sarılmalarına izin verdim ve diğerlerinin yanına yürüdüm. Hepsiyle selamlaştıktan sonra deli deli davranan Jimin ve Jungkook da aramıza katılmıştı.
Namjoon'un sesiyle daha fazla odak noktası olmaktan kurtulmuştum, içimden kendisine teşekkür ettim.
"Yemek yiyoruz!" diye bağıran ve az daha kaçacak olan Jin'i Yoongi koluna yapışarak tuttu.
"Hyung! Herkes kahvaltısını yaparak geldi,sen de dahil."
Jin yalancıktan gözyaşlarını silerken Taehyung onun sırtını sıvazladı.
"Lunapark olabilir mi?" dedi Yuko.
"Sabah sabah mı?" diye cevap verdi Yoongi.
"Kızı terslemesene Hyung. Akşam bara gideceksek Lunaparka sabah gitmek zorundayız,birinden vazgeçin." Dedi Hoseok gözlerini devirmeyi ihmal etmeden.
"Bardan vazgeçmiyoruz." diye bağırdı Yoongi ve Jimin.
"Ay gevşekler." dedi göz deviren Yuko.
"Sakin olun,sakin olun,grubumuzun yeni üyesine sormaya ne dersiniz." dedi Taehyung sakince.
"Ben seçim yapamam." diye mırıldandım. "Fakat bara gitmekte kararlıysanız Lunaparka şimdi gidebiliriz."
Konuşma boyunca sadece gülen ve sesini çıkarmayan Jungkook'a baktım. Beni kafasıyla onaylayarak desteklediğinde biraz daha rahat hissetmiştim.
Diğerleri de konuşmaya devam edip dediğimi yapmaya karar verdiklerinde peşlerinden gittim.
Yol boyu yanımda olan Jungkook'un nerede olduğuna baktım. Jimin ve Taehyung'la beraber gondola doğru koşmaya başlamışlardı,Namjoon ve Tsuki el ele dönme dolaba yönelmişti, Hoseok ve Yoongi atış sahalarında paintball oynuyordu, ve Jin kendine koca bir çubukta patates almıştı.
Ona bakınca gülümsemeden edemedim. İri bedeninin ve yakışıklı yüzünün ardında tatlı bir çocuk vardı.
Gözlerim Yuko'yu aradı. Tek başına banklardan birinde oturduğunu görünce ona doğru ilerledim. Yanına oturduğumda kafasını kaldırıp bana baktı ve toparlandı fakat üzgün olduğu belliydi.
"Yoongi neden senden hoşlanmıyor?"
Aniden sorduğum soruyla afallamış olacak ki şaşkınca yüzüme baktı.
"Çünkü sen ondan hoşlanıyorsun,belki seviyorsun, hatta aşıksın."
Yüzündeki ifade iyice belirginleşti.
"Muhtemelen biliyordur." dedim omuz silkip, "Hatta hepsi biliyor olabilir."
"Benim yüzümden sevgilisiyle ayrıldı. Ona üniversitenin başından beri takıntılıyım. Neredeyse iki sene oldu. Sevgilisi bunu farkettiği için onla ayrıldı ve Yoon bu yüzden beni suçluyor."
"Saçmaymış, kız onu sevseydi böyle saçma bir sebepten ayrılmazlardı."
"Bende ona bunu söyledim,benden iyice nefret etti. Hatta 2-3 ay yüzüme bile bakmadı. Namjoon onla konuşmasa şuan burada bile olmazdı. Buraya zaten tek geldim,Tsuki benden 1 sene önce geldi. Ailemden uzakta olmak zaten beni üzüyorken durup dururken bu suçlamayla karşılaşınca iyice moralim bozuldu. Yoongi yavaş yavaş beni kabullenmeye başlıyor. Bende kendimi affetmeye çalışıyorum."
Birden yanımızda beliren Jin, banka oturdu ve Yuko'nun kafasını kendi göğsüne bastırdı.
"Ağlaman ve yemek yememe eşlik etmen için bu oppan her zaman yanında olacak Yuqi."
"Adım Yuko." diye cıyakladı boğulmamak için debelenen ve Jin'i yumruklayan Yuko.
"Aynı şey." dedi Jin hiçbir şey olmamış gibi Yuko'nun saçlarını okşarken.
Görüntü karşısında kendimi tutamayıp kahkaha attım.
"Gidip biraz eğlenin." Dedim sessizce.
Jin mesajımı aldı ve Yuko'yu kaldırıp belinden itleyerek paintball sahasına götürdü.
Gülümseyerek onları izlerken yanıma biri oturdu, göz ucuyla
oturan kişiye baktım. Tanıdık gelen yüzü beni ürkütmüştü.
***
Oylayıp yorum yaparsanız çok sevinirim✨💜
Okur Yorumları | Yorum Ekle |