14. Bölüm

12. Bölüm : " Güzel .."

Hharee_
helenhare

 

Bulaşıkları yıkamış etrafı toplamıştı . Yusuf evde olduğu için gergindi ,öğle ezanı okunduğundan beri ortalıklarda görünmemesine rağmen . Aralarındaki bu çocuksu küskünlük baş göstermeden önce bir gün bile izin yapmadan çalışmış ,sabahları erken gidip geç gelmişti . İki gündür evde olmasını yadırgıyordu . Bu yüzdendir ki kendini oyalamak ve meşgul etmek için ev işleriyle ilgileniyordu .
Saat öğleden sonra ikiydi ve etraf sessizdi . Yusuf'un yukarıda ne yaptığını merak ediyordu .Yukarı çıktı . Bir yanı Yusuf'u görmek isterken bir yanı da uzak durmak, o aşağı inene kadar karşılaşmak istemiyordu .
Yatak odasının kapısı aralıktı , başını içeriye doğru uzattı . Ama Yusuf burada değildi . Dün gecenin hararetiyle dağılmış yatak olduğu gibi duruyordu. Darmadağınıktı ... Zeynep gibi ..
Yatak odasının karşısındaki çalıma odasından gelen tıkırtı ile irkildi ve arkasını döndü , burada olmalıydı. Az önce gördüğü dağınık yatak merakını törpülemişti . Artık o kadar da merak etmiyordu Yusuf'un ne yaptığını . Ama buraya kadar da gelmişti...
Üst kattaki dört odanın da kapısı yeniydi . Ama bu temizlemek için sadece bir kez girdiği , içerisinde üç tane kitaplık , iki koltuk ve eski bir masadan başka bir şey olmayan - diğerlerine nazaran daha dar - bu odanın kapısı eskiydi . Her daim üzerinde bulunan kalın pirinç anahtar yerinde yoktu . Kapının deliği içeriye göz atabileceği kadar büyüktü.. Buraya kadar gelmişti sonuçta ...
Dizlerinin üzerine çöktü .Kapının deliğine sağ göznü yaklaştırdı . Kapının hemen karşısında ki koltukta camın önüne oturmuş kitap okuyordu . Ne yaptığını görmüştü ama gidemiyordu . Koltukta geriye doğru yayılmış uzun bedeni huzurlu görünüyordu . Kitabı zarif bir şekilde kavramış narin parmaklara bir kez daha hayeret etti . O bir tamirciydi ... Tamircilerin elleri böyle olur muydu hiç? Eniştesinin de Yusuf 'un ki gibi bir tamirhanesi vardı .Parmakları şişer , tırnak dipleri makine yağı kalıntıları yığılmış olurdu . Üzerine sinmiş metalik koku öyle ağırdı ki ,eniştesiyle bağdaştırdığından , Zeynep 'in midesini bulandırırdı . Kişisel temizliğine dikkat etmediğindendi belki de . Halası bu konuda sürekli söylenip dururdu. Midesini bulandıran o kokuyu Yusuf'dan hiç almamıştı . Kokusu da güzeldi Yusuf 'un , kendisi gibi .
Olduğu yerde kıpırdandı, dizleri uyuşmuştu . Yakalanmadan gitmesi gerekiyordu ama Yusuf'un o huzur dolu ifadesine bir kez daha bakmak istedi . Kapıya biraz daha yaklaştı . Az önce oturduğu koltuk boştu , belki de odanın farklı bir kısımındaydı . Kapıya yaslandı , başını eğdi . Farklı bir açıdan bakarsa görebilirdi . Ama beklediği gibi olmadı , küçücük odanın içinde kaybolmuştu sanki.
Eski kapının gıcırdayarak açılmasıyla olduğu yerde kaskatı kesildi. Vücudu öne doğru yalpaladı . Yusuf'un ayaklarına tutunarak dengesini sağladı , alnı genç adamın üst baldırına çarptı . Yakalanmıştı . Yanaklarında filizlenmeye başlayan kızarıklık, boynuna ve kulaklarına da sıçramıştı . Öyle utanıyordu ki ... Tam şu anda yerin yarılıp bedenini yutmasını o kadar çok isterdi ki.. Hissettiği bu utançla yüzünü Yusuf 'un bacağına bastırdı . Ne yaptığının farkında değildi .
" Pozisyon fena değil de ...Hazırlıksız yakalandım doğrusu ..."
Telaşla geri çekildi , neyden bahsettiğini anlamamıştı .. Ama ses tonunun altına gizlenmiş alaycı tını Zeynep'in daha çok utanmasına neden oldu .
"N-ne ?"
Başını kaldırdı ,yüzü eşofmanın ağına çok yakındı . Anlamıştı ...
" Diyorum ki burada ,dizlerinin üzerinde ,çok güzel görünüyorsun ."
Çığlık atmak istiyordu . "... Sapık mısın, nesin sen ?!"
"Belki biraz .. Ama bunun başka nasıl bir açıklaması olabilir ki ..? Beni gözetleyecek halin yok ya .. Benim aklıma da bu geldi ."
"Ne gözetlemesi ..! Kapının kenarında böcek gördüm sandım da .." dedi Zeynep .Kapının pervazından destek alarak ayağa kalktı . Birden ayağa kalktığı için bacaklarına doğru hızlıca akan kan , uyuşmuş bacaklarının titremesine neden oldu .
"... o yüzden eğilmiştim de .. Sen kapıyı birden açınca da düşüverdim işte ."
" Ne yapacaktın böceği ? Hem ben böcek falan göremiyorum ortalıkta ."
Yakalanmanın neden olduğu gerilimle hafifçe titreyen eliyle pijamasının cebinde ki buruşmuş peçeteyi çıkardı . Bu peçeteyle en son ne yaptığını hatırlamıyordu . Belki de burnunu silmişti . Ama şu anda bunu umursayacak bir durumda değildi.
"Peçeteye sarıp atacaktım . Ama sen korkuttun zavallıcığı , kaçtı o da ."
" Peçeteye saracaktın demek ..."
"Evet , şimdi kim bilir evimizin neresine gitti . Belki de arkadaşlarını çağırıp istila edecekler her yeri .."
Dudaklarını birbirine bastırdı genç adam . Yanaklarında iki derin çukur oluştu . O gamzeler öyle belirgindi ki... Dudakları her gerildiğinde ,olur olmadık yerlerde , ortaya çıkıyor Zeynep 'in aklını bulandırıyordu . Tıpkı şimdi olduğu gibi ... Sustu . O böyle usul usul gülerken nasıl konuşabilirdi ki..
" Eee ne olmuş sonra ?"
"Ney ne olmuş?"
"Böcekler diyordun ya .."
"Haa böcekler .."
"Yoksa kandırıyor musun beni ?"
" Yok canım ne kandırması .. Evimiz şey olmasın diyeydi .."
" Öyle olsun bakalım .."
Ne söyleyeceğini bilemedi . Yanında durmak istiyordu ; daha yakınında olmak , onu tanımak istiyordu . Konuşmak , bir şekilde muhabbeti devam ettirmek arzusundaydı . Ama az önce yaşadığı yakalanmanın verdiği heyecanı bir türlü üzerinden atamamıştı . Terleyen avuç içlerini pijamasıyla kuruladı .Yutkundu .
"Eee, sen ne yapıyordun burada ?"
"Kitap okuyordum ... Biraz da dağılmış buralar , toparlayayım dedim ."
" Ne okuyordun ?"
" Kamelyalı Kadın , okumuş muydun ? "
" Hayır , adını daha önce hiç duymamıştım . "
"...İçeri gelmek ister misin ?"
" İsterim ."
Yusuf'un hemen ardından içeri girdi .İçeride ki kitaplıklar zaten dar olan odayı olduğundan daha küçük ve basık göstermişti .Tek kanatlı pencereden süzülen gün ışığını ,yarısına kadar indirilmiş stor perde kesmiş ;loş , biraz da olsa kasvetli , Zeynep'e göreyse durmak istemeyeceği bir oda haline gelmişti .
Raflar kitaplar ,dvdler ve gelişi güzel bir şekilde düzülmüş dergilerle doldurulmuştu . Bazı kitaplar o kadar eskiydı ki kalın , sararmış , tek tip ciltle basılmıştı . Kitapların üst ve alt kapağını ince, lacivert deriden yapılma sırt bir arada tutuyordu . Raflatan bir tane kitabı çekip aldı . Üst kapak boştu . Kitabın kapağını araladı . Ali Bey , Ayyar Hamza . İnce bir kitaptı . Kitabın basım tarihini görünce gözleri kocaman açıldı .
" 1962 , ne kadar eskiymiş ."
" Annem ve ..."
Duraksadı . Derin bir nefes aldı . "Eski kitapları toplamayı seviyormuş ... "
"..."
" Ben küçükken anlatmıştı...Biz buraya taşınmadan önce Bursa 'da oturuyorlarmış . Köylerinde ki öğretmen tayini çıkınca kitaplarını okuldaki öğrencilere dağıtmış . O zamandan beri , on yaşındaymış sanırım , eline geçen tüm kitapları biriktirmiş . Ondan sonra da ben başladım işte ... "
Elinde ki kitabı aldığı yere koydu .
"Sen ne zaman başladın ?"
" Lisedeyken . Sonra da böyle oldu işte . " dedi . Sağ elini hafifçe kaldırıp etrafını işaret etti.
" Oturalım mı ?" dedi genç adam . Zeynep 'in vereceği cevabı beklemeden yere oturdu .Sırtını duvara sabitlenmiş kitaplıklardan birine yasladı . Bacaklarını uzattı . Yere oturan Yusuf'un hareketlerini sessizce taklit etti.
"Senin böyle bir alışkanlığın ya da hobin falan var mı ? "
Düşündü , aklına söyleyebileceği hiçbir şey gelmedi .
"Yok.." dedi . Bir kelime , üç harf .. Ağzında ekşi bir tat bırakmıştı ; söyleyince yüzünü buruşturmasına neden olacak , boğazı düğüm düğüm eden .. Kısa ve netti . Ama bir o kadar da ağırdı . İnsan kendisinin neyi sevip sevmediğini bilmez miydi ? Ne yapmak istediğini , ne yaptığını ? Bilmiyordu işte . Şu yaşına kadar sorfra toplayıp yer silmekten , sekiz - beş bir işe gidip kazandığı maaşın yarısını da eniştesinin eline vermekten başka ne yapmıştı ki?!
Zeynep kendine geç kalmıştı . Bu ara sıra aklını yoklayan , altından kalkamadığı ağır bir yüktü . Ruhu yoruluyordu .
" Peki .. Boş zamanlarında ne yapardın?"
" Hiçbir şey .. Fırsat buldukça dinleniyordum ."
Boş zamanı hiç olmamıştı. En azından bir şeylere yönelebilecek kadar olmamıştı . Sıvılar bulundukları kabın şeklini alırdı,Zeynep de böyleydi. Nereye giderse gitsin bulunduğu yerin şeklini alır , oraya uyum sağlamak zorunda kalırdı . Kendine ait bir şeyi olamazdı , zaten kimse de olmasına izin vermemişti ...
"Çok mu yoruluyordun? "
"Evet .. Çok erken kalkıp geç yatıyordum . Ne kadar uyursam uyuyayım dinlenmiş hissetmiyordum ."
" İşin yüzünden mi ? Fabrikanın çalışma şartlarını pek bilmiyorum ."
" İlk başladığım zaman alışık olmadığım için zor gelmişti . Ama sonra alıştım tabi.. Beni yoran şey hem işte hem de evde uğraşmaktı ."
" Halan bir şeyler yapmıyor muydu ?"
"Ben evde yokken yapıyordu . Ama eve girdiğim anda her şey üzerime kalıyordu ... Haftada bir gün tatilim vardı mesela o gün de temizlikle falan uğraşıyordum . "
" ... Neden itiraz etmedin ? "
" Etmedim değil , edemedim . Bir mecburiyet var burada ."
" ..."
" İnsan başkasının yanında büyüyünce bir mahcubiyet hissediyor..."
Sustu . Söylediklerinin tanıdık ağırlığını yüreğinde hissetti Yusuf. Boğazı düğümlenmişti .
" Bir şey isteyemiyorsun kimseden .Rahatsızlık vermemek için .... "
Eskiyi hatırlamanın sert rüzgarı durmaduman etmişti kalbini . Tadı güzel olan bir kurabiyenin ikincisini isteyememenin o küçük kıza verdiği burukluğu hala içinde bir yerlerde taşıyordu . Bunlar küçük şeylerdi ... Ama arkasında kocaman izler bırakmıştı . Farkına yeni yeni varıyordu .
Yanağından süzülen gözyaşını hızlıca sildi .
" Aman boşver bunları , sıkmayalım canımızı . Hem senin de kafanı şişirdim ."
" Şişir ..Senin şişirmediğin kafayı ne yapayım ."
Kolunu omuzuna sardı , genç kadının bedenini yanına çekti. Başını göğüsüne yasladı. Parmakları çenesini sardı , başını kaldırdı . Baş parmağıyla gözünün altını ve yanağını okşadı . Dudaklarını alnına bastırdı . Teninde acelesi yokmuş gibi dinlendi dudakları .
Onu teselli edebilecek bir şeyler düşündü . Ya da bir kaç cümle .. Ama ne söyleyecek ne de yapabilecek bir şeyi vardı . Ama onu anlıyordu . Hem de her zerresi .

****
Televizyonun önünde ki koltuğa oturmuş daha önce en az iki kere izlediği bir filmi tekrar izliyorlardı. Filme odaklanamıyordu . Omuzuna yaslanmış beden dikkatini dağıtıyordu . Yaklaştı , maksadı onu biraz daha yakınına çekmekti .Kolunu bedenine sardı . Çenesini başına yasladı .Kollarının arasında olmasına rağmen -sesli söylemeye çekineceği bir şekilde - onu özlemişti . Belki de özlediği şey -romantik duygulardan tamamen arınmış bir şekilde - onun bedeniydi .
Omzuna düşmüş geceliğinin askısını düzeltti . Teni , televizyon ışığının aydınlattığı karanlık odada ışıldıyordu .
" .... sen ne yapardın ?"
"Ne ? " dedi Yusuf . Dalgındı .
" Sen , beni dinlemiyor musun ?"
" Yok , dalmışım öyle . Ne söylemiştin ?"
" Diyorum ki , sen zamanda geriye gidebilseydin neyi değiştirirdin ?"
Duraksadı . Üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen hatırladıkları hala aynı tazelikteydi ve sanki dün olmuş gibi yüreğini sızlatıyordu. Kendisine karşı derin bir acıma hissetti.
Bu soru daha önce geceleri onun uykularını bölen , bunalmasına ve kendisine ağır bir ıstırabı pay biçmesine neden olacak bir çok unsur barındırıyordu .
O gün korkup saklanmasaydı bir şeyleri değiştirebilir miydi ?
" Güzel bir günde ki değişimden mi yoksa kötü bir gündekinden mi bahsediyorsun ?"
" Hayır bir hata gibi düşün . Hem insan neden güzel bir günü değiştirme ihtiyacı hissetsin ? "
" Güzel bir günde geriye gidip onu bir daha yaşamak için . Hiç bir anın sonsuza kadar sürmesini istemedin mi ? İşte tam olarak bu yüzden ..Kötü bir günde geriye gidebileceğimi düşünmek içimde ki suçluluk duygusunun beni tüketmesine neden oluyor . Çünkü ...Yaptığım hataları geri alamam .. Yoksa düzeltmek istediğim çok şey var . Ama bu ihtimali düşünmek aynı zamanda elimde olmayan bir şeyin acısını yeniden çekmeye benziyor ..."
Duraksadı ve hemen ardından devam etti .
".... Bir sürü keşkem oluyor sonra .. Bir süre sonra fark ediyorsun ki bazı şeyler ne benim düzeltebileceğim şeylerdi ne de benim hatamdı . Bu yüzden kalbimizin kaldıramayacağı şeyleri konuşmayalım ... "
Yutkundu , kelimeler boğazına dizilmişti . Söyledikleri ve söyleyemediklerinin ağırlığı altında kıvranıyordu .
" Güzel bir gün olsun o zaman ."
"Tamam ama önce sen anlat ."
" Olur ... Daha sekiz yaşındaydım sanırım . Okulda bir etkinlik vardı , 23 Nisan 'dı . Kırmızı bir etek giymiştim . O eteği o kadar çok seviyordum ki ... En güzel kıyafetim de oydu üstelik .Müsamere de şiir okumuştum , hem de hiç takılmadan . Annem en öndeydi , gülümseyerek beni izliyordu . Çocuk aklımla bile fark etmiştim ; annemin uzun zamandır o kadar güzel gülümsemediğini . Onun gülümsemesi ve kalabalığın alkışları beni öyle mutlu etmişti ki ... Ertesi gün uyandığım da aynı güne bir daha uyanmak istemiştim ."
"..."
"Şimdi sıra sende ."
" Benim anlatabilecek özel bir günüm yok .. Yani bir günüm değil yıllarım var . Hala her şeyin güzel olduğu , hiç bir şeyden haberimin oladığı zamanlar . Çocukluğum .. "
" Hile yapıyorsun .. Vardır illa ki bir şeyler !"
" Ne hilesiymiş ?! Seni de bir türlü memnun edemiyoruz cimcime ."
" Daha spesifik bir şeyler anlat ."
" Yok kızım , vardı da ben anlatmıyorum sanki?!"
" Hıh ."
" Bu yüzden tavır mı alıyorsun kocana ?"
Arkasını döndü . Kollarını birbirine doladı . Kaşlarını çattı .
"Yok canım ne tavrı , nazlanıyorum sadece ."
" Bu nazlanma işleri böyle alelen söylenerek yapılmıyordu sanki. "
" Nasıl yapıldığını nereden bileceksin ki sen ?"
" Bildiğimden değil , sen böyle çat diye söyleyince şaşırdım sadece ."
" Senin fark etmen uzun süreceğinden kendim söyleyeyim dedim ."
" Bir de kıt oldum şimdi ... Dur biraz .. Dalga geçiyorsun benimle .Şimdi gösteririm sana gününü ."
Ayaklanıp kaçmaya çalışan bedeni yakaladı , kucağına çekti .Beline dokundu . Ürperdi Zeynep ; ellerinin altında titreyen beden kahkahalarının arasında soluklanmaya ,ona yaptığı bu tatlı eziyetin pençelerinden kaçmaya çalışıyordu .
"Yusuf .. dur .. Ah .."
Yanağını ısırmıştı . Öyle tatlıydı ki... Dağılmış saçları , kırmızı yanakları ve sol yanağını süsleyen diş iziyle mütiş görünüyordu . Duraksadı . İkisi de nefes nefese kalmıştı .
"Yusuf ya ! Ne yaptın , yanağımı ısırdın resmen ?! Yamyam mısın sen ?"
" Bilmem belki de öyleyimdir ." dedi .Ellerini beline sardı .
"Kesin öylesin , şuna bak !"
Parmağıyla, az önce eliyle kuruladığı yanağını işaret eti . "Ben de seni ısırayım mı şimdi ?" dedi .
"Isır . Nereyi istersen ısırabilirsin . Emrine amadeyin . İntikamını almalısın bence ."
Yanakları kızardı , işlerin bu noktaya nasıl geldiğini bir türlü anlayamıyordu . Öyle arsız bir adamdı ki .. Omuzlarına koyduğu elleriyle bedenini iteledi . Bu anlamsız çabası dudaklarına sokulan dudakların sıcaklığını hissettiği anda son bulmuştu . Bedenini iteleyen elleri ensesine dolanmış , bedenine sokulmuştu . O yörüngesine girdiği anda çekimin kapılıyor ve ona ayak uyduruyordu . Bu bir tutulmaydı esasında .Onu yutuyor , gölgesi altına alıyordu . Halinden memnundu . Çünkü ona çölde kaybolmuş bedevinin bir damla suya olan hasreti gibi derin bir istekle tutunuyordu . O olmasa tüknecek , kaybolacakmış gibi ...

 

****************

Öncelikle merhaba ..

Bazılarınıza pazar gününe kadar yayınlarım demiştim . Teknik olarak pazar olmasa da bana göre pazarmış gibi ..

Keyifli okumalar diliyorum .

Öpüldünüz 🥰❤😘

Bölüm : 30.12.2024 00:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...