15. Bölüm
Hharee_ / Mehlika / 13: 'Zarif ...'

13: "Zarif ..."

Hharee_
helenhare


Yorgundu .Birkaç günlük aranın ardından işe gitmek bedenini tahmin ettiğinden daha fazla yormuştu .İçerisinde bulunduğu boğucu ortam da zaten yorgun olan bedenini daha fazla yoruyordu .
"Ooo Yusuf bey siz böyle yerlere gelir miydiniz ?" dedi Halis .
Onu çocukluğundan beri tanırdı . İnce yapılı , soluk benizli , kara kaşlı , kara gözlü bir oğlandı . Kulağının ardından sigarası eksik olmaz , elinde ki tepsiyle masaların arasında hızlıca dolaşır çay dağıtırdı .Kahvehane birkaç ay önce ölen babasından ona kalmıştı . Elinde ki çayı masaya , Yusuf'un hemen önüne bıraktı . Çaydan bir yudum aldı , çok sıcaktı .Dili yanmıştı .
"Arada oluyor .. " dedi Yusuf . Sesi kısıktı .Söylediklerini duymamıştı . Eğdiği başını kaldırdı , Halis çoktan kalabalığın arasına karışmıştı . Ellerini saçlarının arasında gezdirdi . Hemen karşısında oturan Mehmet'e doğru döndü.
" Senin buluşmak için seçtiğin mekanın ..."
" Hiç yakışıyor mu senin gibi bir herife .."
" Çoktandır dışarı çıkmıyoruz dedin , beni getirdiğin yere bak ! Başka ne demem mi bekliyordun ?!"
"Oğlum ne yapayım , idare et işte ! Aklıma başka bir yer gelmedi . Dışarısı da soğuk zaten ."
Cevap vermedi .Kahvehanenin basık havası başını ağrıtmaya başlamıştı . Kalabalıktı ; sigara dumanı yoğun bir tabaka halinde salonu sarmış , hep bir ağızdan konuşan onlarca kişinin belli belirsiz uğultusu zaten yorgun olan bedenini daha fazla yoruyordu .Eve gitmek , Zeynep'in koynuna sokulmak istiyordu . Bu istek bulunduğu ortamı olduğundan daha basık ve boğucu bulmasına neden oluyordu .
" Kalk yürüyelim , çıkalım buradan . Başım ağrımaya başladı ."
" Tamam .." dedi Mehmet . Çoktan ayaklanmış , hızlı adımlarla kahvehaneden çıkan Yusuf'u takip etti . Ellerini birbirine sürttü , üşümüştü Mehmet . Omuzları çökmüş , başı öne doğru eğilmiş arkadaşını izledi . Çok konuşkan biri değildi ama bugün her zamankinden daha suskun ve düşünceliydi Yusuf.
" Sen iyi misin ? Biraz durgun görünüyorsun ."
" ... İyiyim . Sadece çok yoruldum ... "
Kelimelerin ağırlığı bu boş, ıssız sokakta -Yusuf'un fısıldamasına rağmen - yankılanmıştı . Bazı fısıltılar en yüksek çığlıklardan daha avaz avazdı. Ağırdı , biraz daha üşüdü . Ama üşüyen vücudu muydu yoksa ruhu muydu bilemedi . Zaman zaman üzerine karabasan gibi çöken hüznü yeniden sarmıştı bedenini .
" Canını sıkan bir şey mi var ? "
" Yok bir şey ... Birkaç gündür işe gitmemiştim ya, yoğundu biraz . Yordu beni."
" Başka bir şey yok yani..?"
"Yok ."
"Yusuf.. Bir derdin varsa , böyle canını sıkan herhangi bir şey , anlat oğlum . Bana anlatmayacaksın da kime anlatacaksın ? "
" ..."
"..."
" Sabah dayım aradı .. Dedeni niye aramıyorsun dedi, kızdı biraz ..."
" Buna mı üzüldün lan ?"
" Yok be .. Dedemi aradım , o sıktı canımı . "
"Ne dedi Enver bey !?"
" Zeynep'i de al babanı ziyeret et dedi ... Yapacağımdan değil ama canım sıkıldı işte ."
" ... "
" Yaa, öyle baka kalırsın işte ."
" Bazen insanoğlunun bu yüzsüzlüğü beni dumur ediyor . Yani daha fazla ne olabilir ki dediğim her an misliyle karşılık alıyorum . "
" Alıştım ben onun bu hallerine . Büyükçülük oynuyor güya ."
Doğruydu , gerçekten de alışmıştı .. Ama alışmış olması canının yanmadığı anlamına gelmiyordu .
****
Hayal kırıklığına uğramıştı ..Tüm gün hayalini kurduğu dinginlik ve yalnızlık , Fatma'nın annesi Münevver hanım aracılığıyla tuzla buz edilmişti . Çoktan soğumuş olan çayından bir yudum aldı .Elinde ki çay bardağını önünde sehbanın üzerine bıraktı . Zeynep'in de burada - Mehmet'in evinde - olması Yusuf'a büyük bir süpriz olmuştu . Daha önce kendi aralarında hiç konuşmamış olmalarına rağmen bunun kendisini bu kadar rahatsız edeceğine hiç ihtimal vermemişti . Eğer Mehmet'in telefonunu açmamış olsaydı burada olduğunu evi boş gördüğünde anlayacaktı . Sorun dışarı çıkması , bir yerlere gitmesi değildi . Dışarı çıkarken ondan izin alması gerektiğini de düşünmüyordu ... Ama ne yaptığını bilmek istiyordu . Haberdar edilme arzusu öyle yoğundu ki... Bir de kendine ne kadar itiraf etmek istemese de Zeynep'in varlığının evi doldurmasına alışmıştı . Onun olmadığı bir yere gitmek , varlığını bilmediği evin kapısının eşiğinden geçmek istemiyordu . Bu duygular , onu rahatsız ve aşırı hissettiren duygulardı .
" Bir bardak daha alır mısın oğlum ?" dedi Münevver Hanım . Geldiğinden beri pek konuşmayan genci kıstığı gözleriyle izliyor , onun bu her zaman ki bulutlu hali yüreğini burkuyordu . Kaybolmuştu yine kendinde ..
" Teşekkürler Münevver teyze , ben daha fazla almayayım . Hatta geç oldu ,kalkalım biz artık "
"Daha erken değil mi ? Biraz daha otursaydınız ."
" Çok yoğundu bugün , yoruldum . Bir daha ki sefere artık ."
"Tamam , öyle olsun bakalım .."
Ayağa kalktı . " Ben bırakayım isterseniz sizi , yürümeyin . Annemi de bırakacağım hem geç oldu ." dedi Merhmet. Kaşlarını kaldırıp indiriyor . Yanında ki kısa boylu kadını , Münevver Hanımı , işaret ediyordu .
"Ne o damat beni posatalamaya mı çalışıyorsun ?!"
"Yok efendim , estağfurullah ! Olur mu öyle şey ?!"
"Tabi, tabi.. Bilmez miyim , bunlar hep benim rahatımı düşüdüğünden . Mantomu giyeyim geliyorum ."
Odalardan birine giren yaşlı kadının ardından yüzünü buruşturdu . Boynunu yanında duran arkadaşına doğru çevirdi .
"Allah rızası için siz de gelin . Bu kadınla yalnız bırakmayın beni . "
"Amma abartın be ! Melek gibi kadındır benim annem ." dedi Fatma .
" Hiç sorma bir o melek bir de sen ! Sen bana hiç acımıyorsun Fatma ! Beni öldürüp ormana gömerse görürsün o zaman !"
" Ne geniş hayal gücün var , altı üstü evine bırakacaksın kadını ."
" Bırakmayacağım demiyorum ki!"
" O zaman neden vızırdanıp duruyorsun ?"
" Azcık söylenmeye de hakkım yok !"
" Arkadaşlar , kafam şişti . Bizi eve bırak, dönüşte devam edersiniz !" dedi Yusuf.
" Tamam o zaman arabaya geçin siz , ben de melek kaynanamla geleceğim birazdan ."

*****
Ev her zamankinden daha sessizdi. Yusuf sabahın erken saatlerinde işe gitmişti . Uykusunun arasında duyduğu belli belirsiz tıkırtı sesleri ve dış kapının çıkardığı metlik çarpma sesi ile uyanmış ve komidinin üzerinde ki telefonuna uzanıp saate bakmıştı . Altı buçuk ... Bu kadar erken gitmesini gerektirecek bir işi olduğunu düşünmüyordu .
Gece uyuyamamış , dönüp durmuştu . Canını sıkan , konuşmak istemediği bir şeyler vardı . Birkaç kez sormasına rağmen onu geçiştirmiş , konuyu değiştirmişti . Konuşmak istemiyordu ... Onun uykularını kaçıran , yüzünü solduran meselenin ağırlığı Zeynep'in yüreğine kadar çökmüştü .
Fark etmeden onu kıracak bir şey yapıp yapmadığını düşündü . Aklına bir şey gelmedi , dün sabah her şey yolundaydı . Yusuf'un havadan nem kapan bir tip olduğunu biliyordu . Bu yüzden ince ince düşündü . Belki de onun bu buhranlı hali Zeynep'in neden olduğu ir şey değildi . Fazla düşünüyordu .
Çalan kapı ile yattığı koltuktan doğruldu . Yusuf'un çıkardığı seslerle uyanmış sonrasında uyuyamamıştı . Koltuğun üzerinde ki başörtüsünü ile eğreti bir şekilde başını örttü . Zil bir kere daha çaldı . Kaşlarını çattı . O kadar da oyalanmamıştı ...
Kapıyı açtı . Karşısında hiç tanımadığı bir kadın duruyordu . Gözlerini kıstı , anımsama umuduyduyla biraz daha dikkatli baktı . Sarı saçlı , son derece kendinden emin , dik duruşlu , yeşil gözlü , zarif bir kadın ... Buralardan olmadığı öyle belliydi ki..
" Buyurun , kime bakmıştınız ?" dedi Zeynep . Tuhaf , rahatsız edici bir his içini sarmıştı . Onu rahatsız eden şey genç kadının gözleri ve orada bulunan yargılardı belki de ..

**********

Öncelikle Merhaba fıstıklarım ... Bu kadar geç döndüğüm için utanç ve mahcubiyet içerisindeyim doğrusu . Bu zaman zarfında hikayeyle ilgili bir şeyleri fazlasıyla irdeledim ve içinde olduğum durum beni biraz aceleci hissettirdi . Ve bir de yaşadığım birkaç ruhsal çöküntü de bu gecikmeye eşlik etti tabi . Şimdiden hepinizden özür diliyor ve bölümden keyif aldığınızı umarak iyi geceler diliyorum .

Not :Yusuf beyin göz rengi ektedir .

Bölüm : 09.03.2025 23:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...