16. Bölüm

14. Bölüm: " Çitler ..."

Hharee_
helenhare

"Ama bazı hallerde , devam etmek ,yalnızca devam edebilmek ... İnsan üstü bir şeydir ."
Albert Camus / Düşüş

 


Üzerinde hissettiği yeşil gözler içinde barındırdıkları bir miktar küçümsemeyle Zeynep'in gittikçe küçülen bedeninin üzerinde gezindi . Sebebini anlayamadığı bir utanç bedenini sardı . Öyle yoğun bir nefret vardı ki gözlerinde ... Bu yoğun nefreti hiç tanımadığı birinin kalbine nasıl yığabilirdi ki?
Aşağıya doğru çökmüş omuzlarını dikleştirdi . Az önce sorduğu soruyu yineledi.
" Kime bakmıştınız ? "
" Ben .. Ahmet Çerçicioğlunun avukatıyım . Onunla görüşmek için geldim ...Buranın adresini verdiler de .."
Mesafeli sesi , sert tavrı bedeninin ince yapısına tezattı . Elinde tuttuğu güneş gözlüğünü taktı . Sağ omuzunda toplanmış saçlarını geriye doğru savurdu . Az önce biriyle görüşmeyi talep etmiş bir kadın için arkasını dönüp gitmeye fazlasıyla hazırlıklı bir vücut dili vardı .
" Malesef burada öyle biri oturmuyor . "
" Yanlış geldim herhalde . Kusura bakmayın lütfen , iyi günler ."
"İyi günler .." dedi Zeynep . Kapıyı kapattı , tuhaf hissediyordu.Başında ki başörtüsünü yavaşça çekti ve portmantonun boş askılarından birine astı . Silerken fazlasıyla söylendiği aynanın önüne geçip vücudunu inceledi.
Üzerinde ki hırkyı çıkardı . Tişörtünü yukarı doğru sıyırdı . Belini , göbeğini ve vücudunun diğer uzuvlarını yargılayıcı ve eleştirel gözlerle süzdü.
Kendisini ilk defa görmüyordu ama o kadın içten içe -her zaman -halasının sesine bürünmüş , küçümseyen gözlerle onu eleştiren bir karabasan olup üzerine çöken yanını tetiklemişti .
O ses hep ordaydı .. İnsanın şekli ne olursa olsun , ruhen ve bedenen , güzel bir söz duymaya hasret ruhu olunca ondan geriye ezilmiş , darmadağınık bir yığın kalıyordu . Zeynep aşağılanarak büyümüş , sürekli eleştirilmiş , daracık bir alana kıstırılmıştı . Aylardır ne karışanı ne de görüşeni vardı ama o etrafında ki görünmez çitleri aşabilmiş değildi .
O çitlerin kazıkları henüz o daha küçükken zihnine sertçe çakılmıştı .

********
Erken kalkmanın kötü yanlarından biri de , eğer bir amacınız yoksa tabi, yorucu ve sonsuzluk kadar uzun gelmesiydi. Ruh hali bu durumu daha da katlanılmz bir hale sokuyor , kendi kendine - hiçbir sebebi yokken - bunalmışlığın yığıntıları arasında boğuluyordu .
Evin bu kadar sessiz ve boş olması da cabasıydı. Yapabileceği her şeyi yapmıştı . Yemek yapmış , etrafı toplamı , duş almıştı .. Kendisini daha iyi hissetmek için pijamalarını çıkarmış ; üzerine siyah , rahat ama içinde güzel hissettiği gündelik bir elbise giymişti .
Televizyonun kısık sesine karışan zil sesini duyana kadar da koltuğun üzerine öylece uzanmış tavanı izliyordu . Doğruldu , ayaklarını sürüyerek kapıya doğru yürüdü . Kapıyı açtı .Yusuf 'un amcası Salih Beyi kapının önünde görünce yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirdi.
" Selamünaleyküm kızım . ."
" Aleykümselam amca , hoşgeldin .. İçeri buyur istersen ."
"Olur kızım .. Böyle haber vermeden çat kapı geldim ama müsaitsindir inşallah ."
" Ne demek amca müsaitim tabi , buyur . "
Kapıyı ellilerinin sonunda ki adamın geçebileceği kadar araladı ve kenara çekildi. Salih Bey ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi . Elinde ki takkeyi katlayıp üzerinde ki kahverengi ceketin cebine koydu .
" Bir şeyler içer misin amca ? Çay , kahve ... Ya da aç mısın ?"
" Yok kızım , zahmet etme . Ben halini hatrını sormaya , konuşmaya geldim . Boşver çayı kahveyi ."
Salih beyin hemen karşısında ki tekli koltuğa iğreti bir şekilde oturdu .
" Nasılsın kızım ? "
" İyiyim , siz nasılsınız ?"
" Elhamdülillah , bir yaramazlık yok ."
Dizlerinin üzerine koyduğu ellerini birbirine kenetledi , avuç içleri terlemişti . Salih Beyle daha önce tek başına - Yusuf olmadan - oturup konuşmak Zeynep'in gergin ve mahçup hissetmesine neden oluyordu . Her ne kadar iyi biri olsa da onunla oturup konuşmak Zeynep'i rahatsız ediyordu .
Salih Bey eşraf tarafından iyi olarak tanımlanan - ki Zeynep de öyle düşünüyordu - kendi halinede , namazında niyazında denilen o adamlardan biriydi . Ama ona bakmak Zeynep'e eniştesini belki birazcık da babasını hatırlattığından derin bir ürperti içine çöken rahatsızlığa eşlik ediyordu . Bazı insanlar birbirinin uzantısı ; farklı şekillerde olsalar da aynı düşüncenin yansımalarıydı ona göre .. Yusuf'u tanıyana kadar böyle hissediyor yapıştırdığı etiketin güvenli sınırları içinde yaşıyordu . Ama farklı insanların varlığını kabul edebilir durumda olmak; şimdiye kadar inandığı her şeyi yıktığından güvenli alanının dışına çıkmış olmasının endişesini yaşıyordu .
" ... Yusuf bahsetmiştir belki."
Kasılmış vücudunu kontrol etmeye çalışırken karşısında ki adamı dinlememişti. Ellerine kilitlenmiş gözlerini yaşlı adamın gülümseyen yüzünde tezatlık oluşmasına neden olacak kadar soğuk gözleri ile buluşturdu . Belki de içinde beslediği önyargı Salih Beyi böyle görmesine neden oluyordu .
" Neyden bahsedecekti? .. Anlayamadım pek."
" Diyorum ki Yusuf hiç babasından bahsetmedi mi ya da onu ziyaret edip etmeyeceğinden ? "
Bedeni öne doğru eğilmiş , meraklı gözeri genç kızın ağzından çıkanlara kilitlenmişti.
"Hayır ." dedi Zeynep . Salih Beyin omuzları gevşedi , sırtını koltuğa yasladı . Rahatlamıştı .
"Bahsetmez tabi .. "
"Neden sordunuz o zaman ?"
" Yanlış anlama kızım , kötü bir maksadım yok ... Yusuf'un dedesi biraz baskıcı , dediğim dedik bir adamdır .. Sert konuşur , ağzından çıkanı kulağı duymaz . Şimdi de tutturmuş babanı ziyaret edin diye .. Yusuf yıllardır görüşmüyor babasıyla , çocuğun üzerine gitme diyorum dinlemiyor beni... Belli etmese de içine atar , kendi kendini yer bitirir Yusuf . Onu büyütürken elimden geleni yapmaya çalıştım , annesinin ve babasının yerini tutamasam da gözümden sakındım onu . Şimdi kırılmasına ,üzülmesine razı gelmiyor gönlüm ..."
Duraksadı .Gözlerini yerdeki halıya dikmiş Salih Beyin , Yusuf 'a olan sevgisine ve düşünce biçimine imrenmeden edemedi . Bir parçası ağlamak da istiyordu . Nasıl bir şeydi , insanın böyle titiz ve merhametli bir şekilde düşünülüyor olması ? Bilmiyordu , belki de hiçbir zaman öğrenemeyecekti.
Gülümsedi , yaşlı adamın gözlerine baktı .
" Ben , elimden geldiği kadar yanında olurum onun . Aklınız burada kalmasın .."

*********
Kendini uzun zamandır hissetmediği kadar huzursuz ve bitkin hissediyordu . Sürekli düşünmek ; eskiye dönüp kırıldığı yeri seyre dalmak toparlanmasına , hayatına devam etmesine engel oluyordu . Düşünmek istemiyordu artık . Yorulmuştu Yusuf.. Bıkmıştı . Bu halleri onu hiç olmadığı kadar boğuyor ve çaresiz hissettiriyordu . Kendisinden bıkmıştı ..Gücü yetseydi ruhunu bedeninden ayırır , toprağa karışıp yok olmak isterdi. Hatta belki de hiç var olmamak isterdi..
Zihninin gürültüsünü bastırmaya çalışarak gözlerini talepkar bir şekilde yüzüne dikmiş karısına doğru döndü.
" Neyin var ?" dedi Zeynep.
Nedenini bilmediği , bir türlü anlayamadığı soyut ama bir şekilde -gözlerinde - nesnel bir hale bürünmüş gibi gelen acıyı Yusuf 'dan solumak Zeynep'e yeni bir çaresizlik öğretiyordu . Şimdiye kadar öğrendiklerinden farklıydı . Ve ne yapacağını bilmiyordu .
" Bilmem. Yoruldum .."
Konuşmak istemiyordu , yaklaştı . Alnını genç kızın alnına yasladı . Nefesi yanaklarına çarpıyor , onun varlığını teninin üzerinde hissedebilmek ruhunu dinlendiriyordu . Bu sessiz karmaşanın içerisinde nefes almasına yardımcı oluyordu .
" Ben ... Kötü hissettiğinde yanında olmayı çok isterim .. Yani benimle paylaşmanı ... " dedi Zeynep . Eli yanağına uzandı ,usulca okşadı . Sakalları avucuna batıyordu .
" ..."
" Konuşmak istemiyorsan da beklerim .."
" İstiyorum ama nereden başlaycağımı ya da ne kadarını anlatmak istediğimi bilmiyorum ."
Yanağının üzerindeki küçük elin üzerine elini koydu .Gülümsedi . Derin bir nefes aldı . Susmanın zaman geçtikçe anlamsız gelmeye başladı o evreye geçmişti .
"..."
" Dedem , seni babam ile tanıştırmamı istiyor ... "
"..."
" Böyle söyleyince kulağa tuhaf geldiğini biliyorum . Ne var ki bunda diyebilirsin ama aile dinamiklerimiz biraz farklı . Babamla uzun süredir konuşmuyorum . Ben onunla konuşmuyorken seni nasıl tanıştırabilirim?! "
" Beni kimseyle tanıştırmak zorunda değilsin . Sen istemiyorsan yapmayız ."
" Bunu dedeme anlatamıyoruz bir türlü .. İlla onun dediği olsun istiyor . "
"..."
" Çok otoriter ve yaşlansa da hala üzerimizde baskı kurmaya çalışıyor ... Onu kırmamaya çalışıyorum ama çabaladıkça ben dağılıyorum . Çok yoruldum artık.."
" Çabalama artık ..Sen bağırsan da karşında ki duymak istemiyorsa yapacağın hiçbir şey yoktur ... Söylemesi kolay diyebilirsin ama bazen yapılması gereken sadece budur .."
" Çabalayacağımdan değil , ama yine de beni üzeceğini bile bile bunu istemekten vazgeçmiyor ."
" ..."
Biraz daha yaklaştı , genç kızın yanağında ki elini omzuna koydu . Dudaklarını dudaklarına bastırdı . Geri çekildi . Küçük bir öpücüğün sıcaklığı dudaklarını ve ruhunu ele geçirmişti. Utanmıştı ama utandığını belli etmek istemiyordu. Çünkü ne zaman utansa Yusuf onun daha çok utanmasına neden oluyordu .
" Ciddi bir şey konuşmaya çalışıyoruz şurada ! Ne öpüyorsun ?!"
" Öpüşürken de ciddi olunabilir bence . "
" Dalga geçiyorsun resmen !"
" Yok canım .. Ne alakası var !"
"Yusuf ya !"
Olduğu yerde debelendi . Belinin etrafına sıkı sıkı dolanmış kollar onu göğsüne hapsetti. Alnına bastırılan sıcak dudaklar , Yusuf 'un naif kıkırtısı .. Eğer şükretmeye ve huzuru aramaya bir yerden başlayacak olsaydı ,onun kollarının arasından başlar ve yine onun gülerken kısılan gözlerinde bitirirdi . Kollarını onu saran bedene doladı . Öyle ne kadar durdular bilmiyordu ama Yusuf'un düzenli bir şekilde inip kalkan göğsü , gevşemiş bedeni kalbini mutlulukla doldurmuştu .
**********

Merhaba fıstıklarım ... Nasılsınız ? Umarım iyisinizdir. Keyifli okumalar diliyorum ❤❤❤

Bölüm : 05.04.2025 17:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...