
M:Sen biraz yanl..
Reyyan kocasının sözünü bölüp, Miran’ın önüne geçti. Şimdi Miran ve Beyza’nın arasında duruyordu.
R:Canım sen çok yanlış anlamışsın. Kaza kurşunu yüzünden değil, Eros’un okunun yüzünden evlendik. İşte hayat böyle, bazılarıyla birlikte olmak için bakmak yeter, bazılarıyla birlikte olmak için korkularını göz ardı edip, her şeyi göze alıp ikna etmek gerek. Allah’a şükür öyle önüme gelene tamam diyen bir insan değilim. Kocacığımda anladı benim kıymetimi, hemen evlenelim dedi. Biliyor musun biz evlenme kararı aldıktan, sadece beş gün sonra evlendik..Gerisini sen düşün artık. Anlatabildim mi? Daha doğrusu ben güzel anlattım da, sen anlayabildin mi?
B:Neyse size iyi eğlenceler. Görüşürüz Miran.
R:Sanmıyorum.
Beyza bozguna uğrayıp kendi locasına geçerken, bakışlarını ikisinin üzerine dikmişti. Reyyan sinirli bakışlarıyla Miran’a döndü.
M:Reyyan açıklayabilirim.
R:İstemez. Neyi açıklayacaksın? Nasıl açıklayacaksın?
Reyyan hızla locasına geçtiğinde karşısında kendilerine bakan Beyza’yla önündeki içki dolu bardağı hızla içti. Reyyan’ın boğazının yanmasıyla, Miran karısına su içirirken, Ayla hanım keyifle onları izliyordu.
Aradan geçen dakikalardan sonra Reyyan ve Ayla hanım iyice sarhoş olmuştu. Reyyan karşısında ki kadına bakıp, eline yeni bardağını almıştı ki, bir anda elindeki bardak alındı. Bakışlarını kocasına sabitlemeye çalışırken, kaşlarını çoktan çatmıştı.
R:Ver bana onu.
M:Reyyan içme artık. Çok sarhoş oldun.
A:Sen karışma benim gelinime.
M:Anne sende içme artık. İkinizi birden nasıl taşıyacağım ben?
Reyyan sarhoşluğun etkisiyle peltek konuşmaya başlanmıştı. Miran’ın kurduğu cümleyle hızla yerinden kalkmaya çalıştı. Fakat sarhoştu, dengesini kuramadı ve kalktığı yere tekrar oturdu.
R:İstemez..Sen git o kadını taşı..Nasıl geldi yanımıza? Çok iyi tanıyormuşmuşta bilmem ne? Git sen onu..şeyi..Neydi adı?..Şeydi..Neydi? Anne adı neydi?
A:Kimin adı?
R:O kadının.
A:Ayşe’nin adı mı?
R:Ayşe kim?
A:Bilmem Ayşe kim?
R:Sen dedin ya Ayşe diye.
A:Kim dedi?
R:Sen dedin.
A:Ne dedim?
R:Ayşe dedin.
A:Ne zaman dedim?
M:Dağ nerede? Yandı bitti kül oldu.. Bu sarhoş muhabbeti bitmez hadi gidelim biz.
R:Benim tuvalete gitmem lazım.
M:Tamam canım gideriz.
Miran bakışlarını ileriye doğru çevirdi. Garsona el işareti yapıp yanına gelmesini bekledi.
M:Musa sen iki dakika annemin yanında dur, ben yengeni lavaboya götüreceğim.
MU:Tamam abi.
M:Gel bakalım. Başımın belası.
R:Aşk olsun. Alınırım bak.
M:Tamam alınırsın. Hadi gidelim.
Reyyan’ı zorla lavaboya götürmüş, çıkmasıyla birlikte koluna girip yürütmeye başlamıştı. Pistin ortasına geldiklerinde Reyyan aniden durdu. Bakışlarını kocasının yüzüne sabitledi.
R:Miran..Öpsene beni. Yeni yıl öpücüğü..
M:Şi-şimdi mi? Herkesin için de mi?
R:Tamam eve gidelim.
M:Bir öpücük için mi?
R:Bir öpücük mü? Belki evde bana bir şeycikler yapmana izin verebilirim.
M:Sen kesin sarhoş olmuşsun… Al bakalım.
Dudaklarına hızlıca bir öpücük kondurdu. Bu öpücük karısına bakan her göz için iyide bir cevap olmuştu. Annesini ve Reyyan’ı arabaya taşıyıp eve doğru ilerlemeye başladı. İçeriye girdiklerinde paltolarını çıkarttılar. Ayla hanım hafif sendeleyince hızla kolundan tuttu.
M:Anne odana gidebilecek misin?
A:Tabi oğlum giderim ben. Sorun yok..taa..Odam ne taraftaydı?
M:Annee…
A:Hee tamam hatırladım.
Ayla hanım sendeleyerek giderken, Reyyan sebepsiz yere kıkırdayıp, gözlerini kocasının gözlerine dikti.
M:Ne oldu? Hadi yatağa sarhoş seni.
R:Hadi öp beni. Ama bu sefer gerçek bir öpücük olsun. Oradakini hiç sevmedim.
M:Sen ne yaptığının farkında değilsin.
R:Farkındayım ben. Hadi öp beni.
M:Bence senin önce bir yüzünü falan yıkayalım. Yarın pişman olacağın şeyler yaptım diye üzüleceksin.
Karısının kendisine sırnaşmalarına karşı koymaya çalışarak, önce banyoya oradan da odaya götürdü karısını. On dakika sonra fermuarını açmadığı için, elbiseyi çıkartmakla uğraşan karısını izlemeye başladı.
R:Ya yardım etsene. Giyerken böyle zor olmamıştı.
Miran gülümseyerek karşısına geldi.
M:Dur deli kız, dur..
Fermuarı açmış yardım etmek için elini uzatmıştı ki, Reyyan bir adım geri çekildi.
R:İstemez yardım falan ben yaparım.
M:Biraz önce sen yardım istedin ya.
R:Hayır istemedim yalan söyleme.
M:Eh Reyyan ben sana yapacağımı bilirdim ama neyse…
Reyyan açılan fermuarla birlikte elbisesini rahatça çıkarttı. Miran donmuş bakışlarla karşısında ki manzaraya bakarken, yutkunmaktan kendisini alamadı. Reyyan karşısında sadece dantelli külotu ile duruyordu.
R:Hay Allah..Çıplakmışım ben ya. Tüh..
Baygın bakışlarını karşısında ki adama sabitledi.
R:Hadi öp, hem onları hem beni.
Miran’ın o anda bir erkek olarak harcadığı çabanın farkında değildi. Kendisine yaklaşan karısından bir adım uzaklaştı Miran.
M:İnan bana bunu yapmayı çok istiyorum ama..ama yarın bunların hiçbirini hatırlamayacaksın. Bana kızacaksın hatırlasan da.
R:Kızmam kızmam. Sen öp hadi.
M:Olmaz.
R:İstemiyor musun beni?
M:İstiyorum. Ama böyle değil.
R:Ben gayet iyiyim. Bu gece sana hediyeni vereceğim..Biliyor musun? Artık kaslı olmanı seviyorum. Çok güzelsin.
M:Sarhoşsun. Bak yarın yine istersen ayık kafayla sevişiriz ama ilk gecemizin böyle olmasını istemiyorum. Sana yaptığım her şeyi hatırlamanı istiyorum. Yarın eğer bana, sarhoşluğumdan yararlandın falan dersen bu hiç hoşuma gitmez.
R:Senin geçen gün söylediklerinde benim hoşuma gitmedi. Ama senin umurunda değildi. Ben bu gece istiyorum. Hadi al beni.
M:O gün sen bana engel oldun, bugün de ben sana. İki gün daha sabret. Pişman olmanı istemiyorum. Bu gece şanslı gecendesin. Seninle sevişmeyeceğim. Şimdi sakin ol ve ben ayık olduğum için dua et.
Sabah Reyyan gözlerini şiddetli bir baş ağrısıyla açtı. Gözünü, yüzünü buruşturarak yerinde doğrulmaya çalıştı. Yarım saat sonra banyo almış, üzerini değiştirmişti. Aşağıya indiğinde salonda Miran’ı görünce, gece gözlerinin önünde canlandı. Söyledikleri beynine üşüştü. Utançla bakışlarını kaçırırken, Miran’ın çapkın bakışları üzerine düşmüştü bile. Yavaşça arkasını dönüp, mutfağa doğru adımlamaya başladı.
M:Benim güzeller güzeli karım uyanmış sonunda.
R:Mirann..
M:Hımm..
R:Gece ne oldu?
M:Ne demek ne oldu? Şaka yapıyorsun değil mi? Yaşadığımız o harika geceyi hatırlamıyor musun? Kollarımda nasıl kıvrandığını? İnlemelerini, inlemelerimi..
R:Hatırlamıyorum..Biz..yani biz..gerçekten..
M:Evet..çok güzeldi…Değil mi?
R:Ne bileyim ben? Hatırlamıyorum.
M:Çok içtin normal.
R:Sen de benim sarhoş halimden faydalandın öyle mi? Zevk verebildim mi bari?
M:Pek sayılmaz.
R:Tabi haklısın senin sayısız sevgililerin kadar tecrübeli değilim.
M:Ondan değil.
R:Ba-bana tecavüz mü ettin?
M:Daha neler? Benim bildiğim kadarıyla iki kişi karşılıklı olarak aynı şeyi istediyse, bunun sonucuna tecavüz diyemezsin.
R:Mi-Miran..
M:Tamam tamam rahatla. Tecavüz falan etmedim sana. Sevişmedik te. Yarını bekliyorum.
R:Çok rahatladım şu anda.
M:Sevindim.
R:Annem nerede?
M:Mutfakta. Onunda başı ağrıyor. Kaynana gelin nasıl bu hale geldiniz siz?
R:Anlamadım ki.
M:Hadi sende ye bir şeyler ağrı kesicini al. Sonra annemi göndereceğiz, sonra da Ebru’nun kızının doğum günü vardı oraya gideceğiz.
R:Hemen mi gidecek annem?
M:Akrabalar gelecekmiş. Yılbaşı için geldi dönecek hemen.
R:Neyse tamam ben gideyim yanına.
Ayla hanımın vedasından sonra Ebrulara doğru yola çıktılar. Kapıdan girdikleri gibi Ebru, Reyyan’ın koluna girip içeriye çekti.
E:Gel Reyyan gel. Tüm gazetelerde boy boy resminiz var. Giydiğin kıyafetten, taktığın takılara kadar puanlama yapmışlar. Hiç rakibin yokmuş. Herkes seni çok beğenmiş.
Selim gülümseyerek konuşmaya başladı.
Se:Bunu bizde görüyoruz zaten.
Reyyan’ın kendisinden biraz çekindiğinin farkındaydı daha çok üzerine gitmeye karar verdi.
SE:Ebru bir gün, o çirkin garson kıyafetlerinin içinde bir prensesin gizli olduğunu söylemişti de inanmamıştım.
Reyyan tersçe baktı Selim’e.
R:Ebru da bana, senin lafını sakınmayacak kadar sorumsuz olduğunu söylemişti..Ama ben ona inanmıştım.
SE:Kızma hemen..Ayrıca Miran bana senin çok hızlı kızdığını da söylemişti. Tam bir cadıymışsın. Haklıymış..
Reyyan gözlerini kocaman açtı. Başını hızla Miran’a çevirdi.
R:Ben mi cadıymışım?
M:Yok canım ne alakası var? Kim dedi? Ben demedim. Neden diyeyim zaten değil mi? Sen mi dedin Selim? Ben demedim çünkü. Kim dedi?
Reyyan sesini hafifçe yükseltti. Hemen ardından tekrar kıstı.
R:Neyse..neyse ben kahve yapayım size en iyisi. Maazallah cadılığım tutar falan.
M:Ama Reyyan..
R:Tamam Miran..
Az sonra kahvelerle birlikte içeriye girdi Reyyan. Kahveleri tek tek herkesin önüne koydu. Sonra gülümseyerek kocasının yanına oturdu. Kahvesinden yudum alırken, gözleri karşısında ki Selim’in üzerindeydi. Selim ilk yudumunu aldı..gözlerini hemen Reyyan’a kaydırdı. Sonra da Sema ve Ebru’ya baktı. İkisi ilgisizce birbiriyle konuşuyordu. Selim yeniden Reyyan’a baktı. Ağzında aldığı yudum hala duruyordu. Reyyan gülümseyerek baktı Selim’e.
R:Afiyet olsun Selim. Beğendin mi kahveni? Ben kendi ellerimle, özenerek yaptım. Senin için.
Selim zorla ağzındakini yuttu. Gözleri yaşarırken yüzüne bir gülümseme kondurdu.
SE:Gü-güzel. Çi-çirkin olsa bile önemi yok..Ama çok değişik bir lezzette geçekten. Eline sağlık.
Suat kahvesini keyifle yudumlarken, diğer kurban kahvesinden bir yudum almıştı. Başını hızla yanında oturan karısına çevirdi Miran. Yüzüne hafif bir gülümseme kondurdu.
R:Nasıl olmuş hayatım?
M:Çok güzel. Evde.. yaptıklarından daha güzel olmuş.
R:İstersen hep böyle yaparım.
M:Ben..şey..ta-tabi olur. İyi olur.
R:Merak etme. Sadece kızgın ya da cadı olduğum zamanlarda yaparım. Her zaman cadı değilim değil mi?
M:Kesinlikle.
Ebrulardan çıktıktan sonra bir alışveriş merkezine gittiler. Reyyan kendisine birkaç kıyafet alırken, Miran bir yandan karısını izliyor bir yandan da, alışveriş yapan karısını izliyordu. Eve geldiklerinde Reyyan aldıklarını kocasına gösterirken hiç fikrini söylemiyordu. Karısı zaten güzel giyiniyordu, aldığı her kıyafet çok güzeldi, çokta yakışacaktı.
M:Kıyafetler çok güzel bence. Zaten ben senin kıyafetlerine karışamam..ama..
R:Ama..
M:Açık saçık olmaması hoşuma gitti. Göğüs oluğun görünmesin de..
R:Dün gece sana bakanlar daha açık giyinmişti. Hele yan masada ki, göğüsleri benimkinin iki katıydı.
M:Görmedim. Sadece sana bakıyordum ben gece.
R:Tabi canım..Neyse boşanınca nasılsa istediğin kadar iri göğüslü kadın bulursun. Sinirinde geçti artık değil mi? O söylediğin sözleri unutmuşsundur.
M:Hangi sözlerim?
R:Şey işte. Hani sevişmek..istiyorum demiştin.. Kızgınlıkla söylemiştin.
M:Değildi. Tamam doğru sinirliydim ama ne dediğimi çok iyi biliyorum. Hele ki dün geceden sonra sana ait olmak istiyorum artık. Senin de bana.
R:Vazgeçmedin yani.
M:Vazgeçmedim tabi.
R:Peki sevişince ne olacak? Bana sahip olunca hemen boşanmak mı isteyeceksin?
M:Sana söyledim. Boşanmak istemiyorum henüz. Hem boşansak bile senin evden ve hayatımdan gitmene izin vermem.
R:Çocuk peki..Çocuk yapacak mıyız?
M:Bu nereden geldi aklına şimdi?
R:Geldi işte.
M:Çocuk istemiyorum. Hem sende gençsin. Anne olmak için yaşın daha çok genç. Ayrıca daha çok uzun yıllar çocuk falan istemiyorum.
R:Anladım.
M:Sen peki. Çocuk ister miydin?
R:Ben isterd..
Reyyan içinden geçen düşünceyle dehşete kapıldı..İstiyordu. Bu adamın çocuğunu doğurmayı çok istiyordu.
R:B-bende istemem. Haklısın yaşım daha çok erken.
M:Aynı düşüncelere sahip olduğumuza sevindim.
R:Evet. Öyle..Neyse..Ben yatıyorum.
M:İyi dinlen karıcığım. Yarın günlerden salı..
Sabah Reyyan içinde bir heyecanla uyandı. Bugün salıydı. Miran’ın verdiği süre dolmuştu artık. Miran’ın düşüncelerinde herhangi bir farklılık yoktu. İkna edememişti onu. Madem olacakları göze almıştı, bedelini ödemeye razıydı. Reyyan da sözünü tutacaktı.
Saate baktığında gördüğüyle gözleri kocaman olmuştu. Ne kadar çok uyumuşum diye düşündü. Öğleni çoktan geçmişti. Miran’ın gelmesine üç, dört saat vardı. Hemen hazırlanmaya başlasa anca yetişirdi. Tamam belki çok gönüllü değildi ama yine de temiz olmak istiyordu. Hızla mutfağa gidip kahvaltısını yaptı. Akşam için birkaç çeşit yemek yaptı. Saate baktığında kocasının gelmesine bir buçuk saat kaldığını gördü. Hızla banyoya girdi. Bir saat sonra üzerini giymiş, son hazırlıkları kontrol etmeye başlamıştı. Miran’ın gelmesine on beş dakika kala sofrayı kurmaya başladı. Kalbi ritmini değiştirmişti. İçinde anlam veremediği bir heyecan vardı. Sevişmeyi istemiyordu, peki neydi kalbinin böyle atmasının sebebi?
Sofrayı kurmasının üzerinden yarım saat geçmişti ama hala Mirandan ses yoktu. Nerede kalmıştı ki bu adam? Eline telefonu aldı, isminin üzerine geldi. Tam arayacaktı ki, vazgeçti. Eğer şimdi ararsa hevesli gibi duracaktı. En iyisi beklemekti. Saate gözlerini dikip, beklemeye başladı. Ama geçen dakikalar evin sessizliğinden bir şey eksiltmiyordu. Pencerenin yanına geldi. Dışarıyı izlerken birden şimşeğin çakmasıyla yerinde sıçradı. Ellerini kulaklarının üzerine kapatıp, gözlerini sıkıca yumdu. Miran’ın gelmesini artık daha çok istiyordu.
Saat gece yarısına yaklaşmıştı. Soğumuş yemekleri çoktan mutfağa götürmüştü. Dış kapının sesini duyunca, ellerini hızla saçına götürüp, düzeltti. Heyecandan eli ayağı birbirine dolanmıştı. Miran sessizce yanına geldi. Gözlerini kocasının gözlerine sabitledi. Miran boş bakıyordu. o arzu dolu bakışları artık yoktu. Titreyen sesiyle konuşmaya başladı Reyyan.
R:Hoş geldin.
M:Hoşbuldum.
R:Geç kaldın.
M:Evet. Öyle oldu şirkette işler uzadı biraz.
R:Anladım.. Aç mısın?
M:Yok değilim. Yatacağım hemen. Yarın önemli bir toplantım var.
Reyyan kaşlarını çattı. Şoka girmişti. Ne yani gidiyor muydu? Ya sevişmleri.. Ne yani sevişmeyecekler miydi? Bir haftadır kendisini bunun için hazırlıyordu. Vaz mı geçmişti?
R:Ya-yatacak mısın?
M:Evet. Çok yoruldum. İyi geceler.
Miran’ın arkasını dönüp gitmeye başlamasıyla iyice şaşkına döndü.
R:Miran..
Miran yavaşça döndü karısına.
M:Efendim.
R:Ş-şey diyecektim. Bu-bugün Salı.
M:Biliyorum.
R:Be-ben h-hazırım.
Miran ufak bir tebessüm kondurdu yüzüne.
M:Korkma..Seni dinlemeye karar verdim…Reyyan ben bugün çok düşündüm. Sen haklısın. Sana zorla bunu yapmaya hakkım yok. Bunu hiçbir insanın, hiçbir insana yapmaya hakkı yok. Bu vücut senin, ben üzerinde hak sahibi gibi hüküm veremem.. Birde en başta konuştuklarımız var. Sana onca söylediğim söze rağmen, ben hep ezdim geçtim o sözleri. Hep seni zorladım. Biliyorum anlaşmamıza en başından beri sadık kalmak istedin. Sen sadık kalmak için mücadele verdikçe, ben daha çok üzerine geldim. En sonda ne insanlığa, ne de adımlığa sığmayan bir şey yaptım. Seni zorladım..Ama zorla güzellik olmayacağını ancak bugün anladım. Beni affedebilir misin bilmiyorum. Ben olsam affetmezdim. Sana karşı yaptığım hayvanlığın affı yok biliyorum. Ama yine de bil istiyorum. Ben çok pişman oldum. İster inan, ister kandırmaya çalışıyor de, fark etmez. Ben çok pişman oldum…Ve ayrıca..Be-ben bir karar aldım.
Reyyan kaşlarını çattı merakla.
R:N-ne kararı? Miran neler oluyor?
M:B-ben seni özgür bırakmaya karar verdim Reyyan. Sana vadettiğim maaşı da, tazminatı da, nafakayı da vereceğim. Helali hoş olsun. Belki yaptığım caniliğin milyonda bir bile olsa telafisi olur. Sen hepsini sonuna kadar hak ediyorsun..Ama en çok özgürlüğü hak ediyorsun..Ben artık seni mecbur bıraktığım hiçbir şeyi yapmayacağım. Yarın istersen boşanmak için işlemleri başlatırım.
R:Mirann.
Kısılan sesiyle, dudaklarının arasından firar etti kocasının ismi.
M:Sanırım bende kendi yoluma bakacağım. Şansımı başka kadınlar da denerim. Belki seni görmeyince zamanla alışırım bilmiyorum.
R:Ba-başka kadın mı? A-ama neden? Hazırım dedim ya..
M:Hayır sen hazır değilsin. Şimdi kendini bana vermeye hazırsın ama pişman olacaksın. Ben senin gözlerinde o pişmanlığı hep göreceğim. Masumiyetini aldığımda, bana kendi isteğinle sarılmanı istiyorum. Mecbur kaldığın için değil. İstediğin oldu güzel karım. Seni zorlamayacağım.
Miran düşünceli haliyle odasına giderken, Reyyan dolmuş gözleriyle kocasının arkasından bakakaldı. Ne olmuştu ki şimdi? Sabah dakikaları sayıyordu, şimdi neden vazgeçmişti? Bir de başka kadın demişti. Hayır kendisi yetmiyor muydu? Hazırdı işte, yalvaracak hali yoktu ya. İstemiyorsa istemesindi. Canına minnetti. Gider yatardı, yarın zaten okula gidecekti. En iyisi gidip yatmaktı.
Ama zoruna da gitmişti işte. Neden kendisine hayal kurdurup, sonra da vazgeçmişti ki? Kim bilir ne kadar güzel olacaktı? Ama şimdi vazgeçmişti…
Sessizce odasına geçti. Çamaşırını çıkartıp, en sevdiği geceliğini giydi. Yatağa uzandığında, sabahtan beri heyecanla adım akıllı duyamadığı sesler kulağına çalınmaya başladı. Dışarıdan gelen gök gürültüsü kalbinin hızlı çarpmasına sebep olmuştu. Örtüyü üzerine çekti iyice. Yavaştan titremeye başlamıştı. Korkusu iyice gün yüzüne çıkmıştı. Aradan geçen dakikalar bir fayda etmemiş, sesler kesilmemişti. Yavaşça kalktı yataktan. Derin bir nefes çekip, alt kata indi. Mutfakta içtiği bir bardak suyla biraz kendisine gelir gibi oldu. Ama evin içini gündüz aydınlığında bırakan şimşekle korkuları tekrar gün yüzüne çıktı. Hızlı adımlarla Miran’ın odasına gitti. Kapıyı çalmadan içeriye girdi. Miran içeriye giren karısıyla hızla yerinden doğruldu.
M:Reyyan..Ne oldu?
R:Gök gürültüsünden korktuğumu biliyorsun, uyuyamayacağımı biliyorsun. Neden benimle ilgilenmiyorsun?
M:Ben biliyorum ama yanlış anlamandan korktum. O yüzden..
R:Yanlış anlamam…Miran yanında yatabilir miyim?
M:Neden soruyorsun? Ben sana her zaman diyorum buraya taşın diye. İstemeyen sensin.
R:Miran..
M:Hadi gel. Bu yatak senin de yatağın. Sorman tuhaf kaçıyor.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |