19. Bölüm

19. Bölüm

Hercai senaryosu
hercaisenaryosu

Beş Ay Sonra

Reyyan halının üzerine uzanmıştı. Yüzüstü yatmış, başını elini yaslamış bilgisayara bakıyordu. Kırdığı dizlerini sallaması Miran’a ayrı bir mutluluk veriyordu. Şımarıkça bilgisayara bakan karısına dikti gözlerini. Vücudunda gezdirdi gözlerini. Saçlarında, belinin kıvrımında, kalçalarında, bacaklarında. Şu anda dışarıdan bakan bir gözle tam bir sapık gibi göründüğünü biliyordu. Ama hiç umurunda değildi.

Reyyan tatlı gülümsemesiyle döndü kocasına. Gözlerinde ki tatlı gülümseme görülmeye değerdi.

R:Evettt.Miran Aslanbey..Resmen karınız tıp beşinci sınıf öğrencisi.

M:Zaman ne kadar çabuk geçiyor değil mi?

R:Evet..İki ay diye çıktık yola. Sekiz ay oldu. Sene-i devriyesi yaklaşıyor.

M:Öyle valla.

R:Şaka bir yana iki yıl sonra doktor olacağım.

M:Eminim çok yakışacak.

R:İnşallah bir problem çıkmaz.

M:Çıkmaz çıkmaz sen merak etme…Ee sınıfı geçmenin şerefine ne istersin söyle bakalım. Yapmak için sabırsızlanıyorum.

R:Bir şey istemem.

M:İstersin istersin.

R:Tamam..Madem o kadar ısrar ediyorsun. Sınıfı geçmemin şerefine sahile gidelim. Biraz deniz havası iyi gelebilir bana.

M:Ben sana o kadar dondurma yeme dedim. Küçük çocuk gibisin Reyyan. Yaz geldi diye tek seferde bir kilo dondurmamı yenir Allah aşkına. Al işte üşüttün mideni.

Reyyan İç Ses:İnşallah midemi üşütmüşümdür. Pek öyle düşünmüyorum ama..

Miran söylenmelerinin arasında Reyyan’ın gözlerini kaçırışını fark edemedi. Anlık gördüyse bile dikkat etmedi. Karısının neden bir kilo dondurmayı tek seferde yediği hakkında bir fikri yoktu. Reyyan ne cevap vereceğini bilemedi ilk önce. Başından savmaktan başka çaresi yoktu.

R:Sahile götürmemek için konuyu değiştirmene gerek yok aslında. Götürmek istemiyorum dersen de ben ısrar etmem.

M:O nasıl söz Reyyan? Feda olsun. İstersen hiç eve gelmeyelim. Ben senin dikkatsizliğine kızıyorum. Bir de tıp öğrencisisin, hasta olacağını bile bile yedin. Şimdi de midem bulanıyor diyorsun.

R:Miran gideceksek gidelim artık. Valla mayıştım, şu halının üzerinde uyuma fikri çok ama çok, hatta baya baya çok cazip gelmeye başladı haberin olsun.

M:İşine gelmeyince nasıl değiştiriyorsun konuyu..

R:Hadi ben ayakkabımı giyeyim, sende üzerini değiştir. Sınıfı geçmemin şerefine bir balık ekmek ısmarla bana.

M:Dondurmanın üzerine balık ekmek mi yiyeceksin?

R:Kulağa hoş gelmiyor biliyorum. Ama sahil deyince de canım çekti.

M:İyi hadi gidelim de senin, bu ara çöp kovasına dönen karnını doyuralım.

R:Ee hadi.

Ertesi gün Reyyan, Miran’ın işe gitmemek için bulduğu her bahaneye bir cevap vererek evden göndermeye çalışıyordu.

R:Çocukluk ediyorsun. Şirketi batıracaksın bu gidişle haberin olsun.

M:Batmaz yahu neden batsın? Ben işimin de başındayım, karımın da başındayım.

R:Hadi git artık. Evi temizleyeceğim, ayak altında gezinme. Halıları falan kaldıracağım, koltukları çekeceğim, pencereleri sileceğim, banyoyu yıkayacağım, mutfak dolaplarında ki yağı temizleyeceğim, ohoooo çok işim var.

M:Güzelim. Bu saydığın yerlerin hepsi temiz zaten.

R:İşte ben temizlemesem nasıl temiz kalacak? Sürekli temizlik istiyor..

M:Ne gerek var?

R:Yahu ev benim evim. Sana ne oluyor? Temizlik yapacağım ben, git hadi.

M:Yardım edebilirim istersen.

R:Ne yardımı?

M:Yatak odasını temizlemene yardım edebilirim.

R:Oldu başka..Hadi git artık.

M:Kovuldum mu yani?

R:Evet kovuldun. Hadi git.

M:Sen beni bu ara kovmaya iyi alıştın ha.

R:Aşk olsun kocacığım, işim var ondan valla. Yoksa ben seni hiç kovar mıyım?

M:Yemedim ama tamam gidiyorum.

R:Hadi git.

M:Bir veda öpücüğü ver de gideyim.

R:Oldu canım. Ben o veda öpücüğünü senin nereye taşıyacağını biliyorum. Yok veda öpücüğü falan.. Hem ne vedası ya? Sanki tamamen ayrılıyoruz. Alt tarafı şirkete gideceksin.

M:İyi tamam gidiyorum. Görüşürüz, yorma kendini. Senden değerli değil.

R:Tamam hadi git artık.

Miran karısının dudaklarına kondurduğu ufak bir öpücüğün ardından evden çıktı. Reyyan gülümseyerek baktı arkasından. Gözden kaybolana kadar arkasından baktı. Gözleri artık kocasını görmeyince, hızla yatak odasına çıktı. Eline telefonunu aldı. Miran’ın şüphelenmemesi için, önceki gün anlaştığı temizlikçi kadını aradı. Ardından da Neşe ve Derin’i aradı. Üçü gelince hızla evden çıktı. Heyecandan kalbi gümbür gümbür atarken, adımları gittikçe hızlanıyordu. Hastanenin önüne geldiğinde, derin bir nefes çekip, sakinleşmeye çalıştı. Aldığı her derin nefesle birlikte kalbi ağzında atmaya başlıyordu. Soluk alması zorlaşıyordu. Deminden beri hızlı attığı adımlar bıçak gibi kesildi. Şimdi çok sakindi, o kadar ki, adım atmaya korkar olmuştu. Danışmada ki arkadaşının yanına gidip, görüşmek istediği doktoru sordu. Yavaşça odasına adımladı. Derdini sakince anlattı. Beş dakika sonra kan tahlilini yaptırmış çıkmıştı. O dakikadan sonra vakit geçmek bilmiyordu. Beklediği o bir saat sanki bin ömre bedeldi. Ellerinin terini üzerine siliyordu sürekli. Telefonuna gelen mesajla eli titremeye başladı. Tahlil sonuçlarını bildirir mesajı görünce, hızla çarpan kalbi, atmayı bırakmıştı. Ya tahmini doğruysa, ya hamileyse..

Kalbindeki heyecanı yenip içeriye girdi. Hocasının karşısına oturdu.

D:Reyyan..Heyecanlı mısın?

R:Çok..

D:Hadi bakalım inşallah diyelim o zaman..Bakalım sonuçların çıkmış mı?

R:Çıktı.

D:Çıktı mı?

R:Me-mesaj geldi.

D:Hee evet..Tamam o zaman bakalım. Bizim yeğen yola çıkmış mı?

R:Evet bakalım.

Elini kalbinin üzerine koydu. Gözlerini kapatıp, derin derin solumaya başladı tekrar. Hocasının “tebrik ederim” cümlesini duymadı. “gözün aydın” sözünü de duymadı. “Allah analı babalı büyütsün” sözünü de duymadı. Bunlar dolaylı yoldan hamile olduğunu söylüyordu. Reyyan şu anda bu yolu anlayabilecek halde değildi.

D:Reyyan sen beni dinliyor musun?

R:Be-ben..

D:Hamilesin. Tebrik ederim.

Duyduğu kelime defalarca kez beyninde yankılanırken, gözünden bir damla mutluluk gözyaşı aktı. Elini kalbinin üzerinden çekip, karnına koydu. Yüzüne bir gülümseme kondururken, karnına sarılı vermişti.

R:Ha-hamileyim..Be-ben hamileyim..

D:Evet hamilesin.

R:B-benim bebeğim olacak.

Reyyan mutluluğun ne demek olduğunu şimdi anlıyordu. İstediği bölümü kazanmış olmanın mutluluğuyla kıyaslanamazdı, derslerinin güzel olmasının mutluluğuyla kıyaslanamazdı, Miran’a aşık olmasıyla bile kıyaslanamazdı bu mutluluk. Sevdiği adamdan bir parça taşıyordu. Onun parçası hayat bulmuştu içinde. İdrak edemiyordu. Ne yani şimdi vücudunda iki kalp mi atıyordu?

R:Ne-ne kadarlık?

D:Yedi haftalık. Farkına varmadın mı?

R:Be-ben şüphelendim ama..Ama emin olamadım.

D:Boşuna dememişler terzi kendi söküğünü dikemez diye. Söz konusu kendi bedenin olunca, doktorlukta ilk akla gelen şey gelmiyor aklına.

R:Öyle sanırım.

D:Ne hissediyorsun?

R:Aslında, sanırım tam idrak edemedim sanırım. Hala anlayamadım.

D:Neyini anlamadın? Sen bana söyle ben sana anlatayım doktor hanım.

R:Aslında hamile olduğumu daha anlayamadım. Bir daha duysam idrak edebilir miyim diye düşünüyorum?

D:Hamilesin demem yeterli mi?

R:Hamileyim. Allah’ım sana şükürler olsun Ya Rabbim. Hamileyim.

D:Kim bilir eşin nasıl sevinecek? Ben çok tatlı olacağına eminim..Ee baba yakışıklı, anne güzel..

Reyyan’ın yüzündeki gülümseme yavaşça söndü. Düşünceler beynine üşüşürken, üzüntü tüm bedenine yayılmıştı. Biraz önce ki mutluluğundan şu anda eser yok. Miran’ın çocuk için kurduğu her cümle aklında dolanıyordu.

“Çocuk istemiyorum. Hem sende gençsin. Anne olmak için yaşın daha çok genç. Ayrıca daha çok uzun yıllar çocuk falan istemiyorum.”

Miran’ın bu çocuğu istemeyeceği kesindi. Ee ne olacaktı peki? Sevdiği adamdan olan bir parçayı aldıracak mıydı? Nasıl kıyacaktı? Tamam Miran istemiyordu ama bu çocuk sadece Miran’ın değildi ki. Kendisinin de çocuğuydu. Kendi çocuğu üzerinde söz hakkına sahip olamayacak mıydı yani? Ya yanlış düşünüyorsa..Ya Miran çocuğu isterse..Ne güzel olurdu?

Ama hayır..Defalarca söylemişti. Çok net söylemişti, çocuk istemiyordu..Yapılacak şey belliydi. Başka çaresi yoktu.

R:Ben teşekkür ederim hocam. Vaktinizi aldım.

D:Ne demek canım? Kontroller için uğramayı ihmal etme.

R:Hocam bir şey sormak istiyorum.

D:Tabi canım. Bildiğim bir konuysa yardımcı olmak isterim.

R:Kü-kür-kürtaj için..

Reyyan hocasının yüzündeki değişimi an be an görmüştü. Gözleri kocaman açılmıştı. Göz bebeklerinde ki üzüntüyü görebiliryordu.

D:Aldıracak mısın? Ama neden? İstenmeyen bir bebek miydi? Gerçi..benim ki de soru, isteseniz neden aldırmayı düşünesiniz?

R:Pe-pek planlı bir şey değildi. Hiç düşünmemiştik. Hazır değiliz. Bunun sorumluluğunu taşımak çok başka bir şey. Hem bilmediğiniz şeyler var. Bu çocuğu doğurmam imkansız.

D:Bu mucizeye hazırlık yapamazsın ki. Bir anda hayatına girer ve sen fark edersin ki, aslında çok uzun zamandır hazırsın. Sadece onun gelmesini bekliyormuşsun. Bence acele karar verme. Şu anda şoktasın. Bir üzerine yat, düşün. Bir anda karar verme. Unutma ki karar verdiğin şey bir insanın hayatı. Her yönüyle düşünmek zorundasın. Bir cana kıymanın vebalini üzerine alabilir misin? Eğer gerçekten tamam ben kararımı verdim, bu muhteşem varlığın canına kıyacağım diyorsan, ben buradayım. Ama gözlerinde görüyorum. Sen bu çocuğu istiyorsun.

R:Hocam..

D:İstiyor musun?

R:Çok…Çokk istiyorum. O benim sevdiğim adamdan bir parça, nasıl istemem? O benim kimsesizliğimin ilacı. Çook istiyorum. Elimden gelse canımı veririm onun canını korumak için..

D:O zaman kocanla konuş. İyice bir düşünün. Bu bir anda verilecek bir karar değil. Sonradan çok pişman olmak bir şey ifade etmeyecek, giden can geri gelmeyecek. Ama sanma ki karşılaşmayacaksınız. Ölümden sonra da hayat var. Bence orada karşına dikilecek, “Benim nefesimi neden kestin, beni neden öldürdün, benim neden katilim oldun?” diye soracak. Onu öldürürken, bu sorulara cevap bul, öyle öldür.

Reyyan düşünceler dolu beyniyle, hastaneden nasıl çıktığını hatırlamıyordu. Elini karnından çekemiyordu. Sevdiği adamdan parça taşıyordu. Bunun güzelliğini anlamaya başlıyordu yavaşça. Peki ya Miran’a söylediğinde ne olacaktı? İstemeyeceğini düşündü..Daha önce defalarca kez kesinlikle istemediğini söylemişti. Aldırmasını ister miydi? Peki ya isterse..Sevdiği adam istiyor diye, ondan gelen bir cana kıyabilecek miydi? Cevabı çok netti..Hayır..

Eve geldiğinde her şeyin önceki gün planladığı gibi gittiğini fark etti. Tek plansız olan kendi haliydi. Donuk bir şekilde eve geldi, yatak odasına çıktı.

Düşüncelerinin arasında akşam bir türlü olmadı. Kızların bir ara gelip, gidiyoruz dediklerini hayal meyal hatırlıyordu. Akşam olmuş, Miran gelmiş, yemekten sonra çaylarını içiyorlardı. Reyyan üzüntüsü her halinden okunurken televizyonun sesini kısıp sevdiği adamın gözlerine baktı. Kendisindeki sorunu yakında gizleyemeyeceğini biliyordu. En iyisi ne olacaksa bir an önce olmasıydı.

Miran o gözlerdeki ifadeyi görünce, kaşlarını çatıp, karısını süzdü. Ciddi bir şey söyleyeceğini anlamıştı.

Reyyan fısıltılı çıkan sesiyle konuşmaya başladı.

R:Miran..

M:Efendim.

R:Miran…Ben..boşanmak istiyorum.

Aniden söylediği cümleyi Miran başta anlamamıştı. Kaşlarını daha çok çattı. Bakışlarından bir karanlık geçmişti. Elindeki bardağı kenara bıraktı. Donuk çıkan sesiyle konuşmaya başladı.

M:Anlamadım.

R:Anlamayacak bir şey yok. Boşanmak istiyorum.

İnatçıydı..Miran’dan ayrılacak olmanın acısı kalbini sıkarken, ondan bir parçaya kavuşacak olmanın huzuru bir nebze olsun rahatlamasını sağlıyordu.

M:Ne-neden?

R:İstiyorum işte. Üzgünüm ama..artık..artık bu evliliği sürdürmek istemediğime karar verdim.

Sesi kararlı ama bakışları nemliydi. Bu adam nasıl hala anlamamakta bu kadar ısrar ediyordu?

M:Ben-beni denemek için mi böyle davranıyorsun?

R:Hayır. Fakat bu evlilik çok uzadı ben..

M:Evet sen..

Miran kendisini biraz toparlamıştı. Biraz önceki donukluğundan şu anda pek eser yoktu. Sesi oldukça sert çıkıyordu.

R:Ben artık evli kalmak istemiyorum.

M:Anladım da neden?

R:Miran..Neden bana böyle davranıyorsun?

Miran başını iki yana salladı. Çene kasları oynamaya başlamıştı.

R:Süremizi çoktan aştık. Beni iki ay diye ikna etmiştin? Sekiz aydan fazla oldu. Seks yok dedin yatağından çıkmıyorum.

M:Halinden memnun olduğunu düşünüyordum.

R:Memnundum..ama..

M:Sıkıldın mı benden?

Reyyan İç Ses:Sıkılmak mı? Senden mi? Ömür boyu sıkılmam.

R:Olabilir.

Miran iyice çattı kaşlarını.

M:Başka biri mi var? O-o Serkan hocan?

R:Saçmalama lütfen. Boşandığımızda benimle artık kim ilgilenir. Yatmasak bile bunu kimseye anlatamazdım. Herkes biliyor evli olduğumuzu.

Derin bir nefes çekti içine.

R:Beni bu evliliğe iki ay için ikna etmiştin. Ben-ben artık sözünü tutmanı istiyorum. Artık kendi hayatıma dönmek istiyorum.

Miran sinirle ayağa kalkarken, elini nereye koyacağını bilemiyordu. Sinirle ensesine vurdu.

M:Bu kadar boşanma meraklısı olmanı anlamıyorum. Sana istediğin her şeyi vereceğimi söylemiştim. Ha iki ay, ha beş ay ne fark eder ki?

Reyyan ağlamamak için dudaklarını sıktı. Şimdi karnında olan bebeği ona söylemek istiyordu ama imkansız olduğunun farkındaydı. Söylediği gibi Miran’ın hem çocuğu aldırmak için, hem de boşanmak için işlemleri hızlandıracağından emindi. Miran’ı kaybetmek zaten acıydı ama ondan olan bir bebeği kaybetmek istemiyordu. Birkaç ay idare etmesi gerekiyordu. Sonra zaten kürtaj için geç olurdu. Miran çocuğu istemese bile çalışır, bebeğine bakardı. Hem hesabında da yeterince para birikmişti. Bu para doğuma kadar yeter de artardı bile.

R:B-bir gün bana..fazla alışmamam gerektiğini söylemiştin.

Miran kaşlarını tekrar çattı. Oturan karısının önünde diz çöktü.

R:Haklıydın. Bir anda birçok şeye kavuştum. Paraya, bu eve, mükemmel bir aileye..

Reyyan İç Ses:Sana…

R:Gerçekten de alışmaya başladım. Bana bunu yapmaya hakkın yok. Hem sen istemedikçe boşanmayacağımızı söylüyorsun..hem de elimdekileri bir gün kaybedeceğimi bilerek bunu kabullenmemi bekliyorsun. Ben artık böyle yaşayamam.

M:R-Reyyan..

R:Bir gün boşanacağız..değil mi?

Miran huzursuzca kıpırdandı.

M:Evet…ama…

R:Ama ne? Evlilikten korkan bir adam..başka ne ister ki? Elbette boşanmak isteyeceksin. Benim yüzümden bu anlaşmalı evliliğe mecbur kaldın. Şimdilik memnunsun ama bıktığında ne olacak? Yatakta artık sana çekici gelmediğimde? Bana o zaman kapıyı gösterdiğinde hissedeceklerim?

M:Benden çok zengin bir kadın olarak ayrılacaksın.

Miran çaresizliğini sesine yansıtmıştı. Buz gibi çıkıyordu sesi.

Reyyan acıyla güldü. Gözleri iyice sulanmıştı ama kendisini tutması lazımdı.

R:Evet..Bütün mesele bu değil mi? Para.. Seninle para için evlendim. Ben para için kendisini satan fena bir kadınım çünkü.

 

Bölüm : 03.01.2025 18:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...