1. Bölüm

1. Bölüm : Hogwarts Savaşı

Hermione Granger
hermionegrangerrr5

Hogwarts Savaşı

Cesetlerin taşınmasına biraz yardım ettikten sonra her yerde Harry ve Ron'u aramaya başladı. Sonundamerdivenlerde oturmakta olan Neville ile karşılaştı. "Neville! Merlin aşkına, iyi misin? Harry ve Ron nerede?Her yerde onları arıyord-" Neville'ın yüzünde, 'ben biliyorum ama öğrenmek istemezsin' der gibi bir ifadevardı. Hermione, korku ve endişeyle derin bir nefes aldı. "Neville. Ne olu?" Neville, ağlamaklı bir sesle konuştu. "Harry gitti. Yasak Orman'a. O bir hortkulukmuş, Hermione. Kendini feda etmeye gitti. Ron da onun peşinden gitti. Korkarım, ikisi de-" tam o sırada Şato'nun bahçesinden sesler yükseldi. İkili, korkuyla bakışıp hızlı adımlarla Büyük Salon'un kapısının yanındaki duvara yöneldiler. Orada onları gören olmazdı ama onlar dışarıda ne olduğunu görebilirdi. Duvarın delinmiş kısmından dışarı baktılar.

Gördükleri manzara ise... Harry ve Ron, Voldemort'un önünde, ölü bir şekilde yatıyordu. Anın şokuya bakışları o görüntüye kilitlendi. Biraz sonra arkalarından bir tıslama sesiyükseldi. Voldemort'un yılanı Nagini, onlara doğru geliyordu. Hermione şaşkınlığını bir kenara bırakıp yılanı oyalamak için lanetler göndermeye başladı. Sorun şu ki, büyüler yılana etki etmiyordu. Neville'ın gözleri sağ taraflarındaki duvarın köşesine kaydı. Seçmen şapka orada duruyordu.

İçinden bir ses, onu oradan almasını söylüyordu. Neville da o sese kulak verdi. Sonrasında herşey çok hızlı gerçekleşti. Neville şapkayı alıp arkasını döndüğünde Nagini, Hermione'ye saldırmak üzereydi. Neville tüm kalbiyle birçıkış yolu diledi. O an şapkanın içinde parıldayan birşeyin ucu belirdi. Neville, onu oradan çıkarınca bir kılıç olduğunu fark etti. Işık hızına yakın bir hızla Hermione'nin yanına ulaşıp tek bir kılıç darbesiyle yılaın başını gövdesinden ayırdı.

Aynı and, bahçede bulunan Voldemort acı bir çığlık atarak dizlerinin üzerine çöktü. Draco, o an hayatındaki en önemli eylemi gerçekleştirdi. Voldemort'un bu hâlini fırsat bilereksihir dünyasını bu lanet adamdan kurtarmaya kara verdi. Asasını ona doğrultup, gözlerindeki öldürme isteğiyle öldüren lanetin sözlerini haykırdı. "Avada Kedavra!" Lanet, Voldemort'un insanlık dışı bedenini vurdu. Az sonra Karanlık Lord'un bedeni yere yığıldı. Ardından parça parça olup bir konfeti gibi patladı; dünya, onu yok edecek potansiyele sahip bir canavardan kurtulmuş oldu.

Aydınlık Taraf sevinç naraları atmaya, Ölüm Yiyenler ve Karanlık Taraf'takiler kaçmaya başladı. Draco, ailesiyle yüzleşmek için arkasını döndüğünde ebeveynlerinin ona gururla bakığnı gördü. Narcissa kollarını biricik oğluna dolayıp fısıldadı. "Kurtulduk."

***

3 ay olmuştu. Hermione, günden güne daha da kötüleşiyordu. O günden beri, küçük şeylerle mutlu olan, etrafına ışık saçan, enerjik Hermione Granger yoktu. Ailesini, arkadaşlarını, kardeşlerini kaybetmiş, yas tumaktan başka bir şey yapamayan Hermione Granger vardı.

Ailesinin hafızasını değiştirip kızları olduğunu onlara unutturmuştu. Ama bu, onlarınsavaşta Ölüm Yiyenler tarafından öldürülmesine engel olamamıştı.

Kardeşlerini gözününün önünden ayırmamıştı. Sadece birkaç dakika. Birkaç dakika onlardan ayrılıp etraftaki cesetlerin taşınmasına yardım etmişti. Geri geldiğinde onlar da yoktu.

Hermione, yaşam enerjisi çekilmiş bir kabuk gibiydi. Hani onlar Altın Üçlü'ydü, aslâ ayrılmazlardı? Ama ayrılırlarmış. Ölüm de en kötü ayrılıkmış.

Hermione şuan nerede miydi? Diagon Yolu'nd, Çatlak Kazan'daki odasında. Bunları düşünürken boynundaki zaman döndürücüyle oynuyordu. 3. SınıftaProfesör McGonagall'ın ona verdiği zaman döndürücü. Üç aydır eğitim alıyor, araştırma yapıyordu. Bu araştırmalar ciddi araştırmalardı. Gellert Grindelwald'ın yanına gidip onu iyileştirerek bilgi alacak kadar ciddi. Neyse ki Voldemort, onu sadece ölümcül bir şekilde yaralamış ama öldürmemişti.

Flashback (savaştan 2,5 saat sonra)

Hermione, Gellert'ın yanına geldiğinde adam can çekişiyordu. Acilen müdahale etmeliydi. Önce adamın gömleğini çıkartıp karnındaki derin kesikleri temizledi... 2 saatlik uğraşlarının ardından alnındaki teri sildi. Başarmıştı. Gellert, şuan dinlenmesi gerektiği için uyuyordu.

Ertesi gün tekrar geldiğinde, elindeki ağrı kesici iksiri adama uzatt. Gellert, iksiri ondan alıp yanındaki sehpaya bıraktı. Ardından tekrar genç kıza döndü. "Bunu neden yaptın?" "Sizi neden mi iyileştirdim?" Gellert başını hafifçe salladı. "Voldemort'un sizi ölümcül şekilde yaralamasının nedeni, mürver asanın yerini ona söylememenizdi. Öyle değil mi?" "Sen... Bunu nereden biliyorsun?" Hermione gülümsedi. "Sandığınızdan çok şey biliyorum, Efendim. Devam edeyim, mürver asanın yerini bilmenize rağmen, onun oradan çıkarılmasını istemediniz. Çünkü, Profesör Dumbledore'un rahatsız edilmesini istemediniz. Ayrıca buraya hapsedilme nedeniniz ona yenilmenizdi. Bilerek yenildiniz. Buna rağmen buradan isteseniz kolayca çıkardınız ama yapmadınız. 58 yıldır burada durma nedeniniz, kendinizi cezalandırmak istiyor oluşunuz. Sizce yeterince ceza çekmediniz mi? En yakın arkadaşınızı kaybetmek, sizin için zaten en büyük cezaydı. Siz cezanızı çektiniz ve pişmansınız. Bunu çok net görebiliyorum. Hayatınızın geri kalanını özgür yaşayın istiyorum. Bu yüzden bir planım var. Hem de size danışmam gereken bir konu var."

Gellert'ın öldüğünü, cenazesinin Nurmengard'ın önüne defnedildiğini Nurmengard'da çalışan adamların hafızasına yerleştirip Nurmengard'ın bahçesine sahte bir mezar kazdılar. Gellert artık özgürdü. Hermione, onun için Çatlak Kazan'da bir oda tuttu. Onun odası Hermione'nin yan tarafındaydı. 3 Ay boyunca adam onu eğitmişti. Dün de zaman döndürdücüyü onu Tom Riddle'ın zamanına götürmesi için büyülemişti. Hermione, hazır hissettiğinde oraya gidecekti. Gellert'ın yaptığı uyarıları dikkatle dinleyip not almıştı. Biliyordu ki geçmişi değiştirdiği zamn, başka bir evren oluşacaktı. Yani orada yaptığı değişiklikler, şuan içinde bulunduğu evreni etkilemeyecekti. Oluşacak olan yeni evreni etkileyecekti.

​HErmione, derin bir nefes aldı. Ayağa kalktı, üzerini değiştirdi. Saptanamaz genişletme büyüsü yaptığı çantayı, sırt ​çantasının içine koydu. Görünmezlik pelerin ve çapulcu haritasını da çantaya yerleştirdiğinde hazırdı. Gellert'ın odasına gidip ona veda etmeliydi. Kendi odasından ayrılıp onun odasına ilerledi. Tam kapıyı çalacakken Gellert, ondan önce davranarak kapıyı açtı. Kızın geçmesi iki adım geriledi. Hermione odaya girdiğinde Gellert da kapıyı kapattı. Genç kız, veda konuşması için dudaklarını araladı.

"Gellert, ben... Herşey için teşekkür ederim. Sen, benim dostum oldun. Bu benim için çok değerli. Sen de öylesin. İyi ki varsın." Gellert, genç kızın gözlerinden süzülen yaşları sildi. "Ayrılık vakti geldi, ha?" Bunu söylerken sesinin titremesine engel olamadı. Eski bir Karanlık Lord da olsa duyguları vardı elbet. Ve bu genç dostundan ayrılmak, duygusallığa yol açıyordu. Hayır, kesinlikle torununa veda eden pamuk kalpli büyükbabalara benzemiyordu(!)

Hermione, başını sallayıp titreyen dudaklarını birbirine bastırdı. Ardından karşısındaki kişinin eski bir Karanlık Lord olmasını umursamadan kollarını boynuna doladı. Gellert şaşkındı. Hayatında ilk defa birine sarılıyor gibi hissetmişti. Şaşkınlığını bir kenara bırakıp güçlü kollarıyla kızın belini sardı. Hermione'yi kızı gibi görüyordu. Fakat bunu aslâ itiraf etmeyecekti. Hermione ise sessizce gözyaşlarını dökerken kendine, onu kurtaracağına dair söz veriyordu.

Vedalaşma faslı bittiğinde, Hermione, zaman döndürücüyü bir kere çevirdi. Hermione'nin gözünde oda yavaş yavaş karanlığa bürünüyordu. Sonunda Gellert'ı da göremez hâle geldiğinde etraf iyice kararmıştı.

***

Bölüm : 26.08.2024 23:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...