4. Bölüm
Hermione Granger / Harry Potter ~Başka Bir Evrende~ / 4. Bölüm: Slytherin'in Madalyonu

4. Bölüm: Slytherin'in Madalyonu

Hermione Granger
hermionegrangerrr5

Harry, resmen yorgunluktan ve açlıktan ölüyordu ama yapması gereken son bir iş kalmıştı: Dumbledore'un tılsımlı bir kutuya koyup ona verdiği yüzüğü saklamak. Odasına gitti ve dolabının içindeki saptanamaz genişletme tılsımı yaptığı sırt çantasının gizli bölmesine kutuyu yerleştirdi. Çantanın içinde 2 adet çadır, şifa iksirleri, çok özlü iksir şişeleri, veritaserum, bazı iksir malzemeleri, geyikotu, 5 vadet yedek asa, küçük bir kütüphane, kıyafetler, görünmezlik pelerini, yiyecek ihtiyacını karşılayacak besinler... kısacası ne ararsan vardı.

Harry aşağı indiğinde mutfakta yemek servis eden Severus'u gördü. "Merhaba, Profesör." "Sana da, Potter." Yemekten sonra Severus ve Harry salonda karşılıklı oturmuş çaylarını yudumlarken Severus, Harry'e döndü.

"Dumbledore ile nereye kayboldunuz?" Harry yüzünde bir sırıtmayla "Beni bu kadar özleyeceğinizi bilsem gitmezdim." Severus gözlerini devirdi. "Evet, Potter Hazretleri. Sizi çok özledim. Şimdi lütfen soruma cevap verir misiniz?" Harry gülümsedi. "6 Hortkuluktan birini bulduk." Severus çayını yudumlarken bir mırıltı çıkardı. 'Hmm' elindeki çayı sehpaya koydu. "Peki neymiş bu hortkuluk?" "İzlediğiniz anıda Tom Riddle'ın parmağındaki yüzük. Gaunt yüzüğü." Severus başını salladı. "Bu iyi. Geriye kaldı beş hortkuluk." "Profesör, ben hortkuluklara karşı bir çekim hissetmiyorum." "Ne demek istiyorsun?" "Hortkuluklar, etrafında bulunan insanlara karşı çekim uygular. Ben çekim hissetmiyorum." "Bu iyi birşey değil mi? Sonuçta Karanlık Lord, hortkuluklarını mutlaka lanetlemiştir. Çekim hisseden kişi, hortkuluğa dokunduğunda lanetlenir." Harry başını salladı. "Evet, ben Profesör Dumbledore'la birlikte gitmiş olmasaydım, Profesör bu çekime dayanamayıp hortkuluğa dokunacaktı. Neyse ki ben oradaydım. Herneyse konu bu değil. Evet, ben çekim hissetmiyorum bu iyi bir şey olabilirdi. Tabii sadece bu kadarıyla sınırlı olsaydı."

Birkaç saniyeliğine Profesör'üne baktı. "Ben, hortkuluğun kendisini hissediyorum." Severus anlamamazlıkla ona baktı. "Kişi sadece kendi hortkuluğunu hissedebilir. Tabii kendisi bir hortkuluk değilse. Çünkü hortkuluklar birbirini hisseder." Harry'nin sözlerini dikkatle dinledi. Kelimeler anlam kazandığında Severus yüzündeki şaşkınlık ile Harry'e bakakaldı. "S-sen?" "Evet, Profesör. Ben bir hortkuluğum." Dedi Harry yüzündeki buruk gülümsemeyle. "A-ama ama nasıl, nasıl olabilir?" Harry anlatmaya başladı. "O gece, lanet benden sekip O'nu vurduğunda ruhu oradaki tek canlı varlığa tutundu." Harry, ellerini yara izine götürdü. "Bana." Severus beyninden vurulmuş gibi görünüyordu. "S-sen-" "Evet, vakti geldiğinde ölmek zorundayım. Ve, hayır. Voldemort benim bir hortkuluk olduğumu bilmiyor. Dumbledore da öyle. Sadece size söyledim." diyip omuz silkti.

"Bunu yapamazsın. Lily'den sonra bir de sen hayır, hayır olmaz. Yapamazsın yapma-" Severus'un yüzü Harry'nin hiç görmediği bir duyguya bürünmüştü: Çaresizlik. Harry bu ifadeyi daha önce görmemişti, şimdi de görmek istemiyordu. Ayağa kalktı ve 6 hafta önce asla yapmayacağı bir şeyi yaptı. Kollarını İksir Ustası'na doladı. Severus şaşırmıştı ama o da çocuğa sarıldı. Hem de sıkı sıkı. Severus güçsüz bir sesle mırıldandı. "Yapamazsın." Harry gözlerini yumdu. "Yapmak zorundayım." dedi yavaşça ondan ayrılırken.

"Severus. Sana ihtiyacım var. Böyle yapma. O gün geldiğinde tüm hortkulukların yok edildiğinden emin olmalıyız ve ben gittikten sonra onu öldürmelisin. Benim için bunu yapar mısın?" Severus gözlerindeki düşmemiş yaşları eliyle silip başıyla onayladı. "Bunu yapacağım ama sana söz veriyorum bunun için bir yol bulacağım. Böyle ölüme gitmene izin veremem. Lütfen itiraz etme, en azından bunu yapmama izin ver." Harry adamı daha fazla üzmek istemediği için başını salladı. "Severus, bunu sana sadece bil diye söyledim. Lütfen bu konuyu kafana takıp üzülerek beni pişman etme. " dedi ve ona hüzünle burukça gülümseyip odasına ilerledi.

***
Ertesi gün Harry ve Severus, iyi bir kahvaltının ardından salonda oturuyorlardı. İkisi de akşamki konu hakkında konuşmamak için anlaşmış gibiydi.

Harry boğazını temizledi ve söze girdi. "Profesör?" Severus bakışlarını ona çevirdi. "Evet?" "Bugün dinlenme günüm olduğu için çalışmayacağız." "Yani?" Harry direkt söylemeye karar verdi. "Grimmauld Meydanı'na gidebilir miyiz?" "Neden?" "Lütfen." Harry yavru köpek bakışlarını devreye soktu. İksir Ustası derin bir nefes çekti. "Tamam." Harry zaferle gülümsedi.

***
Grimmauld Meydanı 12 Numara

"Evet, Potter. Neden buradayız?" Harry bakışlarını yere çevirdi. "Çapulcu Haritası. Burada kalmıştı." Severus gözlerini devirdi. "İyi. Git, al ve gel." İksir Ustası lafını bitirince koltuklardan birine oturdu. Harry de başını sallayıp yukarı çıktı. Harita'yı alıp katlayarak cebine koydu ve tam Regulus'un odasının yanından geçerken bir şey hissetti. Bu en son Gaunt Malikânesi'nde hissettiği şeydi. Bir hortkuluk. Harry odaya girdi ve hislerine kulak vererek odadaki çekmecelere yöneldi. İkinci çekmeceyi açtığında, karşısında bir madalyon duruyordu. Slytherin Madalyon'u. Sirius'un anlattıklarına göre Regulus bir Ölüm Yiyen'di. Nasıl öldüğü ise muammaydı. Harry bunu bilebilecek tek kişi tanıyordu; Kreacher. Madalyon'u asasız büyü ile odada bulduğu küçük karton bir kutunun içine koyup kutuyu eline aldı. Merdivenlerden dikkatle inip İksir Ustası'nın karşısına geçti. "Profesör. Acilen Dumbledore'u çağırmalısınız." Severus ne olduğunu sorgulamadı. Nasılsa Dumbledore geldiğinde öğrenecekti. Bir patronus büyüsü yaptı ve Albus'a gönderdi.

***
"... ve tam Regulus'un odasının önünden geçerken bir çekim hissettim Profesör." Severus, Harry'nin hissettiği şeyin çekim olmadığını biliyordu ama sustu. "Odaya girdim ve beni çeken şeyi aradım. Çekmecelere bakarken de bu madalyonu buldum. Slytherin'in Madalyon'u. Regulus, Sirius'un anlattıklarına göre bir Ölüm Yiyen'di. Nasıl öldüğünü ise kimse bilmiyor ama ben bilen birini tanıyorum." Dolaylı yoldan da olsa Black hanesinin bir üyesi olduğu için onu çağırabilirdi. "Kreacher!" Adının söylenmesiyle Harry'nin önünde belirdi ev cini. "Efendi Harry beni mi çağırdı?" "Evet, Kreacher. Gel, otur şuraya." dedi yanındaki boş koltuğu göstererek. Kreacher temkinli adımlarla koltuğa yaklaştı ve oturdu. Harry, Madalyon'u Kreacher'a gösterdi. "Kreacher, bu Madalyon hakkında ne biliyorsun?" "E-efendi Regulus, Kreacher'a onu yok etmesini söylemişti. Ama Kreacher bunu yapamadı. Kreacher kötü bir ev cini!" Kreacher kendisini cezalandırmaya kalkmıştı ki Harry onu tuttu. "Kreacher sakin ol. Bana her şeyi anlatırsan madalyonu yok edebilirim. Sana söz veriyorum. Sana madalyonun yok edilmiş hâlini bizzat kendim teslim edeceğim. Şimdi lütfen, anlat." Kreacher yerine sindi ve anlatmaya başladı.

"Efendi Regulus, Kreacher'a çok iyi davranırdı. Bir gün, Kreacher'a geldi ve Karanlık Lord'un bir ev cinine ihtiyacı olduğunu ve onun da Kreacher'ı önerdiğini söyledi. Kreacher da Lord'un yanına gitti. Lord, Kreacher'ı bir mağaraya götürdü ve bir iksir içirdi. Kreacher ço-çok k-kötü şeyler gördü. Kreacher, Lord'a durması için yalvardı ama o devam etti. Oraya bu madalyonu yerleştirdi ve tekrar iksirle doldurdu. Kreacher eve geldiğinde E-efendi Regulus ona ne olduğunu sordu. Kreacher anlattığında Efendi Regulus çok sinirlendi ve Kreacher'dan onu, Lord'un Kreacher'ı götürdüğü yere götürmesini istedi. Kreacher onu oraya götürdüğünde Efendi Regulus Kreacher'a bu madalyonun bir kopyasını verdi ve o, i-iksiri içtik-ten s-sonra gerçek madalyonu alıp yerine onun verdiğini koymasını, k-kendisini orada bırakıp gitmesini ve gerçek madalyonu yok etmesini s-söyledi." Ev cini artık hıçkırıklarını tutamıyordu. Göz yaşları yanaklarından süzülürken, minik bedeni tir tir titriyordu.

***

Harry, Albus'un başka bir tılsımlı kutunun içine koyduğu madalyonu, diğer hortkuluğun yanına yerleştirdi. Geriye kendisi hariç üç hortkuluk kalmıştı. Harry bir an önce uyumak istiyordu. Yatağına uzandı ve zihnini kapattı. Ya da kapattığını sandı. Oysaki yaptığı tek şey sadece hortkulukların olduğu tüm anılara bir kalkan çekmekti...

Bir toplantıdaydı. Sadece yakın hattın olduğu bir toplantı. Pek kıymetli Ölüm Yiyen'i Severus'u da çağırmıştı fakat o, son üç toplantıda olduğu gibi bu toplantıya da gelmemişti. "Severus'dan ve Potter'dan haber var mı?" Antonin Dolohov söz aldı. "İkisi de en son Privet Drive'da görülmüşler. Potter'ın zaten kan koğuşlarının kalkması sebebiyle oradan taşınacağını tahmin ediyorduk. Onu alan kişi ise Snape." "Severus üçüncü çağrıma da cevap vermedi. Bu son şansıydı hâlbuki. Şuan hepinizin tek bir görevi var: o ikisini bulun ve bana getirin." Vizyon değişti. Bu sefer bir odadaydı. Avery'e işkence ediyordu. "Demek onları hâla bulamadın ha, Avery. Cesedinin de bulunamamasını istemiyorsan git ve onları bulmadan gelme. Yoksa bu son gelişin olur." Vizyon tekrar değişti. Bu sefer işkence ettiği kişi Macnair'di. "Macnair...Senden daha iyisini beklerdim. Sen de mi bulamadın onları?" "L-lord'um... ç-çok az kaldı. Onları b-bulmak üzereyi-" "Kes! Ya onları ayağıma getirirsin ya da cesedin ayaklarımın altında olur. Git şimdi!"

Ve Harry kan ter içinde uyandığında saat 05.28'di. İçinde kötü bir his vardı. Harry'nin bildiği bir şey varsa o da yakın zamanda bulunacaklarıydı. Ah, bunun ne kadar doğru olduğunu bir bilseydi...

Tekrar uyuyamayacağını biliyordu. Yanına saptanamaz genişletme büyüsü yaptığı bavulu aldı ve İksir Ustası'nın yanına gitmeye karar verdi. Kapıyı çalmayı unutup odasına daldı. Adamın yatağına yaklaştı. "Profesör? Profesör Snape? Severus!" Adam ışık hızında yatağından kalkıp Harry'nin karşısına dikildi. "Ne oluyor Harry?" "Profesör. Bana ve hislerime güveniyor musunuz?" Severus bu soruyu anlamlandıramadı ama cevapladı. "Evet." "Profesör, yatmadan önce zihnimi kapattığımı sandım ama kapatmamışım. O'nu gördüm. Tüm adamlarına her yerde bizi aratıyordu. Macnair'e ve birçok adamına işkence etti. Macnair, bizi bulmaya çok yaklaştığını söyledi. Dinleyin, içimde çok kötü bir his var. Macnair yalan söylemiyordu... herneyse. Dumbledore'a nereye gideceğimizi söyleyin ve bu bavula size gerekli olan her şeyi koyun. Ona saptanamaz genişletme büyüsü yaptım. Hadi, acele edin. Çok zamanımız olduğunu sanmıyorum." Severus başını salladı ve üzerindeki kıyafetleri günlük kıyafetlerine biçim değiştirdikten sonra işe koyuldu. 1 saat sonra ikisi de hazırdı. Anahtarın etkileşime geçmesi için 20 dakika vardı. Sonrasında kendi kendini yok edecekti. Severus bavulu küçültüp cebine atmıştı. Harry de sırt çantasını sırtına takmıştı.

19 dakika 57 saniye sonra ikisi de anahtara sıkıca tutundular ve 3 saniye sonra oradan yok olurken son duydukları şey alt kattan gelen patlamanın sesiydi.

***

Bölüm : 28.08.2024 18:46 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...