5. Bölüm

Yüzleşme

Hicran Bucak
hicrwn_

 

 

Artık gelmiştim asıl memleketim olan İstanbul'a.

O kadar özlemişim ki havasını,suyunu,taşını,toprağını..

Beni havaalanından özel şoför aldı ve eve doğru harekete geçti.

Abime her ne kadar kızgın ve öfkeli olsam bile bi an o alır diye umut ettim ama yine yoktu.Yine en gereken zamanımda beni tek bırakmıştı.

Eve vardığımda saraya gelmiş gibi hissettim.

Artık evimiz eskisi gibi apartmanın bir dairesinde değildi.Koskacaman bahçeli,korumalı,kameralı,hizmetlisi olan ayrıca dev gibi odaları olup 2.katı olan bir saraydı burası.

Derin bir nefes alıp kapıyı çaldım.

Kapıda ki hizmetli anneme haber verdi ve tekrar gelip beni içeri aldı.

İçeriye girdiğimde tavana,ışıklandırmalara,merdivende ki gold detaylara ve daha bir sürü şeye gözüm çarpıyordu.O kadar güzel bir evdi ki ağzım açıkta kalmıştı.Annem tam içeri girerken bir anda karşımda belirdi.

"Ne işin var burada"

diye hemen sorguya çekti.Ben bekliyordum böyle olacağını.

"İpek gelmemi çok istedi"

"Kaç lira istiyorsun hayatımızdan temelli çıkmak için!"

"Ne parasından söz ediyorsun sen ya"

"Her seferinde buraya para koparmak için geliyorsun ya hani ne kadar istiyorsun şimdi"

"Ben hiçbir zaman sizden para koparmak için buraya adımını atmadım"

"İyi madem öyleymiş diyelim neden Kerem'in yakasını bırakmıyorsun"

"Ne?Kerem ne alaka?"

"Soruma cevap ver"

"Ben sana hiçbir şey açıklamak zorunda değilim şimdi çekil şuradan kardeşimi göreceğim"

"Çekil şuradan derken?Ah ah ne kadar da terbiyesizleşmişsin"

derken ayaklarım geriye doğru gitti ve bakışlarımla tepeden tırnağa süzdüm onu.

"Sana bunu ilk ve son kez söyleyeceğim istersen bir tehdit istersende kızının bir nasihatı olarak algıla sen bilirsin.Bu zamana kadar size olan ufacık sevgim ve saygımdan dolayı içime kapandım hiç kimseye hiçbir şey anlatmadım ama artık gözüm açıldı.Beni yıllarca kandırdınız ,suçlu hissettirdiniz ama sizde çok iyi biliyordunuz ki onu atan kişi ben değildim çünkü o sendin dimi.Tüm hayatın bu iki dudağımın arasında bunu sende bende çok iyi biliyoruz.Eğer konuşursam ortada ne şanın kalır ne de şöhretin,hayatın 2 paralık olur ve tüm hayatını 4 duvara bakarak geçirirsin.Ha eğer ben öyle bir hayat istemiyorum lüften diye ısrar edersende sana sunacağım iki öneri olarak algılayabilirsin.Kardeşlerimle arama girmeyeceksin onları bana karşı doldurmayacaksın bu bir,ikincisi ise kim sorarsa tanımıyorum demek yerine övünerek kızım diyeceksin.Madem 4 yıllık hayatımı çaldın e bari bunlarıda yap öyle değil mi canım annem.Ee nerde benim odam?

dedim umursamaz ama içimde inadıma karşı geldiğim için fırtınalar koparken.

Annem o sırada karşıma dikildi ve

"Sen katilsin Efra.Hedef değiştirip kendini masum gösteremezsin özellikle de tüm deliller seni gösterirken.Sen katilsin ve bunu değiştiremezsin.Sen kendi kız kardeşinin canına kıyan şeytani bir katilsin.Bunu o küçük aklına sok artık."

dedi yavaş yavaş işaret parmağıyla kafama vura vura söyleyerek.

Gözyaşlarıma hakim olmak zorundaydım ona karşı güçsüz durmamalıydım çünkü o benim halimden güç alırdı ve beni böyle görmek için elinden gelen her şeyi yapar.

Derin bir nefes aldım ve acıyla birleşen bir kahkaha attım.

"Kendine bir seneryo yazmışsın ve o seneryoda karakterleri istediğin gibi şekillendiriyorsun ama unutuyorsun ki ben o seneryonun içinde yer almam ,yer alsam bile sana itaat etmem"

tam kolumu sıkıp bir şey diyecekken İpek geldi yanımıza.

Önce anneme ve sonra baktı.

Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Anne?"

dedi hem annemin sıktığı koluma bakarak hem de bana bakarak.Sanırım annemide kanatsız melek sananlardan biri de o idi.

"Annecim"

dedi sıktığı kolumu bırakıp ipeğin yanına giderek.

"Anne ne oluyo"

"Bişey olmuyor anneciğim ablan gelmiş,ufak tefek kavgalar işte.

Bende İpek'ten gözlerimi kaçırarak etrafa boş bakan gözlerle bakıyordum.Çünkü onlara bakınca o günler aklıma geliyordu, beni evden yaka paça attığı günler...

Bende İpek gibi küçücük bir kızdım ya peki benim suçum neydi?İpek kadar güzel olmayaşım mı yoksa hepsine göre daha sessiz oluşum mu ya da başka bir sebep mi?Ne olabilir ya ne olabilir düşündükçe kafayı yer gibi oluyordum.

İpek yanıma yaklaştı ve "abla"deyip hemen sarıldı.

Gözlerim dolmuştu...

Çok uzun süre geçmişti,çok büyümüştü,çok güzelleşmişti.

"Lütfen bir daha gitme"

dedi kısık sesiyle.

Bunu derken sesi çok titriyordu.

Birden sarıldım ona sonra ellerini tutup gözlerinin içine baktım.

"Seninle ayrı geçirdiğim her saniyeyi telafi etmek için buradayım"

dedim anneme dönerek.

"Biliyorum sen suçlu değilsin lütfen bunu birlikte kanıtlayalım yeter ki gitme sen"

Demek ki gerçekten o olaydan sonra o olaya dair her şeyi unuttuğu söylentileri gerçekmiş.Yanında olmuştu halbuki her şey ama hatırlamıyordu.

Derin bir nefes alıp ayağa kalktım.Akan gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim ve nereye gideceğimi ne yapacağımı bilmiyordum.Bir bataklığın içine girmiş çıkamıyormuş gibi hissediyordum.O eve geri dönmek benim için hiç iyi olmamıştı.4 sene önce hissettiğim çaresizliği yine hissediyordum.Onları tekrar görünce o gece tekrar tekrar gözümün önüne geliyor.Keşke bende her şeyi unutsaydım ama maalesef o günü tekrar tekrar hatırlamak benim cezamdı sanırım.Beynimin derinlerine kadar işlenmiş olan,tüm hayatımı bir günde karartmış olan o günü bir türlü silip atamıyordum.

Etrafımda sesler çoğaldıkça ben daha fazla kabuğuma çekiliyordum,sesimi çıkaramıyordum,cesaret edemiyordum çünkü bir kez kolumu kanadımı kırıp atmışlardı bir kenara,korkuyordum.Her şeyden korkuyordum ama korkusuz olmak zorundaydım,bu hayatta korkanlara yer yok.Oturduğum yerden kalktım ve hiçbir şey demeden çantamı ve valizimi alıp çıktım o evden,bahçeden.

Orası benim evim değildi,hiçbir zamanda olmadı.Orada hissetiğim çaresizliği ve yanlızlığı hiçbir yerde bu kadar kolay hissetmemiştim.

Arkamdan İpek'in bağırışlarını duyuyordum ama dönüp bakamadım çünkü dönüp bakarsam ona kıyamayıp tekrar dönecektim.

Peki şimdi nereye gidecektim cebimde ki 5 kuruşla nerede yatacaktım?

Buraya gelince tamamıyla benliğimi kaybediyordum ben.

Derin bir nefes alıp ne yapmam gerektiğini düşünüyordum.

Aklıma ilk olarak eski mahallemize gitmek geldi.Orada ki tüm anılarımızı hatırlamak istiyordum çünkü en güzel anılarım orada bekliyordu beni.

Bir kaç saat sonrasında öyle ya da böyle varmıştım eski mahallemize.

4 yılda o kadar çok şey değişmişti ki...

İlk olarak hemen evimize gittim ama bulamadığımı zannetim.Evet 4 sene önce burada yaşamıyorduk ama ben her zaman ziyaretçisiydim buranın.

Etrafında giyim mağazaları,siteler,kafeler ve parklar yapılmıştı.Tanınmayacak haldeydi evimiz.Evimiz boyanmıştı yepyeni bir hâle bürünmüştü ve artık etrafında çöpler,çöp konteynırları yoktu.Onun yerine çiçekler,öten kuşlar ve tertemiz bir havası vardı.

Komşumuzun kapısını çaldım,eski en yakın arkadaşım Selin'in evi.

Kapıyı küçük bir çocuk açtı.Çok tatlıydı,saçları kıvır kıvır ve aynı Selin'in gözleri gibi büyük ve yemyeşildi.Küçük kız beni görünce direkt

"Anne"

diye bağırdı.

"Anne bir abla geldi"

dedi devamında daha konuşmama fırsat vermeden

Sadece gülümsüyordum.

Kapıya elinde yaklaşık 4 ya da 5 aylık bebekle gelen bir Selin yaklaşıyordu.

Gözlerimi koskocaman açmış Selin'e bakıyordum.Çok şaşırmıştım.Selin değil evlenmek bir erkekle bile adının yanyana gelmesini istemeyen bir kızdı şimdi ise elinde bir bebek ve kapıyı açan bir kızını görünce şaşkınlığıma engel olamamıştım.

Beni görünce hemen yaklaştı kapıya.

Gözleri dolmuş bir şekilde beni süzüyordu.Ardından gözyaşlarına hakim olamayıp

"Efra kızım nerelerdesin sen bunca zamandır?"

dedi.

Hemen içeriye aldı beni ve soru yağmuruna tuttu.
"Nerdeydin ,ne yaptın,hayatın nasıl gidiyor,olan o olaylar gerçek mi,ben hiçbirine inanmadım tabi çünkü senden duymak istedim,istediğin kariyer yapma planlarına başladın mı"

gibi bir sürü soruyu ard arda sormaya başladı.Kolunu hafifçe okşayıp

"Hepsini teker teker anlatacağım ama önce lavaboyu kullanabilir miyim?"

dedim.Elimi ve yüzümü yıkayıp biraz da olsa kendime gelmeye çok ihtiyacım vardı.Tekrar Selin'in yanına geçtim,oturdum biraz sessizliğimi koruduktan sonra konuşmaya başladım.

"Hayatım hiç iyi gitmedi Selin.Ailem popülerlik kazanıp buradan taşındıktan sonra başıma o evde gelmeyen şey kalmadı.Duyduğun olaylar gerçek ben katil olarak biliniyorum ama olaydaki gerçek katil ben değilim bunu bilmen yeterli,Ben bile isteye kimseye zarar vermem,veremem.Düşün bir de Aslı benim kardeşim,canımdan çok sevdiğim birine nasıl zarar vereyim ben.Beni o olaydan sonra apar topar anneannemin yanına gönderdiler.Evet belki diyeceksin polisler peşine düşmedi mi,elbette düştü ama sonra bir şekilde kurtuldum,para sayesinde.

Beni yaka paça attılar o evden,dışarıdaydım ve eve geldiğimde tüm eşyalarım kapının önüne saçılmış şekilde duruyordu,kaç kere yalvardım onlara ama sesimi duyan tek bir Allah'ın kulu yoktu.O günden sonra adım atmadım buraya.

Şuan da bir otelde garson olarak çalışıyordum ki şimdi hatırladım oradan da ayrıldım,zorundaydım.Neyse benim hayat hikayem bu kadar yeter.Asıl sen nasıl evlenmeye ikna oldun,kimle evlendin,ne zaman evlendin,sadece iki çocuğun mu var?Hadi anlat dinliyorum."

Bir anda tüm hevesi kursağında kalmış şekilde yutkunarak bana mahçup bir şekilde baktı.
"Yanlış bişey mi dedim"

diye sordum.

"Hayır ama ben yanlış bişey yaptım çok özür dilerim gerçekten çok özür dilerim ama asla bildiğin gibi değil olaylar düşündüğün gibi gerçekleşmedi yemin edebilirim"

Selin'i azıcık tanıdıysam eğer yaptığı şeyden fazlasıyla pişmanlık ve utanç duyduğu için böyle konuşuyordu.

"Ne oldu?Söyler misin artık.Gerçekten merak ettim."

derken o sırada kapı çalındı.

Koltukta oturdum ve başım önümde halı desenlerini incelerken bianda başımı kaldırdım ve onu gördüm,Fırat'ı.

Fırat benim eski sevgilimdi,ilk ve son sevgilim.Her gece aileme çeşitli yalanlar uydurup sırf 5 dakika birbirimizi görelim diye dışarı çıktığım,okula gitmeden onunla parkta oturup sohbet etmek için 10 dakika önce erken çıktığım,uğruna ne azarlar işittiğim o çocuk şimdi adam olmuş karşımdaydı,eski toyluğu yoktu,çocuksu yüz hatları gitmişti.

Ayağa kalktım ve hemen hem Selin'e hemde Fırat'a bakıp kavramıştım olayı.

Herkesten beklerdim ama yemin edebilirim ki Selin'den beklemezdim.

Hiçbir şey demeden tepki bile vermeden eşyalarımı alıp çıktım o evden.Arkamdan tek ses bile gelmedi.

Selin arkamdan gelir kendini açıklar diye bekliyordum ama sanırım fazla ümit etmişim gibi.Çocukluğumun geçtiği parka gidip banka oturdum.

Yediremiyorum bazı şeyleri kendime ama yüzleşiyordum istemediğim gerçeklerle.

Park çocukların sevinç dolu mutluluklarıyla o kadar doluydu ki kendimi o parkta ilk defa bu kadar yanlız hissetmiştim.

Başımı kaldırdığımda yanımda bir kedinin olduğunu ve beni izlediğini gördüm.Tam onunla ilgilenirken telefonum çalmaya başladı.

Arayan abimdi.

Hiçbir şey demeden daha doğrusu dememe fırsat vermeden soruları ardalamaya başlamıştı bile.

"Efra nerdesin niye açmıyorsun telefonlarımı hadi söyle nerdesin gelip seni alayım"

 

Bir kaç defa aramıştı ama hiç farketmemişim.

 

"Daha yeni gördüm"

 

dedim umursamaz bir sesle.

 

"Neredesin"

 

dedi sinirli ama bana belli etmemeye çalışan bir ses tonuyla.

 

"Parkta"

 

dedim ince ve ürkek çıkan istemsiz o sesimle.

 

"Hangi park hangi mahalle hangi semt susmayıpda konuşsana biraz"

 

İlk defa beni bu kadar merak etmişti galiba.Biraz sevinmiştim açıkçası.

 

"Çocukluğumuzun geçtiği park"

 

"Ne işin var orada neden gittin oraya"

 

"Özledim,eski yaşantımızı,eski mahallemi,çocukluğumun geçtiği yerlerdeki anıları özledim hepsine hasret kaldım belki hatırlarsam birazcık da olsa mutlu olurum diye geldim,buna da mı karışacaksınız buradan da mı kovacaksınız ne istiyorsunuz benden!"

 

dedim hızlı ve öfkeli bir şekilde.

 

Bian sessizleşmiştik,kapattı mı acaba diye telefonu kontrol ettim ama hâla hattın diğer ucundaydı.

 

Gözlerim dolmuş,ağlamamak için zor duruyordum.
Tam bir şey diyecekken telefonu suratına kapadım.

 

Ellerimle yüzümü ovuşturdum ve bacaklarımı banka başımı da dizlerime yaslayıp gözlerimi kapadım.

 

Çok sessizdi.Sadece etrafta öten kuşlar ve güvende hissettiren aile sesleri kulağımda yankılanıyordu.Yanıma birinin oturduğunu hissettiğimde başımı kaldırdım gözyaşlarımı sildim ve yanıma baktım.

 

Küçük Efra'ydı yanıma oturan.

 

Gözlerini kocaman açmış gülümsüyerek bana bakıyordu ben ise gözlerimde ki yaşlarla ona gülümsüyordum.Hayat ondan her şeyini almıştı.Ama o hâla her şeyden habersiz çok mutluydu.Acaba ailesinin onu bu duruma getirdiğini bilseydi bana yine böyle parlak gülücük saçan gözlerle bakar mıydı?

 

Yanıma biraz daha yaklaştı elimi tuttu ve

 

"İnanırsan kazanamayacağın savaş geçemeyeceğin sınav yoktur ben senin bizim için her türlü engeli aşacağını ve yolun sonunda çok mutlu olacağımızı biliyorum şimdi ne yapman gerekiyorsa buraya ne için geldiysen onu yapmak için hazır ol ve artık bizi üzme olur mu?"

 

dedi ve gözümü açtığımda puf ortadan kaybolmuştu.

 

Derin bir nefes aldım ve acı bir gülümsemeyle kalktım o banktan.

 

İlk olarak yüzleşmem gerekiyordu.

 

Hızlıca koşarak ayrıldığım o evin kapısını tekrar çaldım ve bu sefer Selin açmıştı kapıyı.

 

Gözlerim aniden dolmuştu.Hâla kabullenmek istemiyordum.Çok ağır gelmişti hemde çok fazlasıyla.Derin nefes aldım ve

 

"Bana baştan sona dürüstçe anlatabilir misin Selin,bunu bilmeye hakkım vardır diye düşünüyorum"

 

dedim sinirli bir tavırla.

 

Selin ne olduğunu kavramaya çalışır gibi suratıma aval aval baktı ve

 

"Sen neyden bahsediyorsun neyi bilmeye hakkın var?"

 

"Fıratla olan ilişkini Selin,bide neyden bahsediyorsun diyor ya!"

 

Selin ilk önce suratıma baktı sonra gülmeye başladı.

 

O gülünce ben daha çok sinirlenmiştim.

 

Gülmesi bittikten sonra gülümseyerek bana baktı ve

 

"Fıratla değil fıratın abisiyle evliyim ben."

 

Deyince şok üstüne şok yaşamıştım.

 

"Nee?"

 

dedim çok şaşırarak.

 

Ardından oturma odasından çıkıp bize doğru yaklaştı Fırat,şimdi iki yabancıydık ama bir zamanlar ise birbirimizin birtanesiydik.

 

"Hoşgeldin Efra"

 

dedi yılların hatırası gözünün önünden geçiyor gibi hafifçe gülümseyerek.

 

"Hoşbuldum"

 

dedim mahçup bir şekilde.

 

Onun yüzüne baktığımda geride bıraktığımız her anı geliyordu aklımda,üzüldüm,sevindiğim,sevinçten deliye döndüğüm ve dahası.

 

Selin içeri davet etti tekrardan ama kabul etmedim,edemedim.Yıllar sonra Fırat'la oturamam ,ona bakamam bunlar bana gerçekten çok ağır gelirdi.

 

Kapıdan geri dönüp parka gittim tekrardan.

 

5-10 dakika sonrasında Fırat'ın yanıma geldiğini görünce elim ayağım birbirine dolandı.

 

Ondan hoşlanmıyordum,düşünmüyordum bile ama onu tekrar görünce çok farklı hissettim,anlamlandıramadığım bir histi bu.

 

Oturdu yanıma,çok sessizdik.

 

Her zaman oturduğumuz bankta yıllar sonra tekrar aynı banktaydık.

 

"Nasıl gidiyor"

 

dedi sadece ikimiz duyabileceği şekilde kısık bir sesle.

 

Gitmiyor demeyi o kadar çok isterdim ki ama diyemedim.

 

"Güzel,idare ediyor senin?"

 

Derin bir iç çektikten sonra

 

"Seni görene kadar durmuştu hayatım ama şimdi biraz da olsa gitmeye çalışıyor"

 

Sormaya çekindim ama çok merak etmiştim.

 

"E hayatında başka biri var mı ya da oldu mu?"

 

Bana döndü gözlerime baktı ve

 

"Ben gözümü seninle açtım ve sen beni terk ettin Efra.En çok güvendiğim insanın bu terk edişi üzerine başka biriyle olabileceğimi düşünmen çok garip,ama sende haklısın herkesi birbirine benzer sanıyorsun"

 

bu laf banaydı,bundan fazlasıyla emindim.

 

"Neden terk ettin beni Efra?"

 

Diye devam etti.İçimde kendi kendime cevaplar veriyordum aslında ama asla ona yansıtamıyordum.Söyleyeceğim onca şey vardı ama hepsi içimde saklı kalmıştı.

 

"Bir cevap bekliyorum Efra"

 

dedi gözlerimin içine bakarak.

 

Sahi neden bırakmıştım ben onu,neden bir veda bile etmeden gitmiştim,neden beni bu kadar seven bi çocuğu terk etmiştim?

 

Sonunda dilimin bağı çözülmüştü.

 

"Evet biliyorum bunları bilmek senin hakkın ama inan ki o kadar zaman geçen şeyin üstünden tekrar konuşup moralimizi bozmak istemiyorum"

 

Fırat bana karşı sinir edici bir gülüşle

 

"Gerçekten seni gördüğüm andan beridir moralim yerinde mi sanıyorsun Efra?Sen hangi hayal aleminde yaşıyorsun!Kendine gel.Bana Selin aracılığıyla senden ayrılıyorum mesajını gönderiyorsun ve bir gün sonrasında da ortadan kayboluyorsun sonra polisler seni her yerde soruyor falan filan bir sürü şey neler oluyo sen o gün neler yaşadın artık anlatacak mısın ya da şöyle sormalıyım duyduklarım doğru mu sen bunu gerçekten yaptın mı bu kadar canileştin mi!

 

Daha yeni toparlanmaya başlayan bir kız için çok çok çok ağır sözlerdi bunlar özellikle de bir zamanlar canından çok sevdiği kişiden duyunca.

 

Birden ayağa kalktım ve

 

"Bana sesini yükseltemezsin bu 1 sana hiçbir şey anlatmak zorunda değilim bu da 2

 

Bir daha karşılaştığımıza hiç memnun olmadım görüşürüz"

 

dedim gözlerim dolu bir şekilde.

 

Ben oradan uzaklaşırken sadece arkamdan sesleniyordu.

 

"Özür dilerim o kadar ileriye gitmek istemedim,gel konuşalım"

 

diye kaç kere tekrarlıyordu aynı cümleleri.Ben ise sinirden gözlerim dönmüş bir şekilde nereye gittiğimi bilmeden ilerliyordum.Hızlı hızlı ilerlerken önümdeki taşa takıldım ve yere düştüm,çok rezil bir an olduğunu kabul ediyorum,elim kanamaya ve dizimde ağrımaya başlayınca ağlamaya başladım ama ağladığım şey yere düşüp elimin yaralanması ve ya dizimin ağrıması değildi.

 

Yerimden kalktım ve bir yere oturup sadece neden böyle iğrenç bir hayatımın,etrafımda ki insanların da neden bu kadar iğrenç olduğunu düşünüyordum.

 

Ben bunları düşünürken telefonuma gelen mesajla sildim gözyaşlarımı ve derim bir nefes alıp okudum mesajı.

 

Mesaj Kerem'dendi.

 

"Merhaba nasılsın,umarım daha iyisindir.Bu zor gününüzde sizi yanlız bırakmamak için oraya geliyoruz yarın yanındayım."

 

Allah kahretsin diye söylenmeye başladım.Şimdi ne yapacağım ben.Kerem'i de mi kaybedeceğim yoksa.Ellerimle yüzümü ovalarken toparlanıp biraz sağlıklı düşünmeye çalıştım o sırada abim aradı.

 

"Girdim ben mahalleye neredesin?"

 

Etrafıma bakındım ve hemen yanımda ki marketin ismini verdim.

 

Biraz bekledikten sonra geldiğini gördüm ve arabaya bindim.

 

Arabaya çalıştırmadan önce

 

"Eline ne oldu ve neden ağladın?"

 

"Bişey olmadı"

 

dedim rezil olmamak için.

 

"Bişey olmasaydı bu durumda olmazdın Efra"

 

Uflayıp devam ettim

 

"Düştüm şurada sonra işte elim kanadı felan"

 

"Acıyor mu?"

 

deyince tuhaf hissetmiştim ve gilmeye başlamıştım.

 

"Ne o vicdanını mı rahatlatmaya çalışıyorsun ne bu kardeş merakı"

 

Hem arabayı çalıştırıp hem de kısık ama benim duyabileceğim bir şekilde

 

"tamam be bişey sormadım,merakta etmiyorum"

 

derin bir nefes alıp önüme döndüm.

 

Eve gelene kadar tek bir kelime bile sohbet etmedik sadece arada bana bişey diyeceğini ama sonra vazgeçtiğini hissediyordum,fark ediyordum.

 

İçeri adım attığımda annemle göz göze geldik ama hiçbir şey demedi bana,şaşırmıştım açıkçası.

 

Acaba ne zaman kavga edecek kesin 5 dakika sonra falan derken elimi farkedip yanıma geldi ve ellerimi alıp bakmaya başladı.

 

"Ne oldu sana?"

 

Elimi çekip

 

"Ufak bir kaza"

 

dedim.

 

"Pansuman yapalım mikrop kapmasın"

 

deyince daha çok şaşırmıştım.Bana bu kadar iyilik fazla deyip ğste çıkmaya başladım.

 

"Hayırdır ya size ne oluyor böyle bi abim bi sen neden iyi davranıyorsunuz bana,o olmayan vicdanınızı rahatlatmaya çalışıyorsanız eğer boşa zaman harcamayın çünkü sizde vicdan diye bir şey yok."

 

Annem bana baktı ve tek bir kelime bile etmedi.Aptal gibi hissettim kendimi ama bence çok haklıydım,sence de çok ürkütücü değil mi günlük.Yaramı temizlerken koltuğa oturdum ve o kadar rahatsızdım ki bu durumdan.Rahatsız olduğum durum,evimde olup asla evimdeymişim gibi hissetmemem.

Herkes çok sessizdi,evde bir gerginlik vardı büyük ihtimalle benden kaynaklanıyordu.
Akşam yemeğine kadar herkes kendi odasındaydı.

Bana da oda vermişlerdi ve baya ferah ve güzel bir odaydı.

Yorgunluğu üzerimden attıktan sonra akşam yemeğine indim ve tam o sırada Kerem'in mesajına görüldü attığımı fark ettim ve hemen ona geri döndüm.

"Evet toparlanmaya çalışıyorum,geliyor olmanıza çok sevindim,yarın seni burada görmek iyi hissettirecek,yarın görüşmek üzere kendine iyi bak"

 

yazıp gönderdim.

 

Yemeğe inen ilk ben ve İpek olduk.

 

İpek beni görünce direkt yanıma geldi ve iyice sarıldu,bende öyle.Çok özlemiştim.4 yıl içinde baya büyümüştü.Onunla biraz havadan sudan konulardan konuştuktan sonra annem ve abimde indi yemeğe.

 

Annemi uzun zaman sonra ilk defa o kadar bitkin görüyordum belli etmemeye çalışıyordu ama gözlerinden anlamıştım ben.

 

Yemeklerimizi yedikten sonra herkes tekrardan odalarına çekilmişti.

 

Dışarıdan herkesin özendiği hayatı birde gelip bu gözlerle görmeleri gerekir.Ne aile sıcaklığı diye bişey var ne de düzgün bir aile.

 

Odama geçtim ve yatağa uzandım.Gözümü her kapattığımda aklıma Fırat'ın söyledikleri geliyordu ve daha da üzülüyordum.

 

Evet farkındaydım ona bir açıklama borçluydum ama benim onu neden terk ettiğimi bile hatırlamıyordum.Baya zaman geçti üzerinden çok şeyler yaşadım hafızam onu anılarımın içine kilitleyip saklayamamış.

 

Fırat'ı bir daha nerede görecektim ki zaten bence boşvermeliydim artık.

 

Şuan da aklımda ki tek kişi Kerem.

 

Evet çoğu konuda çok zıtız ama bu zıtlıklara rağmen en çok onun yanında kendimi mutlu ve huzurlu hissediyorum.

 

Ama işte ona söylediğim yalanları öğrendikten sonra büyük ihtimalle benle irtibatını kesecek.

 

Yüzümü ovalayıp kendime gelmeye çalışırken kapım çalındı ve ardından kapı açıldı annem gelmişti.Şaşırtmıştı beni.

 

"Gelebilir miyim?"

 

diye sordu ve bende başımı onaylarcasına salladıktan sonra geldi odama.

 

Ne söyleyeceğini çok merak ediyordum,ama belli etmemeye çalışıyordum.

 

Yatağımın kenarına oturdu ve bana baktı öylece.Sonra girdi konuya.

 

"Alışabildin mi odana,rahat mısın?"

 

diye sordu ama asıl konu bu olmadığı çok belliydi.

 

"Evet,rahat"

 

Öylece durup beni seyretti sonra gözleri doldu ve elimden tuttu.Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başlar gibi oldu bende ellerimi çektim ve ilk ben konuştum.

 

"Kendini affettirmeye çalışacaksan boşuna çaba sarf etme yaptığın hiç bir şeyden sonra seni affetmemi isteme buna hakkın yok"

 

Önüne eğdi başını toparladı kendini ve sonra

 

"Kendimi affettirme gibi bir çabam yok Eftelya sadece şey.."

diye duraksadı ve yanağından süzülerek düşen gözyaşlarını silip ağlamamaya çalışıyordu.

"Sadece ney ya?Sadece ne olabilir,bu 4 yılın açıklamasını “sadece” olarak nasıl açıkalayabilirsin.Tamam anlıyorum seni,buraya gelmem hepinizin dengesini şaşırttı ama bir insan bu kadar da hızlı değişemez ya.Daha geçen gün telefonlarıma cevap vermeyen annem bugün burada ağlayarak bana kendini açıklamaya çalışıyor.Sen böyle bir durumla karşılaşsaydın ne tepki verirdin ya da şöyle söylemeliyim o ağlayan kişinin yani annenin timsah gözyaşlarına inanır mıydın?
Ahhahaha tabi ki de inanmazsın benim ki de soru sen daha annen hayattayken çok dürüst bir kadınken konuşmuyordun öyle olunca mı konuşacaktın"

Gözlerimin içine baktı kaşlarını çattı ve sonra bir şey demeden çıktı odadan.

Zaten ne diyebilirdi ki her halükarda haklı olan bendim.Gözlerimi saate dikmiştim ama saatin kaç olduğunu bile bilmeden düşüncelere dalmıştım.Ardından kapım çalınca dikkatimi kapıya verdim ve sesimi çıkarmadım,2.kere tekrar çalındı.

”Gir” dedim sadece.

Kapıda elinde bir bardak su gözlerinde uyku ve hafif bir buruk gülümsemeyle bana bakan abim duruyordu.

”Uyuyamadınn mı?”

Hayır der gibi başımı iki yana salladım.
Kapıdan bir adım içeri atarken,

”Girebilir miyim?”

diye sordu.

”Tabi,buyur”

dedim düzgün bir oturma pozisyonuna geçerek.

Yatağımın diğer ucuna oturdu ve öylece baktı bana sonra dilinin bağı çözüldü ve ortamdaki sessizliği bozdu.

”Uyuyamaman çok normal ama artık uyumalısın Efra.Saat 4’e geliyor.”

Ben o kadar geçmiş mi diye dönüp bir daha saate baktım sonra önüme döndüm içimden “yuhhh”diyerek.

”Konuşmayacaksın galiba benimle de,Efra ben sana ne yaptım abicim?Neden benimle de konuşmuyorsun neden bana düşman kesiliyorsun ailede ki tüm herkese yaptığın gibi?Pardon İpek hariç herkese yaptığın gibi”

Başımı kaldırıp gözlerine bakarak konuştum.

”Sence abi?Sence ben neden seninle konuşmuyorum?Siz galiba benimde sizin gibi sakin eğlenceli bir 4 yıl geçirdiğimi falan sanıyor olmalısınız yoksa bu düşüncesizliğin başka bir açıklaması yok olamaz!Neyse abi kavga etmek istemiyorum eğer kavga etmek için geldiysen çıkar mısın?”

”Abicim ben seni anlıyorum,gerçekten anlıyorum.”

”Hayır anlamıyorsun eğer anlasaydın beni anneannemin yanına göndermelerine izin vermezdin beni o gün o akşam korurdun kollardın yanımda olurdun o gece bişey yaşanmadan önce ki gibi bir abi kardeş ilişkimiz olurdu ama sende susmayı tercih ettin tıpkı annem gibi işte bu yüzden size olan öfkem kinim ve nefretim.Eğer anlasaydın beni 4 yıl boyunca yalnız bırakmazdın en azından ayda 1 kere arar sorardın ama sen neyi seçtin herkesten ve her şeyden uzaklaşıp yurtdışına gitmeyi.İşte bu yüzden bana “seni anlıyorum”cümlesini asla kullanmayın.Beni bir anneannem bir de Allah anladı başka hiç kimse beni anlamayı seçmedi ve şimdi de uyuyacağım lütfen çıkar mısın?”

Abim neye uğradığını şaşırmış gibi donup kalmıştı ve bana bakıyordu sonra dudaklarından sessizce tek bir kelime çıktı.

”Peki”

Hayatının her köşesinde yalnızlığı seçmiş bir kızın tek korkusu Allah ve tek isteği yalan cıvık ilişkilerden uzak durmaktır.

İyi geceler günlük.

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 19.11.2024 01:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...