
Kızlarla beraber öğleden sonra kaçma kararı almış ve bir kafeye gelmiştik. Aslında aklımızda Ayaz ve ekibiyle karşılaşmamak vardı fakat hayat hiç durur mu? Oradan da bir darbe koydu tabii ki. Merdivenlerden gelen seslerle kafalarımızı kaldırdığımızda Ayaz ve ekibi tam karşımızdayken hepimizin ağzı şokla açık kalırken. Ayaz yanında ise yakın arkadaşları Çınar ve Fatih vardı ayrıca yeni bir çocuk daha vardı.
Hafif dalgalı saçlı ve oldukça yakışıklı diyebilirim siyah rengi saçları ve koyu kahverengi gözleri vardı. Biz şokla sadece onlara bakakalırken kim olduğunu bilmediğim çocuk oradan küçük bir ıslık çaldı. Hepsi bir anda masamızın yanına yürüdüğünde kızlarla bakıştık. Biz onlardan kaçarken onlar ise buradaydı bu da hayatın aha da işte şimdi ettim ağzınıza deme hali falandı. Nedense bu sefer kavga yerine düzgün bir şekilde yaklaştıklarında ayaz yavaşça masaya daha fazla yaklaştı ve düşmanlık olmayan bir sesle konuştu "Size katılabilir miyiz? Bu sefer kavga yok söz." şakacı şekilde göz kırptığında kızlarla tekrar bakıştık.
Fakat Dilara Ayaza bakarak onayladı çünkü aklında ne olduğunu biliyorum. Düşmanını tanımak istiyorsan yakınlaş işte tam olarak buydu ve bu yüzden de masamıza gelmelerini kabul etmişti. Yüsra ve Ecrin bakışırken Ayaz ve diğerleri yandan bir masa çekerek yanımıza yerleştiler.
Masada yuvarlak şekilde oturduğumuzdan dolayı herkes birbirini görebiliyordu. Ayaz göz göze gelmemize rağmen bana bakıp gülümsedi.
Kim olduğunu bilmediğim çocuk "Oh be bende Ayaz beyin düşmanlarıyla hiç tanışamayacağımı düşünüyordum." hepimiz ona garip bakışlar attığımızda Çınar hafifçe o çocuğu masanın altında tekmeledi ve bu acı yüzüne yansıyan çocuk nazikçe devam etti "Merhaba adım Aras tanıştığıma memnun oldum Kumsal." bunu neden özellikle bana söylüyordu ki? Doğru gerçi kızlar benden önce de bu okuldaydı yani hepsi daha önceden tanışıyorlardı.
Adının Aras olduğunu öğrendiğim çocuğa hafifçe gülümsedim "Evet bende memnun oldum." Ayaz bakışlarını üzerimde tutarken belirli aralıkla kendi arkadaşlarına ve benimkilere kayıyordu. Sessizlik uzadığında konuşma kararı aldım "Yani Ayaz bunlar senin arkadaşların öyle mi?" sesli cevap vermeyerek Sadece kafa salladığında cevabını çok net bir şekilde vermiş oldu. Kızlara döndüm.
"Hepimiz aynı sınıfta olduğumuza göre Ayaz'ın arkadaşlarını tanıyorsunuz herhalde?" Ecrin bıkkın sesle konuştu "Evet sen sonradan geldin ve biz sen gelmeden önce de onları tanıyorduk. Ama o zaman da sevmiyorduk zaten." Aras alaycılık dolu ses tonuyla karşılık verdi "Ben sana bayılıyordum Ececik."
Ah bu da galiba Aras'ın Ecrin için kullandığı lakap olmalıydı çünkü Ecrin sinirli görünse de artık alışmışlık hissiyatı yayıyordu.
Ecrin ise altta kalmadı "Arascığım benim bir kargom vardı da ne zaman getireceksin acaba?" gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken bizden Yüsra, onlardan ise Fatih çoktan gülmeye başlamıştı. Ayaz konuyu dağıttı "Sipariş verdiniz mi?" Dilara Ayaz'ı onayladı.
"Evet, siz de eğer bizimle oturmaya kararlıysanız siparişinizi verin."
Aslında düşman olsak da galiba bazı zamanlar iyi geçinebiliyor olmalıyız. Şu an neredeyse bir sorun bile yaşamadık arada laf atmalar oluyor ama karşılıklı olduğundan herkes eğleniyordu. Herkesin siparişi geldiğinde yemeye başlarız ama arada atışmalar olmaya devam eder.
Ayaz birden çok cazip bir teklif yaptı "İstediğinizi yiyin kızlar hesap bizden." diğerlerinin gözü açılırken Dilara tam konuşacakken Ayaz devam etti.
"İtiraz istemiyorum."
Neden böyle yapıyordu ki bu çocuk ? Ama neyse daha öncesinden buna deli demiştim ve bu şimdide geçerliydi.
Herkes daha fazla sipariş verirken Fatih, Çınar ve Aras aşırı fazla derecede sipariş verdiler. Hani sorun ödemesinde değil de bunlar bu kadar şeyi nasıl yiyeceklerdi ki zaten göbekleri de yoktu ama neyse nerelerine yerlerse yesinler bana ne.
Konu edebiyat dersinden açıldığında Fatih "Şu edebiyat için bir kitap okunacaktı ya hangisiydi?" biz daha cevap vermeden Yüsra öne atladı.
"Sait faik Abasıyanık kitabı okunacak demişti." Fatih alaycı şekilde konuştu "Yok öyle olmaz o ebesiyanık yada dedesiyanık olsaydı, o ne biçim isim kızım dalga mı geçiyorsun." Dudaklarımı ne kadar birbirine bastırsam da hafif gülmem kaçmıştı ve Yüsra ise ona inanılmazlık ile bakıyordu "Ay ne saçmaladın Fatih sanki kitabı ben yazdım da ben koydum ismini."
"Sen koysaydın o zaman Abasıyanık yerine yüsrasıyanık olurdu." Yüsra sabır çekerek avcunu alnına hafif hızla vurduğunda Ayaz da dahil herkes güldü. Ayaz telefonuna bir mesaj geldiğinde hafifçe kimseye çaktırmadan hafifçe gülümsedi fakat bunu sadece ben gördüm.
Ne çeviriyor olabilirdi ki bu suratsız, yenimle bıktım hayatımı resmen bir haftada aksiyona çevirdi ve ben bu gülümsemeyi çok iyi tanıyorum. Bu gülüş tam olarak aha şimdi ananızı laciverte boyadım gülüşüydü. Ne yapacağını merak ettiğim halde kızları gereksiz paniğe sokmak istemediğimden dolayı düşüncelerimi sadece kafamda saklayarak bir hamle yapmasını bekledim. Fakat o sadece sandalyesini iterek kalktığında diğerleri de onunla birlikte kalktı. Tam hafifçe arkasını dönerken bize geri döndü ve veda konuşması yerine "Hesap bizde yani sadece kalkın ve evinize gidin geç olmadan."
Her ne kadar düşman da olsak o ince ayrıntı az da olsa hoşuma gitmedi değil. Acaba endişeleniyor olabilir mi?
Yok canım ya Ayaz ve düşmanını önemsemek mi imkansız. Hepsi arkasını dönüp giderken ağızlarında beliren gülümseme anlaşılmayacak kadar az değildi. Bunu benim gibi Dilara da görmüş olacak ki "Kızlar bu normal değil. Ayaz ve düşmanlarına naziklik mi imkansız kesinlikle bir iş çeviriyorlar. "Ecrin katılırken Yüsra ise "Peki ne yaptıklarını anlayanınız var mı?"
"Yani tam emin değilim ama ilk önce Ayaz belli etmeden güldü ve sonra masadan kalktıklarında bakışarak birlikte güldüler." biz ne olabileceğini konuşurken garson çoktan geldi ve masayı toplamaya başladı bile. Masa temizlendikten sonra içecek içerken o konu üzerine konuşuyorduk.
O esnada Telefonuma bir mesaj geldi ve mesaja baktığımda ise plaka numaram üzerine ödenmiş bir ücret görünüyordu. Kızlara bakarak ,çimde tutamadım ve "Bu sefer gerçekten siktir!" meraklı gözlerle bakarken alaycılık dolu bir şekilde yumuşak biçimde kahkaha attım.
"Hani bize hesap bizden demişlerdi ve kendileri aşırı yemişlerdi ya aslında onlar ödemedi." Dilara şüphecilikle "Nasıl yani?"
"Kızım yani bildiğin dolandırmışlar bizi. Arabamın plakasını vererek hesabı bana yollamışlar." Ecrin şaşkınlık içinde bağırarak
"O adilerin durduk yere ortaya çıkması garipti zaten." Yüsra ilk defa katılarak "Neyse biz sakin olalım şaka için ilk hamleyi yapan onlar olmuş olabilir ama daha son hamleyi kimse yapmadı değil mi?"
Ecrin zaten hemen gaza gelen bir kız olduğundan "Onlar için güzel bir sürpriz hazırlamamız gerekiyor."
Yüsra da fikre katılarak "Evet ama ne yapabiliriz ki?" Ecrin "Bundan daha kötü bir şaka yapmamız lazım bu kesin."
...
Aradan çoktan tam tamına iki gün geçti. Okulda dersimiz boştu ve kızlarla boş boş dolanırken Ecrin birden "Kızlar aklıma geldi de Ayaz şu an basketbol antrenmanında minik bir ziyarete ne dersiniz?" Yüsra Ve Dilara durur mu durmaz tabi onlar da hemen fikri onayladılar ve bende her zaman olduğu gibi onların peşine takıldım. İlerlerken aklımda neden basketbol olduğu vardı soruyu onlara sorsam mı bilemedim ama sormaya karar vererek "Basketbol derken yani Ayaz basketbol mu oynuyor?" Yüsra şaşkınlığıma güldü "Evet hem de okulun basketbol takımında, üstüne üstünlük takımın kaptanı."
Dilara devam etti "Ama hakkını yemeyelim oraya kendi başarısıyla vardı."
Okulun içindeki geniş spor salonuna girdiğimizde burayı ilk kez görüyordum çünkü okula geleli daha yaklaşık dört gün falan olmuştu.
Biz tribünlerde ilerlerken bizim gibi dersi boş olanlar Ayaz ve takımını izleyerek hafifçe tezahürat yapıyordu. Demir korkuluklara vardığımızda
Ayaz bizi gördü ve umursamazca omuzlarını silkerek maça devam etti.
"Ecrin, şu suyu bana verir misin?" Ecrin ise sorgulamadan eğlenceli bir bakışla suyu elime verdiğinde kendi hamlemi yapmayı bekliyordum.
Sonunda ilk tur bittiğinde Ayaz molaya çıktı ve birkaç kız su vermek için sıraya girmişti fakat ben sıraya girmeye hiç uğraşmadan diğerleri sırf alsın diye uzatırken ben ise elimdeki suyu tribünlerden aşağı ona fırlattığımda kızlar hem şokla hem de eğlenceyle beni izliyordu.
Ayaz ise şişenin çarpmasıyla hafifçe acıyla minik bir inleme kaçırdı dudaklarından fakat gözleri şişenin sahibine yani bana kaydığında tekrar eğlenceli şekilde gülümseyerek diğerlerini umursamadan seslendi "Ne oldu aptal sarışın suyu bana çok mu vermek istedin?" dudaklarımda gülümsemem varken başımı hafifçe yana eğdim ve umursamaz şekilde omzumu silktim "Bilirsin su ayıları su olmadan yaşayamazlar." kızlar hiç çekinmeden gülerken tribünde bizimle olan diğer kişiler de gülmeye başladığında yüzü fark edilecek derecede düştü fakat bunu saklamaya çalıştı "Önce kumralım sonra köpeğim şimdi de ayı mıyım? Peki şimdi sırada hangi hayvan var?" ona söylediğim lakapları sıraladığında kızlar hafif bir şaşkınlıkla bana bakarken bense sakinliğimi korumaya çalışarak "Şimdi de sırada öküz var çünkü sen tam bir öküzsün!" diğerleriyle beraber hızla spor salonundan çıktık.
Dersler bitmişti ve ben en sonunda evdeydim. Kendi odamda tek rahat ve güvende hissettiğim yerdeyim. Buraya taşınırken yani okulla ilgili aklımda ne vardı ki acaba? Zaten saçmaydı bir şu yaşadıklarıma bak ya bende yeni okulumda yeni başlangıç yapacağım sanıyordum.
Odamın tozlarını bir bez yardımı ile aldıktan sonra aşağıdan annemin sesini duyduğumda o kadar bıktım ki inleyerek merdivenlerden aşağıya inerken sinirle asla anneme yapmayacağım şekilde çıkıştım "Ne var anne!" annem ise benim bu aralar pek iyi olmadığımı bilerek saygısızlığımı göz ardı etti. Fakat elinde bir mektup vardı ve ben daha soramadan bana uzattı "birisi senin için bırakmış herhalde kapının önünde buldum."
nasıl yani mektup bana mı iyide içinde en fazla ne yazıyor olabilir ki? Mektubu annemin elinden teşekkür ederek aldıktan sonra üst kattaki odama geri çıktım ve çalışma masasına oturduğumda alt çekmeceleri karıştırarak bir makas alarak minik zarfı dikkatlice kestim.
Mektupta ise yazanlar şu şekildeydi:
Merhaba şu an bunu okurken kim olduğumu bilmiyorsun çünkü daha mektubumun başındasın fakat sona geldiğimde kim olduğumu eminim anlarsın. Sana söylemek istediğim şey şu ki bu savaş ikimiz arasında çıksa da benzinlerini biz döktük yani bunun bilincinde olduğundan emin olmak istedim ve ateşe benzin çok fazla atılırsa ne olur biliyorsun patlar bu yüzden sınırları geçme ve ikimiz de
artık daha mantıklı davranmalıyız tabii ne kadar yapabilirsek. Ya da bunların hepsini siktir et tamam mı boş sözler biz kavgamıza devam edelim. Fakat sen şu ana kadar kiminle uğraştığının daha farkında varamadın değil mi ileride anlayacaksın aptal sarışın. Bunlar daha sadece bir başlangıç...
kumral
Mektubun sonunda o küçük yazı bu mektubun asıl sahibini ortaya çıkarıyordu. Elbette ki kumral ondan olacak başka hangi öküz bir notu böyle samimiyetsiz yazabilir ki? Onun bu zamana kadar hiçbir hayrını görmedim ve görmeyeceğimi de düşünüyorum çocuk resmen hayırsızın teki yani neden hayırlı bir hareket yapsın ki oda var. Notun sonuna Kumral diye eklemesi oldukça şok edici olsa da daha öncesinde ona yanlışlıkla kumral diye seslenmemi unutmamış. Yani ne vardı ki, unutsan aklınla bir zorun mu var?
Ben şimdi bu notla ne yapsam ki yani yazdığını da anlamadım ki ilk başta normal girmiş sonrasında bu şekilde devam edelim demiş. Bunu kızlara söylesem mi diye düşünürken aklıma ilk önce benim de yanıt olarak ona bir not yazmam geldi.
Aynı şekilde karşılık versem tepkisi bence sinirli olurdu. O öküz sinirlenmekten başka bir şey yapmadığı için bence diğer duyguları da var mı diye test yapılmalı.
Aklımdaki fikirle çalışma masamın altındaki raftan A4 kağıtlarının olduğu dosyayı açarak içinde düz ve boş bir kağıt çıkardım. Kalemliğimin içinden genelde her zaman kullandığım mavi tükenmez kalemimi çıkararak ilk önce ne yazmam gerektiğini aklımda planladım. Kağıdı düz bir şekilde yazmak için altına çizgili bir kağıt koymak her zaman işe yarar okulda proje verdiklerinde de genelde düz ve düzenli yazmak için bu taktiği kullanırdım. Zaten en sevdiğim ders galiba Edebiyat çünkü açıkçası metinlere ve metinlerin anlattığı anlamlara hayranım. Yani insanın bir cümleden o kadar fazla anlam çıkarabilmesi sizce de harika değil mi?
Çevremdeki insanlar beni Hukuk okumak istiyor sanarken benim asıl hayalim yazar olmak. Yani düşünsenize diğer insanların sizin kitabınızı okuması, eğlenmesi, hayal dünyanıza eşlik etmesi çok zevkli değil mi ? Fakat kimseye bahsetmeme sebebim ise bunun dediğim gibi sadece bir hayal olması. Yapmaktan korkmak veya daha doğrusu başaramamaktan korkmak bunun en büyük Etkenlerinden birisi . O kadar fazla yazar olmak istiyorum ki eğer bunu gerçekleştiremezsem kendimi toparlayabileceğimi sanmıyorum ve bende bu yüzden denememeye karar verdim.
Fakat ya bu konuda yeteneğim varsa ? Ya gerçekten bunu başarıp bir gün yazar olursam ? yada boş ver bunlar gereksiz düşünceler bunları asla gerçekleştiremeyeceğim. Bunun hayalini her gece hatta neredeyse her boş vaktimde kursam da kendi korkaklığım yüzünden asla yazarlığa ilk adımı atmadım.
Nota başlamadan önce mavi tükenmez yazıyor mu diye köşedeki karalama defterime çizik attıktan sonra yazdığı kesin olduğunda notumu yazmaya başladım.
Ne dediğini daha kendin bilmediğine eminim. Bana neden takıntı yaptın onu da bilmiyorum fakat takıntın haline geldiysem ne mutlu bana okulun zorbası bana takıntılı bir manyak. Ah doğru ya sen manyak değil bir öküzsün ve ayrıca öküz demekten vazgeçeceğimi sanıyorsan çok yanılıyorsun. Aklımda olan sorulardan birisi evimin adresini nasıl buldun ve notu neden bırakmak istedin?
Ya da boş ver sen istediğin her şeyi elde edebilen birisiydin değil mi boşuna konuşuyorum. Eğer bir kavga başlattıysan devam etmekte bana düşer. Şu andan itibaren başarılar dilerim sevgili düşmanım.
Aptal sarışının.
Notu yazarken içimde az da olsa özgüven yükselmedi değil hem de sondaki aptal sarışının detayını bilerek ekledim çünkü o kendi yazdığın notun sonuna benim ona seslendiğim şekilde yazmıştı yani kumral, ben ise şimdi notumun sonuna onun bana hitap ettiği şekilde yazdım. Onu o kadar çileden çıkarmak istiyorum ki bu bazen bana bile fazla geliyor. Not kağıdını bir iki kere katlayarak defterlerimden birisinin içine sıkıştırdıktan hemen sonra çalışma masamdan kalkarak saat geç olduğu için yatağıma yöneldim. Sıcak havaya rağmen yatağın soğukluğu şu anda rahatlatıcı olan tek şey olabilir.
Aklım tanıştığımız andan beri oldukça samimi olduğumuz kızlardaydı. Normalde herkesin yapmacık davranmasını bekliyordum ama onlar yapmacık değildi. Dilara grubun lideri gibi genelde kararlar alır veya tavsiye verir, Yüsra eğlencemiz diyebilirim ayrıca erkek düşmanı, Ecrin ise hoş ve tatlı bir kız fakat oda tam olarak Yüsra ile aynı kafa yapısına sahipti eğer Yüsra bir şey yaparsa durmaz oda hemen arkasından yapardı. Bu kadar kolay gaza gelmesi kimi zaman eğlenceli olsa da bazen yanlış kararlar vermesini sağlayabilir. Ama birazcık da olsa utangaçlık var. O gün Ayaz ve grubuyla otururken onlara pek bakmadı ve konuşmaya katılmak istemedi bana göre erkeklerden bir çekincesi olabilir. Ya da sadece onlara karşı mı bilemem bunu sonra öğrenecektim.
Tam rahatlamaya çalıştığım esnada telefonuma bir bildirim düştü. Merakla telefona baktım.
Dilara sizi Gebeş Kaplumbağalar grubuna ekledi
Yüsra: Sonunda aldınız bende Kumsal'ı unuttunuz sandım.
Dilara: Sence unutur muyum o da artık bizden.
Ecrin: Evet artık bizim gruptan.
Ben daha ne olduğunu pek anlayamazken onlara ayak uydurmayı seçtim.
Yüsra: Bak bakalım kim sonunda konuşmaya dahil oldu.
Yüsra: Bakıyorum da bizim sarışınımız da sonunda gruba dahil olmuş.
Ben: Neler yapıyorsunuz bakalım.
Dilara: Sadece boş sohbet ediyorduk sen de geldiysen dedikoduya hazırımm.
Ecrin: Kızlar bu arada başımıza yeni bir dert açıldı.
Dilara: İşte bitmeyen dertlerden birisi ne oldu peki?
Yüsra: Ay en fazla ne olabilir bizi çekemiyorlardır kıskanç çirkefler.
Ben: Of Yüsra biraz ciddi ol da Ecrin ne olduğunu anlatsın.
Ecrin: Hani Beste ve grubu var ya bu gün sokakta karşılaştık ve bana ayağınızı denk alın dedi. Kendini ne sanıyor ki salak yapay sarı.
Dilara: Boş tehditlerinden birisidir işte bir şey yapamaz o sadece söylemekle yetinir.
Ben: O kızın okulda çoğu kişiyle kavga ettiğini duydum hem de hani hafif değilmiş.
Yüsra: Evet kavgaları sert bir defasından denk gelmiştim de gerçekten acıması yok.
Ecrin: Evet bu yüzden kendinize dikkat edin bebişlerim hiçbirinize o şıllığın zarar vermesini istemiyorum.
Dilara: Bu konuda Ecrin haklı en çok da sen kendine dikkat et Kumsal o şu anda resmen sana kafayı takmış gibi görünüyor.
Ben: Farkındayım ama sizde dikkat edin o kız birinize zarar verirse boş boş durmam ona göre.
Yüsra: İşte kimin arkadaşı, be yürü kızım kim tutar seni.
Ecrin: Helal lan bizde arkandayız.
Dilara: Siz ikiniz nasıl bu kadar çabuk gaza gelebiliyorsunuz anlamıyorum ki.
Ben: O zaman yarın okulda görüşürüz bu gün yorgunum erken uyuyacağım.
Dilara: Peki yarın görüşürüzz.
Yüsra yazıyor...
Yüsra yazıyor...
Yüsra yazıyor...
Ecrin: Yüsra acaba destan yazıyor olabilir misin?
Yüsra: Yok destan yazmak isteseydim kendimi yazardım sonuçta destanlar kadar mükemmelim.
Dilara: Senin şu egona hayranım gerçekten. Kızım durduk yerine kendi kendini mükemmel kabul ediyorsun.
...
Sabah rutinimi uyguladıktan sonra evden çıkmıştım. Bu gün beni okula babam bırakmadığı için mecbur yürümek zorundaydım. Yürümeyi de pek sevmem de neyse kaderimiz böyleymiş. İlk saatimiz edebiyat olduğu için heyecanlı olmamam imkansız. Dersi zaten çok çok severken hocası ise bir başkaydı benim için. Bu okulda sevdiğim iki öğretmen vardı zaten ilki hem sınıf hocamız olan hem de İngilizce dersimize giren Ayça hocayken.
Diğeri tahmin edebileceğiniz üzere edebiyat öğretmeni Mehmet hoca. Okula tam girmek üzereyken yanımda son hızla siyah Yamaha r7 model bir motor geçti. Motorları oldukça sevsem de aslında korkmuyor değildim. Süren kişi sanki beni tanıyor gibi neredeyse bana sıfır geçtiğinde korkuyla refleks olarak geri kaçtım "Hay ben senin süreceğin motoru sikeyim." motor durduğunda sürücüsü kaskı çıkardığında ettiğim küfür de ağzımda tıkılı kaldı çünkü bu kişi Ayaz'dan başkası değildi "sadece motoru değil seni de sikeyim" diye mırıldandığımda durduğu yerden gülümseyerek bana bakan ela gözlerinin cezbediciliği gerçekten şaka değildi . Bunu bilerek yapmıştı o şerefsiz öküz benim olduğumu biliyordu yoksa neden sıfır geçsin ki? Beni sinir etme çabaları saçma bir şekilde her seferinde işe yarıyordu Ben sinirden kudururken o ise sadece sırıtarak izliyordu .
Bundan nasıl zevk alıyorsa artık o manyak.
...
Sınıfta daha hiç kimse yokken Ayaz'ın sırasına geçip çantasının bir bölmesini açarak yakalanmamak için hızlıca yazdığım not kağıdını attıktan sonra sırama geri geçtim ve sınıfın dolmasını bekledim.
Edebiyat hocasını beklerken herkes yerlerine yerleşip arkadaşlarıyla konuşuyordu. Sonunda Mehmet hoca sınıfa girdiğinde ayağa kalktık.
Mehmet hoca her zaman öğrencilerin halinden anlayan ve empati yapan birisiydi bu yüzden severdim. Oturmamız için eliyle işaret ettiğinde hepimiz oturduk bazıları ise hocayı umursamadan arkadaşlarıyla konuşmaya devam etti.
Mehmet hoca dikkati çekmek için elini kaldırarak iki defa çırptı "Evet çocuklar bu gün ders işlemiyoruz." tüm sınıf haberin sevincini yaşarken devam etti.
"Fakat ders işlemek yerine sizi daha yakından tanımak istiyorum." gözleri bana döndüğünde ilk kurbanın ben olduğumu anlamam zaman almamıştı.
"O zaman ilk kumsal ile başlayalım bakalım olur mu?" bana baktığında her ne kadar reddetmek istesem de yapamayacağımı bilerek başımı onaylarcasına salladığımda "O zaman kumsal Yeni gelmiştin değil mi bize kendinden bahseder misin?" konuşmak için sıramdan ayağa kalktığımda Ayaz da dahil herkesin gözü üzerimdeydi. Stresi ne kadar atmak istesem de kalp atışlarım susmuyor bedenim bana ihanet ediyordu.
"Bildiğiniz üzere ben Kumsal Özdemir, İstanbul'dan taşındık ve artık burada yaşayacağım." Mehmet hoca beni konuşmaya daha çok teşvik etmek için konuştu "Peki ileride hangi mesleği seçmeyi düşünüyorsun." kalp atışlarım daha da çok hızlanmıştı bu zamana kadar bir meslek seçmemiştim aklımda sadece hayalim olan yazarlık vardı ama bunu söyleyemezdim o yüzden belli etmemeye çalışarak "Seçimimi henüz yapmadım."
hoca anlayarak başını sallarken sınıfın geri kalanına bakarak "Peki mesleğini belirlemiş olan var mı?"
Ayaz tüm özgüveniyle elini kaldırdığında hoca devam etmesi için işaret verdiğinde sanki amacı nisbet yapmakmış gibi gözlerim içine baktı
"Babamın şirketinin başına geçeceğim." sınıf mini bir tezahürat yaparken bazı kızar etkilenmiş bakışla bakıyorlardı.
Teneffüs zili çaldığında tam kızlarla gezmek için sıramdan kalktığımda Mehmet hoca "Kumsal seninle biraz konuşabilir miyiz? Özel olarak?"
başımı onaylarcasına sallayarak onu takip ettim. boş bir koridorda durduğunda gözünde beliren hafif bir endişeyle "İyi misin yani pek mutlu görünmüyorsun bir sorun varsa bana anlatabilirsin biliyorsun." bu adam gerçekten de benim için mi endişelenmişti , şaşkın tepkimi saklamak için yüz ifademi kontrol ederek gülümsemeye çalıştım "Bir sorun yok hocam." kafasını sallarken "Öyle diyorsan sana inanacağım ama bir şey olursa bana gelmeyi unutma."
"Anladım hocam ve iyi dersler." elindeki çayından bir yudum aldıktan hemen sonra gülümsedi ve öğretmenler odasına yol aldı.
Acaba bizim kızlar şu anda neredeydi ki ? koridorda boş boş yürürken aynı sınıfta olduğumuz kız koşarak bana geldi endişeli sesiyle
"Acilen lavaboya gitmen lazım." kızın endişesi içimde büyük bir korku uyandırırken hızlıca onu geride bırakarak koşmaya başladım.
Aklımdan bin türlü soru geçiyordu. Kalbim korkudan aşırı hızlı atarken etraftakileri umursamadan sadece koşuyordum. Bu kadar acil olan neydi bilmiyorum ama kızın gözlerindeki korku beni dehşete düşürmeye yetti.
Lavaboya vardığımda ise koşmam durakladı çünkü girişin önünde kız erkek fark etmeksizin bir sürü kişi vardı. Daha ne olduğunu bilmesem de elim ayağım çoktan titremeye başlamıştı. Tam kendimi toparlayıp adım atacağım esnada kapının tam köşesinde bekleyen Beste'nin arkadaşlarını gördüğümde asıl dehşet işte şimdi başlamıştı. Orada ne yapıyorlardı? Beste neredeydi? Herkes neden içeri bakıyordu? Sonunda cesaretimi toplayıp lavaboya yaklaşmak için adım attığımda içeriden bir hışımla Beste çıktı ve arkadaşları da peşine takıldı. Beste tam yanımdan geçerken
Alaycı gülümsemeyle bana baktı. Ardından lavabodan gelen ağlama sesiyle korkum o kadar arttı ki ne yapacağımı şaşırdım fakat kendimi toparlayarak hızla koştum. Diğer içeri bakanları iterek içeri girdim ve keşke girmeseydim diyeceğim o görselle baş başa kaldım. Ecrin yerde kanlarla ve kıyafetlerindeki birkaç yırtıkla yatıyor lavabodaki camlardan birisi kırık yerlerde dağılmış. O an düşüp bayılacağımı hissettim ama bedenim titrese de yerdeki cam kırıklarını umursamadan hızlıca koşarak yanına çöktüm ve o ağlarken sıkı ve güven verici bir şekilde kucakladım. Ecrin daha da çok ağlarken benim de gözlerim doldu ve daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladım. Bunu ona kim yapmıştı bu caniceydi normal bir kavga değil bu bir cana kast etmekti.
Ağlarken titreyen sesimle zar zor konuşabildim "Ecrin'im, güzelim ne oldu sana böyle?" Ecrin cevap vermeden ağlarken yaraları gerçekten acıtıyor olmalıydı.
O esnada bir anda içeri Aras girdi Ecrin'i görünce her ne kadar oda benim gibi korksa da hızlıca tavrını değiştirip yanınıza gelerek hızlı hareketle Ecrin'i kucağına alarak ayağa kalktı. Güven vermek istercesine tutarken bir yandan da yaralarını acıtmamam için nazik bir tutuşu vardı.
Bana baktı "Ben hallederim sen sakin ol. " Güvence verdikten hemen sonra diğerlerine sinirli bakışlar atarak aralarından sıyrılarak geçti.
Ağlamam durmuyordu benim güzel Ecrin'ime ne yapmışlardı böyle. Ecrin'e sarılmak için eğildiğimden yerdeki camlardan birkaçı dizime girmişti ayağa kalkarken canımı yaktı ama umursamadım. Ağlarken bir yandan sinirle lavabonun kapısında duranlara baktım. Sinirliydim hem de çok içeride olanları bile bile sadece durup izlemişler miydi? Gözyaşlarım sürülmeye devam ederken ses tonunu ayarlayamadım ve planladığımdan daha da yüksek sesle bağırdım.
"Burada ne oldu? " Hiç kimse cevap vermedi sustu. Ama susan onlar değil vicdanlarıydı.
Tekrarlayarak daha gür sesle bağırdım "Burada ne oldu? " Yine cevap gelmedi.
Gözyaşlarım sürülmeye devam ederken
"Kim yaptı en azından onu söyleyin. "
Sonunda içlerinden bir kız ileri adım atarak hafif titrek sesiyle yere bakarak konuştu.
"Beste yaptı. " Tam da tahmin ettiğim gibiydi ama neden beni bu kadar ağlatıyordu ki? Sonunda cevap almış olmanın rahatlığıyla tekrar soru sormak için konuşarak "Peki ne oldu? " Kız ilk önce diğerlerine baktıktan sonra bu sefer bana döndüğünde yüzüme baktı ve "Ecrin lavaboda yüzünü yıkıyordu sonra içeri Beste girdi seni sordu ama Ecrin nerde olduğunu söylemedi. Beste ise sırf söylesin diye bunları yaptı ama Ecrin yine senin yerini söylemedi."
Ah o salak kız sırf benim için kendini tehlikeye mi atmıştı. Gözlerimden yaşlar daha çok düşerken zihnim sorularla yarışıyordu. Aklıma daha birkaç gün önce beni Beste hakkında uyardığı geldi bana ondan uzak dur tehlikeli demişti.
Ah be güzelim neden benim için kendini heba ettin ki. Neden acıya dayandın, neden karşılık veremedin? Ben kendimi artık affedemem Ecrin acı çekmişti hemde benim yüzümden. Ben artık ne ona bakabilirdim ne de kızlara. Peki ne olacaktı ne tepki vereceklerdi ki?
Ağlamam dinmezken bu sefer sadece o kıza değil hepsine baktım. "Siz insan değilsiniz ki, olamazsınız peki nesiniz? " Herkes yüzünü yere çevirirken devam ettim. "Yardım etmek çok mu zordu ne oldu da sadece izlemeye karar verdiniz izlerken hiç canınız yanmadı mı? "
Ağlayarak sitem ederken sonunda gözlerim karşımdaki ela gözlerle buluştu.
"Ayaz."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 13.24k Okunma |
1.93k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |