
Uçaktan indiğimiz anda bu biletin yeni bir hayat olacağını biliyordum. Havaalanından çıktığımız anda içimde beliren duygularla sanki kendimi bir kitabın başrolü gibi hissetmiştim. Acaba sahiden de olabilir miydim?
Hani o yeni hayatına başlamış veya tüm hayatı bir anda değişmiş başroller vardır ya kendimi aynı öyle hissediyorum. Neden derseniz taşınma olayı yüzünden neredeyse tüm hayatım değişecekti ve bu beni gerçekten ürkütse de okuduğum kitaplar sayesinde bir o kadar da heyecanlandırdı.
Genelde kitapta olayların gelişme sırası ilk önce kız yeni hayatına başlar ve bir anda o erkek başrol ortaya çıkar ya aslında oldukça romantik ve bir o kadar da heyecanlandırıcıydı. Fakat aklımda beliren asıl soru Benim hayatımın nasıl gelişeceğiydi, kitap okumayı sevmemden dolayı neredeyse kendi hayal dünyamda yaşayan birisiyim bu yüzden olaylara bakış açım hep farklı oldu.
. ..
Arabada ilerlerken her zamanki gibi oturmuştuk babam sürücü koltuğuna, annem babamın hemen yanına, ben ise arka koltuğa oturmuştum. Camım açık bir şekilde yolu izliyordum ve düşüncelerle savaşıyordum. Gözlerim Antalya sokaklarında dolaşıyordu arabanın içine giren hava akımı saçlarımı havaya uçurarak suratıma çarpıyordu.
Şu an hiç de beklediğim gibi üzgün hissetmiyordum aksine heyecanlıydım. Belki de bu bilet gerçekten de yeni hayatımı bana verecekti bunu bilemezdim ve bilinmezlikler benim en nefret ettiğim şeylerden birisidir.
Aklıma gelen düşünceler beni daha da çok heyecanlandırdı hiç tanımadığım bir şehir ve yeni bir Hayat belki de mutlu olmama olanak sağlayacak şeylerdi bunlar.
Yeni hayatlar Yeni hatalar demekti.
Yeni hayatımın nasıl olacağını düşünürken zaman öylece geçiverdi ve annemin sesini heyecanlı sesi arabada yankılandı "Bakıyorum da mutlu görünüyorsun." annemin sözleriyle düşüncelerimden sıyrılarak ona baktığımda hafif utangaç bir gülümseme yüzümde yayıldı "Pek bir şey değil sadece düşünüyordum." annem hafifçe gülerek babama baktı. Ben ise dikiz aynasına baktığımda babamla göz göze geldim.
Babamsa hafif mahcup bir sesle konuştu "Kumsal biliyorum yaptıklarımda hatalıydım fakat bunu düzeltmeye çalışacağım hem o yerden taşındık yeni bir sayfa açsak olur mu kızım." sözler beynime işlerken hafifçe gözlerim doldu, babamın ilk defa suçlu olduğunu itiraf etmesi oldukça beklenmedik bir şey olduğu için annem bile şaşkınlıkla baktı, bense cevap vermeyerek kafamı cama çevirdim ve parmağımı tuşa götürerek camı açtım.
Antalya havası dağınık topuz olan sarı saçlarımı dağıtırken bir kısmı ise yüzüme çarpıyordu.
Aslında hava hoşuma gitmişti nemli havaları severdim , yaz ayını sevdiğim için sıcak havalara karşı da ayrı bir sempatim vardı herhalde bunu Bilmiyordum. Aklım İstanbul'daki eski okuluma döndü aslında okulumdan hiç de memnun değildim. Özel okula gidiyor olabilirdim fakat okul bana fazladan hiçbir avantaj sağlamıyordu hatta nefret ediyordum çünkü okulda dışlanan kişi hep ben olmuştum.
Arkadaşlarım yoktu gerçi gerek de duymuyordum da yine de yoklardı ve ben hayatımın en büyük hatasını yaparak bana zorbalık yapan kişiye Âşık olmuştum. Alperen Kaya evet bu kişi benim son üç yılımın katili, okulun zorbası ve benim biricik aşkımdı.
Lise yıllarımın başıydı onu daha tanımıyordum, bir gün dersteyken sınıfımıza yeni gelmişti ona o zaman âşık olmuştum. Oldukça yakışıklı ve çekici bir çocuktu, okuldaki tüm kızlar neredeyse ona hayrandı ve ben onca kişinin arasından beni seçeceğini hiç beklememiştim bu yüzden onunla o türden konuşmadım. Bazen çok az bir sohbetimiz geçiyordu fakat okula geldikten bir kaç ay sonra her şey bir anda alt üst olmuştu.
Ben neyin olup bittiğini anlamadan Alperen bana bir anda zorba bir şekilde davranmaya başlamıştı. Okul yılımı mahveden olaylar da böyle başlamıştı Alperen beni zorbaladığında diğer öğrenciler de ona uyarak Aynılarını yapmaya başlamıştı. O dönem Alperen bana bir söz söylemişti.
"Tanımadıklarına değil tanıdıklarına güvenme çünkü onlar seni arkandan vuracak tek kişilerdir."
Bu söz aklımdan bu zamana kadar hiç çıkmamıştı. Alperen bu sözü söylerken haklıydı çünkü bir süre sonra da beni ilk arkamdan vuran o olmuştu. Aslında oradan taşınmamız bir bakıma beni mutlu ediyordu çünkü bir daha Alperen gibi birisi hayatımda olmayacaktı.
Ya da olacak mıydı? Orası da bir soruydu ama umarım olmazdı çünkü Alperen benim tüm cesaretimi kırmıştı artık birileriyle bile tartışmaya girmekten kaçınır olmuştum. Aslında bunu okulla ailem defalarca görüştü fakat işe yaramadı çünkü dediğim gibi özel okulda okusam da bütün her şey bizim istediğimiz gibi ilerlemiyordu hatta gittikçe daha da batıyordu.
Açık olmak gerekirse oradan kurtulduğuma oldukça mutluyum fakat asıl sorun bu sefer okulda arkadaşlar edinebilecek miydim?
Tüm düşüncelerden sıyrılarak camı kapatma düğmesine bastım. Cam yavaşça kapanırken ben ise Havaalanından beri bozulmayan dağınık topuzumu çözerek sarı saçlarımı yüzüme düşürdüm. Saçlarım sarı ve orta boyda ne uzun ne kısaydı önleri ise hafif perçemliydi. Tekrardan saçımı rastgele bir topuz yaptım ve şimdilik dayanacak şekilde tokayı taktım. Pek de sağlam olmamıştı ama idarelik kullanabilirdim.
Araba yavaşlamaya başladığında sonunda tekrar yeni bir hayata başlayacağımız eve geldiğimizi anlayarak camdan dışarı baktım. Gözlerim karşımdaki iki katlı, büyük ve hoş görünen evle birlikte hafifçe açıldı. Tepkimi fark eden annem gülümsedi "Hadi ne bekliyorsun yeni evimize gidelim. " o daha sözünü bitirmeden arabadan hızlıca çıkıp eve ilerledim.
Bahçesinde orta boyda hoş bir havuz vardı ve barbekü alanı vardı, evin içi büyük ve genişti alt katta mutfak ve oturma odası varken üst katta yatak odaları vardı. Benim ise özellikle birkaç tane odam vardı biri uyumak için diğerleri ise ders çalışmak için ve kitap okumak içindi. Yatak odama girdiğimde annemler ise benimle birlikte arkamdan gelip tepkimi izliyorlardı.
Dolu gözlerle onlara döndüm ve çekingen bir adım atarak anneme sarıldım. Annem ise karşılık olarak beni daha sıkı tutup sırtımı okşadı.
"Yeni evimizi beğendin mi?" sarılmadan hafifçe geri çekilerek ona baktım "Beğenmek ne kelime bayıldım." bakışlarımı babama çevirerek utangaç bir gülümseme sunduğumda yanıt olarak hafifçe başını salladı. "Ece, bence Kumsal biraz kafasını dinlemeli onu yalnız bırakalım hem saat geç oldu yarın konuşursunuz." annemse bıkkın bir nefes vererek benden geri çekildi "İyi geceler benim güzel mavişim." bana arada istediği şekilde hitap ettiği için alışmıştım ve artık kafama takmıyordum.
Hafifçe anlayışla başımı salladım "Size de iyi geceler ayrılmaz ikililer." bu sefer babam da gülümsedi. Annem ise göz devirerek gülümsemişti son kez veda edip odamdan çıkarak kapıyı örttüler ve sonunda kendimle baş başa kalmıştım. Odaya bir göz geçirdim her yer dağınık olsa da yoldan geldiğimiz için çok yorgundum ve yarın toparlayacağımı düşünerek yatağıma girdim. Örtüyü boynuma kadar çekerek içinde kendime minik bir alan yarattım. Eve yeni geldiğimiz için ev soğuktu ve kendimi ısıtmak için yorganın altında bir köşeye sinmiş durumda durdum ve aklımdan bazı düşünceler geçerken etraf kararmaya başladı.
...
"Kumsal, annecim uyan!" aşağı kattan gelen sesle aniden gözlerimi açtım, etrafıma baktığımda yabancı olduğum o çevreyle tekrar karşı karşıya geldim. Nedense bir an panik yaptığımdan hızlıca yatakta doğruldum. Dağınık saçlarım yüzüme düşerek örttüğünde, ellerimle bir haraketle geri atarak düşüncelerimi toplamaya başladım ve ayağa kalktım. Daha yerleştirmediğim kıyafetlerime bakarak bıkkınlıkla bir nefes aldım. Daha buralar toplanacaktı fakat ilk önce bu güne odaklanmam lazımdı yere valizin yanına eğilerek fermuarını açtım. İçinden bir açık mavi şort ve beyaz bir oversize bir tişört alarak üzerime geçirdim. Diğerlerini toplamaya çabalamadan valizin üzerine fırlatarak odamdan çıktım.
Merdivenlerden uykulu şekilde inmeye başladım. Aşağı tam indiğimde oturma odasında oturan annem ve babamı gördüm "İkiniz de sabahın bu saatinde ne yapıyorsunuz ayrıca beni neden çağırdınız?" babam gözlerini eğlenceyle devirirken annem ise güler "En azından günaydın diyebilirdin fakat yatağın ters tarafından kalkmışsın anlaşılan." babam oturduğu koltuktan doğruldu "İlk olarak sana da günaydın Kumsal ve biliyorsun bu gün yoğun olacak ve eve yeni geldiğimiz için evde yemeklik malzeme yok acaba Bizim için marketten alıp alamayacağını merak etmiştik."
Ciddi misiniz diyen bir bakışla onlara baktıktan sonra ikisinin de duygu sömürüsüne dayanamadım "Tamam giderim de daha dün taşındık market nerede nerden bileyim ben." annem eğlenceli bir bakış attı "Yoldakilere sorarsan sana yolu tarif ederler hem şimdiden alışmış olursun."
bıkkın şekilde üzerimdeki ev kıyafetlerimle kapıya ilerlerken babamın alaycı sesini duydum "Dışarıya öyle çıkarsan seni evsiz sanabilirler biliyorsun."
annem babamın şakasına gülmemek için kendini zor tutarken sabahın verdiği stresle yapmacık bir sesle karşılık verdim.
"Hahahah ne komik baba ya gerçekten komedyen olmalısın." bıkkınlıkla evden hızlıca çıkarım ve üstümdeki mavi açık şortla beyaz oversize tişört sayesinde az da olsa utanmaya başlayarak sokakta yürümeye başladım. Sokakta oturan yaşlı teyze ve amcalar bana aynı "Bu gençlik bitmiş" der gibi bakıyorlardı aklımdan bunu geçirdiğimde hafifçe kendi düşünceme gülümseyerek yola devam ettim.
Marketin yolunu bilmediğim için sokağın köşesinde oturan teyzelere yönelirim yanlarına vardığımda bana garipçe bakarlar ben yine de nazik tonumu korurum "Merhaba teyzeciğim acaba market ne tarafta biliyor musun?" teyze bana bir süre baktıktan sonra anlamış bir yüz ifadesine bürünür "Kasap mı diyorsun evladım?" teyze eminim şu anda beni duyamıyordu içimden bu bir şaka olmalı diyerek sabır çektim. Hafifçe sesimi yükselterek "Teyzeciğim market diyorum market!" kadın bana anlamaz bir bakış attığında sabır çekerek oradan ayrılırım Google ile aratarak marketin yolunu bulmaya çalıştım.
Bir süre sokakta teyzeler ve amcaların bakışına maruz kaldıktan sonra sonunda markete vardı. Kapıdan içeri girdiğim anda soğuk hava beni karşılar rahatlayarak bir nefes alarak devam ettim. Bir market arabası alarak listede olan malzemeleri tek tek eklemeye başladım. Köşede malzemelere bakan çok yakışıklı bir çocuk gördüm. Boyu yaklaşık 1.86 ve daha fazlası gibi görünüyor, ayrıca sportif bir görünümü var ve büyük ihtimalle spor yapıyordu. Tişörtünün içindeki kasları belli oluyordu, ayrıca kumral saçları vardı ve aşırı yakışıklı bir yüze sahipti. Diğer malzemeleri almak için başka reyonlara gittiğimde sepete birkaç eşya daha ekledikten sonra Evde daha su olmadığı için su kısmına gittiğimde şansıma son bir şişe suyun kaldığını gördüm almak için elimi attığım anda benimle birlikte başkası da suyu tuttuğunda kafamı şaşkınlıkla kaldırdığımda karşımda biraz önce gördüğüm o yakışıklı kumralı görürüm fakat bana hiç iyi bakmıyordur. Nazik olmaya çalışarak
"Merhaba beyefendi o su benim." fakat kumral bana daha da şiddetli bakmaya başlar sonunda sesini bulur "Sudan elini çek." resmen emir verir gibi konuştuğunda şaşkınlıkla donup kaldım. Yakışıklı olduğunu biliyordum ama bu kadar da patavatsız olacağını tahmin etmezdim sesindeki soğukluk beni hafif ürkütse de nazik olmaya karar verdim.
"Bakın bu su benim hakkım ilk ben aldım ayrıca bu mahalleye yeni taşındık ve evimizde suya ihtiyacımız var lütfen tartışma çıkarmayalım." umursamaz şekilde bakmaya devam eder fakat bu sefer sesinde aşağılayıcı bir tını vardı "Evinde su yoksa ne yapabilirim balık değilsin ölmezsin merak etme." beni balıkla çağrıştırması gerçekten bu sefer sinirlerimi hoplatmıştı ve kendimi tutamayarak "Pardon siz kimsiniz de benimle böyle konuşabileceğinizi sanıyorsunuz!" öfkeli gözleri sarı saçlarımda dolaştı.
Mırıltılı şekilde kendisiyle konuştu "Bu sarışınların her zaman salak olduklarını biliyordum." Duyduklarımın etkisiyle gözlerim büyüdü "Pardon ne dedin?" kumral hafifçe gülümsedi. Ona kumral diyordum çünkü adını bilmiyordum ve beynimde böyle kodlamıştım "Daha fazla çeneni çekemem şimdi şu suyu bırak aptal sarışın." son kelimelerini duyduğumda şok olarak hafifçe dondum “Bana aptal sarışın deme hakkını sana kimse vermiyor." kumral suyu bir hamleyle elimden çekerek alır bense hızla geri suya tutundum "Kızım bıraksana manyak mısın nesin." artık sinirli şekilde çekmeye devam ettim "Manyağım ya manyağım ver o suyu!" kumral şaşkın bakışlarla bana baktı ve suyu bıraktı "Gerçekten de manyaksın." bense mutlu şekilde suyu alarak o arkamdan sinirlice bakarken kasaya yöneldim.
Tüm eşyaları ödedikten sonra poşetleri alarak marketten çıktım, eve geri girdiğimde annem ve babam neredeyse tüm evi düzeltmişti. Sinirli şekilde elimdeki poşetleri tezgaha bırakırım ilk önce annem beni fark etti "Kumsal bir sorun mu var?" dolabı açarak bir bardak aldım ve ardından dolabı kapattığımda aldığım suyun birazını bardağıma dökerek bir iki yudum alarak anneme baktım
"Ne demezsin, bu suyu almak için neler yaptım biliyor musun?" annemse şaşırarak dinlemek için daha da yakınıma gelir bense devam sinirli şekilde devam ettim "Markette deli bir çocuk vardı suyumu almaya çalıştı hatta elimden çekti biraz kavga ettik o kadar." annem telaşla zarar var mı öğrenmek amacıyla gözleriyle vücudumu taradı.
"Benim güzelim bir daha böyle şeylere kalkışma tamam mı annem bütün insanlar iyi değil biliyorsun seni yaralayabilirdi." Bıkkınlıkla nefes verdim.
"Farkındayım ama beni fazlasıyla delirtmişti." huyumu bildiği için endişeli şekilde kafa salladı "Peki anladım kafa dağıtmak için evi düzenlemeye ne dersin hem biraz sohbet ederiz" dudaklarımda hafif bir gülümseme belirdi "Bana uyar."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 13.24k Okunma |
1.93k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |