22. Bölüm

Dövüş

Havva Aleyna
himmel356

*Lütfen bölüme oy verip yorum yapmayı unutmayınız.

-İyi okumalar

Karşımda ki uçuruma bakarken yapmak istediğim tek şey intihar etmekti.

Dayanamıyordum gerçekler ortaya çıktıkça kendimi köşeye sıkışmış hissediyordum.

Ama olmazdı vazgeçmek şu an da yapabileceğim son şey olmalıydı. Her şey bitecek bu lanet son bulacaktı.

Derin bir soluk aldım.

"Yüklerini taşıyamıyorsun."

Sigara içerek benim gibi uçuruma bakan Ali'ye göz devirdim.

Anıl'ın acil bir işi çıktığı için buraya Ali ile gelmiştim.

"Söylesene." diye sordu sakin bir sesle "Derdin ne?"

Omuz silktim.

Bıkkın bir nefes verdi "Bana güvenmeme sebebini anlamıyorum."

"Beni arkadaşı olarak bile görmeyen bir adama güvenemem,"

Sigarasından bir nefes daha çekti içine "O gün söylediğim şeylerden bunu mu anladın?" diye sordu.

Kaşlarım çatıldı "Neyi anlamam gerekiyordu?"

Sinirle gözlerini yumdu. "Bazen aptal olduğunu düşünüyorum,"

"Haddini bil." diye tısladım "Sen görevini yapmak için buradasın ben senin arkadaşın değilim,"

Ağzından büyük bir kahkaha çıktı.

"Aptal değilsin sadece ne demek istediğimi anlamak istemiyorsun,"

Sessiz kaldım

Bıkkın bir nefes verdi "Beni sevmiyor ya da bana değer vermiyor olabilirsin bu senin bileceğin şeyler." ardından bana baktı "Ama her ne olursa olsun senin yanındayım ve yanında olacağım lütfen bunu benden esirgeme olur mu?"

Benimle anlaşmak istiyordu ama bilemiyordum kafam karma karışıktı ya birinin daha hayatını mahvedersem diye düşünmekten kendimi geri alamıyordum.

Yutkundum "Sana güvenmeli miyim?" omuz silkti. "Bu da senin bilebileceğin bir şey kalbinin sesini dinlemeyi dene belki de o zaman her şey hallolur."

Derin bir soluk aldım "Peki Ali asıl sen benim yanımda savaşmaya hazır mısın?"

Gülümsedi "Her zaman hazırım,"

🌕

Karşımdaki duvarı izlerken ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Aynı şekilde Giray da ne yapacağını bilmiyordu.

Fırat ve Giray için DNA testi yapılmıştı sonuçlar yarın açıklanacaktı bu yüzden Giray hiç olmadığı kadar gergindi bütün gün kaldığı odadan çıkmamıştı.

Şu an ise yatağıma uzanmış ne yapacağımı düşünüyordum. Kafamı toparlayamıyordum.

Kapının çalmasıyla "Gelebilirsiniz." diye sesledim kapı yavaş hareketlerle açıldı.

Babam gelmişti.

Sakin bir şekilde gelip yatağıma oturdu ben de oturur pozisyona geldim.

"Güzeller güzelim,"

Babamın seslenmesiyle gözlerim doldu. Dolan gözlerimi gören babam şefkatli bir sesle "Ne oldu benim güzelime?" diye sordu ve yatağımda geri giderek yanıma geldi.

Beni kolları arasına aldığında ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. "Ben sadece çok yoruldum." diye fısıldadım.

Saçlarıma bir öpücük konudurdu "Bana anlat güzelim her ne olursa olsun baban daima arkanda." diye fısıldadı.

Sol gözümden bir damla yaş süzülüp babamın gömleğine geldi. "Her şey sarpa sarıyor her şeyin altından bir sır çıkıyor ve ben yetişemiyorum. Baba yanımda savaşan herkes yara alıyor ve benim yapabildiğim tek şey olanları izlemek."

Elleri saçlarımı okşamaya başladı "Belki de böyle düşünmemelisindir." diye mırıldandı.

Anlamayarak gözlerine baktım ve "Nasıl düşünmeliyim peki?" diye sordum.

Düşünceli bir sesle "Bir şeylerin açığa çıkartması seni üzmemeli kendini bir savaşta görüyorsun ve bu zamanlar savaşın son zamanları güzel kızım." dedikten sonra ekledi "Bak, seni anlıyorum hayatın kolay değildi eğer istersen seni bu savaşın içinden çekip çıkartabilirim güzeller güzelim." diye mırıldandı.

Başımla babamı reddettim "Savaş bitmeden cepheyi terk etmek Akel ailesine göre değil bu savaş bitecek ve eğer ölmezsem söz veriyorum artık mutlu olacağım."

Babam kaşlarını çattı "Ölüm kelimesini senin ağzından duymak istemiyorum."

Omuz silktim "Ölüm her hayatta var baba bir gün öleceğim ve o zaman senden tek isteğim ağlaman değilde gülmen."

Yutkunarak kısık bir sesle "Neden şu an bu konunun hakkında konuşuyoruz?" diye sordu.

Derin bir nefes alıp verdim "Hiçbir şey belli değil bu savaşın sonunda ölecek miyim yaşayacak mıyım bilmiyor-" babam sözümü hızla kesti "Yaşayacaksın güzel kızım."

Acı bir sesle "Baba lütfen izin ver konuşmama devam edeyim." babam bir şey demediğinde devam ettim. "Yaşayacak mıyım yoksa ölecek miyim bilmiyorum ama olur da ölürsem hep gül baba mezarıma geldiğin zaman bir kez bile ağlama."

"Baba," diye seslendim.

"Efendim güzelim."

Yalvaran bir sesle "Olur da ölürsem lütfen beni unutmayın olur mu? Beni öldü sandığınızda Çağla'yı evlat edinmiştiniz ama bu sefer ölürsem yalvarırım beni unutmayın," dedim.

Babamın ağladığını hissettim "Yapma güzel kızım," diyerek acı bir sesle konuştu. "Senin öldüğünü sandığımız için özür dilerim seni unutmaya çalıştığımız için özür dilerim."

"Sorun yok."

Başını şiddetle iki yana salladı "Sorun hep vardı ama ben kötü bir babayım anlayamadım kızımı," Kollarımı babama daha sıkı doladım.

"Sen her zaman iyi bir babaydın."

🌕

Abim ile göz temasımı kesmiyor ilk hamlenin ondan gelmesini istiyordum.

Babamla konuşurken evin bodrum katında bir spor salonunun olduğunu öğrenmiştim. Stres atmak için oraya indiğimde abim ile karşılaşmıştım.

Şimdi ise dövüşecektik.

Sert bir şekilde yumruk attığında hamlesinden hızla eğilerek kaçtım. Yerimden doğrulduğumda bir yumruk daha attı.

Sert oynuyordu hamlesinden tekrar eğilerek kaçtım ve bende karın bölgesine hızla yumruk geçirdim.

Benden beklemiyor olmalıydı şaşkınlığını fırsat bilerek doğrulup bir yumruk daha geçirdim.

"Gavura vurur gibi ne vuruyorsun kızım!"

Gülerek omuz silktim "Sen bana nasıl vuruyorsan bende öyle vuruyorum."

Dikkatimi dağıtıp suratıma bir yumruk attığında "Siktir." diye fısıldadım.

Daha fazla vurmasına izin vermeyerek karnına tekme attım. Biraz geriye gittiğinde ikinci bir tekmeyi tekrar karnına geçirdim.

Benim neredeyse iki katımdı boy ve kilo bakımından fazlasıyla dezavantajım vardı. Hızla bana ilerleyerek çeneme yumruğu geçirdi.

Sinirle soludum bu maçı kaybedemezdim tekrar yumruk atmak için elini kaldırdığında tek elimle bileğini tutup bu seferde ben çenesine yumruk attım. Abim biraz duraksadığında hızla geri çekilip soluklanmak için kendime vakit ayırdım.

Şakağımdan ter damlaları süzülüyordu oldukça terlemiştim saçlarımın yapış yapış olmuştu. Eminim aynısı abim için de geçerliydi.

Daha fazla beklememek için bu kez atağı ben yaptım ve hızla karnına tekme attım.

"Yavaş!"

Gözlerimi kıstım "Asıl sana yavaş!" dedim ve konuşmasına fırsat vermeden suratına yumruğumu geçirdim ancak eğilerek hamlemden kurtuldu.

Hiçbir şey olmamış gibi dimdik durarak bana atak yaptı ve çeneme yumruk attı. Birbirimize sürekli yumruk atıyorduk ancak üst üste çeneme yumruk yemenin beni sersemlettiğini hissediyordum. Nefes nefese kalmıştım.

Kendimi biraz toparladıktan sonra hızla yerden yükselip çenesine tekme attım. Açıkçası bunu nasıl yapmıştım bilmiyorum ama yapmıştım işte.

Attığım tekme burnuna gelecek olmalı ki burnu kanamaya başladı. Sanki benimle ödeşmek ister gibi suratıma bir yumruk daha geçirdi.

Attığı yumruğa dayanamayarak yere savruldum üstüme eğilip art arda yumruk atmaya başladı. Burnumdan kanlar fışkırıyordu ama ne olursa olsun bu maçı kazanmalıydım.

Hızla toparlandım ve yumruk attığı elinin bileğini tutup itmeye çalıştım hiçbir etki etmemişti ama afallamıştı.

Yumruğumu tüm gücümle suratına geçirdiğimde geriye doğru düştü. Derin bir nefes alıp ayağa kalktım ve sert bir hamle ile karnına oturdum bana yaptığı gibi yumrukları suratına attığımda dövüşen kardeşlerden çok düşmanlar gibiydik.

Alayla sırıtıp "Pes etmek ister misin abi?" diye sordum. Ancak soruma yanıt alamadan beni geriye savurduğunda yere düşmemek için ayağa kalktım çevik bir şekilde ayağa kalktığında "Belki de sen pes etmek istersin güzelim." dedi.

Omuz silkip karnına bir yumruk daha geçirdim masum bir şekilde gülüp "Ama ben pes edersem çok üzülürüm." dediğimde "Gerizekalı ben de üzülürüm," dedi.

Bu sefer tekmemi karnına hedeflediğim sırada bileğimi tutup beni yere attı. Yorgunluktan bayılmak üzereydim yine de dayanmaya çalışarak ayağa kalktım.

Derin nefesler alıyordum abimin soluklanmasını fırsat bilip son gücümle yumruğu suratının ortasına geçirdim.

Yumruğumdan etkilenmemişti ama yorgunlukla kendini yere attı "Eğer ikimizden biri pes etmezse bu maç akşama kadar sürecek." diye mırıldandı dudaklarımı büzüp "Sen pes edersen tamam ama diğer türlü sabaha kadar buradayım abi." dedim.

Bıkkınlıkle nefesini verdi "Pes ediyorum." Sevinçle havada zıpladığımda "Tamamen sana acıdığımdan." dedi.

Elimle kendimi gösterdim "Bu bana acımış halin mi vicdansız?" sitemle kendini gösterdi "Bana sevgin vücudumdaki izlerden belli oluyor,"

Omuz silkip kendimi yere bıraktığımda göğsüm sık nefeslerimden dolayı şişip geri iniyordu.

"Oha lan ne oldu?"

Atakan'nın sesiyle bitkin bir şekilde ona baktım. Abim yorgun bir sesle "Bir posta da sen ister misin?" diye sorduğunda Atakan hızla başını iki yana salladı.

"Ben almayayım abi annem sizi yemeğe çağırıyor."

Atakan'ın gitmesiyle abim ayağa kalktı ve elini kalkmam için uzattı. Abime gülümseyerek elini tutup ayağa kalktım ve ona sıkıca sarıldım.

"Seni seviyorum biliyorsun değil mi?"

Saçlarıma dudaklarını bastırdı ve "Biliyorum güzelim," diye mırıldandı.

Abim benim her şeyimdi onu çok seviyordum ve sevmeye devam edecektim. Hiç kaçırılmamak ve onunla daha önceden tanışmak isterdim.

Düşüncelerimi bir yana bırakıp odama çıktım ve üzerimde ki kanlardan kurtulmak için duş alıp üstüme eşofman takımı geçirdim.

Saçlarımı topuz yapmıştım ve ayağımda ise spor ayakkabılarım vardı.

Yemek odasına gidip sandalyeme oturduğumda herkesin bana değişik bakışlar attığının farkındaydım. Odaya abim girdiğinde herkes bakışlarını benden çekip bu sefer de abime bakmaya başladı.

"Bizim evde Kurtuluş Savaşı mı oldu?"

Abim Buğra'nın sorusuna "Ben seni kutarıcağım merak etme," diye cevap verdiğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Oğlum ne oldu size? Neden suratınız da morluklar var?"

Abim bu sefer de Beliz Hanım'ın telaşlı sesini "Kardeşimle şakalaştık anne merak edilecek bir şey yok." diye yanıtladı.

Babam "Şakalaşmaktan çok birbirinize girmiş gibisiniz ne oldu açıklayın." dediğinde kısık bir sesle "Abimle dövüştük baba." dedim.

Babam "Kim kazandı peki?" diye sorduğunda sesim bir anda yükseldi ve gururlu bir sesle "Ben kazandım." dedim.

Saçlarımdan öpüp "Aferin benim güzeller güzelime," dedi.

"Sedef,"

Beliz Hanım'ın sesiyle onunla göz teması kurdum. "Giray'ı yemeğe çağırdık ama gelmedi rica etsem ona bakar mısın?"

Kendime kocaman bir küfür savurup sandalyeden kalktım. Giray'ın odasına hızla çıktığımda çekingen bir şekilde kapıyı çaldım.

İçeriden bir ses gelmediğinde kapıyı açıp içeri girdim. Giray yatakta uzanıyordu ve gözleri kapalıydı. Kulağında kulaklık olduğunu gördüğümde müzik dinlediğini anladım.

Yanına gidip kulağından kulaklığını çıkardığımda bana baktı. Gözleri kızarmıştı ancak bunu önemsemedi ve telaşla yüzüme baktı.

"Yüzüne ne oldu Sedef?"

"Abim ile dövüştük,"

Sert bir nefes verdi "Sanki abinle dövüşmekten çok dayak yemişsin gibi."

Hemen itiraz ettim "Abimde böyle."

Omuz silkti ve konuyu değiştirmek için "Sen neden geldin?" diye sordu.

"Hadi yemeğe inelim bizi bekliyorlar."

"Ben inmeyeceğim sen in."

Kaşlarım çatıldı elimi Giray'ın alnına götürüp ateşini ölçtüğümde ateşi yoktu. Giray ne yaptığımı şaşkınlıkla izlediğinde "Ateşin yok iyi misin sen?" diye sordum.

"İyiyim Sedef sen yemeğini ye."

Küskün bir tavırla yatağına oturdum "Sen yemiyorsan ben de yemem."

Kendini yatağa bıraktı ve "Sen bilirsin." diye mırıldandı. Yataktan kalkıp Giray'ı hızla sarsmaya başladım. Bir gözünü açıp bana bakmaya başladığı zaman şirince gülümsedim.

Durmayacağımı anlamış olmalı ki büyük bir off çekip yataktan kalktı ve banyo olduğunu tahmin ettiğim yere gitti. Birkaç dakikanın sonunda çıktığında birlikte yemek odasına gidip yemeklerimize başladık.

Göz ucuyla Giray'a baktığımda Karan'a baktığını gördüm. "Sedef," diye bana seslendiğinde "Efendim." dedim.

"Biraz önceki sözümü geri alıyorum bence Karan dayak yemiş. "

Ağzımdan büyük bir kahkaha çıktı biraz önce dayak yediğimi düşünüyordu ama şimdi dövüştüğümüze emindi.

Benim kahkaha atmamla abim hariç herkes gülmeye başladığında gergin ortamın güzelleştiğine şahit oldum.

O gün kendime bir söz verdim.

Sonucu ne olursa olsun o savaşı kazanacak ve herkesin mutlu olmasını sağlayacaktım.

Ancak gülmelerimiz yarıda kesildi çünkü Buğra'nın telefonu çalıyordu.

Buğra telefonuna baktığında yutkunuşuna şahit oldum telefonu yanıtladı ve karşıda ki kişi bir şeyler söyleyip telefonu kapattı.

Herkes Buğra'ya merakla baktığında Buğra "Çağla Türkiye'ye dönmüş." diyerek resmen ortaya bombayı bıraktı.

BÖLÜM SONU

Selamlar!!!

Finale son üç bölüm kaldı!!!

Nasıl hissediyorsunuz?

Umarım her zaman iyi olursunuz 💕💕💕

Sorularımıza geçelim bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu bölüm en sevdiğinin sahne neydi?

Sedef hakkında ki düşünceleriniz neler?

Bu bölüm en sevdiğiniz karakter kim?

Bu bölüm en nefret ettiğiniz karakter kim?

Sorularım bu kadardı hepiniz kendinize iyi bakın sizi çok seviyorum iyi ki varsınız.

💐💐💐💐💐

 

Bölüm : 24.02.2025 16:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...