
*Lütfen bölüme oy verip yorum yapmayı unutmayınız.
-İyi okumalar
Evden çıkarken son derece gergindim arabama bindiğimde birkaç araba beni takip ediyordu. Sürücü koltuğunda Ali vardı yanında ki yolcu koltuğunda ise ben oturuyordum.
Stresle başımı cama yaslayıp gözlerimi kapattığımda önüme Buğra'nın fotoğrafı geldiğinde yutkundum.
Buğra kaçırılmıştı.
Pınar Karaman Türkiye'ye dönmüştü ve yaptığı ilk şey benimle uğraşmak olmuştu.
"Güzelim," Ali'nin sesiyle başımı camdan ayırmadan gözlerimi ona çevirdim. "Biliyorum çok gerginsin haklısın da am biraz sakinleşmeyi dene Buğra'ya hiçbir şey olmayacak."
Bütün gerginliğime rağmen gülümsedim. "Ali, iyi ki varsın biliyorsun değil mi?"
Bir eli bacağımın üstündeki elimi buldu ve elimin üstünü öptü. "İyi ki varız güzelim."
Yolculuk bundan sonra sessiz geçti nihayet Pınar'ın attığı konuma geldiğimizde arabadan hızla indim.
Diğer adamlar da arabalardan indiğinde Anıl ve Ali ile birlikte eski ve terkedilmiş fabrikanın içine girdik.
Fabrika o kadar eskiydi ki resmen duvarlara dokunsak yıkılacaktı. Fabrikaya içeri adımımızı atar atmaz onları gördüm. Gözlerim endişeyle Buğra'yı taradığında feci hâlde hırpalanmıştı.
Pınar'ın bana bakışlarını umursamadan hızla Buğra'nın arkasına geçip iplerini çözdüm. Buğra bir tepki vermiyordu. Sandalyeden kalktığında Anıl'a baktım.
"Anıl, Buğra'yı eve götür."
Hemen itiraz etmek için başını iki yana salladığında bu kez sert bir sesle "Anıl, Buğra'yı eve götür." dedim.
Anıl bu kez itiraz etmedi ve Buğra'yı alıp fabrikadan ayrıldı daha sonra onun kahkahasını duydum.
Fırat Kılıç'ın.
"Cici kızım seni önemsemeyenlere gereğinden fazla değer vermiyor musun?"
Ali benim yerime cevap verdi. "Sizin gibi şerefsizlere fazla değer veriyor."
Gülümsedim Fırat benim Ali'ye olan bakışımı gördüğünde "Siz yoksa," diye mırıldandı.
"Biz ne?" diye sorduğumda "Sevgili misiniz?" dedi.
Ali'ye dönüp "O kadar da mal değil sanki?" diye sorduğumda güldü fakat bu uzun sürmedi çünkü Pınar ilgi çekmek için silahını bana doğrulttu ve o an herkes siper alıp bir anda ateş etmeye başladılar.
Ali belimden tutup beni geri çekmişti kolonun arkasına saklandığımızda "Teşekkür ederim," diye mırıldandım ve ardından başımı uzatıp karşı taraftan bir adamı karnından vurdum.
"Lafı bile olmaz güzelim,"
Uzun bir süre çatışmalar susmadı bunun olacağını tahmin ediyordum fakat adamlarının bu kadar güçlü olduğunu tahmin etmemiştim.
İlk başta babama haber vermeyi düşündüm fakat gelmeleri çok uzun sürerdi. Babamın hiçbir şeyden haberi yoktu aslında kimsenin yoktu.
Her şey bir anda olmuştu ve hiçbir şey anlamamıştım. Silah sesleri devam ediyordu Ali ile farklı yerlere geçmiştik yerini değiştirmeden önce alnımdan öpmüş ve dikkat etmemi söylemişti.
Bir kez daha tetiği çekip adamı vurduğumda karşımda Pınar'ı gördüm bana bakıyordu. Gözlerinde yoğun bir nefret vardı "Sedef Akel," diye mırıldandı kin dolu bir sesle.
Cevap vermedim.
Çenesi ve omuzları dik bir hâldeydi ben de omuzlarımı dikleştirdim. "Güçlü olduğunu düşünüyorsun değil mi?"
Sorusuna omuz silktim "Öyle olduğumu düşünmüyorum ben zaten güçlüyüm."
Bu kez o cevap vermedi arada sıyrılan kurşunları umursamadan birbirimizi izliyorduk. Fırat neredeydi bilmiyordum.
Umarım kurşunlardan bir ona saplanırdı.
Pınar elini kibirle saçlarından geçirdi "Şu an annen elimde."
Başımla Pınar'ı reddettim her şey mahvolamazdı.
Elinde ki telefonu açtı ve fotoğraf gösterdi. Yutkundum Beliz Hanım vardı fotoğrafta nefes alamıyordum her şey üst üste gelmişti.
Yine de hiçbir tavrımı bozmadım soğuk bir sesle "Ne istiyorsun?" diye sordum dışarıdan sakin gözüküyordum fakat kalbim boğazımda atıyordu.
Psikopat bir şekilde güldü "Sana acı çektirmek istiyorum."
Derin bir soluk çektim "Benden ne istiyorsun, neyim sana batıyor?"
"Mutlu olman." diye mırıldandı "Seni semiyorum senden nefret ediyorum."
Acı çeken bir sesle "Ama bunun bir sebebi olmalı!" dediğimde kahkaha attı. "Bunun sebebini de ahirette öğrenirsin artık." dedikten sonra silahı doğrultu.
Aynı anda ben de silah doğrulttum fakat başıyla beni onaylamadı "Ama böyle anlaşmamıştık yoksa annenin ölmesini mi istiyorsun?" diye sordu.
Yutkundum "Silahı bıraktığımda onu rahat bırakacağının garantisi yok."
Güldü "Onu rahat bırakmayacağımın da bir garantisi yok."
Sanırım yaşamım bugün sona erecekti.
Daha fazla zorlayamazdım gözlerimi yenilgiyle kapatıp silahı uzağa fırlattım ve gözlerimi geri açtım.
"Aferin minik Sedef'e."
Güldüm kaybedecek bir şeyim kalmamış gibi hissediyordum göz ucuyla Ali'ye baktım. Bizi fark etmemişti çünkü bütün adamlar ona ateş ediyorlardı.
"Son bir sözün var mı?"
Gözlerimi Pınar'a çevirdim "Cehennemde görüşeceğiz farkındasın değil mi?"
Omuz silkti "O zamana kadar beni orada bekle olur mu?"
Her şey bir anda oldu Pınar daha fazla beklemeden tetiği çektiğinde kalbimin yakınında keskin bir acı hissettim.
Başımı kan akan bölgeye çevirdiğimde gözlerim acıdan dolmuştu. Ayakta duramıyordum sırtımı kolona yasladığımda Pınar'ın fabrikadan çıktığını gördüm.
Sırtımı kolona yaslamam bir işe yaramamıştı kendimi yere bıraktığımda sol gözümden bir yaş süzüldü.
Ağzımdan soluk bir nefes çıktığında bunun son nefeslerimden biri olduğunun farkındaydım. Ölüm soğuk bedenimin her hücresine işliyordu.
Yutkunduğum anda vurulduğum yerden, kalbimin yakınından, derin bir acı hissettim. Titriyordum ama bu soğuktan değildi hissettiğim şey ölüm korkusuydu.
Son günlerde kâbuslarımda gördüğüm şey gerçekleşiyordu ancak bu kez yalnızdım. Sağ elimi zorlukla yerden kaldırıp vurulduğum yere bastırdım. Ağzımdan kesik bir inleme çıktı bu kez derin bir soluk aldım.
Yanıma gelen adım seslerini duyduğumda silah sesleri tamamen susmuştu. Adım sesleri daha yakından geldiğinde Ali'nin "Sedef!" diye bağırdığını duydum.
Gülümsedim yoğun bir endişeyle yanıma geldiğinde ilk olarak vurulduğum yere baktı daha sonra hızla yanıma çöktü başımı kucağına aldı "İyileşeceksin," diye fısıldadı bunu daha çok kendini inandırmak için söylediği belliydi.
Başımla Ali'yi reddettim eli telefona gittiğinde muhtemelen ambulansı arayacaktı çok kısa bir süre sonra telefonla işi bittiğinde bütün odağını bana verdi.
"Ali," diye fısıldadım zorlukla "Efendim güzelim," dediğinde derin bir nefes alıp yutkundum.
"Ben," dedim ve ekledim "Yaşamak istemiyorum."
Gözü doldu "Ama sen yaşamalısın biliyorum yaşamak zor ama ben ne olucağım Sedef?"
Gözlerimden art arda yaşlar akmaya başladı "Babamı çok seviyorum bunu ona söyle olur mu?"
Başını art arda iki yana salladı "Bunu sen söyleyeceksin ona,"
"Anneme onu sevdiğimi de söyler misin? Sedef sizi sevmiş siz çok çabalamışsınız de."
Gözleri durmam için yalvarıyordu "Ali," diye mırıldandım zorlukla "Kardeşlerime de onları affettiğimi de söyler misin? Giray'a ve Anıl'a da onları sevdiğimi söyle olur mu?"
Yutkundum pişmanlıkla dolu bir sesle "Buğra'dan özür dilediğimi iletir misin? Beni arkadaşları ile buluşmaya davet etmişti ama ben yoğundum gidememiştim çok özür diliyor de." dedim.
"Sedef," yutkundu "Yapma güzelim yalvarırım dur bak ambulans geliyor."
Dudaklarımın arasından kan gelse de durmadım "Ali," diye mırıldandım tekrar "Senden özür dilerim seni sevdiğimi daha önceden söylemeliydim beni affet olur mu?"
Gözlerimin kaydığını hissediyordum son kez "Ali," diye fısıldadım "Seni ve diğerlerini çok sevdiğimi unutma olur mu?"
Son sözlerim bunlardı.
Hikayemi 'Ben Sedef; babasının ve annesinin biricik kızı, kardeşlerinin biriciği, kuzenlerinin tek kız kuzeni ve Ali'nin sevdiği kadın.' diyerek bitirmek isterdim fakat hayat herkese mutlu sonla bitmezdi.
Yazardan
O gün yağmur yağmıştı hem de çok fazla. Sedef'in ölümünün üzerinden sadece iki gün geçmişti.
Arslan Bey ve ailesi kendini odalarına kapatmıştı. Ev ruhsuzdu içinde barınan herkes gibi.
Pars Akel, şirkete gitmiyor odasında bütün gün pişmanlıktan eriyordu.
Karan Akel, boksörlüğe bir süre ara verme kararı almıştı bütün maçlarını iptal etmişti.
Atakan Akel, aralarında en pişman olanıydı son zerresine kadar Sedef'ten nefret etmişti. Ona göre ölüm onların kapısına hiç uğramazdı fakat hayat toz pembe değildi.
Buğra Akel, üniversitesini dondurma kararı almıştı bütün gün yataktan çıkmıyor ve pişmanlık içinde kavruluyordu.
Beliz Hanım iki gün boyunca hastane de yatmıştı daha yeni doğmuşken babası ve annesi toprakla buluşmuştu şimdi ise kızını teslim etmişti toprağa.
Giray Karaman bir daha geri dönmemek üzere ülkeyi terk etmişti. Dayanamamıştı kardeşi gibi gördüğü sürekli şakalr yaptığı kadının ölmesine.
Ayrıca Sedef'in sözleri sahiplerini bulmuştu.
Sözleri herkesi ferahlatmak yerine herkesin kalbini daha çok kanatmıştı.
Herkes yıkılmıştı en çok da Akel ailesi ve o.
Ali Karadağ.
Ali Karadağ yetimhanenin soğuk duvarları arasında duygularını da kaybetmişti. Yetimhane de geçirdiği uzun yıllar duygularını kaybetmesine yardımcı olmuştu.
Taa ki o güne kadar.
Sedef'in eve adımını ilk attığı güne kadar. Görünmez olmaya alışmıştı herkes tarafından hor görülmüştü ama Arslan Akel onu evladı gibi görmüştü.
Şu hayatta en çok üç şeye değer verirdi.
Kardeşi gibi gördüğü Anıl'a.
Sevdiği kadın olan Sedef'e.
Babası gibi gördüğü Arslan Akel'e.
Sevdiği kadının mezarına bakarken yutkundu. İki günde gözle görülür şekilde çökmüştü. Alnını soğuk mermere dayadığında "Dayanamıyorum." diye fısıldadı güçlükle.
Gözlerinden yaşlar akmaya başladı "Herkese söylediklerini ilettim herkes çok üzgün Sedef neden bizi bıraktın ki?"
Zorlukla konuşuyordu kimseyi istememişti yanında Anıl her ne kadar ısrar etse de yalnız kalmak istemişti.
Ani bir kararla sevdiğiyle vedalaşıp mezarlıktan ayrıldı. Evine geldiğinde odasına geçip kendini yatağına bıraktı yan tarafında Sedef'in fotoğrafı vardı.
Sevdiği kadının saçlarını son kez fotoğraftan okşadı. Dudaklarını sevdiği kadının alnına bastırdı ve komodinin üstündeki silahını alıp kalbinin yakınına yasladı.
Sevdiği kadın gibi ölmek istemişti "Affet beni sevdiğim," diye fısıldadı son kez ve tetiği düşünmeden çekti.
O gün Ali de göç etti dünyadan.
Cansız bedenini kardeşi gibi gördüğü Anıl bulmuştu.
Ali Karadağ sevdiği kadından iki gün sonra sevdiği kadının yanına defnedildi.
Mahşerde kavuştular mı kimse bilemezdi fakat bu dünyada kavuşmuşlardı.
BÖLÜM SONU
Hepinize merhabalar!!!
Nasılsınız?
Ben aşırı heyecanlı ve stresliyim kitap hakkında konuşmak için bir bölüm atacağım orada sizlerle daha detaylı konuşmak istiyorum.
Sorulara geçelim öncelikle bu bölüm hakkında ki düşünceleriniz neler?
Bu bölüm en sevdiğiniz karakter kim?
Bu bölüm en nefret ettiğiniz karakter kim?
Sedef ve Ali hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sorularım bu kadardı son kez konuşmak için diğer bölüme bakın hemen bugün atacağım sizleri seviyorum iyi ki varsınız.
💐💐💐
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 62.81k Okunma |
4.11k Oy |
0 Takip |
29 Bölümlü Kitap |