17. Bölüm

Hissiz Hisler

Havva Aleyna
himmel356

*Lütfen bölüme oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

-İyi okumalar

Dalgın bir şekilde hastane odasının duvarını incelerken aklımda olan tek şey geçirdiğim krizin büyüklüğüydü.

Odada ki herkesin bana baktığını hissediyordum ancak kimseyle göz teması kurmak istemiyordum. Şu an halimi özetlemek istesem sanırım hissiz hissediyorum derdim.

Derin soluklarım odada duyulurken kapının açılıp kapandığını duydum.

İçeriye bir anda hastanedeki yoğun kokunun sinmesiyle hemşirenin geldiğini anladım.

Hemşire kolumdaki serumla ilgilendikten sonra yüzündeki büyük bir tebessümle "Nasıl hissediyorsunuz Sedef Hanım?" diye sorduğunda kurumuş dudaklarımı dilimle ıslatıp yorgun bir sesle "İyi hissediyorum." diye cevap verdim.

Başını anladığını gösteren bir ifade ile salladıktan sonra "Serumunuz bittiğinde çıkışınızı yapabilirsiniz iyi günler." diyip odadan çıktı.

"Sedef,"

Beliz Hanım'ın sesini duyduğumda yutkunup sert ve soğuk bir sesle "Hepiniz odadan çıkın." dedim.

Hıçkırık sesi geldiğinde Beliz Hanım'ın ağladığını anladım.

Sanırım hayata geliş amacı ağlamaktı.

Pars'ın "Hadi çıkalım." dediğini duyduktan sonra tekrar kapının açılıp kapanma sesi geldi.

Herkesin gittiğini sanıp yattığım yerden biraz doğrulduğumda Karan'ın sandalye de oturduğunu fark ettim.

Sıkıntıyla oflayıp sırtımı yasladığımda Karan dikkatle beni inceliyordu.

"Sen neden çıkmadın?"

Karan büyük bir rahatlıkla arkasına yaslanıp "Senin yerinde ben olsaydım en azından birinin kalmasını isterdim." diye mırıldandı.

Onu haklı bulsamda "Ama sen ben değilsin." dedim.

Eliyle zaten dağınık olan saçlarını dağıtıp "İnan bana bir kaç kez senin şu an olduğun yerde yattım." dediğinde içimde bir şeyler olmuştu.

"Sana da mı aynısı oldu?"

Kaşlarını anlamamış bir şekilde çatıp "Ne oldu?" diye sorduğunda üzgün bir halde dudaklarımı büzüp "Diyorum ki senin de mi güvenini siktiler?" diye sordum.

Gür bir sesle kahkaha atmaya başladığında kahkaları arasında "Hayatımı özetleyen cümleyi buldun." dedi.

Onun gülmesiyle birlikte ister istemez yorgunlukla dudaklarım kıvrıldı.

Kendini biraz sakinleştirip önemli bir tespit yapmış gibi gözlerini kıstı ve "Bu aralar fazla küfür ediyorsun koçum." dediğinde bir kahkaha da ben patlattım.

Oda benim kahkahalarım ile yankılanırken biraz sakinleşip "Neden bana koçum dedin?" diye sordum.

"Kardeşim desem bir kriz daha geçireceksin diye korkuyorum."

Elimle saçlarımı düzeltip "Kriz geçirmem için bana nasıl kardeş diye hitap ettiğine bakmam lazım." dediğimde merakla "Nasıl yani?" diye sordu.

"Bak şimdi iki şekilde kardeş diyebilirsin." diye mırıldanıp devam ettim.

Ağzımı biraz değişik şekile sokup ağır abi edasıyla "Kardeş bu aralar fazla küfür ediyorsun." dedikten sonra ekledim "Bu şekilde dersen bir şey olmaz."

Gülmemek için dudaklarını bastırıp başını anladım der gibi salladı.

Konuşmama devam etmek istediğim için daha nazik bir sesle "Kardeşim bu aralar fazla küfür ettiğini fark ettim." dedikten sonra ekledim "Eğer bu şekilde dersen kafanda bir ruj bulacağına emin olabilirsin."

"Anladık kardeş." dediğinde gülerek "Tamamdır kardeş." diye cevap verdim.

🌕

Odamın banyosundaki aynadan yansımama bakarken hissettiğim tek şey öfkeydi.

Fırat Kılıç'ın tek hamlesiyle yıkılıyordum bunun olmaması gerekiyordu. Cezaevinde bile canımı sıkabiliyordu ama sıkmamalıydı.

Gözlerim lavobonun yanındaki makasa kaydığında başımı iki yana salladım saçlarım güzeldi onları bir hiç uğruna kesemezdim.

Ama yorulmuştum.

Kendime daha da öfkelenerek banyodan çıktım kendimi cezalandıramazdım. Herkes ceza alabilirdi ama ben ceza almamalıydım.

Zaten yeterince ceza almıştım.

Sıkıntı içerisinde ne yapacağımı bilemediğim için kendimi tekrar yatağa attım.

Hastaneden geldikten sonra hiç kimseye bakmadan hızlıca odama gelmiştim. Kimseyle görüşmek istemiyordum istisnalar hariç.

Kapının çalmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Hiç bir komut vermeden kapıya baktığımda kapı temkinli bir şekilde açıldı ve kapının ardından Karan'ın kafası gözüktü.

"Kafama ruj yemeyeceksem gelebilir miyim?"

Dudaklarımı bilmem anlamında büzdükten sonra "Kafana bir gün ruj yiyeceksin ama o gün bugün değil kardeş." diye cevap verdim.

Sakin bir şekilde içeri girdikten sonra odayı incelemeye başladı kırdığım bütün eşyalar odamdan kaldırılmış odam düzene sokulmuştu.

Odamı incelemesi bittiğinde yanıma geldi ve izin istemeden kendini yatağa bıraktı. Yattığım yerden sarsıldığımda sahte bir sinirle "Sakin ol hayvan!" diye bağırdım.

Tek kaşı kalktığında masumca gülümsedim.

"Hayvan demek istemedim kardeş kusura bakma."

"Öyle olsun kardeş."

İkimiz gülmeye başladığımızda kahkahalarımızın dışarıdan bile duyulduğuna emindim.

Nihayet sakinleştiğimizde "Neden geldin?" diye sordum.

Küçük bir çocuk gibi omuz silktikten sonra "Eğer derdim olursa dinleyeceğini söylemiştin." diye mırıldandı.

Karan arkasını dönüp mutfaktan çıkmak için yürümeye başladığı zaman "Karan," diye seslendiğimde arkasını dönüp bana baktı.

Çekingen bir sesle "Bana güvenmiyor olabilirsin ama derdini anlatırsan dinlerim."

Hiç bir şey demeden yüzüne baktığımda kederli bir sesle "Derdimi anlatsam dinler misin?" diye sordu.

Başımı onaylar anlamda sallayıp yatakta oturur pozisyona geldim ve sırtımı yatağımın başlığına yasladım.

Karan ne yaptığımı anlamaya çalıştığında "Şaşkın şaşkın bakmayı kesip yanıma gelir misin?" diye onu çağırdım kendine gelmiş gibi o da oturur pozisyona gelip sırtını yatağın başlığına yaslayıp sessizce oturmaya başladı.

Konuşmak için hazır olmaya çalışıyordu bir süre boyunca onunla konuşmadım ikimizin sessizliğini bozup konuşmaya başladığında merakla onu dinlemeye başladım.

"Sen ailemize gelmeden yaklaşık iki ay önce nişanlıydım."

Gözlerim şaşkınlıkla açıldığında tepki vermemek için kendimi zor tuttum.

"Gözlerini açıp bön bön bakma Pars evde kalmış olabilir ama ben kalmam."

Ağzımdan bir kıkırtı kaçtığında o da nefesiyle güldü.

"Her neyse bir gün nişanlım Deniz eve geldi gözleri kıpkırmızıydı o günden bir kaç gün önce telefonda biraz tartışmıştık. Sebebi ise yakın olmadığı bir erkek arkadaşı Deniz'in belini tutup yanağından öperek bir fotoğraf çekmiş ve bu fotoğrafı Instagram'da paylaşmıştı. Normalde asla Deniz'i kısıtlamazdım ya da sorun çıkarmazdım ama bu çok fazla geldi. Deniz ile konuşup bu durumdan rahatsız olduğumu buna dikkat etmesi gerektiğini söyledim. Konuşma tartışmaya kadar ilerlemişti. Deniz onun arkadaş ilişkilerine karıştığımı ve onu kısıtladığımı söyledi."

Yutkunduğunda ona toparlanması için biraz zaman tanıdım.

"İnanmıyor olabilirsin ama mesajlaşmaları silmedim."

Ben daha cevap veremeden telefonunu çıkardı ve mesajları gösterdi. Gerçekten anlattığı gibiydi Deniz bir anda tartışmayı büyütmeye çalışmıştı.

"Kanıt göstermene gerek yoktu sana inanıyorum Karan." diye mırıldandım.

"Neyse o gün Deniz eve gözleri kızarmış bir şekilde girdiğinde kendini affettireceğini sandım. O gün herkes salondaydı salonun ortasına gelip bir anda hıçkırarak ağlamaya başladı. Endişeyle yanına gittiğimde bir kaç adım geri gitti ve annem ile babama bakarak ona tecavüz ettiğimi söyledi. Kimse beni dinlemedi herkes Deniz'i çok seviyordu hemen onların gözünde suçlu olmuştum. Ancak biz hiç bir zaman o derece yakınlaşmamıştık. Pars birden bana saldırdı aynı şekilde diğerleride sadece babam beni dinlemek istedi. Pars'ı sakinleştirdi ve herkesin oturmasını sağladı yüzüm gözüm kan içindeydi annemin gözündeki iğrenmişlik duygusunu bir tek sen görmedin zamanında ben de gördüm Sedef."

Sertçe yutkundum benim bu evde yaşadıklarımı o da yaşamıştı.

"Deniz bir tarih söyleyip o gün ona tecavüz ettiğimi söyledi o kadar iyi rol yapıyordu ki eğer kendimi bilmeseydim gerçekten öyle bir şey yaptığımı zannederdim. Elinde bir bellek vardı belleğin içinde ona zorla dokunduğuma dair görüntüler vardı. Herkes susmuş bana bakarken tek diyebildiğim öyle bir şey yapmadığımdı. O ortamda birden babamın kahkahaları yükseldi ilk başta delirdiğini sandık ama bir şey vardı babam Deniz'e bakarak sert bir dil ile o gün maça gittiğimi söyledi. Kimse inanmadı evet maça gitmiştim ama o günü o an yaşadığım stresten ve şaşkınlıktan dolayı unutmuştum. Sonrasında her şey aklıma geldi maç çok riskliydi kimse gitmemi istemiyordu babamla konuştum gitmek konusunda kararlıydım. Evden Deniz'e gidiyorum diyerek çıkmıştım çünkü kimse Deniz ile tartıştığımı bilmiyordu o yüzden bu bahane uygun olarak gelmişti bir çoğu maçta olduğu gibi o gün maçıma sadece babam geldi maçı baştan sona çekmiş o videoları gösterdi. Deniz suçsuz olduğumun ortaya çıkmasıyla her şeyi itiraf etti."

Kendini anlatmak için zorluyordu elim destek amaçlı omzuna gitti.

"Çağla ile iş birliği yapmıştı tabii bunu söyledikten sonra daha fazla dayanamayıp Deniz'den ayrıldım evi terk ettim babam haricinde kimse ile konuşmuyordum. Ancak bu süreçte annem onunla konuşmadığım için tam iki kez intihara kalkıştı psikolojik destek almaya başladı bu yüzden her ne kadar istemesemde onlarla geri samimi oldum."

Ne diyeceğimi bilemiyordum tam bu nokta da kelimeler kifayetsiz kalırdı.

"Karan,"

Başını yasladığı duvardan kaldırıp bana baktığında yıkıldığını gördüm. Onun yıkılmış hali gözlerimi doldurdu Karan benim yaşadıklarımı anlıyordu çünkü aynısını o da yaşamıştı.

Aklıma markete gittiğimiz gün geldi.

"Kardeşlerim daha çok haksızlık karşısında ya da suçlu olduğunda susarlar."

Şu an ağlamanın sırası değildi Karan'a destek olmalıydım. Hızlıca kendime gelmeye çalıştım. Dolan gözlerimi kırpıştırdım ve Karan'a yaklaşıp ona bir anne edasıyla sıkıca sarıldım.

Sarılmak iyi hissettirirdi.

Sarılmama karşılık verdi ve başını boynuma dayayıp ağlamaya başladı. Boynumun ıslandığını hissettiğimde nefesim kesildi ve kendimi tutamayıp ben de ağlamaya başladım.

Yaşadıklarım, yaşadıklarımız zordu kimsenin bize inanmaması ve güvenmemesi zordu.

Bir yandan ağlarken bir yandanda saçlarını okşamaya başladım. Ağlamak istemiyordum ama kendimi tutamıyordum.

Ağladığım için burnum akıyordu ve o an hiç bir şeyi umursamadan burnumu çektim. Karan'ın gülme sesleri geldiğinde durumumuz vahimdi.

Hem ağlıyor hem de gülüyorduk.

Sanırım Bakırköy'de kendimize yer ayırttırmalıydık. Tabii yanımızda Beliz Hanım da olmalıydı çünkü suçlu olduğu halde sırf Karan onunla tekrar barışsın diye iki kere intihara kalkışmıştı.

Aklıma gelen düşünceler yüzünden ağzımdan bir hıçkırık kaçtı.

"Karan," diye mırıldandım.

"Efendim,"

Burnumun tekrar akmasıyla burnumu çekerek "Biz sürekli bir ağlayıp bir gülüyoruz ya," dedim.

Devam etmem için beklediğinde "Ya bizi Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesine yatırırlarsa biz ne yaparız?" diye sorup ağlamaya devam ettim.

Kederli bir sesle "İyi ya boş ver yatıran yatırsın kafamızı dinleriz." diye mırıldandı.

Neden bilmiyorum ama kendimi küçük bir kız çocuğu gibi hissediyordum.

Çocukluğumu hiç acımadan elimden almışlardı.

Her zaman bir tarafımı buruk bırakmışlardı.

Aydınlık tarafım kararsın diye üzerimi karanlıkla örtmüşlerdi.

Düşüncelerimi bölen şey kapının çalma sesi ve Atakan'ın "Gelebilir miyim?" diyen sesini duydum.

Cevap netti: Karan ile aynı anda "Siktir git!" bağırdık ve ağlamaya devam ettik.

O gün Karan ve benim için ne kadar göz yaşı döktüm bilmiyordum. Ama şunu biliyordum ki Karan'a tamamen güvenmeye başlamıştım. Bu iyi bir şey mi bunu zaman gösterecekti ve umarım iyi bir şeydi.

Şu an sahnede ben ve Karan vardık benim yolum belliydi. İlk önce toparlanacaktım daha sonra ise bana yanlışı olan herkesin hayatını mahvedecektim.

BÖLÜM SONU

Selamlar!!!

Nasılsınız ve nasıl hissetmek istiyorsunuz?

Her zaman iyi hissetmeniz dileğiyle bir derdiniz olursa dinlerim.

Sizlerle konuşmayı seviyorum.

Her neyse bölüm hakkında ki düşünceleriniz neler?

Son sahneyi ve hastane sahnesini yazarken kahkahalara boğuldum.

Bu bölüm en sevdiğiniz karakter kim?

Karan ve geçmişi hakkında neler düşünüyorsunuz?

Sorularım bu kadardı kendinize iyi bakın tatilin son günlerini keyifle geçirin.

İyi ve güzel bir gün geçirmeniz dileğiyle 🌸🌸🌸

 

 

Bölüm : 15.02.2025 16:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...