14. Bölüm

1.0

Hiv
hivs4u

İyi okumalarr<3

☀️

Kulağıma gelen sesler yüzünden uykumdan çekip çıkarılmıştım. Hâlbuki rüyamda tam da çikolata havuzuna atlamak üzereydim..3

"Sana sessiz ol dedim onu uyandıracaksın şimdi"

"Zaten geç saatte uyanmadı mı bu kız niye tekrar yatıyor"

"Sus Deniz! Senin yüzünden uyanırsa elimden çekeceğin var"

Önce yavaşça gözümü açtım sonra etrafıma baktım. Deniz, Demirin dibine girmiş yavaş tonda konuştuğunu sandığı bir sesle ona bir şeyler anlatıyordu. Demir ise onu susturma peşindeydi, Denizin yüksek tonda konuşması onu endişelendirmiş gibiydi.

Deniz abisine göz deviriyor abisinin önündeki bilgisayarla ilgileniyordu. Bu çocuk niye buraya gelmişti?

 

Önce oturur pozisyona geldim sonrasında sessizce bekleyerek beni fark etmelerini bekledim.

 

"Abi ne uyanması ya baksana mışıl mışıl uyuyor"

Deniz eliyle beni abisine göstermiş sonra bana bakmıştı uyandığımı fark etmesiyle önce bana bakmış sonra telaşla geri abisine bakmıştı.

"Ya da uyumuyor"

"Ne diyosun Deniz ne demek uyumuyor"

Şimdi de Demir'in gözleri üstümdeydi. Uyandığımı fark edince Deniz'in kafasına sert olmayacak şekilde tokat atmıştı. Ellerin dert görmesin yiğidim. İyi yaptın, onun yüzünden uyanmıştım ben.

"Kaç saat oldu ben uyuyalı?"

"1 buçuk saat falan" şimdi belli oldu niye hiç uyumamış gibi hissetmemin sebebini çünkü gerçekten de nerdeyse hiç uyumamıştım. Ulan Deniz elimden çekeceğin var, uyuyan beni uyandırmayacaktın.

"Bu niye burda zaten onun yüzünden uyandım gördükçe sinirleniyorum"

"Abimin şirketine geldim sana ne"

"Aman yesinler abini"

Demir son dediğimle gülüp yesinler diye imalı bir şekilde mırıldandı.

"Kim yiyor ya yemesinler. Kartlaşmışsındır zaten sen."

Uyku sersemi olduğum için odağım sürekli değişiyor ve saçmalıyordum. Onlar da benim bu halimi eğlenceli bulup bıyık altından gülüyorlardı. Hatta Deniz artık kendini tutamayıp kahkaha atmaya başladığında Demir onun kafasına tekrardan vurdu.

"Ya abi ne vuruyon ya, ölüyor sonrasında beyin hücrelerim."

Deniz kafasını okşayarak abisine ters ters baktı. Sanki beyin hücreleri bir işe yarıyormuş gibi bir de ölüyor diye sitem ediyordu.

"O beyin hücreleri işlerini adam akıllı yapsınlar o zaman, söyle boş yapmasın senin o ağzın onlar da ölmek zorunda kalmaz"

Deniz'in verecek cevabı olmadığı için susmak zorunda kalmıştı ya da tekrardan kafasına vurulacağından korkuyordu.

Karşımdaki koltuğa geçip oturduğunda abisine ters bakışlar atmakla meşguldü. Ben de onların bu haline gülümsüyordum.

"Gel sana şirketi gezdireyim. "

"Demir gezdirdi zaten"

"Gamerların olduğu yere gidelim o zaman."

"Oraya da gittim."

"Oyun alanı var mühendislerin olduğu oraya gidelim."

"Oraya da gittim."

"E ama ebesinin..."

Araya giren öksürük sesi Denizin cümlesinin sonunu kesmesine sebep olmuştu.

"Kör nikahı, ebesinin kör nikahı. Siz de maşallah her yere gitmişsiniz."

"Evet."

Elini çenesine koyup düşünmeye başladı. Neden birdenbire bana yakın davranmaya başlamıştı anlamamıştım. Daha düne kadar bu çocuk bana karşı atarlı giderli değil miydi ya?

"Tuvalette bir buton var ona basınca ışıklar kapanıyor disko topuyla beraber müzik açılıyor. Ona gitmemişsindir, ona gidelim."

Disko toplu, müzikli tuvalet mi? Beraber tuvalete gitmek mi?

"Yaani bilmiyorum farkında mısın ama biz aynı tuvalete giremeyiz. "

Deniz düşünmediği ayrıntıyı fark edince şokla gözünü açmış ardından umursamazca omuz silkmişti.

"Aman nolacak şirket bizim istediğimiz şeyi yapabiliriz."

Deniz konuşmasıyla dizilerdeki zengin başrol erkekleri andırıyordu ve onlar gibi rahatsız ediciydi.

"Şaka yapıyorum ya, sınırların farkındayım. Öncelikle yüzündeki o iğrenmiş ifadeyi siler misin?"

Yüz ifadelerimi kontrol etmeyi hiçbir zaman becerememiştim zaten. Ne düşünüyorsam yüzüm bunu direkt karşı tarafa belli ederdi.1

Bir süre kimse bir şey demeden öylece birbirimizi ve odayı inceledik. Daha doğrusu ben ve Deniz.

Demir bilgisayarından bir şeyler yapmakla meşguldü ben ve Deniz de sıkılmakla meşguldük.

"Ben sıkıldım burdan abi çok göz yoruyor senin şirketin hadi sahile inelim. "

Yapacak bir şey yok diyemiyor da göz yoruyor diyor.

"Sahil mi" hemen ortaya atlayıp heyecanımı belli etmiştim. Sahili çok sevdiğimi ancak bu kadar belli edebilirdim.

"Evet hem bisiklet de süreriz olmaz mı? Olmasın mı Ahu. O dalgaların kıyıya vuruşu, yüzüne eser rüzgar o dinginlik... İstemez misin"

Buldu tabi zaafımı hemen kullanmaya başladı Deniz. Belli ki abisini ikna etmek için beni kullanacaktı. Neyseki memnundum şu an bu sahile gitme fikrinden o yüzden beni kullanmasına izin veriyordum.

 

"Çok isterim. Eskiden her gün sahile giderdim. Sizinle yaşamaya başladığımdan beri hiç gidemedim çok özledim." bakışlarımı yere sabitleyip hüzünlü bir iç çektim. Gerçekten çok özlemiştim ama şu an yaptığım tamamen ajitasyondu. Deniz bana bakıp parmağını aferin anlamında salladı. Oyunumu anlamıştı.

"Siz oyunbaz ikili... Neyse gidelim o zaman şeytani ikizler sizi" ikizdik dimi biz, bu çoğu zaman aklımdan çıkıyordu o yüzden Demir söyleyince irkilmiştim. Denize baktığımda o da benim gibiydi.

İkiz olabilirdik ama aslında çok farklıydık. Mesela ben çok zekiyken o aptaldı.6

Tam kalkmak üzereyken video çektiğim ve kapatmayı unuttuğum aklıma geldi hızla telefonumu aradım.

"Bunu mu arıyorsun?" elinde telefonum gülerek sormuştu Demir adam. Allah'ım lütfen videom gitmemiş olsun lütfen lütfen.. silinmişse tekrar çekebileceğimi sanmıyordum.

 

"Merak etme videoyu durdurup kaydettim şapşal şey" bir an gaza gelip o sevinçle abim bee aslanım benim diye yükselmiştim. Üçümüz de bu dediğimle olduğumuz yerde duraksadık. Sıçtık madem sıvazlayalım

"Sahilden önce yemek mi yesek ben çok açım. Bir döner ayrana hayır diyemiycem"

İkisi de şaşkınlığını üstünden atamamış olacak ki bir süre cevap vermediler. Ben de kapıya doğru hızlıca bir yol almıştım.

"Olur gidelim hadi, bildiğim çok iyi bir yer var" diyerek yönlendirmişti bizi Deniz. O sırada Demir sırıtmaya başlamıştı. Ben önden ilerlerken onlar da peşimden geliyordu. Bir ara yanlış yöne saptığımda Demir gülerek belimden yakalamış ve peşinden sürüklemişti beni. Arabaya binip oturana kadar eli belimde asılı kalmıştı.

Sonunda bir tane dönercinin önünde durmuştuk. Yol boyunca Deniz burayı övmüş Demirse onu takmadan sırıtarak yolu izlemişti. Ben de mecburen Denize katlanmak zorunda kalmıştım.

 

Sıradan bir dönerciydi işte Deniz buranın neyini abartıyordu anlamamıştım. Zaten Deniz gibi zengin züppenin buraları bilmesine böyle bir yere gelmesine de şaşırmıştım. Bir masaya oturduğumuzda siparişlerimizi vermiştik. Ben her zamanki gibi zurna istemiştim, onlar da öyle. Ve zurnayı bitiremeyeceğimi söylemişlerdi. Hâlbuki benim için çerezdi o zurna.

 

Dürümlerimiz gelince hemen yemeye başladık. Ben yarısından sonra tıkanmıştım. Daha fazla yiyecek yerim kalmamıştı, onların lafının altında kalmamak için de yemek için zorlamıştım kendimi ama yedikçe midem bulanıyordu. Hiç böyle olmamıştım. Bir zurnayı rahatlıkla bitirirdim ben... Demek ki son zamanlarda yemeye yemeye zavallı midem küçülmüştü.2

Zurnayı zar zor bitirmiştim, onlara baktığımda çoktan bitirdiklerini gördüm. Bitirdiğimi görünce şaşırmışlardı.

 

"Açıkçası son ana kadar doydum demeni bekledim. Helal kız " diyerek sırtıma pat pat vurmuştu Deniz. Ona ters ters baktım, asker arkadaşın mıyım ulan senin.

 

"Neden hiç arkadaşlarınla buluşmuyorsun Ahu?"

Omuz silkmiştim, bu soru şu an burda ne alakaydı bilmiyordum ama yine de cevapladım.

 

"Pek arkadaşım yok benim. Bir iki tane vardı onlardan da buluşmak isteyen olmadı henüz. Çağırsalar giderdim belki, neden sordun?"

"Fark ettim de geldiğinden beri sadece bizimle dışarı çıktın onun dışında hep evdesin. Bizden biri seni dışarı çıkarana kadar çıkmadın hiç. Önce Buğra şimdi ben." Anladım dercesine başımı salladım. Beni gözlemlemiş ve bana dikkat etmiş olması açıkçası hoşuma gitmişti. Gözünde bir hayalet değildim en azından.

Arkadaşsız olduğumu yüzüme vurması ise üzmüştü. Bilerek yapmadığını biliyordum, beni merak ediyordu ama yine de bu soru üzmüştü beni.

"Bir de okul mevzusu var. Acaba ne zaman gitmeyi düşünüyosun. Hani biz her sabah kalkıp gidiyoruz da sen uyuyorsun mışıl mışıl. Haksızlık" Deniz de kendi aklına takılanı söylemişti.

"O konuda gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum. Bu sıralar hiçbir şey yapmadan yaşıyor gibiyim. Okulu da sanırım birinin gelip hadi gidiyoruz demesini bekliyorum sanırım. Bu aralar bi şeyler yapmak için birileri tarafından iteklenmeye ihtiyacım var" bu sefer onlara karşı dürüst olmuştum. Demir başını sallayarak düşünüyordu. Sonra aniden ayağa kalktı "Hadi hava kararacak biz burda oturmaya devam edersek. Daha bisiklet süreceğiz"

 

Önce ona sonra üstüme baktım onlar da benim gözlerimi takip ettiler. İlk başta anlayamadılar ama sonrasında jeton düşmüştü. "Sen bu elbiseyle nasıl bisiklet süreceksin ki. Önce bi şey alalım sana"

Neyseki işlek bir yerdeydik de etrafta mağazalar vardı. Karşımıza ilk çıkana girdik. Bir tane gözüme hoş gelen pantolonu denedim üstüme olunca da aldık ben de kabinde giyip çıktım. Evet elbise altına pantolon.. mükemmel kombin.

 

Yürürken insanların garip bakışlarına maruz kalıyordum ama bu sorun değildi benim için. Bisikletlerin olduğu kısma geldik. Üç tane bisiklet alacaklarken ben o sırada çekinerek bisiklet sürmesini bilmediğimi söylemiştim. Demir güldü,

 

"Buraya gelirken sana bisiklet sürmesini öğreten kişi ben olmadığım için üzülmüştüm ve acaba hiç düşmüş müdür canı çok yanmış mıdır diye düşünmüştüm. Hep küçük kız kardeşime bisiklet sürmesini öğretmek istemiştim. Tabi sen şimdi Duru dersin ama o hiç böyle şeylerle ilgilenmezdi öğretmemi de istemedi. "2

Yaa ben sana kıyamam kii, nasıl da üzülmüş. O yüzden gelirken hafif bir melankolikti. Şapşik ya

 

"Ben küçükken öğrenmek için eski ailemdeki abime çok yalvardım ama hep reddetti. Kimse öğretmedi ben de sonrasında pes ettim."

 

" Ayy ne abarttınız yaa, etraf eski anıların hüznü kokuyor sizin yüzünüzden. Hadi sana öğretelim bakalım Ahucuk" Deniz her ne kadar işi dalgaya vursa da onun da hüzünlendiğini beden dilinden okuyabiliyordum.

 

Bir tane bisiklet aldık. Demir nasıl bineceğimi anlatıyordu. Yani düz oturucam işte ne anlatıyon abicim ya.

 

Bisiklete oturduğumda nasıl sabit kalacağımı bilemedim. Ayaklarım da yere zar zor yetişiyordu zaten. Bu ikili bisikleti tutmasa çoktan yere yapışmıştım. Demekki öyle dümdüz oturmalık bir şey değilmiş.

Ben ayağımı pedallarda sabit tutuyordum Demir ise ısrarla ona basıp ilerletmemi söylüyordu ama nasıl yapacağımı söylemiyordu. Çıldırtacaktı beni artık.

 

"Bak güzelim, şu pedal ya şu da senin ayağın ya hani üstünde duruyor hareket ettir canımın içi yoksa bu bisiklet gitmez."

 

"Ay tamam anladım yarım saattir bunu söylüyorsun zaten ben de sana diyorum ki hareket etmiyor bu. Nasıl olacak ayağım zaten üstünde hareket etmiyor işte"

 

"Yahu hiç mi bilmez bir insan bisikletin sistemini ya"

 

Demir sinirle söylenirken Deniz sonunda oturduğu yerden kalkmaya karar vermiş olacak ki bize doğru geliyordu. 15. Dakikadan sonra beyefendi pes etmiş oturmaya gitmişti beni de kızgın boğayla yalnız bırakmıştı.

 

Dibine kadar gelip ayağımı tuttu sonra kuvvet uygulayıp öne doğru itti o sırada bisiklet de hareket etti. Ben o sırada sevinçle ellerimi çırpmıştım. Yarım saatin sonunda hareket etmiştim ve nasıl olacağını da uygulamalı öğrenmiştim. Tabi elimi direksiyondan bırakmasaydım iyiydi, bisiklet sağa sola doğru hareket etmişti neyseki iki tane korumam vardı da onlar sayesinde bir şey olmamıştı.

 

"Bak Ahucuk bu kadar basit işte hem direksiyonu niye bırakıyorsun kızım. Ayrıca abi şurda o kadar sinirlenip kızacağına uygulamalı öğretsen şimdiye Ahu öğrenmişti bile"

 

Ben omuz silkerken Demir homurdanmıştı.

 

"Ahu insan da akıl mı bırakıyor Allah aşkına."

" Ben naptım ya anlatamayan sensin. Bir de o kadar öğretmek istediğini söylüyordun. Küçük olsam korkudan ağlardım. Travmam olurdun. Çok kötü bir öğretmensin Demir Koraltan"

 

"Yavrum şimdi çocuk olsan bu kadar laf yetiştirmezdin bu bir, ikincisi ben gayet iyi bir öğretmenim sen kötü bir öğrencisin."

 

"Ne derler bilirsin öğrenemeyen öğrenci yoktur,öğretemeyen öğretmen vardır"

 

Demir daha fazla diyecek bir şey bulamamış ki susup kalmıştı. Ben de o sırada bisikletten indim. "Niye iniyorsun daha öğrenmedin hiçbir şey"

 

"Yoruldum hem başıma da güneş geçti gölgeye geçelim. Bu seferlik bu kadar yeter bence"

 

"Evet abi yorulduk ve kavrulduk"

Demir, Deniz'in ensesine bugün sayamadığım bilmem kaçıncı tokadını yine attı

 

"Ulan eşşek sen zaten hep gölgede oturdun. Olan benle Ahu'ya oldu. Şimdi kalk git şu büfeden bize dondurma al. Ahuya çikolatalı al" şaşırarak ona döndüm. O nerden biliyordu ki çikolatayı sevdiğimi.

"Bakışlarından anladığım kadarıyla nerden biliyor bu diye düşünüyorsun o halde sen sormadan söyliyim: kahvaltıda en çok çikolata tüketiyorsun. Bir de gün içinde mutfağa inip çikolatalı abur cubur arakladığını görüyorum"

 

Yakalanmışız bir de iyi mi.. gerçekten çok iyi bir gözlemciymiş. Bu abiye karşı dikkatli olmak şarttı.

 

"Doğru tahmin etmişsin. Çikolataya bayılırım gerçi tatlı olan her şeye bayılırım ben."

 

"Ah siz kadınlar... Hepiniz bayılıyorsunuz tatlı şeylere"

 

Ona tek kaşını kaldırarak baktım. "Hayatında çok kadın tanıdın galiba, böyle söylediğine göre"

 

"Demir abim mi çok kadın tanımış. İşte buna gülerim. Kendisi evdeki kadınlar dışında hiçbir kadınla bırak takılmayı, temas etmeyi falan konuşmuyor bile."

 

" Bu kadınları bilmediğim anlamına gelmez. Neyse ver şu dondurmaları da çok konuşma"

 

Denizin dediğinden şunu çıkarıyoruz: Demir'in hiç sevgilisi olmamış. Gözü dışarda değil. Tuttum seni koca adam. Dondurmayı Denizden alıp açmaya başladım. Bu sıcakta iyi gelirdi.

 

Dondurmam bitince kendimi çimlere bıraktım, gerçekten yorulmuştum, yine... Demir de kafana böcek girer deyip beni bir tık korkutmayı başarmıştı ben de ona inat hırsla kafamı onun dizine koymuştum.. Onun canı acısın diye kafamı sertçe dizine koydum ama canı yanan ben, gülen o oldu.

 

Benden sonra Deniz de kendini bırakmıştı, onun kafası bacaklarımda benim elim onun saçlarında, Demir'in eli de benim saçlarımdaydı. Dışardan nasıl göründüğümüzü çok merak etmiştim ama şu an inanılmaz iyi hissediyordum. Etrafta deniz kokusu, hafif esen rüzgar ve yürüyen insanların gülüş sesleri...

 

Tam uykuya dalmak üzereyken birinin telefonu çaldı. Hepimiz önce bu huzurlu anı böldüğü için rahatsız olmuş, ilk başta kalkmak istememiştik ama telefon ısrarla çalınca kimin telefonu diye bakmak için kalkmıştık.

 

Çalan Demir'in telefonuymuş arayanlar da Tuğrulcuğum. Nerde kaldığımızı neler yaptığımızı merak etmiş ve artık geç olduğunu benim de yorulmuş olabileceğim için eve gelmemiz gerektiğini söyleyip kapatmıştı.

 

Gitmek için ayağa kalktık. İlk başta kimse konuşmadı. Birbirimize baktık bir süre.

Sonra Deniz sessizliği bozmak istercesine konuştu.

 

"Bugün uzun zaman sonra eğlendiğim gerçekten huzur bulduğum günlerden oldu. Teşekkür ederim Ahu, bize iyi geldiğin için ve özür dilerim her şey için. Gerçekten sana söylediklerim yaptıklarım için çok üzgünüm beni affetmezsen anlarım ama affet lütfen."

 

Bu konuşmayı beklemiyordum en azından bu kadar erken olmasını beklemiyordum. Onu affetmeli miydim?

 

"Eğer bana bir tane pamuk şeker alırsan bir şans verebilirim. En azından affetmeye çalışırım."

 

Hemen ilerdeki pamuk şekerciye doğru koşmaya başladı. Demire baktığımda gülümseyerek bana bakıyordu.

 

"Bize bir şans verdiğin için teşekkürler Ahu."

 

"Sana bir şans verdiğimi de kim söyledi o şansı ben Deniz'e verdim sana değil."

Ne diyeceğini bilemez bir şekilde bana baktı ağzı bir açılıp bir kapanıyordu. Bu hali çok komikti

 

"Senin hep şansın vardı." göz kırparak ondan uzaklaştım, Deniz'e doğru yürümeye başladım. Deniz de pamuk şekerleri alıp bana doğru geldi sonunda ulaştığında pamuk şekeri uzattı. Elimi almak için uzattığımda kolumdan tutup kendine çekti ve sarıldı.

"Sana bir şans verdim çünkü mutlu olmak istiyorum. İçimde nefret ya da önyargıyla yaşamak istemiyorum. En çok da içimde pişmanlık barındırmak istemiyorum. Başlarda evet gerçekten çok kırdın beni hâlâ kırgınım sana. Ama... Yaşına, ergenliğine ve geçmişte yaşamış olabileceğin bazı şeylere veriyorum tavırlarını. Seni istesem bile tamamen affedemem, bir yanım sana karşı hep buruk kalacak biliyorum. Yine de ilerde keşke dememek için şimdi bize, sana bir şans vermek istiyorum. Lütfen bunu iyi değerlendir ve beni haksız çıkarma. "

Deniz'in gözleri dolmuştu.

"Duruyla pek anlaşamazdık, hatta hiç anlaşamazdık. İnsanlar ikizim var deyince çok iyi anlaşan iki insanı düşünüyor ama bi biz tam tersiydik. Bana karşı her zaman kötüydü, kıskanırdı çok. Neyden kıskanırdı bilmiyorum bile. Bana araba mı alındı alır parçalardı, arkadaşım mı oldu gider arkamdan kötü şeyler söyler o kişiyi uzaklaştırırdı benden. Yıllarca buna göz yumdum, onun da karakteri bu dedim geçtim ama son yıllarda sınırını iyice aşmaya başladı. Beni öldürmek istedi biliyor musun ve bunu gerçekten denedi. Duru normal değildi bunu her zaman biliyordum ama yaptığı şeyden sonra artık tamamen emin olmuştum. Annemler başta inanmamıştı ama. Bir şekilde kanıtladım ve herkese her şeyi gösterdim. Psikiyatriste götürdüler onu ve antisosyal kişilik bozukluğu tanısı koydular. Yani gerçekten de psikopatmış."

Yıllarca antisosyal kişilik bozukluğu olan bir insana katlanmak zorunda mı kalmıştı? Duru onu öldürmeye mi çalışmıştı? Aklım almıyordu duyduklarımı.

Antisosyal kişilik bozukluğu olanlar çocukluktan beri uyum sorunu yaşarlardı ve şiddete meyilli olurlardı. Onların en büyük özelliği yaptıklarından pişman olmamalarıydı, vicdan denen şey onlarda yoktu. Bir aralar Cevdetin böyle olabileceğini düşünüp araştırmıştım o yüzden iyi biliyordum.

Zaten Cevdet neydi ki kızı ne olsundu. İkisi de birbirinden kötü şeytanlardı. Artık baba kız çok iyi anlaşırlardı.

 

Denizin ağladığını görünce sarıldım ona, her şey geçti dercesine sarıldım ve gözyaşlarını sildim.

"Ama bu yine de seni haklı çıkarmaz Deniz Bey. Kırdığın bu kalbimi tekrar birleştirmek zorundasın."

"Ama izi kalır."

"İzler her zaman kalır, önemli olan o izlerden ders çıkarmak ve tekrar kırılmasın diye dikkat etmektir. Bunu yapabilecek misin Deniz Koraltan?"

"Benim bu hayatta yapamayacağım hiçbir şey yok Ahu Koraltan."

 

Göreceğiz Deniz

Göreceğiz

☀️

 

🌸Yaa ben bu Denizi yerim ya şapşal çocuk1

 

🌸Neler düşünüyorsunuz, en sevdiğiniz kısım neresi oldu ya da bölümü sevdiniz miii4

 

🌸 Oylarınızı, özellikle de yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyoruuumm kendinize çok çok dikkat ediiin.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere <3

 

 

 

 

Bölüm : 17.11.2024 02:31 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...