🌸
Berk'i görünce istemsiz bir şekilde gerilemiştim. O burun kemerini sıkmaya başlayınca ben ve Mete de gerginlikle birbirimize baktık. Kurbanlık koyun gibi durmuş bizi kesmesini bekliyorduk adeta. Nefes almaya bile korkuyordum.
"Umarım geçerli bir açıklamanız vardır. "
Hain Mete beni ele verecekken hızlıca araya girip sözünü kestim ve ben konuştum.
"Evet ben yapmayalım dedim ama Mete'ye söz geçiremedim ki bir türlü."1
Mete şok olmuş bir şekilde kafasını hızla bana doğru çevirdi. Onu hiç takmayarak devam ettim, sonuçta ilk satan oydu.
"Ayy sözümü kesme biliyorum heralde bilmediğini cümleye giriş şeysi o. Neyse dur şimdi, ben bahçede oturuyordum tamam mı daha yeni uyanmıştım, dinleniyordum sonra bu velet geldi dibimde durdu bi baktım salya sümük ağlıyor, ben tam noldu diye soracakken bacaklarıma sarıldı, abla dedi bu Duru benim kredi kartımı zorla aldı benden dedi lütfen gidelim ondan alalım yoksa babam bana çok kızar dedi, ben de olmaz hem Duru'yu nasıl bulucaz dedim. O da dedi ki senin eski evinde kalıyor ya sen de biliyorsun orayı işte dedi, ben de olmaz yavrum babana durumu söyleriz kartını iptal ederiz dedim ama bu çocuk beni dinler mi hiç, başladı tekrar ağlamaya bir de durmadan yalvarıyor. E benimki de vicdan! Kıyamadım tabi,gel ulan dedim gidiyoruz. neyse gittik işte Duru'yu gördük falan öyle oldu bi şeyler sonrasında. Tamamen kendiliğinden gelişti yani. "
Etrafıma şöyle bi baktım herkes merakla beni dinliyordu iki kişi hariç: Berk inanmamış gözlerle bana bakarken, Mete dehşete uğramış bir şekilde bana bakıyordu. En azından onun gizli yerini ifşa etmemiştim yatıp kalkıp buna dua etsindi o.
"Bu Mete'yle aranda geçen o bol yalvarmalı kısmı atlıyorum, peki kavga kısmı nasıl gelişti?"1
Tek kaşını kaldırıp alay ve sinir karışık güldü
"Kamera kayıtları öyle söylemiyor ama"
"Ne söylüyormuş " benimki batacağını bile bile bataklıkta çırpınmaktı.
"Senin durup dururken Duru'nun üstüne atlayıp kavgayı başlattığını söylüyor "
"Aa üstüme iyilik sağlık, resmen kuru iftira! Ben hiç yapar mıyım öyle şeyler"2
Nezarethanedekiler hepsi anlaşmış gibi aynı anda "Evet" dediler.1
"Ne demek evet!! Ordan bakınca psikopata mı benziyorum"
"Şu koro halinde cevap vermeyi keser misiniz. Ben çok masum ve hanım hanımcık bir kızım ayrıca Duru'nun bunu hak etmediğini söyleyemezsiniz."
"Hastanelik olacak kadar neyi hak etti acaba? Hem şu an pişman olmak yerine Duru'nun bunu hak ettiğini söylüyorsun, cidden mi? İnanılmazsın. burda kalın da aklınız başınıza gelsin"
Berk bunu sinirli gibi değil de eğleniyor gibi söylüyordu. Eminim içinden oh çekip beni tebrik etmiştir. Eminim...
"Sus Mete. Sen de bu işin içindesin"
"İçinde mi! Olayın başrolü o be"
Mete bana ters ters bakarak hücrede bulunun banka oturdu. o sırada bir polis Berk'i çağırınca gitmek zorunda kaldı, gitmeden önce de uslu durmamızla ilgili bir şeyler söyleyerek gitmişti.
"Sen sormadan söyliyim bizi savunmak için öyle dedim ben. Doğrusunu anlatsaydım daha mı iyiydi hem ilk sen beni sattın yoksa ben susma hakkımı kullanacaktım."
Mete dediklerimle pek de ilgileniyor gibi görünmüyordu. Peki diyerek geçiştirmişti beni. Ne düşünüyordu acaba, onu satışımı bile kafaya takmamıştı.
Yaklaşık yarım saat boyunca sessizce durduk. Arada bir yanımdaki abla saçma sapan konuşuyordu. Bana ne yani senin bıçakladığın adamlardan.1
Mete sonunda konuştuğunda ne dediğini anlayamamıştım. Anlamak için 5 dakika geçmesi gerekti. Benim jetonumun maşallahı vardı..
"Hee onu diyon.. Yani bilmemek aptallık olurdu. "
"Bazen durup bir şeye baktığın oluyordu uzanıp alacağını düşünürdüm ama senin tek yaptığın elini kaşımak olurdu. Hastanede ilk karşılaştığımızda da masanın kenarında duran siyah saç bağlama tokasına uzanmış hatta dokunmuştun da ama sonra elini hızla çekerek uzaklaştın. Kendinle savaşıyor gibi görünüyorsun o anlarda. Yurtta kalıyordum sizin eve geçmeden önce ve o arda hırsızlık olayları olabiliyor. Bazıları gerçekten çalışıyordu ama bir kız vardı bunun hastalık olduğunu ve tedavi sürecinde olduğunu söylemişti ve bizi bu konuda uyarmıştı. O zamanlar kızın özgüvenine hayran kalmıştım, gerçi hala hayranım. Helal olsun kıza."1
"Benden utanacaklarını düşündüm. Kim oğlunun hırsız olmasını ister ki?"
"Sen bunu bilerek yapmıyorsun ve asla da yapmazsın Mete."
"Nerden biliyorsun? Tanımıyorsun bile."
Sessiz kalmıştı, ben de onu zorlamamak adına daha fazla soru sormadım. Anlatmak onun için zorlayıcı olmuştur eminim ki ve hiç beklemediği bir anda öğrenmiştim. Ona zaman tanımalıydım.
"Beni koruduğun ve arkamda durduğun için teşekkür ederim"
"Ablanım ben senin tabiki de seni koruyup arkanda duracağım. Her zaman, her koşulda.."
"İyi ki geldin bize abla"1
Abla mı dedi o? Ben bunu yerim lan.
"Aramızda bu demirler olmasa sarılırdım sana. Artık burdan çıkınca"
Bir an önce bu duygusallıktan çıkmamız gerekiyordu yoksa ben ağlamaya başlardım. Zaten başım ve vücudum feci ağrıyordu iyice sular seller kaplardı burayı sonra. Vücudumu anladım da başıma ne oluyordu ya. Sen niye ağrıyorsun kardeşim?!
Unuttuğum şey birdenbire yüzüme vurulunca mutluluk duygum yerini endişeye bırakmıştı. Ne yapacaktım imza işini. Şu halime bak..
Benim, kemoterapi için imzalanması gereken onay belgesini düşünüp nasıl yeni aileme kanser olduğumu anlatacağım diye karalar bağlamam gerekirken şu düştüğüm hallere bak yaa.
Şu an yapabileceğim bir şey olmadığı için imza mevzusunu sonraya erteledim ve Mete'ye döndüm.
"Neyse onu bunu bırak da nası dövdüm Duru'yu ama"
"Evet abla ya içinden resmen aslan çıktı. Bundan sonra dikkatli olmam gerekenler listesinde birinci sıradasın."
"Bir de benim minik kuşumu tehdit ediyor. Tehdit ettiği de bir şey olsa bari. Harbiden ya, neden onun seni bu bilgiyle tehdit etmesine izin verdin? Ne vardı bunda?"
Ona bırakacağımı söylemiştim bir de değil mi.. Ben iflah olmazdım ya
"Babamların ne tepki vereceğini bilemediğim için hep korktum. İlk önce ona anlattım ve o korkunç bir şey yaptığımı söyleyince travma olarak kaldı sanırım. Ne zaman biri bunu öğrense Duru gibi tepki verir diye korkuyorum."
"Bu doğal bir şey bunda ne utanılacak ne de korkulacak bir şey var. Senin elinde değil bu ve eminim kimse bunu yadırgamaz. Seni amlayışla karşılarlar. Duru kadar kötü biri olduklarını sanmıyorum. "
"Ne zaman hazır olurum bilmiyorum."
"Anlatmak zorunda değilsin. Kimseye bunun için hesap vermek zorunda da değilsin. Bu senin hayatın, ayrıca atlatmış görünüyorsun. Söylemesen bile olur ama anlatmak istersen o gün yanında olurum. "
Gözleri dolu dolu kafasını onaylar biçimde salladı.
"Ay ne konuştunuz yaa. Anlasam yine neyse, anlamıyorum da. Off o değil de geçen hafta şişlediğim adamı anlatmış mıydım?"
Hep bir ağızdan oflayarak cevapladık
"Hadi ya. Peki geçen gece böbreğinden bıçakladığım adamı?"
"Tüh, yakalanmama sebep olan, 20 kez bıçakladığım adamı?"
Sonunda dayanamıp patladım.. Allah aşkına bizim bu sosyopat psikopat katil kadınla aynı yerde ne işimiz var!
"Ay yeter anlattın ablacım hatta ilk onu anlattın. Her detayına kadar anlattın. İki yıl önce bıçaklayarak komalık ettiğin kocanı bile anlattın"1
"Onu da mı anlattım. Vay be ne ara anlattım bu kadar şeyi."
İCevap verecek halim yoktu. Gerçekten çok yorulmuştum. Kendimi banka bıraktım. Kafamı duvara dayayıp gözlerimi kapattım.
"Kız bak hele" bu katil kadın kolumu çürütecekti biraz daha vurursa
"Bu adamları niye öldürdüğümü anlatmadım bak.Hep kimi, ne zaman bıçakladığımı anlattım."
"Bi o eksikti zaten. Anlat be ablam sanki başka işimiz mi var."
"Yani gerekçesi ne olursa olsun sonuçta insanları yaralamışsın hatta bazılarını öldürmüşsün." Doğru konuştu şimdi çocuk ama bu abla güzel kardeşimi doğru konuştuğu için çıkışta bıçaklamaya kalkmasın?
Yanımdaki abla kulağıma doğru eğildi
Niye soruyordu ki şimdi kardeşimin adını? Adını söylesem o şişlenecekti söylemesem ben.
"Hah Metincim, bak şimdi çocuğum ben kimseyi durup dururken yaralamadım. Ya hak etmişlerdi ya hak etmişlerdi. Kocamı beni geneleve satmaya çalıştığı için, dünkü adamı da geç saatte sokakta beni yalnız gördü diye bana tecavüz etmeyi kendinde hak gördüğü için bıçakladım. Evet belki yaptıklarım doğru değil ama sonuç olarak ya onlar ya da ben ölecektim. Doğru değil diye kendimi ölüme itemezdim. Çaktın mı mevzuyu "3
Mete ne diyeceğini bilemeyerek önüne döndü. Bu hayatta bazı durumlar bizi istemediğimiz sonuçlara sürüklerdi.
Saatler saatleri kovalarken ben ara sıra uykuya dalıp geri uyanıyordum. Tüm ağrılarıma ek olarak boyun tutulması da eklenmişti.
"Bizim abimiz başkomiser değil mi ya çıkarsın işte bizi yeto yani"
"O işler öyle kolay olmuyor küçük hanım. Hem bana ilk abi deyişini hiç böyle hayal etmemiştim"
Birincisi neden kolay olmuyormuş, ikincisi bu adam benim ona ilk nasıl abi diyeceğim anı mı hayal ediyordu?
Ben yüzüne boş boş bakmaya devam ederken tekrar konuşmaya başladı.
"Duru'nun uyanmasını bekliyorduk. Artık kızı nasıl dövmüşsen bir türlü uyanamadı"
"Bilerek uyanmamıştır o yılan"
"Neyse sonuç olarak uyanmasını bekledik ifadesi için ve ifadesinde senin durup dururken ona saldırdığını ve şikayetçi olduğunu söyledi"
Meteyle beraber bağırmıştık. O yılan ne hakla benden şikayetçi olmuş olabilirdi? Belki biraz haklı olabilirdi ama birazcık sadece..
Berk omuz silkti. Bize ne olacağı pek umurunda değilmiş gibiydi.
"Yapacak bir şey yok. Duru şikayetini gere çekene kadar burdasınız."
Ağlamak istiyordum, tam da şu an. O kız asla şikayetini geri çekmezdi.
"Desene çürüyene kadar burdayız"
Mete'nin dediğine kafasını aşağı yukarı salladı. Omuzlarımı düşürdüm ve pes etmişlikle geri yerime oturdum.
"Yemek yok mu peki ben çok açım"
Yine Mete ve yine dehşet olmuş yüz ifadesi.. Alıştık artık
"Şu an yemeği düşündüğüne inanamıyorum. Nasıl kabullenirsin. Gidelim özür dileyelim, o zevk alır böyle yalvarmalardan belki o zaman geri çeker şikayetini"
"Abi, canım abim, biricik abim, en sevdiğim abim nolur çıkar bizi. Senden başka kimse yapamaz bunu"
"O değil de hani bizim bir ailemiz vardı nerede onlar şimdiye kadar çoktan buraya damlamaları gerekmez miydi? Benim için olmasa bile Mete için kesin gelirlerdi"
"Ben onlara sizin benimle beraber olduğunuzu birazcık polisçilik oynamak istediğinizi söyledim o yüzden şimdiye kadar gelmediler. Ayrıca bilselerdi sen ya da Mete fark etmez gelirlerdi. "
"Ya biz niye polisçilik oynamak isteyelim ya bunu hiç sorgulamadılar mı? Hem gece eve yalnız gittiğinde durumu nasıl açıklayacaksın mesaiye mi çıktılar diyeceksin çok merak ediyorum. "2
"Birincisi siz ikinizin sanırım hayali takipçileri varmış. O yüzden saçma sapan videolar çekiyormuşsunuz. Mete bunu hep yapardı biliyordum da senin de yaptığını Demirden öğrendim şirket gezisi falan heh işte yine böyle bir video çekeceğinizi bunu karakolda yapmak istediğinizi söyledim onlara, şaşırmadılar. İkincisi size bir şartım var eğer onu kabul ederseniz sizi çıkartabilirim."
"Ya abi şunu baştan desene ya. Her ne olursa olsun kabul ediyorum yeter ki şu pis kokulu dayanılmaz derecede rahatsız olan yerden çıkalım"
"Bi dakika.. bu saf çocuk hemen kabul etmiş olabilir ama benim şartı duymam gerek. Pek iyi bir şey olduğunu sanmıyorum. Senden her şeyi bekliyorum. Bize tuvalet bile temizleyebilirsin"
"Aslında tam olarak onu yapmayı düşünüyordum"
"NEE" Meteyle yine aynı anda bağırdık. Tuvalet diyor, temizlemek diyor, bu çocuk neler diyor?!
"Şaka lan şaka gülün diye. Neyse asıl istediğim bir hafta boyunca burada çalışmanız. Mete çaylardan sorumlu, Ahu da temizlikten. Ara sıra başka işler de verilebilir tabii. Getir götür işleri anlarsınız ya"
Şeytanca gülümseyerek göz kırpmıştı. Ben bok kokusu alıyordum bu işten. Bu kadar basit olamazdı yani.
"Çaycı olmak.. Ne kadar zor olabilir ki? Tabiki de kabul ediyoruz. Bu sefer Ahu bile itiraz edemez."
Düşünceli bir şekilde Berk'e baktım omuz silkerek cevap verdi.
"Neyse kabul edelim madem. O şeytana yalvarmaktan iyidir. Teklif kabul edilmiştir başkomiserim"
Berk'in yanında duran polis onun işaretiyle kapıyı açtı. Allah'ım, sonunda özgürüz.. Yıllardır içerde kalmışım da yeni çıkıyormuşum gibi hissetmiştim.
"Allah kurtarsın abiler ablalar. Özellikle seni bıçak fetişi olan ablam zaten seni bi Allah kurtarır başka türlü işin yaş"
İçeridekiler eyvallah diyerek uğurlamışlardı bizi.
Çıkışa doğru giderken birden Mete hüzünle konuşmaya başladı
"Gökyüzünü özledim, güneşin tenime vuruşunu, ayı, toprağı, kuşların cıvıltılarını özledim."
Kuşların cıvıltıları?? Bu çocuk iyi değildi.
"Kaç saattir içerde çocuk beynine oksijen gitmedi tabi. Metecim bizim şu betonlaşan şehirde kuş gördüğümüz mü var amk, bir de cıvıltıları diyor"
"Abicim, bu kız çok küfürlü konuşuyor ha. Nezarethane bozdu galiba. Gerçi buraya girmeden önce de-"
Sözünü kafasına vurarak kestim. Bu çocukla işimiz vardı bizim. Berk sanırım hâlâ küfür etmemin şokunu yaşıyordu çünkü sesi çıkmıyordu.
"Ahu'nun küfür edeceğini hiç düşünmemiştim" bu çocuk da hep beni mi düşünüyor ya. Çocuk falan diyorum ama bi 26 vardır Berk.
"Sanırım işin gücün beni hayal etmek" Berk cevap vermek için ağzını açmıştı ki kırdığı pot aklına gelince sustu.
O sırada yavaş yavaş merdivenleri çıkıyorduk. Sonunda nezarethane kısmından çıkıp büro gibi olan kısma geldik. Berk önde, ben ve Mete arkasında civcivleri misali yürüyorduk. Sanırım Berk'in odasına gidiyorduk. Başkomiser yazan odanın içine girdik ama Berk kapıyı açar açmaz donup kalmıştı. Sanırım içeride bir şey görmüştü ya da birini. Bakmaya çalıştım ama onun o koca cüssesi yüzünden hiçbir şey görünmüyordu.
"Ay Berk çekil şuradan. Dondun kaldın, noldu karşında Medusa mı var, seni o yılan saçlarıyla heykele mi çevirdi?"
Onu iterek içeriye adımladım, adımlamaz olaydım. Ben de şaşkınlıktan ve gerginlikten donup kaldım.
"Sanırım içerde gerçekten Medusa var yoksa ikinizin de donup kalması pek normal değil. "
Mete de kendini içeriye atınca dondu.
"Umarım geçerli bir açıklamanız vardır" nezarethanedeyken Berk'in bize ilk söylediği şeyi şimdi Tuğrulcuğum söylüyordu.1
"Biz hayatımızın taa orta yerine sıçtık" diyerek kulağıma fısıldadı Mete.
Ben neden bu aralar sürekli hayatımın içine sıçıyordum. Bir gün de olaysız bitsin, bir günü de olaysız bitirelim ya.
🌸
💃🏼 Eveet bir gün içinde üçüncü bölümümüzzz. Bir sonraki bölüm de gece gelecek. Sonra normal döngümüze gireriz.
💃🏼Bu arada o upuzun bu değil bir sonrakiiii
Okur Yorumları | Yorum Ekle |