30. Bölüm

2 .1

Hiv
hivs4u

İyi okumalarrr<3

🎄

Furkanla beraber eve yürüyorduk. Pek yürüyor gibi görünmüyorduk ama.. Dışardan görenler büyük ihtimalle ya deli ya da sarhoş olduğumuzu düşünüyordur.

"Bu gece gel benim ol diyemem

Sana ben aşkımı söyleyemem"

Onu dürttüm ama tüm vücudumla ona çarptım. Düşecek gibi oldu. Her ona çarptığımda böyle yapıyordu.

"Utanırım beni öp diyemem

Ele güne sorma beni

Yaralama vurma beni"

O da beni dürttü ama benim aksime bunu hafifçe yapıyordu. Bu hareket, şarkı söyleme sırasının karşı tarafta olduğunu gösteriyordu. Kendi kendimize uydurmuştuk. Niye mi? Çünkü ikimizin de akıl sağlığı pek yerinde değildi.

"Karabiberim vur kadehlere

Hadi içelim, içelim her gece

Karabiberim vur kadehlere

Hadi içelim, içelim her gece

Zevki sefa, doldu gönlüme

Hadi içelim, acıların yerine"

Etrafta oynayarak söylemeye başladım Olabildiğince kıvırmaya çalışıyordum. Ve aşırı eğlenceliydi sanki dünya sadece bizden ibaretti. Bir ara bize bakıp 'tü tü ' deyip ayıplayan bir teyze geçti ama o kadar iyi hissediyordum ki umurumda bile değildi. Onların nesli yaşayacaklarını yaşadı şimdi bizim sıramızdı ve biz de böyle yaşıyorduk.

Furkan da bana katılıp dans etmeye başladı. Benden daha iyi kıvırıyordu şerefsiz.

" Devamı öyle değildi ama hadi senin için öyle olsun. Seni kıracağıma kafamı kırarım"

Hem gülüyor hem de kıvırıyordu. Sonra nakarat kısmını tekrarladı.

"Sen böyle kıvırmayı nerden öğrendin? Normalde de iyi kıvırıyorsun ama dansta da kıvırabildiğin hiç aklıma gelmezdi"

Eliyle olmayan hayali saçlarını arkaya attı.

" Senin için de aynısını söylemek isterdim ama görünen köy kılavuz istemiyor. İstersen sana ders verebilirim şekerim"

Kahkaha attım. Alemdi bu çocuk yaa

Ne kadar süre geçti bilmiyordum ama biz hâlâ şarkı söyleyip dans ediyorduk ve şarkı asla değişmiyordu: Karabiberim.

Sonunda yorulup kendimizi yere attık. Eve birkaç dakika kalmıştı. Cidden dans ede ede eve gelmiştik. İyi döktürmüştük ama. Bugünü en sevdiğim gün ilan ediyorum. Bu eve geldiğimden beri mutlu olduğum günler artmaya başlamıştı ama şu an için en sevdiğim ve her şeyi bir kenara bıraktığım an bu andı.

"Ne düşünüyorsun?"

Furkan'a döndüm. Ne düşündüğünü merak ediyordum. Gökyüzüne gülerek bakıyordu

"Ne kadar güzel bir gün olduğunu"

Bu çocukla benzerliğimiz şaka mı?

" Ben de öyle. Favori günüm artık bu"

Ayağa kalktı, elini uzattı tutmam için. Tutunca hemen çekip ayağa kaldırdı.

"Hadi gidelim artık, fazla terledik üşütmeyelim şimdi. Yerler de soğuk. "

" Çen beni mi düşündün çen"

Yanaklarını sıktım. Bu hareketlerimle kaşlarını çattı. Ve daha komik bir hal aldı. Yanaklarını bırakınca ters ters bakıp konuşmaya başladı

"Ne seni düşünücem kızım. Kendim için dedim ben. Seni de burda bırakamam sonra üşütürsün ve bana bulaştırırsın. O yüzden senin de gelmen gerekiyor. Kapiş?" Göz kırpıp eve doğru adımlamaya başladı.

"Hoş geldin pislik Furkancık"

Eve girdiğimizde salonda oturan aile büyükleri dışında kimse yoktu. Onlar da kendi hallerinde ekonomi, şirketler vs konuşuyolardı. Bu sıkıcı konuşmaya hiç dahil olmak istemediğim için sessizce odama kaçtım.

Furkanla dans ettiğimiz anları videoya çekmiştim ve durup durup başa sarıyordum. Duş aldıktan sonra kendimi yatağa atmış ve videoları izlemeye başlamıştım. Ve her seferinde de ilk defa izliyormuşum gibi gülüyordum.

Cidden sarhoş gibi görünüyorduk. Bizi ayıplayan teyzeler bile kadraja girmişti. Onlara ayrı gülüyordum. Sonrasında aklıma bir fikir gelmişti. Video biraz bulanık ve biraz da uzaktan çekildiği için yüzlerimiz belli olmuyordu o yüzden videoyu paylaşma fikri sinsice aklımı ele geçirmişti. Hem neden olmasın. O teyzelerin geçtiği kısımlarda da yakınlaştırıp tepkilerini gösterir üstüne de birkaç komik yazı ekledim mi tamamdır. Mükemmel bir video olurdu.

Gülmekten kendimi alamıyordum. Video editlemeyi bitirmiş nasıl olduğuna bakmak için baştan izlemiştim ve yazılarla çok daha komik bir hal almıştı. Her izlediğimde farklı bir şeye gülüyordum.

Ben kahkahalarımı durdurmaya çalışırken odaya Mete daldı.

"En sonunda delirdiğini düşüneceğim. Hem sen ne ara geldin saatlerdir yolunu gözlüyorum"

Gülmekten dolayı cevap bile veremiyordum çocuğa. Elimle gel gel işareti yapıp yanımı işaret ettim. Tek kaşını kaldırıp yanıma oturdu. Yüzüme bakıp bir şey dememi bekliyordu, kafasını bilgisayara çevirip videoyu başa sardım.

Ne kadar geçti bilmiyorum ama sonunda gülmelerimiz durmuştu. Videolara gülmem yetmiyormuş gibi bir de metenin tepkilerine gülmüştüm.

"Bu çok iyiydi"

"Durduramıyorum kendimi"

"Şekerim mi? Ahahaha"

"Teyzeyyy"

"Teyzelerin çık çıklama seslerini kafamda duyabiliyorum"

"Bu video şaka mı?"

"Furkan abimin kıvırması şaka mı?"

"Senin kıvırtamayışın peki?"

Bu çocuk her şeye şaka mı demişti ve bu olayları daha komik hale getiriyordu.

"Peki senin her şeye şaka demen şaka mı?"

Tekrar gülecekken susturdum onu.

"Tamam lütfen yeter. Yüz kaslarım ağrıyor artık. Gülmekten yüz kaslarının ağrıdığını bile bilmezdim ben. "

"Ay benim de tüm yüz kaslarım ağrıyor abla. Bu acı şaka mı "

Yeter şaka mı çocuk.

"Sana bunu söylemeyi yasaklıyorum artık."

"Ama abla yaa"

Yine susturdum onu. Bu kadar yeterdi, şimdi videoyu paylaşma zamanıydı. Gelecek tepkileri aşırı merak ediyordum. Ah bir de Furkan'ın tepkisini

"Abla senin neden Instagram hesabın yok?"

"Eski telefonum uygulamayı kaldırmıyordu hem hiç gerek duymamıştım"

"O zaman hadi şimdi sana bi hesap açalım"

"Nerden çıktı ki bu?"

" Seninle bir fotoğraf paylaşacaktım o sırada ne fark edeyim. Senin etiketlenecek bir hesabın yok. Acil açmamız lazım hatta sonrasında senle priv hesabı açalım. Çok iyi olmaz mıııı? Lütfen abla"

Sorun olacak bir şey yoktu ortada. Eğlenceli bile olabilirdi. Ama bunu çiçek kimliğimle değil de Ahu kimliğimle açmak istiyordum. Eski acıların, yaşanmışlıkların olmadığı bir hesap. Normal insanlarınki gibi bir hesap. Belki ilerde büyütmeye karar veririm ya da YouTube hesabımda Instagram hesabımı yazarım. Zaman ne gösterecek bakalım. Ama şimdi sadece Ahu.

"Kullanıcı adın ne olsun? YouTube adını mı kullanacaksın?"

"Hayır o olmayacak. Aklımda bir tane isim var ama saçma olur"

Hevesle baktı bana. Bu çocuk saçma işlerin çocuğuydu. O yüzden kesin severdi.

"Ahulududu nasıl?"

"Oha süperr, hemen açıyorum"

Şifre işlerini her şeyi hallettikten sonra hesabı açtık ve sadece kendini takibe aldı. Ayrıca adı neydi onun öyle

"İsmindeki son e'yi ortaya mı aldın sen? Bu ne biçim kullanıcı adı? "

"Ya abla o öyle değil! Meet İngilizcede tanışmak demek ben de işte meteyle tanış, meteyi tanı, gör anlamlarında kullandım"

Vayy, bu çocuk bu kadar zeki miydi?

"Şaşırtıcı, sen bu kadar düşünebiliyor muydun? "

Bana ters ters baktı

"Bu laflarını bugün Furkan abimle fazla takılmana bağlıyorum. Ama bir daha onunla bu kadar takılma seni hemen etkilemiş"

Dediğine güldüm. Belki biraz haklıydı. O sırada birden uzaktan "Mete" diye bağıran bir ses duyduk. Bu ses hâlâ bağırmaya devam ediyordu ve gittikçe yaklaşıyordu. Odamın kapısı hızla açıldı.

"Biliyordum burda olduğunu. Lan köpek madem hesap açtınız niye beni de eklemiyorsun"

Deniz kırılmış gibi görünüyordu ama bağırmasından dolayı daha çok sinirli gibiydi. Onu tanıdığım için sinirli değil de daha çok öyleymiş gibi davranmaya çalıştığını anlıyordum.

"Nasıl buldun be hemen?"

Gerçekten.. nasıl buldu? Daha birkaç dakika oldu hesabı açalı?

"Takip ettiğin kişi sayısı arttı"

Bunu sanki çok normal bir şeymiş gibi omuz silkerek söylemişti.

"Abi sen manyak mısın, benim hesabımda mı yatıp kalkıyorsun?"

"Evet başka soru? "

Şaşkınlıktan bir şey diyemedik ikimizde.

"Ee şimdi beni neden takibe almadığını açıkla"

"Eklemek üzereydim"

Halbuki değildi ve fark edilmese kimseyi de takibe almazdı, hesaplarını da bana söylemezdi. Mete şerefsiz olmuştu iyice

"Neyse hadi gelin yemek yiyin. "

Bu çocuğu anlamakta zorlanıyordum artık. Hani ikiz hissi hani...

İkisi inerken ben de videoyu paylaşıp odadan çıktım. O görüntüler aklıma geldikçe gülüyordum. Özellikle Furkan'ın gördükten sonraki tepkilerini kafamda döndürüyordum ve hepsi birbirinden komikti.

Yemeğimizi yemiş, çayımızı kahvemizi içmiştik ama hâlâ Furkandan bir tepki yoktu. Acaba görmemiş miydi? Ama o her videoyu anında görür. Meteyi dürttüm. Bana döndü, ne var dercesine kaşını kaldırdı. Ben de Furkan'ı gösterdim. Başta anlamadı ne demek istediğimi ama dans ediyormuşum gibi hareketler yapınca jetonu düştü.

"Furkan abi sen ne kadar yetenekliymişsin. Ya bir insan her konuda bu kadar iyi olabilir mi, bu mümkün mü ya? "

Furkan gururla göğsünü kabarttı ve iyice yerinde kuruldu.

" E tabi oğlum, Furkan Koraltan olmak kolay değil."

Mete'nin neyi ima ettiğini anlamamıştı.

"Kesinlikle öyle, mesela ben asla o şekilde dans edemem ya mümkün değil"

Furkan'ın yüzündeki gülümseme iyice büyüdü?

Ha? Bunun somurtması gerekmez miydi?

"Niye öyle bakıyorsunuz? Yoksa utanacağımı falan mı sandınız?"

Valla öyle sandık, ne yalan söyleyelim. En azından kızgın olmasını beklerdim.

" Ben niye utanayım, mis gibi kıvırmışım. Utanması gereken biri varsa o da Ahu. Dans etmesini bile bilmiyor. Asıl ben ondan utanıyorum rezil ediyor beni. Neyseki bizim olduğumuz belli olmuyor yoksa bu rezillikle yaşayamazdım"

Mete'nin de dediği gibi ŞAKA MI?

"Slaayy şekerim"

Bence Deniz benim değil Furkan'ın ikizi. Arkamda durduğu bir an yoktu bu çocuğun.

"Sayemde izlenmen ve beğenin artacak Ahu Hanım, yine iyisin he"

Güldüm dediğine. Benim izlenmelerim hep sabittir nadiren artar demedim. Tabi bir ünlü beni tavsiye etmediği sürece durgun bir hesabım var.

"Furkan abime katılıyorum kesinlikle en az 70 bin izlenme gelir bi saatte"

Bir saatte 70 bin izlenme mi? Denizin kafası iyice uçmuş. Acaba madde falan mı kullanıyordu bu çocuk. Furkan onun kafasına vurdu hafifçe.

"Abartma lan, o kadar olur mu? En az 100 bin"

Nee? 100 bin mi? Bir de sanki fazla söylemiş gibi konuşuyor başta. Kesinlikle bir şey içmiş bu ikili

"O kadar olmaz, en fazla 50 bin olur."

Sözlerime Mete de kafasını sallayarak katıldı.

"Ablama katılıyorum bence de o civarlarda olur. Hem abi en iyi sen bilirsin bu işleri sonuçta en büyük fanı sensin."

Doğru ya. Furkan da iyi biliyordu bunları. O kadar ilgiliydi benim hesabıma. Bir de en büyük fanım olduğunu iddia ediyordu.

" Videoda ben varım ya abicim. Ona dayanarak konuşuyorum. Yoksa biliyorum tabiki de"

" Ya abi olsan ne fark ediyor yüzün görünmüyor bile"

" Ama varım orda. Varlığım yeter benim. "

" Var mısın iddiasına abi"

"Yenilmeyi çok mu istiyorsun Mete"

Rekabet ortamına Deniz de dahil olmuştu. Bense sessiz sessiz onları izliyordum. Sonuç belliydi, o kadar izlenme mümkün değildi.

"Yoo aksine siz çok istiyorsunuz"

"Tamam ulan varım. Yenildiğinde oluşacak yüz ifadeni keyifle bekleyeceğim"

Sanırım artık el atmam gerekiyordu. Yoksa ciddi ciddi iddiaya gireceklerdi.

"Biraz sakin mi olsanız? Ayrıca Deniz ve Furkan o kadar izlenme mümkün değil. Kaybedeceğinizi bile bile niye iddiaya giriyorsunuz?"

İkili çok absürt bir şey söylemişim gibi bana bakmaya başladılar.

" Ahucum ama oyunbozanlık ediyorsun. Ya da dur sen korktun mu?"

Ben mi korkmuşum ne alaka ya

"İyiliğiniz için diyorum. Hani hesap benim ya, izleyecekler de benim kitlem ya. Tanıyorum onları. O kadar olmaz"

"İkizim diye demiyorum çok korkaktır"

"Pardon?!"

Annemleri gördüğüm ilk an onlardan tekrar DNA testi yapmalarını söyleyecektim. Bu çocuğun benim ikizim olma ihtimali sıfır. Hani ikizler birbirini korur kollardı hani hep aynı şeyi düşünüp yapardı hani telepati. Kandırılmışız...

"Abla bunlara hadlerini bildirmeyelim mi şimdi"

"Bildirelim ablacım. Fazla kaşındılar"

"Hah haddimizi bildireceklermiş Deniz duydun mu?"

"O zaman ağlamaya hazır olsunlar derim abicim"

Bu ikili... Gerçekten inanılmazlardı.

"Kaybeden kazananın istediğini yapacak. Hiçbir kural, sınır yok"

Demek sınır yok. Aklıma mükemmel bir fikir gelmişti . Onları o halde görmek... İçimden kötü kadın kahkahası attım. İşte şimdi yaktım sizi enayiler. Bir daha bizimle iddiaya girmeyeceklerini öğrenmiş olurlardı bu sayede.

Kronometreyi açtık ve bir saatin bitmesini beklemeye başladık. Onların telefonuna el koymuştuk, tamamen doğal izlenme olsun diye. Çünkü Furkan ya da Deniz izlenme satın alabilirlerdi. Kazanmak için yaparlar mı yaparlardı . Kendi telefonlarımızı da onlarınkinin yanına koyduk adaletli olsun diye.

Bir saatin dolduğunu bildiren ses yayıldı salona. Bir saat boyunca birbirimize bakmış yenilince nasıl güleceğimizle ilgili atışmalarda bulunmuştuk. Ve şimdi vakit gelmişti. İzlenme sayısı kimin tahminine en yakınsa o kazanacaktı ve ben kazanacağıma emindim. Normal izlenmelere göre sayıyı yüksek bile tutmuştum nolur nolmaz diye.

"Aç Deniz aç. Bunların yüzündeki o yenilmiş ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum"

Ve büyük an, sabırsızlıktan yerimde duramıyordum. Deniz sonunda açmıştı ve sayılar yavaş yavaş yüklenmeye başlıyordu.

"Hassss"

"Yesss be"

Bir şey demeden küçümsercesine yanımdaki ikiliye baktım.

" Niye bu kadar şaşırdınız ki? Sonuç ortadaydı. Gerçi itiraf ediyorum ben de bunu beklemiyordum. Normalde bu kadar yüksek olmaz ama sonuçta 65 bin benim sayıma daha yakın"

Mete heyecanla yerinde zıplamaya başladı

"Siz bittiniz. İyi ki ablamı tutmuşum. Şimdiden üzüldüm adınıza"

"Ne isteyebilirsin ki?"

İçimdeki kötü kadın yine o meşhur kahkahayı attı. Ne isteyebilirdim ki, en fazla köle yapardım onları kendime ama içimdeki kötü kadın çok daha iyi bir fikir fısıldamıştı kulağıma

"Ne isteyeceksin değil ne yaptıracaksın?"

İşte beklediğim o tedirgin, korkmuş ifade. Sonunda neye bulaştıklarını anlamışlardı ama artık çok geçti.

Aklımdaki cezayı onlara söylemiştim ve tepkilerine kahkahalarla gülüyorduk. Mete kendini yerden yere atmış o anı görmeleri için tüm aileyi salona toplamıştı. Sadece çekirdek aile olarak salondaydık. Babamın ailesi ani bir aramayla geldikleri gibi gitmişlerdi. Sanırım yakın birini kaybetmişlerdi ya da mevzu çıkmıştı tam hatırlamıyorum çünkü babam anlattığında onlarla ilgilenmek yerine Deniz ve Furkan'ın hayaline gülüyordum. Hiç biriyle adam akıllı tanışmamış ve sohbet etmemiştim bile o yüzden pek fazla üzüldüğüm söylenemezdi.

 

Şimdi tüm herkes salonda oturmuş onların hazırlanmasını bekliyorduk. Ve sonunda topuklu ayakkabıların o muhteşem tıkırtısını duymaya başlamıştık. Bunu duyan Mete hemen kamerasını açmış videoya başlamıştı.

"Çok kötüsün Ahu, bunu yaptığına inanamıyorum"

Annem iki oğluna kıyamamıştı ama ben kıymıştım. Kendileri kaşınmıştı sonuçta.

"Ya anne hak ettiler diyorum."

"Hiişş sessiz olun büyük anı bozuyorsunuz"

Mete araya girip susturdu bizi.

İkilinin cezası kadın olmaktı. Tamamen biz kadınlar gibi giyinip makyaj yapacaklardı artık ne kadarını becerirlerse gerçi görüş açıma giren yüzleri bunu pek beceremediklerini gösteriyordu. Ayrıca sütyen mi o??

"Gülmemeliyim, gülmemeli- puahahha" Berk kendini tutamayıp haykırarak gülmeye başladı. Onunla beraber hepimiz sırayla gülmeye başladık. Gülmek mi? Resmen anırıyorduk.

O sırada Deniz ve Furkan bu tepkimize alınıp ellerini beline koydu. Bir dizini de kırıp bekleme moduna geçti ve böyle çok daha komikti. Gülmekten gözlerimden yaş gelmeye başlamıştı artık. O yürüyemeyişleri, makyajları, kıyafetleri, kıllı bacaklarıyla mükemmel kombinledikleri etekleri. Rönesans tablosu gibiydiler. Hep beraber en az yarım saat gülmekten bir şey yapamadık bile.

"Yeterince güldüğünüzü varsayıyorum. Biraz daha gülerseniz ağzınız yırtılacak. "

"Aynenn. Yeter bu kadar, gel gidelim abi. Fazla bile durduk"

Gülmekten cevap bile veremedim.

Onlar gerisin geri merdivenleri çıkmaya başladılar. Sonra Furkan işaret parmağını bana bakarak salladı.1

"Bunun intikamı çok fena olacak Ahu Hanım"

Kafamı ' aynen aynen' dercesine salladım. Ne çok güldüm bugün böyle ya. Yaşadığım sürece güldüğüm tüm anıları toplasam bugünkü güldüğüm an kadar etmez.

"Abla mükemmel bir fotoğraf çektim. Şuna baksana. Bunu paylaşalım mı? Sonuçta cezada sınır ve kural yoktu"

Mete'yi karşıma almamam gerektiğini bu şekilde öğrenmiş oldum. Çok ahlaksız bir teklifti ama neden olmasındı

"Hem senin hesabında paylaşırız kimse bilmiyor zaten. Hiçbir şey olmaz bile"

Bu fikir sinsice yer etti kafamda ve bu ahlaksız teklife evet dedim.

"AHUU"

İşte şimdi sıçtık.

" Lan hani hiçbir paylaşım olmayacaktı?"

Öyle bi şey dememiştik ki. Neresinden uyduruyor bu çocuk bunu

"Öyle bir kural koymadık"

Ben de onun gibi bağırdım; duyması için tabiki de.

Furkan ve Deniz az önceki anların aksine bu sefer sertçe ve sinirle salona girdiler. Kırmızı görmüş boğa gibiydi ikisi de.

"Koymamıza gerek mi vardı? Bariz ortada bir şey. "

"Abartmayın abi ya hem ablamın hesabında kimse yok ki. Daha yeni bugün açtık. Kimse görmez merak etmeyin."

Mete'nin dedikleriyle durulur gibi oldular. Mantıklıydı çünkü dediği, hesabım daha yepyeniydi. Hiçbir şey, hiç kimse yoktu.

"Hem yarına silerim ben onu Furkancım"

" Söz mü?"

"Söz ya"

"Hele bi kaldırma bak ben sana neler yapıyorum"

"Tamam aranızdaki şeyi de çözdüğünüze göre herkes yatağına . Bu günlük bu kadar aksiyon yeter."

Annem olaya el atıp bizi salondan kibarca kovmuştu. Eğer o söylemeseydi muhtemelen hâlâ atışmaya devam ediyor olurduk. Saat de epey geç olmuştu. Tüm aile bu kadar geç saate kadar nasıl uyanık kalabildik. Odaya girip kendimi yatağa atınca anladım ne kadar yorulduğumu.

Ne gündü ama; sabahı ayrı öğleni ayrı, akşamı ayrı, gecesi ayrı olaylar yaşamıştım. Resmen dopdolu bir gün olmuş ve bir gün yetmemiş diğer güne bile taşmıştı olaylar. Günü düşünürken bilincim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı.

Çikolata denizinde yüzerken uzaklardan telefonumun bildirim sesi geliyordu. Denizden çıkıp telefonuma ulaştım ve uçak moduna aldım. Denize doğru gitmeye başlamıştım ki yine o sesler gelmeye başladı sinirden telefonu alıp ayaklarımın altında ezmeye başladım ama ses hâlâ durmuyordu.

Uykudan çekip çıkaran bildirim seslerine en güzel küfürlerimi sıralayarak gözlerimi açtım. Noluyordu sabah sabah. Gerçi saat, pek de sabah olduğunu söylemiyordu.

Neydi bu kadar bildirim. Noluyordu?

Bir sürü isim ve bir sürü takip etti bildirimi geliyordu ve bir de beğeni bildirimi.1

Bir dakika

Beğeni bildirimi mi?!

Ben bittim

Ben öldüm

Furkan beni sağ bırakmayacak.

Nasıl oldu da bu kadar takipçimin arttığına bakmak için çaba sarf etmeme gerek yoktu. İlk attığım gönderimin altına Koraltanların karışan kızı olduğumla ilgili yazdıkları ve YouTubedaki kitlemin iyi dilekleri sayesinde kimliğimin ortaya çıkmış olduğunu anlamak zor değildi.

İki açıdan da kimliğim açığa çıkmıştı: Koraltanların karışan kızları ve Çiçek kimliğim.

İfşalanmıştım

Ama benim aklımda olan bu değil, ikinci attığım gönderinin 300 bin beğeni olmasıydı.

Bu sefer sağ kurtulmam mümkün değildi.1

 

🎄

🎀BİZ GELDİİİİKK.4

🎀 Nasılsınız bakalım?

🎀Bölüm nasıldı? En sevdiğiniz yer neresi oldu

Bölüm : 20.12.2024 17:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...