
ÖNCELİKLE MERHABA BÖLÜMÜN BU KADAR GEÇMESİNDEN DOLAYI ÖZÜR DİLERİM. BÖLÜM YAZMAMAMIN NEDENİ UYGULAMA BİR TÜRLÜ BENDE AÇILMADI DAHA SONRADA BEN UYGULAMAYA GİRMEDİM.
HIZLI HIZLI YAZDIM İÇİME SİNMEDİ AMA YİNE DE PAYLAŞMAK İSTEDİM.
Önemli olan ne kadar uzun bir hayat yaşadığımız değil, hayatı nasıl yaşadığımızdır. Bir çiçeği koklamadan yaşamış sayılır mı insan?
Derler ya kaderimiz kendi elimizde, ben bu söze inanmıyorum. Bu iğrenç hayatı ben seçmedim, hiç bir zaman bunu hayal etmedim. O kadar acınası bir durumdayım ki hayal kuracak zamanım dahi olmadı ne yazık ki.
Şimdi istediğim tek şey bencilce kurabildiğim kadar hayal kurmak ...
Ali'yle tartışmamızın üzerinden üç gün geçmişti hâlâ aynı tas aynı hamam değişen hiçbir şey yok.
Ona o kadar nedenini sormama rağmen tek yaptığı şey kapıyı sertçe çarpıp evden ayrılması oldu.
Neden bu hâlde olduğumu bilemem çıldırmama neden oluyordu sürekli kendime sorduğum soru koca bir NEDEN?
Ama maalesef verebileceğim bir cevap yok!
Bu kavganın bana tek faydası Ali benimle artık eskisi kadar muhatap olmuyor saçma sapan şeyler istemiyordu sanki beni görmek istemiyor gibiydi.
Şimdi ise dünden kalan işlerimi hallediyorum ve Ali'nin bugünkü planını hazırlıyordum.
Planı hazırladığım da Ali'nin bugün de şantiye ye gitmesi gerektiğini gördüm ve o an aklıma bir fikir geldi. Eğer Ali bugün de beni yanıda istemezse bende mahalleye gidebilirdim.
E mail olarak Ali'ye attığım da artık bir kahve molası verebilirdim.
Odadan çıktığımda Ali'de Kendi odasından çıkıyordu saniyelik yüzüme bakıp elindeki telefona kafasını çevirdi.
Sonra telefonu kulağına koydu.
"Alo, murat yarım saatte yolla çıkıyorum. Tamam..." Dedi ve merdivenlerden
Aşağı inmeye başladı.
Duyduklarımla aşağı inmek'ten vazgeçtip tekrar odaya girdim. kahvemi Nergis'te içmek daha güzel olacaktır.
İster istemez yüzümde bir gülümseme Peydâ oldu.
Yarım saat geçtikten sonra rastgele elime bir dosya alıp Ali'nin odası gitmek için odadan çıktım.
Eğer tam emin olmadan şirketten çıkmaya çalışırsam Ali'ye yakalandığımda ne cevap vereceğimi cidden bilmiyorum.
"Sude, Ali bey içerde mi? Ona imzalatmam gereken bazı dosyalar varda." Dedim.
Sude şirkete stajyerlik yapan öğrencilerden biriydi ve yönetici katında stajyerlik yapıyordu daha çok gelen giden randevuları kontrol ediyordu. Çok tatlı öğrenmeye çok meraklı bir kızdı tek kusuru ise fazla meraklı biri olmasıydı.
"Hayır, Gökçe hanım.
Ali bey beş dakika önce çıktı. Çıkarken'de bugün şirkette uğramayacağını belirtti."
Dedi tebessüm ederek.
İşte bu Ali gitmiş ve benimde gitmez zaman geldi.
"Aa öylemi
Yarın imzalatırım o zaman
Hadi sana kolay gelsin."
"Çok teşekkür ederim Gökçek hanım"
Hızlı bir şekilde çantamı alıp şirketten çıktım.
Bulduğum ilk taksiye binip direkt bizim mahallenin adresini verdim.
Evet iki buçuk ayın sonunda artık mahalleme girebilecektim. O kadar çok özlemiştim ki anlatamam. Çünkü hayatımın en kötü zamanlarından birini yaşıyordum.
sevmediğim biri ile evlenip onun hakaretlerine katlanmam yetmiyormuş gibi bide üstüne hapishane hayatı yaşıyordum.
Bilindik sokaklardan geçerken içim huzurla doldu hâlbuki bu mahalleye sadece üç yılımı vermiştim ne kadar benimsediğimin yeni yeni farkına varıyordum.
Taksi Bizim apartmanın önünde durduğunda taksimetrede yazdığı ücretti taksitciye verip arabadan indim.
Evet sonunda mahallemdeyim.
Apartmanın merdivenlerini çıkarken içime dolan heyecan bambaşka bir şeydi.
Nergislerin kapısının önüne geldiğimde hiç vakit kaybetmeden zile bastım ve bir kaç saniye sonra ikinci annem diyebileceğim kadının sesi kulaklarıma geldi.
"Boyun posun devrilsin Nergis sana kaç kez dedim Kap...
Aaa birtanecik yavrum gelmiş."
Dedi yüzündeki en samimi gülümseme ile
İşte gerçek sevgi dedirtecek bir görüntüydü bu.
"Tombiğ.."
"Cemre mi geldi?" Diyerek bağıran deli arkadaşımın yüzünden cümlemi tamamlam pek mümkün olmadı.
Ve daha sonra üzerime atlayan bir adet Nergis.
"Kız, boğdun canım yavrumu bırak.
kız kime diyorum ben." Zar zor Nergis'ten ayrıldıktan sonra anne şefkati dolu kollar sardı beni ve bu inanılmaz huzur veren birşeydi.
"Oyyy yavrum nasıl özlemişim. Ay akıl kalmadı bende kapıda bıraktık kızı gel içeriye yavrum benim"
"Yaa anne bana diyorsun asıl sen boğdun kızı"
"Sen sus! git çay koy açtır şimdi benim kuzum"
İşte bütün dertlerimi unutmak için bu eve girmem yeterli oluyordu.
" Ne yapayım kızıma"
Hanım teyze beni tıka basa doyurmadan asla bu evden yollamazdı ve ilk kez bunun için mutluydum çünkü iki buçuk aydır doyuncak yemek yediğim bir gün olmamıştı.
"Valla ne yapsan yerim. Senin müthiş yemeklerini çok özledim tombiğim" dedim tombik ellerini öperken.
"Oyy yavrum benim şimdi sana hemen karını yarık yapacağım" dedi hızlı hızlı mutfağa yürürken.
"Tombiğim kendini o kadar yorma" diye arkasından bağırsamda boşunaydı çünkü kendi kendine konuşarak çoktan işe koyulduğuna eminim. Yüzümde yine bir gülümseme Peydâ oldu.
"Şş neye sırıtıyorsun sen bambu"
"Sana gülüyorum yer fıstığı"
"Hey hey sana küsüm ben.
bana fıstık diyerek gönlümü alamazsın" dedi kolarını göğsünde bağlayıp kafasını pencereye taraf çevirdi.
Benimle konuşmamakta haklıydı İki buçuk aydır onu aramamıştım.
"Özür dilerim ama durumu biliyorsun" dedim bakışlarımı halıya çevirdim.
"şaka yaptım şapşal ama bu seni özlememe engel değil. değil mi? Hemen Yanıma gel ve bana kocaman sarıl belki o zaman seni affederim ha ne dersin." Dedi ve göz kırptı
Allah'ım Ben böyle insanlar ile tanışmak için ne yapmıştım ki
Hızla yerimden kalkıp nergis' kocaman sarıldım.
"Hemen, bana herşeyi anlatıyorsun.
O ucube yaratık sana kötü birşey yapmadı değil mi?" Dedi ellerimi sımsıkı tutarken.
Bedenime değil ama ruhuma her gün çok kötü şeyler yapıyor Nergis çok canım yanıyor.
Demek çok isterdim ama senin benim için endişelenmeni ve bir delilik yapmandan çok korkuyorum.
"Hayır Nergis dediğim gibi sadece bir süre evli kalıp sonra boşanacağız böylelikle herşey bitmiş olacak. Hem doğru dürüst birbirimizi görmüyoruz bile çok iyiyim"
"Hepsi bizim yüzümüzde Cemre senin böyle birşeye zorunlu kalman beni çok üzüyor"
"Hayır hayır sizinle hiç Bir alakası yok. o benden bir iyilik istedi bende karşılığını alarak yaptım bu kadar asla böyle düşünme"
"Ama biz o gece..."
"Hadi yavrum gel sofra hazır" hanım teyzenin içeri girmesi ile nergisin sözleri yarım kaldı ve bu benim işime gelmişti daha fazla o adamı konuşup günümü mahvetmek istemiyorum.
__________________🌃________________
"Herşey çok güzeldi tombiğim ellerine sağlık"
"Kızım hiç birşey yemedin mi kuş kadar yiyorsun."
Bu eve giren birinin kilo almadan çıkması imkansız gibi birşeydi çünkü hanım teyze kusana kadar insana yediriyordu.
"Tombiğim, çok fazla yedim. hatta o kadar çok yedim ki karnım ağrıyor" ciddi anlamda karnım ağırmaya başlamıştı.
"Tabi, hiç yemek yemezsen yediğin iki lokmada karın ağrısına neden olur"
"Anne kız bu eve geldiğinde tek yaptığı şey yemek yemek senin yüzünden bir daha hiç gelmeyecek ya"
"Sen sus zaten kız sürekli çalışıyor birgün izne buraya gelmiş tabi ki yedireceğim. Allah bilir ne biçim yemekler yiyor benim kuzum"
Dedi dolu dolu gözlerle beni bu kadar çok sevmesi normal miydi bilmiyorum ama bu beni çok mutlu ediyor.
"Tabi ki senin yemeklerinin yanından bile geçemezler tombiğim ama cidden fazlasıyla yedim"
"Peki tamam haftaya yine izin al gel sana sarma sarayım. he kuzum"
"İzin alabilirsem tabi ki gelirim tombiğim
Ama benim artık gitmem gerekiyor geç oldu"
"Peki kuzum seni zorlayıp zor durumda bırakmak istemiyorum"
Ayağı Kalkım çantamı alacaktım ki Tam o an telefonum çaldı.
Ali olmaz değil mi lütfen o aramış olmasın eğer buraya geldiğimi görünürse
"Yavrum açsana telefonu belli ki iş yerinden.
Baksana çok ısrarcı çalıyor"
Acele bir şekilde telefonu çantamdan çıkardım ve ekran
da yazan ismi görünce kalbim duracak gibi hissettim.
Telefonu açıp kulağıma koyduğumda onun sesini kulaklarıma geldi.
"Aşağı gel! Seni bekliyorum."
YAZIM HATALARIM VARDIR MUTLAKA MAZUR GÖR LÜTFEN.
MUTLU KAL SAĞLICAKLA KAL.😊
SINIR 15 🌟
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |