4. Bölüm

3 bölüm

Gece
huzurlu_gece

Bana gel. Başın sıkıştığında değil, sevgiyi anladığında gel ki ömrümü adadığıma değsin.

 

 

Aşkın kelime anlamı benim için çok değerli.

Aşk benim yaşama sebebim.

Aşkın diğer adı Asaf'tı.

Ailemi kaybetmiş olabilirim bunu artık kabullendim ama aşkımı geri kazanmak için hâlâ bir umudum var ve ben buna kalpten inanıyorum. onu birgün bulacağım ve onunla birlikte mutluluğumda geri gelecek.

 

Ailemi kaybettiğim o tatilden sonra geri okula dönmem zor olmuştu. Okul başladıktan 1 ay sonra sırf Asaf için okula dönmüştüm ama okula gittiğimde büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım. Asaf yoktu ve hiç kimse nerede olduğunu bilmiyordu. Aradan tam tamına 10 yıl geçti ve ben hâlâ onu arıyorum.

Çoğu zaman diyorum belki yanımadan kaç kez geçmiştir belki otobüste yan yana oturmuşuzdur belki market kuyruğunda hemen arkamda durmuştur belki Sahil boyunca hemen önümde yürümüştür. Zamanı var bizim bir araya gelmemiz için zaman var. ve ben onu bulduğumda önce ona var gücümle bir tokat atacağım beni bunca zaman yanlız bırakmasına karşıt ve sonra sımsıkı sarılacağım geçen onca yıllara inat.

Açık konuşmak gerekirse çok korkuyorum ya onu tanıyamazsam ya bu hayal ettiğim karşılaşmalar gerçek olmuş ve ben onu tanımadıysam ama yok onu tanımamam imkansız gibi geliyor o ela gözleri unutamam.

 

Aynanın karşısında bunları düşünürken kapı çaldı ve irkilerek kendime geldim.

Gelen Güler ablaydı.

 

"Gökçe, Ali oğlum aşağıda seni bekliyor kızım"

 

"Peki, güler abla iniyorum şimdi" yatağın üzerinde duran krem rengi çantamı alıp aşağıya indim.

 

Mutfağa girdiğimde masada oturmuş sakin bir şekilde kahvaltısını yapan ali girdi göz hapsime.

 

evde benle Ali olduğumuz günlerde mutfakta yemek yiyorduk. Misafir olduğu günlerde ise büyük salonda ki masada yemek yerdik. Doğruyu söylemek gerekirse o kasvetli odadansa burayı tercih ederdim.

 

"Ne bekliyorsun." Ali'nin konuşması ile geçip masaya oturdum

Yan gözle Ali'ye baktığımda her zamanki gibi yine çok şık ve karizmatikti. Üzerine giydiği lacivert takım vücuduna tam oturmuştu. Ceketini sandalyeye asmıştı üzerinde Beyaz gömleği ve lacivert yeleği vardı lacivert ve yer yer mavi desenli olan bir kıravat takmıştı. kolarını masaya dayadığı için beyaz gömleğin kol kısımları gerilmişti. Vücudunu çıplak bir şekilde görmesem de giydiği kıyafetlerden yapılı bir vücudu olduğunu tahmin etmek zor değidi.

Kumral tenine açık kahve saçları çok yakışıyordu. Yeni tıraş olduğu çok belliydi buram buram losyon kokusu burnumdan içeriye sızıyordu.

 

"Aç değilsin herhalde"onun sesi ile kendime geldim. Ali'yi bu kadar detaylı bir şekilde İncelediğimin farkında bile değildim.

 

"Pek aç sayılmam"

 

"Güler abla, şu peynirli böreklerden birini peçeteye sarda biz çıkalım Gökçe hanımı beklersek bugün bir yere gidemeyeceğiz" dedi ve sandalyedeki ceketini alıp mutfaktan çıktı.

 

"Al kızım"

peçeteye sarılmış bir şekilde böreği bana uzatıyordu Güler abla.

Elinden alıp börekten bir ısırık aldım.

 

"Teşekkürler Güler abla" dedim ve çantamı omzuma takıp mutfakta çıkmadan önce güler ablaya kolay gelsin demeyi de ihmal etmedim.

 

 

Dışarı çıktığımda Ali arabanın önünde telefonla konuşuyordu.

Adımlarımı ona doğru atmaya başladım.

 

"Sadece sana dediğimi yap Güven sözüm ikiletilmesinden nefret ederim. Saat 4 te orda ol ne bir dakika erken ne bir dakika geç." Dedi ve telefonu kapattı.

Güven dün CD'Yİ karakola götürecek kişiydi.

Yoksa bugün mü? CD Karakola gönderecek.

Bunu öğrenmem gerekiyor. Direkt sorsam asla cevap vermez eğer karakola o CD giderse hakan abi ve ailesi zor durumda kalacaklardı.

 

"Seni harekete geçirmek için illa emir mi vermek gerekiyor"

Ali'nin seni ile düşüncelerimden kurtuldum.

 

"Ha, ne"

 

"Arabaya diyorum ne zaman binersin"

 

Hızlı hızlı yan koltuğa geçtim.

Nasıl öğrenecektim Güvenden ne istediğini.

Direkt sorsam mı?

Yok olmaz. Lafı dolandırarak sormayı deniyeceğim.

Boğazımı sesli bir şekilde temizleyip Ali'nin dikkatini üstüme çektim.

 

"Tüm gün şirkette mi olacaksın"

 

"Olacaksınız"

 

"Anlamadım"

 

"Mesai başladı" dedi saatine iki kez vurarak.

 

"Ah pardon tüm bugün şirkette mi olacaksınız Ali bey!"

 

 

"Evet" dedi tekrar yola dönerken.

Acaba Güven denilen adam ne iş verdi.

Ali bana asla ne yapacağını söylemezdi ki. Eğer birşeyler öğrenemezsem nasıl engel olabilirim ki. O mahalleye hiç gitmemeliydim Ali'nin neler yapabileceğini dahi bilmiyorum.

Off

 

"İnmeyi düşünüyor musun?"

Ali'nin sesi ile etrafıma bakındım şirketin kapalı otoparkındaydık.

Birşey demeden Arabadan yavaşca indim tek düşündüğüm şey Ali Güvenden ne istemişti.

 

Ali otoparkın asansörüne ilerlerken bende onu arkasından takip ediyordum.

Asansöre bende Ali'nin arkasından bindiğimde. Ali çıkacağımız katın düşmesine bastı.

 

Asansör kapılarını kapandığına dair ses geldi ve asansör yavaşca hareket etmeye başladı.

Bir süre sonra asansör durdu lakin kapılar açılmadı küçük monitöre baktığımda daha üçüncü kata olduğunuzu gördüm.

Kafamı Ali'ye çevirdiğimde onunda benim gibi monitörü kontrol ettiğini gördüm. Sonra tekrar düğmelere bastı. Başımı kapıya çevirip sakin olmak için gözlerimi kapattım

Sakin ol Gökçe şimdi kapılar açılacak.

Derin nefes alıp tekrar Ali'ye baktım.

Hâlâ sakin bir şekilde neler olduğunu anlamaya çalıyordu.

Telaşla düğmelerin olduğu yere ilerledim bunu yaparken Ali'ye çarpmıştım Ali'de bir iki adım geriye doğru sendelemişti.

Aceleyle düğmelere basıp duruyordum.

 

"Hepsine bastığında açılmıyor"

 

"Ama açılmak zorunda" diye istemsiz bir şekilde sesimi yükseltim.

Aklıma telefon gelmesi ile direkt telefonuma baktım maalesef şebeke de çekmiyordu.

Benim gibi Ali'de telefonunu kontrol ediyordu.

Sessizce ağzına birşeyler geveledi.

Ben tekrar tuşları denerken.

 

"Sakin ol birazdan hareket edecektir"

 

"Hayır, hareket etmeyecek biz burada kaldık. Kesin nefessizlikten öleceğiz sonra... Sonra bedenimiz kokacak" artık yerimde duramıyordum bir sağa bir sola yürüyüp duruyordum derin ve sık nefesler alıyordum.

 

"Ne?"

 

"Öleceğiz öleceğiz" dedim ne ses tonumu ne de aldığım nefesleri kontrol edebiliyordum.

 

"Böyle sık nefesler alırsan ölümümüzü erkene çekeceksin"

 

"NE! hayır hayır ben ölmek istemiyorum ölüp kokmak hiç istemiyorum. Cesedimizi ya hiç bulamazlarsa" dedim

Korku dolu gözlerle Ali'ye bakarken

 

"Hey hey sanki ol ölmeyeceğiz ayrıca cesedimizi bulmamaları imkansız." Biraz durduktan sonra "Ben ne diyorum Allah aşkına ya bende de kafa bırakmadın" dedi ama ben dediklerini algılayacak durumda değildim şuanda.

 

"Ben... Ben dayanamıyorum" derken giydiğim gömleğin yakasını çekiştiriyordum.

Ali önüme geldi ve ellerini yüzme yerleştirip ona bakmamı sağladı. Kahverengi gözlerini ilk kez bu kadar yakından görüyordum.

Bir çocukla konuşur gibi sakin ve sessiz bir şekilde sözlerine başladı.

 

"Sakin ol hiç birşey olmayacak tamamı şimdi bizi buradan çıkaracaklar"

Onun böyle konuşması ile alt dudağım titremeye ve gözlerim dolmaya başladı.

Gözlerinin en derinlerine bakarak.

 

"Ali, ben ölmek istemiyorum" diye fısıldadım.

 

"Ölmene izin vermem" dedi o da benim gibi fısıldayarak. Sonra beni kendine çekip sımsıkı salındı.

Kollarım benden bağımsız belindeki yerlerini aldılar ve gözlerimi yumdum. Gözlerimi yumamla göz pınarlarımda biriken yaşla yanaklarıma süzüldü.

Ne kadar bu şekilde kaldık bilmiyorum ama ilk kez Ali ile sarılmıştık hata bir birimize temas etmiştik.

 

Sınır dolmadı ama ben yine de paylaşmak istedim. Zaten bu gidişle sınırın dolması zor görünüyordu. Hayalet okuyucu çok fazla var.👻

🌟 Oy verenlere çok teşekkür ediyorum.

 

Kendine iyi bak sağlıcakla kal kimse senden daha değerli değil dostum 🫂

Bölüm : 28.01.2025 14:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Gece / ACIMASIZ MAFYA / 3 bölüm
Gece
ACIMASIZ MAFYA

881 Okunma

100 Oy

0 Takip
4
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...