
"Efendim kızım?" dedi babam eli saçlarımda.
"A-Ablamı öldürdüğün gibi beni de mi öldüreceksin?" diye sordum acımasızca
"Hayır kızım, seni seviyorum..."
"Ablamı neden sevmiyordun?"
"Çünkü ablan sürekli bana karşı geliyordu. Sen gelmiyorsun ve beana itaat ediyorsun"
Kalpsizce elini tutup saçımdan çektim. Ardından doğruldum
"Baba, ben o 5 yaşındaki küçük kız değilim. Beni kandıramazsın. Nasıl? Nasıl çıktın hapishaneden?"
"Çıkmadım, kaçtım..."
Şaşkınlıkla baktım.
"Kaçtın mı? diye sordum hayretler içinde.
"Evet, kaçtım."
"Sanırım buraya da beni öldürmek için geldin"
Bir anda babamın gerçek yüzü ortaya çıktı
"Evet." dedi sadece. O anda öyle sinirlendim ki gözlerimin önüne perdeler indi sanki.
O andan sonra ne olduysa hatırlamıyordum. Ama en son hatırladığım şey babamın beni itişinin ardından başımı duvara çarpmam ve hastanede hemşirelerin ve doktorların bağırışıydı...
"Hemen acile götürmemiz gerek!"
"Acilen yardım edin!"
"Beyefendi sizi çıkarmamız gerek!"
Ondan sonrasını hatırlayamıyorum. Gözlerimi bir acilde açtım. En son... Babam? Babam neredeydi? En önemlisi... Ben kimdim?
Kim olduğumu, burada neden olduğumu bilmiyordum. Ben... Ölüyor muydum?...
"Ben... Neden buradayım? Ben kimim?" diye mırıldandım doğrulmaya çalışarak. Kolumda serum vardı. Doğrulmaya çalıştım ama çok acıyordu.
O sırada kapıdan bir ses duydum; doktorun sesi...
"Jeongin Bey... Yuna Hanım... Hafıza kaybı yaşıyor..." Ne? Şok içinde bakakaldım o an. Bu ne demek oluyordu? Ben... Hafıza kaybı mı yaşıyordum? Jeongin kimdi?
"Hayır, hayır, hayır, hayır! Hayır!" diyerek doğruldum aniden. Ani bir baş dönmesiyle elimi başıma götürdüm ve sessizce inledim.
O sırada kapının hızla açıldığını duydum. Baktığımda bir adam gördüm.
"Yuna!" dedi bana koşarak.
"Pardon, siz kimsiniz?" diye sordum anlamayarak.
"Ne demek ben kimim? Ne demeye çalışıyorsun Yuna! Birlikte aynı odada, aynı yatakta yatmadık mı?" diye sordu endişeyle. Korkuyla geri çekildim
"Neden bahsediyorsunuz?"
Bir anda karşımdaki adam kolumu tuttuğunda kendimi korkuyla geri çektim
"Beyefendi tacizci misiniz?! Dokunmayın bana!" diye bağırdım korku içinde. Ama karşımdaki kişi anlamıyordu. Göz yaşları içinde bana bakıyordu.
"Sevgilim... Benim... Jeongin... Beni hatırlamıyor musun?" dedi ağlayarak.
"Hayır, hatırlamıyorum. Gider misiniz?" dedim korku içinde bağırırken.
Sonrasını gerçekten hatırlamıyordum. Doktorlar bir şekilde adamı dışarı çıkardılar, odada tekrar yalnız kaldım. Kelimeleri birleştirmeye, bir şekilde ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordum.
Hafıza kaybı, hastane, doktorlar, koluma takılı olan serum, içeri giren tanımadığım bir adam, bana dokunması, ağlaması... Bunlar gerçek olamazdı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |