
Selam güzellikler hemen küçük yıldıza dokunun ve bölüme başlayın. Yorumlarda buluşalım ❤️
Keyifli okumalar!
^•^
"Sırtıma da yastık istiyorum."
Samael'in yeni isteğine karşın gözlerimi devirdim.
"Biraz daha yukarı doğru."
Koyduğum yastığı yerinden oynatıp daha rahat bir pozisyon elde etmeye çalıştı. Şuan Samael ile salonda oturuyorduk. Sabahtan beri Samael benden bir şeyler istiyordu hasta olduğu için kıyamayıp yapıyordum. Ama Samael bunu abartıp habire bir şeyler istemeye başlamıştı.
Reddedecek olsam öksürüyor ve ajitasyon yapıyordu. Vicdanlı tarafım ise ona acıyıp yardım ediyordu. Tabi zihnimde de söylediği sözler dönüp duruyordu. Kimsenin onu umursamadığını söylemişti.
İçimden bir ses Samael'in kötü değilde kötü olmaya itildiğini söylüyordu. Zaten kimse doğuştan kötü olmazdı yaşadıkları şeyler onları kötü kılardı peki Samael ne yaşamıştı da kötü olmuştu?
"Su istiyorum."
Samael'in son istediğinde karşın bakışlarım onu buldu.
"Yeter artık Samael getirmiyorum su falan."
Yanında ki boş yere oturduğumda Samael bir kaç kere öksürdü. Umursamadan karşı tarafa baktığım da bu kez de hapşırdı. Dayanamayıp ona baktığımda küçük bir çocuk gibi bana baktığını gördüm. Öyle güzel rol yapıyordu ki bu masum bakışlarına karşı koyamıyordum. Oflayarak ayağa kalktım.
"Bu son başka istek yok."
Samael ağır ağır başını salladı. Mutfağa gidip istediği suyu bardağa doldurdum. Geri dönüp ona uzattığım da bardağı elimden alıp içti. Bardağı geri bana verdiğinde bardağı alıp mutfağa geri götürdüm.
Odaya geri döndüğüm de Samael'in yanına oturdum. Odada bakışlarımı gezdirdiğim de diğer odalara kıyasla modernize değil de kaldığımız eski ev gibi daha eski bir görünüme sahipti. Bir tane iki kişilik koltuk iki tane de karşılıklı bir şekilde tekli koltuk vardı. Koltuklar kahverengi rengindeydi ve odada ahşap ağırlıklı olduğu için çok hoş görünüyordu. Samael ve ben tam şöminenin karşısında ki iki kişilik koltukta oturuyorduk. Ona şöminenin karşısında kitap okumak istediğimi söylediğimde bu evde de şömine olduğunu ve bunu bu odada gerçekleştirebileceğimizi söylemişti.
Odanın en sevdiğim yanı tabiki de şömine olmasıydı. Evet şömineye takmış durumdaydım.
Samael ve Renat'ın konuştuklarını duyduktan sonra normal bir şekilde odaya girmiş ve hiçbir şey belli etmemiştim. Zaten ne diyebilirdim ki? Kendi kafamda bir plan kurmam gerekiyordu. Samael eğer Elis'i bulamazsa kurban olarak beni kullanacaktı. Bunu engellemek için aklımda küçükte olsa bir plan oluşmuştu ama yapabileceğimden emin değildim.
"Hangi kitabı okumak istersin?"
Samael'in sorusu üzerine ona baktım. Dışarı da yağan yağmurun sesi kulağımda tatlı bir melodi oluştururken Samael'in sesi o melodiyi daha güzel kılıyordu.
"Ben her şeyi ayarlarım. Ne zamandır bugünü bekliyorum sen istediğin kitabı bana söyle ben getiririm."
Samael başını sallayıp bir kaç saniye düşündü daha sonra "Gurur ve Önyargı" dedi. O kitabı biliyordum ama bir türlü okuyamamıştım.
Yerimden kalkıp büyük kitaplığın yanına gittim. Aralarından Gurur ve Önyargıyı aradım. Kitabı sonunda bulduğum da Samael'e götürdüm. Daha sonra kendi odama çıkıp baddaniye aldım. Mutfaktan da çakmağı alıp geri odaya döndüm. Baddaniyeyi Samael'in üstüne bıraktım. Şömineyi Renat hazırlamıştı zaten bana sadece yakmak kalıyordu. Samael, Renat'a yalnız kalmak istediğimizi söyleyip resmen kovmuştu. Yalnız kalmak istiyoruz dediğinde biraz utanmıştım ama Samael dert etmemem gerektiğini söylemişti.
Şömineyi yaktığımda ışıkları da kapattım. Oda şöminede ki ateşin rengi ile aydınlanırken ortam fazlasıyla loştu. Samael'in yanına gittim. Samael baddaniyeyi açıp yanına oturmam da yardımcı oldu. Yanına oturduğumda Samael kitabı eline aldı.
"Sen okumayacak mısın?"
Sorusu üzerine başımı iki yana salladım.
"Bunu isteyen sendin ve şimdi okumak istemiyor musun güzelim?"
Sorusu karşısında bakışlarımı ona çevirdim. "Sen sesli oku. Bu kitabı bayadır merak ediyordum. Bende dinlemiş olurum."
Samael tek kaşını kaldırıp "bu senin isteğin o zaman sen oku." Dedi. Kitabı elime verdiğin de "Samael sana bugün o kadar hizmet ettim ne olmuş yani bir kitap okuyacak olsan? Sen oku ben dinleyeyim." Dedim.
Samael yüzüme bir kaç saniye bakıp sırtını koltuğun başlığına yasladı. Daha sonra da beni yanına çekip yarı onun üstüne yarıda koltuğa yatar bir şekilde uzanmamı sağladı.
"Böyle daha rahat ederiz böyle okuyayım o zaman."
Açıkçası onun göğsünde yatmak beni fazlasıyla heyecanlandırmıştı. Bu adamda adı gibi şeytan tüyü vardı.
Samael kitabı açıp okumaya başladı. Bende bir elimi onun üstüne atıp başımı da göğsüne yaslayıp dinlemeye başladım. Samael tek kolu ile bana sarılıyor diğer eliyle kitabı okuyordu. Sayfaları ben çeviriyordum.
Muhtemelen bizi biri böyle görse sevgili sanardı. Ben onun üstünde yarı uzanır bir şekilde o bana kitap okurken yağan yağmur ve yanan şömine. Ateş ve Su. Bize şahitlik ediyordu resmen.
Samael'in sesi öylesine huzur doluydu ki bütün gün bana bir şeyleri getirip götürtmesinin ödülü gibiydi.
"Onun gururunu ben de kolaylıkla hoş görebilirdim. Benim gururuma dokunmamış olsaydı."
Kitaptan okuduğu sözlerden sonra başımı kaldırıp ona baktım. Samael de bakışlarını bana çevirdi.
"Bu söz bence bizi anlatıyor."
Tek kaşı havaya kalktı. Gözleri merakla yüzümü incelerken bakışlarımı kitabın sayfalarında gezdirdim.
"Sen benim gururumu kırdın Samael. Beni bir odaya koydun. Evcil bir hayvanınmışım gibi davrandın bana. Gururum kırıldı benim o odada. Ve bir gün seni affetmemi istediğin de bunun için yalvaramayacak kadar gururlu olduğunda gururunu hoş görmeyeceğim."
Uzun konuşmam üzerine Samael yutkundu. Bakışlarında bir sis bulutu gezindi. Hiçbir şey demeden kitaba döndü ve kaldığı yerden okumaya devam etti.
Onun bir şey demesini beklemiyordum zaten ona belki de ilk kez itiraf etmiştim bunu. Gururumu nasıl kırdığını. O belki de onu affettiğimi yada her şeyi unuttuğumu düşünüyordu ama unutamazdım. Ben Karyaydım. Hiçbir zaman gurursuz biri olmadım. Yada saf. Yada masum. Saftan çok bazen oldukça da kurnaz biriydim.
Şuan Samael'e olan tavırlarım onu bağışlamamdan değildi. Bir amacım vardı. Onun ruhu bile duymayacağı ama iliklerine kadar hissedeceği amaç.
Bir süre daha Samael kitabı okudu. Saat ilerlemiş şömine de ki ateş kendini yavaş yavaş küle bırakmıştı. Gözlerim yorgunluktan kapanmak üzereydi.
Samael kitabı masaya bıraktı. Hiçbir şey söylemeden kollarını bana doladı. Gözlerim kapalı bir şekilde bende ona sarıldım.
Samael'in parmakları saçlarımda dolanıyordu. Düne kadar daha iyi bir durumdaydı. Bana onca işi yaptıracak bir durum. Dışarıda ki yağmur sesi daha da şiddetlendi. Sanki yağmur taneleri yere düşmek için birbirleriyle yarış halindeydi.
Aklıma yağmurla ilgili japon inancı düştü.
Bir Japon inancına göre yağmurda ıslanan bir kadına bir erkek şemsiye uzatırsa aralarında çok güçlü bir bağ oluşurmuş. Yağmurlu bir günde bir erkek bir kadına şemsiye uzatırsa, kaderleri sonsuza dek bağlanır ve asla ayrılmazlarmış.
Fazlasıyla romantik gelmişti ilk okuduğumda. Nedense yağmur bende hep romantik hisler uyandırıyordu. Yağmur bana kasveti değilde kötülükten arınmak gibi geliyordu.
Ne zaman yağmurda ıslansam günahlarımdan arınmış gibi hissederdim. Saçma gelebilirdi kulağa ama öyleydi işte.
Gözlerim tamamen kapandığında uyku bir adım uzağımdaydı. Uyku ile uyanıklık arasında ki o ince çizgide yürüyordum sanırım.
"Olurda bir gün pişman olursam Lilith ve senin o olmadığını kanıtlarsam önce senin kırılan gururunu onarır daha sonra da kendi gururumu ayaklarının altında ezmene izin veririm."
Samaelden duyduğum sözler üzerine uykum açıldı ama gözlerimi açmadım. Samaelden bir itiraf duymuştum. Belki o uyuduğumu zannediyordu ama söylemişti işte. Fakat söylediği sözlerde bile benim o kadın olmamdan şüpheleniyordu. Eğer bu şüphe giderilmezse ve benim o olmadığımı ispatlayamazsam beni felâket senaryoları bekliyordu.
En azından bunun için ikinci bir planım vardı. Samael'i kendime aşık etmek. Ona yaptığım bu yardımlar elbette masum olduğumdan yada onu affettiğimden değildi. Ben zeki bir kadındım.
Hiçbir erkek ona gösterilen şefkate ve iyiliğe karşı koyamazdı. İllaki bana karşı duygular besleyecekti ve ben o duyguların uyanması için ona bütün ilgimi ve şefkatimi verecektim. Sürekli yan yana olmamızdan dolayı da önünde sonunda bana aşık olacaktı.
Bana aşık olduğunda ise eğer masum olduğuma inandıramazsam bile bana zarar veremeyecekti.
Samael güçlü duvarlarının ardında masum bir çocuk gibiydi. Bunu o hastayken baktığımda anlamıştım.
Samael bir şeytanın ruhuna sahip olabilirdi ama masum bir çocuğun kalbine sahipti.
Benim amacım ise çocuk kalbine sahip olmaktı.
^•^
Bölüm sonu güzellerim. Umarım beğenmişsinizdir. Beğendiyseniz vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Emeklerimin karşılığı olarak lütfen es geçmeyin.
Peki bölüm hakkında ki düşünceleriniz neler?
Sosyal medya hesaplarım üzerinden beni takip etmeyi unutmayın spoiler paylaşıyorum. 💖
INSTAGRAM: AYRİN.İM
TWİTTER: AYRİNİİM
Gülücükler ve öpücükler ile...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |