
Kendimi bildim bileli hep kaçıyoruz, Lorvil Krallığın'ın yönetiminden, kralından, kraliçesinden, askerinden... Her şeyinden kaçıyoruz fakat Lorvil'den kaçamıyoruz. Ben soğuk bir zindanda doğmuşum, annem hamileyken bile ona acımamışlar. Kaçamamışlar çünkü kaçsalar bile hiçbir kraliyette barınamayacaklardı, suçlu kabul ediliyorlardı.
Krallığın anne ve babamın peşine bu kadar düşmesi merak uyandırıcı değil mi? Acaba ne kadar büyük bir suç işledilerde hamile bir kadın soğuk ve kirli bir zindanda doğum yapmak zorunda kalmıştı?
Söylediğimde saçma veya haklı bulabilirsiniz ama bir dönemler kraliyetin en iyi şifacıları olan anne ve babam kralın kötü yönetimini açıkca ifade ettikleri için hep süründüler.
Evet sebep buydu. Doğruları söyledikleri için.
Bende zindanlarda veya kaçak, onlarla büyüdüm.
Ve şimdi bize bunca cefayı çektiren kral ölmüştü, yerine oğlu geçmişti. İçimde hâlâ bir umut vardı, belki bu adalet, hukuk tanımazlık biterdi fakat babam hiçte öyle düşünmüyordu.
"Gücün her zaman üstün geldiği bu dünya da iyiler sadece masallarda mutlu olur."
Hep bunu diyordu.
Oysa ben bu anlayışın değişeceğine tüm benliğimle inanıyordum.
Okula gitme şansım hiç olmadı bu yaşıma kadar fakat zindanda bile olsa her zaman ailemle beraber olduğum için bunu sorun etmedim. Hiçbir zaman da etmeyeceğim.
Garip gelebilir ama zindanda kalmamız benim için bir avantaj sayılabilirdi, dışarıda kalsak bizi hiçbir işte çalıştırmazlar, parasız bırakırlar, kralın taraftarları tarafından zarar görebiliriz... Yani mantıkken zindan dışarıdan güvenli. Neyse ki kral hazretleri yeterince sınırını aştığı için karşı krallıklar duymasın diye zindanda bize iyi bakmıştı, kurallara aykırı şekilde şiddet uygulanmamıştı ve aç susuz da bırakılmamıştık.
Ama olsun, krala karşı nefretim hâlâ taze. Her şeye rağmende bu kraliyete olan nefretim hep taze kalacak.
Kendim için olmasa bile babama ve anneme yapılanlar için.
Ailem her zaman önceliğimdir.
Yine sıradan bir şekilde zindanın içinde beraber otururken ayak sesleri duyduk, büyük ihtimal askerler geliyordu.
Yemek saatleri dışında pek bu koridordan geçen olmazdı, kralda öldüğüne göre iki ihtimal vardı.
Bizim durumumuz bu vakitten sonra değişecekti. Daha iyi veya daha kötü olacaktı.
"Kral Ace Pride geliyor! Ayağa kalkın."
Yan koridordan sesler gelirken biz ayaklanma zahmeti göstermedik.
Bizim olduğumuz koridorda sadece kaldığımız zindan vardı, krala baş kaldırma cesaretini bizden başka kimse göstermediği için bu hücre sonradan yapılmıştı çünkü.
Ayak sesleri yaklaşırken demir parmaklıkların ardında kibirli bakışlarıyla komutan Richard görüldü. Küçümseyen bir bakış atıp konuştu.
"Muhteşem "korkusuz" Dainty ailesi itaatsizliğe devam ediyor demek ha?"
Kibirli dudağı yana kıvrılırken babam gülümsedi.
"Saygı hak edene, itaat yaratıcıya gösterilir komutan."
Komutan alaycı sırıtışıyla göz devirirken başını olumlu anlamda salladı.
"Tabii, tabii..."
Bahsi geçen yeni kral yaklaşırken komutan kendisini düzeltti, dik duruşa geçti ve uyarıcı bakışlar gönderdi her birimize.
"Komutan dahil bütün askerler koridordan ayrılsın, Dainty ailesiyle baş başa konuşacağım."
Kralın kendisinden önce sesi duyulurken kaşlarımı çattım. Kralların tek başlarına mahkumlarla konuştukları görülmezdi.
Sonunda yeni, genç kral demir parmaklıkların ardından görünürken komutan önünde saygıyla eğildikten sonra askerlerle beraber koridoru terk etti.
Mavi gözlü, kumral parlak saçlı ve heybetli genç kral bize doğru dönerken kaşlarımı daha çok çatmıştım, kralın annesi de babası da mavi gözlü değildi ve simâları da birbirlerinden çok farklıydı.
Tahta bizim liderin oğlu geçmemiş miydi yoksa?
"Krallığın en iyi şifacılarını bu hâlde görmek ne üzücü. Yıllardır ölen onca hastaya yazık oldu."
Ben hâlâ kralı incelerken annemin sinirle kısa bir an güldüğünü işittim.
"Kendimiz buraya gelip oturmadık herhalde değil mi? Sevgili babanızın eleştiri kaldıramaması bizim sorunumuz değil."
Kral şaşırtıcı şekilde samimiyetle gülümsedi.
"Ben geçmişten bahsetmiyorum hanımefendi, bu saatten sonra özgürsünüz. İtibarınızda, hayatınızda, işinizde tertemiz bir şekilde devam edecektir."
Ben şok içinde kaşlarımı kaldırıp anne ve babama bakarken o hayretimizi umursamadan devam etti.
"Ancak, benim de bir takım şartlarım var."
Gözlerim tekrar krala dönerken babam araya girdi.
"Şartınız itaatse eğer, hiç boşuna nefesinizi tüketmeyiniz, gerekirse bir ömür burada çürürüz."
Kral gözlerini kıstı.
"Beni ilgilendiren konu inançlarınız değildir Bay Dainty, sizin gibi sağlık sorunlarını çözerek vatandaşların amansız hastalıklardan dolayı olan ölümlerini engelleyen önemli kişileri süründürmem krallığımızı olumsuz yönde etkiler, ki etkiledi bile. Babam adına sizden özür diliyorum, tabii bu kuru özür çektiklerinizin yanında bir hiç. Ama size olan teklifim hem bana hem de size kazandıracak emin olun."
Demem gerçekten kralın oğluydu... Ama alakaları bile yoktu.
Ailecek gözlerimiz yeni kralda, kulaklarımız duymayı bekleyen cümleler için hazırlanıyordu.
Hissediyordum, iyileşecektik. Annem ve babam cefalarının sefasını süreceklerdi.
Genç kralın gözleri bir an beni bulunca mavi gözlerin soğukluğu ve ürkütücülüğüyle nefesimi tutmuştum.
"Krallığa bir kralın lazım olduğu gibi kralında bir vârise ihtiyacı vardır."
Gözlerini benden çekip tekrar babama çevirince rahat bir nefes vermiştim sessizce.
"Kızınız, eğer vârisim olmayı kabul ederse lüks bir hayat yaşayacak ve itibarınızı temizlemiş olacaksınız. Üstelik bunu bizzat ben yapacağım ve korumam altına olacaksınız. Elbette kızınızı kraliyet mensubu yapmayı reddederseniz sizi serbest bırakmaktan vazgeçmeyeceğim, ama halkın tepkisi karşısında sessiz kalırım ve bütün bu linçlerin altından seneler sonra kalkmaya başlar kendinizi heba edersiniz."
Vâris olmak mı?
Ben mi?
İyide neden soylu biri yerine zindan hayatıyla büyüyüp okumamuş birini vâris olarak seçiyordu?
Gözleri tekrar bana dönünce nefesim tekrar durdu ve kalbim tekledi, o gözleri neden bu kadar ürkütücü geliyordu? Bende daha önce hiç hissetmediğim etkiler bırakıyordu.
"Kararı sizin vermenizi istiyorum Bayan Dainty. Vârisim olacak kişi siz olacaksınız sonuçta. Birnevi ailenizin kaderi sizin elinizde."
Kulaklarım duyduğum şeyler karşısında çınlamaya başlarken annemin sesini zorlukla işittim.
"Kızımızı seçmenizde ki niyetiniz nedir? Bizi iyi geçindirip onu süründürmeyeceğiniz ne mâlum? Bu teklifiniz bana bi' tür tehtid gibi geldi."
Kral başını yavaşça aşağı yukarı salladı.
"Kulağa böyle gelmesi normaldir efendim. Ancak, kızınız baskı olmaksızın her istediğinde sizin yanınıza gelebilecek. Eğer olursa bir şikeyeti size bildirir, sizde eğer onun vârisim olacağını uygun görmemişseniz Bayan Dainty ile hiç tanışmamış gibi hayatıma devam ederim. Aynı şekilde sizde hayatınızı sürdürürsünüz tabii."
Ailemin kaygıları gayet normaldi, bu teklif birden sunulmuştu çünkü. Kralın niyeti neydi bilmiyorduk. Kraliyet yaşamı nasıldı, siyaset içinde hâlâ temiz biri olarak yaşayabilecek miydim... Bir sürü sorun vardı.
Ama en başta, ailem artık refaha kavuşacaksa benim hayatımın hiçbir önemi yoktu.
"Kral Pride."
Sessizliği bozan sesimle anne ve babam merak ve telaşla bana dönmüşlerdi.
Kralın bana bakan gözleri ise istediği cevaba kavuşmayı diliyor gibiydi.
Anne ve babama göz gezdirdikten sonra krala dönüp ayağa kalktım.
"Kabul ediyorum."
Annem itiraz edecek gibi olurken tekrar konuştum.
"Aileme bir şey olmayacaksa sizin vârisiniz olmayı memnuniyetle kabul ederim, ancak benimde şartlarım var."
Kral başını olumlu anlamda salladı usulca.
"Dinliyorum."
Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.
"Kraliyet işlerine bulaşmak istemiyorum. Yani elbette vârisliğin getirdiği görevleri yerine getirmeye çalışacağım ama başka krallıklarla yüz göz olmak, onlarla iç içe olmak istemiyorum. Gülünç gelebilir belki ama bu konular bana ürkütücü geliyor. Anlayışla karşılarsanız memnun olurum."
Kral parlayan gözlerini merhametle kuşatmıştı sanki, gülümserken çok samimiydi ve... Bu bakışı bana eşsiz bir parçaymışım gibi hissettirdi bir an.
"Ben bunu elbette memnuniyetle karşılarım Bayan Dainty. Ve şunu biliniz, korkum sizin isteyerek diğer krallıklarla içli dışlı olmanızdır. Umarım böyle bir şey asla yaşanmaz."
Dediklerini anlamamıştım ama yinede başımı olumlu anlamda salladım. Neden kraliyetlerle içli dışlı olayım ki? Siyasetten nefret ediyordum.
"Hemen şu an zindandan çıkacak ve size ayarlamış olduğum evde kalacaksınız. Bayan Dainty bu gece ailesiyle kalıp durum değerlendirmesi yapabilir. İyice kararlaştırınca Bayan Dainty Lorvil Krallığının vârisi olacak."
Baş selamı verip uzaklaşırken annem hiddetle bana döndü.
"Sadece bizi düşünerek kabul edemezsin! Lorvil soylularına güven olmaz..."
"Sakin ol Hazel. Zindandan çıkınca durum değerlendirmesi yapacağız, hem bu teklif kızımız içinde bir avantaj olabilir hemen reddedemeyiz."
Babam yanımıza gelirken ben tek bir şey düşünüyordum.
Artık sonuç olarak bir kraliyet mensubu olduğum için nasıl davranmalıydım?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
