
18.Bölüm
Yazarın Anlatımıyla:
Her türlü karanlık işin döndüğü,özel istihbarat ajanlarının gizlice girdiği ama öldürüldüğü,polislerin bile yanından geçmemek için yolunu değiştirdiği Altay Holding.Ne türlü suçların işlendiğini kimse bilmezken,tüm dünya tarafından tanınan bir Holding'di.
Ve sahibi,Vedat Altay.İyi bir aile babası gibi görünen,hiçbir suça bulaşmamış, sabıkası bile olmayan bir aile babası. Holding'in her bir katında türlü türlü suçlar dönerken Vedat Altay odasında oturmuş,viskisini yudumluyordu. Karşısında bir kadın vardı.Podyumların soğuk güneş lakaplı eski mankeni, Handan Altay.Bir hanım efendiyi aratmayan giysileri ve topuklu ayakkabıları buraya ait olmadığını belli ediyordu.Sanki ait değilmiş gibi.Karı kocadan ziyade birer rakip gibi birbirlerine bakmalarını yok saymamıza rağmen hâlâ ortak bir noktaları yoktu. Tabii kızları Esila Altay hariç.Kızları nerede veya kimlerle arkadaşlık ediyor bilmiyorlardı fakat onlar için sorun değildi.Handan Hanım'ın kızının hanımefendi olması ve zengin erkeklerle birlikte olması dışında pek bir alakası yoktu.Tabii Vedat Bey için bu geçerli değildi.Silah satması ve başarılı olması gereken evlerinde yaşayan bir kızdı işte.
Handan Hanım bacak bacak üstüne atarak eski şaraptan bir yudum aldı.İşin içine pazarlık girmek üzereydi.
"Sana verecek beş kuruşum dahi kalmadı Handan!"diye öfkeyle konuştu Vedat Bey.Para almayı elbette ki severdi fakat pekte cömert biri değildi.Genelde kendi karanlık işleri için kullanırdı parayı. Handan Hanım elini sertçe masaya vurarak ayağa kalktı.Elinde ki şarap dolu bardağı tam karşısında ki duvara hiddetle fırlatırken gözlerini Vedat Bey'in gözlerine dikti.İşler kızışıyordu."Bu kumar borçlarını yaparken ödüyordun ama!Şimdi kaybettim diye mi bu kadar tan tana?"Handan Hanım kumarhanelerin en çok bilinen isimlerinden biriydi.Her gece geldiği mekanları neredeyse tüm dünya bilmiyordu.Fakat asıl çalıştığı mekan kocası Vedat Bey'in mekanıydı.Milyon liralık yatırımlar,bahisler,yatlar,katlar... Hepsi Handan Hanım'ın kumarhane de kazandığı paralarla alınmıştı.Oysaki Vedat Bey'in gözü hâlâ paradan başka bir şey görmüyordu.Paradan başka önemli bir şey yoktu onun için.
Handan Hanım tekrar masaya vurdu. Tekrar ve tekrar."Bunca mal mülk,"eliyle odayı gösterdi."Ben kumar oynamasam sen bunların hiçbirine sahip olamazdın." Dedi diliyle baskı yaparak.Vedat Bey oturduğu koltuktan öyle hiddetli kalktı ki koltuk arkaya düştü.Gözleri kan çanağına dönerken parmağında ki altın yüzük artık ağır gelmeye başlamıştı.Yeşil zümrüt taş sanki hiç kana batmamış gibi parlıyordu.Vedat Bey elindeki yüzüğe bakarken artık sonunun geldiğini biliyordu.Derin bir nefes verdi.Başını kaldırıp karısına içinde sevgi hariç tüm duyguları barındıran bir bakışla baktı. Söylemesi zor olan her şeyi tek bir nefeste söyledi."Benden tek bir kuruş daha alamazsın.Yakın zamanda koltuğa veda ediyorum."Tekrar nefes verdi. "Boşanalım Handan.Zaten aile olduğumuz da yok.Birbirimize her türlü ihaneti ettik,yeter..."
Vedat Bey'in sözünü kesen şey Handan Hanım'ın konuşmasıydı."Bu kadar çabuk mu?"Adeta çılgına dönmüştü."Acaba sen kaç defa kızının gözüne baktın da şimdi onu bırakıp gidiyorsun?Ben söyleyeyim mi?Hiç!"Vedat Bey'in gözleri neredeyse alev çıkarıyordu.Belki de Handan Hanım doğru söylediği içindi.Handan Hanım'ın ise gözleri dolmuştu.Onu ağlatacaktı belki de."Sen kaç defa kızını çocuğun olarak gördün?Ona kaç defa güldün?Kaç defa sarıldın,sardın?"Canı acımıştı."Ne ben ne de Esila olmasa sen bunca parayı nereden bulacaktın söylesene?Sen beni ne eş olarak gördün ne de Esila'yı kızın. Biz senin için para kaynağından başka bir şey değiliz.Esila silah satmasa,ben kumar oynamasam senin hiçbir şeyin olmazdı.Hiçbir şeyin..."Bu sefer masaya vuran Vedat Bey'di.Ne kadar sert vurduysa yüzük olan elinden kanlar akıyordu.Bu sefer akan kan kendi kanıydı
"Bana bunları söyleyen sen misin?Kızını para için podyuma çıkaran,bir defa bile ona annelik etmeyen bir kadın mı söylüyor bana bunları?"Handan Hanım ağlamamak için kafasını yukarı kaldırdı. Gerçekten canı acıyordu."Kabul et Handan.Ne sen insansın ne de ben.Ama bu hikayede yanan Esila olacak çünkü bizim gibi canavarların kızı oldu."Derin bir nefes verdi.Boynunu çatlattı"Şimdi çık git odadan."Handan Hanım gözleri doluyken çıktı odadan.Fazla acımasız ve fazla insafsız bir kadındı.Can acısı bile kızı için değil,bunca paradan kopacağı içindi. Şimdi yeni gelir kaynağı bulması gerekecekti.Odanın kapısının önünden ayrılacağı sırada bir silah sesi duydu. İçeriden gelmişti ve o bu sesin eşinin silahına ait olduğunu biliyordu.Eşinin adını fısıldadı."Vedat..."Zar zor yutkunurken eli titremesine rağmen kapının koluna tutundu.Kapı koluna ağırlığını verirken nefesini kontrol edemiyordu.Kapıyı açtı ve o an...Eşi Vedat Altay karşısında kanlar içinde koltukta oturuyordu.Elinde tahmin ettiği gibi silah vardı ve şakağında koca bir kara delik.Vedat Altay intihar etmişti. Gözleri açık kalmıştı,elinde tuttuğu silah yere düşmüştü.Yüzüğü ise bir zarfın üzerinde duruyordu.
Handan Hanım eşinin ölüsünü görmesine rağmen gıkını çıkarmadı. Sakince ve hızlı adımlarla yürüyerek yüzüğü eline aldı.Dikkatle yüzüğe bakarken gelenekleri de bilmiyor değildi. Yüzüğü takan kişi öldüğünde yüzüğü çocuğuna,yani gelecekte ki varise gönderirdi.Ölmeye karar vermiş her Kral'ın bir yüzüğü olurdu ve bu yüzük artık lanetli bir hâl almaya başlardı.Vedat Altay'ın yüzüğü ise artık son varise,Esila Altay'a kalmıştı.Handan Hanım yüzüğü parmağına takarken zarfa göz gezdirdi. Sararmıştı.Bu da demek oluyordu ki daha önceden yazılmıştı.Zarfı eline aldı. Kanlar artık topuklu ayakkabısına değiyordu.Zarfın içinden dörde katlanmış bir mektup çıkmıştı.Esila Altay'a yazılmıştı.
"Ben Vedat Altay.
Tüm bu karanlık Dünya'nın yöneticilerinden sadece biri.Milyonlarca suç işledim,yaptırdım ve günün sonunda hiçbir şeyi üzerime almadım.Başkalarına iftira atarken sıcak viskimi yudumladım. Sadece iyi bir aile babası gibi görünmekti asıl amacım,iyi bir aile babası olmak değildi.
Fakat sana tüm bunların içinde gerçek bir baba olmadım.Sen benim için sadece silah satan bir kız çocuğuydun.Belki de babanın intihar etmeden önce sana bıraktığı bir mektup da sana olan sevgisini okumak isterdin,ama hayır.Ben seni hiçbir zaman sevmedim.Hatta biliyor musun?Nefret ettim.Sen olmasaydın annen ile çoktan boşanmış, her gece başka bir suça adımı kazıyor olurdum.Ama sen doğdun.Doğdun ve benim silah tüccarı olarak kullanacağım biri oldun.Belki benim ölüm haberimi aldığında öldüğüm ve sana bu mektubu bıraktığım için ağlayacaksın.Ya da tüm bu miras sana kaldığı için sevineceksin. Bilemiyorum.Ama senden nefret ettiğim için bir kere olsun pişman olmadım.Ya da üzülmedim.Sadece bunu bil istedim.
Sen benim kızım değildin Esila Altay. Hiçbir zamanda olmadın."
Handan Hanım büyük ve acımasız bir sakinlik ile kağıdı katlayıp zarfa koydu.Az sonra ise alt kata inerek mektubu ve yüzüğü resepsiyon da bekleyen genç kıza verdi.Esila Altay'a mektup ile yüzüğü verecek belki de Esila Altay'ın eceli olan kişi bu kızdı.
Aylar Öncesine Kadar Londra:
Ateş eline geçirdiği boks eldivenleri ile karşısında duran ve tavana asılı olan boks torbasına yumruk atıyordu.Daha önce çok kez torba patlatmıştı ve bu torba bugün ki ikinci torbasıydı.Saatlerdir boks çalışıp duruyordu.Vücudundan akan terler soğukluğunu hissettiriyordu. Aldığı her nefes şiddetini git gide artırırken telefonu çaldı.Çalışırken birinin onu rahatsız etmesi ise en nefret ettiği şeydi.Masanın üzerinde duran telefonu açarak kulaklığı kulağına taktı.Tekrar torbayı yumruklamaya başlarken telefonda ki kişinin konuşmasını bekliyordu.En sonunda ise biri konuşmaya başladı."Ahh,eski dostum! Nasılsın?"Dedi telefonda ki adam İtalyanca."Ne istiyorsun Vincent?"Ateş konuşmayı seven biri değildi.Sadece onu ilgilendiren şeyleri konuşurdu.Adam sıkıntıyla nefesini verirken konuşmak için bir cesaret arıyordu."Sana göre bir işim var dostum.İşin sonunda çok para var." Sadece Ateşi ikna etmeye çalışıyordu çünkü bu işi ondan başka kimse yapamazdı.Ayrıca Ateş bir işi yaparken fiyatına bakmazdı.O bir suikastçıydı.Zevk için insanları öldüren sadist ruhlu biriydi. "Onu öldürmek zevk vermeyebilir ama..." "Kabul etmiyorum."Ateş'in cevabı kesin ve netti.Zevk almayacak ise birini öldürmenin amacı yoktu.Vincent ise telaşa kapılmıştı.Eğer Ateş kabul etmezse biterdi.Her anlamda.Hem fiziksel hem ruhsal."Fakat kim olduğunu öğrendiğinde bana hak vereceksin." Vincent şansını zorladığının farkında değildi.Bu sırada Ateş attığı bir yumrukla boks torbasını ikiye ayırdı.Yenisi gelene kadar başka bir şeyi yumruklamalıydı. "Eğer ölmeyi düşünüyorsan seni hemen öldürürüm.Benim söylediklerime karşı gelmek için ya deli olacaksın ya da intihar etmek isteyen biri.Hangisi?" Ateş'in söyledikleri telefonda ki adamı korkutmaya,terletmeye ve nefessiz bırakmaya yetmişti.Ateş'in en son ki cinayetini gördükten sonra korkusu daha da artmıştı zaten.Yakasında ki kravatı gevşetirken hızlı nefesler alıyor,yukarıya bakıyordu çünkü biliyordu.Ateş eğer isterse onu bulur,acı içinde öldürürdü. Fakat asıl tuhaf olan şey,Vincent'in Ateşi tanımadığı ve tanımayacağı hâlde bu kadar korkmasıydı.Ateş eldivenleri elinden çıkarırken bir masaya yaslanmıştı.Üzerinde silahlar ve bir şişe su vardı.Çıplak olan kollarını ve göğüslerini havluyla silerken suyunu yudumluyordu.Bu sohbet onu sıkmaya başlamıştı."Karahanlı.Karahanlıyı öldüreceksin."Vincent'in sözleri Ateş'in ilgisini çekmişti.Tüm dünyanın peşinde olduğu çipin tek taşıyıcısı Karahanlıydı ve çipin değeri bir şehir kuracak kadar çoktu."Bana onun hakkında bilgi ver,"diye fısıldadı Ateş.Bu da demek oluyordu ki teklifi kabul etmişti.Vincent sevinçle rahat nefes alırken işin sonunda alacağı parayı düşünüyordu."Adı Mavi Karahanlı," dedi Vincent fakat bu Ateşi şaşırtmıştı. Elindeki sargıyı açmayı bıraktı."Karahanlı kadın mı?"Diye sordu şaşkınlık içerisinde Bu çip bir insanın taşıması için bu kadar zorken bir kadın mı taşıyordu?Bu gerçekten inanılmazdı."Evet dostum.Yaşı ise on dokuz."Vincent bunu der demez, "Yirmi yaşını göremeyecek o hâlde."Dedi Ateş.Karahanlıyı öldürecekti ve gerçekten de yeni yaşını göremeyecekti. "Her hangi bir hastalığı var mı ve nerede yaşıyor?"
"İstanbul da yaşıyor fakat hangi okulda okuduğunu öğrendiğinde şaşıracağına eminim,"dedi Vincent."Kara Veba Okulunda okuyor."Ateş buna gerçekten de şaşırmıştı.Kara Veba Okulunu bilmiyor değildi ama bu okulun dışlanmışların okulu olduğunu hatırlayınca bu ona tuhaf gelmişti. Anında vücudunu bir endişe sardı.Pek endişelenecek biri değildi ama endişelenmesinin nedeni çok farklıydı. "Her hangi bir akrabası ya da arkadaşı var mı?"
"Evet,bir kuzeni ve bir çok arkadaşı var. Kuzeninin adı Yiğit Karam.Bir de sınıf da arkadaşları var."Bir çok isim saydı Vincent.Ama en sonda ki isimler çok daha farklıydı."Gökçe Yılmaz,Kaya Karalev ve Esila Altay."Ateş çoğunu tanımıyordu fakat son iki isim dikkatini çekmişti.Esila Altay ve Kaya Karalev.Bu ikisini elbette ki tanıyordu."Ve bir de hastalıkları var."Ateş can kulağıyla dinlemeye başladı."Sağır ve kalbinde tümör var.Ayrıca geceleri sürekli kabus görüyor ve...Ateşten korkuyor."Ateş kaşlarını çatmıştı.İnsanların ateşten korkması normaldi ama bu değildi. "Ateşten nasıl korkuyor?"Derken kahvesini yudumlumaya devam ediyordu "Burada çakmak bile çakamadığı yazıyor."
"Peki ya neleri sever?Bir uğraşı yok mu?" Bir çok hastalığı ve fobisi olan biri neleri sevebilirdi ki?"Kelebek.Kelebekleri seviyor."Ateş yüzünü buruşturdu. Kelebeklerden kesinlikle nefret ediyordu.Ve ayrıca emin olduğu bir şey vardı.Bu minik kız romantik kitaplar okuyan,duygusal ve herkese hemen güvenen biri olmalıydı."Ha bu arada eski dostum."Vincent bir şey hatırlamıştı."Kızı öldürdükten sonra çipin nerede olduğunu bulmanı ve,onu getirmeni istiyorlar.Seni tutan kişi yani,"dedi Vincent."Beni kim tuttu?Bu minik kızı nasıl tanıyor?"dedi Ateş kuşkuyla."Amcasıymış ama kız bunu bilmiyor galiba.Savaş Karahanlı." Hangi amca yeğeninin ölmesini isterdi ki?Nasıl bir amca para için kendi öz yeğenini öldürtürdü ki?Bu acımasızlıktı. "Ailesi biliyor mu peki?"Ailesinin haberinin olmadığını düşünüyordu.Gerçi Karahanlı hakkında hiçbir bilgi yokken ailesi var mı o bile bilinmiyordu."Ailesi yok.Yonca adlı bir yetimhane de büyümüş."Ateş'in kaşları çatılmıştı.Yonca yetimhanesi mi?Yonca...Elinde ki fincanı her ne kadar sert tuttu ise fincanda ki kahve çatlaktan dışarıya akmaya başlamıştı.Çatlayan fincanı yere fırlatırken telefonu da tüm gücüyle fırlatmıştı.Şimdi sırada ki avı için silah deposuna gidiyordu.Aklında ise tek bir düşünce vardı.Ölük bu minik kız için kurtuluş olacaktı çünkü yalnız ve acı çeken biri için tek kurtuluş ölümdü. Karahanlı ölecekti,Ateş onu öldürecekti.
"Alo Teyze."Ateşten başkasının sesi değildi bu.
"Tatlım,nasılsı-"Bu ses bir kadına aitti.
"Yakında Türkiye'ye geliyorum,eğitimime oradan devam edeceğim ve Kara Veba Okulunda okuyacağım.Tüm bu işleri sen hallet,"dedi ve telefonu kapattı Ateş.
Minik bir Kelebekti Karahanlı.
Ve Ateş onu yakacaktı.Acımasızca...
Ateş Kelebeği Yakarsa Geriye Ne Kalırdı Ki?
Arkadaşlar bu bölüm diğer karakterlerden bahsetmedim fakat diğer bölümlerde bahsedeceğim.Bu arada sezon finali de yaklaşıyor.Tahminlerinizi ve sevdiğiniz karakterleri yorumlara yazın.👍
"
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.86k Okunma |
164 Oy |
0 Takip |
20 Bölümlü Kitap |