
8.Bölüm
Cehennem ateşi sönmeyecek bir yangındı.Bu yangın öyle bir yangındıki içine girenleri yakıp kavuruyordu. Alevleri her geçen gün daha da yakıcı ve kavurucu bir hâl alıyordu.Ve hiç sönmüyordu.Bir zamanlar herkesi içine almasına rağmen yetmiyordu...
Biz kendi cehennemimizde her geçen gün daha da yanıp kül oluyorduk. Kurtulamıyorduk.Nefes almakta bile zorlanıyorduk.Ama bir şeyi çok iyi biliyorduk.Herkesin yaşadığı bir cehennemi vardı ve oradan kolay kolay kurtulamazdı.Ta ki iyice yanıp kül olana dek...İşte o zaman küllerinden yeniden doğardı...
Kap katı kesilmiştik.Hareket edemiyorduk ve konuşamıyorduk. Zombiler tüm okulu kale surları gibi sarmıştı.Yukarı katlar ve okulun bahçesi zombi kaynıyordu.Ve tam o an...öyle bir ses duyuldu ki korkuyla yere,dizlerimin üzerine düştüm.Kaya ve Kıvanç kapıya koşarken Yiğit yanıma diz çöktü.Ellerim boğazıma giderken nefes alamıyordum. Kriz geçiriyordum hem de tam şu anda. Olamaz!"Mavi!"Yiğit'in paniğe kapıldığı çok az an vardı ve bu da o anlardan birisiydi.Yere yığıldığımda kafam dizlerinin üzerine düşmüştü.Ellerim titriyor ve hareket edemiyordu.Sadece boğazımı tutuyordu.Boğulduğumu hissettiğimde tırnaklarımı derime geçirdim,kan akıyordu.Bunu hissedebiliyordum."Yardım edin!O boğuluyor!"Esila'nın acı çığlıkları kulağımda yankılanıyordu.Gökçe aramızdaki en soğukkanlı kişiydi.Fakat tam şu anda o bile sakin kalamıyordu. Çatılan kaşları ve dolan gözleriyle acı çektiğini saklayamıyordu.Ellerimi boğazımdan çekmeye çalışıyorlardı ama nafileydi.İstesem de yapamazdım çünkü.Ellerimle boğazımı yırtmak istiyordum artık.
Gözyaşlarım yanağımı ıslatırken zorlukla nefes almaya çalışıyordum. Sonunda nefes almaya başladığımda sesli bir şekilde derin bir nefes aldım. Ellerim benden bağımsız bir şekilde iki yanıma düşerken gözyaşlarım akmaya devam ediyordu.Kafamı zoraki kaldırıp Yiğit'e baktım.Yiğit kızaran gözlerini benden saklamaya çalışıyordu ama bunu yapamıyordu.
Ayak sesleri işitmeye başladığımda Kaya ve Kıvanç'ta gelmişti.Kıvanç sıkıntıyla nefesini verirken Kaya beni fark etmiş gibi kaşlarını çattı."O,iyi mi?" Derken gözleriyle beni göstermişti. Kıvanç iki eli belindeyken beni fark etmiş olmalı ki usulca kaşlarını çattı. Yanıma yaklaşırken bir sancı girdi kalbime.İki elimi kalbime bastırıp acıyla kıvranırken daha fazla yaklaşmadı hatta üç adım geriye gitti."İyi misin?"Buruk bir tebessümle baktım yüzüne.Zoraki de olsa gülümsemiştim.O yeterdi.Başımı yavaşça sallayıp Esila ile Gökçe'ye döndüm.Yıkılmışlardı.Gökçe,ağlamak- tan buğulanan gözlerini ağlayarak silmeye çalışıyordu.Esila ise başını dizlerine koymuş sessizce ağlıyordu. Gözlerimi yumarak dinlenmeye başladım."Plan nedir?"Kaya'nın sert ve buz tutmuş sesi fazla ürkütücüydü. "Oturalım."Dedi Kıvanç bir lider edasıyla. Esila ve Gökçe azda olsa kendilerini toparlayarak bir çember oluşturdular. Kaya ve Kıvançta yere oturunca tam bir çember olmuştu.
Hepimiz pür dikkat Kıvanç'ın ve Kaya'nın ağzından çıkacakları bekliyorduk."Artık burada kalacağız. Yukarı çıkmak veya dolaşmak gibi bir lüksümüz yok!"Diye kükredi.Hafifçe gözlerimi araladığımda alnındaki damarın belirginleştiğini fark ettim.
"Peki ne yapacağız?"Esila'nın sözleriyle gözlerimi tamamen açtım.
"Yukarıya çıkıp işimize yarayacak tüm eşyaları buraya toplayacağız.Tabii bir de Müdürün odasındaki eşyalarda dahil."O ölmemiş miydi demeyi çok isterdim ama bunu söyleyemeyecek kadar yorgundum.
"Acaba ölmüş müdür?Gerçi uyuz herifin tekiydi ama olsun."Yiğit'in sözleri yüzlerimizde birer gülümseme oluşturmuştu.
"Öldü."Dedi tekdüze bir ses ile Kıvanç.
"Ve sen bunu bize daha yeni mi söylüyorsun?"Dedi inanamaz gibi."Peki ya ceseti naptın?"Bu soruyla tüm meraklı gözler Kıvanç'a çevrildi.
"Pencereden aşağıya attım."Büyük bir soğukkanlılık ile bu sözleri söylemişti. "Nasıl ölmüş?"Gökçe'nin tek odağı çıkan sonuçtu.Problemler umrunda bile değildi.Sadece sonuç ile igileniyordu.
"İntihar etmiş."Yok bu çocuk ruh hastası Yoksa niye bu kadar soğukkanlı olsun değil mi?
"Niye?"Esila sessizliğini bozmuştu.
"Karısı aldatmış."Dedi ve ayağa kalkıp gitti.Bir dakika...Gitti mi?Evet,gitti.Hem de elini kolunu sallaya sallaya,salına salına gitti.
Ağır basan uykum yüzünden gözlerim kapanıyordu.Gözlerimi yumup nefes alış verişlerimi düzene sokarak uyudum.
###
Gözlerimi açtığımda yanımda sadece Esila vardı.Yiğit kalkıp gitmişti ve ben Esila'nın dizinde yatıyordum.Esila bir eli saçlarımda uyuyordu.Yavaşça kafamı kaldırdığımda gözlerini açtı."Maviş...Ne oldu?"Esila ve Gökçe bana genelde maviş derdi.Hem adım hem saçlarımın yarısı hem de gözlerimin rengi mavi olduğu için bu çok normaldi.Ama bir başkası deyince sinirlerim bozuluyordu. "Neredeler?"Uyku mahmuru sesimin üzerine bir de esnedim.Hâlâ uyumak istiyordum.
"Yukarı çıkıp bir kaç eşya getireceklermiş.Yemek falan işte." Başımı sallayıp doğrularak masaya yaslandım.Her an yeni bir krize merhaba diyebilirdim.
"Buradan kurtulmak istiyorum artık.Kaç gün oldu hâlâ hiçbir gelişme yok.Ne olup bittiğini de bilmiyoruz."Durakladım. "Sen,aç mısın?Yemek falan yedin mi?" Endişem Esila'nın yüzünde ufak bir tebessüm oluşturdu.
"Yedim,merak etme.Peki,sen nasılsın?Nefes alabiliyor musun?"Bu sefer tebessüm eden ben oldum.Benim için endişeleniyordu ve benim için endişelenecek pek fazla kişi yoktu.
"Sadece korktum o kadar...Bu arada siz buraya nasıl düştünüz?Oldukça ürkütücü bir yere benziyor."Tek ışık tepemizde ki beyaz lambaydı ve burası filmlerde ki işkence odalarını andırıyordu.
"Uyandıktan sonra tuvalete gidecektik ama zombinin biri camı kırıp içeriye girdi.Ben de yiğitçe Kaya'nın bıçağıyla zombiyi öldürdüm sonra da lavaboya gittik.Tabii o sırada beyefendi beni dışarıda bekliyor.Her neyse işte sonra zombiler bize saldırmaz mı?En aşağıya bahçeye kadar koştura koştura indik. Tam o sırada zombiler bizi kenara sıkıştırdı.Heykelin yanına çıkıp son duamızı ediyorduk ki ben heykelin koluna dokununca yer yarıldı ve biz buraya düştük.Yani abartılacak bir şey olmadı."Sözleriyle ağzım açık kaldı.
"Ruh hastası olmandan çok korkuyorum Az önce destan yazdın manyak!Peki, Kaya ile niye kavga ediyordunuz?"
"Neymişte benim yüzümden düşmüşüz. Sırf vanilyalı nemlendirici istiyorum diye bana bunları söyledi."Sesi hüzünlü çıkmıştı.
Omzunu dostça sıktıktan sonra ayağa kalktım.Burayı incelemek istiyordum. Karşımda ki koca duvara bir kaç adım atıp önünde durdum.Duvarda altı eş parça vardı ve bazı sembolleri vardı. Beyin,kılıç,sonsuzluk işareti,yükselen güneş,köprü ve aslan sembolü.Peki, bunlar ne anlama geliyordu?Bu okulda niçin gizli odalar vardı?Kara Veba Okulu çok fazla sır saklıyordu.Ama neden?Buranın sıradan bir okul olmadığını tüm Türkiye biliyordu fakat buradaki sırları kimse bilmiyordu.Daha ne gibi sırların var acaba Kara Veba Okulu?Daha dikkatli incelediğimde renkleri görebiliyordum.
Beyin Sembolü=Turuncu
Kılıç Sembolü=Siyah
Sonsuzluk Sembolü=Gri
Yükselen Güneş Sembolü=Sarı
Köprü Sembolü=Mavi
Aslan Sembolü=Kırmızı
Çok tuhaftı ama duyduğum sesle arkamı döndüm.Aşağıdan gelen sesle bir ayağım kırıp yere diz çöktüm. Karşımda kahverengi tüylü yavru bir köpek duruyordu.Tüyleri kirlenmişti ama normal rengi de kahverengi idi.Bir elimle başını okşayıp diğer elimle de kucağıma aldım ve Esila'nın yanına ilerledim."Çok tatlı bir şey bu.Adı nedir?"
"Canavar."Dedi tekdüze bir sesle.
"Niye?Ben beğenmedim bu ismi.Bu kadar tatlı bir şeye canavar denilir mi?Ayrıca bu buraya nasıl girdi?"Sorduğum soruyla koşarak içeriye biri girdi. İkimizde kafamızı çevirip gelen kişiye baktığımızda bu kişinin Yiğit olduğunu anladık.
"Kara haber tellalı kılıklı.Niye geldin?" Esila'nın söyledikleri ile kıkırdadım.Bu sırada kucağımda ki yavru köpek uyuyordu.
"Bir...Bir...Bir..."Dedi nefes nefese.
"İki,üç,dört,beş...Saymayı mı öğreniyorsun?"Kaşlarım çatılırken içimi bir korku kaplamıştı.Saç diplerimden ayak tırnağıma kadar ürpermiştim.Neler oluyordu?
"Okulun duvarı yıkılmış.Kaçmamız lazım.Yoksa öle-"
Yiğit'in gözleri ayrıldığında sağ tarafımızda ki duvara döndük.Duvar dediğim yer aslında camdan yapılmıştı.Gözlerim ayrılırken çığlık attım.Esila da benimle birlikte çığlık atarken ayağa kalktı ve kolumdan çekiştirerek beni de ayağa kaldırdı.
Kucağımda ki yavru köpek hırladıkça hırlıyordu.Koşarak merdivenlere yönelmiştim ki elimden fırlayarak cama koştu.Arkamdaki Yiğit'in omzuna çarparak cama yaklaştım."Mavi bırak o köpeği!"Arkamdaki kargaşayı umursamayıp onu tekrar kucağıma aldım.Korkuyla arkamı dönüp koştuğum sırada yere çakıldım.Burnum yere çok sert çarptığı için kanamaya başlamıştı.Bir el ayak bileğimi tutuyordu ve ayağa kalkmamı engelliyordu.Kafamı eğip baktığımda bileğimi tutanın belinden aşağısı olmayan bir zombi olduğunu görmüştüm.Kendimi çekmeye çalışıyordum fakat buna izin vermiyordu.
"Mavi!"Esila çığlık atarak yanıma koştuğunda ısırılmak üzereydim. Tırnaklarım ile soğuk zemini tırmalıyordum ancak kendime zarar vermekten başka hiçbir şey yapmıyordum.Tam tamına sekiz parmağımı kanatmıştım.Esila ve Yiğit beni kurtarmaya çalışıyordu fakat daha çok zombi camı kırarak içeriye giriyordu.Tam bu sırada ayak bileğimi tutan zombi bileğimi bıraktı.Hızla ayağa kalkıp Esila'nın yanına koştum.
Bu sırada Yiğit öldürdüğü zombiyi ayağıyla itip yanımıza koştu.Yavru köpek ise kanlar içinde üzerime atladı. Ağzı kan dolmuş köpeği kucağıma alıp sarıldım.Hayatımı kurtarmıştı çünkü zombiyi ısırmıştı."Teşekkür ederim."Diye fısıldadım kulağına gözyaşları içinde. "Bırak onu hemen!Zombiye dönüşmüş olabilir."Yiğit'i dinlemeyip merdivenleri çıktım.Bu yavrucağı burada bırakacak değildim!Merdivenleri çıktıktan sonra gizli geçiti kapatıp yukarı çıktık.Hiç konuşmadan sınıfa doğru ilerliyorduk.
Kanlar içindeki koridorda karşımıza zombiler çıkmaya başlayınca Yiğit ile Esila öldürüyordu.Ben ise arkalarında duruyordum.Yaklaşık yirmi altı zombiyi gözlerimin önünde öldürdükten sonra yürümeye devam ettik.Yok biz gerçekten ruh hastasıyız!Çoktan sınıfın önüne gelmiştik ve gelirken binlerce zombiyi öldürmüştük.Tabii onlara belli etmeden bende bir kaç tane öldürmüştüm.Çok normal bir şeyden bahsediyormuş gibi söylediklerim yüzünden delirmeye başladığımı düşünüyordum artık.
İçeriye girdiğimizde gördüklerim yüzünden gözlerim ayrılmıştı.Sınıf berbat görünüyordu ve hiç kimse yoktu.
Bir süre boş sınıfa bakıp tekrar merdivenlere yöneldik."Bizimkiler nerede acaba?"Esila ve Yiğit önümde gidiyorlardı ve ben hâlâ kucağımda ki köpek yavrusu ile ilgileniyordum.Yiğit cevap vermek için Esila'ya dönmüştü ki tam o an bir zombi merdivenlerden koşarak Esila'nın üzerine atladı.Demirin yere düşerken çıkardığı ses rahatsız ediciydi.Net göremesem de zombi ile Esila'nın göz göze geldiğini anlamak hiç de zor değildi.Yiğit elindeki demiri zombinin kafasına sapladığında demir diğer taraftan çıkmıştı.Zombi Esila'nın üzerinden diğer tarafa yığılırken kalbime bir sancı girmişti.Belli etmemeye çalıştığım esnada ağzımdan boynuma akan bir şeyler hissediyordum Yere bir kaç damla kan akınca anladım ki kan kusuyordum."Mavi!İyi misin?" Yiğit'in sorusuyla başımı salladım. Cebinden bir mendil çıkarıp bana uzattı. Mendili ağzıma bastırıp yürümeye devam ettim.Kanın tadı iğrençti.Bu yüzden konuşamıyordum.
Korku ve yorgunluk içinde bahçeye çıktığımızda Kayayı yaptıkları ile duraksadım.Cesetleri okul bahçesinin ortasına topluyordu.Ama neden?Devam ettiğimiz sırada camlardan bahçeye zombi atıldığını fark ettim.Gördüğüm en rahatsız edici görüntü bu olmalıydı. Kaya tüm cesetleri topladıktan sonra tam karşısında durdu,cebinden bir çakmak çıkardı ve çakmağı çaktı.Büyük bir sakinlik ile çakmağı cesetlerin üzerine attı.Bu sırada üçümüz heykelin önüne oturduk.Kanlar içindeki kanatlı ve ellerini açıp dua eden melek heykeline baktım.Ağzımda ki mendili ateşe fırlattım."Ne tuhaf değil mi?Şu anda marshmallow yememiz gerekirken biz ceset yakıyoruz."
"Gayet normal."Bunları söyleyen yanıma oturan Kıvançtı.
"Gökçe nerede?Göremedim onu."Diye sorduğumda hem etrafıma bakıyordum hem de kucağımda ki köpeğin tüylerini okşuyordum.
"Bulmuştur kendisi gibi iki çirkin tavşan takılıyorlardır."Yiğit'in sözleriyle ayağımda ki ayakkabıyı çıkarıp kafasına fırlattım.İniltisini duymazdan gelerek önüme döndüm.Hak etmişti!
Tam o anda bahçe kapısından gelen bir zombi ordusu üzerimize doğru geliyordu ve Gökçe elinde tuttuğu paslanmış demiri ile bitkin bir şekilde yürüyordu.Kafasını kaldıramıyordu ve bayılmak üzereydi."Bayılacak..."Dedim fısıltıyla.
"Ne?"Esila'nın sorusuyla bağırdım.
"Bayılacak!Gökçe!"Ayağa fırladığım anda yere yığılmıştı bile.
Kimisi Ölür,Kimisi Öldürür...
Sizce gelecek bölümde ne olacak?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.86k Okunma |
164 Oy |
0 Takip |
20 Bölümlü Kitap |