13. Bölüm

Kelebeğin Aşkı Üç Günlükmüş

İkranur Tanrısevdi
ikranurtanrisevdi

 

12.Bölüm

Dokuz yaşındaydım.İlk defa âşık olduğumu hissetmiştim ama âşık olduğum çocuğa bunu bir türlü itiraf edememiştim.Öylece günlerce onun yüzünü görebilmek için arkamı dönüp durmuştum.Her defasında beni azarlayıp rezil etmişti fakat ben yine de yüzünü görmek için diretmiştim.En sonunda tüm sınıf bir geziye gittiğimizde bir ağacın arkasında ona aşkımı itiraf etmiştim.Önce şaşkınlıkla yüzüme bakmış,ardından beni iterek tüm öğretmenlerin ve arkadaşlarımın yanında beni rezil etmişti.O kadar çok hakaret saymıştı ki gözlerim dolmuştu.

Günlerce ağlamıştım.Bana sürekli,aptal demesi canımı yakmıştı.Sürekli aptal olduğumu,anne ve babamın bu yüzden beni yurda bıraktığını söylemişti.Sadece o değil,tüm sınıf hatta tüm okul benim aptal olduğum için yurda bırakıldığımı söylüyordu.Aylarca rehberlik öğretmenimin bana bunların doğru olmadığını söylemesini dinlemek zorunda kalmıştım ve on yaşıma kadar tüm bu zorbalıklar devam etmişti.

Kara Veba Okulu gibi bir Okul ise bunun için kurulmuştu.Zorbalanan,dışlanan ve kendini yalnız hisseden çocuklar bu Okulda okurdu.Dört gün önce ki olayda ise Emire bu olaydan söz etmiştik.Gizli bir geçit bulduğumuzu,depremde bodrum katının kapanmamasına rağmen yalan söylediklerini hatta tuhaf semboller bulduğumuzu bile söylemiştik.

Şimdi ise odamda ki tüm tuvaller bunlarla doluydu.Fakat tam karşısında durduğum tuval de farklı birinin resmi vardı.Kıvanç Korateş.Ya da tüm dünyanın aradığı ünlü suikastçı Ateş lakaplı seri katil.Bilemiyordum.Gizlice çektiğim fotoğrafın aynısını tuvale de aktarmıştım.Yani niyetim onun kaslarını çekmek değildi,ben zaten güzel bulduğum her şeyi resmederdim.

Üzerimde ki tek kol siyah bahçıvan tulumu hâlâ temizdi fakat ellerim kıyafetimin aksiydi.Boyadan gözükmüyordu ama sorun değildi, renkleri her zaman severdim.Son dokunuşları da yaptıktan sonra dağınık topuz yaptığım saçımdan sarkan bir teli serçe parmağımla kulağımın arkasına sıkıştırdım.Tabii bu sırada Esila'yı dinlemeye çalışıyordum.

"Keşke şu mankenlik işini kabul edeceğim zaman arkadaşım olarak iki üç tavsiye verseydin."Ünlü bir firmanın mankenliğini yapıyordu.Annesi gençliğinde başarılı bir mankendi ve Esila da annesinin yolundan ilerliyordu. "Gökçe zaten kabul et dedi.Sen niye bir şey demedin?Senin gibi arkadaş bir tek benim başıma Mavi Karahanlı!"Daha iyi görebilmek için uzaklaşıp tuvale baktım.Tek kelimeyle mükemmeldi. Derin bir nefes verip elimde ki boya fırçasını ve paleti taburenin üzerine bıraktım.Ona bakarken yüzümde bir tebessüm oluşmuştu ki kapı çaldı.Hızla telefonu elime alıp kapıya koştum.

"Esila kapat.Ben seni sonra ararım." Telefonu oturma odasında ki koltuğun üzerine fırlatıp kapıya koştum.Ellerimde hâlâ boya vardı.Kapıyı iki parmağımla açtığımda gördüğüm kişi beni şaşırtmıştı."Kaya?"En beklenmedik kişiydi galiba benim için.Beni gördüğü anda yüzünde bir tebessüm oluştu."Bu taraf nalbur da işim vardı da,geçerken bir uğrayayım dedim."Ellerime baktı. "Gerçi...Müsait miydin?"Ellerimde ki boyayı henüz temizlememiştim.

"Merak etme ya,müsaidim."Elimle içeriyi gösterdim."Buyur geç."Kafasını sallayıp ayakkabılarını çıkardı ve tebessüm etmeye devam ederken içeriye geçti. Kapıyı kapatıp omzumda ki havluya ellerimi sildim.İçeriye geçtiğimde koltuğun karşısında ki sallanan sandalye de oturuyordu.Tam karşısına oturdum."Gelmesini en beklemediğim kişi sendin,o kadar çok konuşmuyoruz sonuçta."Sandalye de sallanmaya başladı.Acaba tüm mafyalar sallanan sandalye de sallanıyor mu?

"Anlaşmayı kabul ettikten sonra babamla biraz tartıştım,"dedi rahatça."O da sağ olsun,beni evden kovdu.Kalıcak bir yerim de olmayınca öyle bir dolaştım."Elinde ki poşeti havaya kaldırıp salladı."Geçerken de sana uğradım işte."Kaya'nın babasından haz etmediğini en başından beri biliyordum ama anlaşılan babası da Kaya'dan hoşlanmıyordu.Hangi baba oğul birbirinden hoşlanmaz ki?

Uzun bir sessizlik oluştu.Zaten Kaya pek konuşmazdı."Çay demlemiştim,içer misin?Sen zenginsin yer misin bilmem ama bisküvili pasta da var."Gözleri hüzünle bakmaya başladı.Ardından tebessüm etti."Bisküvili pasta çok severim.Ayrıca biz mafyalar ve zenginler de yiyoruz."Kahkaha atıp ayağa kalktım.

Mutfağa geçip dolaptan pastayı çıkardım ve tabaklara koydum.Ardından bardaklara doldurduğum çay ile tabakları tepsiye koydum.İçeriye girdiğimde Kaya etrafı inceliyordu. Acaba ne görmeyi bekliyordu?Tekrar karşısına oturduğum anda bana döndü. "Evinin böyle olduğunu tahmin etmemiştim."Sıcak çaydan bir yudum aldım."Nasıl bir ev bekliyordun?" Pastadan büyük bir çatal aldı."Mavi kelebekler ile dolu bir ev bekliyordum." Kıkırdadım.Tam bu sırada bir cızırtı sesi duydum fakat aldırış etmedim. Pastasını ve çayını bitirdiğinde yenisini isteyip istemediğini sordum fakat sadece pasta istedi."Diğer mafyalar da bisküvili pasta yiyor mu?"diye sordum ona takılarak.Gözlerine bir anlığına keder çöktü.Başını kaldırdı."En son yediğimde sekizinci doğum günümdü. Annem yapmıştı."Dudaklarım aralandığında kelimeler bir türlü sıralanmadı.Söyleyecek doğru bir kelime de yoktu zaten.

(20 Dakika Sonra)

Dakikalardır ya Kurtlar Vadisi ya da anlaşma hakkında konuşup duruyorduk ta ki ben,"Eee?Sizin Esila ile aranızda ne var?"diye sorana kadar.Öksürmeye başladı.En sonunda kafasını kaldırdığında gözlerime baktı."Kutuplar gibi,"dedi düşünceli bir şekilde.

"Nasıl?"

​​​​​​"Yani tam sevgili de değiliz,tam arkadaşta değiliz.Sevgiar gibi bir şey yani."Yüksek sesle kahkaha attım. "Sevgiar ne ya?"Gülmekten konuşamıyordum fakat Kaya somurtuyordu."Kıvanç ile senin aranda ne var?"Gülmeyi bir anda bıraktım. Vücudumu isteyen ve ailemi bulduktan sonra beni öldürecek olan bir suikastçı diyemeyeceğime göre ne diyecektim?

"Arkadaşım,"dedim bir anda açıklama olarak.

"Arkadaşın demek,hiç belli olmuyor. Bence siz sevgili olursunuz."Aramızda onların sandığı gibi bir şey yoktu.Zaten bir yıl sonra beni öldürecekti.O zamana kadar ailemi nasıl bulacaktım bilmiyordum ama yardım almam gerektiğini biliyordum.Belki teyzeme söylesem yardım eder?Hayır.Bana bakamayacağını söyleyip yurda bırakan birinden yardım alamazdım.

"Yemek hazırlayacağım.Gidecek bir yerin yoksa birlikte yiyelim."Markete gideceğim için kapıya yaklaşmıştım ki durdurdu."Olur ama nereye gidiyorsun?Eksik bir şey varsa ben gider alırım." İtiraz edeceğim sırada kapıyı açıp gitti. Tekrar yerime oturduğum anda telefondan cızırtılı sesler geldiğini fark ettim.Ters duran telefonu ters çevirip elime aldığımda..."Esila!"Ne kadarını duymuştu?Olamaz!

"Enişteni iyi ağırlamazsan gelir seni döverim Mavişim."dedi sakin bir sesle ama seçtiği kelimeler öfkeliydi."Esila ne kadarını duydu-"Kelimelerimi ağzıma tıkadı.Sesimi taklit ederek,"Mavi kapat.Ben seni sonra ararım,"dedi acelesi varmış gibi nefes nefese.Tam bu sırada Kaya arıyordu.Aramayı onayladım ve telefonu kulağıma yaklaştırdım."Efendim Kaya?"Koşuyor olmalıydı ki nefes nefeseydi."Mavi sen gitme diye alelacele evden çıktım ama eksik neydi?"Telefonu uzaklaştırıp kahkaha attım.Bir keresinde Yiğit de aynı şeyi yapmıştı.Telefonu tekrar yaklaştırdım ve boğazımı temizledim. "Krema ve mantar.Bu arada yemek yapmayı biliyor musun?"

"Evet.Neden?"

(1 Saat Sonra)

"Bir daha hiçbir soruna evet demeyeceğim Mavi."Kaya kaşar peyniri rendesini tabağa koyup söylendiği sırada büyük ve yüksek sesle bir kahkaha attım.Son bir saattir Kaya yemek yaparken ben sürekli kahkaha atıp video çekiyordum çünkü Esila telefonu açık unuttuğumu söylememe karşılığında video istediğini söylemişti ve kesinlikle Kaya bu videoları Esila'ya gönderdiğimi bilmiyordu.Doğradığı mantarları tencereye atarken dönüp bana baktı."Çektiğin videoları kimseye göstermeyeceksin,değil mi?"Elimle ağzımı örtüp kafamı salladım.Acaba bilse beni öldürür mü?

"Neyse,hadi devam et."dediğimde omzunun üzerinden baktı ve,"Mavi sen benim kaynanam mısın da yemek yap diye emir veriyorsun?"Tekrar kahkaha attığım anda umursamadı.Esila ve Gökçe ile ortak bir grubumuz vardı ve videoları oraya gönderiyordum.

Esila:Ben böyle bir yemek yapma görmedim🤣🤣

​​​​​​Gökçe: Kaya'nın karizmasını fena çizdik yalnız!!!

Mavi:Eğer beni şikayet ederseniz biterim ona göre.Resmen birinin özel hayatını ifşalıyorum!!!

Yiğit:Yalnız bu mesajları Kaya da görüyor.

Esila:Ne?

Gökçe:Ne?

Mavi:Ne?

Eski telefonumda sadece Esila ile Gökçe'nin olduğu bir grup vardı fakat yeni telefonumda altı kişi vardı.Ama işin kötü tarafı Kıvançta görüyordu.Kaya yemek yaparken bir şeyler mırıldanıyordu ve henüz mesajları görmemişti.Telefonu kapatıp masanın üzerine bıraktım.Rezil olmuştuk!

Ayağa kalkıp yanında durdum.Söylediği şarkının etkisiyle beni fark etmemiş olmalıydı."Mardinli güzel yarim,inan sana hayranım..."Hem söylediği şarkı hem de sesi çok güzeldi.İlk defa Esila'dan başka sesi güzel bir arkadaşım vardı."Yalnız şarkıyı Mardinli güzel yarim değil,Ankaralı güzel yarim yapacaktın,"dediğimde makarnayı karıştırmayı bırakıp bana döndü."Esila Ankaralı mı?"Kafamı evet anlamında salladığımda şaşırmıştı.Beklemediği kesindi.Buz dolabından soğuk çay çıkarıp bardaklara doldurduğum anda Kaya sonunda yemek yapmayı bitirmişti.Sandalyeye oturduğum anda önümde ki tabağa yemeği koydu ve o da yerine oturdu.Çatalımı yemeğe batırmıştım ki Kaya cebinde ki telefonu çıkardı.Çatalım havada asılı kalmıştı ki Kaya WhatsAppa girdi.

Kaşları havalandığı anda kafasını kaldırıp bana baktı.Yutkunduğumda ilgilenmiyormuş gibi davranmaya çalıştım ama olmadı.Bana kızacağını düşünmüştüm ki yüksek sesle kahkaha attı."Esila'ya videomu atacağını bilseydim üstüme başıma çeki düzen verirdim.Ama en azından yakışıklı çıkmışım."Kahkaha attığım anda hevesle Kaya'ya baktım."Hani biz okuldan kurtulduk ya.O hâlde bir kutlama filan mı yapsak?"

Bana baktı fakat bakışlarını tekrar elinde ki telefona çevirdi.Uzunca bir süre elinde ki telefona baktı.O konuşana kadar yemeğimi bitirmiştim hatta ikinci tabağa bile geçmiştim.En sonunda soğuk çayı bitirdiğimde,"Bir şartla,"dedi kafasını kaldırıp.Sonunda der gibi derin bir nefes verdim."Şartın ne?"Gözlerini kısıp derin bir nefes aldı. "Herkesi çağır.Gideceğimiz mekanı ben biliyorum.Esila'ya aşkımı itiraf edeceğim."

"Ne?"Elimde ki çatal tabağa düştüğünde bakışlarım Kaya'nın sol bileğine kaydı.Siyah lastik toka takmıştı. Kafasını eğip tekrar telefona bakarken yemeğini yiyordu.Gözlerimi kapatıp açtığımda bu anın gerçek olup olmadığını düşünmeden edemedim. "Hani sen Esila'ya aşkını itiraf edeceksin ya,"kafasını kaldırıp evet anlamında salladı."Şimdi Esila'nın,Kıvanç isimli biraz deli olan bir kuzeni var ya.O ne olacak?"Gözlerime bakıp sinsice gülümsedi.Bir planı var gibi görünüyordu.

"Mavi sen artık benim sadece arkadaşım değilsin.Sen benim Can Polatım'sın.Ayrıca Kıvançta sana âşık olduğu sürece ve ben de bunu kullandığım sürece hiçbir sorun çıkmayacak."Resmen Kıvanç ona ne yaparsa o da bana yapacaktı.Yani Kıvanç onların arasına girerse o da benim ve Kıvanç'ın arasına girecekti.Bu fikir hoşuma gitmemişti.Bir dakika ya, ben zaten Kıvanç ile sevgili değilim ki?Kaşlarımı çatıp sertçe omzuna vurdum fakat yerinden bile kımıldamadı. Telefonumu alıp altı kişilik gruba mesaj attım.

Mavi:Akşam mekana gidiyoruz.Hepiniz hazırlanın!!!

Gruba mesaj atmama rağmen sadece bir kişiyi arama zahmetine girdim.İlk aramam da açılmaz diye düşünmüştüm fakat aradığım an açıldı.Telefondan hiçbir ses gelmiyordu ve ben de konuşmuyordum.Sesini bile özledim be adam!

"Alo?Nasılsın?"Kalbim göğüs kafesimi kıracak kadar hızlı atıyordu.

"Beni niye aradın Kelebek?"İlk defa bana kelebek demesini özlemiştim ve bu yüzden yüzümde ki gülümsemeye engel olamadım.

"Akşam bir şeyler içmeye,yani okuldan kurtulduğumuz için kutlama yapmaya Kaya'nın bildiği bir mekana gideceğiz.Sen de gelir misin?"

Bir süre sessizlik oldu.Ardından,"İşlerim var.Kimseyle ilgilenecek vaktim yok," dedi baskın bir sesle.

"Bir Kelebeği daha öldüreceksin yani." Kapımı kontrol edip sandalyeye oturdum.

"Bu sözü sevmedim.Benim için tek Kelebek sensin ayrıca,"sesinde öfke vardı.Bu sözüm onu niçin öfkelendirmişti?

"Gelecek misin peki?Beni orada yalnız bırakamazsın sonuçta.Ya beni orada kaçırırlarsa?Ya ben orada kriz geçirirsem?Ya ben orada..."

"Niye,sen bela mıknatısı mısın?Ama tamam.Geliyorum."Kocaman gülümsedim.Dört gün sonra ilk defa onu görecektim."Ayrıca söyle o arkadaşına kuzenimin tokasını bileğinden çıkartsın.Yoksa ben onun başka bir şeyini söke söke çıkaracağım."Gözlerimi devirip derin bir nefes aldım.Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp,"Sakinim,"diye mırıldandım ve telefonu tekrar kulağıma yaklaştırdım.

"Bu arada Kaya'nın bileğinde ki tokayı sen nasıl gördün?Ben sana Kaya'nın burada olduğunu da söylemedim ayrıca."Kapıyı kontrol ettim."Ama eğer sen evime dört gün önce kamera yerleştirdiysen,bilemem."Hiçbir ses vermedi fakat güldüğünü duyabiliyordum."Banyoda..."dedim tedirginlikle."Kamera yok,değil mi?"

"Merak etme.Zayıf vücudun dikkatimi çekmiyor."

"O zaman beni öldürme,"dedim kendimi tutamayarak.Hem beni öldürüp vücudumu parçalayacaktı hem de vücudumun dikkatini çekmediğini söyleyecekti,bu berbat bir çelişkiydi.

Derin bir nefes verdiğini işittim."Seninle daha sonra görüşelim Kelebek."

"Tamam,öptüm."Gözlerim ayrıldığında elimi ağzıma bastırdım.Gerçekten rezil olmuştum!

"Umarım Kelebek."

Telefonun kapanma sesi geldiğinde elimle alnıma sertçe vurdum.Bu acımıştı."Ben niye bu kadar aptalım! Milletin kaçtığı Suikastçı'ya ben öptüm dedim...Allah'ım tam şu an yerine dibine sok beni,lütfen!"Telefonu makyaj masamın üzerine bırakıp dolabıma yöneldim.Dolabı açtığımda gördüklerim beni pekte şaşırtmadı.Kelebekli boğazlı elbise.Kelebekli mavi elbise.Beyaz renkli mavi kelebekli elbise.Yine mavi kelebekli elbise.Yine kelebekli elbise, yine ve yine...Derin bir nefes verdiğimde kenarda duran bir elbise dikkatimi çekti. Aylar önce aldığım ateş kırmızısı sol tarafında yırtmaçlı uzun askılı elbise. Aslında dudaklarımın rengindeydi.Bir keresinde lisedeyken kadın bir öğretmen ruj sürdüğümü ileriye sürüp tutanak tutmuştu.Islak mendille silip ruj kullanmadığımı söylemiştim fakat inanmamıştı.Bu elbise de tam o renkteydi.Askıda duran elbiseyi elime alıp üzerime tuttum.Boyum kısa olduğu için tıpkı bir çocuk gibiydim fakat bu elbise bunun tam aksiydi.Elbiseyi alıp banyoya girdim.Zaten bir tek orada kamera yoktu.

Giydiğim kırmızı elbise beni yaşımdan daha büyük göstermişti.Üzerimdeki elbise kırmızı renkti fakat saçlarım maviydi,bu biraz tuhaftı.Suratımda hafif bir makyaj vardı ve dudaklarımda ruj yoktu.Zaten yeterince kırmızıydı. Ayağımda ise Esila'nın zorla hediye ettiği kırmızı topuklular vardı.Telefon ekranına bildirim düşünce bakışlarım telefona kaydı.Gökçeden geliyordu.

Gökçe:Annemgil bu saatte dışarıya çıkmama izin vermiyor maalesef.Siz benim yerime de eğlenin.

Kaşlarım çatılırken başka birinden bildirim geldi.Esilaya aitti.

Esila:Bülent abiyi zaten Seher teyze ikna eder.Asıl sorun Seher teyzeyi ikna etmekte.O işi bana bırakın siz👍

Telefonu kırmızı renk çantama atıp kapıyı açtım.Kaya aşağıda arabada bekliyordu.Siyah bir minibüsü bizim için hazırlatmıştı.Aşağıya indiğimde Kaya arabaya yaslanmış sigara içiyordu. Geldiğimi fark ettiğinde bana baktı. "Can Polat,yoksa Kıvanç'ı baştan mı çıkaracaksın?"Kahkaha attığım anda sürücü koltuğuna geçmişti.Arka kapıyı açıp cam kenarına oturduğum anda Kaya arabayı çalıştırdı ve yola koyulduk.

Gökçe'nin evinin arka tarafında Esila ile Yiğit'i bekliyorduk.Sözde Seher teyzeyi ikna edeceklerdi fakat daha gelmemişlerdi.Derin bir nefes verdiğimde üçü birlikte söylene söylene geliyordu.Arabanın kapısını açtıklarında Yiğit ile Gökçe yanıma,Esila ise öne, Kaya'nın yanına oturdu."Yiğit bir daha seninle bir iş yaparsam Allah Belamı versin!"Diyordu Esila öfkeyle.Saçları açıktı,siyah mini bir elbise giymişti.Kaya arabayı çalıştırırken,"Noldu?"diye sordu ve iç sesime tercüman oldu."Bu iki geri zekalı anneme ders çalışacağız,sınav haftası diye yalan söyledi."

"Yani?Ne var bunda?"Kaya arabayı sürerken olayı anlamaya çalışıyordu fakat bilmediği şey,bunlara akıl sır ermezdi."Mantık hatası kılıklı Yiğit'in elinde dünya haritası,Esila'nın elinde kitaplar,beni ders çalışacağız diye evden çıkarmaya çalıştılar.Annem inanmayınca Esila,'Malum sınav haftası, birlikte çalışalım dedik.Sandığınız kadar tembel değiliz biz,'dedi.O sırada bu salak,"eliyle Yiğit'in kafasına şaplak attı."Daha tembeliz dedi."Elimle dizlerime vurarak kahkaha atmaya başladım.Kaya da benimle kahkaha atarken üçü birlikte somurtuyordu."Evden nasıl çıktınız?" dedi Kaya zorlukla konuşarak."Esila'nın üzerinde palto vardı.Ben de üzerime palto giyince annem fark etmedi."Şu an ikisinin de üzerinde palto yoktu. Anlaşılan evin arkasına atmışlardı. Gökçe'ye daha dikkatli baktığımda yeşil bir elbise giydiğini fark ettim.Yiğit'in en sevdiği rengin yeşil olduğu aklıma geldi.

Acaba o yüzden mi sürekli Gökçe'ye bakıyordu?

Araba durduğunda alelacele aşağı indim,Kıvanç içeride bizi bekliyordu. Kapıdan içeriye girdiğimde yüzümde kocaman bir gülümseme ile gözlerim onu aradı.Sağ tarafa baktığımda onu gördüm.Kıvanç Korateş.Gözlerimiz kesiştiği anda beni baştan aşağı süzdü. Gözleri tekrar gözlerime tırmandığı anda sadece üç adım atıp tam karşısında durdum.Şaşkınlık ve hayranlık ile bana bakarken ayağa kalktı.Boyu uzun olduğu için kafamı kaldırıp gözlerine baktım.Yüzümde oluşan gülümsemenin farkında bile değildim.Gülümsedi.İlk defa bana gülümsedi.Gamzesi vardı ve ben bunu ilk defa görüyordum.

Gamzesi varmış.Meğer katilim bana hiç gülmemiş.

Bir adım daha attığında bacağı çıplak olan bacağıma sürtündü.Sertçe yutkunduğumda diğerleri çoktan masaya oturmuşdu.Kalbim varlığını hissettirdiği anda yanından geçip Gökçe'nin yanına oturdum.Masada bir kaç viski şişesi vardı ve Yiğit ardı arkası kesilmeden içiyordu."Yavaş,yavaş.Bu kadar içme."Tabii ki beni dinlememişti. "Bir şey olur mu ki?"diye sordu Gökçe fısıltıyla.Kulağına eğilip onun gibi fısıldayarak,"Bir iki kadehten sonra sarhoş oluyor.Zaten bir tek canı sıkıldığında içiyor,galiba annesiyle konuşmuş."Bakışlarımı çaprazımda ki Kıvanç'a çevirdim,gözlerini bir an olsun üzerimden ayırmıyordu.Fakat gözlerinde gördüğüm şey derin bir hayranlıktı.Sürekli elbiseme ve gözlerime bakıp duruyordu,bu tedirgin ediciydi.

Esila ve Kaya koyu bir sohbet içerisindeydi.Yiğit sürekli içiyordu, Gökçe etrafı gözlemliyordu.Alkol kullanmadığım için meyve suyu içiyordum.Bu sırada Kıvanç artık sayamadığım kadar çok kadehi bitirmişti.Bünyesi alkole dayanıklı olmalıydı.Dans pistinde dört tane kız vardı ve büyük bir coşkuyla dans ediyorlardı.Bu sırada Yiğit hareketlendi. "Hadi gidip dans edelim,"dedi yamuk bir türkçeyle.İçtiği için konuşmayı unutmuştu resmen."Saçmalama!"diye çıkıştı Gökçe sertçe."Gidip de kızların üzerine kusarsın falan.Rezil etme bizi." Yiğit alayla güldü.Gökçe'nin sağ yanağından makas aldı.Gökçe sinirle eline vurduğunda sırıttı."Kıskanıyorsan itiraf et.O zaman gitmem,"Gökçe kaşlarını çatıp sinirle ona bakarken sırıttı,masanın yanından geçip yan tarafta ki barın tezgahına yaslandı.Artık gülümsemiyordu.Klasik müzik durduğunda elinde gitar ve mikrofon olan bir adam bize yaklaştı.Tam karşımızda durduğunda gülümseyerek tek tek hepimizi süzdü."Şarkı söylemek ister misiniz?"diye sordu.

Kimseden ses çıkmazken,"Esila senin sesin güzel,sen söyle,"dedim hevesle. Kafasını hayır anlamında iki yana salladı.Zaten bugün defile provası yapmıştı,yorulmuş olmalıydı.Tam o an Kaya mikrofonu eline aldı."Ankara Rüzgarı,"dediğinde adam kafasını sallayıp taburenin üzerine oturdu.Gitarla şarkının melodisini çalmaya başladığı esnada heyecanla Kaya'nın şarkıyı söylemesini bekliyorduk.Bir süre adam gitarla uğraştı ve en sonunda şarkıyı çalmaya başladı.Kaya kafasıyla şarkıya ritim uydururken aynı zamanda ona tebessüm eden Esila'ya bakıyordu.

"Pembe küçük dudağın söyledi şarkımızı. Pembe küçük dudağın söyledi şarkımızı. İndi bahar Ankara'nın sisli yamaçlarına İçli sesin ah ne kadar açtı gönül yasımı

Her gören ağladı,kalbini bağladı dalgalı saçlarına.Her gören ağladı,kalbini bağladı dalgalı saçlarına.

Söyledim aşkımı ben Ankara rüzgarına Olmadı kaldı benim her hevesim yarına Her gören ağladı,kalbini bağladı dalgalı saçlarına.Her gören ağladı,kalbini bağladı dalgalı saçlarına."

Kaya şarkıyı nedense Esila'ya bakarak söylüyordu ve Kıvanç kaşlarını çatmış ikisine bakıyordu.Gülmemek için kendimi zorlarken eğilip kulağına fısıldadım,"Niye öyle bakıyorsun?" Gözlerini üzerlerinden ayıramazken fısıldadı,"Bu çakma Memati niye benim kuzenime serenat yapıyor?"Kahkaha attım."Yoksa kıskandın mı?"Kaşlarını biraz daha çatarak onlara bakmaya devam etti.Ama anlıyordum,Esila'nın dudağı pembe ve saçları dalgalı.Ayrıca Ankaralı,ha bir de Kaya Esila'ya bakarak söylüyor ve sürekli gülümsüyor."Her güzel olanı kıskanacak olsaydım seni de kıskanırdım,"Utangaçlık ile kafamı eğip yere baktım.Gülmeme engel olamıyordum.Kafamı kaldırıp,"Şimdi de sen benimle flörtleştin,"dedim haylazca.

Bana döndüğünde burnu burnuma sürtündü."Benimle oyun oynama,"dedi fakat ben hâlâ gülümseyerek ona bakıyordum.Bu sırada Kaya şarkıya devam ediyordu.

"Önce biraz gülecek,kalbe ümit saçacak Önce biraz gülecek,kalbe ümit saçacak Söz verecek,gelmeyecek,hep seni aldatacak.Sev diyecek,sevmeyecek,belki de ağlatacak.

Boş yere ağlama,kalbini bağlama Ankara kızlarına.Boş yere ağlama,kalbini bağlama Ankara kızlarına

Söyledim aşkımı ben Ankara rüzgarına Olmadı kaldı benim her hevesim yarına

Boş yere ağlama,kalbini bağlama Ankara kızlarına.

Boş yere ağlama,kalbini bağlama Ankara kızlarına.

Boş yere ağlama,kalbini bağlama Ankara kızlarına.

Boş yere ağlama,kalbini bağlama Ankara kızlarına..."

Kaya'nın söylediği şarkı bittiğinde romantik bir müzik tüm mekanı doldurdu.Yiğit bu sırada hâlâ bir şeyler içiyordu fakat anladığım kadarıyla artık alkol yerine meyve suyu içmeye geçmişti.Bakışlarım tekrar Esila ve Kaya'nın olduğu yöne döndüğünde Kaya,ayağa kalkıp takım elbisesinin ceketini düzeltti.Ardından hafif eğilerek elini Esila'ya uzattı."Hanımefendi bu dansı bana lütfeder miydiniz?"Esila gülümseyerek Kaya'nın ona uzattığı sol elini tuttu.Ayağa kalkarken,"Seve seve," dediğini duydum.Onlar dans pistine, kalabalığın ortasına geçerken tekrar Yiğit'e baktım.Kahverengi saçlı yeşil gözlü ve siyah renk,fiziğini mükemmel gösteren uzun bir elbise giyen bir kadın Yiğit'in önünde durdu.Bar tezgahı masaya yakın olduğu için ne konuştuklarını duyabiliyordum.

"Merheba.Sizi uzaktan gördüm de, tanışmak istedim.Benimle dans eder misiniz?"Kadın sevimlice tebessüm ettiğinde Yiğit kaşlarını çattı."Sen benim çirkin tavşanım mısın?"Türkçesi yamuktu ve kaşları da çatılmıştı.Komik olabilirdi fakat yanımda oturan Gökçe buna asla gülmüyordu.Aksine, gözlerinden ateşler çıkacak gibiydi. Karşısında ki kadın boş gözlerle bakıyordu."Anlamadım?"dedi şaşkınlıkla kahverengi saçlı kadın.O sırada Yiğit birdenbire önünde ki viski şişesini ve bardağı yere attı.Kadın şaşkınlıkla bakarken Yiğit,öfkeyle ağlamaya başladı."Benim çirkin tavşanım nerede?Onun turuncu saçları,ela gözleri vardı. Ben onu istiyorum..."Kadın çoktan gitmişti fakat Yiğit ağlamaya devam ediyordu.Kahkaha attığım anda Gökçe, tebessüm etmekle yetindi.Bu sırada Kıvanç yine bana bakıyordu.Acaba kahkaha atmam hoşuna mı gitmişti?Yiğit arkasını döndüğünde Gökçe'yi gördü,güldü ve ayağa kalkıp yanımıza geldi.Şarkı henüz bitmiş değilken Esila ile Kaya dans etmeye devam ediyordu. Kaya iki elini Esila'nın beline yerleştirmişti,boyu Esila'ya kıyasla uzun olduğu için eğilmişti.Esila'nın elleri ise Kaya'nın omuzlarındaydı.Yiğit birden bire kendini Gökçe'nin yanına bıraktı. Kafası Gökçe'nin boynuna düşmüştü. Bayılmıştı.

"Kalk çabuk mantık hatası herif!"Gökçe bağırıyordu ama boşuna,çünkü Yiğit ellerini onun beline sarmıştı ve resmen satılıyordu.Kıvanç'ın kulağına eğilip, "Arkadaş ortamında tek saplar biziz galiba,değil mi Bay Suikastçı?" Masumca gözlerimi kırpıştırıp ona bakarken kafasını bana çevirdi.Sol kolumu masaya yasladığım için yüzüm ona fazlasıyla yakındı bu yüzden bana döndüğünde burnu tekrar burnuma sürtmüştü.Bana baktıktan bir süre sonra önüne dönüp kahkaha attı. Kahkahası son bulurken,"Seninle de ben mi sevgili olayım yani?"Sertçe yutkunurken afallamıştım.Ben bunu ima etmemiştim ki.Geri çekildiğimde saçımın önüme gelen bir tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdı.Kalbim hızla atarken bugün ilaçlarımı içip içmediğimi hatırlamaya çalışıyordum. İçmiş olmalıydım.Elini geri çekip bana yaklaştı."O çipin nerede olduğunu söylersen seni öldürmek zorunda kalmam."

"Yerini bilmiyorum,"dedim bir kez daha. Vücudumun her hangi bir bölümünde olmalıydı ama ben nerede bilmiyordum. "Bir insanın vücudunda taşıdığı çipten haberi olmaz mı?"

Onun gibi fısıltıyla,"Bir insan vücudunda çip taşır mı?"Uzaklaştı sorumla.Kendimi kötü hissetmiştim.Ben beni öldürecek bir çipi vücudumda taşımak istemiyordum.Nerede olduğunu bile bilmiyordum.Yiğit gözlerini araladığında Gökçe'ye bir şeyler fısıldadı fakat ben duymadım.Her ne söylüyorsa Gökçe kahkaha atıyordu.Bu sırada Esila ve Kaya başka bir şarkıda daha dans ediyorlardı,gülüyorlardı ve eğleniyorlardı Kendimi hiç olmadığım kadar huzurlu hissediyordum.Hem de yanımda beni öldürecek bir suikastçı varken.Derin bir nefes alıp tebessüm ettiğimde bir adamın sesi kulaklarımın çınlamasına neden oldu."Masamıza buyurmaz mısın Bayan?"Bana söylüyordu bu lafları. Kaşlarım çatılırken sağ tarafa döndüm. "Bana mı dediniz?"Adamın yanında birileri daha vardı.Kahkaha atıp içiyorlardı ve bu adam kesinlikle sarhoştu.Tam o an Kıvanç ayağa kalktı. O kalktığı an tüm adamlar susup ona baktı.Özellikle bana laf atan o adam. Kıvanç sert adımlar atarken adamların masasına yaklaşıp ellerini masanın üzerine yerleştirdi.Eğilip adamlara baktı. "Benim olana dokunanı yakarım, acımam.Şimdi ondan özür dileyip önüne döneceksin yoksa..."

"Yoksa ne?Döver misin?"Tekrar kahkaha atmaya başladığında Kıvanç'ın kahkaha sesini duydum."İyi fikir,"dedi soğuk sesiyle ve adamı ensesinden tutarak ayağa kaldırdı.Kafasını sertçe masaya vurduğunda adamın burnundan kanlar akmaya başladı.Bu olanları sadece ben mi görüyordum yoksa diğer insanlar normal olduğunu düşünüp umursamıyor muydu?Adamın kanları masaya ve Kıvanç'ın eline bulaşmıştı. Kıvanç onu sertçe sandalyeye bıraktığında bayılmadan önceki son sözü,"Özür dilerim,"olmuştu.Adam bayıldığında arkadaşları adamı dışarıya çıkardılar ve hesabı ödeyip gittiler. Gözlerim dolduğunda yine ondan korkmuştum.Beni sürekli korkutuyordu ve bunu sürekli yapıyordu.Akan bir damla gözyaşımı elimin tersiyle sildim. "O adam seni üzdü mü?"Kafamı kaldırıp ona baktığımda kaşları çatılmıştı. Aklıma elini sardığım gün gelmişti. Acaba o el kaç kişinin canını almıştı? "Sen beni korkutuyorsun Ateş." Mümkünmüş gibi kaşları daha fazla çatıldı.Sonra her ne düşündü ise kaşları tekrar eski hâlini aldı."Bence de kork. Çünkü ben seni öldürecek bir katilim, bana bağlanma ve sevme.Ben sana ancak zarar veririm."Kafamı iki yana salladım.

Dudaklarımı ıslatıp buruk bir tebessüm ettim."Benim sardığım o elin,"çenemle elini gösterdim."Bana zarar vereceğini bilseydim yine de sarardım."Kahverengi gözleri koyulaştı.Hâlâ tebessüm ederken,"Belki de kelebekler dünyayı gördükten sonra intihar ediyordur ve bende bir kelebeğim.Ama dünyayı görmeme,insanları tanımama rağmen intihar etmedim.Sence ben her şeye, tüm yaşanmışlıklara ve yaşanamamışlara rağmen intihar etmiyorsam sen beni öldürebilir misin Ateş?Ha?Ateş sence suyu buhar edebilir mi ya da bir kelebeği kül edebilir mi?"Gülerek başladığım cümleler sonlara doğru canımı yakmaya başlamıştı.Bir damla yaş daha sol yanağımdan süzülürken ruhumun acıdığını hissettim.Karşıma döndüğümde birdenbire Kaya ellerini Esila'nın beline sarıp kendine çekti.

Tam o an,işte tam o an bir kurşun sesi tüm mekanı doldurdu.Kaya karşısına baktığı anda her ne gördüyse gözleri ayrıldı,Esila'yı çevirdi ve karşı tarafa sırtını döndü.Bir kurşun.Sadece tek bir kurşun Kaya'nın sırtına isabet ederken yan tarafımda ki Yiğit Gökçe'yi sertçe yere itip masanın altına sakladı.Önüne geçip siper olduğunda kaskatı kesilmiş bir şekilde hareket edemiyordum.Biri o an beni hızla çekip yere yatırdı.Kafamı kaldırdım ve onu gördüm.Ateş.

Şınav çekiyormuş gibi üzerime eğilmişti Ağırlığını bana vermemeye çalışıyor gibiydi.Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken tüm o çığlıklar birbirine karışıyordu.Tam kalbimin üzerinde bir ıslaklık hissettiğimde Kıvanç'ın acı dolu bakışları kaymaya başladı.Vurulmuştu! "Kaya!"Esila'nın çığlığı ile kafamı yana çevirdim.Saatler öncesinde güldüğüm, kahkahalar attığım hatta birlikte yemek yediğim arkadaşım şimdi kanlar içindeydi.Tekrar önüme döndüm ve...

"Kıvanç!"Bağırıyordum.Acı dolu çığlıklarım bu kargaşanın içinde yok olup gidiyordu.Onu vurmuşlardı.Benim yüzümden..."Kıvanç!"Hıçkıra hıçkıra ağlarken omuzlarım sarsılmaya başladı fakat o uyanmadı.

Bir Kelebeğin Kanat Çırpışı Kaç Kişiyi Öldürürdü?

 

 

​​​​​

 

 

 

 

 

 

 

​​​​​​

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

​​​​​

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

​​​​​

 

 

 

​​​​​

Bölüm : 03.02.2025 21:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...