3. Bölüm

Kuklacı'nın Kuklaları

İkranur Tanrısevdi
ikranurtanrisevdi

3.Bölüm

Yazarın Anlatımıyla:

"Ne emredersiniz Emir Bey?"Emir Bey sigarasından bir nefes daha çekti.Büyük ekranın önünde oyununu izliyordu.

"Ali nerede?"Kararmış ve yorulmuş sesi yılların yaşanmışlığını anlatıyordu.

"Burdayım Şayf."Dedi Ali Emir'in yanında dururken.Emir,oturduğu büyük koltuktan her şeyi yöneten bir kuklacı olduğunu düşünüyordu.Oysaki,asıl kuklacı her şeyi uzaktan seyrediyordu.

"Verdiğim işleri hallettin mi?"Biten sigarasını küllükte söndürdü. Viskisinden bir yudum aldı.Ali başını salladı.

"Hayatlarını mahvediyoruz.Sırf intikam için altı çocuğu diri diri gömüyoruz.Gidip doğru dürüst adam seçeceğimize çocuk seçiyoruz.Niye?"Ali'nin sözleriyle Emir bir kaç düğmeye bastı.

Gökçe=Zeka

Yiğit=Mantık

Esila=Cesaret

Kaya=Güç

Mavi=Güven

Kıvanç=Rekabet

"Bunlar da ne?"Emir derin bir nefes aldı.

"Aradığım tüm bu özellikleri tek bir insanda bulmam neredeyse imkânsızdı. Ama bu çocuklar tüm istediğim özelliklere sahip ve...Bu oyunu bir tek onlar oynayabilir."Koskoca oda da geriye sadece altı tane çocuk ve büyük bir okulun resmi kalmıştı. Oysaki...Kuklacının ve kendini kuklacı zanneden sahtekârların bilmediği bir şey vardı.Bunlar,sıradan kuklalar değildi Günü geldiğinde iplerinden kurtulacak, kurtuldukları ipleri kuklacılarının boynuna dolayacaklardı.

İşte asıl Ölüm Oyunu o gün başlayacaktı.

Gökçe'nin Anlatımıyla:

Tüm okulu saracak büyük bir çığlık atıyordum.Kanlar içindeki, Öğretmenimiz olduğunu tahmin ettiğim bir zombi üzerime koşuyordu.Tam o an bir kol beni içeriye çekti.Öylesine güçlü çekmişti ki yere düşmüştüm.Yiğit hızla kapıyı kapatıp kilitledi.Dirseğimin acısından mı yoksa yaşadığım şokun acısıyla mı ağlıyordum bilmiyordum. "Gökçe...İyi misin?"Yiğit bir dizinin üstüne çökmüş,benim iyi olup olmadığımı soruyordu.

"Değilim."Bir elini omzuma koydu. Gözlüklerim buğulanmıştı.Çıkarıp fırlatırcasına yere koydum.Yiğit boşta kalan elini arka cebine atıp selpak yazan bir peçete paketi çıkarıp bana uzattı.Uzattığı peçeteyi alıp gözyaşlarımı sildim.Bu sırada Yiğit gözlüğümü siliyordu.Sildiği gözlüğü bana uzatıp ayağa kalktı ve elini uzattı. Elini tutacaktım fakat dirseğimde hissetiğim acıyla inleyerek gözlerimi yumdum.Açtığımda tekrar yanıma diz çökmüştü ama bu sefer daha üzgün görünüyordu."Dirseğin...Acıyor mu?" Başımı salladığımda hiç beklemediğim bir şey yaptı ve eşofmanının kolunu yırtıp dirseğimin üstüne sardı.Daha sonra gözlüğümü gözüme takıp tekrar ayağa kalktı.Kalkmaya yeltendiğimde diğer kolumun altından tutarak kalkmama yardımcı oldu.Demek isteyince kibar olabiliyordu."Hadi gel. Sınıfa gidelim.Bizimkiler belki de kantinden gelmişlerdir.Hatta...Yarana pansuman bile yapabiliriz."

"Abartma Yiğit.Altı üstü yere düştüm.Bu ilk düşüşümde değil ayrıca."Dedim.

"İlk değil,bilyorum.Ama son olacak,sen de bunu bil."Dedi ve kapıyı açtı.Benim çıkmamı beklemeden kapıyı kapattı. "Yiğit napıyorsun Allah aşkına!"

"Bu hâlinle zombilerle dövüşmene izin veremem.Halledince seni çağırırım."

Mavi'nin Anlatımıyla:

"Hızlı ol biraz."Diye söylenip duruyordu Kıvanç.İkimizinde belinde üç tane çanta vardı.Bence benim ki daha ağırdı çünkü onun kasları vardı.Ellerimi dizlerime koyarak soluklandığım sırada beni seyrediyordu."Kusura bakma ama senin balon gibi şişmiş kasların var.Benim var mı?"Elimle kollarımı gösterdim."Hani var mı?Yok."Dedim o harfini uzatarak.Derin bir nefes verdi.Kalan son bir basamağı da çıkıp Kıvanç'ın yanına ulaştım."Ahh!Öldüm.Gömün beni."Sözlerimle gözler ini devirdi."Trip mi atıyorsun bana?"Tam konuşmak için dudaklarını aralamıştı ki koridorun sonunda koşarak üstümüze gelen zombileri gördüğünde gözleri ayrıldı.Belinde ki çantaları yere indirip demirine davrandığı sırada arkasından gelen zombiyi görmemişti.Belimdeki çanatalardan birini hızla elime alıp zombinin kafasına vurdum.Sendeleyip yere düştüğü sırada çantayı fırlatırcasına yere bırakıp kafasına bir tekme attım.Ve tam bu anda iki zombi daha koşarak üstüme geliyordu. Demirimle yerde ki zombiyi öldürüp diğerlerine koşmaya başladım.Sakın zekâmı sorgulamayın.Çünkü ben ölüme koşarak giden takıntılı bir ruh hastasıyım.Yani lakabım bu.Gelen zombilerden birinin kafasına demirimi geçirip diğer zombiye tekme attım. Demirimi diğer zombiden çekip tekme attığım zombinin kafasına geçirdim. Ardından bir kaç tane daha zombi öldürüp ellerimi dizlerime koyarak derin bir nefes aldım.Dövüştüğüm sırada belimdeki çantalar yere düşmüştü. Ellerim ve yüzüm kan içindeydi. Gözlerim Kıvanç'a kaydığında onunda benden kalır yanı olmadığını fark ettim."İyi misin Kıvanç?"Bir eli belindeydi.Göğsü hızla inip kalkıyordu. Başını salladı."Sen nasılsın?"

"İyiyim.İyiyim de..."Gözlerim demir tutan eline kaydı.Kızarmıştı ve kan akıyordu. Fakat akan kan kendi kanıydı.Elimdeki demir kendiliğinden yere düşerken yanına koşup elini tuttum.Elindeki demir yere düşerken rahatsız edici bir ses çıkarmıştı.Elini havaya kaldırıp iki elimin arasına aldım."Çok kötü olmuş. Pansuman yapılması gerekiyor."Birden öfkeyle elini çekti.Niçin öfkelenmişti?

"Bırak elimi!Bir daha bana dokunmayacaksın.Anladın mı?"Bunu sinirlenerek söylemememişti.Bunu sesini yükselterek de söylememişti. Yardım etmemi istemediği için söylemişti."Neden?Niçin yardım etmemi istemiyorsun?"Dudaklarını aralamıştı ama her ne söyleyecekse geri yuttu.

"Gidelim buradan.Çantaları ben taşırım." Onu dinlemek yerine Müdür'ün odasına yöneldim.Eline pansuman yapılması gerekiyordu.Aksi takdirde hem kan kaybından bilincini kaybedecek hem de zombileri etrafımıza toplayacaktı. Odanın önüne geldiğimde önce kapıyı tıklattım.Müdür zombiye dönüşmemiş olabilirdi.İçeriden ses gelmeyince kapıyı açtım.Açmamla gözlerim ayrıldı ve büyük bir çığlık attım.Kafası ipe bağlı olduğu için hareket etmiyordu ama ayakları sallanıyordu.Müdürümüz İnanç Kayık kendini asarak intahar etmişti. Nefes nefese kendimi dışarıya atıp olduğum yere yığıldım.Az önce zombilerle dövüşmüş olabilirdim ama gördüğüm bu görüntü dünyanın en korkunç görüntüsüydü.

"İyi misin?"Kıvanç içeriye göz gezdiriyordu,ne olduğunu anlamış olacak ki kaşları çatıldı.İçeriye geçip bir kaç şeye bakıp yanıma geldi."Karısı adamı aldatmış.O da daha fazla dayanamayıp intahar etmiş."Dedi ve yanıma diz çöktü.Ve ben kendimden bile beklemeyeceğim bir şey yapıp ona sarıldım.Gözyaşlarım ve hıçkırıklarım bir birine karışmıştı.Artık daha fazla dayanacak gücüm kalmamıştı.Birine sarılmaya ve ağlamaya ihtiyacım vardı. Fakat hayatım boyunca böyle biri olmamıştı.Bu kişi Kıvanç mıydı bilmiyordum.Ben sadece sarılmak istiyordum.Sonunda ondan ayrıldığımda kaşlarını çatmış bana bakıyordu."Özür dilerim.Ben sadece...Buna ihtiyacım vardı."Hâlâ gözyaşlarım akıyordu.

"Yaşadıklarımız kolay şeyler değil.Ama bana dokunmamanı söylediğim hâlde dokunman pekte hoş değildi.Hadi, toparlan.Gidiyoruz."Dedi ve ayağa kalktı Beş tane çantayı eline aldı."O bir taneyi de sen al."Dedi ve yürümeye başladı. Ayağa kalkıp tekrar odaya girdim. Duvarda ki ilk yardım dolabından tüm malzemeleri kucağıma alıp odadan çıktım.Yerde duran çantama hepsini doldurdum.Çantamı sırtıma taktım. Kıvanç epey uzaklaşmıştı.Yanına koşup olduğum yerde zıpladım ve ensesine bir şaplak attım.

"Bugün cuma, enseyi kapa!"Dediğimde bana ters bir bakış attı.Dudaklarını aralamıştı ki her ne diyecekse geri yuttu ve birlikte yürümeye devam ettik.Az sonra sınıfa geldiğimizde Gökçe ile Yiğit kendi aralarında bir şey konuşuyorlardı.Esila ve Kaya ise uyumuştu.Fakat Esila başını Kaya'nın omzuna yaslamıştı.Üstünde hâlâ Kaya'nın ceketi vardı.Uzun bir palto olduğu için ikisi de üzerini örtmüştü. Kıvanç elindeki çantaları arka sıraya bıraktı ve sırama geçip oturdu.Bir Kaya'ya bir Esila'ya bakıyordu.Normalde biri benim sırama geçip otursa ağzını burnunu yer değiştirirdim ama içinde bulunduğumuz durumda bunu yapmam doğru olmazdı.Sırtımda ki çantayı kapının yakınında ki masanın üstüne koydum.İçinden tendüriyot ve sargı bezi çıkardım.Biraz da pamuk ile bir şişe su aldım.Kıvanç'ın yanına ulaşıp onu yana ittirip sırama oturdum."Hadi uzat elini." Bu sırada pamuğa bir kaç damla su döküyordum."Anlaman ve için ikinci defa söylemem mi gerekiyor?"Bana dönmüştü ve kaşlarını çatmıştı. Pamuğun kuru tarafını iki dizimin ortasına koydum."Off..."Elimi uzatıp elini tutmuştum ki birden sinirle elini geri çekti.

"Bana dokunmayacaksın!Anlaman için illa ikinci defa söylemem mi gerek!Seni de yardımını da istemiyorum."Dedi ve yanımdan kalktı.Havada kalan elimi yavaşça geri indirdim.Gökçe ile Yiğit bana bakıyordu.Bu sırada Esila gözlerini araladı.

"Noldu?Bir şey mi oldu?Niye sessizsiniz?"Esila uzun süre cevap alamayınca tekrar başını Kaya'nın omzuna yasladı.Dizlerimin ortasında ki pamuğu masanın üstüne koydum ve arkama yaslandım.Başımı kaldırıp tavana baktım.Düşünmem gerekiyordu.

(Saat 7:30 Civarları)

​​​​​​Konuşmuyordum.Daha doğrusu konuşmuyorduk.Gökçe çoktan yemek yiyip duvar dibi arka sırada uyumuştu. Yiğit onun önündeki sırada telefonundan oyun oynuyordu.Kaya ile Esila'da ise hiçbir değişiklik yoktu. Bakışlarımı masama çevirdim. Üzerindeki pamuk kurumuştu.Kaç saat olmuştu ki?"Saat kaç?"Beni umursama mıştı.Kalçasını Öğretmenler masasına yaslayıp dışarıyı seyrediyordu.Ara sıra çaktırmasada başı dönüyordu.Ayağa kalkıp masamın üstündeki malzemeleri alıp Kıvanç'ın yanına ulaştım.Elimde ki malzemeleri masaya bıraktım."Madem sana dokunmama izin vermiyorsun buyur kendin sar.Daha sonra da bir şeyler yiyip temizlen ve yat."Dedim ve arkamı döndüm.

"Niye bana iyi davranıyorsun?Sana o kadar bağırdım ters ters baktım hatta kötü davrandım.Geldiğimizden beridir düşünüyorum.Diyorum ki ya bu kız aptal ya da bir çıkarı var.Aptal olmadığına göre bir çıkarın var.Çıkarın ne?"Tekrar ona döndüm.Yanına yaklaşıp ellerimi göğsümde birleştirirken mavi gözlerimle kahverengi gözlerini uzun uzun seyrettim.

"Seni düşünmem...Hiç mi aklına gelmedi?Dediğin gibi bana bir gün içinde yapılmadık şey bırakmamışsın ama ben yine de seni düşünüyorum. Çünkü her insanda da olduğu gibi benim de bir insafım bir merhametim var.Bir çıkarım yok ve aptal da değilim."

"Kimse kimseye çıkarsız yardım etmez." Derin bir nefes alıp verdim.

"Ben iyi biriyim ve bir insana yardım ediyorum.Benim bir insana yardım etmemi engelleyemezsin Kıvanç."

"Sana kötü davranan birine iyilik yapmak aptallıktır."Hiçbir şey söylemedim.Pamuğa bir kaç damla su damlattım ve masanın üstüne koydum. Elimi uzatıp elini tuttum.Bir elimin üstüne koyup pamukla kanını temizledim.Bunu yaparken canı acımış olacak ki gözlerini yumdu.Elini dudağıma yaklaştırıp üflemeye başladım.Elimdeki kanlı pamuğu masanın üstüne bırakıp diğer elimi yelpaze gibi salladım.Bu sırada o beni seyrediyordu fakat bu sefer yüzünde anlam vermeye çalışan bir ifade vardı. Başka bir pamuğu alıp tendüriyot damlattım.Yarasına sürdüm ve sargı bezini elime alıp sıkıca elini sardım.İşim bittikten sonra çöpleri çöpe attım.Bu sırada Yiğit'in uyuduğunu fark ettim. Yanına ulaşıp telefonunu kapattım ve ceketini üstüne örttüm.Ceketimi katlayıp kafasının altına koydum.Arka sırasında Gökçe uyuyordu.Onunda ceketini üstüne örttüm.Kafasını kollarının üstüne koymuştu.Ardından Esila ve Kaya'nın olduğu sıraya gidip açılmış üstlerini paltoyla örttüm. Etrafıma göz gezdirmeye devam ettiğim sırada Kıvanç gözlerini kısmış beni izliyordu.Çanatalardan birinden ıslak mendili alıp Öğretmenler masasını sildim.Islak mendillerden birini Kıvanç'a uzatıp birini de kendim için aldım. Çöpleri tekrar çöpe atıp dolabıma yöneldim.İçinden iki taraflı,yuvarlak ve siyah renkli mavi kelebekli olan aynamı çıkardım.Yüzümde ki kanları aynaya bakarak siliyordum ki karnım guruldamaya başladı.Aynamı kapatıp cebime attım ve Kıvanç'a döndüm.O da acıkmış olmalıydı.Arka sırada ki çantalardan birinden iki tane şeftalili meyve suyu ve iki çikolatalı kek çıkarıp birer tane de su şişesi aldım.Yanına gidip onun gibi kalçamı masaya yasladım.Elimdekileri ona uzattım. "Umarım şeftalili meyve suyu ve çikolatalı kek seviyorsundur."Pipetimi açıp kutuya sapladım.Koca bir yudum aldım ve çikolatalı kekimi açıp büyük bir iştahla yemeye başladım.Bu sırada Kıvanç'ın yüzünde biraz kan kaldığını fark ettim.Cebimdeki aynayı çıkarıp ona uzattım."Sana dokunmama izin vermiyorsun.Yüzünde biraz kan kalmış. İstersen al sil."Dediğimde ikiletmeden aynayı elimden aldı.Yüzünü sildi ve ıslak mendilin çöpünü masanın üstüne bırakıp aynayı tekrar bana uzattı.

"Siyah ve mavi renk bir de kelebekler her eşyanda var.Niye?Çok mu seviyorsun?"

"Evet.Hem mavi rengi hem de kelebekleri çok seviyorum ama siyah... Bilmiyorum.Galiba iyi hissettiriyor." Elindeki aynayı alıp cebime attım.

"Teşekkür ederim.Hem hayatımı kurtardığın için hem de beni düşündüğün için."

"Rica ederim.Sonuçta koskoca okulda sadece altı öğrenciyiz.Bir birimizi koruyup kollamamız gerekiyor.Ayrıca sen benim ortağımsın değil mi?"

"Ben tek çalışırım."Boşuna puşt demiyorum.

"Daha bugün gruplara ayrıldık.Ne çabuk unuttun?"Dedim alınarak.

"Seni unutmak mümkün mü?"Sözleri beni gülümsetirken o aya bakmaya devam ediyordu."Bana yardım ettin ve hayatımı kurtardın.Karşılığında ne istiyorsun?"Bana dönmüştü.

"Bir şey istemiyorum."

"Bu işten her hangi bir çıkarın yok mu?" Bunu büyük bir şaşkınlıkla sormuştu ve kafasını bana eğip gözlerini belertmişti. Şu anda gözüme çok tatlı geliyordu.

"Yoo.Teşekkür etmene bile gerek yoktu"

"Niye?"İnanamıyormuş gibi soruyordu.

"Sonuçta insaflı ve merhametli bir insan olarak tatlı mı tatlı ortağıma yardım etmem gerekiyordu."Dedim.

"Niye gerekiyordu?Ortağın olduğum için mi yoksa bir birimizi koruyup kollamamız gerektiği için mi?"

"İnsan olduğun için Kıvanç.İnsan olduğun için.Her insan çıkarı için birine yardım etmez.Bazen sadece onun mutlu olması için yardım eder." Sözlerimle önüne döndü.

"Sırf ben...Mutlu olayım diye mi yardım ettin yani?"Buna imkân vermiyormuş gibi konuşuyordu.Ki bence de imkân vermiyordu.

"Evet.Sırf sen mutlu ol diye Kıvanç.Peki niye seni düşündüğümü söylediğimde şaşırdın?"

"Çünkü daha önce kimse beni düşünmedi."Kimse onu düşünmemiş miydi?Kimse ona karşılıksız yardım da mı etmemişti

"Umarım bir gün sana çıkarsız yardım eden ve düşünen birisini bulursun." Başka bir şey söylemedi.Tabii ben de söylemedim.

Sustum.Sustuk.Susuyorduk...

Zaten bugün yaşadıklarımdan sonra uyuyabileceğimi sanmıyordum.Uyusam bile büyük ihtimalle kâbus görecektim. Öylece ayı seyrediyorduk.

Güneş doğacak mı bilmeden...

Ayı seyrediyorduk...

 

 

 

​​​​​

​​​​​

​​​​

Bölüm : 13.12.2024 22:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...