
16.Bölüm
Yazarın Anlatımıyla:
Haftalar öncesinde,Kara Veba Timi daha yeni yeni öğrenmişti Ajan olarak seçildiklerini.Öğle vakti olmuştu.Hava öylesine soğuktu ki dışarıda bedava para dağıtsalar insanlar çıkmadan önce iki defa düşünürdü.Özel Harekat Binası önünde iki asker vardı,bu soğuk dayanılmazdı ama onlar dayanıyordu.Gri binanın içi dışına göre daha tehlikeli ve bir o kadar da güvenilirdi.Kıvanç Korateş gibi biri için ise soğuk havalar sadece cinayet işlemek için uygundu.Karşısında ki deri siyah koltukta Emir oturuyordu. Purosundan derin nefesler alıyor, karşısında ki adamı inceliyordu.Bacak bacak üstüne atmış genç,asi ruhunu her şekilde belli ediyordu.Deri ceketinin cebinden bir sigara da çıkarıp o yaktı.İki parmağının arasında ki sigarayı içine çekerken o da Emir'i inceliyordu.
Emir,"Ateş lakaplı suikastçı sensin demek."dedi purosunu küllük de söndürürken.Kıvanç son dumanını içine çekip sigarasını söndürdü.Bunu öğrenmeleri pekte hoşuna giden bir durum değildi.Nefesini verdi."En başından beri benden şüpheleniyordun. Niye şimdi anlamamış gibi davranıyorsun?"Diye sordu.Emir bıyık altından gülümsedi.Tahmininden zekiydi. "Seninle bir iş yapmak istesem karşılığında ne istersin?"Kıvanç zaten niyetinin bu olduğunu biliyordu. Anlamadığı şey neleri biliyor olduğuydu. "Kendi kurallarıma göre yaşarım.Bana teklifini yap ve haber bekle.Kabul edersem,ki bu sana bağlı."Öne doğru eğildi ve bacaklarını ayırdı.Fısıltıyla, "Uygun bir cinayet ile haber veririm,"dedi. Geri doğrulduğunda Emir'in cevap vermesini beklemedi."Ateş olduğumu nasıl anladın?"Her hangi bir yerde açık vermemişti.Bir delil de yoktu.Tek seçenek birinin ona ihanet etmesiydi. Mavi...Değildi.Kıvanç buna ihtimal bile vermiyordu.O kız ona ihanet etmezdi. Kelebeği ona ihanet etmezdi.
Emir oyunbaz bir tebessümle,"Maviyi öldürmek için geldiğini biliyorum."diye fısıldadı."Çip nerede biliyor musun bilmiyorum ama o kızı öldürürsen sadece bedenini değil,ruhunu hatta kalbini de öldürmüş olacaksın.Sana olan bakışları çok farklı geliyor gözüme. Sana âşık mı?"Kıvanç'ın kaşları çatılmıştı O kızın ona âşık olmadığını elbette ki biliyordu.Sadece merhamet ediyordu o kadar.Ama bakışlarının ve hareketlerinin farklı olduğunu o da anlamıştı.Evde ki ona ait resimler,sürekli gözlerine bakarak dalması.Ona karşı bir şeyler hissedecek kadar aptal değildi ve kolayca bağlanan bir kişiliği de yoktu.Düşünmeden edemedi fakat tüm ihtimallerin ucu açıktı Derin nefesler verirken bir sigara daha yaktı.Sanki sigara içmek düşünmesine yardımcı oluyordu."Bana âşık falan değil. Sadece merhamet ediyor o kadar."
"Kendi katiline mi?"Diye sordu Emir hızla. Aşkın ne olduğunu öğrenecek kadar uzun bir hayat yaşamış,tecrübe edinmişti Kıvanç'ın sigarası bitmişti.Bir tane daha yaktı.Duman gözlerini yakmıyordu artık. "Ateşten korkuyor diye evine bir kaç yemek gönderdim,resim çizmesi için bir kaç malzeme ve mutlu biten kitaplar." Nefes verdi."Sürekli insanlara yardım eden,herkesi düşünen ama kendisini zerre umursamayan çocuk ruhlu bir kadın o.Benim gibi acımasız bir katille işi olmaz."Ayağa kalktı.Daha fazla konuşmak istemiyordu.Emir yine bıyık altından gülümsedi."Sana bir teklifim olacak ama sana biraz zor gelebilir."
"Nedir?"
"Çipin tek taşıyıcısı Mavi değil,bir kaç kişi daha var.Fakat kim olduklarını kimse bilmiyor.Seninle yapacağım anlaşma ise Ajan olmayı kabul ettikten sonra benim için bir kaç şey yapman olacak."Kıvanç tekrar koltuğa oturdu.Kaşları çatıktı.Bu çip hakkında daha fazla bilgi öğrenmeliydi.Ona sadece bir kişi de çip olduğu söylenmişti.Eğer bir çip ile koca bir şehir kuruluyorsa,bir kaç çip ile koca bir ülke kurulabilirdi."Bir adam var.Adam demeye bin şahit istenecek türden.Okula sızmaya çalışıyor ve yok edilmezse başınıza büyük bela olur.Sadece onu öldürmeni istiyorum ama diğerleri gibi bu adamı yakma."
"Ne yapacağıma ben karar veririm.Kim?" Diye sordu çıkarabildiği en kararlı sesle. "Sabahattin Zaim."Bu adamı tanıyordu. Eski bir kumarhane sahibiydi ve borçlarından dolayı tüm sahte şirketlerini ve kumarhanesini kapatmıştı.Anlaşılan o ki çipi satıp para kazanmak isteyen heriflerden biriydi.Onu öldürmek büyük eğlence olacaktı.Tehlikenin habercisi olarak dudakları kıvrıldı.İyi bir gösteri hazırlayacaktı.
"Defileden sonra ki gün okul da öldüreceğim onu.Sahte bir polis ihbarında bulun ve beni alması için bir kaç askerle araba yolla.Herkes benim katil olduğumu düşünürken intahar edeceğim.En azından onlar için."
Asıl olan Ateş'in kendi planıydı.Sürü de ki alfayı devirip yerine geçmek yerine, sürünün kendisine gelmesini sağlıyordu. Peki ya herkesin onu katil gibi görmesinden çekinmezken niçin Kelebeğin korkacağını düşünüyordu?Kelebek ondan korkarsa gerçek bir katil olmayacak mıydı?
MAVİ KARAHANLI
Ellerine kelepçe takılmışdı.Polisler onu sertçe iterek arabanın içine oturtmuştu. Arka tarafımızda ki polisler ceseti torbaya sarıp bir minibüse atarken fısıldaşmalar duymaya devam ediyordum.Herkes onun katil olduğu gerçeğini yüzüme vuruyordu sanki.Kaya Yiğit ile beraber siyah bir arabaya binerken Kıvanç'ın içinde bulunduğu arabaya baktım.Bir katile göre fazla masum gözleri vardı.Tebessüm ederek gözlerime baktı.Tüm bu kargaşadan soyutlanmış bir vaziyette ben de ona gülümsedim.Tüm göz yaşlarım sel olmuştu fakat yine de tebessüm edebiliyordum.Araba hareketlenirken elimi havaya kaldırıp salladım.Bir elveda değildi bu.Yarım kalan her şeyi yüze vurmaktı.
Onun katil olduğunu zaten en başından beri biliyordum fakat bunu bizzat kendi gözlerimle görmek korkutucuydu.Beni de diğer kurbanlarını öldürdüğü gibi öldürecekti ve ben de bir ceset torbasında taşınarak morga kaldırılacaktım.Tıpkı az önce ki gibi. Benim de diğerlerinden bir farkım yoktu Sadece ailemi bulmam için gelecek doğum günüme kadar sürem vardı o kadar.Fakat şimdi hiçbirinin önemi yoktu çünkü o yoktu.O olmadan eski yalnız hayatıma tekrar dönecektim.Belki de en doğrusu buydu.Ondan ayrı kalmaya alışmam gerekiyordu.Kendi katilime bağlanamazdım.En doğru karar ayrılıktı.İmkânsız bir hayaldi. İmkânsız olarak kalacaktı.
🦋🦋🦋
Esila'nın içtiği sigara dumanından rahatsız olarak diğer tarafa oturdum. Okulun ön tarafında bir park vardı ve biz de o parkta oturuyorduk.Aradan beş gün geçmişti.Emir bu durumla ilgileneceğini söyleyerek bizimle olan iletişimini kesmişti.İrem abla bugün bizi bu parktan alacaktı.Ali ise ortalık da görünmüyordu.Beş gündür onu her görmek istediğimizde yasak olduğunu duyarak geri dönüyorduk.Esila annesi gile Kıvanç'ın Londra'ya gittiğini söylemişti.Tabii ki bu gerçekte bizimle birlikte toprağa gömülecekti.Her gün evime gelen tuval,boya ve yemek gelmeye devam ediyordu fakat artık eski iştahım da keyfim de yerinde değildi.Eskiden olduğu gibi bir kaç tabak yemek yiyemiyordum.Hatta bir tabağı bile zorla bitiriyordum.Resim yapmak ise artık zor gibi geliyordu. İlham alabileceğim her hangi bir şey yoktu.Ya da aciz bedenimde fırçayı havaya kaldıracak gücümün bile olmaması.O kadar çok zayıflamıştım ki gerçekten de çocuk gibi görünüyordum.
Tam karşımda ki ana caddeye bakarken birinin bize doğru geldiğini fark ettim. Açelya.Yani sarı çiyan.Ben ayağa kalktığım da Gökçe ile Esila da aynı anda ayaklanmıştı.Açelya'nın yanında geçen gün ki iki kız daha vardı. Karşımızda durdukları anda Açelya kollarını sıvadı.Ha bu dayak yemek istiyordu."Niye geldin?"Gökçe'nin sorusuyla tam bir yumruk atacaktı ki Gökçe önce davranarak bacağına bir tekme attı.Diz üstüne çökerken birinin bana tekme atacağını hissettim. Arkamı döndüğümde gördüğüm kişi büyü yaptığımı söyleyen salaktan başkası değildi.Saçlarından tutup yer de sürüklerken Esila'nın kızın üzerine oturup yumruk attığına şahit oluyordum Gökçe Açelya'nın saçlarını yolarak tekmeler atıyordu.Son gördüğüm şey kafasını iki demirin arasına soktuğuydu.
Elimin altında ki kıza yumruklar atarken artık bayıldığını fark ettim.Bu da fazla dayanıksızdı."Lan bu bayıldı.Ben daha bunu ata bağlayıp sürükleyecektim."Bu ses Gökçe'den başkasına ait değildi. Üçümüz de aynı anda kalkmıştık ki son bir tekme atabilme ümidiyle geriledim.O sırada bir silah sesi tüm parkı doldurdu. Korkuyla arkamı döndüğümde İrem ablanın havaya kurşun sıktığını fark ettim.Yanında Yiğit ile Kaya vardı.İkisi de şok içinde bize bakarken yerde ki çantamı alıp sırtıma taktım.Üzerimde ki gömleğin açılan düğmelerini ilikleyip yanlarında durdum.Kaya şok içinde hepimize göz gezdirirken Esila'nın dövdüğü kız da takılı kaldı.Kızın kolu mosmordu.Şaşkınlık içinde,"Esila kızı öldürdün mü naptın sen?"dedi.Esila da benim gibi üzerini düzeltti.Kafasını iki yana sallayarak masumca gülümsedi. "Ben ona hiçbir şey yapmadım.Altı üstü kız kavgası.Abartmayın,"dediğinde Kaya korkuyla geriledi.Bu kızdan korkulurdu. "Bence bir daha ki sefere daha dayanıklı birilerini dövelim.Bunlar hemen bayıldı." Gökçe'nin söyledikleri ile Yiğit geriledi. İkisi delilerin tekine çattıklarını henüz bilmiyordu.İrem abla kızlara bakıp gözlüğünü düzeltti.Göz rengini bilmiyordum ama güneş veya yağmur fark etmeksizin gözlük taktığını artık biliyordum.Arabaya doğru yöneldiğinde bir kaç adım atıp yanında durdum. Kapıyı açıp sürücü koltuğuna oturdu. Yanında ki yolcu koltuğunun kapısını açıp oturdum.Bu sırada diğer dördü de oturmuştu.Kaya ve Esila yan yanaydı fakat Yiğit sanki Gökçe patlayıcı bomba imiş gibi kapıya yaslanıp minicik kalmıştı.Gökçe en sonunda dayanamayarak,"Noldu çikolata markası,bir şaşırdın sanki?"dedi. Kahkaha atarken Yiğit öfkeyle Gökçe'ye baktı."Ne alâka?"diye sordu.
Gökçe kahkahalarının arasından,"Merak etme,ben seni bayıltarak döveceğim için hiç acı hissetmeyeceksin.Mantık hatası herif."Tekrar kahkaha atarken Kaya ve Esila'nın söylediği şarkı arabayı dolduruyordu."Dudakların bana nasıl da yakınken öyle.Bu rüyadan biri,biri beni uyandırır.Saatler geçmiyor,bu rüzgâr artık esmiyor.Bana senden kalan,hatıralar da yetmiyor.Ellerim üşüyor,fotoğraflar konuşmuyor.Bu zalim dünya da hiçbir şey beni ısıtmıyor."Şarkı son bulurken akan gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim Fazla tanıdıktı bazı şarkılar.Araba durduğu anda kendimi dışarı attım. Temiz havayı içime çeke çeke daha önce kaçırılarak girdiğim binaya bu sefer kendi isteğimle tekrar girdim.İrem abla ve bizimkiler de geldiğinde İrem abla,asansöre bir kart okuttu.Yiğit,"Ajan olunca bize de bundan verecek misiniz?"diye sordu.Bazen mantıksız düşündüğü oluyordu.İrem hiçbir cevap vermeden asansöre girince yanına ulaşıp duvara yaslandım.
Asansör durduğunda gizli bir kata çıktığımızı anlamam uzun sürmemişti. En üst kata çıkmış olmalıydık ve İrem'in niçin kartla girdiğini anlamıştım. Gerçekten gizli bir kattı.Asansörün kapısı açılınca bu sefer farklı bir odaya gelmiştik.Büyük bir salon vardı.Bazı kum torbaları,tahtalar,masanın üzerinde silahlar,şarjörler,mermiler.Nereye düşmüştük biz böyle?Salonun tam ortasında durarak etrafı incelemeye devam ettim.Burası Askerlerin spor yaptığı alanları andırıyordu.Bir dakika... Yoksa bizi de mi çalıştıracaklar?İrem abla bizi yakacak.Hepimiz orta kısımda durduğumuzda Yiğit yerden büyük bir pilates topunu aldı ve Gökçe'nin kafasına fırlattı.Gökçe ne olduğunu anlamazken topu alıp Yiğit'e fırlattı.Kedi köpek gibi didişdikleri sırada tek duyduğum şey Gökçe'nin,"Ay tutulması gibi bir şeysin biliyor musun?Ara sıra insan oluyorsun sonrası yok,"demesi olmuştu.Yalnız çok iyi laf sokuyordu. Gerçi bu gidişle o topu alıp Yiğit'e sokacaktı ama,neyse.Bir ses daha geldi asansörden.Kapısı açılırken bakışlarımı o tarafa çevirdim.
Kalbim ilk defa duracak gibi atıyordu. Sanki bu kadar hızlı atmasının sebebi duracak olmasıydı.Onu görmüştüm.Beş gün sonra ilk defa onu görmüştüm. Salona girer girmez ilk baktığı şey gözlerimdi.Gülümsediğim anda gözlerim dolmuştu.Mutluluktan gözlerim dolmuştu.İlk defa.Bir adım attığım anda bir adım atarak karşımda durdu.Burada ne işi vardı bilmiyordum ama onu özlemiştim.Sanki bir kelebek yanımda kanat çırpıyordu ya da ben öyle hissediyordum.
Özlemek İçin Bir Asıra Gerek Yoktu,
Bazen Bir Saniye De Yetiyordu...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.86k Okunma |
164 Oy |
0 Takip |
20 Bölümlü Kitap |