2. Bölüm

İslam

Risale-i Nur
ilimavcisi

De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Zümer, 9)

ayeti sırrınca İslam'a ve ilmin değerine değineceğiz inşaAllah.

 

Yapılması dinen kesin olarak emredilen işlere "farz" denir. Farzlar sübûtu ve delâleti kesin olan ayet ve hadis delillerine dayanır. Farzı ifa etmek sevabı; terketmek ise azabı gerektirir. Bu çeşit emirleri inkâr eden dinden çıkar. İman, temizlik ve ibadet konularında her ergin ve akıllı müslümanın fert olarak yerine getirmek zorunda olduğu farzların sayısı otuz iki olarak meşhur olmuştur. Ancak İslâm'ın bütün emirleri bunlardan ibaret olmayıp; medenî, borçlar, ticaret, ceza hukuku ve benzeri alanlarda da uyulması gereken prensipler vardır. Otuz iki farz; iman, İslâm, abdest, gusül, teyemmüm ve namaz konularına aittir. Bunları yedi maddede açıklamaya çalışacağız inşaAllah.

 

A. İmanın Şartları. Altı tane olup Cibril hadisinde şöyle ifade edilmiştir: "İmân; Allah'a, O'nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, hayır ve şerriyle kadere inanmaktır" (Buhârî, İmân, 37; Müslim, İmân, I).

 

a. Allah'a iman*. Allah, bütün varlıkları yoktan var eden, yöneten, başlangıcı ve sonu olmayan, sonsuz güce sahip yüce yaratıcıdır. "De ki, göklerin ve yerin rabbi kimdir? De ki Allah'tır" (er-Ra'd, 13/16).

 

b. Meleklere iman *. Melekler; Cenab-ı Hakk'ın nuranî, latîf yaratılışlı, güçlü bir takım kulları olup; istedikleri şekle girebilen, yorulmaz, usanmaz, üremez, daima Allah'a itaat üzere bulunan varlıklardır. "Üzerinizde zaptedici melekler vardır. Onlar şerefli kâtiplerdir. İşlediklerinizi bilirler" (İnfitâr, 82/10-12).

 

c. Kitaplara iman*. Allah, peygamberleri vasıtasıyla insanlığa kitaplar göndermiş; emir, yasak, va'd, mükâfat ve ceza hükümlerini onlara ulaştırmıştır. İlk peygamberlere sayfalar, Musâ, Dâvud, İsa ve Hz. Muhammed'e sav kitap halinde vahyini duyurmuştur. "Allah bir insanla karşılıklı konuşmaz. Ancak vahiyle yahut perde arkasından konuşur, yahut bir elçi (melek) gönderip izniyle dilediğini vahyeder" (eş-Şurâ, 42/51).

 

d. Peygamberlere iman*. Allah, insanlardan bazılarını elçi olarak görevlendirmiş, emir ve yasaklarını insanlara onlar vasıtasıyla ulaştırmıştır.

 

"Şüphesiz biz, her millet içinde; Allah'a kulluk edin, şeytandan kaçının diye bir elçi gönderdik" (en-Nahl, 16/36); "Peygamberlerden kimini daha önce sana anlattık; kimini de anlatmadık" (en-Nisâ, 4/164).

 

e. Ahirete iman *. İnsan, bedeni varlığı ölünce kabir hayatına geçer; kıyamet kopunca da insanoğlu kabirlerden kalkacak ve böylelikle ahiret hayatı başlayacaktır. Orada insan, dünyada yaptığı işlerin durumuna göre, Cennet veya Cehennemdeki yerini alır, sonsuz ve yeni bir yaşamın içine girer. Kur'an-ı Kerim'de ahiretten söz eden pek çok ayet vardır: Yüce Allah takva sahiplerinin niteliklerini belirtirken; "Onlar ahirete kesin bir kanaatle inanırlar" (el-Bakara, 214) buyurur.

 

f. Kaza ve kadere iman *. Cenab-ı Hakk'ın, insanın ileride yapacağı iyi ve kötü şeyleri ezelde bilip yazmasına "kader"; zamanı gelince ezelî ilmine uygun olarak o eşyayı veya olayları yaratmasına da "kaza" denir. Kader, Allah'ın ilim sıfatının ürünüdür.

Not: Verilen cüz-i iradeyi hiçe sayıp yanlış yollara sapıp kaderim böyleymiş demeyelim lütfen. Elimizden geleni yapalım ve sonucu Allah'a bırakalım.

Ayette şöyle buyurulur: "Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şey için bir ölçü koymuştur" (et-Talâk, 65/3).

Hz. Peygamberimiz; "Sizden hiçbir kimse yoktur ki, Allah onun cennetteki veya cehennemdeki yerini yazmış olmasın..." (Buhârî, Cenâiz, 83; Tefsîru Sure, XCII/6; Müslim, Kader, I; İbn Mâce, Mukaddime, 10).

 

B. İslamın Şartları. Beş tane olup, bir hadiste şöyle ifade edilmiştir: "İslâm beş şey üzerinde kuruldu: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Hz. Muhammed'in sav Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmek; namaz kılmak; zekât vermek; Ka'beyi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak" (Buhârî, İmân, I, II; Müslim, İmân, 19-22; Tirmizi, İmân, III; Nesâî, İmân, 13).

 

a. Allaha ve peygamberine iman etmek ve bu imanı açıklamak. Ayette şöyle buyurulur: "Allaha iman edin. Allah'a ve sözlerine iman eden, okuyup yazması olmayan, Allah'ın elçisi Peygamber (s.a.s)'e de iman ediniz" (el-A'râf; 7/158).

 

b. Namaz* kılmak. Kur'an-ı Kerim'in bir çok yerinde; "Namazı kılınız, zekâtı veriniz" Bakara / 110

bir ayette de; Bütün namazları ve orta namazı (ikindiyi) muhâfaza ediniz" (el-Bakara, 2/238) buyurulur.

 

Not: Peki niçin namaz kılarız?

Çünkü bu sayede Allah'a cc tesbih, tazim (hürmet) ve şükür ederiz.

 

e. Zekât* vermek. Kur'an-ı Kerim'de "Zekâtı veriniz" (el-Bakara, 2/43); "Onların mallarında dilencinin ve yoksulun bir payı vardır" (el-Meâric, 70/25) buyurulur.

 

d. Haccetmek. Müslüman, ergin, akıllı, hür, yeterli vakte sahip, sağlıklı, gidiş-geliş süresi içinde yol masrafı ile kendisinin, eş ve çocuklarının geçimi temin edilen kimselere, ömründe bir defa hac farzdır. Kur'an'da şöyle buyurulur: "Yoluna gücü yeten herkesin, o Ev'e hac etmesi Allah'ın bir hakkıdır" (Âl-i İmrân, 3/97).

 

e. Oruç* tutmak. Ergin, akıllı her müslümanın üzerine Ramazan orucu farzdır. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Ey iman edenler! sizden önceki ümmetlere oruç farz kılındığı gibi size de farz kılındı" (el-Bakara, 2/ 183).

 

C. Abdestin Farzları. Abdest üç organı su ile yıkamak ve başı meshetmekten ibaret bir temizliktir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Ey inananlar! Namaz kılmak istediğiniz zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı da (yıkayın)" (el-Mâide, 5/6). Abdestin farzları dörttür.

 

a. Yüzü yıkamak. Tüy bitimi ile çene altı ve iki kulak arasında kalan yüzü bir defa yıkamak farzdır.

 

b. Elleri yıkamak. Dirseklerle birlikte kolları yıkamak gerekir.

 

c. Başa meshetmek. Başın dörtte birini meshetmek gerekir. Bazı bilginler başın çok az bir kısmının, hattâ saçın bir iki telini meshetmenin yeterli olduğunu söylerler.

 

d. Ayakları yıkamak. Topuklarla birlikte iki ayağı yıkamak gerekir.

 

Kur'an-ı Kerim'e el sürmek, namaz kılmak ve Ka'be'yi tavaf etmek için abdestli bulunmak şarttır.

 

D. Guslün Farzları. Cünübün, hayız ve nifası kesilenin boy abdesti alması farzdır. Guslün farzları üçtür. Ayette şöyle buyurulur: "Eğer siz cünüp iseniz, tertemiz yıkanınız " (el-Mâide, 5/6).

 

a. Ağzı yıkamak (mazmaza*). Boy abdestinde ağız ve burun yüzden sayılır.

 

b. Burnu yıkamak (istinşak *).

 

c. Bütün vücudu yıkamak. Vücud hiç bir yeri kuru kalmayacak şekilde yıkanmalıdır. Saç diplerine suyun ulaşması yeterli olup, kadınların uzun olan saç örgülerini çözmeleri gerekmez.

 

 

E. Teyemmümün Farzları. Su bulunmadığı veya bulunup da kullanma imkânı olmadığı zaman temiz toprak veya kum ve kerpiç gibi toprak cinsinden bir şeye ellerini sürüp yüzü ve kolları meshetmeğe teyemmüm denir. Teyemmüm abdest ve gusül yerine geşer. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Su bulamadığınız taktirde temiz toprağa teyemmüm ediniz" (el-Mâide, 5/6). Teyemmümün farzı ikidir.

 

a. Niyet etmek. b. Elleri toprağa veya toprak cinsinden bir şeye iki kere vurup, yüzü ve kolları meshetmek.

 

F. Namazın Şartları. Namazın dışında kalan, fakat namaz kılabilmek işin mutlaka yapılması gereken şeye "şart" denir. Namazın şartları altı tanedir.

 

a. Hadesten temizlenmek. Abdestsizlik, cünüplük, âdet veya lohusa hâlinde bulunmaya "hades" denir. Abdest veya boy abdesti almak suretiyle hadesten temizlenme meydana gelmiş olur (bk. el-Mâide, 5/6).

 

b. Necâsetten temizlenmek. Vücutta, elbisede veya namaz kılınacak yerde bulunan pisliği (necâseti) temizlemek gerekir. Bu, namaz kılabilmek için bir ön şarttır (el-Müddessir, 74/4; ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletüh, Dimaşk 1985, I, 871).

 

c. Setru'l-avret. Bakılması haram olan yerleri örtmek demektir. Avret yerleri, erkekte göbekten diz kapağına kadar (diz kapağı dahil); kadınlarda el, yüz, ayakları hariç bütün vücuttur. Ayette şöyle buyurulur:

Ahzab Suresi 59. Ayet

"Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle: (Dışarı çıkarken) dış örtülerini (cilbablarını) üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınıp eziyet edilmemeleri için daha uygundur. Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir."

 

d. İstikbâl-i kıble. Namazda kıbleye yönelmek demektir. Kur'an-ı Kerim'de; "Yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Siz de olduğunuz yerde yüzünüzü onun tarafına döndürünüz" (el-Bakara, 2/144) buyurulur.

 

e. Vakit. Vakit girmeden namaz farz olmaz. Bu bakımdan namaz vakitlerinin belirlenmesi önemlidir. Farz namazların vakitleri bir hadiste şöyle ifade edilmiştir: "Sabah namazının vakti, ufukta güneşin kenarının belirmesinden hemen öncesine kadardır; öğlen namazının vakti, güneşin, gökyüzünün ortasından sağa kaymasından itibaren başlar; ikindi oluncaya kadar sürer. İkindinin vakti, güneş sararıp çemberi tamamen ufukta görünmez oluncaya kadardır. Akşamın vakti, güneşin batmasından, şafak'ın kaybolmasına kadar sürer. Yatsının vakti de gece yarısına başka bir rivayette tan yeri ağarıncaya kadardır" (Müslim, Mesâcid, 31).

 

Vitir namazı da yatsı namazının vakti içinde ve bu namazdan sonra kılınır (İbn Hanbel, Müsned, VI, 7).

 

f. Niyet. İbadeti diğer alışkanlıklardan ayırmak ve namazı Allah rızası için kılmak üzere kalp ve düşüncenin yönelişine niyet denir. Namaz vakitleri içinde aynı cins ibadet birden çok yapılabildiği için, kılınacak namaz çeşidi belirlenerek niyet etmek şarttır. Kur'an'da şöyle buyurulur: "Onlar, dini sadece Allah'a tahsis ederek, hakka eğilerek, ancak Allah'a ibadet etmekle, namazı kılmakla ve zekâtı vermekle emrolunmuşlardır. İşte dosdoğru din budur" (el-Beyyine, 98/5). Hz. Ömer'in naklettiği şu hadis, niyet konusundaki genel prensibi oluşturur:

"Ameller niyetlere göredir. Herkes niyet ettiği şeyi görecektir" (Buhârî, Bedül-Vahy,I; Müslim, İmâre,155; Ebû Dâvud, Talâk, 11). Başka bir hadis de şöyledir: "Allah, sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, fakat sizin kalplerinize ve amellerinize bakar" (Müslim, Birr, 32; İbn Mâce, Zühd, 9; İbn Hanbel, II, 285).

 

G. Namazın Rükünleri. Namazın sıhhatli olması için yapılması gereken ve namazı oluşturan ana unsurlara "rükün" denir. Namazın rükünleri altıdır.

 

a. İftitah tekbiri. Namaza başlama tekbiri olup, buna "tahrime" de denir. Yemek, içmek, konuşmak gibi namaz dışında yapılması mübah olan şeyleri bu tekbir yasakladığı işin "tahrime" adını almıştır. Tekbirin "Allah her şeyden yücedir" anlamına gelen "Allahu ekber" veya bu anlamda bir zikir olması gerekir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:

 

"Rabbinin adını anıp namaz kılan, arınan, kurtuluşa ermiştir" (el-A'lâ, 87/15); "Kalk insanları uyar, Rabbini yücelt!" (el-Müddessir, 74/2,3). Hadis-i şeriflerde şöyle buyurulur:

 

"Namazın anahtarı temizlik, başlaması tekbir ve bitmesi selâm iledir" (Ebû Dâvud, Tahâre, 31; Salât, 73; Tirmizî, Tahâre, III, Mevâkît, 62);

 

"Allah, bir kimsenin namazını, abdesti yerli yerince almadıkça, kıbleye yönelmedikçe ve sonra Allâhu Ekber demedikçe kabul etmez " (Buhârî, Hıyel, II; Tirmizî, Tahâre, 56; İbn Hanbel, II, 318). Ebû Hanîfe ve Ebû Yusuf'a göre namazda iftitah tekbiri rükün değil bir şarttır.

 

b. Kıyâm. Ayakta durmak demektir. Farz ve vacib namazlarda ayakta durmak farzdır. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: Namazlara ve orta namaza devam edin. Gönülden boyun eğerek Allah'ın huzurunda ayakta durun" (el-Bakara, 2/382). Hadiste; "Namazı ayakta kıl" (Buhârî, Taksîr, 19; Tirmizî, Mevâkît, 157; Ebû Dâvud, Salât, 175; İbn Mâce, İkâme, 139) buyurulur.

 

c. Kıraat. Okumak demektir. Farz namazların iki rek'atinde, vitir ve nâfile namazların bütün rek'atlarında bir ayet olsun Kur'an okumak farzdır. Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre farz olan, uzun bir ayet veya kısa üç ayet okumaktır. Kur'an'da; "O halde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun" (el-Müzzemmil, 73/20) buyurulur. Hz. Peygamber namazını yanlış kılan bir sahabiye namazı tarif ederken; "Sonra Kur'an-ı Kerim'den kolayına gelen yeri oku" buyurmuştur (Buhârî, Ezân, 95,122; Müslim, Salât, 45; Tirmizî, Salât, 110). Hanefiler bu delillere dayanarak Fâtiha Süresi veya başka ayet okumanın yeterli olduğunu, ancak Fâtiha'yı tercih etmenin farz değil, vâcib hükmünde olduğunu söylerler. Çünkü Ebû Hureyre (r.a)'den rivayete göre Allah Resulü şöyle buyurmuştur: "Kim, kendisinde Fâtihayı (ümmül-kitab) okumadığı bir namaz kılarsa bu namaz eksiktir" (Müslim, Salât, 38, 41; Ebû Davud, Salât,132; Tatavvu ; 13; Tirmizî, Salât, 116, 166). Şâfiî, Mâlik ve Ahmed b. Hanbel ise bu son delile dayanarak namazda Fâtiha okumayı farz olarak kabul ederler (İbnü'l-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, 193, 205, 322 vd.; el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi', I,110; ez-Zühaylî, a.g.e., I, 645 vd.).

 

d. Rükü. Eğilmek, rükü etmek, boyun eğmek demektir. Terim olarak, namazda ellerin diz kapaklarına ermesiyle, sırt ve baş aynı seviyede olacak şekilde eğilmektir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin" (el-Hac, 22/77); "Rukû edenlerle beraber rükû ediniz" (el-Bakara, 2/43; Bkz. el-Bakara, 2/125; Âl-i İmrân, 3/43; el-Mâide, 5/55; el-Hac, 22/26; Sâd, 38/24; et-Tevbe, 9/ 112).

 

Namazını eksik kılan kimseye Hz. Peygamber namazı tarif ederken; "... Sonra vücûdun sükunet (itmi'nân) bulacak şekilde rükû yap" (Buhârî, Ezân, 95, 122, İsti'zân, 18, Eymân, 15; Müslim, Salât, 45; Tirmizî, Salât, 110; Nesâî, İftitâh, 7). Ebû Hanîfe ve Muhammed'e göre rükû ile ilgili ayetlerde itmi'nân'dan söz edilmemesi ve bu konudaki hadislerin de haber-i vahid kabilinden olması nedeniyle, rükûda itmi'nân (tama'nîne) farz değil, vacibtir. Diğer mezhep müctehidleri ise bunu farı olarak kabul etmişlerdir (eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, II, 268; İbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, 193; ez-Zühaylî, a.g.e., I, 655 vd).

 

e. Sücûd *. Secde etmek; boyun eğmek, alçak gönüllülük göstermek demektir. Terim olarak, namaz kılanın en az alnının bir kısmını ve ayaklarını toprak veya başka bir şey üzerine, yere koymasıdır. Tam secde; ellerin, dizlerin, ayakların ve burunla birlikte alnın yere konulmasıyla gerçekleşir. Kur'an'da; "Ey iman edenler, rükû edin ve secde edin " (el-Hac, 22/77) buyurulur. Hz. Peygamber de namazını eksik kılan kimseye namazı anlatırken; "... Sonra vücûdun sükûnet (itmi'nân) bulacak şekilde secde et" (Buhârî, Ezân, 95, 122; İsti'zân, 18; Müslim, Salât, 45) buyurmuştur.

 

f. Ka'de-i ahîre*. Son oturuş demektir. Namazların sonunda "Tahiyyât"ı okuyacak (teşehhüd) kadar oturmak da namazın bir farzı, bir rüknüdür. Kur'an-ı Kerim'de, Allah'a oturarak ibadetten söz eden genel anlamlı ayetler vardır. "Onlar, ayakta iken, otururken, yanları üzere yatarken Allah'ı zikrederler" (Âl-i İmrân, 3/191). Hz. Peygamber, Abdullah b. Mes'ûd (r.a)'a namazı tarif ederken;

 

"Sen tahıyyâtı okuduğun veya oturuşu yaptığın zaman namazın tamam olmuştur" (eş-Şevkânî, a.g.e., II, 298; ez-Zeylaî, Nasbu'r-Râye, I, 424). Burada Resulullah (s.a.s) namazın tamam olmasını fiile bağlamıştır. O da oturmaktır. Tahıyyâtın okunması Hanefilere göre farz değil vacibtir.

 

-Alıntı-

 

 

Dinin Emir ve Yasaklarının Önemlileri

 

1. Allah-ü Teàlâ'yı bilip ibadet etmek.
2. Helâlinden yemek ve içmek!
3. Abdest almak.
4. Beş vakit namaz kılmak.
5. Cünüplükden gusletmek.
6. Kişinin rızkına Allah-ü Teàlâ'nın kefil olduğunu hak bilmek.

Ağaçlar ve aciz bebekler gibi zayıf yaratıkların rızkı gönderilir ve akıl ve iradesi gelince bebeğe gelen süt kesilir. Bundan sonraki zaruri rızık için de insanın akıl ve iradesini kullanması gerekir. İşte kazanılan bu rızkı da Allah'tan bilmek gerek.

"İnsan için ancak çalıştığı vardır." (Necm, 53/39)

7. Helâlden pâk libas giymek.
8. Hakk'a tevekkül etmek.

Tevekkül: Kendine ait vazifeyi yaptıktan sonra neticesini Allah'a bırakmak.
9. Kanaat etmek.
10. Nîmetlere mukabil Hak Teàlâ'ya şükretmek.
11. Hak'tan gelen kazàya razı olmak.
12. Belâlara sabretmek.
13. Günahlara hemen tövbe etmek.
14. İhlâs üzere ibadet etmek/yaşamak.
15. Şeytanı düşman bilmek!
16. Kur'an'ı hüccet tutmak.

HÜCCET: Senet. Vesika. Delil. Bir iddiânın doğruluğunu isbat için gösterilen resmi vesika. * Şâhid.

17. Ölümü hak bilmek.
18. Hak Teàlâ'nın sevdiğini sevip, sevmediğinden kaçmak.
19. Babaya ve anaya iyilik etmek.
20. El-emrü bil-ma'ruf ve nehy-ü anil münker yapmak (iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak).
21. Akrabayı ziyaret etmek (sıla-i rahim yapmak).
22. Emânete hıyânet etmemek.
23. Dâimâ Allah-ü Teàlâdan korkup, ferahı terk etmek.
24. Allah-ü Teàlâ'ya ve Rasûlüne itaat etmek.
25. Günahlardan kaçıp ibadetle meşgul olmak.
26. Din reislerine itaat etmek.
27. Aleme ibret nazarıyla bakmak.
28. Tefekkür etmek.
29. Dilini fuhuş sözlerden korumak.
30. Kalbini pâk tutmak.
31. Hiç kimse ile alay etmemek.
32. Harama bakmamak.
33. Sözlerinde sàdık olmak.
34. Kulağını münkerâtı dinlemekten men etmek.

MÜNKERÂT: (Münker. C.) Haram işler. Şeriatın menettiği, Allah'ın yasak kıldığı şeyler.

35. İlim taleb etmek.
36. Kile ve terazisini hak üzere tutmak.

KİLE: 40 litrelik hububat ölçüsü. Eski bir ağırlık ölçüsü.

37. Hakk'ın azabından emin olmayıp dâimâ korkmak.
38. Fukaraya sadaka vermek ve yardım etmek.
39. Hakk'ın rahmetinden ümidini kesmemek.
40. Nefs-ü hevâsına uymamak.
41. Allah rızası için yemek yedirmek.
42. Kifayet -lüzumlu- miktarı rızık taleb etmek.
43. Malının zekâtını vermek.
44. Hayız ve nifas halinde iken eşine yaklaşmamak. (Kadınların adet ve lohusalık dönemlerinde cinsel ilişkiden uzak durmak.)
45. Cem-i mâsiyetten -günahlardan uzak durarak- kalbini pâk tutmak.
46. Kibirliliği terk etmek.
47. Baliğ olmamış yetimin malını muhafaza etmek.
48. Taze gençlere yakın olmamak.
49. Mâlî ve bedenî kudreti olduğu zaman hac etmek.
50. Zulümle kimsenin malını yememek.
51. Hakk'a şirk koşmamak.
52. Zinâdan kaçınmak.
53. Şarap ve içki içmemek.
54. Yalan yere yemin etmemek.

👇🏼++++++++++++++++++++++👇🏼

Allah'ın cc meşhur isimleri:

En yüce sıfatlar, misaller ve temsiller Allah'ındır. Nahl

1. Allah (اللَّهُ): Tek yaratıcının özel ismi, varlığı zorunlu olan, bütün kemâl sıfatları kendisinde toplayan hakiki ma‘bûd Allah’tır.

2. er-Rahmân (الرَّحْمنُ): Kâinatta sonsuz merhametiyle lütuf ve ihsanda bulunan Allah’tır.

3. er-Rahîm (الرَّحِيمُ): Rahmetiyle ahirette müminleri kuşatan Allah’tır.

4. el-Melik (الْمَلِكُ): Bütün varlıkların sahibi ve hükümdârı Allah’tır.

 

 

5. el-Kuddûs (الْقُدُّوسُ): Eksiklik ve kusurlardan uzak, bütün kemâl sıfatları kendisinde toplayan Allah’tır.

6. es-Selâm (السَّلاَمُ): Esenlik ve selamet veren, yok oluştan münezzeh olan Allah’tır.

7. el-Mü’min (الْمُؤْمِنُ): Güven veren, kullarına emniyet sağlayan Allah’tır.

8. el-Müheymin (الْمُهَيْمِنُ): Kâinatı gözetip yöneten, her şeyi hükmü altına alan Allah’tır.

9. el-Azîz (الْعَزِيزُ): Ulu, galip ve izzet sahibi Allah’tır.

 

 

10. el-Cebbâr (الْجَبَّارُ): Kudretiyle dilediğini yaptıran Allah’tır.

11. el-Mütekebbir (الْمُتَكَبِّرُ): Büyüklükte eşi olmayan, yüce Allah’tır.

12. el-Hâlik (الْخَالِقُ): Her şeyi hikmetle yaratan Allah’tır.

13. el-Bâri’ (الْبَارِئُ): Maddesiz ve örneksiz yaratan Allah’tır.

14. el-Musavvir (الْمُصَوِّرُ): Her şeye şekil ve suret veren Allah’tır.

 

 

15. el-Gaffâr (الْغَفَّارُ): Günahları çokça bağışlayan Allah’tır.

16. el-Kahhâr (الْقَهَّارُ): Her şeye üstün gelen Allah’tır.

17. el-Vehhâb (الْوَهَّابُ): Karşılıksız nimetler veren Allah’tır.

18. er-Rezzâk (الرَّزَّاقُ): Rızık veren Allah’tır.

19. el-Fettâh (الْفَتَّاحُ): Hayır kapılarını açan, adaletle hükmeden Allah’tır.

 

 

20. el-Alîm (الْعَلِيمُ): Her şeyi bilen Allah’tır.

21. el-Kâbız (الْقَابِضُ): Dilediğine rızkı daraltan Allah’tır.

22. el-Bâsıt (الْبَاسِطُ): Dilediğine rızkı genişleten Allah’tır.

23. el-Hâfıd (الْخَافِضُ): Dilediğini alçaltan Allah’tır.

24. er-Râfi‘ (الرَّافِعُ): Dilediğini yükselten Allah’tır.

 

 

25. el-Mu‘izz (الْمُعِزُّ): Şeref ve izzet veren Allah’tır.

26. el-Müzill (الْمُذِلُّ): Dilediğini zelil eden Allah’tır.

27. es-Semî‘ (السَّمِيعُ): Her şeyi işiten Allah’tır.

28. el-Basîr (الْبَصِيرُ): Her şeyi gören Allah’tır.

29. el-Hakem (الْحَكَمُ): Nihai hükmü veren Allah’tır.

 

 

30. el-Adl (الْعَدْلُ): Mutlak adalet sahibi Allah’tır.

31. el-Latîf (اللَّطِيفُ): Gizli lütuflar veren Allah’tır.

32. el-Habîr (الْخَبِيرُ): Her şeyden haberdar olan Allah’tır.

33. el-Halîm (الْحَلِيمُ): Çok sabırlı olan Allah’tır.

34. el-Azîm (الْعَظِيمُ): Yücelikte eşi olmayan Allah’tır.

 

 

35. el-Gafûr (الْغَفُورُ): Çok bağışlayan Allah’tır.

36. eş-Şekûr (الشَّكُورُ): İyiliklere karşılığı kat kat veren Allah’tır.

37. el-Aliyy (الْعَلِيُّ): Çok yüce olan Allah’tır.

38. el-Kebîr (الْكَبِيرُ): Pek büyük olan Allah’tır.

39. el-Hafîz (الْحَفِيظُ): Her şeyi koruyan Allah’tır.

 

 

40. el-Mukît (الْمُقِيتُ): Her varlığa gıdasını veren Allah’tır.

41. el-Hasîb (الْحَسِيبُ): Hesap gören Allah’tır.

42. el-Celîl (الْجَلِيلُ): Azamet ve ululuk sahibi Allah’tır.

43. el-Kerîm (الْكَرِيمُ): Çok cömert olan Allah’tır.

44. er-Rakîb (الرَّقِيبُ): Her şeyi gözeten Allah’tır.

 

 

45. el-Mücîb (الْمُجِيبُ): Dualara icabet eden Allah’tır.

46. el-Vâsi‘ (الْوَاسِعُ): İlim ve rahmeti her şeyi kuşatan Allah’tır.

47. el-Hakîm (الْحَكِيمُ): Hikmetle iş yapan Allah’tır.

48. el-Vedûd (الْوَدُودُ): Çok seven ve sevilen Allah’tır.

49. el-Mecîd (الْمَجِيدُ): Şanı yüce olan Allah’tır.

 

 

50. el-Bâis (الْبَاعِثُ): Ölüleri dirilten Allah’tır.

51. eş-Şehîd (الشَّهِيدُ): Her şeye şahit olan Allah’tır.

52. el-Hakk (الْحَقُّ): Gerçek olan Allah’tır.

53. el-Vekîl (الْوَكِيلُ): İşlerin vekili olan Allah’tır.

54. el-Kaviyy (الْقَوِيُّ): Çok güçlü olan Allah’tır.

 

 

55. el-Metîn (الْمَتِينُ): Sarsılmaz kuvvet sahibi Allah’tır.

56. el-Velî (الْوَلِيُّ): Dost ve yardımcı olan Allah’tır.

57. el-Hamîd (الْحَمِيدُ): Övülmeye layık olan Allah’tır.

58. el-Muhsî (الْمُحْصِي): Her şeyi sayıp bilen Allah’tır.

59. el-Mübdi‘ (الْمُبْدِئُ): İlk defa yaratan Allah’tır.

 

 

60. el-Muîd (الْمُعِيدُ): Tekrar dirilten Allah’tır.

61. el-Muhyî (الْمُحْيِي): Hayat veren Allah’tır.

62. el-Mümît (الْمُمِيتُ): Ölümü yaratan Allah’tır.

63. el-Hayy (الْحَيُّ): Diri olan Allah’tır.

64. el-Qayyûm (الْقَيُّومُ): Her şeyi ayakta tutan Allah’tır.

 

 

65. el-Vâcid (الْوَاجِدُ): Hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah’tır.

66. el-Mâcid (الْمَاجِدُ): Şan ve kerem sahibi Allah’tır.

67. el-Vâhid (الْوَاحِدُ): Tek olan Allah’tır.

68. es-Samed (الصَّمَدُ): Herkesin muhtaç olduğu Allah’tır.

69. el-Kâdir (الْقَادِرُ): Gücü yeten Allah’tır.

 

 

70. el-Muqtadir (الْمُقْتَدِرُ): Sınırsız kudret sahibi Allah’tır.

71. el-Mukaddim (الْمُقَدِّمُ): İstediğini öne alan Allah’tır.

72. el-Muahhir (الْمُؤَخِّرُ): İstediğini geri bırakan Allah’tır.

73. el-Evvel (الأَوَّلُ): Başlangıcı olmayan Allah’tır.

74. el-Âhir (الآخِرُ): Sonu olmayan Allah’tır.

 

 

75. ez-Zâhir (الظَّاهِرُ): Varlığı apaçık olan Allah’tır.

76. el-Bâtın (الْبَاطِنُ): Gizli olan, her şeyi bilen Allah’tır.

77. el-Vâlî (الْوَالِي): Her işi yöneten Allah’tır.

78. el-Müteâlî (الْمُتَعَالِي): Çok yüce olan Allah’tır.

79. el-Berr (الْبَرُّ): Çok iyilik eden Allah’tır.

 

 

80. et-Tevvâb (التَّوَّابُ): Tövbe kabul eden Allah’tır.

81. el-Müntakim (الْمُنْتَقِمُ): İntikam alan Allah’tır.

82. el-Afüvv (الْعَفُوُّ): Çok affeden Allah’tır.

83. er-Raûf (الرَّؤُوفُ): Çok şefkatli olan Allah’tır.

84. Mâlikü’l-Mülk (مَالِكُ الْمُلْكِ): Mülkün gerçek sahibi Allah’tır.

 

 

85. Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm (ذُو الْجَلاَلِ وَالإِكْرَامِ): Celal ve ikram sahibi Allah’tır.

86. el-Muksit (الْمُقْسِطُ): Adaletle hükmeden Allah’tır.

87. el-Câmi‘ (الْجَامِعُ): Toplayan Allah’tır.

88. el-Ganî (الْغَنِيُّ): Hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah’tır.

89. el-Muğnî (الْمُغْنِي): Zengin eden Allah’tır.

 

 

90. el-Mâni‘ (الْمَانِعُ): Engelleyen Allah’tır.

91. ed-Dârr (الضَّارُّ): Zarar verici şeyleri yaratan Allah’tır.

92. en-Nâfi‘ (النَّافِعُ): Fayda veren Allah’tır.

93. en-Nûr (النُّورُ): Aydınlatan Allah’tır.

94. el-Hâdî (الْهَادِي): Doğruya ileten Allah’tır.

 

 

95. el-Bedî‘ (الْبَدِيعُ): Eşi benzeri olmayan Allah’tır.

96. el-Bâkî (الْبَاقِي): Sonsuz olan Allah’tır.

97. el-Vâris (الْوَارِثُ): Her şeyin sahibi olan Allah’tır.

98. er-Reşîd (الرَّشِيدُ): Doğruya yönelten Allah’tır.

99. es-Sabûr (الصَّبُورُ): Çok sabırlı olan Allah’tır.

 

Mukim مُق۪يمُ : Kalan, yerleşen Allah'tır.

Ferd فَرْدُ : Eşi benzeri olmayan Allah'tır.

Vitr وِتْرُ : Tek olan Allah'tır.

Cemil جَم۪يلُ : Sonsuz güzellik sahibi olan Allah'tır.

Settar سَتَّارُ : Örten, gizleyen, kapayan Allah'tır.

Kahir قَاهِرُ : Üstün gelen Allah'tır.

Allam عَلَّامُ : En çok bilen Allah'tır.

Şeehid شَاهِدُ : Bilen, tanıyan Allah'tır.

Kefiil كَف۪يلُ : Borcu üzerine alan Allah'tır.

Karib قَر۪يبُ : Yakın Allah'tır.

Mubin مُب۪ينُ : Açık, açıklayan Allah'tır.

Tahir طَاهِرُ : Temiz, pak Allah'tır.

Mücemmil طَاهِرُ : Güzel yaratan Allah'tır.

Müfeddil مُفَضِّلُ : Üstün tutan Allah'tır.

Müzhir مُظْهِرُ : İzhar edici, göstərici Allah'tır.

Münim مُنْعِمُ : Nimet veren, nimetlendiren Allah'tır.

Deyyan دَيَّانُ : Mükafat ve mücazatı hakkıyla veren Allah'tır.

Sultan سُلْطَانُ : Hakimiyet sahibi, padişah Allah'tır.

Hannan حَنَّانُ : Rahmetlerin en latif cilvesini gösteren Allah'tır.

Mennan مَنَّانُ : Çok ihsan eden ve bol nimet veren Allah'tır.

Habib حَب۪يبُ : Sevilen, dost Allah'tır.

Atuf عَطُوفُ : Çok merhametli olan Allah'tır.

Maruf مَعْرُوفُ : Tanınan, məşhur olan Allah'tır.

Eman اَمَانُ : Korkusuzluk, eminlik sahibi Allah'tır.

Müstean مُسْتَعَانُ : Kendisinden yardım istenen Allah'tır.

Mühsin مُحْسِنُ : İyilik ve lütufta bulunan Allah'tır.

Mahmud مَحْمُودُ : Sonsuz övülmeye layık olan Allah'tır.

Sadıkul Vad صَادِقَ الْوَعْدِ : Vaadinde duran Allah'tır.

Kafi كَاف۪ى : Yeterli olan Allah'tır.

Muafi مُعَاف۪ى : Afiyet verici Allah'tır.

Setr سَاتِرُ : Gizleyen Allah'tır.

Kadim قَد۪يمُ : Başlangıcı olmayan Allah'tır.

Mücemmil مُجَمِّلُ : Güzelleştiren Allah'tır.

Müfeddil مُفَضِّلُ : Faziletli olan Allah'tır.

 


Salavat

Allah'ım izin ve inayetinle Abdulkadir Geylani hazretlerini matlubuma hayırlısıyla tez vakitte kavuşmam için şefaatçi kıl amin

Salavat

 

 

...

 

 

Sonuç:

-Şeytana ve nefse karşı kuran, hadis ve Risale-i Nur daki zikirleri sayılarıyla, yansıttığımız Allah'ın isimlerini, cevşenül kebiri ve şefaati manevi kalkan olarak kullanabilriz.-

Ve müslüman olmak sadece namaz kılıp oruç tutmak değil, bütün hayatı İslam’a göre şekillendirmektir. Dolayısıyla İslam’ın beş şartı temel ibadetleri belirlerken, ahlak, sosyal ilişkiler, ticaret, eğitim, aile hayatı gibi konularda da Müslüman’ın sorumlulukları devam eder. İslam, bir hayat nizamıdır ve Müslüman olarak bu nizamı hayatımıza uygulamak bizim görevimizdir.

 

 

 

 

 

Not: 

Kadının İlimdeki Rolü:

Hz. Peygamber’in hanımı Hz. Aişe (ra), ilim ve hikmetteki üstünlüğüyle sahabenin bile danıştığı bir otorite olmuştur. Onun ilmî birikimi, İslam toplumunda kadınların eğitimdeki yerini göstermektedir.

Erkeğin İlimdeki Rolü:

Erkeklerin ilimde ilerlemesi, ailenin ve toplumun huzuru için gereklidir. Baba olarak çocuklarına doğru rehberlik yapabilmesi, liderlik vasıflarını geliştirebilmesi için bilgiyle donanması şarttır.

Not: Çocuğumuzu seçemeyiz ama onun arkadaşını seçebiliriz.

 

İslam'da erkeklere düşen ancak kadınlara düşmeyen başlıca görevler:

1. Cuma ve Cemaat Namazı: Erkekler kılmakla yükümlüdür, kadınlar muaf tutulmuştur.

2. Aile Geçimi: Erkek, eşine ve çocuklarına bakmakla sorumludur.

Bakara Suresi 233. Ayet

"Anneler çocuklarını tam iki yıl emzirirler. (Bu,) emzirmeyi tamamlamak isteyen içindir. Onların yiyeceği ve giyeceği maruf (örfe uygun) bir şekilde babaya aittir. Hiç kimse gücünün yettiğinden fazlasıyla sorumlu tutulmaz..."

Bu ayette, babanın çocuklarının ve eşinin geçimini sağlama yükümlülüğüne vurgu yapılmaktadır. Ve islam'ın belirlediği sınırlar içerisinde değilse, yalnız Allah rızası için değilse ve çocuklara bakımda eksiklik olacaksa dindar bi hanım çalışmamalı bence. Öteki türlü hazırlık süreci tamamlanmamış, mutsuz evlilikler görülebiliyor.

Konuyla ilgili Tırmızi'den nakilli hadis:

Bilin ki, sizin, kadınlarınız üzerinde haklarınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlarınız üzerindeki hakkınız, sevmediğiniz kimseleri evinize almamaları ve onlarla sohbet etmememleridir. Onların sizin üzerinizdeki hakkı ise, onların en güzel biçimde giyinmelerini ve geçimlerini sağlamanızdır.

3. Mehir Vermek: Evlilikte kadına mehir ödemek erkeğin görevidir.

4. Cihat: Erkekler gerektiğinde savaşa katılmakla yükümlüdür.

5. İmamlık: Namazda imamlık yapmak erkeklerin görevidir.

6. Boşanma Yetkisi: Erkekler doğrudan talak verebilir, kadınlar hakime başvurur.

Bu farklar, İslam'ın fıtrata uygun düzenlemelerinden kaynaklanır.

Duruma Bağlı Farzlar: Cihad, cuma namazı, nikâh ve ticaret bilgisi. Yani ticaretle uğraşacak birinin faiz gibi konulara bakması farz olur.

 

---

 

İlim Öğrenmenin Yöntemleri:

İslam, ilim öğrenmenin yollarını açıkça belirtmiştir:

 

1. Okuma ve Araştırma: İlk vahiy olan “Oku!” emri, ilim öğrenmenin temelidir.

2. Düşünme ve Akletme: Kur’an, insanları sürekli olarak kainatı ve yaratılışı tefekkür etmeye davet eder.

3. Uygulama ve Öğretme: Öğrenilen bilgilerin faydaya dönüşmesi için uygulama şarttır. Ayrıca, ilmi paylaşmak da bir ibadet kabul edilir.

 

---

 

Sonuç:

İlmi hayatımıza rehber kıldığımızda hem ibadetlerimizde bilinç kazanırız hem de dünyada daha güçlü bir ümmet oluruz. İslam’ın şartları, ilimle şekillenmiş bir bilinçle yerine getirildiğinde, insanı Allah’a daha yakın kılar ve toplumu adaletle donatır. Unutulmamalıdır ki, ilimden uzak bir hayat, cehaletin karanlığına mahkum olmaktır.

 

 

 

“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 9)

Başta da söylediğimiz bu ayet, ilim öğrenmenin ne kadar önemli ve zaruri olduğunu açık bir şekilde ifade eder. Müslümanlar olarak ilmi bir emanet bilinciyle taşımak ve sonraki nesillere aktarmak -önemli kişilerin kıssaları-hepimizin sorumluluğudur.

 

 

---

 

Son olarak dini ve dünyevi ilimleri edinirken önce erkeklerin gözlerine kadınların giyimine dikkat etmesi gerektiğini hatırlatmak istiyorum.

 

Nur / 30:

 

Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Allah onların bütün yaptıklarından haberdardır.

 

 

Nur / 31:

 

Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka süslerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, hizmetlerinde bulunan köleler ve câriyeler, cinsel arzu taşımayan ve ailede barınan erkekler, kadınların cinselliklerinin farkında olmayan çocuklar dışında kimseye süslerini göstermesinler. Yürürken, gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah'a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz!

 

Ahzab Suresi 59. Ayet:

 

"Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle: (Dışarı çıkarken) dış örtülerini (cilbablarını) üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınıp eziyet edilmemeleri için daha uygundur. Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir."

 

 

 

Not:

Risale-i Nur okumak isteyenler 'Risale-i Nur okuma programı' uygulamasını play store'da arayabilir.

Kuranı okumayı veya tecvidli öğrenmeyi isteyen 'lamelif kuran' uygulamasını play store'da arayabilir.

Sünnetlere ulaşmak isteyen 'pusulam' uygulamasını play store'da arayabilir.

Namaza başlamak isteyen '5te5' uygulamasını play store'da arayabilir.

Ürünlerin boykot olup olmadığını öğrenmek isteyenler 'boykot dedektifi' uygulamasını play store'da arayabilir.

Kelimelerin anlamlarını Risale-i Nur'dan bölümlerle öğrenmek isteyen 'osmanlıca ansiklopedik lugat' uygulamasını play store'da arayabilir.

Dua, sure ve zikir uygulaması isteyenler 'dua ve sureler' uygulamasını play store'da arayabilir.

Kur'an için 'hayrat kuran', namaz vakitleri için '​​​​ezan vakti' uygulamalarını play store'da arayabilir.

 

-3. Bölümdeki söylenilen sözler toplum için önemli olduğundan buraya değil yeni kısa bi bölüm olarak 3. bölüme yazılmıştır.-

Bölüm : 23.11.2024 16:13 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...