"Aksel hadi çıkıyoruz!" diye bağırdığımda sinirden yüzümün kızardığını hissedebiliyordum.
Babam gülerek içerden geldi. "Kızım, çocuğun çok üstüne gitme-"
"Çok mu üstüne gidiyorum ben? Ben mi gidiyorum?" Aksel'e doğru dönerek çipil çipil ona baktım.
"Aksel ben senin üstüne mi gidiyorum?" Aksel hızla kafasını iki yana sallayarak yanıma geldi ve elleriyle yüzümü tutarak gözümün üstünden öptü.
"Gitmiyorsun Güneş'im." diyerek sıcacık gülümsedi. "Bunların hep düğün stresi olduğunu biliyorum."
Aklıma gelen şeyle gülümsemeden edemedim. "Hep gelin olmak istemişimdir biliyor musun? Beyazlar içinde olmak.." derin bir nefes aldım. "Şimdiden çok güzel hissettiriyor."
"Tamam o zaman." diyerek elimi sıkı sıkı kavradı. "Piknik yaptıktan sonra gelinlik bakmaya gideriz olur mu?" Başımı hızla salladığımda kapıya doğru ilerledik.
O sırada babamın kıkırdama sesini duyduğumda arkamı döndüm.
"Bu çift şako mudur ya?" diyerek bir kez daha kıkırdadığında gülmeden edemedim.
Babam gerçekten çok garip biriydi. Onu evde cıstak dinlerken yakalamam ise muamma.
"Hadi biz kaçtık." diyerek kapıyı araladığımda önce Aksel çıktı sonra da ben.
düşündüğüm şeyler kıkırdamamı sağladığında Aksel bana doğru döndü.
"Hiç.." diyerek boğazımı temizledim. "Öylesine."
"Gül zaten." diyerek elini belime koydu. "Öylesine de olsa sen hep gül Güneş. Buna ihtiyacım var."
Parka geldiğimizde Aksel elindeki sepeti yere koyarak içinden bir bez çıkardı ve yere serdi.
Yavaşça yere çökerek oturduğumda Aksel de benim yanıma oturdu.
Gülerek sepeti elime aldım ve içinden küçük bir kutu çıkardım.
"Aksel sana birşey yaptım ama.." diyerek sustuğumda merakla beni izlediğini fark ettim.
Elimdeki kutuyu ona uzattığımda yavaşça kutuyu elimden aldı fakat bakışları şaşkındı. Ona birşey yapmama mı şaşırmıştı? İstese hep yapardım.
İçini açtığında gördüğü şey kaşlarının yukarıya kalkmasını sağladığında gülmeden edemedim.
"Bu ben miyim?" diyerek kutunun içerisindeki kurabiyelerden birini eline aldı. Kaşları biraz daha yukarıya kalkarken ağzı yavaşça aralandı.
Aksel'in resmini kurabiyenin üzerine gıda boyasıyla çizdiğim için bu kadar şaşırması normaldi fakat biraz garip tepkiler veriyordu.
Gözlerinin dolduğunu hissettiğimde yüzümde oluşan kocaman gülümseme, donup kaldı.
Kaşlarım yukarıya doğru kalkarken Aksel'in çenesini tutarak bana bakmasını sağladım.
"Duygulandın mı sen?" diyerek yanaklarını sıktım. "Bak bunların hepsi senin için." Gülümsedim. Sadece kendini kötü hissetmesin diye çabalıyordum çünkü şuan çok güzel bir zamandı. Artık kötülüklere yer yoktu. Aynı zamanda göz yaşlarına da.
Kurabiyeyi yavaşça ağzına doğru götürerek bir ısırık aldığında bir damla göz yaşı kurabiyenin üstüne düştü.
"Hadi ama Aksel." diyerek başparmağımla göz yaşını sildim. "Ağlamak yok."
"Ağlamak yok." diyerek tekrar etti kendine hatırlatmak istermiş gibi.
"Burada sende varsın." diye gülümsediğinde kurabiyeyi eline aldı fakat ısırmak yerine yüzünü okşadı. Bu hareketi sırıtmama yol açarken şaşkınlığımı da gizleyemiyordum.
Başka kim yapardı ki bunu? Başka kim yüzünün olduğu bir kurabiyeyi bile severdi? Aksel gerçekten beni çok güzel seviyordu.
"Başıma gelmiş en güzel şeysin biliyor musun?"
Gülümseyerek bana doğru yaklaştı ve dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu.
Hayatımın en güzel zamanlarını yaşıyordum sanki.
"O zaman senin küçüklük hayalini gerçekleştirelim olur mu?"
Gülümsedim. "Seninleyse kesinlikle olur."
&
Öfkeli bakışlarımı Aksel'e doğru savurduğumda yutkunduğunu görmem bir anlık sinirimi unutup gülmemi sağlayacaktı fakat gülmedim.
Hayatımda ilk defa bir gelinlikçiye gelip gelinlik bakıyordum ve buradaki çalışan kız da Aksel'e asılıyordu.
Ben şimdi gelinliğe mi bakayım, Aksel'e gözü kayıyor diye mi?
Aksel'den gözünü çeksin diye boğazımı temizledim ve çatık kaşlarla yanımdaki kıza baktım.
"Pardon ama sanki biz buraya gelinlik bakmak için gelmiştik, siz nişanlıma bakın diye değil." derken 'nişanlım' kelimesine baskı yaptığımda gözünü deviren kız derin bir nefes vermemi sağladı.
"Bende size gelinlik gösteriyorum zaten." diyerek Aksel'e bakmaya devam ettiğinde şakaklarımı sertçe ovaladım.
Bir erkek için kavga edilmeyeceğini biliyorum fakat bu yüzsüz kız benim nişanlıma göz koymuştu.
Öfkeli bakışlarımı tekrardan Aksel'e doğru çevirdiğimde yerinde rahatsızca kıpırdanarak ayağa kalktı ve belimden kavradı.
"Nişanlım ne derse o." dediğinde küçük çocuğumun beni gıcık komşuya ezdirmemesi gururu misali gülümsedim.
"Ben burdan hiçbir gelinliği beğenmedim. En azından sizin nişanlımı beğendiğiniz kadar beğenmedim." diyerek tekrardan nişanlım kelimesine vurgu yaptım ve elimde tuttuğum gelinliği kadının eline tutuşturdum.
"Şikayet edeceğim burayı da zaten. Siz gelinlik satıyorsunuz. Ben nişanlımı satmıyorum."
Aksel'in kıkırdadığını duyduğumda kaşlarımı çatarak ona baktığımda anında önüne dönerek dışarıdaki mağazaları izlemeye başladı.
Aksel'le beraber kapıya doğru yürüdüğümüzde arkama doğru dönerek elimdeki yüzüğü işaret ettim.
"O benim." diyerek dudaklarımı oynattığımda anladığını bildiğim için kızaran yüzüne gülerek baktım ve önüme döndüm.
"Sen ne çıktın be öyle." diyerek güldü Aksel.
"Neymişim ben?" diyerek ona baktığımda ellerini yukarıya doğru kaldırdı.
"O manâda değil canım." dediğinde yumuşamamı sağladı fakat son söylediği şeyler tekrardan ona aşık olmamı sağladı.
"Ben sadece seninim. Benim duygularım sadece senin. Benim aldığım yüzük sadece senin parmağına uyar ve sadece sende güzel durur Güneş. Beni kıskanman hoşuma gitse de seni daima seveceğimi bilmeni istiyorum.."
Kaşlarımı çatarak güldüm. "Kıskanmam hoşuna gidiyor demek ha?"
Güldüğünde yanağındaki küçük çukur belirginleşti. "Senin herşeyin benim hoşuma gidiyor."
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
12.14k Okunma |
1.14k Oy |
0 Takip |
32 Bölümlü Kitap |