
Bölüm 6
O gece kütüphane sessizliğini bile yutmuş gibiydi.
Dışarda yağmur tıkırtıları pencereye vururken, içeride sadece kalem cızırtısı duyuluyordu.
Elyra, masasında kitabı izliyordu.
Artık onu eline almaya bile çekiniyordu.
Çünkü her yeni sayfa, zamanın içine atılmış bir ip gibiydi.
Bir bağ kuruyordu, görünmeyen ama hissedilen.
Sam o gece farklıydı. Daha dalgındı.
Gözlerini raflardan çok Elyra’da gezdiriyor, bazen bir şey söyleyecek gibi oluyor, sonra geri çekiliyordu.
Gece ilerledi, saat üçe yaklaştı. Elyra başını dosyaların üzerine yaslamıştı.
Uyuyakaldı.
Ve bir süre sonra…
Sam de.
Kütüphane, sabaha karşı başka bir zamana büründü.
Raflar pusla sarındı.
Işık titredi.
Ve kitap… kendiliğinden açıldı.
Bir sayfa daha yazıldı.
“Zamanın derinliği, rüyada konuşur.
Kalp hatırladığında, rüya gerçeğe sızar.”
Sam gözlerini yavaşça açtı.
Kütüphane hâlâ loştu ama…
Artık farklıydı.
Duvarlar eski taşlara dönmüştü.
Pencerelerdeki yağmur damlaları donmuş gibiydi.
Ve tam karşısında… küçük bir kız çocuğu kitap okuyordu.
Elyra?
Hayır… daha gençti. Belki on yaşında.
Ama gülüşü aynıydı.
Sam yaklaşmak istedi ama sesi çıkmadı. Sadece izledi.
Küçük kız başını kaldırdı. Göz göze geldiler.
Ve o an Sam’in kalbinde bir yankı koptu.
“Sakın unutma, Sam. Eğer unutursan, beni hiç tanımamış gibi bakarsın.
Ama kalbin hatırlar.
Her defasında hatırlar.”
Sam gözlerini açtığında kütüphane normale dönmüştü.
Her şey eskisi gibiydi.
Ama yüzünde ter vardı.
Ellerini masaya koydu.
Ve mırıldandı:
“Elyra…”
Tam o anda, Elyra gözlerini açtı.
O ismi duymuştu.
Ve gözleri yaşla doldu. Ama sessiz kaldı.
Sadece kitabı açtı.
Yeni bir cümle vardı:
“Rüya, kapıyı araladı.
Gerisi kalbin cesaretine kalmış.”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |