
Bölüm 5
Elyra ertesi gün kütüphaneye daha erken geldi. Kitabı çantasına koymuştu ama elini her attığında onun hâlâ orada olduğuna emin olmak istercesine kontrol etti.
Zamanın Unuttuğu Hikâyeler.
Ne tuhaf bir başlık. Sanki kitap, unutan zamana karşı bir anı defteri gibiydi.
Oturduğu masada kitap birden ağırlaştı.
Sanki içinde yeni bir bölüm doğuyordu.
Elyra kapağını açtı. Son okuduğu cümleden sonra boş bir sayfa vardı.
Ama bu kez…
Sayfa kendiliğinden kararmaya başladı.
Mürekkep, görünmeyen bir el tarafından dökülür gibi harfleri oluşturdu:
“Elyra, ona güldüğün an kalbi kıpırdadı.
Ama henüz bilinci hatırlamıyor.
Kalbini uyandırmak için kelimelere değil, hatıralara ihtiyacın var.”
Elyra’nın kalbi ağzına geldi. Bu neydi?
Kitap… şimdi yazılıyordu.
Sayfanın altında başka bir cümle belirdi:
“Yarın, Sam’in çayına tarçın dök.
Zaman onu bu şekilde tanır.”
Elyra elini ağzına götürdü.
Birden, ilk tanıştıkları geceyi hatırladı. Sam masaya oturmuştu ve demlediği siyah çayın üzerine kendi getirdiği minik tarçın kabuğunu atmıştı. Gülerek “Tarçınsız çay, kitap kokusuz kütüphane gibidir,” demişti.
Gözlerinden yaşlar süzüldü.
Demek onun ruhu hatırlıyordu, ama zihin uyuyordu hâlâ.
O gece, Elyra çayı demledi.
Ve içine sessizce küçük bir tarçın kabuğu attı.
Sam geldi.
Gözlerini çaya dikti.
Bir an dondu.
Sonra çok hafif, ama gerçek bir şey oldu:
Kaşlarını çattı.
Bir anlığına başını hafif yana eğdi.
Ve fısıltıyla, kendi kendine gibi konuştu:
“Bu kokuyu daha önce… bir yerde…”
Elyra kalbini tutarak izledi onu.
Sam hiçbir şey eklemeden kitabına döndü.
Ama o anda, Elyra cebinden kitabı çıkardı.
Sayfa… bir kez daha yazıldı.
“İlk çatlak oluştu.
Zaman, hatırlamaya başladı.”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |