
Bölüm 10
Elyra anahtarı çevirdiğinde arkasından rüzgâr gibi geçen bir fısıltı duydu:
“Zaman seni şekillendirmez, sen zamanı seçersin…”
Kapı yavaşça açıldı.
Işık kör ediciydi.
Adım attığında, gökyüzü altınla leke leke boyanmıştı.
Hava kuru ve eski kokuyordu — kitap tozu gibi, ama daha derin.
Gözlerini açtığında… bir nehrin kıyısındaydı.
Bir taş köprünün ucunda Sam yürüyordu.
Ama farklıydı.
Ceketinde mürekkep lekeleri, yüzünde daha keskin çizgiler.
Ve yanındaki bankta bir kadın oturuyordu.
Kadın, Sam’e bir şeyler okuyordu.
Elyra içinden bir kıskançlık değil, kırılma hissetti.
Sam gülümsüyordu…
Ama gözleri gülmüyordu.
Kadın defteri kapattı.
“Beni unutursan, yazmayı da unutursun,” dedi.
Ve ayağa kalktı.
Bir süre sonra nehre doğru yürüdü.
Ve… kayboldu.
Sam orada kaldı.
Elinde defter, gözlerinde boşluk.
Elyra her şeyi anladı.
Sam bir zamanlar başka birini sevmişti.
Ama onu kaybettiğinde, yazı da durdu.
Ve o an…
Zaman onu kendi içine kilitlemişti.
Kütüphane onun zihninde bir limandı.
Kitaplar, geçmişin yankısıydı.
Ve Elyra’nın gelişi…
Yıllar sonra bir ışık gibi düşmüştü o karanlığın ortasına.
Tam o sırada, Elyra’nın omzuna biri dokundu.
Arkaya döndü — yaşlı kadın, zamanın koruyucusu.
“O hâlâ seni tanımıyor olabilir.
Ama kalbi… yeni bir isme aç.
Şimdi senin sorumluluğun şu:
Onun zamanını kurtarmak mı istersin?
Yoksa kendi zamanına dönüp her şeyi unutur musun?”
Elyra gözlerini kapadı.
İçinde bir fısıltı vardı.
Sam’in sesi gibi.
Tarçın, kitap, yağmur ve mürekkep gibi…
“Ben seni seçtim.
Zaman seçmese de…”
Ve gözlerini açtığında Sam, bankta tek başına oturuyordu.
Elyra sessizce yanına oturdu.
Hiçbir şey söylemedi.
Ama Sam başını ona çevirdi, hafifçe gülümsedi.
“Sizi bir yerden tanıyor gibiyim.”
Elyra sadece fısıldadı:
“Belki… bir kitaptan.”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |