
Kanalis'e varmalarına az kalmıştı. Onlar yoldayken Derek'e bakalım.
Bir elf gardiyanı Derek'in kollarını bağlamış bir yere sürüklüyordu. Derek "Bırak beni. Onu görmek istemiyorum!" diye bağırıyordu.
Gardiyan "Uslu dursan iyi olur evlat. Sana yemin ederim, Baban canını bizden daha çok acıtacak ve umarım acıtır." diye sertçe cevap verdi.
Derek dalga geçerek sırıttı ve "Kiminle konuştuğunu unutma uşak!" dedi. Gardiyan, Derek'e yumruk attı ve ona dönüp konuşmaya başladı. "Bunu Kral'ın emiriyle yaptım. Bir dahaki sefere bir yerlerini kıracağım. Anladın mı?" Gardiyanlar ve Derek şatoya gelmişti kapıyı çalıp beklemeye başladılar. Bir elf kapının gözetleme kısmından seslendi. Boyd "Kim var orada?"
Gardiyan "Prens Derek, Babası Elf Kralını görmeye geldi." dedi. Boyd kapıyı açtı ve "Oh, Hoş geldiniz." dedi. Gardiyan, Derek'i Kralın önünde diz çöktürdü ve kral konuşmaya başladı. Elf Kralı" Sanırım bu bana sürpriz olmamalı...Yani oğlumun yine beni hayal kırıklığına uğratması. "Derek gözlerini kapattı ve sinirle "Uğratmadım. Anlasana baba bu tip şeyler zaman alıyor." dedi. Elf Kralı" Yeterince zamanın vardı. Şimdi ihtiyacın olan, tecrübenin yardımı. Luger, görevine geri döndüğünde işin tamamladığından emin olmak için seninle gelecek." dedi. Derek gözlerini kocaman açıp bir babasına bir Luger'a baktı ve " Hayır. Bunu tek başıma yapabilirim!" diye bağırdı.
Elf Kralı tekrarlayıp "Luger sana yardım edecek!" diye bağırdı. Derek derin bir nefes aldı ve bağırdı. "Yalnız çalıştığımı biliyorsun!" Elf Kralı "Neden karşı çıkıyorsun? sana daha fazla destek olmamı istemiyor muydun?" dedi ve güldü. Derek" Ben piyade istedim, refakatçı değil!" diye bağırdı.
Elf Kralı gülümsemesini bozmadan Luger'a baktı ve tekrar Derek'e dönüp konuşmaya başladı. "Luger on asker gücünde savaşır. Sana iyi hizmet edecektir." Derek başını hafif önüne eğip "Ona, bana güvendiğinden daha çok güveniyorsun." dedi. Elf Kralı dalga geçercesine kahkaha attı ve sonra ciddileşip " Peki nedenini düşündün mü?" diye bağırarak sordu.
2 dakikalık bir ölüm sessizliği oldu....
Elf kralı başını sallayarak "Anlaşıldı. Çocukların yerini bulduk mu?" diye Luger'a sordu. Luger "Henüz değil efendim. Ama av çoktan başladı." diyip güldü.
O sırada Stiles'ların Kanalis'e varmalarına çok az kalmıştı.
Jackson silahlara karışık kurşunlar yerleştirip bazı defterleri karıştırıyordu. Bir defterde işlerine yarayacak bir bilgi bulmuştu ve "İşte. Bu işe yaramalı Scott. Orada işler nasıl?" diye Scott'a seslendi.
Scott "Her şey yolunda Jackson." diye geri seslendi. Mason şaşırmış ve gurur duymuş bir şekilde Scott'a baktı ve sonunda konuşmaya başladı. "Aferin evlat. Şimdi şu şeyi hareket ettirelim. Sen sürücü koltuğuna geç. Ben de evi nasıl kullanacağını göstereceğim."
Scott bir Mason'a baktı birde koltuğa baktı ve "Pekala" diyip sürücü koltuğuna geçti. Yanınada Mason oturdu. Mason tek kaşını kaldırdı ve çok emin bir şekilde "Eğer bana bir şey olursa, kontrolü senin almanı istiyorum. Sen benim sigortamsın, Anladın mı?" dedi. Scott" Anladım." dedi ve kontrol panelini incelemeye başladı. Scott'ın eli titriyordu. Mason bunu fark etti ve "İşin sırrı sakin olmak. Eve vücudunun bir parçası gibi davran. Sen titrersen evde titrer." dedi. O sıradada Liam ve Alec yemek yapmaya çalışıyordu.Scott titrediği için evde titriyordu. Liam sırıttı ve Alec'e dönüp "Bak şimdi napacağım" dedi. Ardından krebi tavadan havaya fırlatıp döndürmeye çalıştı. Ama ev sallandığı için Liam'ın havaya attığı krep yüzüne tüştü.
Liam çığlık attı ve "ALEC! BİRŞEY YAP. DEVRELERİM YANIYOR!!" diye bağırdı. Alec Liam'ın telaşını görünce daha çok telaşlandı ve "Liam napabilirim!" diye bağırdı.
Liam "AMAN TANRIM!" diye çığlık atıp etrafta koşmaya başladı ve koşarken kafasını duvara çarpıp yere sırt üstü düştü. Ama hiç tepki vermiyordu. Alec yavaşça Liam'ın başına gitti ve "Liam? iyi misin?" diye sordu. Liam sakince yerden kalktı ve yüzündeki krep yere düştü. Hiç bir şey olmamış gibi konuşuyordu. "Gayet iyiyim" Liam yerde duran krepe baktı ve ardından Alec'e bakıp "Ama krep çöpe gitti." dedi. Alec garipsemiş bir şekilde baktı ve Liam'ı süzüp " Yenisini yaparız." dedi
Liam başını salladı ve "Pekala ama bu sefer sen yapacaksın." dedi. Alec bıyık altından güldü ve "Tamam. Unu uzat." dedi. Liam ve Alec tekrardan yemek yapmaya başladılar ve bir süre sonra bitti. Liam derin bir nefes verdi ve "Umarım herkes krep seviyordur yoksa devrelerimi boşuna yakmış olacağım." dedi. Kreple bir kaç atıştırmalığı daha tabağa koydu ve Alec'e uzatıp "Alec bunu al ve Stiles'a götür." dedi. Alec "Tamam. Scott ve Jackson'a yemeğini verdim." dedi. Liam başını salladı ve "Tamam. Hatta gitmeden şişeninde yemeğini al." diyip bir tabak daha uzattı. Alec "Tamam ver." dedi ve tabakları aldı. Şişeye yemeğini verdi ve Stiles'ın olduğu odaya gitti. Alec Stiles'a yemeğini vermek için kapıyı tıklattı ve seslendi "Efendim, gelebilir miyim?"
Stiles kapıya baktı ve gülümseyerek "Tabi ki." dedi. Alec tabağını uzattı ve "Buyurun, yemeğiniz." dedi. Stiles gülümsemesini bozmadan " Teşekkürler Alec." dedi. Alec Stiles'a yemeğini verdi ve odadan çıktı. Bir süre sonra Aiden koşarak odaya girdi ve Melissa'nın kalp atışlarını incelemeye başladı.
Stiles korkuyla Aiden'ı gözüyle takip etmeye başlad. Sonrada endişeyle "Aiden? bir sorun mu var?" diye sordu. Aiden derin bir nefes aldı ve "Annenin durumu daha kötü gibi görünüyor. Zehir daha da güçleniyor." dedi. Stiles annesine baktı ve elini annesinin alnına koyup "Yavaşlatmak için bir şey yapamaz mıyız?" diye sordu. Aiden yanında duran sandalyeye oturdu ve "Her şeyi denedim. Ama zehir elimizdeki ilaçlara göre çok güçlü. Umarım Kanalis'teki doktorlarda bir şeyler vardır. Beni rahatsız eden bir şey daha var. Burada çalıştığım süre içinde, içimdeki şu garip duygu..." diyip Melissa'ya baktı.
Stiles bakışlarını Aiden'a çevirdi ve "Duygu mu? robotların duyguları var mı?" diye sordu. Aiden Stiles'a bakıp "Tabi ki vardır, acı, öfke, heyecan, korku, sevgi...hepsi. Huzursuz edici, Sanki bu odada üçümüzün dışında biri daha var. Sen hissetmiyor musun?" dedi. Stiles şaşkın ve tedirgin bir şekilde baktı ve "Hayır, hissetmiyorum." dedi.
Aiden Stiles'ı tedirgin ettiğini fark etti ve "Üzgünüm. Gidip diğerlerine kanalis'e varış hazırlığında yardım edeyim. Bir şey gerekirse söyle." dedi ardından huzursuz bir şekilde odadan çıktı. Aiden odadan çıktıktan sonra tılsım parlamaya başladı. Ardından sesler yankılanmaya başladı." Geliyorlar." Stiles korkuyla "Kimler?" dedi.
Tılsım" Fırsatımız varken Elf Prensi'ni yok etmeliydik. Şimdi seni öldürmek için sabırsızlanıyorlar." dedi. Stiles duraksadı ve "Beni neden öldürmek istesinler?"diye sordu.
Tılsım" Onlara katılmamakla, ezeli düşmanları oldun. Yalnız bırakılmayacak kadar güçlüsün. Savaşa hazırlan." dedi.
Stiles yutkundu ve "Savaş mı? ne savaşı?" diye bağırdı. Ardından tılsım söndü ve Stiles düşünmeye başladı. Bir süre sonra Kanalis'e varmışlardı. Mason "O kadar uzun zaman oldu ki, burayı zor tanıdım. Buraya en son geldiğimde bu evlerden hiç biri burada değildi. Genişlemiş gibiler. Ve işte burada... Kanalis Şehri."dedi ve Scott'a döndü. Scott büyülenmiş gibi etrafı süzdü ve "Vay... burası harika." dedi. Mason gülerek Scott'a baktı ve "Evet öyle." dedi. Evet Kanalis'e sonunda varmışlardı ama bilmedikleri bir şey daha vardı. Elf Prensi ve Elf gardiyanları onları orada bekliyordu.
Gardiyanlardan biri "Şimdi saldıralım mı efendim?" diye sordu. Ardından Luger "Daha değil. Biri onları takip etsin. Evi ele geçirmek için onları ayırmalıyız."dedi. Luger Derek'e döndü ve "Şimdi iyi izle Derek." diyip sırıttı. Derek mimik oynatmadan Luger'a baktı. Luger Derek'in kulağına yaklaşıp "Sana babanın güvenini nasıl kazanacağını göstereceğim...." diye fısıldadı. Elfler Kanalis'te Stiles'ları beklerken o sırada Stiles'lar hala evin içindeydi. Liam herkesi evin salonuna toplamıştı ve diğerlerine dönüp "Şimdi dışarı çıkmadan önce şunu söylemeliyim ki, buradaki insanların çoğu biraz farklıdır." dedi. Stiles "Farklı mı? ne demek istiyorsun Liam?" diye sordu. Liam tek kelime etmeden sırıttı ve Stiles ile göz temasını bozmadan kapıyı açtı. Kapıyı açtığı gibi önlerine 1.58 boylarında yaşlı bir domuz çıktı. Domuz güvenlik kıyafeti giyiyordu ve elinde bir defter vardı. Liam'a bakıp "Kanalis'e hoş geldiniz. Lütfen pasaportlarınızı çıkarıp gümrük ve muayene için hazırlanın." dedi ve gülümsedi.
Scott Liam'ın kulağına yaklaştı ve "Kanalis'te yaşayanların hepsi ona mı benziyor?" diye fısıldadı. Liam "Hayır. Kanalis bir liman şehridir. Buraya her çeşit insan gelir. Derler ki Alledia'daki herkes er geç kendini burada bulurmuş. Bunun, ülkenin en iyi doktorları için de olmasını umalım. Çok iyi bir doktor gerekecek." dedi ve pasaportunu güvenliğe uzatıp bir süre konuştuktan sonra evi kitleyip köprüde yürümeye başladılar. Köprünün sonundaki kapıdan geçtikten sonra farklı farklı hayvanların alışveriş yaptıklarını, yürüdüklerini, konuştukların gördüler. Liam tekrardan konuşmaya başladı."Bu şehirdekilerin çoğu ezeli bir lanetle yavaş yavaş değişiyor. Onlara hayvan görüntüsü veren şey bu." Scott etraftakilerle göz temasından kaçmaya çalışırken "Ama bu korkunç." dedi. Liam güldü ve "Bunu o kadar olumsuz bir şey olarak gördüklerini sanmıyorum. O kadar uzun zamandır bu lanetin etkisi altındalar ki, yeni nesil bunu hayatın bir gerçeği olarak görüyor." dedi. Stiles "Bulaşıcı mı?" diye sordu. Liam "Bu iyi bir soru!" dedi ve Liam Stiles'ın sorusunu cevaplarken onları izleyen Luger, Elf kralına onlarla ilgili tılsımından rapor vermekteydi. "Onları görüyorum efendim." Elf kralı" Güzel...Çabuk ve sessiz yaklaşın. Çocuklar öncelikli." dedi.
Luger "Evet efendim. Onları neyin vurduğunu anlamayacaklar bile."dedi ve arından Luger sessizce onlara yaklaşmaya başladı. O sırada önüne yüzü şapka ile gizli, ceketli, pantolonu biri çıktı. Luger sinirle dişlerini sıktı ve "SEN NE YAPIYORSUN?! YOLUMDAN ÇEKİL!" diye bağırdı ve on beş saniye boyunca herkes sustu ve on beş saniye sonunda Luger cebinden bir bıçak çıkardı ve "Sana yolumdan çekil dedim!" dedi. Arından ceketli adama doğru koştu. Adam gülerek bıçaktan tam beş kez sıyrıldı. Son anda kılıcını çıkardı ve ona doğru koştu ve kavga etmeye başladılar. Kavga sırasında adamın şapkası yere düştü ve o sırada adam Luger'ın elindeki bıçağı fırlatıp ona yumruk attı. O gelen yumrukla Luger bayıldı. Adam etraftaki kişilere mavi gözleri ile baktı ve işaret parmağını dudağına götürüp "Şşşt..." diye fısıldadı. Ardıdan gülerek şapkasını takıp gitti....
•Tekrardan merhabalar canlarım! yeni heyecanlı bir bölüm ile karşınızdayım. Sizce bu adam kim? Yorum yapıp oy vermeyi unutmayın! bir sonra ki bölümde görüşmek üzere!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |