10. Bölüm

DOKUZUNCU BÖLÜM: TAŞMUHAFIZI

Inanna Richardson
inanna_richardson

Tılsımın sönmesiyle birlikte güçlü bir rüzgar esmeye başladı. Liam, hala yerde Theo'yu tutuyordu. Başını Stiles'a doğru çevirdi ve sonra tekrar Theo'ya döndü ve sessizce "Onun nesi var" diye fısıldadı. Theo, Liam'a baktı ve "Güçleniyor" dedi. Bu sözden sonra Stiles arkası onlara dönükken, Theo'ya seslendi. "Theo...Bana bir şeyler oluyor."dedi. Theo, Liam'dan destek alarak ayağa kalktı ve Stiles'a seslendi. "Gücün büyüyor Stiles, Taşta öyle. Tılsım ne kadar güçlenirse, kontrol etmesi o kadar zorlaşacak." Stiles, başını yavaşça Theo'ya döndürdü ve "Peki ya kontrolü kaybedersem?" dedi.

 

Theo "O zaman başımız ciddi belaya girer. Ama girmeyecek." dedi ve Liam'ın kolunu bırakıp Stiles'a doğru adım atmaya başladı. Stiles gözlerini ayırmadan Theo'nun yaklaşmasını izledi. Sonunda "Nereden biliyorsun?" dedi. Theo, yavaşça sırıttı ve "Çünkü Gadoba Ağaçları seninle ilgili doğru söyledi." dedi. Stiles anlamamış gibi Theo'ya baktı ve "Gadoba Ağaçları mı? Onlarla konuşabiliyor musun?" diye sordu. Theo "Elbette. Ve bence seninle de konuşmayı dört gözle bekliyorlardır." dedi ve girişe doğru konuşarak ilerlemeye başladı. "Şimdi beni izleyin. Zamanımız yok." dedi. Birlikte girişte yürümeye başladılar.

 

Onlar ilerlerken Scott ve ekibi evi geri almak için bir plan hazırlamış ve uyguluyorlardı...

 

Balan bir çöpçü kılığına girmişti ve eline büyük bir çöp tenekesi almıştı. Çöp tenekesinin içinde Scott ve Morrie vardı. Balan, elflerin dikkatini çekmeden tenekenin içindeki Scott ve Morrie ile konuşmaya çalışıyordu.

 

Morrie "Devriye gezen yalnızca birkaç asker var. Ya şimdi ya hiçbir zaman!"

 

Balan "Evet çocuklar. Hadi bakalım." Balan elinde teneke ile eve doğru ilerlemeye başladı. Bir elf askeri Balan'ı durdurdu ve sert bir ses ile "Nereye gittiğini sanıyorsun? Bu limana giriş yok!" dedi.

 

Balan "Komutan bana, evi krala vermeden önce çöpleri dökmemi söylemişti. Sen yapmak istiyorsan önden buyur!" dedi. Elf, çöp tenekesini süzdü ve "Aç bakalım." dedi. Morrie ve Scott bunu duyunca birbirlerine korku ile baktılar ve aynı anda "Sıçtık." dediler. Balan yutkundu ve "Bunu yapmak istediğinden emin misin?" diye sordu. Elf bağırarak "Sana aç dedim!" diye bağırdı. Balan kendinden emin bir şekilde sırıttı ve tenekenin kapağını açarken "Uyarmadı deme." dedi. Tenekenin kapağını açtığında Elf eliyle burnunu kapadı ve öksürerek bir kaç adım geri gitti. Balan'ın planı, Scott ve Morrie'yi ölü balıkla dolu bir tenekeye kapatıp elflere çaktırmadan eve sokabilmekti. Balık seçmesinin nedeni ise, Elfler balık kokusuna dayanamazdı.

 

Balan sessizce kıkırdayarak "Ah evet. Elfler balık kokusuna dayanamazlar değil mi? En son marinadan çöp almıştım. Üzgünüm. Hm sanırım bu işleri o yüzden bize veriyorlar. Şansa bak!" dedi. Elf, öksürmeye devam ediyordu sinir ile "Git! hadi çabuk!" diye bağırdı. Balan gülerek eve doğru ilerledi. Ve evin çöplerinin boşaltıldığı yere geldi. Tenekenin borusunu deliğe taktı ve Morrie ve Scott'a "Evet çocuklar, çıkın." diye fısıldadı. Morrie Scott'a "Önce siz efendim." dedi. Scott nazikçe gülümsedi ve borunun içinde ilerlemeye başladı. Borunun sonuna geldiklerinde Scott etrafı kontrol edip çıktı ve Morrie'nin çıkmasına yardım etti. Fısıldayarak "Çatı katına çıkmalıyız." dedi. Hızla merdivenlerin başına gidip çatı katına koşmaya başladılar. Çatı katına vardıklarında kapanmış robotları gördüler. Scott "İşte buradalar." dedi. Morrie fısıldayarak "Anahtar sende mi?" diye sordu. Scott başını salladı ve hızlıca kontrol panelinin yanına gitti. Tuşları ararken aynı zamanda Mason'un ona söylediklerini tekrar ediyordu. "Mason dedi ki tek yapmam gereken şu anahtarı ana terminale takmakmış. Sadece bulmam gerek." Başını biraz sola çevirince Mason'u gördü ve "Seni buradan çıkaracağım Mason." diye fısıldadı. Bunu söyledikten sonra arkasında bir ayak sesi hissetti ve Morrie ile birlikte başını hafifçe arkaya çevirdi. Arkasında bir elf muhafızı duruyordu. Elf'in "Kaçak!" diye bağırmasıyla birlikte Scott kendini yere attı. Morrie, elf'i ahtapot kollarıyla sardı ve "Onu kontrol altına aldım efendim!" dedi. Scott hızla yerden kalktı ve anahtarı ana terminale yerleştirdi. Bunu yapmasıyla birlikte robotlar elektrik saçarak yavaş yavaş uyandı. Scott Mason'a baktı ve Mason'un ellerine baktığını görünce "Hoşgeldin Mason." dedi. Mason "Sağol şef." dedi. Scott elini Mason'un omuzuna attı ve "Şimdi buradan çıkmamıza yardım et." dedi. Mason sırıttı ve hızla kontrol panelinin yanına gidip yardımcı koltuğuna oturdu. Scott ise pilot koltuğuna oturdu ve arkasında ki robotlara baktı. Robotlar kafası karışık şekilde etrafta dolanıyorlardı. Mason "Yeniden başlatma gerçekleşiyor. Yarım saate eskisi gibi oluruz." dedi. Scott yutkundu ve gergin bir sesle "Mason, önsezilere inanır mısın?" dedi. Mason gülerek "Bu soruyu bir robota sorman biraz garip. Ama sağlam matematiksel varsayımlara dayanan tahminlere inanırım. Eğer önseziler matematiğe dayansaydı onlara inanırdım." dedi. Scott derin bir nefes verdi ve " O zaman ağaçların matematiğinin kötü olmasını umalım." dedi ve mavi düğmeye basarak evi uyandırdı.

O sırada Stiles, Theo ve Liam dağa tırmanıyordu.

Theo, Liam'ı sırtına almıştı ve söyleniyordu. Liam ise sadece aşağı bakıyor, Stiles'ı izliyordu. Theo en son dayanamayıp Stiles'a baktı ve "Neden şu taşı kullanmıyorsun!" diye bağırdı. Stiles "Bunu taş olmadan da yapabilirim!" dedi. Theo "O kadar hızlı değisin. Sırtımda bir robot olmasına rağmen ben senden daha hızlıyım." dedi. Theo, bir adım daha tırmandıktan sonra küçük bir mağara gördü ve Liam'a bir elini uzatıp sırtından inmesine yardım ettikten sonra kendi yukarı çıktı. Ardından dönüp Stiles'a baktı. Stiles tam düşecekken onu tuttu ve "Kendini öldüreceksin. Şimdilik burada dinlensek iyi olur." dedi ve Stiles'ı yukarı çıkarttı. Liam o sırada ateş yakmıştı ve oturup ateşi izlemeye başlamıştı. Theo alaycı bir tavırla oturdu ve Liam'a dönüp "Yolculukta baya yorulmuş gibisin." dedi. Liam gülerek karşılık verdi. "Sorma. Tüm yolculuk boyu senin o pis kokunu koklamak zorunda kaldım." dedi. Theo'nun gülüşü soldu ve "Ne? Sana bir daha yardım etmeyeceğim. Dağın devamını kendin tırmanırsın." dedi. Liam ve Theo konuşmaya devam ederken Stiles bir anda "Sorumu cevaplamadın Theo." dedi. Theo ve Liam, Stiles'a döndü. Stiles "Taşın kontrolünü kaybedince taş muhafızlarına ne olur?" dedi. Theo ciddi bir tavır aldı ve Stiles'ın gözlerinin içine bakarak "Değişirler." dedi. Stiles Liam'a bir bakış attı ve "Değişir mi?" dedi. Theo bakışlarını Stiles'ın gözlerinden çekti ve "Otuz yıl önce dört taş muhafızı güçlerini kaybetti. Taş, akıl ve bedenlerini ele geçirip etraflarındaki güçle, devasa hayvanlara dönüştüler. Gözleri bembeyaz, dişleri sipsivri korkunç hayvanlar. Dönüşüm bittiğinde, yollarına çıkan her şeyi yok etmeye ant içmişler, Allendia'yı ateşe vermişlerdi. Canavarlara karşı savaşan, aralarında büyük büyükbabanın da olduğu taş muhafızları olmasaydı, bugün hiçbirimiz hayatta olmazdık. Direniş, bu güç peşindeki azgın taş muhafızlarını yok etmeyi başarmıştı. Biri hariç. Küçük bir elf köyünden gelen sessiz bir çocuktu, ama dönüşümünden sonra eskisi gibi olmadı. Büyükler, onu taşından ayırmayı başardılar, ama öldürülmek istemesine rağmen, kendisini lanetinden kurtarması için kilitli tuttular. Ama konuştuğunda sadece güç arzusundan bahsediyor ve gelecek kara günlerle ilgili onları uyarıyordu. Onu öldürmedikleri için pişman olacaklarını söylüyor, nedenini göstereceğini iddia ediyordu. Babam, elf'i beklemesi gereken gardiyanlardan biriydi. Taş, elf'e yardım etmek için döndüğünde oradaydı. O, babamı son görüşüm oldu. Ve o, elf kralının doğduğu geceydi." dedi. Stiles "Yani o çocuk elf kralı mıydı?" dedi. Theo "Evet." dedi. Liam Gözlerini ayırmadan Theo'ya bakıyordu. Stiles, Liam'a baktı ve tekrar Theo'ya dönüp "O yüzden mi bunu yapıyorsun? Babanı öldürdüğü için mi?" dedi. Theo koluyla burnunu sildi ve yere bakarak "İntikam beni harekete geçirmez. Bunu, onu onurlandırmak için yapıyorum." dedi. Stiles, boynundaki taşı tuttu ve "Babanı öldüren bu taşlardı. Peki, bana nasıl güveniyorsun?" diye sordu. Theo öfkeyle bakışlarını Stiles'a çevirdi ve "BENİM GÖREVİM HER ZAMAN ELF KRALINI YOK ETMEKTİ!" diye bağırdı. Stiles ve Liam irkildi. Theo gözlerini kapattı ve gergince elini ensesine götürüp derin bir nefes aldı. Sakince Stiles'a dönüp "Ve bunu görmek için tek umudum sensin." dedi. Stiles tekrar Liam'a baktı ve Liam'ın da ona baktığını gördü. Liam başını salladı ve tekrar Theo'ya döndüler.

 

O sırada Elf gardiyanlar, Luger ve Derek Ormanda konvoyla ilerliyorlardı.

Luger sakin ama kararlı bir sesle "Ne saklıyorsun Derek?" diye sordu. Derek "Saklamak mı?" dedi. Luger başını hafifçe Derek'e çevirip "Tereddütünü hissedebiliyorum. Etrafındaki hava kan gibi ağır." dedi ve başını önüne çevirdi. Derek derin bir nefes aldı ve "Neden bahsettiğini anlamıyorum Luger." dedi. Luger elini havaya kaldırdı ve "Konvoyu durdur." diye bağırdı. Derek daha ne olduğunu anlamadan bir kaç gardiyan Derek'i kollarından tutup sertçe yere yatırdı. Derek "Ne yapıyorsunuz! Bırakın beni!" diye bağırdı. Luger sakince yerden bir odun aldı ve Derek'e dönüp "Buna bir son vermek gerek." dedi. Derek bir gardiyana yumruk attı ama başka bir gardiyan arkasında gelip boynuna sertçe vurdu ve onu yere diz üstü oturttu. Derek "Dur! Daha kendimi kanıtlama şansı bile vermedin!" diye bağırdı. Luger taşındaki gücü oduna aktarmaya başladı. Bunu yaparken "Şansların çoktan verilmişti. Hep başarısız oldun. O yüzden bu kez sana yardım edeceğim. Başardığını garantilemenin tek yolu...Seni bu denklemden çıkartmak." dedi. Tüm gücünü oduna geçirmişti. Alaycı bir gülüş ile Derek' e doğru eğildi ve fısıldayarak "Yaralar iyileştikten sonra, bana bunun için teşekkür edeceksin." dedi. Derek "Hayır...hayır." dedi. Luger, elindeki odunu havaya kaldırdı ve kahkaha atarak Derek'e yönlendirdi. Derek son sesiyle "HAYIR!" diye bağırdı. Derek'in bağırışı tüm ormanda yankılandı. Derek yerde acıyla yatıyordu. Luger, Derek'in yanına çömeldi ve "Bir gün sende doğru olanı yapmayı öğrenirsin, canın yansa da. Üzgünüm prensim. Ama bu şansımı mahvetmene izin vermeyeceğim." dedi ve kalkıp ilerleme başladı. Luger gardiyanlara "Hadi gidelim." dedi ve oradan uzaklaştılar. Derek ise acı içinde orada kaldı.

Stiles, Theo ve Liam yola devam etmişlerdi ve ormana yaklaşmışlardı. Ama etraf sisliydi ve neredeyse hiç bir şey görünmüyordu.

Hala ilerlerken Theo "Gadoba ormanı buralarda bir yerde olmalı." dedi. Stiles Theo'ya döndü ve "Hiç bir şey görmüyorum. Sis çok yoğun." dedi. Bir kaç adım daha attıktan sonra Stiles elindeki sopayı yere koydu ve güç yayılmaya başladı. Liam nefes nefese başını öne eğdi ve "Bu ağaçlar tam önümüzde olmalı." dedikten sonra başını kaldırdı. Ve Gadoba ağaçlarını gördü. Gadoba ağaçlarının her dalında meyveler vardı ve ağaçlar uyuyordu. Stiles etrafa baktı ve bir sürü insan iskeleti gördü. Ardından "Ne çok iskelet var. Tüm bu insanlar kimdi?" dedi. Bunu demesinin ardından kalın, yankılı bir ses yükseldi "Gezginler. Tıpkı senin gibi. Hepsi aynı şeyi aramak için geldi. Her çeşit zehiri iyileştiren meyve için. Her şeyin panzehirini." Bu konuşan bir Gadoba ağacıydı. Hepsi ağaca baktı ve ağacı dinlemeye başladı. "Onu kontrol edenlere verdiği gücü düşünsene. Pek çoğu onu kendileri almak için arkadaşlarını öldürdü. Şüphesiz ki sende bunu arıyorsun." dedi. Stiles tam konuşacakken başka bir ağaç konuşmaya başladı. "Malken kardeş! Bununla ilgili garip bir şey hissediyorum. Ya sen?" Biraz önce konuşan ağaç "Evet evet...kesinlikle kesinlikle farklı." dedi. Stiles "Tüm bu insanlar neden öldü?" diye sordu. Ağaç "Yanlış meyveyi seçtikleri için tabii ki. Çünkü hayat veren her meyvenin yanında, hayatı alan yüzlercesi var. Pek azı ödülünü almayı başardı." dedi. Tam devam edecekken gözü Theo'ya takıldı ve "Theo. Çok uzun zaman oldu dostum." dedi. Liam anlamsız bakışlarla Theo'ya baktı. Theo gülerek ağaca doğru yaklaşmaya başladı. Liam tekrar ağaca baktı ve dinlemeye devam etti. Theo "Döneceğime söz vermiştim." dedi. Ağaç "Evet. Şimdi aradığın çocuğun bu olduğuna mı inanıyorsun?" dedi. Theo "Eminim." diyerek cevapladı. Ağaç "Güzel. Göster bize." dedi. Theo ciddileşti ve Stiles'a dönüp "Stiles bir meyve seç ve ye." dedi. Stiles yutkundu ve "Ama doğru olanı nasıl seçeceğim?" dedi. Theo "Sadece sana söylediklerimi hatırla. Her şeyin yaşam gücü vardır." dedi ve geri çekilip Stiles'ı izlemeye başladı. Stiles tılsıma baktı ve gücünü ağaçtaki meyvelere yöneltti. Tılsımın gücü hepsinin etrafını sardı ama yaşam meyvesini bulamadı. Stiles "Hiç biri değil." diye fısıldadı ve başını sağa çevirdi. Yerde duran bir meyve gördü ve gücünü ona yöneltti. Tılsımdan onay alınca meyveyi yerden aldı ve ısırdı. Liam "Stiles dur!" diye bağırdı. Stiles bir ısırık aldıktan sonra öksürerek ağızındaki meyveyi tükürdü. Liam "Stiles!" diye bağırdı. Stiles ağızını sildi ve "İyiyim. Sadece tadı berbat." dedi. Liam derin bir nefes aldı ve ağaca döndü. Ağaç "Theo haklıymış. Seçilmiş kişi sensin. Bundan daha çok var. Lütfen dilediğin kadar kopar." dedi. Stiles, Theo'ya döndü ve "Theo, bu annemi iyileştirmeye yeter mi?" dedi. Theo başını salladı ve " Evet." dedi. Stiles gülümsedi ve "O zaman bu yeterli." dedi ve ağaca dönüp Yardımın için teşekkürler." dedi. Ağaç "Hayır. Ben teşekkür ederim taş muhafızı. Ve iyi şanslar." dedi. Arkadan Liam'ın sesi yükseldi ve Stiles Liam'a döndü. "Ne yapıyorsun? Taşıyabildiğimiz kadar almamız lazım! ya bunu kaybedersek? Daha fazlasıyla neler yapabileceğini bir düşün!" dedi. Stiles "İhtiyacımız olandan fazlasını alırsak daha fazla sorun yaratacağımız kesin. Sana söyledim, annemi kurtarmak için geldim. O kadar." dedi. Liam derin bir nefes aldı ve "Ama...ama...en azından tazesini al!" dedi. Onlar bunu tartışırken Theo bir ses duydu ve sesin geldiği yöne baktı. En son "ŞŞT!" diye seslendi. Liam ve Stiles Theo'ya döndü. Liam, Theo'nun yanına yaklaşti ve bir adım gerisinde durup "O ne?" diye sordu. Theo "Şurada kıpırdayan bir şey gördüm. Hemen gitmemiz lazım." dedi ve hızla ağacın yanına gidip "Üzgünüm Malken Baba. Elfler bizi izliyor olmalı. Dikkatsiz davrandık." dedi. Malken Baba "Bizi merak etme Theo. Hemen gidin ve taş muhafızını iyi koruyun. Gücünün tamamına ulaşması sana bağlı. Dikkat et. Dağdan aşağı iniş yolunuz daha tehlikeli. Ah unutmadan, Adler kardeşe iyi dileklerimizi ilet." dedi.

Theo gülümseyerek "Tabii." dedi ve Stiles ile Liam'a döndü. Theo, ciddi bir tavırla "Hadi gidelim. Gece bizi izlemeleri daha zor olacak." dedi ve birlikte oradan uzaklaştılar. Onlar uzaklaştıktan sonra bir Gadoba ağacı, "Malken kardeş, neden onlara olacakları söylemedin?" diye sordu. Malken baba derin bir nefes aldı konuştu. "Zaten biliyor..."

 

 

•Merhabaa! uzun bir aradan sonra maceralı bir bölüm ile geri döndüm. Fazla uzun bir araydı farkındayım. Kitap yazmak için vaktim yoktu maalesef. Artık düzenli şekilde bölüm atmaya çalışacağım. Umarım beğenerek okumuşsunuzdur. Fikirlerinizi belirtip oy verirseniz sevinirim<3 sonraki bölümde görüşmek üzere!

 

Bölüm : 06.04.2025 01:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...