
Xavier artık bambaşka biriydi. Ve bu hâlini sevmiştim.
Bir erkekte her zaman aradığım gibi tatlı ve sevgi dolu davranıyordu.
İşten eve dönmüş, oturma odasında oturuyordum. Babamı arayıp ona Xavier’dan bahsetmem gerekiyordu.
“Selam canım, nasılsın?”
“Çok iyiyim baba, aslında sana bir şey söylemek için aradım.”
“Evlenmiyorsun, değil mi?” diyerek şaka yaptı.
“Ha-ha, hayır. Ama ciddi olarak görüştüğüm biri var. Ve geldiğinde onun evinde kalmayı isteyip istemeyeceğini sormak istedim.”
“Sorun olmaz. En azından hayatındaki adamla tanışmış olurum.”
“Tamam o hâlde, bu arada seni bir ziyafet bekliyor. Geldiğinde seni şımartacağım.”
“Sabırsızlanıyorum.”
“Ah, bir de unutmadan. Sekreterim sana tüm bilgileri gönderdi. Uçuş bilgilerini, seni ne zaman alacağımı ve diğer tüm detayları.”
“Tamam. Görüşürüz tatlım.”
“Görüşürüz. Seni seviyorum.”
Telefonu kapattığım anda rahatladığımı hissettim. Neyse ki konuşma sorunsuz geçmişti.
Babam geldiğinde onunla daha fazla vakit geçirmek için birkaç günlük izin almam gerekiyordu.
Xavier hâlâ eve dönmediği için Bay Black’in projesine devam etmek üzere onun ofisine gittim. Akşam yemeğinde de dönmedi. Endişelenmeye başlamıştım. Her zaman muhakkak arar ya da mesaj atardı.
Telefonumu alıp onu aradım. Beşinci çalmadan sonra telefona cevap verdi.
Nefes nefese, “Selam Kat, bir şey mi oldu?” diye sordu.
Ne yapıyordu ki?
“Sadece eve ne zaman geleceğini soracaktım.”
“Çalışıyorum. Beni bekleme.”
Arka planda bir kadının, “Xavier, hadi ama!” diye bağırdığını duydum.
“Eh, peki.”
“Görüşürüz.” Bunun üzerine telefonu yüzüme kapattı.
Bu da neydi şimdi? Yoksa beni aldatıyor muydu?
Böyle bir şey yapmazdı, değil mi?
Düşünceler zihnime üşüşüverdi. Aklıma sadece en kötü senaryo yatıyordu.
Onun eve dönmesini bekleyip neler çevirdiğini kendim öğrenecektim.
Telefon görüşmemizin üzerinden saatler geçse de oturma odasında Xavier’ı beklemeye devam ettim.
Hangi cehennemdeydi?
Tam uykuya dalacaktım ki evin giriş kapısının açıldığını duydum.
Xavier içeri girdi. Kıyafeti jilet gibiydi. Mutfağa doğru ilerlerken ben de o esnada yatak odasına doğru koştum.
Kendimi yatağa atıp uyuyor numarası yaptım.
Yaklaşık on dakika sonra odaya girdi. Yavaş hareket ediyordu. Yanıma yaklaşarak alnıma bir öpücük kondurdu.
“Özür dilerim, geciktim. Acil bir işim çıktı. İyi uykular.”
O banyoya gidene kadar uyuyormuş gibi yaptım.
Sonra arkamı döndüm.
Nerelerdeydi? Tek düşünebildiğim buydu.
Banyodan iç çamaşırıyla çıktı. Yanıma sokulup beni kendine çekti. Dudaklarıma bir buse kondurduktan sonra uykuya daldı. Bir süre sonra ben de uyuyakaldım.
Ertesi sabah telaşla kalkıp kendimi işe attım. Ondan uzaklaşmak istiyordum ve iş bunun için en iyi bahaneydi.
Arabella işe bu kadar erken geldiğimi görünce sorgulayan gözlerle bana baksa da sadece omuzlarımı silktim.
Tam işimi bitirmek üzereydim ki telefonum çaldı.
“Selam Katherine, ben resepsiyondan Dora. Burada senin için gelmiş biri var. Erkek arkadaşın olduğunu söyledi.”
“Tamam. Yukarı gönder lütfen.”
Birkaç dakika sonra Xavier ofisime girdi. Gülümseyerek etrafına bakındı.
“Selam sevgilim, ofisin güzelmiş.”
“Selam. Evet, ofisimi ben de çok seviyorum.”
Masamın yan tarafına geçip yanıma oturdu. Elini kaldırıp yanağıma dokundu.
“Sabah uyandığımda seni özledim.”
“İşim vardı.”
Onu tepeden tırnağa süzdüm. Erkeksi vücudunu saran gri bir takım elbise giymişti.
“Öğle yemeği için bir saat boş vaktin olduğunu biliyorum, o yüzden kalk bakalım.”
“Aslında öğle yemeğini Arabella’yla yiyecektim.”
“Sorun yok. Ona senin müsait olup olmadığını sorunca mesele etmeyeceğini söyledi.”
“Bunu şimdi mi söyledi?”
“Evet, eşyalarını al. Suşi yemeye gidiyoruz.”
Suşi restoranına yolculuğumuz kısa sürdü. Daha önce hiç duymadığım bir yemeği harika olduğunu öne sürerek sipariş etti.
Yemeğimizin gelmesini beklerken dayanamayıp, “Dün gece neredeydin?” diye sordum.
“Sana söyledim. Acil bir işim vardı.”
“Şirketinde mi, nerede?”
“Neden soruyorsun? Yoksa bir şey yaptığımı mı düşünüyorsun?”
“Bilmiyorum. Bu yüzden soruyorum.”
“Tamam. Şirketimdeydim. Birisi şirket kayıtlarına sızmaya çalışınca sekreterim bunu çözmemiz için beni aradı. Hepsi bu.”
“Tamam.” Kesin yalan söylüyordu. Ama öncesinde kanıt bulmam gerekiyordu.
“Ne düşünüyorsun? İlişkimizi tehlikeye atacak bir şey yapmam.”
“Sana inanıyorum.” Buna inanmasını umarak ona gülümsedim.
Sonra suşilerimiz geldi.
Yemeye başladığımda Xavier hâlâ bana bakıyordu.
“Dün babamı aradım. Ona senden bahsettim. Seninle tanışacağı için çok heyecanlı.”
Bana gülümseyerek sol elimi tuttu.
“Anlattın mı? Gerçekten mi? Onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum. Seni yetiştirdiğine göre harika bir adam olmalı.”
Bunun üzerine kızardım.
“Sahiden öyle.”
Yemeğimizi bitirdikten sonra beni tekrar işe bıraktı.
“Kolay gelsin aşkım. Seni beşte gelip alırım.”
“Tamam. Sana da.” Yanağına bir öpücük kondurup binaya geri döndüm.
Acaba beni aldatıyor muydu, yoksa aldatmıyor muydu?
Telefonunu kontrol etmeliydim. Söylediği gibi gerçekten sekreterini aradıysa, o zaman bir kanıtı olacaktı.
Günün geri kalanında bunun için plan yaptım.
Eve gidip yemek yiyeceğimiz zaman yemeğine ya da içeceğine uyku hapı atacaktım. Daha sonra ona havuzunda gevşememiz için yüzmeyi teklif edecektim.
Hap etkisini göstermeye başladığında, yatağa gitmesine yardım edip o uykuya daldıktan sonra telefonunu kurcalayacaktım.
Bu bana iyi bir plan gibi gelmişti.
Beni saat beşte aldığında planımı uygulamaya hazırdım. Eve giderken yüzeysel konuları konuştuk ve eve girdiğimizde akşam yemeğini daha erken yemek için acıkmış rolü kestim.
O da erken yemek yemeyi kabul edince şarabı seçip seçemeyeceğimi sordum. Teklifimi memnuniyetle kabul etti. Ben de seçtiğim rastgele şarabı kadehlere doldurdum. Sonra içine uyku hapı attım.
Yemeğe devam ederken tüm kadehini bitirmesini dikkatle izledim.
“Havuza bir gireyim diyorum. Bana eşlik eder misin?”
“Bilmiyorum aşkım. Halletmem gereken birkaç iş var.”
“Ah, hadi ama lütfen. Gün boyu seni özledim, ayrıca belki de sadece seni tekrar çıplak görmek için bir bahane istiyorumdur.”
Çıplak kelimesini duyduğu anda sırıttı. Gülümseyerek, “Senden vücudumu sakınacak değilim, değil mi?” diye şaka yaptı.
“Gel hadi.” Onu oturduğu yerden kaldırdığımda içerideki havuza doğru ilerledik.
Havuzun başında durup kıyafetlerimi çıkarmaya başladım. Önce gömleğimi, ardından pantolonumla çoraplarımı çıkardım.
Üzerimde yalnızca külotumla sütyenim kalmıştı.
Onları da çıkarıp Xavier’ı arkamda bırakarak havuza atladım. Birkaç saniye sonra suyun sıçrama sesinden bana katıldığını anladım.
Şimdi onu yaklaşık bir saat oyalayıp sonrasında bebek gibi uykuya dalmasını beklemem gerekiyordu.
Yanıma doğru yüzüp beni kendine çekti. Çıplak göğüslerimiz birbirine yapışınca onun sert karın kaslarının dikleşmiş meme uçlarımdaki hissine kapıldım. Vücuduna temas ettikçe bedenim uyuşuyordu.
Sol elini belime dolarken diğer elini aşağı götürdü.
Parmağını içime soktuğunda nefesim kesildi. Sırılsıklam bacak aram onun için şimdiden hazırdı.
Parmaklarıyla yavaşça içime girip çıkmaya başladı.
Kesilen nefeslerimin arasında, “Ah, Xavier, boşalacağım,” dedim.
Tam boşalacaktım ki parmaklarını içimden çıkardı. Sızlanmaya hazırlanırken içimi derinliklerime kadar penisiyle doldurduğunu hissettim.
Uzun ve sert bir sevişme seansı yaşadık. Dört kez boşaldıktan sonra yorulduğunu hissedebiliyordum.
“Hadi, yatağa gidelim.”
Onu odamıza götürüp havluyla kuruladım. Anlam veremediğim bir şeyler mırıldanıyordu.
Onu yatağa yatırıp alnından öptüm. Birkaç saniye içinde uykuya daldı.
Ayağa kalkıp tüm gün peşinde olduğum şeyi elime aldım.
Telefonunu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |