
HOPE
Matt'i öperek, “Selam, bebeğim,” dedim.
Matt'in kim olduğunu merak ediyorsanız siz sormadan söyleyeyim. Matt benim seksi arkadaşımdı. Tamam, belki de arkadaştan daha fazlasıydı ama bunun pek bir önemi yoktu.
Öpüşmemiz devam ederken ellerimi dövmeli kollarına doladım.
Dövmeli erkeklere hep zaafım olmuştu ancak Matt dövme konusunda çıtayı arşa yükseltmişti. Tüm vücudunu kaplayan dövmelerini incelemek için bir saat harcadığım günü unutamıyordum.
“Bir oda bulun!”
Bu sözlerle birlikte gerçek hayata dönüp Matt’in dudaklarından uzaklaştım. Kat, Sofia ve Lana Matt ile geçirdiğim büyülü anı mahvetmiş olsalar da yine de onlara kızamıyordum.
“Sürtükler, bugün son sınavıma giriyorum. Bir iyi şanslar öpücüğü de mi almayayım?” deyip elini hemen bacağımın üstüne koyan Matt’in yanına oturdum.
Üstümde yüksek belli, siyah bir mini etekle siyah bir crop vardı. Son dokuz ayda çok değişmiş olsam da siyaha olan tutkum asla değişmeyecekti.
Gergin olduğumda yemek yediğimi çok iyi bilen Matt sandviçinin yarasını uzatınca minnetle gülümsedim. Bugün en son ve en zor sınavıma giriyordum. Tabii ki matematik sınavına…
Bacağımı hafifçe sıkarak, “Merak etme, iyi geçecek,” diye fısıldadı. Biraz rahatladığımı görünce elini biraz daha yukarı çıkardı. Hiç umursamayıp sandviçimi yemeye devam ettim.
“Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?” diye sordum.
Masanın geri kalanı kendi aralarında sohbet ediyorlardı. Kat'in grubu da aramıza katıldığı için neredeyse on kişi olmuştuk. Başlangıçta biraz zorlansam da bu aptal yaratıklara zaman içinde alışmıştım.
Sürtük olmayı öğrenmek zorundaydım ve şu an öğretmenim olan Kat’i bile solladığımı biliyordum.
“Eminim çünkü toplarıma kadar içine girdiğimde sorduğum bütün matematik sorularını cevaplayabiliyordun. Üstelik kolay sorular da sormamıştım. Sadece şunu düşün; cevap veremezsen boşalamazsın.”
Bunları fısıldayarak söylediğinde yanaklarım kıpkırmızı, iç çamaşırım da sırılsıklam oldu.
“Anlıyor musun?” deyip elini biraz daha yukarı götürüp dantel tangama dokundu. Aklından ne geçtiğini anlayınca yutkundum. Tangamı hafifçe sıyırdığında ses çıkarmadım.
Ellerimi sımsıkı yumruk yaptım. Tırnaklarım elime batmasına rağmen hiç acı hissetmedim.
Tek odaklanabildiğim şey Matt'in içimde yavaş yavaş hareket edip klitorisimin üzerinde daireler çizen parmaklarıydı.
“Evet mi?” deyip parmaklarını kıvırdı. Sessiz kalmam gerektiğini bildiğim için masayı kavradım.
Yüzünü bana çeviren Kat neler olduğunu anlayıp kaskatı oldu.
Ama hiç umursamadım. Ben de onu kaç kez erkek arkadaşı Liam ile uluorta sevişirken yakalamıştım.
Zaten son zamanlarda eskisinden daha yakındık. Geçmişte yaşadığımız sorunları geride bırakıp olabileceğimiz en iyi ikiz kız kardeşler olmaya karar vermiştik.
Ağzımdan istemsiz bir inilti çıkınca öksürerek örtbas etmeye çalıştım. Matt kıkırdasa da durmadı. Oldukça kontrolcü biri olduğu için cevap vermediğim sürece devam edeceğini biliyordum.
“E… Evet,” dediğimde elini çekip, kimseyi umursamadan parmaklarını yaladı. Parmaklarını çıkarmasına üzülsem de toplum içinde olduğumuz için bir şey diyemedim.
“Yeterince boşalırsan bu sınavı kolayca geçersin,” deyip masadan kalktı. Aramızdaki bu küçük anın tadını çıkardığını biliyordum ama şimdi tek istediğim rahatlamaktı.
“Kat, hadi gidelim. Sınava geç kalacağız,” dedim. Kat, Liam'ı öpüp ayağa kalktı.
“Benim de gitmem gerekiyor,” deyip çabucak yanağımdan öpen Matt herkese veda ettikten sonra kalabalığa karışıp gözden kayboldu.
Sınav için aldığımız eşyaların olduğu çantaları almaya giderken, “Hope, orada ne oldu öyle?” diye sordu Kat.
“Matt sınavı geçmem için motive ediyordu,” diyerek sırıttım. Şu an gerçekten çok azmıştım. Kat rahatlamaya ne kadar ihtiyacım olduğunu anlayınca güldü.
Sınav salonuna yaklaştığımızda, “Bu gece yine ders verecek mi?” diye sordu. Bu arad Matt sadece arkadaşım değil aynı zaman da dövüş eğitmenimizdi.
Şimdi abim için çalışıyordu. Landon ile birlikte en iyilerden biriydi.
Son birkaç aydır kendimizi savunabilmek için neredeyse her gün antrenman yapıyorduk. Kendimi nasıl savunacağımı öğrenmeye başladığım için öz güvenim de artmıştı.
Ayrıca silah kullanmayı da öğrenmiştik. Çok parlak bir öğrenci olduğum için her şeyi bir günde öğreniyordum.
Silah kullanmayı ergenliğe bile girmeden öğrendiğimi itiraf edememiştim.
“Bizi sürtünerek sevişirken görmek istemiyorsan gelmemelisin,” dedim. Şu an tek düşünebildiğim şey sınavı çabucak bitirip Matt’ten istediğimi almaktı.
“Uyarı için teşekkürler. Ev bu gece tamamen senin,” dedi Kat.
Sınav salonuna girdiğimizde görevli kadın konuştuğumuz için ölümcül bakışlar atsa da hiçbir şey yapamayacağını bildiğimiz için zerre kadar umursamadık.
Bütün gece Matt ile olacağımı düşününce gülümsedim. Babamla abim oradaki çetelerden bazılarıyla ittifak kurma amacıyla Amerika’ya gittikleri için ev boştu.
Buradaki çetelerden bazılarında da ayaklanma tehdidi vardı. Bize karşı şansları olmadığını bilsek de farklı müttefikler edinmek her zaman iyiydi.
Sınav kâğıdını elime alınca sorulara bakıp rahat bir nefes aldım. Matt sayesinde gözüm kapalı cevaplayabilirdim.
Matt bir makine gibiydi. Hem de çok seksi bir makine. Zeki, güçlü, iletişim kurması kolay biriydi. Üstelik yatakta da çok iyiydi. Bir ay içinde olacaklar yüzünden arkadaştan fazlası olamayacağımızı ikimiz de biliyorduk.
20 Temmuz'da özgürlüğümü bir kez daha kaybedip bir Garcia olacaktım. Bu, Enrique’yi uzun zaman sonra ilk defa düşündüğüm anlardan biriydi.
Onu uzun bir süredir görmediğim için çok mutluydum. Hayatım şu an mükemmeldi. Ve sürtük olma planım işe yararsa birkaç ay içinde boşanmak için yalvaracaktı.
Onu düşününce öfkelendiğimi hissettim. O pislik hayatımı mahvetmişti. Anlaşmayı kabul etmek kısmen benim hatam olsa da başka seçeneğim yoktu.
Santiago'nun tehdidinin şaka olmadığını biliyordum. Oğlu dövüldüğü için intikam almak zorunda olduğunu hissediyordu. Evlenmeyi kabul etmeseydim intikamını bir savaşla almaya kalkabilirdi.
Birkaç şaşkınlık nidası duyunca kalemimden elime mürekkep damladığını fark ettim.
Of, Enrique gerçekten her şeyi mahvediyor.
Verdikleri ekstra kâğıtla elimi silip sınava başladım. Çok kolay bir sınav olmasına rağmen aptalca hatalar yapmamak için dikkatle cevapladım.
Bir saat içinde bitirip geri kalan zamanımda da eve döndüğümde yaşayacaklarımı düşündüm. Matt'in dövmeli bedenini yaladığımı hayal ederken dudaklarımı yaladım.
Onunla ilgili en havalı şey piercingli penisiydi. İlk başta biraz korksam da zaman içinde harika hissettirmişti. Tekrar ıslandığımı fark ettiğimde inledim. Bir an önce rahatlama arzum daha da güçlendi.
Sıkıcı sınav nihayet bittiğinde Kat, “Ee, nasıl geçti?” diye sordu.
“Gözüm kapalı bile yapabilirdim,” dedim. İhtiyacım olan A'yı alacağımı biliyordum.
Kat, “Lanet olsun, Hope. Neden bu kadar zeki olmak zorundasın?” diye sızlanınca güldüm. Aslında kendisinin de zeki olduğunu biliyordu. Ama o daha çok kimya ve fizikle ilgilenirken ben psikolojiye ilgi duyuyordum.
Birden, “Kızım, sınavların bitişi bir partiyle kutlamalıyız,” diye bağırdı.
Ben nasıl kutlayacağımı çok iyi biliyordum. Tek yapmam gereken Matt'i bulmaktı. Eh, evimde olduğunu bildiğime göre de endişelenmeme gerek yoktu.
“Ben eve gidiyorum,” deyip iç çektim. Şu an tek istediğim seksti.
“Hayır, hayır, hayır! Bütün geceyi onunla geçiremezsin. O partiye geliyorsun. Tanrı aşkına, bugün cuma!” diye bağırdı.
Kat’in gitmeyi sevdiği partilere alışmıştım. Gece genellikle onun bir viski şişesine âşık olduğunu haykırması benim de kolundan tutup dışarı sürüklememle sonuçlanırdı.
“Sadece çocuklar da geliyorsa gelirim,” dedim. Gülümsemesinden bunu kabul ettiğini anladım.
“Benimle on birde Liam'ın evinin önünde buluş. Ben benim kızlarıma söylerim, sen de seninkilere haber verirsin. Yalnız çocukları da getirmelerini söyle,” dedi, otoparka vardığımızda.
Bir tanecik arabama atlayıp, kızlara mesaj atıp çıktıkları kişileri de getirmelerini söyledim. Ama ikisinin de yalnız olduğu düşünülürse birilerini getirme ihtimalleri oldukça düşüktü.
Sofia'ya başımı gelenleri anlatınca o pislik John’u terk edip çenesini kırmıştı. Biraz şaşırsam da yine de arkadaşımla gurur duymuştum.
Arabayı park edip eve girince doğruca spor salonumuza gidip üstsüz bir Matt ile karşılaştım. Dövmeleriyle kasları net bir şekilde görülüyordu.
Göğsünden damlayan teri görünce bacaklarımın arası sırılsıklam oldu.
“Tut beni,” deyip koşarak üstüne atlağımda kolayca yakalayıp duvara yasladı. Mini eteğimi kaldırıp bacaklarımı beline doladım.
Öpüşmemiz kısa sürede hâkimiyet mücadelesine döndü. Kazanacağını biliyor olsam da savaşçı ruhuna sahip olduğum için pes etmedim.
Kalçalarımı sıkmaya başladığında inledim. Dilini dilime sürtmeye başladığımda neredeyse kendimi kaybettim. Beni bir an önce becermesi için çıldırıyordum.
Nefes nefese, “Kat birazdan gelir,” dediğinde sadece gülümseyip kafa salladım. Burada yapayalnız olduğumuzu anlayınca üstümdeki bluzu parçalayıp göğüslerimi açtı.
Dikleşmiş meme uçlarımı ısırmaya başladığında engellenemez bir şekilde inlemeye başladım. İçime girdiğini hissettiğimde çığlık attım. Ne ara soyunduğumuzun farkında bile değildim.
“Becer beni,” dediğimde sırıtıp hızlandı. Kulübe gitmeden önce gece uzun olacaktı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 54.11k Okunma |
1.14k Oy |
0 Takip |
36 Bölümlü Kitap |