59. Bölüm

55

Sara
ineffable3107

Nihayet yemeğimin geldiği kuryeyi gördüğümde arabadan indim. ‘’Nerede kaldın be?’’1

‘’Abla on saattir girmeye çalışıyorum. İsmini söyleyince öldü o diyolar.’’ Güldüğümde elindeki kese kağıdını aldım. ‘’Allah rahmet eylesin deseydin!’’ O gittiğinde kaputun üstüne açtım. ‘’Oturup yemek mi yiyeceksin?’’

‘’Sabahtan beri açım!’’ Kuaförde bile hiçbir şey yememiştim ve hamburger istemişti canım. Bagaja yöneldiğimde konyak şişesinin birini aldım. İçeceğim kolanın yarısını döktüğümde bana bakıyordu. ‘’Deli!’’

Konyağı içine boşalttığımda önce ona uzattım. ‘’İçsene bir.’’

Bir yudum aldığında bana döndü. ‘’Bu niyeydi?’’ Omuz silktim. ‘’Birkaç dakika bir şey olmazsa yemekte sorun yoktur.’’

‘’Açsındır umarım. Hepsini bitiremem çünkü.’’ Bıçağa uzandığımda hamburgerin çoğunu kesip onu uzattım. ‘’Bu kadarcık yemek için mi söyledin?’’ Kafamı salladım.

‘’Bu piç benim tokamı ne yapacakmış?’’1

‘’Alnımda yazmıyor. Bunu öğrenmek için buradayız.’’ Dediğinde göz devirip içeceğime uzandım. Benim yemeğim bittiğinde Toprak çoktan bitirmişti. Az bir şey yememe rağmen doymuştum. ‘’Bagajında neden konyak kolisi var?’’

Kaşlarımı kaldırdım. ‘’Sen de yok mu?’’

‘’Var.’’ Güldüğümde bıçağı temizleyip geri yerine koydum. ‘’İhtiyar da bile var.’’ Kıkırdadım. ‘’Tipik Bursalı.’’

‘’Biz keyfi içiyoruz, sen?’’

‘’İkisi de.’’ Cebimdeki paketten bir sigara çıkarıp dudaklarıma koydum. Tek elimle yaktığımda dumanı çekip elime aldım. Üflediğimde bana bakıyordu. ‘’Niye saçlarını boyatıyorsun sen?’’

‘’Ece’ye benzediğim için.’’ Bir duman daha çektim. ‘’Bir gün babamın yanına gitmiştim. Sekreteri beni tanımadı, Ece Hanım hoşgeldiniz dedi.’’ Öylece güldüm. ‘’Babamın sekreteri beni tanımadı.’’

‘’O günden beri kendim dışında herkese benziyorum işte.’’ İçeceğimden bir yudum aldım. ‘’Sen bunu bilmiyor muydun?’’ Toprak hayatımdaki her şeyi bilirdi. ‘’Sadece Ece’nin neden böyle biri olduğunu anlamaya çalışıyorum. Çok bencil.’’

‘’İlk döndüğü gün benim kulağıma hiçbir zaman çocuğumun teyzesi olmayacaksın demişti.’’ Bir an düşündüm. ‘’Buraya geldiğimizde çocuğu ilk bana teyze dedi. O kaltak İrem’e bile bir kere hala dememiş.’’4

Güldüğünde kendine bir sigara yaktı. ‘’Döndüğünde hala hamile olsaydın, doğurur muydun?’’

‘’Doğurmazdım.’’ Dedim kesin bir dille.

Doğuramazdım değil, doğurmazdım.

‘’Niye oğlum?’’ Gözlerimi kısarak ona baktım. ‘’O zaten yaşamıyordu, Toprak.’’ Sigaramın son nefesini çektim. ‘’Nerden anlıyordun?’’

‘’Son zaman midem bulanıyordu. Belli etmesem de kan bile kusuyordum.’’ Bunu kimseye anlatmamıştım, gücüm yoktu. ‘’Ve onu hissetmiyordum. Önceki günler elimi karnıma koyduğumda orada bir şeyin varlığını biliyordum. Son zaman öyle değildi.’’

‘’Ayrıca şu halime bak! Boktan beterim. Böyle bir dünyaya o çocuğu getiremezdim.’’ Gözlerimi kaçırdım. ‘’Tüm heves de gitti zaten. Umarım gittiği yerde mutludur.’’ Öylece güldüm. ‘’Kendi mezarımın yanına küçük bir mezar eklettirdim.’’

Elini omzuma koyduğunda garipçe ona baktım. ‘’Üzüldüğüm falan yok.’’1

Aslında üzülüyordum. Canım fazlasıyla yanıyordu. ‘’Tuana da hamile.’’

‘’Evet.’’ Gülümsedim. ‘’Ondan çok güzel bir anne olacak. Bana dün bebeğine beni anlattığını söyledi.’’

Tekrar bir sigara yaktım. ‘’Ben söyleyemedim tabi, ben de anlattım diye.’’

‘’Kuzey?’’ Sorduğu soruyla biraz düşündüm. ‘’Dün gece bana çocuk istemediğini söyledi. Ona kırılmadım, en doğal hakkı.’’ Sigaramdan bir nefes çektim. ‘’Mümkünse uzun bir süre ne çocuk istiyorum ne de çocuk görmek istiyorum.’’

‘’Deme öyle.’’ Öylece kafamı salladım. Titreyen ellerim bardağa uzandığında bir yudum aldım. ‘’Seni kuaförde bulamayınca çıldırmıştır.’’

Güldüm. ‘’Adamları peşimde, burada olduğumu mutlaka biliyordur.’’

Yoksa sadece bir kere aramakla kalmazdı. Nihayet içeri ilerlediğimizde cebimde duran eldivenleri elime geçirdim. ‘’Niye her bokta eldiven takıyorsun sen?’’

‘’Savcı olduğumu unutuyorsun herhalde. Tüm emniyetlerde eminim parmak izim vardır.’’ Her tuttuğum silah sonrası eldivenleri yakıyordum. Hiçbir şeyi riske atamazdım. ‘’Savcısın ve adam öldürmeye gidiyorsun.’’1

Kıkırdadım. ‘’Ece de Hipokrat yemini etmiş ama beni öldürmeye çalıştı.’’

‘’Nasıl bir şeysin sen ya!’’ Yukarı çıktığımızda neyle karşılaşacağımızı bilmiyordum. ‘’Bu pezevenk kasayı neresine sokmuş acaba!’’ Homurdandığımda boş koridorda ilerliyorduk. ‘’Dünkü kız kimdi?’’

‘’Hangisi canım?’’ Bana ilk defa bunu soruyordu. ‘’Yanında vardı ya işte.’’ Güldüğümde aklıma Irına geldi. ‘’Irına?’’

‘’Adı yazmıyordu üstünde.’’ Gülmeye devam ettiğimde omuz attım. ‘’Ayarlayabilirim sana?’’ Yüzünü buruşturduğunda ondan hoşlandığını anladım. ‘’Bunu aklıma yazdım bak!’’

Koridorda sesle kenara geçtik. Bir adam telefonla konuşarak yürüyordu. Onlardan biriydi. Gerçi hala nasıl birini aradığımızı da bilmiyordum. Belimdeki silaha uzandığımda arkasından vurdum. Kafasına gelen kurşun ona yere yığdığında ona ilerledim. ‘’Napıyorsun?’’

Cebindeki anahtar gözüme takılan şeydi. Belki bize lazımdı. Yere eğildiğimde telefonunu kapatıp önümdeki çöpe fırlattım. ‘’Basket!’’

Silahını belinden aldım. ‘’Keşke Araf burada olsaydı. Basket attığımı hiç görmedi adam!’’ Kendi kendime homurdandım. Şarjörünü alıp Toprak’a doğru fırlattım. ‘’Biri geliyor!’’

Telaşlı konuştuğunda eğildiğim yerden bacağımdaki bıçağı çıkardım. Ayakkabı sesinin geldiği yere fırlattığımda koridordan çıkan adamın kalbine saplanmıştı. ‘’Bunun için Sadık Sayar’a teşekkür ederim.’’ Kalbindeki bıçağı çektikten sonra kanlarını üstüme sildim. Arabada yedek kıyafetim vardı ve bıçağım daha önemliydi. ‘’Seri katil olma yolunda ilerliyorsun.’’

‘’Sizin kadar olamam.’’ Özellikle kocam kadar. Elimdeki anahtarlığı ona verdim. ‘’Bu ne?’’ Yüzüne mal mal baktım. ‘’Adama boşuna sıkmadım. Bu anahtarlar elbet bir yeri açıyordur.’’

Aklıma gelenle ona heyecanla baktım. ‘’Kasada alarm var!’’

‘’Bu nasıl aklıma gelmez!’’ Telefonumu çıkardığımda uygulamasına girdim. Hırsızlık uyarısını çalıştırdığımda bir yerden ses geliyordu. ‘’Dinle!’’

Uyarıyı birkaç kez çalıştırdığımda ses çoğalmıştı. ‘’Nereden geliyor lan bu ses?’’

Odaların çoğundan birileri çıkmaya başladığında Toprak hepsini indirmişti bile. Sesin geldiği odaya ilerlediğimizde kilitliydi. ‘’Hay sikeyim ama artık!’’

Sinirimden kapısına tekme attığımda kilidi kırılmıştı. Bu kadar güçlü olduğumu bilmiyordum! ‘’Nerede bu kasa?’’

Toprak koridoru kontrol ettiğinde uyarıyı bir kez daha çalıştırdım. Duvarın arkasından geliyordu bir de. ‘’Hangi orospu çocuğu bunu düşünür?’’

‘’Nerede?’’ Duvarı gösterdim. ‘’Buranın arkasında.’’ Bıkkınlıkla buraya yürüdüğünde duvarı kontrol etti. ‘’Çok sağlam değil.’’ Odadaki sandalyeye ilerlediğinde duvara birkaç kez vurdu. Dışarıyı kontrol ettiğimde kimse yoktu. ‘’Burası kimin?’’

‘’Bilmiyorum.’’ Garipçe ona baktım. Ne demek bilmiyordu? Fazla yüksek bir kırılma sesi geldiğinde duvar kırılmıştı. Ellerimi çırptığımda duvarın içine girip kasayı çıkardı. Oydu. ‘’Bu o!’’

Kasayı ondan aldığımda odanın içinde bulunan alarmı çalıştırıp dışarıya koştuk. Çok eğlenceliydi!

Kasayı arabaya bırakıp bagajdan bir şeyler aldım. ‘’Şimdi en eğlenceli kısım geliyor.’’ Bardağımı alıp kaputa oturduğumda gelecek kişileri bekledim. ‘’Gitmiyor muyuz?’’

‘’Sence gidiyor muyuz?’’ Bardağın içine biraz daha konyak ekledim. ‘’Bu senin eğlendiğin kısımdı.’’ Bir araba yanaştığında içinden çıkan kişi hemen binaya girmişti. Yerimden kalktığımda önce arabanın altına az önce aldığım çipi yapıştırdım.

Rahatça binaya ilerlediğimde yukarı ilerledim. Yukarı odadan adam çıktığında hemen üstüme yürümüştü. ‘’Seni orospu!’’

Güldüğümde bana atacağı yumruktan kaçıp eğildim. Eğildiğim yerden belindeki silahı aldığımda bana sataşmasını engelledim. ‘’Sen-‘’

‘’Ben ya!’’ Kim olduğunu dahi bilmiyordum. İstediğimi yapıp kaçtığında peşinden ilerledim. Kendisi arabasına koştuğunda ben de rahatça arabaya ilerledim. Bardağımdan rahatça içtiğimde telefonumdaki saate baktım. ‘’Vakti gelmişti.’’

Pantolonumun cebinden bombanın düğmesini çıkardığımda siteden çıktığı an düğmeye basıp patlamasını sağladım. Ben de böyle bir deliydim işte! ‘’Araba patlatmak da üstüne yok.’’

‘’Elbette!’’ Bardağımdaki içeceği bitirip çöpe attım. Kasayı aldığımda kaputun üstüne koydum. Şifresini girerek açtığımda tokayı aldım. Hala parlıyordu. ‘’Çok güzelsin!’’

Üstündeki düğmeye bastığımda aynası açılmıştı. Saçlarımı toplar gibi yapıp tokayı taktığımda perçemlerimi düzeltmek için aynaya baktım. ‘’Ben de çok güzelim!’’

‘’Aptal.’’ Homurdanışına göz devirdiğimde kasayı kapatıp geri arabaya koydum. Toka kafamda durabilirdi. ‘’Şifresi neden KAY?’’

Güldüğümde kendi kendime mırıldandım. ‘’12 Numara.’’

‘’Anlamı ne?’’

‘’İlk aşkımın forma numarasıydı.’’ Güldü. ‘’Hala mı?’’ Kafamı salladım. Kasanın şifresi o günden beri oydu. ‘’Her zaman.’’

Arabaya bindiğimizde beni eve bırakmıştı. Kasayı giyinme odasına sakladığımda aşağıya indim. Araf bana çok kızacaktı. Telefonuma uzandığımda onu aradım. Hemen açmıştı. ‘’Evde konuşacağız.’’

Yüzüme geri kapattığında oturup onu bekledim. Sesi sakindi. Sinirli değildi. Açıkçası ben bağırıp küfretmesini bile bekliyordum. Üşümüştüm sanki. Evet üşüyordum. Giyinme odasına çıktığımda onun sweatlerinden alıp kendi eşofmanlarımdan giydim.

Çok üşüyen bir insan değildim. Ateşim mi vardı?

Girişteki boy aynasına ilerlediğimde yüzümün kızarık olduğunu farkettim. Hasta olmamalıydım ve benim ateşim vardı.

Mutfaktaki ilaç kutusuna ilerledim. Biz bu eve hiçbir şey almamıştık ki. ‘’Neyse, kocam iyileştirir beni.’’ Bu düşünceyle salona ilerlediğimde aşağıdaki odaların birinden örtü aldım. Televizyondaki programımı açtığımda uzanıp onu izlemeye başladım. Adeta örtüye sarılmıştım.

Aslında uykumu getirip Araf ile edeceğim kavgayı önlemek istiyordum.

Saatler sonra kapı çaldığında hemen ayaklanıp kapıya gittim. O kadar halim yoktu ki. Kapıyı açar açmaz gülümsedim. ‘’Hoşgeldin!’’

Elinde bir çiçek vardı. Kocamandı. Niyeydi ki?

Elindeki çiçeği girişe bıraktığında üstüme geldi. ‘’Hasta mısın sen?’’ Ellerinin tersiyle yanağıma dokunduğunda kaşları çatıldı. ‘’Bu ne hal? Yanıyorsun!’’

‘’İyiyim ben!’’ Konyağı biraz fazla kaçırmıştım herhalde. ‘’Bana çiçek almışsın!’’ Çiçeğini alıp içeri ilerlediğimde peşimden geliyordu. Çiçeklerime sarıldığımda kokladım. ‘’Çok güzeller!’’1

Bana bir şey daha uzattığında gözlerimi kırpıştırdım. ‘’Bu ne?’’

Koca şeyi elinden aldığımda çerçevenin içinde bir evlilik cüzdanı görmeyi beklemiyordum!

‘’Kocam!’’ Çerçeveye sarıldığımda hemen odaya çıktım. Gülerek peşimden geliyordu. Odaya girdiğimde koltukların bulunduğu yerin üstüne astım. ‘’Çok güzel oldu.’’

Elleri cebinde beni izliyordu. Yanına ilerlediğimde boynuna atladım. ‘’Benim kocam!’’ Tek eliyle belimi sardığında boynumu öptü. ‘’Bir gün boşanmaya kalkarsak bu çerçeveyi kafanda kıracağım!’’ Ayaküstü onu tehdit ettiğimde yanından ilerleyip salona ilerledim.

‘’Kıvırtma inerken!’’ Güldüğümde bunu gördüğünü sanmıyordum.

‘’Yemek yedin mi?’’ Kafamı salladım. ‘’Sen yedin mi? Açsan sana bir şey hazırlayabilirim.’’ Yok anlamında kafasını oynattı.

‘’Ecmel.’’ Bana baktığında koltukta ona doğru ilerledim. ‘’Araf.’’

‘’Hastasın.’’ Kafamı salladım. ‘’Sana hastayım, evet.’’ Kaçacakken belimden yakalayıp kucağına çekmişti. ‘’Doktor çağırayım, olmaz böyle.’’

Bedenine sarıldığımda kafamı boynuna gömdüm. ‘’Burada yatayım biraz, bir şeyim kalmaz.’’

Birkaç kez boynunu öptüğümde nefesim onu huylandırmıştı. ‘’Yapma şunu.’’

‘’Ne yapmışım?’’ Biraz daha öptüm. ‘’Alt tarafı hasta olmuş, kocasını öpen bir kızım yani. Ne var bunda?’’ Güldüğünde bedenimi sarmalamıştı. ‘’O kızı tanımasam neler yapacağım da, dua etsin hasta.’’

Uykum geldiğinde boynuna doğru konuştum. ‘’Özür dilerim sevgilim, bugün senden kaçtığım için.’’

Derin bir iç çektiğinde saçlarımı öptü. Aklıma gelenle kafamı kaldırdım. ‘’Saçlarım!’’ Hemen saçlarımı önüme getirdim. ‘’Nasıl olmuşlar? Senin sevdiğin halime döndüm!’’

‘’Çok güzel.’’ Bana dokunmamıştı. Bunu dediği her an saçlarımı severdi. Şimdi neden bunu yapmıyordu? ‘’Araf.’’ Fısıldadığımda ellerimi yanağına götürdüm. ‘’Seni seviyorum.’’ Sevgimi her zaman bilsin istiyordum. ‘’Ben seni çok seviyorum.’’

Yutkunduğunda bana bir tepki vermemişti. ‘’Beni seviyorsun ama benden hala korkuyorsun değil mi?’’

‘’Sorun değil, buna alışkınım.’’

**********

Kuzey Araf Yıldırım

‘’Kiminle konuşuyor?’’ Irına’nın sorusuyla o yöne döndüğümde Toprak ile konuşurken görmüştüm. ‘’Toprak Kayalılar. Çocukluk arkadaşı.’’

‘’Ona bir anahtar verdi.’’ Kaşlarım çatıldığında onlara baktım. Toprak yanından gittiğinde babasıyla bir şey konuşmuştu. O bana yürürken diğerleri gittiğinde ikimiz kalacaktık. ‘’Aşkım.’’

Ona içim gittiğinde gülümsemeye çalıştım. Onu utandırmak için kulağına eğildim. ‘’Herkesin içinde deme şunu.’’

Yanakları hemen kızardığında gülerek elini tuttum. ‘’Herkes kim? Ben sadece ikimizi görüyorum burada.’’

Aklıma geleni ona sordum. ‘’Az önce hap aldın mı?’’ Yutkunduğunu gördüm. Benden saklamıştı. Ağrı kesici alacağını söyleyerek beni eczanede durdurmuştu ama benim almama izin vermemişti. Kendi inip aldığındaysa içip gelmişti. Anlamam zor değildi. ‘’Benden saklama, Ecmel.’’

‘’Saklamıyorum, sadece-‘’ Konuşmasının bitmesini beklemedim. ‘’Korkuların olduğunu biliyorum. Sen ne zaman istersen o zaman olur.’’

Bu saatten sonra bir çocuğa babalık yapacağımı sanmıyordum. ‘’Sen istemiyor musun?’’

Bana öyle bir bakıyordu ki vereceğim cevap onu her türlü korkutacaktı. Onun aksine ben yalan söylemek istemiyordum. ‘’Sanırım hayır.’’ Kafasını sallayarak beni onaylasa da gözleri başka söylüyordu. ‘’Artık hayır yani. O video-‘’ Bir an karşımdakinin o olduğunu unutup kendime küfrettim. Siktirdi gerçekten! ‘’Ne videosu?’’

Sessiz kaldım.

Ellerimi sıktığında bunun farkında değildi. ‘’Araf, lütfen o video olduğunu söyleme.’’

Anlamıştı.

‘’O.’’

‘’Özür dilerim.’’ Geri gelmeyecek bir zaman dilimiydi. ‘’Ben sana o acıyı bir daha yaşatamam, Ecmel.’’

Gülümsedi. Keşke bilseydi gülümsediğinde ne kadar güzel baktığını. ‘’Biz ne zaman istersek o zaman olsun.’’

Bir tepki vermediğimde sadece bana bakıyordu. ‘’Evimize gidelim mi?’’

‘’Gidelim, küçük hanım.’’ Önümden gitmesini beklediğimde elimi hiç bırakmayıp yürümüştü. Ona ayak uydurduğumda içten içe gülümsediğini biliyordum. Arabanın gelmesini beklerken David’e mesaj attım. Yarın Toprak Kayalılar’ın bir işi olup olmadığını bilmeliydim.

Ondan kıskanıyordum ama aralarındaki samimiyetin farkındaydım. Onunla fazla yakındı. Bu sinirimi bozuyordu.

Arabaya bindiğimizde boşta olan elimi dizindeki eline uzattım. Bir an çekecek gibi olduğunda geri kendini toparladı. Benden hala korkuyordu.

Dedemi haklı çıkartıyordu.4

Az önce de aynısı olmuştu. Omuzları açık olduğundan üşüyüp üşümediğini merak ederek elimi omzuna koydum. Hemen elimi tuttuğunda kalp atışına kadar hissetmiştim.

‘’Markete uğrayalım mı?’’ Ona döndüğümde gözlerini kırparak bana bakıyordu. ‘’Bu saatte?’’ Sorguladığımda kafasını salladı. ‘’Çocuklara söyleriz, ne istiyorsan alırlar.’’

‘’Birlikte hiç gitmedik ama!’’ Sesli bir nefes verdiğimde kafamı olur anlamında salladım. Hemen sevindiğinde uzanıp yanağımı öptü. ‘’Kocam!’’

Güldüğümde telefonuma uzanıp çocukların birine haber verdim. ‘’Koca marketi kapattırdığına inanamıyorum!’’

‘’Hiçbir şey yapmadım.’’ Dedim telefonu bırakırken. Alt tarafı adamımı arayıp markete gideceğimizi söylemiştim. Onlar yapmaları gerekeni yaparlardı. Eve yakın büyük bir markette durduğumuzda benden önce inmişti. ‘’O topuklularla koşma!’’

O kadar çocuktu ki.

İçeri girdiğimizde market arabasını bana uzattı. Anlamamıştım ne istediğini. ‘’Bu ne?’’

‘’Araba hayatım.’’ Ellerimi alıp sapına koyduğunda onu izliyordum. ‘’Süreceksin gidecek. Vın vın yani!’’ Önümden ilerlediğinde bir arabaya bir ellerime bakıyordum. Hiç yapmadığım şeylerdi. Kendime bir şey alırken bile özel yaptırıp insan içine girme gereksinimi duymazdım.

Dışarı ilerlediğimde çocukların birini çağırdım. ‘’Biriniz gelin lan!’’

Boşa para ödemiyordum. ‘’Gülenin belasını sikerim!’’ Hepsinde o tavrı görebiliyordum. Ecmel hala laylaylom eline bir sürü şey almıştı bile. Oysaki düzenli olarak eve her şey alınıyordu zaten. ‘’Niye bunları alıyoruz?’’

‘’Aldığınız şeyler altı ay öncesinden kalma olduğu içindir!’’

Tabi ya. En son düğünden bir gün önce alışveriş yapılmıştı. O günden beri kimse o evlere gitmediğinden benim haberim yoktu. Sadece o eve gitmek istediği gün temizletilmesini söylemiştim. Aklıma gelmemişti alışveriş. ‘’Evde hindistan cevizini ne yapacağız?’’

‘’Suyunu seviyorum ben!’’ Hala bir şeyler almaya devam ediyordu. Tüm meyvelerden azar azar almıştı bile. Aldığı şeylerin yarısını bile yemeyecekti. ‘’O ananası bir yeme kafanda parçalayacağım kadın!’’

‘’Kocam benim için kesecekse neden yemeyeyim!’’ Rafların arasından sesi geldiğinde yanımdaki çok eğleniyordu. Ecmel onlarla iyi anlaşıyordu. Son zaman sık sık evime gelip onlarla dedikodumu yaptıklarını biliyordum. Hepsinde kulaklık vardı ve istediğim zaman onları dinleyebiliyordum.2

‘’Araf!’’ Seslenmesi hiç bitmediğinde yanına ilerledim. ‘’Ne?’’ İki elini beline koyup kaşlarını çatmıştı. ‘’Yetişemiyorum! Sen ne diye yanımdasın be adam?’’ Onu markete getiren kafamı siksinler!

‘’Milletin kocaları neler yapıyor, benimki markete gitmemiş hayatında!’’ İstediği şeyi alıp arabaya fırlattığımda siniri devam ediyordu. Hayat bana fazlasıyla imkan sunmuştu çünkü.

Marketi boş bulmak işine gelmiş gibi bana saydırmaya devam etmekle meşguldü. Üç farklı süt aldığında hepsini inceledim. Hayatımda duymadığım şeylerdi. ‘’Yulaf sütü ne amına koyayım! At mısın sen?’’ Bıkkınlıkla benden uzaklaştı. Badem sütü?

‘’Her ay gelelim böyle!’’ Hevesli hevesli konuştuğunda hemen peşinden gittim. ‘’Çok beklersin! Bir daha siksen getirmem seni lan markete.’’ Gözlerini kıstığında üstüme yürüdü. ‘’Büyük konuşma, Lider.’’ Parmağımla onu ittirdim. ‘’Hadi!’’

‘’Daha hiçbir şey almadım bile!’’ Şaşkınlıkla arabaya baktım. Karı utanmasa ikinciyi dolduracaktı. ‘’Kola alalım. Ben çok severim!’’ Gazlı şeyler pek içtiğini görmezdim ama kola içmeyi gerçekten seviyordu. Evime geldiğinden beri mutfağın bazı yerlerinde kolalı jelibona bile rastlıyordum. ‘’Al o zaman bana neden bakıyorsun?’’

Yutkunup önüne döndüğünde ellerine baktı. ‘’Baş belası!’’

Yanına ilerlediğimde gülerek dolabı açtı. Tek tek de almıyordu hanımefendi. Kolisini alıyordu!

Tekli dolaptan bir tanesini aldığında içmeye başlamıştı. ‘’Çok yoruldum.’’

‘’Ecmel!’’ Onu uyardığımda kötü kötü bakmaya çalışıyordu. Bizi peşinde kuyruk eden kendisi değilmiş gibi bir de yoruldum diyordu. ‘’O elindekini ödedin mi de içiyorsun?’’ İçtiğini yutup bana baktı. ‘’Ne biçim kocasın sen? Adım attığın yerde millet önünde eğiliyor. Karının içtiği kolayı mı ödeyemeyeceksin?’’

‘’Sanki paramı çok harcıyorsun!’’

Onun için yaptığım her harcamada o parayı bana farklı isimlerle geri atıyordu. Hem de küsuratına kadar. Ama bu onun bir özelliğiydi. Kimsenin parasını harcamıyordu. Dedesi dışında. Hatta çoğu harcaması Sadık Sayar adınaydı.

Ben bunları düşünürken o alışverişini bitirdiğinde kasada beklemek istemiyordum artık. ‘’Yürü artık.’’

Nihayet arabaya bindiğimizde gayet keyfi yerindeydi. Onu mutlu etmeyi seviyordum. ‘’İstediğin oldu mu?’’

Elimi tuttuğunda bu sefer kendisi önce davranmıştı. ‘’Oldu sevgilim.’’

Eve geldiğimizde hızla topuklularını çıkarıp üstünü değiştirmeye gitmişti. Çocuklar poşetleri mutfağa bıraktığında gözümde büyümüştü. Asla yardım etmeyecektim. Sehpadaki şişeden kendime içki doldurduğumda rahatladım.

Yanıma geldiğinde bana bakıyordu. ‘’Gerçekten oturuyor musun?’’

Kendime baktım. ‘’Yatıyor gibi bir halim mi var?’’

Dibime oturduğumda gömleğimin birkaç düğmesini çözdü. ‘’Aşkım, seni yordum mu?’’

Bana sırnaştığında gülmeme engel olamadım. Onun yanında mutluydum. ‘’Yormadın, ben seninle yorulmam.’’

Uzanıp dudağımı öptüğünde ellerini boynuma yerleştirdi. Beni öptüğü her an o kadar naifti ki kırılgan bir bebek gibiydi karşımda. Elimi yanağına götürmek için kaldırdığımda benden uzaklaşmıştı. Hemen gülümseyip kendini toparladı. ‘’O zaman bana yardım et!’’

Bir anda elimden tutup kaldırdığında onunla olmamam imkansızdı. ‘’Ecmel.’’

Üsteleyeceğimi anladığında hızlıca bana döndü. ‘’Aşkım!’’

Ah bir de uzatarak söylemesi yok muydu!

Onun istediklerini yapıp birçok şeyi yerleştirdiğimizde kendimi garip hissetmiştim. Ne görmüştüm ne de yapmıştım. Ailemle büyümemiştim. Dedem ve amcamla büyüdüğümden hayatım boyunca bu olmuştu. ‘’Sana inanamıyorum!’’

‘’Ne yaptım?’’ Tezgahta oturup beni izliyordu. Güya yardım etmek için buradaydım ama her şeyi ben yerleştirmiştim. Bana yardım edilmemişti. ‘’Sorun da zaten bir şey yapmaman!’’

Tüm poşetler bittiğinde sinirden her birini nereye fırlattığımı bilmiyordum. Yanına gittiğimde masumca bana bakmaya çalışıyordu. ‘’Yok sana bir daha alışveriş.’’

‘’İyi, bundan sonra her şeyi kendim öderim.’’ Beni sinirlendireceği şeyleri iyi ezberlemişti. ‘’Ecmel!’’

‘’Canım.’’ İnce kollarını boynuma doladığında derin bir nefes verdim. Sinirimi alacak şeyleri de iyi ezberlemişti. Kollarındaki morluklar geçiyordu. Yüzüme yaklaştığında dudağımı öptü. Elimi beline yerleştirip kendime çektiğimde bacaklarını aralayıp bana iyice yaslanmıştı. Ona karşılık vermemek elde değildi.

‘’Araf.’’ Adımı söylediğinde kesik kesik nefes alıyordu. Nefesi yetmese bile beni öpmeyi bırakmıyordu. ‘’Söyle.’’ dediğimde gülümsedi. ‘’Adını söylemek hoşuma gidiyor.’’

‘’Öyle mi?’’ Kafasını salladığında onu öpmek için yüzünü yaklaştırdığımda bunu yapmadım. ‘’Hep söyle o zaman.’’

Onu öylece bırakıp geri çekildiğimde derince yutkunmuştu. Bu hali hoşuma gidiyordu. Yukarı ilerlediğimde peşimden geliyordu. ‘’Neden beni öpmedin?’’

‘’Üstümü değiştireceğim.’’ Gömleğimin düğmelerini iliklediğimde hala peşimden geliyordu. Giyinme odasına girip kendi tarafıma ilerledim. Arkamdaydı. Gömleği üstümden sıyırdığımda sırtıma yaptıklarını görmesini sağladım. Utanıyordu.

Boynumun morluklarını söylemek bile istemiyordum. Öylesine deli ediyordu ki beni.

Tişörtlerime yöneldiğimde beni durdurdu. ‘’Giymesene!’’

Hemen sustuğunda sırıtışıma engel olamadım. Ona karşı yaptıklarımın hepsi bilerekti. Tepkilerini, hareketlerini biliyordum. ‘’Karım istiyorsa giymem.’’

Altıma sadece eşofman giydiğimde sadece beni bekliyordu. Kedi gibiydi. ‘’Daha ne kadar izleyeceksin?’’

‘’Birlikte yatağa girene kadar.’’ Sesi çok güzeldi. Asla bıkmayacağım bir tondu. Onu şaşırtarak kucağıma aldığımda hemen kollarını boynuma doladı. ‘’Napıyorsun?’’

‘’Karımı taşıyorum.’’ Güldüğünde yanağımı öptü. Odaya gelip onu yatağa bıraktığımda örtüyü kaldırıp yanına yer açtı. Bu kıza hastaydım. Yattığım an kollarını bana doladığında gülüp saçlarını öptüm. ‘’Aşkım!’’ Uzanıp çenemi öptü. ‘’Kocam!’’

Belinden sarıldığımda ellerini göğsüme koydu. Dövmenin üstünü öptü. ‘’Uyumayacaksak neden yatağa giriyoruz?’’

Yüzlerimizi hizaladı. ‘’Ben sana sarılırken çok huzurlu hissediyorum çünkü.’’

Bunu ondan duymak çok güzel bir histi. ‘’Araf’ım.’’ Dudağımı öptü. ‘’Bunları söylediğimde seni sıkmıyorum değil mi?’’

‘’Asla.’’

‘’Sıkıldığında söyle olur mu?’’ Uykusu geliyordu ve boğuk boğuk çıkıyordu sesi. ‘’Ben sana bunları söylemeyi özledim. Senin özleminin önüne geçemem belki ama seni çok özledim. Her şeyinle.’’

Beni o kadar çok seviyordu ki bir gün ona karşılığını veremeyeceğimden korkuyordum. Hayatım ona göre kurulmuştu. Onun için bu adama dönüştürülmüştüm ve o kollarımdaydı. Artık gözlerini kapattığında benden çekilmişti. Buna engel olmayıp ona dokunmadım.

*****

Onu kuaföre bıraktığımda bana işinin geç biteceğini söylemişti. Yalan söylemişti. David’in söylediklerine göre Toprak bugünkü tüm toplantılarını iptal ettirmiş, şirkete bile gitmeyeceğini söylemişti. Ne haltlar karıştırıyorlardı?

Ecmel arabaya binmeden çantasını bana verdiğinde kendimden nefret ederek telefonunun arkasına küçük bir çip yapıştırmıştım. Kılıfı onu göstermiyordu bile. Ona güveniyordum. Sadece başına bir şey gelmesinden korkuyordum. Belli ki benden gizli bir şeydi ama onun güvenliğinden emin olmadan onu bir yere gönderemezdim artık.

Sadece haber beklediğimde şirketteki işlerimi hallettim. Mekana döndüğümde diğerleri de buradaydı. ‘’Ne bu kalabalık?’’

‘’Sera’yı izleyeceğiz!’’ Sylvia heyecanla konuştuğunda ona baktım. ‘’Karımı neden izliyorsunuz?’’

‘’Kıskanma, Lider. Karını tanıyoruz!’’ Irına hevesle konuştuğunda David’in yanına oturup ekrana baktım. Telefonuna ulaşıp konumunu öğrendiğimizde sadece ne yapacaklarını merak ediyordum. ‘’Çipi taktın mı?’’ Kafamı salladığımda başka bir yere geçip ses kaydını başlattı.

Başlatmadan onu aradığımda telefonumu açmamıştı. Neden?

Kızmayacaktım ki.

‘’Ayrılık kocanla aranı açtı herhalde?’’ Toprak konuştuğunda hepimiz dinliyorduk. ‘’Hayır, aksine onu daha çok sevdiğimi anladım. Bir iç çekme geldiğinde bunun sigara olduğunu anladım. Sigara mı içiyordu o?

‘’Bu tavır neden peki? Seni tanıyorum, Sera.’’ Irına hemen konuştu. ‘’Dünkü adam değil mi?’’ Kafamı salladım. ‘’Bilmiyorum.’’ Sadece bunu söyledi. ‘’Neyse.’’

‘’Bir motor geliyor!’’ Kameraya döndüğümüzde Ecmel arabadan inmişti. ‘’Nerede kaldın be?’’ Sinirle konuştuğunda kim olduğunu anlayamadım. ‘’Abla on saattir girmeye çalışıyorum. İsmini söyleyince öldü o diyolar.’’ Sinirden güldüğümde o gerçekten gülmüştü. ‘’Allah rahmet eylesin deseydin!’’

Adamın elinden bir kese kağıdı aldığında içinden ne çıkacağını merak ettim. O deli her şeyi ayağına getirtirdi. ‘’Oturup yemek mi yiyeceksin?’’

Toprak konuştuğunda diğerleri gülmüştü. ‘’Sabahtan beri açım!’’ Benimki konuştu, kamerada hareketlilik olduğunda oraya döndüm. Bagaja ilerleyip kocaman bir şişe çıkarmıştı. İçtiği şeyin birazını döktüğünde şişedeki her neyse yarısını içine döktü. Kim bilir ne içiyordu! Bardağı Toprak’a uzattı. ‘’İçsene.’’

Toprak bir yudum alıp ona geri uzattı. ‘’Bu niyeydi?’’

Yemeklerine bir şey katılmasından korkuyordu.

Yemeğinin yarısından çoğunu kesip ona vermişti. ‘’Bacağından bıçak mı çıkarttı o?’’ Amanda’nın sorusuna Irına hevesle kafasını salladı. Bunların eğlencesi gerçekten karımdı! ‘’O piç benim tokamla ne yapacakmış?’’

Küfretmesi beni sinirlendiğinde diğerleri gülmüştü. Hiç komik değildi.1

‘’Bagajında neden konyak kolisi var?’’ İçtiği şey konyak mıydı? ‘’Sen de yok mu?’’ Bir de üste çıkıyordu! Bir süre Ece’den bahsettiklerinde benim gözüme takılan şey sigara içmesiydi. Bunu bilmiyordum. ‘’Sigara içtiğinden haberin var mıydı?’’1

Buğra’nın sorusuna cevap verecekken Toprak’ın sorusu beni kaskatı kesmişti. ‘’Döndüğünde hala hamile olsaydın, doğurur muydun?’’

O piç nereden biliyordu bunu?

‘’Doğurmazdım.’’ Ecmel bunu söylediği an sadece kameraya bakıyordum. Diğerleri sustuğunda sadece ikisini dinlemek istiyordum. ‘’Niye oğlum?’’

‘’O zaten yaşamıyordu, Toprak.’’ Sigarasını üfleyip kenara attığında söylediği cümle tüm kalbimi ağrıtmıştı. Bundan neden haberim yoktu? ‘’Nereden anladın?’’

‘’Son zaman midem bulanıyordu. Belli etmesem de kan bile kusuyordum.’’ Elim yumruk olduğunda her şeyi yıkmak istedim. Onu hissedemediğinden bahsediyordu. O kadar donmuştum ki bunları yaşadığını bilmiyordum. Söylememişti.

‘’Tuana da hamile.’’ Gülümsediğini gördüm. Davette de onu gördüğünde mutlu olmuştu. ‘’Ondan çok güzel bir anne olacak. Bana dün bebeğine beni anlattığını söyledi.’’ Bir sigara daha yaktığında onu bu cehennemden kurtarmak istedim. ‘’Ben söyleyemedim tabi, ben de anlattım diye.’’

Onunla konuşuyordu.

‘’Kuzey?’’ Bu sorudan sonra sesler kesildiğinde diğerleri bana döndü. Kendisi de konuşmuyordu. ‘’Dün gece bana çocuk istemediğini söyledi. Ona kırılmadım, en doğal hakkı.’’ Sigarasını yine bitirdiğinde uzağa attı. Mümkünse uzun bir süre ne çocuk istiyorum ne de çocuk görmek istiyorum.’’

Gerisini dinleyemediğimde aslında onu kırdığımı farkettim. Tek istediğim onu bir daha kaybetmemekti. Onu hamile bıraktığım için başına bunlar gelmişti. Bir daha olsun istemiyordum.

‘’Niye her bokta eldiven takıyorsun sen?’’ Bunu ben de merak ediyordum. Toprakla öyle samimilerdi ki onları kıskanıyordum. Ecmel de ona yakın davranıyordu. ‘’Savcı olduğumu unutuyorsun herhalde. Tüm emniyetlerde eminim parmak izim vardır.’’

‘’Savcı mı?’’ Leo’nun sorusuna biri yanıt verdiğinde hepimiz kameralara odaklıydık.

‘’Savcısın ama adam öldürmeye gidiyorsun.’’ Ne yapmaya? Gülüşünü duydum. ‘’Ece de Hipokrat yemini etmiş ama beni öldürmeye çalıştı.’’

Sinirden güldüm. Bu halde bile acılarıyla dalga geçiyordu. ‘’Nasıl bir şeysin sen ya!’’

‘’Bu pezevenk kasayı neresine sokmuş acaba?’’ Hala küfretmesi sinirimi bozuyordu. ‘’Dünkü kız kimdi?’’

‘’Hangisi canım?’’ Bunu duyduğumda kan beynime sıçradı. ‘’Senin canımını sikeyim!’’ Irına hemen beni susturdu. Onun adı geçiyordu. Omzuna dokunduğunda gerçekten sinirimi arttırıyordu. ‘’Ayarlayabilirim sana!’’

Bahsettiği ayarlama Irına ve Toprak arasındaydı. Ona döndüğümde utanmıştı. Sabır dilercesine kameraya döndüğümde bir yere saklanmışlardı. Koridordan bir adam çıktığında Ecmel gözünü kırpmadan adamı kafasından vurmuştu. Hedef becerileri çok iyiydi. ‘’Oha!’’

Kimin ne tepki verdiğini duymak istemiyordum. Adama ilerlediğinde telefonunu kapatıp çöpe fırlattı. ‘’Basket!’’ Buna gülmüştüm. ‘’Keşke Araf burada olsaydı. Basket attığımı hiç görmedi adam!’’ Burada bile bana laf sokuyordu. ‘’Biri geliyor.’’

Ben onun için endişelenirken o gayet rahatça adamın belindeki silahın şarjörünü alıp Toprak’a fırlattı. Bacağından bıçağı ne ara çıkarıp koridordan gelen adamı fırlattı göremedim. ‘’Bu kadınla aynı evde yaşıyorsun!’’1

Leo beni uyardığında sinirden alnımı sıvazladım. Bir şeyler konuştuğunda çok önemsemedim. Ne kasası arıyordu bu?

Birkaç kişi odasından çıktığında Toprak, Ecmel’in önüne geçip hepsine sıkmıştı. Onu iyi koruyordu. Onların arasındaki bu bağdan nefret etmiştim. Bir odaya ilerlediklerinde kilitliydi. ‘’Hay sikeyim ama artık!’’ Yine küfrettiğinde sinirimi arttırıyordu. ‘’Kapıyı mı kırdı o?’’1

‘’Evde soracağım ben ona.’’

‘’Hangi orospu çocuğu bunu düşünür?’’ Sinirden masaya vurduğumda diğerleri gülmeyi kesmişti. ‘’Gülenin ağzına sıçacağım artık!’’

Tüm aklımı sikip atmıştı şuan. Koşup binadan çıktıklarında hala gitmediler. ‘’Neden gitmiyor bunlar?’’

‘’Bir araba yanaşıyor.’’ Kameralara baktığımızda Ecmel tekrar binaya ilerliyordu. Toprak peşinden gitmiyordu. ‘’Neden tek bırakıyor bunu?’’

Üstüne birisi yürüdüğünde ona küfretmesi beni öldürüyordu. Attığı yumruktan kaçtığında belindeki silahı alıp fırlatmıştı. Hamleleri o kadar hızlıydı ki gördüğüm şeyin gerçekliğini sorguluyordum. Rahatça gittiğinde adamın peşinde değildi artık. ‘’Adamı öylece bırakıp gitmesine izin mi verdi o?’’

‘’Bak gör onun elinden kimse kurtulamaz.’’ Irına ve Amanda aralarında konuşurken ben ne yapacağını anlamıştım. Kaçıktı bu kadın! Kendi arabasına yaslandığında rahatça bardağından bir yudum aldı. Telefonunda bir şeye baktıktan sonra cebinden çıkardığı düğmeye bastı. ‘’Manyak!’’

‘’Ne ara koydu lan o bombayı?’’

Bu kadın beni delirtecekti. Nihayet kasayı açtığında içinden bir toka çıkmıştı. ‘’Bu kadar tantana bir toka için miydi?’’

‘’Toka büyükannesinden kalma.’’ Irına konuştuğunda bunu bilmediğimi farkettim. ‘’Büyükbabası içine bıçak işletmiş, o yüzden önemli onun için.’’

Tokayı kendine denediğinde kasadan bir de ayna çıkmıştı. ‘’Çok güzelsin! Ben de çok güzelim!’’

‘’Gelinimiz de pek mütevazi.’’1

‘’Şifresi neden KAY?’’ Tekrar onlara baktığımda bunu beklemiyordum. ‘’12 Numara.’’ Gülümsediğinde öyle bir içim gitti ki ona. Tüm sinirimi unutacak kadardı. ‘’Anlamı ne?’’

‘’İlk aşkımın forma numarasıydı.’’

Ben onun ilk aşkıydım. ‘’Hala mı?’’

İç çektiğinde son kez konuştu. ‘’Her zaman.’’1

Kayıtlar kapandığında onlarda gitmişti zaten. Gülümsememe engel olamıyordum. Son söyledikleri tüm sinirimi almıştı. ‘’Karın başkasına aşıkmış!’’

‘’Sid bazen gerizekalısın!’’ Irına onun kafasına vurdu. ‘’Baldric’in forma numarası ne?’’ Sid bunu gerçekten düşündü. ‘’12.’’

Nihayet anladığında bana döndü. ‘’Karın hep sana aşıkmış!’’

‘’Benden bu kadar.’’ Yanlarından kalktığımda evde beni bekleyen karıma gitmek istiyordum. Onun açtığı kapıdan girmek istiyordum.

Önce onun istediği bir şeyi yaptırmak için bıraktığım çerçeveyi aldım. Ona çiçek de aldığımda telefonum çalmıştı. ‘’Evde konuşacağız.’’

Telefonu geri kapattığımda eve doğru sürdüm. Aklımda sadece kurduğu cümleler vardı. Bahçeye girdiğimde ışıkların açık olması beni mutlu etti. Sadece çiçeği elime alıp zili çaldığımda çerçeveyi kenara sakladım. ‘’Hoşgeldin!’’

Beni görür görmez gülümsediğinde dikkatimi çeken bir şeyler vardı. İlk defa evin içinde bu kadar kalın giyinmişti ve suratı kıpkırmızıydı. Çiçeği umursamadan kenara koyduğumda ona ilerledim. ‘’Hasta mısın sen?"

Sadece birkaç saat içinde nasıl hasta olmayı beceriyordu? Ya da ben mi dikkatli bakmamıştım? "Bu ne hal? Yanıyordun!"

Hasta olduğunu umursamadan çiçeklerin yanına gitti. "Bana çiçek almışsın!" İstese gidip çiçek tarlasını dahi alırdım. Önümden ilerlediğinde arkasından çerçeveyi alıp kapıyı kapattım. "Çok güzeller!"

Tekrar bana döndüğünde çerçeveye baktı. "Bu ne?"

Ona uzattığımda gözleri parlamıştı. Başkası yapsa kabul etmeyeceğim şeyleri onunla yapmak istiyordum. O uğraşmasın diye de cüzdanı ondan alıp bunu ben yaptırmıştım. "Kocam!"

Yukarı çıktığında arkasından gittim. Odaya astığında sadece onu izliyordum. "Benim kocam!" Üstüme koştuğunda boynuma atladı. Belinden yakalayıp ona sarıldığımda boynunu öptüm. "Bir gün boşanmaya kalkarsak bu çerçeveyi kafanda kıracağım!"

Benden uzaklaştığında güldüm. Peşinden gittiğimde merdivenleri kıvırta kıvırta iniyordu. Bunu hep yapıyordu ama utanacağını bildiğimden söylemiyordum. "Kıvırtma inerken!"

Bildiğim halde sordum. "Yemek yedin mi?"

Aynısını bana sorduğunda hayır dedim.

Güçlükle yutkunduğunda boğazının da ağrıdığına emindim artık. "Ecmel."

Yanıma geldi. "Araf."

"Hastasın." Gülerek kafasını salladı. "Sana hastayım, evet." Benden uzaklaşacağında onu tutup dizime oturttum. "Doktor çağırayım, olmaz böyle."

Korkularını anlıyordum. Benim yanımda buna gerek yoktu ki.

Bana sarıldığında nefesini boynumda hissettim. "Burada yatayım biraz, bir şeyim kalmaz."

Boynumu öpmeye başladığında kesik kesik aldığı nefesler buna izin vermiyordu. "Yapma şunu."

Hala öptüğünde kendini savunuyordu bir de!

Saçlarından bahsettiğinde dokunmak istemiştim ama benden kaçmasını istemiyordum. "Araf."

Ellerini yanağıma koydu. "Seni seviyorum." Dudaklarıma doğru konuştu. "Ben seni çok seviyorum."

Yutkunduğumda bir şey yapamadım. "Beni seviyorsun ama benden hala korkuyorsun değil mi?"

"Sorun değil, buna alışkınım."

Furkan Yıldırım beni buna çok güzel alıştırmıştı. 3

55. Bölüm Sonu

Oy vermeyi unutmayınn.

Normalde atmayacaktım ama 56'yı da yazdığımdan elimde bölüm kalsın istemedim.

Burdan ben yine açıklama yapayım. Ecmel'in korkuları ve Araf'ın korkunç bir adam olması hakkında. Bunu Furkan Yıldırım, Araf'a aşılamıştı ve Araf'ın korkusu buydu. Şimdi korktuğu başına geldiği için Ecmel ondan korkuyor. Bu yüzden birkaç bölüm bunun üstünde durmuştum fakat bu bölüm sondu bu konu için. 56'da her şeyi halledecekler birlikte. 3

Okuduğunuz için tekrar tekrar teşekkür ederim🤍

Bölüm : 07.12.2024 02:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...