Uyanıp Araf’ı öptüğümde kafamı yastığa koydum. Kendimi kötü hissediyordum, ona karşı. Dün son cümlesi bana o kadar koymuştu ki gece boyu sessiz sessiz ağlamıştım onun için. Gözlerini araladığında beni görüp gülümsedi.
Elini alnıma götürdüğünde dün geceki ateşime bakıyordu. Son zaman artık çocuklardan birini eczaneye gönderip ilaç aldırmıştı. ‘’Ateşin yok.’’
‘’İyiyim demiştim.’’ Bedenine sarıldığımda aramızdaki bu duruma son vermek istiyordum. Yastıktan destek alıp kafamı kaldırdım. ‘’Şirkete gidecek misin? Kahvaltı hazırlayayım sana.’’ Kalkacakken elimden tutup durdurdu. ‘’Yapmayacağım. Yorma kendini.’’
‘’Ben sana bir şey yaparken neden yorulayım canım?’’ Sadece gülümsediğinde yanımdan kalktı. Lavaboya ilerlediğinde öylece arkasından bakakaldım. Bir şey mi olmuştu acaba?
Çıkıp giyinme odasına ilerlediğinde peşinden gittim. ‘’Neyin var?’’
‘’Bir şeyim yok. Her zamanki halim.’’ Umursamazca konuştuğunda üstünü giyinmeye başladı. ‘’Her zamanki halin?’’ Orta masaya yaslanıp onu izledim. ‘’Kahvaltı yapmayı sevmem.’’
Çekmeceden bir şeyler çıkarıp bana uzattı. ‘’Eski kartlığın.’’ Bir araba anahtarı uzattı. ‘’Bu da arabanın anahtarı. Kartlığa benim kartlarımı da koydum, bir şey alacaksan onlardan harca.’’
‘’Benimle evliysen benim paramı harca, dedeninkini değil.’’ Yutkunduğumda yanımdan geçip gitti. ‘’Bir şeyin olduğunda da Toprak’ı değil beni ara.’’1
Onları orada bırakıp onunla aşağıya indim. ‘’Neyden bahsediyorsun sen?’’
‘’Toprak senin kocan değil. Arkadaşın.’’ Bunu öyle bir sert söylemişti ki karşısında ben yokmuşum gibiydi. ‘’Hayatındaki insanların yerini iyi belirle bundan sonra.’’2
‘’Araf.’’ Üstüme yürüdüğünde gerilemedim. ‘’Senin kocan benim, beni anladın mı? Bir derdin varsa gelip bana söyle. Sana bunu her zaman söylüyorum, senin için yapamayacağım hiçbir şey yok diye.’’ İşaret parmağını omzuma koydu. ‘’Ben senin üstüne titrerken sen neden bu kadar bencilsin?’’
Ben ona karşı bencilce mi davranıyordum?
‘’Ben…’’ Cümleler dilime gelmiyordu resmen. ‘’Büyükannemin tokasıydı yani önemsiz bir şeydi.’’ Alayla güldü. ‘’Sen bana seninle ilgili olan bir şeye önemsiz mi diyorsun?’’
‘’O zaman ne yapalım biliyor musun?’’ Benden uzaklaştı. ‘’Bundan sonra başına ne gelirse Toprak’ı ara, o sana yardım etsin.’’ Bir anda kapıyı çekip çıktığında ne olduğumu şaşırmıştım. Onu kırmıştım.
‘’Of!’’ Kendi kendime sızlandığımda gözlerim dolmuştu. Tek istediğim konuştuklarımızı duymamasıydı. Eğer duyarsa bana daha çok kırılacaktı. Ben onun gönlünü alırdım. Alırdım değil mi?2
Telefonum çaldığında yukarıya ilerledim. Tuana arıyordu. Gözlerimi sildiğimde boğazımı temizledim. ‘’Efendim canım?’’
‘’Günaydın bebeğim!’’ Gülümsedim. ‘’Günaydın.’’
‘’Kahvaltı yaptın mı? Yapmadıysan bana gelsene, seni çok özledim.’’
‘’Gelirim tabi. İstediğin bir şey var mı?’’ Giyinme odasına ilerledim. ‘’Yok, sen gel yeter.’’ Telefonu kapattığımızda üstüme giyecek bir şeyler baktım. Artık morluklarım yok denecek kadar azdı ve istediğimi giyebilirdim. Eskiden farklı olarak gri kazak ve siyah etek giymiştim.
Hava o kadar müsait değildi. Sade bir makyaj yaptığımda hazırdım. Evden çıkmadan Araf’a mesaj attığımda haberi olsun istedim. Görmemişti bile. Arabaya binip Tuana’nın evine sürdüğümde merkeze uğradım. Bebeği için bir şeyler alıp yola devam ettim.
Arabayı park ederek yan koltuktaki paketleri alıp indim. Zili çalamadan hemen açıldığında güldüm. ‘’Sakin olsana!’’
Sarıldığında sıcacık olmuştum. ‘’Sakinim ben!’’ İçeri geçtiğimde kabanımı almıştı. ‘’Bunlar ne?’’ Elimdekileri yere bıraktığımda konuştum. ‘’Bebeğin için bir şeyler aldım.’’
Karnına elimi koyup konuştum. ‘’Teyzesiyim ben onun. Her şeyi alacağım!’’
‘’Gelsene sana odasını göstereyim.’’ Elimden tutup ilerlediğimizde yukarı çıktık. Hemen yan odalarıydı. ‘’Tabi doğunca ilk zaman bizimle yatar ama şimdiden odasını bile yaptık.’’
Çok heyecanlıydı. Odaya girdiğimizde her yer pembe ağırlıklıydı. ‘’Çok tatlı!’’
‘’Evet.’’ Küçük patikleri gösterdiğinde canım yanmadı değildi. ‘’Çok şanslı olacak.’’ diye iç geçirdim. Kafasını salladı. Aşağıya indiğimizde salona girdik. Yardımcısı da vardı artık. ‘’Pankeki ben yaptım!’’ Gülümsediğimde masaya ilerledim.
‘’Nasılsın? Nasıl gidiyor?’’ Öyle böyle kafamı salladım. ‘’İyi. Gitmeye çalışıyor yani.’’ Çaprazımda oturduğu için elime uzanıp tuttu. ‘’Ben her zaman yanındayım, canım. Bir şey olduğunda bana anlatabilirsin. Eski günlerdeki gibi.’’
Gülümsediğimde kafamı salladım. ‘’Eski günlerdeki gibi.’’
Tüm günümü onunla ve bebek odasında geçirdiğimizde belli etmesem de içimde bir hüzün vardı. O da olsaydı bizde böyle olabilirdik. Telefonum çaldığında çantamdan aldım. Araf arıyordu. ‘’Efendim?’’
‘’Hayır, birazdan geçeceğim. Bir şey mi oldu?’’
‘’Dedem.’’ Duraksadığında derin bir nefes verdi. ‘’Kriz geçirmiş, ben onun yanındayım. Gelebilir misin?’’2
‘’Gelirim tabi. Sen iyi misin?’’ Sesi hiç iyi gelmiyordu. ‘’Değilim.’’ Kalbim parçalandığında telefonu kapatıp hemen hazırlandım. Tuana ile kısaca vedalaştığımda evden çıktım. Araf’ın attığı konuma gitmeye çalışıyordum. Umarım iyidir dedesi.
Büyük bir eve geldiğimde neredeyse herkes buradaydı. ‘’Araf nerede?’’
Kübra anne yukarıyı işaret etti. ‘’Dedesinin yanında. Seni bekliyordu.’’ Burukça kafamı salladığımda kimseyle konuşmadan yukarı çıktım. Koridorun sonunda Araf’ı gördüğümde hızla ona ilerledim. Sıkıca sarıldığımda bile ne kadar kötü olduğunu farkettim. ‘’Canımın içi.’’
Geri çekildiğimde elimi yanağına koydum. ‘’İyi misin?’’
Kafasını salladı. ‘’Deden nasıl? Nasıl olmuş?’’ Alnımı öptüğünde ona içim gidiyordu. ‘’İyi şimdi. Seni görmek istiyor.’’
‘’Beni?’’ Sorgularcasına baktığımda odanın kapısını açtı. ‘’Ben bekleyeceğim burada.’’
Tedirgince odaya ilerlediğimde büyük yatağa ilerledim. ‘’Torunum, hoşgeldin.’’
‘’Hoşbuldum efendim.’’ Yatağın kenarında durduğumda ona baktım. ‘’Nasılsınız?’’ Görünüş olarak iyiydi yani bir sorunu yok gibiydi. ‘’İyiyim canım. Herkes öyle telaşlandı da abartılacak bir şey yok.’’
Gülümsemeye çalıştım. ‘’Beni görmek istemişsiniz.’’
‘’Otursana, kalma ayakta.’’ Çekinerek yanına oturduğumda serumlu eli elimi tutmuştu. ‘’Ben çok özür dilerim.’’ Resmen buz kestiğimde bunu beklememiştim. ‘’Olur mu öyle şey, lütfen yapmayın böyle.’’
‘’Ben Yeşim’i kurtaramadım ama torunum seni kurtardı.’’ Gözlerim dolu dolu kafamı salladım. ‘’Onu bu hayata soktuğum için kendimden nefret ediyordum. O benden sadece iyi bir basketbolcu olmak istediğini desteklememi söylüyordu. Mahvettim hayatını.’’ Ardından düzeltti. ‘’Hayatınızı.’’
‘’Biz o günleri geride bıraktık, lütfen sizde düşünmeyin böyle.’’ Krizin sebebini az çok anlamıştım. Yaşadığımı bildiğini sanmıyordum, öğrendiği an Araf diğer gerçekleri de söylemişse ortaya böyle bir şey çıkmış olabilirdi.
‘’Ona kötü davrandım.’’ Yutkunduğumda sessiz kaldım. ‘’Ama o bana o kadar saygı duydu ki hayatından vazgeçti. Bir süre sonra tek istediği seninle evlenmekti. Seni de onu da böyle bir hayata sürüklediğim için özür dilerim.’’
Kalbim kırıldığında Araf’ı kendime saklamak istemiştim. O aslında çok yalnızdı.
Gözlerimi sildiğimde elinin üstüne elimi koydum. ‘’Böyle düşünmeyin. O sizi hala çok seviyor ve saygı duyuyor. Böyle yapıp kendinize zarar vermeyin, lütfen. Hem biz bir aileyiz yani artık, hep yanyanayız.’’ Ne dediğimi bilmiyordum. Öylece kafamı salladığımda gülümsedi.
‘’Şimdi ben sizi yalnız bırakayım. Benden istediğiniz bir şey olursa söyleyin, lütfen.’’ Gülümseyip ayağa kalktım. ‘’Ve iyileşin.’’ Kapıya omzumun üstünden baktım. ‘’Onun size ihtiyacı var.’’
Tekrardan ona dönüp kırıkça konuştum. ‘’O korkunç bir adam değil.’’ Yutkunduğumda çok canım yandı. ‘’Bunu ona söylemeyin. Sizden tek istediğim bu.’’
Yanından ilerlediğimde odadan çıktım. Araf’ı gördüğümde öylece duruyordu. ‘’Araf.’’
Bedenine sarıldığımda tepki vermedi. ‘’Ben senin yanındayım.’’ Yüzüne döndüğümde bana bakmadı. ‘’Çok özür dilerim, her şey için. Dün için, altı ay için, korkularım için.’’
Beni kendinden uzaklaştırdı. ‘’Kimseye bir şey anlatma.’’
‘’Araf, lütfen.’’ Elini tutmak istediğimde bunu yapmadı. ‘’Şu an en çok sana ihtiyacım var ama sana dokunmak bile istemiyorum. Bizi getirdiğin şu hale bak!’’2
Canım yandığında gözlerim ardına kadar sızladı. Boğuluyordum sanki.
Katın balkonuna çıktığında yanına gittim. Kendine bir sigara yaktığında bana uzattı. ‘’Al, seversin sen içmeyi.’’1
Daha ne kadar dibe batacaktım?
‘’Yapma dediğim şeyleri yapmakta üstüne yok.’’ Geri cebine koyduğunda sigarayı eline aldı. Kafasını geriye yatırdığında öylece izliyordum. ‘’Neden herkesin ilk vazgeçtiği şey ben oluyorum?’’
Nefes alamıyordum.2
Gözlerim yine dolduğunda sadece o konuşsun istedim. ‘’Beni dedemin yanına bırakarak annem vazgeçti, ona engel olmayan babam vazgeçti, abim desen bu hayata girmemek için benden vazgeçti. Amcam dedemin yanında olmamıza rağmen benden vazgeçti.’’
Sigarasından derin bir nefes alıp bana döndü. ‘’Ve sen.’’
‘’Seninki diğerlerinden daha çok koydu biliyor musun?’’ Gözlerimden yaş aksa da ağlamadım. ‘’Çünkü sana aşığım.’’
‘’Dün bile sana o kadar sinirliydim ki eve gelmek istemedim. Gelmemi sağlayan şey o aptal kasanın şifresini ben yapmandı.’’
‘’Ben senden vazgeçmem ki.’’ Kafamı yana eğdiğimde burukça konuştum.
‘’Benden vazgeçmezsin ama çocuğumdan vazgeçersin değil mi?’’
Başımdan aşağıya tüm kaynar sular dökülmüş gibiydi.
‘’Doğurmak istemezsin falan.’’ Alayla güldüğünde sigarasını küllüğe bastırıp bir tane daha yaktı. ‘’Bu hayatta benden vazgeçmeyen tek kişi dedemdi.’’ Önüne döndüğünde aklından bir şeyler geçiyordu. ‘’O da hayatımı sikti zaten.’’
‘’Markette dedin ya herkes önünde eğiliyor diye.’’ Artık canım yanıyordu. Her bir milimim acıyordu. ‘’Korkudan, anladın mı? Onları öldürürüm diye korkuyorlar.’’
‘’Senden sadece beni anlamanı istedim.’’
‘’Kimse anlamıyor bari sen anla dedim.’’ Ağlıyordum. ‘’Geceleri bana sarılarak huzurlu hissediyordun değil mi?’’ Öylece kafasını sallayarak kendini onayladı. ‘’Benden uzakta yatıyorsun. Uykunda bile sana dokunmamdan korkuyorsun değil mi?’’
‘’Bana yalan söyleme artık.’’ Yalan değildi ki.
‘’Sizi gördüm tamam mı? Ona sarılırken gülüyordun. Ben sadece üşüdüğün için sana sarılmak istediğimde geri çektin kendini.’’ Kafamı iki yana salladım. ‘’Tek istediğim dedemi haklı çıkartmamandı. Seni o kadar önemsiyorum ki benden korktuğun her saniye kendimden nefret ediyorum anladın mı?’’
Kafamı eğdiğimde ilk kez konuştum. ‘’Ben… Dört ay boyunca yaşadığım şeylere rağmen onu doğurmak istemiştim. Sadece son zaman kendimi hissetmiyordum, onu hissetmiyordum. Bu şekilde ona bir hayat sunacağımı düşünmüyordum.’’
‘’Ondan vazgeçtiğimde bile seni anlattım. Kendimi hep suçlu gördüm.’’ Çenem titrediğinde gözlerimi kapattım. ‘’Dedim ben ona.’’ Kalbimde bir ağırlık vardı. ‘’Baban olsaydı bizi kurtarırdı diye. Beni affetme ama onu affet dedim. Çünkü senin hiçbir suçun yoktu.’’
‘’Bugüne kadar hep anne olmak istemiştim, kimse bana karnında bir bebek taşımanın zor olduğundan bahsetmemişti. Artık o kadar istemiyorum ki eğer bir gün çocuğumuz olursa onu yaşatamadığım için kendimi hep suçlu göreceğim.’’
‘’Ben, beni dövdüklerinde bile seni bir daha göremem diye çok acı çektim.’’ Ona baktım. Ağlamıyordu belki ama bakışı çok fazla can yakıyordu. ‘’Gerçekten ölmek istedim o gün. Beni öldür diye yalvardım ona.’’
‘’Bilincim gittiğinde sen geldin.’’ Yutkunduğunu gördüm. ‘’Benim için yine ışıkları yaktın.’’
‘’Araf.’’ Ne nefes alıyordum ne kalbim atıyordu. ‘’Ben senden korkmuyorum. Biliyorum davranışlarım çok belirsiz.’’ Kafamı iki yana salladım. ‘’Ben sadece sana karşı kendimi o kadar çok suçlu hissediyorum ki yanında canım yanıyor.’’3
‘’Bir gün bile seni rüyamda görmediğim gece olmadı. Sırf bunun için uyumak istiyordum.’’
‘’Ya ben seni anlamaya çalışıyorum.’’ Yanına gittiğimde elini tuttum. ‘’Kimse anlamasın, ben seni anlarım. Ben sadece kendimi anlayamıyorum. Sana karşı neredeyim onu bilmiyorum.’’
‘’Ben ne senden ne de ondan vazgeçtim. O bizim bir parçamızdı. Sana ve bana ait olan tek şeydi.’’ Ellerimi omzuna koyduğumda uzanıp gözlerimi sildi. ‘’Tamam, geçti artık.’’
Beni göğsüne çektiğinde sıkıca sarıldım. ‘’Her şeye baştan başlayamaz mıyız?’’2
Saçlarımı öptüğünde sadece gülümsedim.
‘’Bu gece burada mısın?’’ Kafamı kaldırıp sordum. ‘’Senin olmadığın bir yerde uyuyacak değilim.’’ Kafamı salladım. ‘’Ayrıca annemler var yani koca adama ben bakacak değilim.’’
‘’Bir şey olursa diye dedim. Ben annemlere de gidebilirim.’’ Güldüğünde yanağımı öptü. ‘’Karını yalnız bırakma dedi. Emir büyük yerden yani.’’
Kaşlarımı çattım. ‘’Sen emir alır mıydın?’’
‘’Karım dışında hayır.’’ Güldüğümde bir şey diyemedim.
Son kez dedesinin yanına gittiğinde sonrasında aşağıya inmiştik. Orada biraz oturunca kalkmıştık. Herkes bana sürekli bir şey sorduğu için bir süre sonra kendimi garip hissetmiştim. Araf benden daha çok rahatsız olduğundan eve gitmek istediğini söylemişti.
Akşam annemlerde gelecekmiş ama onları beklemek istememiştik.
Evi geçtiğimizde ona döndüm. ‘’Nereye gidiyoruz?’’
‘’Annen dediğinde aç değilim dedin!’’ Hayretle konuştuğumda halinden memnundu. ‘’Kendin söylüyorsun. Anneme söyledim, sana söyledim mi?’’
‘’Evde yaparım ben sana. Markette laf yapıyorsun sonra yarısını kullanmıyorsun diye.’’
‘’Saçma salak sütler almandan bahsediyorum ben.’’ Göz devirdiğimde önüme döndüm. Yine hiç uygun değildim yanına. ‘’Eve gidelim.’’
‘’Böyle şeyleri neden sabahtan söylemiyorsun?’’ Üstümü gösterdim. ‘’Ona göre giyinebilirim hani.’’ Yüzüme malmışım gibi baktı. ‘’Saçmalama. Bana göre dünyanın en güzelisin, Ecmel. Diğerlerinin ne düşündüğü umurumda olmaz.’’
Her gittiğimiz mekanı kapatamazdı sonuç olarak. ‘’Niye yani şuan da gayet güzelsin?’’
‘’Of! Tamam sus.’’ Cama döndüğümde gülmüştü. ‘’Aşkım, yapma böyle.’’ Ne demişti o?3
‘’Ne dedin sen?’’ Heyecanla ona döndüğümde bakışlarını kaçırdı. ‘’Bir daha söylesene.’’ Sabaha kadar bana ‘aşkım’ demesini dinleyebilirdim. ‘’Bir daha söyle!’’
‘’Aşkım de.’’ Uzanıp elini tuttuğumda yüzüne eğildim. ‘’Ya!’’
Tekrar güldüğünde bir yerde durmuştuk. ‘’Çok kötüsün!’’
‘’Bunu hep söylerler.’’ Arabadan indiğinde kapımı açmak için arabanın önünden dolandı. Etrafa baktım. ‘’Burayı hatırlıyorum!’’
Burası bizim sevgiliyken geldiğimiz ilk yerdi. Yine beni son dakika arayıp kurstan almıştı. ‘’Her şeye baştan başlayalım demedin mi?’’
Elimden tuttu. İçeriye girdiğimizde dışarıya geçip yine aynı masaya oturduk. ‘’Kendinizden bahseder misiniz hanımefendi?’’
‘’Evliyim.’’ Dedim parmağımdaki yüzüğü göstererek. ‘’Balerinim. Hala profesyonelim.’’ Güldüğünde ben de güldüm. ‘’Ne okumuştunuz?’’
‘’Konservatuar-‘’ duraksadım. ‘’okumadım.’’ Gülümsedim. ‘’Hukuk okudum. Dereceyle bitirdim. Savcıyım ama işimi yapmıyorum.’’
‘’Neden yapmıyorsunuz?’’ Suyunu doldururken bana soru sormaya devam ediyordu. ‘’Çünkü bana göre değil. Adliyedense sahneyi tercih ederim.’’ Bana doldurduğu sudan bir yudum aldım. ‘’Siz ne okumuştunuz?’’
‘’Mühendislik. Seneler önce de söylediğim gibi, sayısalcıyım.’’ Gülümsediğimde bir elimi yanağıma koyup onu izledim. ‘’Ama yapmadım. Basketbolcu olmak istiyordum, onu da olmadım.’’ Aslında çok kötüydü fakat bana gülerek anlatıyordu.
‘’Demek ki ikimizde istediğimiz şeyi olamamışız, beyefendi.’’ Yemeklerimiz gelse de konuşmaya devam ettik.
‘’Sizi bilmem ama ben oldum.’’ Kaşlarım havalandı. ‘’O neymiş?’’
‘’Seninle olmak.’’ Kalbim teklediğinde öylece kalakaldım. ‘’Size söyledim. Hayatım sizin hayatınız üzerine kuruldu diye, ve şuan sizinleyim. Hep olduğu ve sonsuza kadar böyle kalacağı gibi.’’
‘’Peki bir şey sormak istiyorum.’’ Kafasını salladığında o dalgayı bırakmıştım. ‘’Defne ne zaman girdi hayatına?’’
‘’Önceden arkadaştık. Lise sonda serbestken annem beni yanına çağırıyordu sürekli, bir süre buradaydım. Birkaç kez görüştük. Maçlarıma falan gelmişti, sonra o gideceğini söyledi. Ben zaten gidecektim.’’ Bana baktı. ‘’Yani öyle abartıldığı kadar bir ilişkimiz olmadı, o gitmese ben gidecektim. Her türlü bitecek bir şeydi.’’
‘’Başka hiç kimse olmadı mı?’’ Kafasını iki yana salladı.
‘’Ben senden çok uzak kaldım ya.’’ Yerimden kalkıp yan tarafındaki sandalyeye oturdum. Biraz daha ona yaklaştım. ‘’Şimdi oldu!’’
‘’Gel yemeğimi de yedir.’’ İnsan içinde olmasak net yapardım.
‘’Gideyim mi?’’ Masumca sorduğumda sandalyemi çekti. ‘’Hayır.’’ Tüm yemeği unutup ona sarıldım. Bir yandan telefonuna bakarken kolunu da omzuma atmıştı. ‘’Bebek mağazasından ne aldın?’’
‘’Tuana’ya gittim dedim ya sevgilim. Onun için bir şeyler aldım.’’ Saçlarımı öptüğünde kafamı kaldırdım. ‘’Ama sen böyle ekstrelerine bakacaksak yandık!’’
Güldüğünde telefonu bırakıp bana döndü. ‘’İstediğini alabilirsin.’’
‘’Daha dur, sanada hediyeler alacağım.’’ Kaşları çatıldı. ‘’Benim paramla mı?’’
‘’Senin paran benim param mı var? Ayrıca seni de biliyoruz yani.’’ Ona ne zaman bir şey almaya kalksam geri gönderiyordu. Ben de farklı hesaplardan ona geri atıyordum. Döngüdeydik.
‘’Nerden biliyormuşsun sen beni?’’
‘’Başka biri var yani!’’ Ondan uzaklaştığımda güldü. ‘’Saçmalama!’’
Önüme dönüp ona kesinlikle bakmadığımda karnımdan sarılıp kendine çekti. Boynumu öptüğünde ona döndüm. ‘’Napıyorsun?’’
‘’Karımı öpüyorum, daha ne olsun?’’
‘’İnsan içindeyiz!’’ Onu uyardığımda yanağımı öptü. ‘’Zamanında beni öpmek için odalarda sıkıştıran sen değil miydin?’’ Şaşkınca baktığımda omzuna vurdum. ‘’Sana inanmıyorum!’’
‘’Senden etkileniyordum ve bana çok yakındın. Eğer o gün çekilmeseydin seni öpecektim.’’ Gülümsediğinde dünyam aydınlandı. Bana yaklaştığında dudaklarıma doğru konuştu. ‘’Bunun gibi mi?’’ Gözlerim kendiliğinden kapandığında kafamı salladım. Beni çok zora sokuyordu.
‘’Bittiyse yemeğin, kalkalım.’’
Resmen bunu söylediğinde saf saf ona baktım. ‘’Sana bunu ödeteceğim!’’
En utanmadığım andı ve beni öpmemişti. Yine ve yine. ‘’Zevkle bekleyeceğim.’’ Artık kalktığımızda arabaya ilerledik. Eve geldiğimizde hemen üstümü değiştirdim. Telefonum çaldığında çantamdan çıkarıp öbür eşyalarımı da boşalttım. Annem arıyordu. ‘’Efendim?’’
‘’Evdeyim öyle, sen?’’ Bir yandan kıyafetlerimi düzeltiyordum. ‘’Bizde şimdi çıktık Kübralardan, yarın hepimiz toplanalım demiştik. Sen de gelmek ister misin?’’
‘’Kim var?’’ Kimseyi göresim de yoktu aslında. ‘’Biz varız işte sadece, Tuana ve Sevil de gelecek.’’ Tuana varsa ben de giderdim. ‘’Gelirim o zaman. Sabah kursa uğrayacağım, istersen dönüşte alayım seni.’’
‘’Olur.’’ Gülümsediğini hissettim. ‘’Eski günlerdeki gibi.’’
‘’Öyle.’’ Telefonu kapattığımızda çizme kutularına uzanacakken alttakini çekmemle hepsi düşmüştü. Bu düşüş kafama bile isabet etmişti yani. ‘’Ecmel!’’
Öylece yere oturduğumda iki dakikada nasıl bunu becerdiğimi sorguladım. ‘’Napıyorsun sen?’’
Beni gelip çocukmuşum gibi kaldırdığında ortadaki yere oturttu. ‘’İyi misin?’’
‘’İyiyim. Sadece sabah çok dağıtmıştım kıyafet seçerken, onları toplayayım dedim.’’ Yüzüme mal gibi baktığında gözlerimi kırpıştırdım. Alt tarafı kutuyu alıp bugün giydiklerimi yerleştirecektim. ‘’Bakma şöyle.’’
Yerdeki kutuları toplayıp rafına geri koydu. ‘’Beni çağırsana, niye kendin uğraşıyorsun?’’
‘’Gündüz de aldım yani gayet düşmemişti!’’
‘’Ben varken beni çağır.’’ Belimden sarıldığında boynumu öpecekken geri çekildim. ‘’Yok öyle şey!’’ Beni öpmemesinin bedelini ödemeliydi şuan. ‘’Anlayamadım?’’
Kendisi de üstünü değiştirdiğinde dar bir tişört giymişti. Bu adam kesinlikle benim sabrımı sınıyordu!1
Siyahın yakıştığı tek kişi maalesef benim kocamdı.
Telefonumu alıp odadan çıkarken saçımı ona savurdum. Bir şeyler homurdandığında aşağı indim. Salona oturduğumda her zaman izlediğim programı açtım. İzleyesim yoktu aslında ama uğraşacak bir iş lazımdı şuan.
Telefonumdan alışveriş sitelerinde gezinirken kocam gelmişti. ‘’Bana bir kere böyle bakmadın!’’
‘’Sen elbise misin?’’ Dibime oturduğunda kayabildiğim kadar köşeye kaydım. Bu eve L koltuk alan kafamı… ‘’Elbiseden daha fazlasıyım.’’
‘’Uzaklaş!’’ Hala dibimdeydi. ‘’Evliyim ben, karımdan ayrı oturamam.’’ Hayır sarhoş falan da değildi. Zaten tüm gün içmesi bünyesinde alışkanlık yaptığından sarhoş olduğunu görmemiştim. ‘’Kartın nerede?’’
‘’Hayatım ben nereden bileceğim senin cüzdanını?’’ Gözlerimi kırpıştırdım. ‘’Getirir misin?’’ Kaşlarını çattı. ‘’İşim olmaz!’’ Kumandayı benden aldığında maç özeti açmıştı. Hah!
Bir de dizime yattığında keyfine diyecek yoktu. ‘’Cüzdanımı getir!’’
Gülümsediğimde elimi yanağına koydum. ‘’Aşkım.’’ Bana döndüğünde ne yapmaya çalıştığımı anlar bir hali vardı. O cüzdanı bana getirecekti. ‘’Efendim?’’
‘’Yemem ben bunları küçük hanım!’’ Dizimden kalktığında koltuğun diğer ucuna gitti. Tüm planım suya düştü. ‘’İyi bu gece çalışma odandaki yastığa sarılırsın!’’
‘’Karım varken tercih olamaz.’’
Ağzımın içinde homurdandığında yanından kalktım. Pıtı pıtı giyinme odasından kartlığımı aldığımda yatak odasına gittim. Yatağın içine girip yastığı başlığa yaslayıp uzandım. Tüm kartlarını her siteye kaydettiğimde o kartları patlatmazsam adım Ecmel değildi!1
Bu neden hala yanıma gelmiyordu?
Odadan çıktığımda merdivenin başında oturdum. O olmadan yatamıyordum gerçekten. ‘’Ben de seni özledim canım!’’
Telefonumu öylesine kulağıma koyduğumda konuşmaya devam ettim. ‘’Evet, görüşelim yine.’’ Televizyonun sesi azaldığında beni dinlediğini biliyordum. Merdivenle salon arasında mesafe vardı çünkü. ‘’Geçen sıktığın parfüm neydi? Ben de kocama alayım!’’
Televizyon kapandığında kendi kendime kıkırdadım. Salaktı bu adam. Merdivenin başında beni gördüğünde yanıma gelip telefonu kulağımdan aldı. ‘’Kim o piç?’’
Telefonda birini görmediğinde ona bakıp güldüm. ‘’Kadın sen manyak mısın?’’ Gülümseyerek kafamı salladım. Telefonumu ondan alıp ayaklandım. ‘’Uyuyacağım ben.’’
‘’Uyu!’’ Yanımdan geçip çalışma odasına ilerlediğinde ağzım açık kalmıştı. Delirecektim! Peşinden gittiğimde bir de koltuğa yatıp karnına yastığı koymuştu. Ve şimdi de sarılıyordu. ‘’Adam seni öldürürüm!’’2
Koltuğun başına dikildiğimde bana bakmadan gözünü kapattı. Şuan içinde sırıttığına adım kadar emindim. ‘’Kalk şurdan!’’
‘’Hani karın varken yastık tercihin olamazdı?’’ Şaşkınlıkla sorduğumda güldü. ‘’Oluyormuş.’’ Yastığı sertçe elime aldığımda ona vurdum. ‘’Oluyormuş diyor bir de!’’
Güldüğünde kendini korumaya çalışıyordu. Yastığı çektiğinde ben de yastıkla birlikte üstüne düşmüştüm. Yastığı aramızdan çekip fırlattığında bana sarılmıştı. Burada uyuyamazdım! ‘’Yatağa yürü!’’
‘’Sevdim ben yerimi.’’ Kafamı kaldırdığımda bana bakıyordu. ‘’Bana bak, bundan sonra burada yatarsın hep!’’ Gülümsediğimde ardından ekledim. ‘’Bensiz.’’
‘’Yatarım.’’ Ardından ekledi. ‘’Senli.’’
‘’Ben koltukta uyuyamam canım, kusura bakma.’’ Kalkacakken belimden yakalayıp bir hamleyle altına almıştı. Bu adam ve ani hareketleri kalp çarpıntıma sebep veriyordu. ‘’Öyle mi?’’ Kafamı salladım. ‘’Öyle!’’
Ben ki Ecmel Sera, kaçırıldığım yerde bile özel odam vardı. Koltuk neydi?8
Dudaklarıma yaklaştığında yutkundum. ‘’Geçen gece koltukta sevişirken hiç öyle demiyordun.’’ Cevabımı engellemek için sertçe dudaklarımızı birleştirdi. Bedenlerimizi iyice bastırdığında inlememek için dudağını dişlerimin arasına aldım. Benden çekildiğinde güldü. ‘’Şunu yapma!’’
‘’Ne yapmışım?’’ Masumca bir soruydu bu. ‘’Senin iyiliğin için söylemiştim, aksine beni ısırman hoşuma gidiyor.’’ Hızla omzuna vurdum. ‘’Arsız!’’1
‘’Saçların ne güzel olmuş senin.’’ Elini saçlarıma götürdüğünde güldüm. ‘’Yeni mi görüyorsun?’’ Kafasını iki yana salladığında elini yanağıma koyup dudağımı öptü. Beni öpmek uğruna perçemlerimle oynuyordu. Ellerimi ensesine koydum. ‘’Perçemlerine dokunmayı bile özledim.’’
Kesik kesik nefes aldığımda gülümsedim. ‘’Bir daha sarı olma. Ben bu halini çok seviyorum.’’
Yine beni öptükten sonra üstümden kalktı. Beni kucağına aldığında omuzlarına sarıldım. ‘’Beni sürekli taşıyorsun ama.’’
Aklıma geleni sordum. ‘’Eğer döndüğümde böyle çok kilolu olsaydım yine beni sever miydin? Ama böyle aşırı kilolu olacağım.’’3
Güldüğünde dünyanın en saçma sorusunu sormuşum gibi bakıyordu. ‘’Severdim.’’
Yatağa yatırdığında yanıma yattı. ‘’Peki, deden beni anlattığında ilk görüşünde çok kilolu olsaydım yine benim peşimde koşar mıydın?’’
‘’Önce orada bir dur.’’ Parmağını kaldırdı. ‘’Ben kimsenin peşinden koşmam, o ayrı mevzu.’’ Kıkırdadım. Egosundan asla ödün vermiyordu. ‘’Ayrıca severdim.’’1
Kaşlarımı kaldırdığımda doğrulup ona eğildim. ‘’Benim peşimden koşmaz mısın?’’
‘’Biricik karınım ben senin.’’ Elimi boynunda gezdirdim. ‘’Kaç karı alabiliyoruz?’’ Omzuna vurduğumda güldü. ‘’Ya aşkım!’’
‘’Cevap versene.’’ Hala yüzüme baktığında hafifçe yanağına vurdum. ‘’Cevap ver!’’ Yine güldüğünde bundan eğleniyordu. ‘’Peşimden koşar mısın koşmaz mısın?’’
‘’Düşünmem lazım.’’ Kafamı salladım. ‘’Ben de düşüneyim o zaman.’’ Aklımdan yalanca bir şey uydurarak iç geçirdim. ‘’Keşke o lisedeki çocuğu reddetmeseydim.’’
‘’Hayırdır?’’ Nihayet tepki verdiğinde dudaklarına bakıp ondan uzaklaştım. Bunu farkettiği için kuduracaktı. ‘’Öyle işte. Lisede bir çocuk vardı, ama nasıl yakışıklı!’’
‘’Devam et.’’ Sinirden konuştuğu belliydi. Aklıma onu getirdim. ‘’Aslında bir çocuk daha var.’’ Anlık heyecanla konuştum. ‘’Bir sürü çocuk vardı peşimde!’’
‘’Tabii Tuana’nın sevgilisi olduğundan ona yanaşmıyorlardı, geriye ben kalıyordum.’’
‘’Şu çocuğu anlatsana sen.’’ Kafamı iki yana salladım. ‘’Hayır. Kocama anlatmam pek etik olmaz maalesef.’’ Yerimde rahatça kıvrandığımda örtüyü üstüme çektim. ‘’Rüyama girer belki.’’
‘’Rüyana girer o çocuğun belasını sikerim!’’ Gülmemek için yanağımın içini ısırdım.
Bu kadar saçmalık yeterdi. ‘’Aşkım.’’
‘’Ne?’’ Onu gerçekten sinirlendirmiştim. Ona yanaştığımda ellerimi yanağına koydum. ‘’İlk de son da sensin, başkası hiç olmadı.’’
‘’Bana aşık ol dedin, belki de senden önce oldum.’’ Uzanıp onu öptüm. ‘’Üstüne seninle evlendim.’’ Güldüm. ‘’Cüzdanımızı bile astım yani. Bu Ecmel sana daha ne yapsın?’’
Her ne kadar doğmasa da bir zamanlar vardı yani.
Bana öyle bir baktı ki hayatımda görüp görebileceğim en güzel bakıştı. Konuşmasına gerek bile yoktu. Yanağına minik öpücükler kondurduğumda belimden sarılmıştı. ‘’Çok güzelsin benim sevgilim.’’
Kavuştuğumuza o kadar mutluydum ki bundan sonrası için dünyaları verseler umurumda olmazdı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |